Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İİK 331 Maddedeki suc hangi mahkemede görülür

Yanıt
Old 31-01-2007, 19:46   #1
Brusk

 
Varsayılan İİK 331 Maddedeki suc hangi mahkemede görülür

değerli arkadaşlr İİK 331 Maddede düzenlenen alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal kaçırma sucu cra mahkemesinde di Asliye cezada mı görülür?
Old 31-01-2007, 19:58   #2
ares139

 
Varsayılan

İcra ceza mahkemesinde görülür.Saygılarımla
Old 01-02-2007, 03:18   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İcra Mahkemesinde görülür.. Yok mu arttıran?

Alıntı:
T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2006/16-123
Karar: 2006/127
Karar Tarihi: 25.04.2006

ÖZET: İcra dairesinde karşılaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Müeyyidesi disiplin ve tazyik hapsi olarak belirlenen ve yukarıdaki açıklamalar ışığında suç olarak nitelendirilmeyen eylemlerden dolayı yasa değişikliğinde geçici düzenlemeyle aksi belirtilmediği için 5358 sayılı Yasanın 353/1. fıkrası uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olması gerekmektedir gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurulabilinir. Somut olayda; itiraz yasa yoluna tabi bulunan karara yönelik başvurunun, Özel Dairece de, Ceza Yargılama Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasa'nın 8. maddesi uyarınca 5271 sayılı Yasanın 264 ve icra ve İflas Yasası'nın 353/1. maddeleri uyarınca icra mahkemesinin yargı çevresi içinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken onama kararı verilmesi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 340, 346, 353) (765 S. K. m. 1) (5252 S. K. m. 7) (5349 S. K. m. 1) (5320 S. K. m. 8) (1412 S. K. m. 317)
(5271 S. K. m. 223, 264)
Ödeme şartını ihlal etmekten sanığın beraatına ilişkin Beyoğlu Birinci İcra Ceza Mahkemesi'nce verilen 30.06.2005 gün ve 3106/450 sayılı karar, şikayetçi vekilince 07.07.2005 tarihinde temyiz edilmekle, temyiz istemi karar mahkemesince itiraz olarak, itiraz mercii olan Beyoğlu Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesince ise; verilen beraat kararının hüküm niteliğinde ve dolayısıyla temyize tabi olduğu gerekçesiyle temyiz incelemesi yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
Temyiz mercii olarak dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince de, 01.03.2006 gün ve 12557/1330 sayı ile; verilen kararın <Y.nın 366. maddesi uyarınca onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 07.04.2006 gün ve 162977 sayı ile; <Beyoğlu Birinci İcra Ceza Mahkemesinin 30.06.2005 gün ve 2004/3106 Esas, 2005/450 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, sanık aleyhine Beyoğlu Beşinci İcra Müdürlüğünün 2004/2754 esas saydı dosyası ile icra takibinde bulunulduğu, borçlu sanığın 29.04.2004 tarihli haciz işlemi sırasında ödeme taahhüdünde bulunduğu ancak taahhüdüne uymadığı, bu nedenle cezalandırılması için süresinde dilekçe ile başvurulduğu, şirket yetkililerinin müşterek imza ile işlem yapabileceği, ancak taahhüdün tek yetkili tarafından yapılmış olması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesi ile sanığın beraatına karar verildiği, müşteki vekili tarafından 07.07.2006 günü temyiz isteminde bulunulduğu, söz konusu talep mahkemesince itiraz dilekçesi olarak kabul edilip dosyanın ilgili Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ancak Beyoğlu Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesince, temyize tabi kabul edilen hükmün mahkemesine iade edildiği ve mahkemesince gönderilen dosyada Yüksek Yargıtay On altıncı Hukuk Dairesince onama karart verildiği anlaşılmıştır.
765 sayılı TCK. nun 1. maddesinin 2. fıkrasında, <suçlar cürüm ve kabahattir> denmesine rağmen, 5237 sayılı TCK.da bu ayrıma son verilerek tüm suçlar cürüm olarak kabul edilmiş ve aynı Kanunun 45. maddesinde, suç karşılığında uygulanacak yaptırımlar hapis ve adli para cezası olarak belirlenmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5349 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 7. maddesi ile Kanunlarda hafif hapis ve hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür.
Aynı tarihte yürürlüğe giren 5326 saydı Kabahatler Kanununun 2. maddesinde <Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır> denmek suretiyle kabahatlerin tanımı yapılmıştır.Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtilmiştir.
Kanunun 29. maddesinde ise, mahkemece verilecek kabahatlere ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceğini düzenlemiştir.
01.06.2005 tarihinden önce işlenen ve bu tarih öncesinde müeyyidesi hafif hapis olarak düzenlenen, 2004 sayılı İcra ve İflas Yasasının 340. maddesinde düzenlenen ödeme şartını ihlal suçunun cezası idari para cezasını gerektirmekte ve verilen karar itiraz yasa yoluna tabi bulunmaktadır.
5358 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı icra ve İflas Yasasının 340. maddesi, 01.06.2005 tarihli mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak <111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde karşılaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç <aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez> şeklinde ve öncesinde hafif hapis olan müeyyidesi de tazyik hapsi olarak değiştirilerek düzenlenmiştir.
5252 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi uyarınca, 2004 sayılı icra ve İflas Yasasında 5358 sayılı Yasa ile yapılan ve 01.06.2005 tarihli mükerrer gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan değişiklik ile müeyyidesi hafif hapis ve hafif para cezası olan suçlar, disiplin hapsi-tazyik hapsi ve hapis cezası olarak yeniden düzenlenmiştir.
5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı icra ve İflas Yasasının 346. maddesinde,<Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir icra Mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez.
Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra Mahkemesinde bakılır> denmek suretiyle müeyyidesi disiplin ve tazyik hapsi olarak belirlenen eylemler suç olarak nitelendirilmemiştir.
5358 sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önce <Şikayet süresi> başlıklı 347. madde <Tetkik merciince bakılan suçlardan dolayı şikayet hakkı...> şeklinde düzenlenmiş olmasına karşın değişiklik sonrası, <Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikayet hakkı...> denilmek suretiyle disiplin ve tazyik hapsini içeren eylemleri de kapsayacak şekilde daha geniş bir düzenlemeye yer verilmiştir.
5358 sayılı Yasa ile yeniden düzenlenen 348. madde <Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra Mahkemesi …> demek suretiyle, bu yasada düzenlenen disiplin tazyik hapsi ve hapis ve adli para cezalarını kapsayacak ve disiplin-tazyik hapsi cezalarını suç nitelendirmesi dışında bırakacak yeni bir düzenleme getirmiştir.
5271 sayılı CMK. nun 2. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde disiplin hapsi tanımlanmış olup, İzzet Özgenç TCK. Şerhinde <hapis cezasından farklı olarak, disiplin hapsinin kişi hakkında, belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılmasının dışında, hak yoksunluğu gibi başka herhangi bir hukuki sonucu bulunmamaktadır.> demek suretiyle bu tür cezaların suç kavramı dışında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
5358 sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen 2004 sayılı icra ve İflas Yasasının başlığı <itiraz> olarak düzenlenen 353. maddesinde, bu yasa uyarınca verilen kararlara karşı gidebilecek kanun yolları düzenlenmiş olup, kanun teklifinde adı geçen madde,
<Madde 19 - icra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İtiraz:
Madde 353 -(1) icra Mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
(2) icra Mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği idari para cezası ile ilgili olarak 31.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
(3) icra Mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 04.12.2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun Kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.> şeklinde düzenlenmiş olup
Madde gerekçesinde de;
<Maddeyle icra ve İflas Kanunun 353. maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasında tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz edilebileceği, ikinci fıkrasında idari para cezasıyla ilgili olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve üçüncü fıkrasında suçlardan dolayı verilen hükümlerle ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesinin Kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. <Denilmek suretiyle bu kanunda müeyyideye bağlanan eylemleri, Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası, disiplin ve tazyik hapsini gerektiren eylemler ile suçlar olarak üçe ayırmış olup, disiplin ve tazyik hapsine bağlanan eylemleri suç olarak nitelendirmemiştir.
Madde, tasarı ve Adalet Komisyonu raporu gerekçeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, suç olarak nitelendirilen eylemler için temyiz; kabahat, yaptırımı disiplin ve tazyik hapsi olarak belirlenen eylemler için itiraz yasa yolunun benimsendiği anlaşılmaktadır.
Adalet Komisyonu tarafından, icra ve İflas Kanunun 16. Bap kapsamında tanımlanan fiiller karşılığında idari para cezasının verilmesinin uygun olmayacağı düşüncesiyle ikinci fıkranın metinden çıkarılması suretiyle madde kabul edilmiştir.
Kabul edilen maddenin birinci fıkrasında <icra Mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı ... itiraz edilebilir> denmek suretiyle müeyyidesi tazyik ve disiplin hapsi olarak düzenlenen eylemlerden dolayı verilecek tüm kararlara karşı (niteliğine bakılmaksızın) itiraz kanun yoluna gidileceği kabul edilmiştir. Aksi düşünce, disiplin hapsi ve tazyik hapsi ile cezalandırılma durumunda itiraz yasa yoluna gidilerek, kararın bağlı bulunulan Ağır Ceza Mahkemesine, beraat karan verilmesi durumunda ise temyiz yasa yoluna gidilerek Yargıtay'a gönderilmesi anlamına gelecektir. Ayrıca; müeyyidesi disiplin veya tazyik hapsi olarak belirlenen eylemlerden dolayı yargılama sonucu mahkemece verilen <beraat> kararı da 5271 sayılı CMK. nun 223/2. fıkrası kapsamında bir beraat kararı niteliğinde olmayıp, eylemin sübut bulmaması halinde <disiplin-tazyik> hapsi verilmesine yer olmadığı> veya <talebin reddi> niteliğindeki bir karardır. Çünkü beraat karan suçlar nedeniyle yapılan yargılama sonucunda verilebilen bir hükümdür.
Maddenin ikinci fıkrasında, icra Mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 5271 sayılı CMK. nun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak, 2004 sayılı icra ve İflas Yasasının 340. maddesi müeyyidesi itibariyle suç olarak düzenlenmediği için bu fıkranın olayımızda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Müeyyidesi disiplin ve tazyik hapsi olarak belirlenen ve yukarıdaki açıklamalar ışığında suç olarak nitelendirilmeyen eylemlerden dolayı (01.06.2005 tarihinden sonra verilen kararların, <Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2005 gün ve 2005/16 HD-146 Esas, 2005/139 Karar sayısı ilamında da belirtildiği üzere) yasa değişikliğinde geçici düzenlemeyle aksi belirtilmediği için 5358 sayılı Yasanın 353/1. fıkrası uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olması gerekmektedir.> gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak;
Özel Dairenin 01.03.2006 gün ve 12557/1330 sayılı kararının kaldırılarak, Beyoğlu Birinci icra Ceza Mahkemesinin 30.06.2005 gün 3106-450 sayılı hükmü hakkında, itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemesince bir karar verilmesi için incelenmeksizin mahalline gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle itiraz, Ceza Genel Kurulunca değerlendirildi, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanık aleyhine Beyoğlu Beşinci İcra Müdürlüğünün 2004/2754 esas sayılı dosyasında yapılan icra takibinde, borçlu sanığın 29.04.2004 tarihinde haciz sırasında ödeme taahhüdünde bulunup, ancak taahhüde uymaması nedeniyle, cezalandırılması istemiyle yapılan başvuru üzerine, Beyoğlu Birinci icra Ceza Mahkemesince, taahhüdün geçersiz olduğu gerekçesiyle verilen beraat kararma karşı yasa yoluna başvurulması üzerine, istemin karar mahkemesince itiraz, itiraz mercii olan Beyoğlu Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesince ise; verilen beraat kararının hüküm niteliğinde ve dolayısıyla temyize tabi olduğu, hükmü inceleyen On altıncı Hukuk Dairesince de, istemin temyiz niteliğinde olduğu kabul edilerek, temyiz incelemesi yapılan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, tazyik ve disiplin hapsini gerektiren eylemler yönünden verilen kararların temyiz yasa yoluna mı, yoksa itiraz yasa yoluna tabi olacağı noktasında toplanmaktadır.
5237 sayılı TCY' sında, cürüm-kabahat ayrımı ye buna bağlı olarak da yaptırım sisteminde yer alan ağır-hafif hapis ayrımına son verilmesi üzerine, yasada kabahat olarak öngörülen bir kısım eylemler 5326 sayılı Kabahatler Yasası ile idari yaptırımı gerektiren eylemler olarak düzenlenmiş, bir kısım eylemler ise suç haline getirilmiş, bu sistem ve yaptırım değişikliğinin zorunlu sonucu olarak, özel Yasalardaki yaptırım sisteminin de 5237 sayılı Yasaya uyarlanması amacıyla 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe konulan, 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 7. maddesi ile yasalarda, yaptırımı hafif hapis ve hafif para cezası olarak öngörülen eylemler ve buna bağlı olarak, icra ve İflas Yasası'nda, yaptırımı hafif hapis olarak öngörülen eylemler idari para cezası gerektiren kabahatlere dönüştürülmüştür.
Ancak bu genel uyarlama hükmünün yetersiz olduğunu gören yasa koyucu, 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile icra İflas Yasasında yer alan eylemler ve yaptırımları yeniden düzenlemiş, bu kapsamda bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezasını gerektiren icra İflas Yasasının 340. maddesi de; <111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.> şeklinde değiştirilmiş, ayrıca 337, 338/2, 339, 341, 343 ve 344. maddelerdeki eylemler kabahat olarak düzenlenip, disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b, maddelerindeki eylemler ise suç olarak düzenlenip, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır.
Anılan Yasanın 5358 sayılı Yasa ile değişik 346. maddesinde; <Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir.
İcra mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez.
Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra mahkemesinde bakılır. <hükmüne yer verilip, <İtiraz> başlıklı 353. maddesinde ise; icra mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.> hükmü getirilmiştir.
Anılan maddenin değişiklik gerekçesinde; <Maddenin birinci fıkrasında tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara ağ> ceza mahkemesinde itiraz edilebileceği, ikinci fıkrasında idari para cezasıyla ilgili olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ve üçüncü fıkrasında suçlardan dolayı verilen hükümlerle ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. <şeklinde açıklamalara yer verilmiş, Adalet Komisyonunca, icra ve İflas Yasasının 16. Bap kapsamında tanımlanan fiiller karşılığında idari para cezasının verilmesinin uygun olmayacağı düşüncesiyle söz konusu maddenin ikinci fıkrası metinden çıkarılmıştır.
Görüldüğü gibi, icra ve İflas Yasasının 16. bab kapsamındaki fiiller ikili bir ayrıma tabi tutularak, bir kısım eylemler suç olarak düzenlenip, hapis ve adlı para cezası şeklinde yaptırımlara bağlanmış, diğer bir kısım eylemler ise kabahat olarak düzenlenmek suretiyle, yaptırımları disiplin veya tazyik hapsi şeklinde belirlenmiştir.
Suç olarak düzenlenen eylemler nedeniyle verilen hükümlerle ilgili olarak 5271 sayılı Yasanın yasa yollarına ilişkin hükümleri uygulanacağından, bu suçlar nedeniyle 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde hüküm olarak belirtilen <beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları ile adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı> 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca temyize ilişkin hükümleri yürürlükte bulunan 1412 sayılı Yasanın 305 vd. maddelerindeki koşulların da bulunması halinde temyiz yasa yoluna tabi olacaktır.
Kabahat olarak düzenlenen eylemler nedeniyle verilen kararlar ise, icra ve İflas Yasası'nın 353/1. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olacaktır. Anılan fıkradaki icra mahkemesinin bu bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir.> şeklindeki düzenleme tek başına ele alındığında, tazyik ve disiplin hapsine karar verilmesi halinde, bu kararlara karşı itiraz yasa yoluna başvurulabileceği yolunda yorumlara yol açabilmekte ise de, hükmün konuluş amacı, 5358 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler ve getirilen yeni sistem ve 353. maddenin 2. fıkrasındaki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, yasa koyucunun yalnızca verilen tazyik veya disiplin hapsine ilişkin kararları değil, disiplin veya tazyik hapsini gerektiren fiiller nedeniyle verilen her türlü kararı itiraz yasa yoluna tabi kılmayı amaçladığı açıkça anlaşılmaktadır. Aksi kabul aynı eylem nedeniyle, daha ağır sonuç doğuran <disiplin ve tazyik hapsi> kararlarının itiraz yasa yoluna, daha lehe sonuç doğuran kararların ise temyiz yasa yoluna tabi kılınmasını sonuçlanacaktır. Böyle bir kabul ise yasanın dayandığı sisteme aykırı olacağı gibi hüküm sonucuna bakılarak yasa yolunun saptanmasına yol açacak ve verilen hükme bağlı olarak başvurulacak yasa yolu değişeceğinden hukuki istikrarı zedeleyecektir.
Diğer yönden, Beyoğlu Birinci İcra Ceza Mahkemesince. taahhüdün geçersiz olduğu gerekçesiyle verilen beraat kararının da, 5271 sayılı CMY. nın 223. maddesi anlamında hüküm sayılmasına olanak bulunmamaktadır. Zira 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde anılan hükümler, ceza yasası veya özel ceza yasalarında ve bu bağlamda icra ve İflas Yasasında suç olarak düzenlenen eylemler bakımından yapılan yargılama sonucu verilen kararları ifade etmektedir. Bu nedenle eylemin tazyik hapsini gerektirmediği yönündeki saptamayı ifade eden karar teknik anlamda beraat hükmü sayılmadığından, CMY' nın 223. maddesinde belirtilen hükümlere yasa yolu açısından bağlanan sonuçların bu karara bağlanmasına yasal olanak bulunmamaktadır,
Somut olayda; itiraz yasa yoluna tabi bulunan karara yönelik başvurunun, Özel Dairece de, 5320 sayılı Ceza Yargılama Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasa'nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY' nın 317. maddesi uyarınca reddi ile itiraz konusunda karar verilmek üzere, dosyanın 5271 sayılı Yasanın 264 ve icra ve İflas Yasası'nın 353/1. maddeleri uyarınca icra mahkemesinin yargı çevresi içinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken onama kararı verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri, mahkemece verilen beraat kararının 5271 sayılı Yasanın 223 ve 1412 sayılı Yasanın 305. maddesi uyarınca temyiz yasa yoluna tabi bulunduğu gerekçesiyle, Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının reddi yönünde oy kullanmışlardır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (KABULÜNE),
2-Yargıtay On altıncı Hukuk Dairesinin 01.03.2006 gün ve 12557-1330 sayılı onama kararının (KALDIRILMASINA),
3-Şikayetçi vekilinin temyiz inceleme isteminin CMUY. nın 317. maddeleri uyarınca (REDDİNE),
4- Dosyanın, 5271 sayılı Yasanın 264 ve icra ve İflas Yasasının 353/1. maddeleri uyarınca icra mahkemesinin yargı çevresi içinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 25.04.2006 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 01-02-2007, 10:59   #5
Gamze Dülger

 
Varsayılan

İİK 337 . maddesi gereği icra ceza mahkemesi'nde görülür.
Ancak aşağıdaki kararın incelenmesinden sonra benim anladığım,yargılama sonucunda hapis cevazsı verilmesi ihtimali var ise şikayetin Cumhuriyet Savcılığı'na yapılması ve ve Savcının iddianame ile İcra Ceza Mahkemesi'nde dava açması gerektiği şeklindedir.
Bu konunun yeni-yeni-yeni yasal düzenlemelerle karmakarışık olduğu ve bu karışıklığın ise sayfaya yansıdığı da açık.

Bende artırıyorum.İddianame olmadan ceza mahkemesinde dava açılamaz.

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

8. CEZA DAİRESİ

E. 2005/10009

K. 2006/1229

T. 23.2.2006

• ŞİKAYET DİLEKÇESİ İLE DAVA AÇILMASI ( Sanık Hakkında İİK. Md. 333/a Gereği Hapis Cezasının Uygulanmasının Söz Konusu Olduğu - Yargılanmanın İddianame İle İcra Mahkemesine Açılacak Dava Üzerinden Yapılması Gerektiği )

• İDDİANAME İLE İCRA MAHKEMESİNE DAVA AÇILMASI GEREĞİ ( Şikayet Dilekçesi İle Dava Açılması - Sanık Hakkında İİK. Md. 333/a Gereği Hapis Cezasının Uygulanmasının Söz Konusu Olduğu )

• TİCARETİ TERK ETMEK SUÇU ( Sanık Hakkında İİK. Md. 333/a Gereği Hapis Cezasının Uygulanmasının Söz Konusu Olduğu - Yargılanmanın İddianame İle İcra Mahkemesine Açılacak Dava Üzerinden Yapılması Gerektiği/Şikayet Dilekçesi İle Dava Açılamayacağı )

2004/m. 333/a, 346, 349


ÖZET : Ticareti terk etmek suçunun ispatlanması durumunda, sanık hakkında İ.İ.K.’nun 333/a maddesi gereği hapis cezasının uygulanmasının söz konusu olduğu, bu durumda da şikayet dilekçesi ile dava açılamayıp yargılanmanın iddianame ile İcra Mahkemesine açılacak dava üzerinden yapılması gerekir.
DAVA : Ticareti terk etmek suçundan sanıklar Zekeriya Oğuz ve Sultan Çakal’ın beraatlerine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:
KARAR : Hüküm tarihi itibariyle yargılamayı yapan Mahkeme görevli olmasına rağmen, 5358 sayılı Yasa’nın 18. maddesi ile değişik, 2004 sayılı İ.K.K.’nun 346. maddesi uyarınca inceleme tarihi itibarı ile görevli olduğu anlaşılmakla, bu husus bozma nedeni sayılmamıştır.
Sanığa isnat edilen suçun ispatlanması durumunda, hakkında İ.İ.K.’nun 333/a maddesi gereği hapis cezasının uygulanmasının söz konusu olduğu, bu durumda da şikayet dilekçesi ile dava açılamayıp yargılanmanın iddianame ile İcra Mahkemesine açılacak dava üzerinden yapılması gerekliliği karşısında,
SONUÇ : Gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi BOZULMASINA, 23.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(Kazancı İçtihat Programından alıntıdır)
Old 01-02-2007, 15:50   #6
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan Görev

Görevli Mahkeme,Asliye Ceza Mahkemesidir.
Old 01-02-2007, 20:26   #7
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

bır arttırımda benden...

sucun kovusturması 6.fıkra uyarınca alacaklının sıkayetıne baglıdır...alacaklı sıkayetını cumhurıyrt savcılıgına yapar...ve dava ıddaname ile asliye caza mahkemesınde acılarak sonuclandırılır...

maddede ugranılan sucların manevı unsuru borclunun ve eklantının zılyedının bu eylemlerı alacaklılarını zarar ugratmak kastı ıle hareket ettıklerının kanıtlanması ıle olusur...

borclu bu maksatla degılde ornegın kredı saglamak veya gırısecegı yenı bır tıcarı gırısıjm ıcın bu sekılde harekt etmısse 331 de ondgorulen suc olusmaz...

alacaklının sıkayette bulunabılmesı ıcın acız belgesı alması veya alacagını almadıgını kaanıtlaması gerekır...

borclu lehıne yardım ve ıstırak edenler TCK 65 e gore cezalandırılır...

zararın mıktarına sanıga verılecek cezada goz onunda bulundurulur...

sonuc ceza para eczasına yada ertelemeye cevrılemez...

emın degılım ama 30 gun hapıs cezası verılıyor ancak bır fııl ugulamada 12 gun yatılıyor dıye duydum...

ıyı calısmalar...
Alıntı:
Yazan Brusk
değerli arkadaşlr İİK 331 Maddede düzenlenen alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal kaçırma sucu cra mahkemesinde di Asliye cezada mı görülür?
Old 02-02-2007, 12:27   #8
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,

Eğer Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecekse (yasal dayanağını bilmemekle beraber) bu takdirde İİK 337 yi ne yapacağız?

Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesinin yasal dayanağının da sunulması durumunda tartışılabilir diye düşünüyorum.

Saygılar
Old 02-02-2007, 12:57   #9
ragıp

 
Varsayılan

Tartışmaya katılan arkadaşlara teşekkür ederim. Ben yargıtay kararlarının bağlayıcı olmadığını, esas olanın yasa olduğunu her forumda elinden geldiğince belirttim.
5358 sayıılı icra ifal kanunun değiştirilmesi hakkında kanuna baktığımızda, 346. maddenin değiştirildiğini görürüz.
Buna göre; Kanunun 16. babında yer alan suçlarla ilgili yargılama yetkisinin İcra mahkemelerine ait olduğu ve icra mahkemelerinde görülen davaların, diğer ceza mahkemelerindeki davalarla birleştirilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Tartışmaları yargıtay kararları ile değil de, yasa ile yapsak sanırım daha olumlu olur
Old 02-02-2007, 13:20   #10
aeyesilkaya

 
Varsayılan

C. Başsavcılığına sanık hakkında, "alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal kaçırmak" suçundan şikayette bulunduk. Düzenlenen iddianame ile icra mahkemesinde dava açıldığını dün öğrendik.

Saygılar...
Old 02-02-2007, 13:47   #12
AV.SANEM

 
Varsayılan

icra mahkemesinde görülür.Ancak, davanın direkt icra ceza mahkemesine şikayet yoluyla mı yoksa savcılığa şikayet ile mi açıldığı konusunda tartışma mevcut. aynı nitelikteki davam hakkında icra mahkemesi tarafından "iddianame düzenlenerek ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğinden" görevsizlik kararı verilmiş ve savcılığa gönderilmişti. Dün öğrendim ki savcılık da dosyayı "iddianame düzenlenmeden icra mahkemesine şikayet ile dava açılabileceğinden" bahisle geri göndermiş.Her halükarda icra ceza mahkemesinde görülmektedir.
Old 02-02-2007, 14:43   #13
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

Esas No:2006/5136
Karar No:2006/7534
Kaynak:ilam
İlgili Maddeler:İİK 338,346,349
İlgili Kavramlar:İCRA SUÇLARINDA ŞİKAYET DİLEKÇESİ

YARGITAY 16.HUKUK DAİRESİ KARARIDIR Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık Ş.G.E hakkında yapılan yargılama sonucunda 5358 sayılı kanunla değişik İİK'nın 338/1 maddesindeki eyleme ilişkin cezanın hafif hapis cezasından hapis cezasına dönüştürüldüğü,sanığın müsnet suçtan dolayı kovuşturulabilmesi için hakkında iddianame düzenlenmesi gerektiğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8 maddesi gereğince muhakemenin durmasına,sanık hakkında müsnet suçtan iddianame tanzimi için dosyanın İzmir C.Başsavcılığına gönderilmesine dair İ...İcra Mahkemesinin 29.11.2005 tarih ve ..E/K Sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İ..Ağır Ceza Mahkemesinin 30/12/2005 tarih ve ...müt sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 20/7/2006 gün ve..sayılı yazılı emrini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 17/8/2006 gün ve sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,

Tebliğnamede,dosya kapsamına göre,1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sy İİK'nın 346/3.maddesindeki 'Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara,"icra mahkemesince bakılır"ve aynı kanunun "muhakeme usulü"başlıklı 349/1maddesindeki,"Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır.Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir.Şahit gösterilmişse o da celp olunur."hükümleri uyarınca anılan Kanun'da yer alan suçlar ile ilgili kovuşturmanın,doğrudan icra mahkemesine yapılacak şikayetler üzerine yapılması gerektiği,338/1 maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçu yönünden farklı bir muhakeme usulü öngörülmediği gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan,anılan hükmün 5271 sayılı CMK'nın 309.maddesi gereği bozulmasına işaret edilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre,1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sy.İİK'nın 346/3 maddesindeki "Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesince bakılır" ve aynı Kanun'un "Muhakeme Usulü"başlıklı 349/1 maddesindeki "şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır.Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir.Şahit gösterilmişse o da celp olunur."hükümleri uyarınca anılan kanunda yer alan suçlarla ilgili kovuşturmanın doğrudan icra mahkemesine yapılacak şikayetler üzerine yürütülmesinin gerektiği,kaldı ki İİK'nın 338.maddesinde alacaklının şikayeti arandığı gibi,bu maddede düzenlenen suç yönünden farklı bir muhakeme usulü de öngörülmedigi gözetilmeden,itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve KANUNA AYKIRILIK HALİNİN GİDERİLMESİNİN DE BAŞKACA HALLİNİN MÜMKÜN BULUNMADIĞI anlaşılmakla,UYGULAMADA BİRLİĞİN SAĞLANMASI AMACIYLA İ..Ağır Ceza Mahkemesinin 30/12/2005 tarih ve ..sayılı müt.kararının BOZULMASINA,dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 24/11/2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

www.adalet.org sitesinden alıntıdır
Old 02-02-2007, 15:33   #14
AV.SANEM

 
Varsayılan

Av.Duran Küçüköner'in göndermiş olduğu yargıtay kararına istinaden savcılık davamı icra mahkemesine göndermişti,sanıyorum 24/11/2006 tarihinden sonra konuyla ilgili başka bir karar yok.
Old 06-02-2007, 10:31   #15
damista

 
Varsayılan

bende geçenlerde 8.ceza dairesinin 23,02,2006 kararını mahkemeye sundum. fakat sonradan bu kararı ceza genel kurulunun bozduğunu öğrendim ama henüz kararı görmedim. eğer CGK nun böyle bir kararı varsa bu suçlarla ilgili eski uygulama yani şikayet dilekçesiyle icra mahkemesine başvuru uygulamasına devam...
Old 07-02-2007, 04:24   #16
ragıp

 
Varsayılan

Ben derdimi anlatamıyorum galiba. İlgili yasa maddesini yazdım. İtirazı olan arkadaş varsa fikrini söylesin. Yok yargıtay şöyle demiş, yok ceza dairesi böyle buyurmuş. yasa mı öncelikli, yargıtay kararı mı? Yukarda birbiri ile çelişkili kararlar var. Neden? Tarihlerine bakarsanız anlarsınız.
Alıntı:
Dosya kapsamına göre,1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanunla değişik 2004 sy.İİK'nın 346/3 maddesindeki "Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesince bakılır"
Bu alıntı sayın küçükenerin eklediği yargıtay kararından,
Alıntı:
5358 sayıılı icra ifal kanunun değiştirilmesi hakkında kanuna baktığımızda, 346. maddenin değiştirildiğini görürüz.
Buna göre; Kanunun 16. babında yer alan suçlarla ilgili yargılama yetkisinin İcra mahkemelerine ait olduğu ve icra mahkemelerinde görülen davaların, diğer ceza mahkemelerindeki davalarla birleştirilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Bu da benim yanıtımdan alıntı. Arada fark varsa ve iletime yanıt yazılmışsa tüm meslektaşlarımdan özür dilerim. Ama aynı şeyler yazılı gibi geliyor. Yazdığımın kabul görmesi için yargıtay üyesi olmam gerekiyorsa, bu mimkün değil.
Old 08-05-2008, 01:36   #17
hakarar

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlar;
Halen güncelliğini koruyup korumadığını bilmemekle birlikte, özellikle disiplin hapsi kavramı ve iddianame tanzimine ilişkin konularda duraksamanın devam edebileceğini düşünerek, aşağıdaki Ceza Genel Kurulunu ekliyorum.
"T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2007/17-16
K. 2007/28
T. 13.2.2007
• ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTIYLA MEVCUDUNU EKSİLTMEK ( Eylemin Müeyyidesi Hapis ve Adli Para Cezasına Dönüştürülmüş İse de Yargılamanın Şikayet Prosedürüne Uygun Olarak Yapılması Zorunlu Olduğu )
• İİK SUÇLARINDA İDDİANAME GEREKMEDİĞİ ( Alacaklısını Zarara Uğratmak Kastıyla Mevcudunu Eksiltmek Suçu - Yargılamanın Şikayet Prosedürüne Uygun Olarak Yapılması Zorunlu Olduğu )
• İCRA VE İFLAS SUÇLARINDA ŞİKAYET ( Alacaklısını Zarara Uğratmak Kastıyla Mevcudunu Eksiltmek Suçu - Yargılamanın Şikayet Prosedürüne Uygun Olarak Yapılması Zorunlu Olduğu )
• HAPİS VE ADLİ PARA CEZASI ( Alacaklısını Zarara Uğratmak Kastıyla Mevcudunu Eksiltmek Suçunun Müeyyidesi Hapis ve Adli Para Cezasına Dönüştürülmüş İse de Yargılamanın Şikayet Prosedürüne Uygun Olarak Yapılması Zorunlu Olduğu )
2004/m.331,346,347,348,349
ÖZET : İİY'nin 331. maddesinde yazılı alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçu ile ilgili; İİY'nin 5358 sayılı Yasa ile değişik 346 ve 349. maddeleri hükümleri gözönüne alındığında, anılan suç türleriyle ilgili soruşturmanın C.Başsavcılığı'nca yapılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle İİK'nın 331. maddesindeki eylemin müeyyidesi, hapis ve adli para cezasına dönüştürülmüş ise de suçun tabi olduğu yargılama usulüne ilişkin 349. maddede herhangi bir değişiklik yapılmadığından, anılan suça ilişkin yargılamanın şikayet prosedürüne uygun olarak yapılması zorunludur.

DAVA : İİY'nin 331. maddesinde yazılı alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçunun takibinin İİY'nin 346. ve devamı maddeleri uyarınca İcra Mahkemesine başvuru ile yapılması gerektiği gerekçesiyle ( Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.11.2005 gün ve 2005/21150 sayı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara, şikayetçi vekilince yapılan itirazın ( Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ) 'nca, 30.12.2005 gün ve 1028/1295 sayılı müteferrik karar iie kabulü İle kovuşturmaya yer olmadığına kararının kaldırılmasına ve şüpheliler hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmesine ilişkin karara karşı,

Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Onyedinci Hukuk Dairesi'nce 21.03.2006 gün ve 12336 sayı ile;

01 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip aynı günlü mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile İİK'nın 331. maddesindeki eylemin müeyyidesi, hapis ve adli para cezasına dönüştürülmüş ise de suçun tabi olduğu yargılama usulüne ilişkin 349. maddede herhangi bir değişiklik yapılmadığından, anılan suça ilişkin yargılamanın şikayet prosedürüne uygun olarak yapılması zorunlu olduğundan, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.12.2005 tarihli ve 2005/1028-1295 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, sonraki işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, karar verilmiştir.

Yargıtay CBaşsavcılığı'nca 10.01.2007 gün ve 60772 sayı ile;

"Borçlunun alacaklısını zarara sokmak kastiyle mevcudunu eksiltme suçu, ÎİY'nin 331. maddesinin 5. fıkrası uyarınca şikayete tabi ise de, anılan suç alacaklının şikayeti üzerine Cumhuriyet Savcısınca soruşturularak, iddianame ile açılacak davada kovuşturma CMY'nin genel hükümlerine göre yapılacaktır.

Bu itibarla, kovuşturmaya yer olmadığı kararına yönelik itirazın Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'nca kabulüne karar verilmesi yasaya uygun olup, yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırılık oluşturacaktır"gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire'nin yasa yararına bozma isteminin kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, Adalet Bakanı'nın yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Uyuşmazlık konusu somut olaydaki uyuşmazlıklar; İİY'nin 331. maddesinde düzenlenmiş bulunan, alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçundan,

a- Şikayetin C.Başsavcılığı'na mı, yoksa İcra Ceza Mahkemesi'ne mi yapılacağı,

b- Bu suçla ilgili soruşturmanın C.Başsavcılığı'nca mı, yoksa yetkili İcra Ceza Mahkemesince mi yerine getirileceği,

c- Yetkili İcra Ceza Mahkemesi'ne verilen dilekçenin dava açılması yönünden yeterli sayılıp sayılamayacağı ve 5271 sayılı CMY'nin 170 vd. maddelerine uygun olarak iddianame düzenlenmesinin gerekip gerekmediği,

Noktalarında toplanmaktadır.

2004 savılı İİY'nin uyuşmazlıkla Haili hükümleri'.

Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksilten borçluların cezası:

Madde 331- ( Değişik: 17/7/2003-4949/89 md.; 31.5.2005-5358/1 md. )

Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur.

Görev ve birleştirme yasağı:

Madde 346- ( Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.; 31.5.2005-5358/18 md. )

Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir.

Bu Bapta yer alan suçlarla Haili davalara, icra mahkemesinde bakılır.

Şikayet süresi:

Madde 347- ( Değişik: 18/2/1965-538/138 md.; 31.5.2005-5358/19 md. )

Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten İtibaren bir yıl geçmekle düşer.

Yetki:

Madde 348- ( Değişik: 31.5.2005-5358/20 md. ) Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.

Muhakeme usulü:

Madde 349- Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.

İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin huzuruna gelmeğe veya vekil göndermeğe mecburdurlar.

İcabında merci, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir.

Maznun başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yoliyle sorguya çekilir.

Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulunduruiamazsa muhakeme gıyabında görülür.

Şikayetçi muayyen zamanda gelmez ve vekil de göndermezse şikayet hakkı düşer.

Gelmeyen şahitlere yapılacak muamele ile borçlunun gıyabında verilen karara karşı eski hale getirme talebi hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yazılı hükümler tatbik olunur.

Duruşma:

Madde 350- İcra mahkemesi iki tarafı ve defiiierini dinier ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçirir.

Cumhuriyet Savcısı hazır bulundurulmaz.

Tahkikat;

Madde 351- Şikayetçi dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlıdır.

Maznun müdafaası için tahkikatın tevsi'mi ancak bir kere isteyebilir.

KARAR :

Madde 352- İcra mahkemesi iki tarafın ifadelerini ve bütün delillerini ve iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını verir ve hulasasını Cumhuriyet Savcısına bildirir.

( Ek fıkra: 17/7/2003-4949/99 md. ) Takibi şikayete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354. maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir.

Şeklindedir.

İİY'de 5358 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler ve yeni yaptırım sistemi:

5237 sayılı TCY'de, cürüm-kabahat ayrımı ve buna bağlı olarak da yaptırım sisteminde yer alan ağır-hafif hapis ayrımına son verilmesi üzerine, yasada kabahat olarak öngörülen bir kısım eylemler 5326 sayılı Kabahatler Yasası ile idari yaptırımı gerektiren eylemler olarak düzenlenmiş, bir kısım eylemler ise suç haline getirilmiş, bu sistem ve yaptırım değişikliğinin zorunlu sonucu olarak, özel yasalardaki yaptırım sisteminin de 5237 sayılı Yasa'ya uyarlanması amacıyla 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe konulan 5252 sayılı Türk Ceza Yasası'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasa'nın 7. maddesi ile yasalarda, yaptırımı hafif hapis ve hafif para cezası olarak Öngörülen eylemler ve buna bağlı olarak, İcra ve İflas Yasası'nda, yaptırımı hafif hapis olarak öngörülen eylemler idari para cezası gerektiren kabahatlere dönüştürülmüştür.

Ancak bu genel uyarlama hükmünün yetersiz olduğunu gören yasa koyucu, 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra ve İflas Yasası'nın 16. bab kapsamındaki fiilleri ikili bir ayrıma tabi tutarak, bir kısım eylemleri suç olarak, diğer bir kısım eylemleri ise, kabahat olarak düzenlemiştir. Bu kapsamda 337, 338/2, 339, 340, 341, 343 ve 344. maddelerdeki eylemler kabahat olarak düzenlenip, disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b maddelerindeki eylemler ise suç kapsamında sayılmış, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır. Bir kısım suçların re'sen takibi öngörülmüş ise de, diğer bir kısım suçların takibi şikayet koşuluna bağlanmış, bu husus suç tanımının yer aldığı maddelerde, "Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur", "alacaklının şikayeti üzerine", "ilgilinin şikayeti üzerine", "zarar gören alacaklının şikayeti üzerine" ibareleriyle açıkça belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında varılan sonuçları şu şekilde belirtmek mümkündür;

1-İcra İflas Yasasında yer alan şikayete tabii kılınan suçlar dolayısıyla ve bu kapsamda anılan Yasa'nın 331. maddesinde düzenlenmiş bulunup da, kovuşturmasının şikayete tabii olduğu yönünde kuşku bulunmayan alacaklısını zarara sokmak kasdiyie mevcudunu eksiltmek suçundan, yapılan şikayet İİY'nin 347. maddesinde belirtilen süreler içinde, aynı Yasa'nın 348 ve 349. maddeleri uyarınca yetkili İcra Mahkemesine yapılmalıdır.

2-Bu suçlarla ilgili dava açma yöntemi, İİY'nin 349. maddesinde açıkça belirtilmiş bulunduğundan, şikayet Yasa'nın 346. maddesi uyarınca yetkili kılınan İcra Ceza Mahkemesine yapılmalı ve bu suçlarla ilgili soruşturmalarda 5271 sayılı Yasa hükümleri değil, İİY hükümleri uygulanmalıdır.

3-Şikayete tabi olduğu belirtilen bu suçlarla ilgili olarak, şikayetin doğrudan İcra Ceza Mahkemesine yapılması gerektiğinden, 5271 sayılı Yasa'nın 170. maddesi uyannca iddianame düzenlenmesine gerek bulunmadığı gibi, anılan Yasa'nın 170. ve devamı madde hükümlerinin de bu suçlar yönünden uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.

4- Yargıtay C.Başsavcılığı'nca ileri sürülen ve bu suça ait soruşturmanın C.Savcılığı'nca yapılması gerektiğine ilişkin olan görüşe yasal dayanak olarak gösterilen, 5320 sayılı Yasa'nın 9. maddesi hükmü, 1412 sayılı Yasa'nın 344 vd. maddelerinde düzenlenen şahsi dava türleriyle ilgili olup, bu hükmün İİY'de yer alan suçlarda uygulama alanı bulunmamaktadır.

Anılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ve özellikle İİY'nin 5358 sayılı Yasa ile değişik 346 ve 349. maddeleri hükümleri gözönüne alındığında, anılan suç türleriyle ilgili soruşturmanın C.Başsavcılığı'nca yapılmasına yasal olanak bulunmadığından, suçların ağırlığı ve adalet düşüncesiyle de olsa, yasakoyucu tarafından öngörülmeyen bir yöntemin uygulanması veya verilmeyen bir yetkinin kullanılmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı sonucuna ulaşılmakla, yasal bir düzenleme konusu yapılabilecek bu hususta, Özel Daire'ce verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen Yargıtay C.Başsavcılığı İtirazının reddine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 13.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. "
Old 05-12-2008, 09:57   #18
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Konu aynı olduğundan yeni bir başlık açmak istemedim;
Sorum şu;

Alacaklısını zarar uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan Savcılığa yapılan şikayetle ilgili verilen takipsizlik kararında şikayetçinin İcra Mahkemesine şikayet hakkının saklı olduğunun yazması İcra Mahkemesinde 3 aylık şikayet süresinin dolduğundan bahisle davanın düşürülmesini engeller mi?(Savcılığa süresinde şikayet yapılmıştır)

Saygılarımla...
Old 05-12-2008, 10:14   #19
aeyesilkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SERTANn
Konu aynı olduğundan yeni bir başlık açmak istemedim;
Sorum şu;

Alacaklısını zarar uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçundan Savcılığa yapılan şikayetle ilgili verilen takipsizlik kararında şikayetçinin İcra Mahkemesine şikayet hakkının saklı olduğunun yazması İcra Mahkemesinde 3 aylık şikayet süresinin dolduğundan bahisle davanın düşürülmesini engeller mi?(Savcılığa süresinde şikayet yapılmıştır)

Saygılarımla...

Sayın meslektaşım,
İİK 347 uyarınca üç ay geçmekle şikayet hakkınız düşer. Şikayet hakkınızı saklı tuttuğunuza ilişkin beyan bir anlam ifade etmez. Üç aylık süre, hak düşürücü süredir. Bu nedenle, C. Başsavcılığına verdiğiniz şikayet dilekçesinde icra mahkemesine şikayet hakkının saklı tutulduğuna ilişkin bildirim, icra mahkemesinde 3 aylık sürenin dolduğundan bahisle davanın düşürülmesini engellemeyecektir.

Saygılar.
Old 05-12-2008, 11:24   #20
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Sayın aeyesilkaya;

Şikayet dilekçemizde değil Takipsizlik kararında Savcının yazmış olduğu bir ifade...bu halde de aynı sonuç mu doğar?
Old 06-12-2008, 09:10   #21
aeyesilkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SERTANn
Sayın aeyesilkaya;

Şikayet dilekçemizde değil Takipsizlik kararında Savcının yazmış olduğu bir ifade...bu halde de aynı sonuç mu doğar?

Sayın AV.SERTANn,

Savcı da yazmış olsa bir şey değişmez. Hüküm açık. Şikayet süresi gemiş ise, hak düşmüştür. Takipsizlik kararında, böyle bir ifadenin bulunması ilginç!.. İcra mahkemesine başvursanız da, aynı sonuç doğar.

Saygılarımla...
Old 08-05-2013, 18:30   #22
Av. Göztepeli

 
Varsayılan

Yeni konu açma gereği duymadım;

Bu suçtan dolayı yapılacak yargılama sonucunda verilecek olan hapis cezası tecil edilebilir mi?
Old 09-05-2013, 10:28   #23
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
7.Ceza Dairesi

Esas: 2004/8012
Karar: 2006/2972
Karar Tarihi: 03.04.2006

ALACAKLISINI ZARARA SOKMAK KASDİYLE MEVCUDUNU EKSİLTEN BORÇLULARIN CEZASI - KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİSİ - LEHE KANUN UYGULAMASI

ÖZET: Lehe olan yasanın belirlenip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.

(2004 S. K. m. 331, 352/A) (5252 S. K. m. 12) (5237 S. K. m. 7)

Dava: İİK. 331. maddesine muhalefetten sanıklar, Hasan Kurun ve Recep Çelik haklarında yapılan duruşma sonunda: Sanıkların hükümlülüklerine ve ertelemeye dair Bornova 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 14.11.2002 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 19.02.2004 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Karar tarihi itibariyle yürürlükte olan İcra ve İflas Kanunu’nun 352/a maddesindeki <Bu Kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez...> amir hükmü dikkate alınmadan verilen hapis cezası tecil edilmişse de anılan düzenleme hükümden sonra 17.7.2003 gün ve 4949 Sayılı Kanunun 100. maddesi ile teselsül ettirilerek 352/b maddesi olarak değiştirilmiş, 1 Haziran 2005 gün ve 25832 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5358 Sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 23. maddesi ile de yürürlükten kaldırıldığından bozma nedeni sayılmamıştır.

Hükümden sonra, 1 Haziran 2005 gün ve 25832 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5358 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile keza 01.06.2005 tarihinde yürürlüğü giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 12. maddesinin b fıkrası ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmış olup, aynı tarihte yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca lehe olan yasanın belirlenip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş olup, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
(¤¤)
Old 11-08-2014, 09:37   #24
avukatneşe

 
Varsayılan İİK m.331 deki suça iştirak

Sayfa çok faydalı tartışmalarla dolu tebrik ederim,suç icra ceza mahkemesinin görevine girip usul de İİK hükümlerine tabi olunca borçlunun bu fiiline iştirak edenlerin de iştirakten cezalandırılıp cezalandırılmayacaklarını merak ediyoruz;elimizde bir dava var ve borçlu takipten önceki iki yılda işyerini önce enişteye ondan da annesine devrediyor.Devralanlar da borçlunun durumunu ve mal kaçırma kasdını bilecek kadar borçluya yakınlar,şikayet dilekçemde onları da şüpheli göstermeyi düşünüyorum bu konuda bilimsel makale veya karar varsa paylaşırsanız ne güzel olur
Old 12-08-2014, 15:14   #25
ssblll

 
Varsayılan

Her ne kadar borçlunun malını devrettiği kişiler enişte ve annesi olsa da ( borçlunun maddi durumunu ve mal kaçırma kastını bilebilcek kişiler) İİk m.331 sadece borçlu için düzenlenmiştir. Bu sebeple, malı devralan 3. kişilerin cezalandırılması mümkün değildir.
Ancak, tasarrufun iptali davasında 3.kişileri davalı gösterebilme imkanınız bulunmaktadır.
Old 07-08-2015, 15:38   #26
av. mehmet mutlu boybay

 
Varsayılan

Peki bu davada sanık tüzel kişi ise ne yapılır? Tüzel kişiliğin yönetici mi sanık olacak?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Gemı Rehni Hangi Şartlarda Kurulabilir ve Hangi Usüllere tabidir Av.Demet Meslektaşların Soruları 1 07-12-2006 02:49
mahkemede kullanılan deliller massall Hukuk Soruları Arşivi 11 07-10-2006 23:01
Hangi sucu hangi milletten kaptik obaykan Site Lokali 0 21-07-2006 22:11
Hangi Mahkemede Dava Açılacak cuma Hukuk Soruları Arşivi 2 01-01-2006 15:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08499408 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.