Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

Kampüs Içinde Güpegündüz Tecavüz!

Yanıt
Old 14-05-2008, 13:13   #1
jurist27

 
Rahatsiz Kampüs Içinde Güpegündüz Tecavüz!

Üç gün önce , X Üniversitesi kampüsü içerisinde üniversiteye henüz başlayan (hazırlık sınıfı) bir kız arkadaşımıza okul içerisinde bulunan inşaatta çalışan "inşaat işçisi" tarafından tecavüz edildi. Tüylerimizi ürperten bu olayın kampüs içerisinde güpegündüz (emin değilim ama saat 17:00 civarında) meydana gelmesi daha da acı verici bir durum. Bu durumda, kamu hizmeti gören üniversitenin mutlaka ama mutlaka bir sorumluluğu olmalıdır diye düşüyorum ve sorumluluğunun tartışılması için de bu konuyu buraya taşıdım. Elimde emsal karar da yok ama Değerli fikirlerinizle katkıda bulunacağınız için şimdiden teşekkür ederim;
ayrıca meydana gelen bu olayda henüz gençliğinin baharında olan arkadaşımıza Allahtan "güç", ailesine Allahtan "sabır" diliyorum.

SAYGILARIMLA....
Old 15-05-2008, 22:27   #2
İzzet Hamle

 
Varsayılan

Sorumludur hem de sorumluluğun dik alası mevcuttur. Eline iğne batmakla bu olayı bir tutamayız. Rektörlük böyle bir savunma yapsa bile çürütülmesi mümkündür. Sinirlerim bozulduğu için daha fazla yazamıyorum.
Old 15-05-2008, 22:50   #3
Atahun

 
Varsayılan

Aynı zamanda iş edimini yerine getirmekle mükellef işveren de bu olayda sorumludur diye düşünüyorum. İşveren; yanında çalıştırdığı işçinin iş mahallinde ve çalışma saatlerindeki hertürlü davranışından sorumludur.
Old 26-05-2008, 18:33   #4
erkanaga

 
Varsayılan

Bu olayda (gerçi olayı tam olarak bilmeden yazıyorum ama) idarenin ne tür bir sorumluluğu olacağını gerekçeli olarak yazabilir misiniz?
Çünkü ben burada idareye izafe edilebilecek bir kusur göremedim.
Old 26-05-2008, 21:29   #5
İzzet Hamle

 
Varsayılan

İsterseniz siz önce neden idareye atfedilecek kusur görmediğinizi yazın. biz ondan sonra yazalım
Old 27-05-2008, 13:08   #6
Av. Süleyman Emre Ötün

 
Varsayılan

Burada işçiye, işverene ve okul idaresine öfkelerimizi haykırmak için mi yoksa hukuken kime karşı hangi yolların izelenebileceğini bulmak için mi tartışmalıyız ? (Sayın I.C.H.)
Old 27-05-2008, 13:17   #7
erkanaga

 
Varsayılan

Kusur;mevcut bir sorumluluğun gerektiği gibi yerine getirilmemesi veya kınamayı gerektirecek bir davranışta bulunmaktır.
Olaya bu bakış açısıyla yaklaştığımızda, birincisi, idarenin kampüs içinde gerekli güvenlik koşullarını sağlayamadığından kusurlu olabileceğini düşünebiliriz ancak şu var ki bunu kabul edersek devleti de toplumda meydana gelen her türlü olaydan(tecavüz,öldürme vb.) sorumlu tutmamız gerekecektir zira devletin kamu güvenliğini sağlama gibi bir yükümlülüğü vardır.
İkinci olarak idarenin işçi seçiminde veya işveren seçiminde gerekli özeni göstermediğinden kusurlu olabileceğini ileri sürebiliriz bu durumda da idare direkt olarak işveren ise, Bk.md 55 işverenin sorumluluğuna gidilebilir eğer idare bir firma aracılığıyla inşaat faaliyeetini gerçekleştiriyorsa bu halde idarenin sorumluluğuna gitmek pek makul görünmüyor.
Old 27-05-2008, 13:56   #8
İzzet Hamle

 
Varsayılan

devleti sorumlu tutmamalıyız diye bir düşünceniz mi var? şartları varsa o da olur... hem de gayet iyi olur. olmalıdır da. aşağıdaki kararlar fikir verebilir kanaatindeyim.

T.C. DANIŞTAY 10. DAİRE
E. 1998/4977
K. 2000/380
T. 9.2.2000

# MANEVİ TAZMİNAT
( SSK. Hastanesinde Tedavi Görürken Doktor Kıyafeti Giymiş Kişi Tarafından Tecavüz Girişiminde Bulunulan Davacı - Hizmet Kusuru Bulunan İdarece Tazmin Edilmesi Gereği )
# SSK. HASTANESİNDE DOKTOR KIYAFETİ GİYMİŞ KİŞİ TARAFINDAN TECAVÜZ GİRİŞİMİNDE BULUNULAN KİŞİ ( Manevi Tazminat - Hizmet Kusuru Bulunan İdarece Tazmin Edilmesi Gereği )
# HİZMET KUSURU (SSK. Hastanesinde Tedavi Görürken Doktor Kıyafeti Giymiş Kişi Tarafından Tecavüz Girişiminde Bulunulan Davacı - İdarece Tazmin Edilmesi Gereği)
818/m.47, 49
ÖZET : Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinde tedavi görmekte iken doktor kıyafeti giymiş bir kişi tarafından tecavüz girişiminde bulunulan davacının manevi zararının hizmet kusuru bulunan idarece tazmin edilmesi gerektiği hk.
İstemin Özeti: Sosyal Sigortalar Kurumu ... Hastanesi İntaniye Servisinde Hepatit B teşhisi ile yatarak tedavi gören davacının, 4.8.1996 tarihinde doktor kıyafeti giymiş bir kişinin tecavüz etme teşebbüsünde bulunması nedeniyle duyduğu üzüntü ve sıkıntı karşılığı olarak 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; İstanbul 2. İdare Mahkemesince tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin verilen 6.5.1998 tarih ve E: 1997/1478, K: 1998/423 sayılı kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Ahmet Eğerci
Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: Sinan Yörükoğlu
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17/2 maddesi uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği düşünüldü:
Dava, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle olay nedeniyle duyulduğu ileri sürülen üzüntü ve sıkıntılara karşılık 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonunda, İstanbul 2. İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, Sosyal Sigortalar Kurumu ... Hastanesi İntaniye Servisinde Hepatit B ( sarılık ) teşhisi ile yataklı tedavi gören davacının, 4.8.1996 tarihinde saat 03.30 sıralarında doktor kıyafeti giymiş bir kişi tarafından bıçakla tehdit edilerek ırzına tecavüz etme teşebbüsünde bulunulduğunun, sanık kişinin davacının yatmakta olduğu ve hastanenin zemin katında bulunan odanın penceresinden içeri girmek suretiyle olayı gerçekleştirdiğinin, hastane personeli olmayıp kimliği belirsiz bir kişi olduğunun, hastanede gece güvenlik görevlisi ve otomatik gözetleme ve kontrol cihazı bulunmadığının, aynı hastanede bu olaydan bir süre önce 28.5.1996 tarihinde benzer bir olayın meydana gelmesine rağmen hastane yetkililerince bu tür olaylara karşı önleyici ve caydırıcı hiçbir güvenlik tedbirinin alınmadığının, davacının yattığı odanın penceresinin yere çok yakın olmasına rağmen pencerelerde emniyet tedbirlerinin bulunmadığının anlaşıldığı, yataklı tedavi kurumlarında sağlık hizmetlerinin yanında hasta kabul hizmetleri, hasta ziyaretleri, idari ve teknik hizmetler, nöbet esasları, yemekhane hizmetleri, hasta refakatları, emniyet ve güvenlik hizmetleri gibi sağlık hizmetleriyle yakından ilgisi bulunan birçok hizmetin gereği gibi yerine getirilmesi bu arada, özellikle hastanede yataklı tedavi görmekte olan hastaların yangın, deprem, silahlı saldırı gibi her türlü tehdit ve tehlikeye karşı huzur ve güven içinde bulunabilmeleri için gerekli emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınması hastane yönetimini önem arzeden görevlerinden olduğu oysa ki, yataklı tedavi kurumu olan Sosyal Sigortalar Kurumu Okmeydanı Hastanesinde meydana gelen olayın bir tesadüf sonucu olmayıp, hastane binasının güvenlik yönünden hiçbir şekilde korunmadığı, hastane giriş ve çıkışlarında gerekli güvenlik kontrollerinin yapılmadığı ve özellikle zemin kattaki pencerelerden giriş ve çıkışı önleyici tedbirlerin alınmadığı, kaldı ki bu olaydan kısa bir süre önce meydana gelen benzer bir olaydan sonra bile bu yönde ciddi bir çalışmanın yapılmadığı, bu itibarla yukarda da belirtildiği üzere, yataklı bir tedavi kurumu olan hastanede emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınmamış olmasından dolayı meydana geldiği tartışmasız bulunan olayda davalı idarenin hizmet kusuru işlediğinin açık olduğu, söz konusu olayın umumi bir yer olan hastanede ve hasta yatağında meydana gelmesi, özellikle aile çevresi başta olmak üzere olayın basın yoluyla kamuoyunca duyulması, daha sonra gelişen ve gelişmesi muhtemel diğer olaylar dikkate alındığında davacının ağır bir üzüntü ve ruhsal sıkıntı duyduğu ve yaşamı boyunca da bu durumun manevi ve ruhi etkisi altında kalabileceği, dolayısıyla davacının manevi yönden çektiği sıkıntı ve ızdırapların parasal karşılıkla giderilmesine olanak bulunmamakla birlikte, bu tür manevi zararlara karşılık olarak takdiren belirlenecek bir miktar paranın davacıya tazminat olarak ödenmek suretiyle, kısmen de olsa manevi yönden tatmin edilmesi gerektiği, sonuç olarak, olayın niteliği itibariyle davacının yaşamındaki etki ve sonuçları göz önüne alınmak suretiyle takdiren 5.000.000.000.-liranın manevi tazminat olarak davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, hukuka aykırı olduğu savıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Yasayla değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
SONUÇ : Temyizen incelenen ve yukarıda özetlenen gerekçelere dayalı olarak verilen İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 6.5.1998 tarih ve E: 1997/1478, K: 1998/423 sayılı kararı, usul ve hukuka uygun olup bozma nedeni bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine ve anılan kararın onanmasına, 9.2.2000 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
AZLIK OYU: Dava, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle, olay nedeniyle duyulduğu ileri sürülen üzüntü ve sıkıntılara karşılık olarak 10.000.000.000.-lira manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Manevi tazminatın, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracı olduğu, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabın kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı dikkate alındığında, takdir edilecek manevi tazminatın da zenginleşmeye yol açmayacak miktarda saptanması gerekmektedir. Diğer taraftan, olaydan davacıya tecavüz girişiminde bulunulduğu, tecavüzün gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, idare mahkemesince tecavüzün gerçekleşmediği de dikkate alınarak manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak miktarda saptanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, olaydan dolayı 5.000.000.000.-lira manevi tazminata hükmeden idare mahkemesi kararının bozulması gerektiğinden, onanması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
----------------------------------

T.C.
DANIŞTAY
Onuncu Daire
Esas No: 1996/4313
Karar No: 1996/3477

ÖZETİ : Davalı idareye bağlı kreşe devam eden çocuğa kreş çalışanlarından birinin , tecavüz etmesi nedeniyle oluşan manevi zararın hizmet kusuru esasına gre tazmin edilmesinin gerektiği hk.

Temyiz Eden (Davalı) : Milli Savunma Bakanlığı
Karşı Taraf (Davacılar) : ...........
Vekili: Av. ...
İstemin Özeti: Açılan manevi tazminat davasını kabul eden Ankara 10.İdare Mahkemesinin 18.12.1995 tarih ve E:1994/610, K:1995/1563 sayılı kararının tmyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi: Adnan Zengin
Düşüncesi: Davalı idarenin kreşine gönderilen çocuğun, olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonucu verilen ve kesinleşen yargı kararında da belirtildiği üere idarenin görev zafiyeti nedeniyle tecavüze uğraması sonucu kendisinin ve anne ve babasının uğradığı manevi zararlarının tazminine hükmeden temyize konu krarda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Sinan Yörükoğlu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: .
Dava, ... için 200.000.000 lira, ... ve .... için 50.000.000'ar lira olmak üzere toplam 300.000.000 lira manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar vrilmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 10.İdare Mahkemesi; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu, kamu tüzel kişilerinin yerine getirmekle ykümlü oldukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmemelerinin hizmet kusurunu oluşturacağı, dosyanın incelenmesinden ... Askeri Tıp Akademesi içerisinde blunan
Milli Savunma Bakanlığına bağlı kreş ve gündüz bakımevine gönderilen ...'in söz konusu kreşte işçi olarak çalışan ... adlı kişi tarafından tecavüze uğradığının v bu eyleminden dolayı 17 yıl 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığının anlaşıldığı, Milli Savunma Bakanlığı Kreş ve Gündüz Bakımevleri Yönetmeliğinin prsonelinin nitelikleri başlıklı 3. böl ününde personelin seçiminde gözetilecek hususların belirlendiği, olayda ise idarece çocukların ruh ve beden sağlıklarının özenle krunması gereken böyle bir kuruma personel alınırken gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği, bu nedenle zararın meydana geldiği, bu şekilde oluşan hizmet kusuru ndeniyle meydana gelen zararın tazminin gerektiği gerekçesiyle 300.000.000 lira manevi tazminatın kabulüne, hükmedilen manevi tazminata faiz yürütülmesi isteminin reddine karar vermiştir.
Davalı idare; hangi davacıya ne kadar tazminat verildiğinin kararda belirtilmediği, cismani zarar olmayınca manevi tazminat verilemeyeceği, olayda idarenin dğil suç işleyen şahsın sorumlu olduğu iddialarıyla anılan kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Açılan tazminat davasını yukarıda özetlenen gerekçelerle kabul eden Ankara 10.İdare Mahkemesinin 18.12.1995 tarih ve E:1994/610. K:1995/1563 sayılı krarında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49.maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek aılan kararın onanmasına 11.6.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
----------------------

T.C.
DANIŞTAY
Onuncu Daire
Esas No: 1994/1682
Karar No: 1995/4256

ÖZETİ : l- Yapımı sürdürülmekte olan ... Emniyet Müdürlüğü binasının teröristlerce bombalanması sonucu meydana gelen zararın, olayın niteliği dikkate aınarak sosyal risk ilkesi gereği davalı idarece tazmini gerektiği; 2- Ancak olay tarihinde davacının taşeron olması sebebiyle, müteahhit firmanın uğradığı zararın davacıya ödenme olanağı olmadığından, eylem nedeniyle dvacının uğradığı kişisel bir zararının olup olmadığının araştırılmasının zorunlu, olduğu hk.

Temyiz Eden (Davacı) : ...
Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı
İstemin Özeti: Davacının, yapımı sürdürülen ... Emniyet Müdürlüğü Binasının teröristlerce bombalanması nedeniyle uğradığını öne sürdüğü 3.680. 000.000 lira mddi zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazminen ödenmesi istemiyle açtığı davanın reddine karar veren İstanbul 3.
İdare Mahkemesinin 30.11.1993 tarih ve E:1991/1448 K:1993/1361 sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı öne sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi: Hüseyin Özgün
Düşüncesi : Olayın ve meydana gelen, zararın niteliğine göre idarenin hizmet kusuru bulunduğundan söz etmeye olanak bulunmadığı gibi, ortada meydana glen bir idari eylemde bulunmamaktadır.
Buna karşın nedensellik bağı bulunmamakla birlikte, ortaya çıkan özel ve olağandışı zararların da topluma paylaştırılması esasına dayalı sosyal risk ilkesi greği zararın tazmini gerekmektedir.
Ancak dava dosyasının incelenmesinden davacının idareye başvuru tarihinde devir sözleşmesi gereği işin yüklenicisi olmakla birlikte, olay tarihinde taşeron oduğu anlaşıldığından kendi kişisel zararının bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir.
İdare mahkemesince, zarar ile kolluk görevi arasında nedensellik bağı bulunmadığı, olayın münferit bir olay olduğu, idarenin hizmet kusuru bulunduğunun da knıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: Metin Yüksel
Düşüncesi: Büyük inşaat firmalarının yaptıkları inşaatların çevresinde fiziki engeller oluşturup, geceleri kilitlemeleri, ayrıca özel güvenlik teşkilatı oluşturmak üere emniyet makamlarından izin almaları, ayrıca inşaat sahasına tecavüz halinde emniyet makamlarını haberdar etmeleri, yeterli önlem almanın olanaksızlığı halinde de eniyetten önlem alınmasını istemeleri gerekir.
Bu hususların hiçbirini yerine getirmeksizin emniyet makamlarının her inşaat sahasını kendiliğinden yakın denetim ve yönetim altında tutması beklenemez ve iare kusurlandırılamaz. Dosyada bu gereklere uyulup uyulmadığı anlaşılmamaktadır.
İdare mahkemesince yukarıda belirtilen hususlar araştırılarak yeniden bir karar verilmek üzere anılan kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: 2577 sayılı Yasanın 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma istemi kabul edilmeyerek işin esasına geçildi.
... Emniyet Müdürlüğü İnşaatı 19.11.1982 tarihinde müteahhit firma ... konut anonim şirketine (Eski adı ... İnş. ve Malz. Ltd.Şti.) İhale edilerek 24.12.1982 trihinde sözleşmeye bağlanmıştır. ... konut anonim şirketi ile davacı ... ve ortakları inşaat ve ticaret limited şirketi arasında yapılan sözleşme ile davacı şirket de işin tşeronluğunu üstlenmiştir. 30.10.1990 tarihinde gece saat 20 sıralarında gasp ettikleri bir otoyla inşaat alanına gelen iki kişi bekçi ve çalışanları etkisiz hali getirerek işaat alanına bomba koymuşlar ve yasadışı bir örgütün propogandasını yaparak kaçmışlardır. Bombanın patlaması sonucu inşaat hasar görmüştür. 13.8.1991 tarihinde yapılan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca da uygun görülen devir sözleşmesi ile sözkonusu işe ait sözleşme ve eklerini müteahhit ...
Konut A.Ş. bütün hak ve vecibeleriyle davacı ... Tic. Ltd.Şirketine devretmiştir.
Davacı şirket, hasar gören binanın eski haline getirilmesi için 1990 birim fiyatlarıyla 2.180.000.000 lira, malzeme deposundaki ve sahadaki ihzarat mlzemelerinden dolayı da 1.SCO.00.0.000 lira zarara uğradığından bahisle zararın tazmin edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine, tazminat davası açmıştır.
İstanbul 3. İdare Mahkemesince, olayın münferit bir olay olduğu, zarar ile idarenin kolluk görevi arasında nedensellik bağı bulunmadığı, idarenin hizmet ksuru bulunduğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı yerinde olmadığı iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında bireylerin uğradığı özel ve olağandışı zararların idarece tazmini gerektiği idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdarenin belirtilen hukuki sorumluluğu, Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olma niteliğinin doğal sonucudur.
İdarenin hukuki sorumluluğu sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmamakta; İdare, kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabilmektedir.
Kural olarak idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdür, ancak sözü edilen kuralın istisnası olarak, iarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan tazmin etmesi gerekmektedir.
Kollektif sorumluluk anlayışına dayalı, sosyal risk adı verilen ilke, bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.
Terör olaylar denilen eylemlerin devlete yönelik olduğu, devletin anayasal düzenini yıkmayı amaçladığı, bu tür olayların zarar gören kişi ve kurumlara karşı kşisel husumetten ileri gelmediği bilinmekte ve gözlenmektedir.
Sözü edilen eylemler nedeniyle zarara uğrayan, terör eylemlere herhangi bir şekilde katılmamış olan kişiler kendi kusur ve eylemleri sonucu değil toplumun iinde bulunduğu sosyal kargaşadan zarar görmektedirler. Kısaca zararın nedeni toplumun bireyi olmaktır. Belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların özel ve olağan dışı ntelikleri dikkate alınıp nedensellik bağı aranmadan, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece yukarıda açıklanan sosyal risk ilkesine göre tzmini gerekir. Esasen terör olaylar sonucu ortaya çıkan zararların idarece tazmini böylece topluma pay edilmesi hakkaniyet gereği olduğu gibi, sosyal devlet ilkesine d uygun düşecektir.
Olayda da, dava ve temyiz dosyasındaki belgelerin incelenmesinden eylemin yasadışı bir örgütün elemanlarınca devletin ve ülkenin bütünlüğüne yönelik yygın terör faaliyetlerinin bir parçası olarak gerçekleştirildiği ve kamu inşaatının bombalanması sonucu zararın meydana geldiği, davacıya yönelik kişisel bir husumetten dğmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla uyuşmazlık konusu olayda idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmasa bile, niteliği belirtilen terör eylemi nedeniyle ortaya çıkan olağandışı breysel zararların sosyal risk ilkesi gereği idarece tazmini gerekmektedir.
Ancak olay tarihinde işin ... konut anonim şirketinin müteahhitliği altında ve davacı şirketin taşeronluğu ile sürdürülmesi sebebiyle, müteahhit firmanın uğradığı zrarın davacı şirkete ödenme olanağı olmadığından, eylem sebebiyle davacı şirketin kişisel bir zararının bulunup bulunmadığının gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yptırılmak suretiyle araştırılıp saptanması, sigorta şirketince ödenen hasar bedelinin, hakedişlerin ve varsa başka ödemelerin yapılarak zararın bir kısmının giderilip gderilmediğinin de belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 3. İdare mahkemesinin 30.11.1993 trih ve E-.1991/1448 K:1993/1361 sayılı kararının belirtilen gerekçelerle bozulmasına, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gnderilmesine 9.10.1995 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
---------------------------------
Old 27-05-2008, 14:14   #9
İzzet Hamle

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Lalande
Burada işçiye, işverene ve okul idaresine öfkelerimizi haykırmak için mi yoksa hukuken kime karşı hangi yolların izelenebileceğini bulmak için mi tartışmalıyız ? (Sayın I.C.H.)
bence her ikisi de olabilir. bir mahsuru mu var? siz buna katılmazsınız olur biter...
Old 27-05-2008, 15:40   #10
ilksan

 
Varsayılan

Sayın jurist27 olayın meydana geldiği üniversite devlet üniversitesimi yoksa vakıf üniversitesimidir? Vakıf üniversitesi olduğunu varsayıyorum ve bu durumda idarenin sorumluluğunun olmadığını düşünüyorum. Sayın Atasagunun ifade ettiği gibi burada işverenin sorumluluğuna dayanmak daha pratik ve faydalı olacaktır. İspat açısından da kusursuz sorumluluk gereği kusur oranını ispat etmek gibi külfiyetlerden de kurtulmuş olursunuz.
Old 27-05-2008, 16:47   #11
İzzet Hamle

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilksan
Sayın jurist27 olayın meydana geldiği üniversite devlet üniversitesimi yoksa vakıf üniversitesimidir?
Gönderdiğim yorumlar olayın geçtiği yerin devlet üniversitesi olduğu varsayımına dayanmaktadır.
Old 01-06-2008, 21:14   #12
Av.Ateş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mkbatur
Olay burda herkesin bildiği bir yerde kampüs içerisinde Sabancı Yurdunun önünde gerçekleşti. Ancak üniversite yaptığı açıklamalarda "olay kampüsümüze çok yakın biryerde gerçekleşti, çok üzgünüz" diyerek olayı örtpas etmiştir.

Olayı medyadan gizleyen politikacılarımıza ve tüm yöneticilerimize de el insaf diyorum!

Meydana gelen olay gerçekten tüyler ürpertici. Çok üzüldüğümü söylemek istiyorum öncelikle.
Olayı medyadan gizlemek, hasır altı etmeye çalışmak da tipik yönetici yaklaşımı...Gerçi sırf yöneticilerin tavrından kaynaklanan bir tercih olduğunu da zannetmiyorum.Medya kuruluşları da ne derece vahim olursa olsun her olayı haber yapmıyor.Tabi -etik veya mesleki mi bilemem artık- birtakım kriterleri olduğuna ben kendi adıma inanmak istiyorum ama......
Ancak yine de bir açıklama yapıldıysa medyada ufak da olsa yer bulmuş olmalıydı.Ben hiçbir şeye rastlayamadım.

Saygılar...
Old 02-06-2008, 13:30   #13
üye23342

 
Varsayılan

insanlığın geldiği varsayılan bu müthiş evrene baktıkça bayan olmaktan, insan olmaktan utanç duyuyorum ama asıl utanç duyacak olanlar buna sebeb olanlar olmalıdır!!

Kadına yapılan şiddet, taciz ve saldırılara bir son verilsin !!
Old 02-06-2008, 19:45   #14
Avukat Mustafa Kemal Batur

 
Varsayılan

Üniversitemizde yaşanan bu olayı kınıyor, arkadaşımıza ve ailesine sabır ve sağlık diliyorum.

Kıbrıs hükümetini ve üniversite yönetimimizi biraz daha duyarlı olmaya davet ediyorum!.
Old 24-06-2008, 14:23   #15
jurist27

 
Varsayılan

Sayın "ilksan";Olay bir Vakıf üniversitesinde meydana geliyor.
Sayın "mkbatur" un msjından da anlaşıldığı üzere ....
Old 13-07-2008, 21:56   #16
sezgi

 
Varsayılan

Sayın 'jurist' in de söylediği gibi bu olay vakıf üniversitesinde gerçekleşmiştir(daha doğrusu yarı vakıf yarı devlet olarak da geçiyor).Bu yazışmalarda anlayamadığım bir şey mevcut acaba vakıf ya da devlet olması fark ediyor mu?
Olaya gelince üniversite içinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını söyleyebilirim.(Şöyle ki kimseye üniversite kampüse girip çıkan belli değil her türlü insan sorgusuz sualsiz girebiliyor)Bildiğim kadarıyla tecavüz eden 'inşaat işçisi' de üniversite ye bağlı çalışmıyor.
Ben de arkadaşımıza burdan sağlık ve sabır diliyorum
saygılar...
Old 17-07-2008, 15:33   #17
illa_adalet

 
Varsayılan

Bence burada Rektörlük sorumlu değildir.sanık ve sanığın çalışmış olduğu şirket sorumludur..İdareye izafe edilecek bir durum mevcut değildir..Sadece güvenlik görevlilerine idari yönden soruşturma başlatılabilir..
Old 18-07-2008, 22:15   #18
DeryaK

 
Mutlu

Sayın Meslektaşım Av.İzzet Bey.

Eklediğiniz Danıştay kararları için çok teşekkürler.

İçişleri Bakanlığı aleyhine açılmış davalarda, "Devletin, genel asayişi korumak ve suç işlenmesini önlemek" gibi önemli bir görevi olduğu ve bu görevin yeterince ya da hiç yerine getirilmemesi durumunda,"idarenin hizmet kusuru" nedeniyle vatandaşın zararını tazminle sorumlu tutulacağı konusunda,geçmiş yıllarda pekçok Danıştay ve İdare Mahkemeleri kararları vardır.

Zahmetiniz için tekrar teşekkürler.
Old 21-07-2008, 15:37   #19
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan olay Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde mi gerçekleşti?

Sn. Jurist27;

Bahsi geçen olay nerede gerçekleşti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin birisinde mi?
Old 21-07-2008, 16:50   #20
sezgi

 
Varsayılan

Sn Av. Fatih;
Her ne kadar soru şahsıma yönetilmiş olmasa da bu konuda ben bilgilendireyim sizi.Bahsi geçen olay KKTC'deki üniversitelerden birinde gerçekleşmiştir.
Old 29-07-2008, 17:33   #21
jurist27

 
Varsayılan

Sn. Av. Fatih KARACA ,
Olay KKTC de bir üniversitede meydana gelmiştir. Olay hakkındaki şuana kadar yapılan değerlendirmeler/yorumlar zaten Türkiye'deki bir üniversite baz alınarak yapılmaktadır anladığım kadarıyla ve bu değerlendirmeler ve yukarıda gönderilen Danıştay kararı ciddi anlamda önem arz etmektedir.
Katkılar için teşekkürlerimi sunarım.

SAYGILARIMLA...
Old 31-07-2008, 16:57   #22
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan jurist27
Sn. Av. Fatih KARACA ,
Olay KKTC de bir üniversitede meydana gelmiştir. Olay hakkındaki şuana kadar yapılan değerlendirmeler/yorumlar zaten Türkiye'deki bir üniversite baz alınarak yapılmaktadır anladığım kadarıyla ve bu değerlendirmeler ve yukarıda gönderilen Danıştay kararı ciddi anlamda önem arz etmektedir.
Katkılar için teşekkürlerimi sunarım.

SAYGILARIMLA...

Yardımcı olabilmeyi çok isterdim ancak, KKTC'de bir meslektaşımızdan yardım almanızı öneririm. Çünkü KKTC mevzuatı ile alakalı bir bilgim yok malesef.

Saygılarımla
Av. Fatih KARACA
Old 29-08-2008, 18:07   #23
üye25667

 
Varsayılan

Olayın Türkiyede geçtiğini farzederek cevap vereyim. B.K. gereği adam çalıştıranın sorumluluğuna gitmek mümkün gözükmüyor çünkü çalışanın işini yaparken işenden kayhnaklanacak şekilde verdiği bir zarar sözkonusu değil. Devletin ve üniversitenin sorumluluğuna gelince; Hizmetin geç işleyişi yok ancak eksik işleyişinden hareket edebilirsiniz belki ama her vatandaşın başına bir polis veya kampüste bir güvenlik görevlisi dikmek manasına gelecektir ki bu yöntem de tutmayacaktır. Hepsini gectim Terör olaylarından sonra bu tür tecavüz vakalarını "Sosyal Risk" çerçevesinde devletten tazmini istense; yanan bir mal , kırılan bir cam değil ki yerine getirilsin insanın zedelenen onuru bozulan ruh hali..........
Türkiye Cumhuriyetinde zarar veren idare veya idarenin çalışanı olacak ki devletin sorumluluğuna gidilebilsin.
Ve ceza sorumluluğu şahsidir, devlet milletinden aldığı yarı kuvvetiyle cezalandırır vatandaşının vatandaşına verdiği zararı tazmin etmez.
Mağdur arkadaşa Allahtan sabır ve acil şifalar diliyorum.
Old 29-08-2008, 22:17   #24
İzzet Hamle

 
Varsayılan

Sözün bittiği yere takıldı gözlerim. Bir Mc Donalds kuyruğu görüyorum. Bir de Pink Floyd'un Wall albümünden, kıyma makinasından çıkan aynı tip öğrenciler. Hirsch'indi sanırım, onun sözleri teselli ediyor beni. Tam olarak hatırlayamasamda, haklı olduğunuzu düşündüğünüz bir durumda kanunun size engel olduğunu düşünüyorsanız, hukukçuluğunuzdan şüphe edin diyor. Kızgın ya da üzgün değilim. Sadece bu siteden soğuduğumu hissediyorum.
Old 20-11-2008, 12:54   #25
av.metinmso

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilksan
Sayın jurist27 olayın meydana geldiği üniversite devlet üniversitesimi yoksa vakıf üniversitesimidir? Vakıf üniversitesi olduğunu varsayıyorum ve bu durumda idarenin sorumluluğunun olmadığını düşünüyorum.

anayasa md.130'a göre ;
"Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir."


yani idarenin sorumluluğu açısından fark oluşmaz gibi geldi bana bu konuda..
Old 27-02-2013, 16:03   #26
emre54

 
Varsayılan

Bence burada ceza kovuşturmasının sonucuna göre hareket etmek gerekir. Kovuşturma sonucunda elde edilecek deliller ve verilecek ifadeler sonucunda üniversitenin de kusurlu olduğu kanaatine varılırsa sorumluluğuna gidilebilir. Üniversiteye bir kusur yüklenemiyorsa sorumluluğu da olacağını zannetmiyorum.
Old 04-03-2013, 16:52   #27
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan emre54
Bence burada ceza kovuşturmasının sonucuna göre hareket etmek gerekir. Kovuşturma sonucunda elde edilecek deliller ve verilecek ifadeler sonucunda üniversitenin de kusurlu olduğu kanaatine varılırsa sorumluluğuna gidilebilir. Üniversiteye bir kusur yüklenemiyorsa sorumluluğu da olacağını zannetmiyorum.

Sayın Emre54;

Ceza kovuşturmalarında, gerçek kişiler (biz insanlar) hariç hiçbir kurum kuruluş hakkında bir kusur tayini olamaz, sadece ilgili kurum ve kuruluşların yetkililerinin kusurları yargılamada ele alınır.

Ceza yargılamasında tüzel kişiler hakkında bir yargılama yapılmaz.
Old 05-03-2013, 01:36   #28
Av. Özge Çavuş

 
Varsayılan

Nereden hangi yanlışı düzeltmeye başlayacağını şaşırıyor insan. Birincisi şu, olay ister devlet üniversitesinde, isterse vakıf üniversitesinde geçsin bu olayda idarenin kusuruna gidilir. Hatta YÖK'ün bile kusuruna gidilir, YÖK isterse daha sonradan rücu eder. Sizin nasıl gidileceğini bilmiyor olmanız, öyle bir imkanın olmadığı anlamına gelmez.


BK anlamında işverenin kusuruna da gidilir, zira bu zaten kusursuz sorumluluk hallerindendir, birebir bir kusur izafesi aramayın. İşçisi şirket arabasıyla kaza yapıp birine çarptığında işverenin kusuruna gidiliyor da, bunda mı gidilmeyecek?

"O zaman devlet her köşe başına bir bekçi diksin" görüşü de abes; devlet eğer vatandaşın başka bir vatandaşa olan borcunu kolluk kuvvetlerini kullanarak tahsil etme yetkisinde ise, bir suç işlendiği zaman bir vatandaşı devlet yetkisine dayanarak yargılama gücü kendisinde ise, bir zahmet hukuki sistematiğini ve yaptırım güçlerini bir öğrencinin üniversite sınırları içinde bir işçi tarafından tecavüzünü engelleyecek şekilde kuracak. Kuramıyorsa da sorumluluğunu kabul edecek.

Devleti bu kadar içselleştirmeyin, hak arayamazsınız o zaman.
Old 05-03-2013, 09:41   #29
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
... olay ister devlet üniversitesinde, isterse vakıf üniversitesinde geçsin bu olayda idarenin kusuruna gidilir...
Sayın Av. Özge Çavuş;

Bir hususta katkı sunmak istiyorum: Alıntıladığım kısımda "isterse vakıf üniversitesinde geçsin... idarenin kusuruna gidilir" şeklindeki beyanınız hatalıdır. Kamu kurumu niteliğini haiz olmayan kurum/kuruluşlara karşı idari yargıya başvurulamaz. Her ne kadar siz, idarenin kusurundan bahsetmiş ve direkt idari yargıyı işaret etmemiş iseniz de "idare" kavramının yargı sistemimizdeki kullanılış gayesi bellidir.

Alıntı:
Genel İdare:Bütün ülkeyi kapsayan idare olup "merkez teşkilatı" ve "taşra teşkilatı"ndan oluşur.

Mahalli İdareler: Köy, kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır.

bknz:http://www.sozluk.adalet.gov.tr/

Saygılarımla..
Old 05-03-2013, 10:00   #30
Av. Özge Çavuş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın Av. Özge Çavuş;

Bir hususta katkı sunmak istiyorum: Alıntıladığım kısımda "isterse vakıf üniversitesinde geçsin... idarenin kusuruna gidilir" şeklindeki beyanınız hatalıdır. Kamu kurumu niteliğini haiz olmayan kurum/kuruluşlara karşı idari yargıya başvurulamaz. Her ne kadar siz, idarenin kusurundan bahsetmiş ve direkt idari yargıyı işaret etmemiş iseniz de "idare" kavramının yargı sistemimizdeki kullanılış gayesi bellidir.



bknz:http://www.sozluk.adalet.gov.tr/

Saygılarımla..

Özel okulların Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olmaları gibi, Vakıf üniversiteleri de YÖK'e (yani idareye) bağlıdırlar sayın Ekici. Devlet özel kurumlardaki eğitimi gözetmek ve denetlemek zorundadır ve o eğitimlerde verilen şey de "kamu hizmetidir".

Anayasa md.42
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre,
Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır

Devletin denetleme ve gözetme sorumluluğun olduğu bir yerde, idarenin sorumluluğuna gidilememesi diye bir şey olmaz. Kalıp ve tanımlara takılmadan, geniş bir pencereden bakmak lazımdır.

İyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hacizli gayrimenkulun 2 yıl içinde satışı NAZ80 Meslektaşların Soruları 30 06-02-2009 20:32
10 Yıl Içinde Ortadoğu Filmleri enginer Sinema ve Televizyon 4 24-02-2007 13:56
içinde ay ışığı enginer Sinema ve Televizyon 0 12-01-2007 15:36
staj süresi içinde izin ozbeksoner Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 1 10-08-2006 22:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08660102 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.