İstanbul Emniyeti'nin zorla avukatları araması

Bir müvekkilin dosyası için geçen hafta Gayrettepe'deki bilişim şubeye gitmek istedim ancak kapıdaki polis memuru avukat olduğumu söylememe rağmen çantama bakacağını aksi halde beni içeri sokmayacağını bildirdi. Elinde, bir emniyet müdürünün yayınladığı emir vardı ve o emirde avukat dahi olsa arama konusunda herkes aynı muameme yapılacağı ve araması bulunan avukatlar bulunduğundan güvenlik nedneiyle avukatların da benzer şekilde aranacağı yazılıydı. Avukatlık Kanunu "ağır cezayı gerektiren suç üstü hariç avukatlar aranamaz" dese de bir kamu görevlisinin yayınladığı emir, kanundan daha üstün tutuluyordu.

Polis memnuruna sordum "buraya giriş yapan hakimleri de arıyor musunuz". Hayır dedi.

O gün acelem olduğundan belki "bir an önce işim bitirip çıkayım" düşüncesiyle çantamın aranmasına müsaade edebilirdim ama eğer buna izin verirsem kanuni hakkımdan taviz vereceğim için Baro'nun avukat hakları merkezini aradım ve yarım saate yakın girişte bekleedim. Ancak tutanak tutmak üzere Gayrettepe'ye gelebilecek bir meslektaş bulunamadı ve en az 2 saate yakın beklemem gerekeceğinden MECBUREN çantamın içini gösterip giriş yapmak zorunda kaldım.

Bu tip keyfi uygulamalar maalesef engellenemiyor. Barolar da yeterli duyarlılığı göstermiyor bu konuda. Gerçi hangi sorunumuzda duyarlılar ki bunda olsunlar

Gerçekten en rahatsız edici durumlardan birisi bu. Açık kanun hükmü olmasına rağmen Allahın emniyet amirinin dediği oluyor ve daha kötüsü barolar ilişkilerin sıcak tutulması bahanesiyle hem avukatlar aleyhine taviz veriyor. Ya biz aşırı bie şey istemiyoruz ki SADECE KANUN UYGULANSIN YETER

bence baro yönetimlerine karşı eylem yapmalıyız..işleri siyaset olmuş..avukat hakkı savunmak şöyle dursun

Sn. Meslektaşlarım;

Geçen ay, İstanbuldaki ilçe emniyet müdürlüklerinin birisinin girişinde üzerimi ve çantamı aramak istediler. Kapıya tutanak karşılığı zaten üzerimdeki bazı eşyaları teslim etmiştim. Kendilerine avukat olduğumu, içeri girmemesi gereken eşyalarımı zaten teslim ettiğimi, bu konuda bana güvenmek zorunda olduklarını, kanunda çantamı ve üzerimi arayamayacaklarına dair açık hüküm olduğunu anlatmaya çalıştıysam da dinletemedim. Bana, bilgisayardan büyük puntolarla yazılmış bir uyarı gösterdiler. Bu uyarıyı yazanın da amirlerden birisi olduğu anlaşılıyordu.

Ne kadar uğraştıysam da, üzerimi aramadan içeri girmeme izin vermediler. x-ray cihazları olmadığı için çantamı didik didik arayacaklarını bildiğimden ben de geri adım atmadım. En yakın internet kafeye gidip CMK ve Avukatlık Kanunu hükümlerini büyük puntolarla kağıda bastırdım ve şansımı bir daha denedim. Girişte görevli polis memuru ile yürüttüğümüz münazara tam da tatsız bir hal almaya başlamıştı ki, içeriden gelen bir komiser duruma müdahale etti de elimi kolumu sallayarak girebildim.

Saygılarımla
Av. Fatih KARACA

hukuki bir problem varsa muhtemelen 70.000 küsür avukattan birindedir.

dile kolay yetmiş bin kişi, hükümetler devirir hükümetler kurulur.

fakat durum ortada. yazık.

TCK 120. maddeye dayanarak suç duyurusunda bulunabileceğinizi düşünüyorum.

Bence baroların duyarsızlığı ve "şimdilik idare et " mantığı bizi bu durumlara sokuyor. Avukatların arkasında avukat haklarına yapılan müdahalelere karşı çok sıkı bir duruş sergileyen barolar olmadığı müddetçe,bu konuyla ciddi boyutta ilgilenecek ve "şimdi gayrettepeye nasıl geleyim" deme lüksü olmayacak birimler kurulmadıkça,avukatlar birbirlerine yapılan haksızlıklara boşvermeyip birbirlerine destek çıkmadıkça,bu sorunları aşamayız.

Sayın Meslektaşlarım,

Bugün (08.03.2010) Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne, müvekkilim adına verdiğim bir dilekçenin cevabını almak için, polis memurlarının daveti üzerine gittim. Girişte çantamı ve üzerimi aramak istediler. Kendilerine ne kadar izah etmeye çalışsam da, kanunlardan bahsetsem de "-Avukat bey, biz kanunla değil talimat, emir ve yönetmelikle görevimizi yaparız." cevabını aldım. Polis memuru bana, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde görevli bir 2. sınıf emniyet müdürünin imzası bulunan, 20.01.2010 tarih ve "Avukatlarla Yaşanan Sorunlar" konulu bir yazı gösterdi. Bu yazıda, avukatların üzerinin ve çantasının her ne olursa olsun fiziki aramaya tabi tutulması gerektiği, avukatların diğer vatandaşlardan farklı bir muamele görmemesi gerektiği gibi şeyler yazılıydı. Elbette bu yazıdan bir fotokopi vermediler ve elbette tutanak tanzim etme teklifimi de reddettiler. Üzerimi aramasalar da çantamın içine gözucuyla da olsa baktılar ve geçtim. Ancak yapılan muamele, takınılan tavır ve yüz ifadeleri kesinlikle insanca değildi.

Şimdi, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vermeyi düşünüyorum. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürünü, bahsettiğim yazıda imzası bulunan emniyet müdürünü (adını buraya yazmıyorum) ve kapıda görevli polis memurlarını şikayet edeceğim. Umarım soruşturma izni verilir.

Saygılarımla
Av. Fatih KARACA

Suç duyuruları ile uğraşma malesef hukuk bilmez idarenin soruşturma izni vermemesi nedeni ile sonuçsuz kalmaktadır.
daha önce bu forumda bir avukat arkadaşın İçişleri bakanlığına açmış olduğu davada manevi tazminat kazandığını gördük.
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_187.htm

sizde aynı yolu izlerseniz hem bakanlık açısından caydırıcı hemde manevi haz açısından daha iyi olacağı kanaatindeyim.

bizim burada c.başsavcılığı adli önleme ve arama yönetmeliğini bahane gösterip avukat-hakim-savcı herkesin üzerlerini aratmak istemektedir.

Hukuk bilmeyen kişilerin yönetmiş olduğu kurumlara karşı açılacak tazminat davalarının sonuçlarında yine idarenin sorumlu memurlara rücu mekanizmasını çalıştıracağı düşüncesi ile bence tazminat en iyi yol olarak görülmektedir.

saygılarımla...

Alıntı: Yazan Av. Fatih KARACA Sayın Meslektaşlarım, Bugün (08.03.2010) Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne, müvekkilim adına verdiğim bir dilekçenin cevabını almak için, polis memurlarının daveti üzerine gittim. Girişte çantamı ve üzerimi aramak istediler. Kendilerine ne kadar izah etmeye çalışsam da, kanunlardan bahsetsem de "-Avukat bey, biz kanunla değil talimat, emir ve yönetmelikle görevimizi yaparız." cevabını aldım. Polis memuru bana, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde görevli bir 2. sınıf emniyet müdürünin imzası bulunan, 20.01.2010 tarih ve "Avukatlarla Yaşanan Sorunlar" konulu bir yazı gösterdi. Bu yazıda, avukatların üzerinin ve çantasının her ne olursa olsun fiziki aramaya tabi tutulması gerektiği, avukatların diğer vatandaşlardan farklı bir muamele görmemesi gerektiği gibi şeyler yazılıydı. Elbette bu yazıdan bir fotokopi vermediler ve elbette tutanak tanzim etme teklifimi de reddettiler. Üzerimi aramasalar da çantamın içine gözucuyla da olsa baktılar ve geçtim. Ancak yapılan muamele, takınılan tavır ve yüz ifadeleri kesinlikle insanca değildi. Şimdi, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vermeyi düşünüyorum. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürünü, bahsettiğim yazıda imzası bulunan emniyet müdürünü (adını buraya yazmıyorum) ve kapıda görevli polis memurlarını şikayet edeceğim. Umarım soruşturma izni verilir. Saygılarımla Av. Fatih KARACA

Polise değil, Türkiye'de hukukun ikiyüzlülüğüne kızmak gerekir. Ülkemizdeki hukuk kişiliksizdir. Henüz kimlik kazanamamıştır. Uygulamada hemen her alanda hukukçuların görev yaptığı ve bir türlü Devlet bürokrasisinde hukukun üstünlüğünü yerleştiremedikleri veya yerleştirmek istemedikleri açıkça ortada bulunduğundan;

1. Hukuk mantığını ve hukukun üstünlüğünü fakülteden mezun olan öğrencilerine öğretemeyen tüm (hukukçu) akademisyenlere,
2. Hukukun üstünlüğünü ve hukukçuya saygıyı, stajını tamamlayan stajyerlerine öğretemeyen tüm Barolara ve Mahkemelere,
3. Hukukun üstünlüğünü ve hukuku, Polis Kolejlerinde ve akademilerinde öğrencilerine öğretemeyen hukuk mezunu öğretmenlere...

Açıkça teessüf ediyorum.

Ey TBMM!

Hukuk, uygulamada hiç bir anlam ifade etmiyorsa lütfen mevzuatta yer alan hukuki kuralları kaldırınız!

Avukatlarla ilgili mevzuat hükümleri uygulanmayacaksa lütfen avukatlık kanununu da kaldırınız!

Bu şekilde hukuk belki kişilik kazanır, iki yüzlülükten arınır...