Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırılan taşınmazın niteliğini (Arsa,Tarla)bilirkişi kurulumu hakim mi belirler

Yanıt
Old 06-12-2009, 14:30   #1
Avukat halil

 
Varsayılan kamulaştırılan taşınmazın niteliğini (Arsa,Tarla)bilirkişi kurulumu hakim mi belirler

Öncelikle merhaba
Kamulaştırma davamız devam ediyor.Kamulaştırılacak taşınmaz ilçeye yakın bir vaziyettedir.İmar planı dışında olan taşınmaz Mücavir alan içerisinde ve belediyenin göndermiş olduğu yazıda 'hertürlü' hizmetten faydalandırıldığı belirtilmektedir.1. keşifte inşaat bilirkişileri refaketinde gidilmiş ve 1. keşifte taşınmaz arsa olarak değerlendirilmiştir.Davacı kurum itiraz etmiş ve 2. keşifte ziraat bilirkişileri ile gidilmiş ve tarla olarak değerlendirilmiştir.Bizim 2. keşfe itirazımız sonucunda mahkeme karma bir bilirkişi kurulu oluşturarak 3. keşife çıkacağız.Hem ziraat hem inşaat bilirkişileri 3. keşife iştirak edecekler.

Sormak istediğim ; Hakim taşınmazı tarla olarak değerlendirmektedir.Fakat yargıtayın yerleşik içtihatları, taşınmaz taşıdığı nitelikler bakımından (Mücavir alan,belediyenin hertürlü hizmetinden faydalandırılması,etrafının meskun olması) arsa olarak kabul etmektedir.3. keşifte karma bilirkişi kurulu taşınmazın niteliğine göre rapor sunacaktır.Tarla olarak değerlendirirse zaten bu yönde karar alınacaktır.Fakat 3. bilirkişi kurulu taşınmazı arsa olarak değerlendirirse ,hakimin taşınmazı tarla olarak değerlendirmesi mümkünmü.Böyle bir kanaati veya yetkisi varmı? Taşınmazın niteliği konusunda karar verebilirmi? Yoksa taşınmazın arsamı tarlamı olduğunu tamamen karma bilirkişi kurulumu belirler.Yargıtayın bu yönde almış olduğu bir karar varmı? Saygılarımla
Old 06-12-2009, 23:02   #2
Kemosabe

 
Varsayılan

Sn.Avukat halil;anlatımlarınıza göre;dava konusu yer kamulaştırma hukuku bakımından arsa niteliği taşımaktadır.Bu durumda söz konusu yere emsal karşılaştırması yapılarak değer takdiri gerekecektir.Taşınmaz arsa niteliğinde olduğuna göre;bilirkişi heyetinin bu konuda uzman olan inşaat mühendislerinden oluşturulması gerekecektir.Ancak taşınmazın üzerinde ağaç,bağ vb. varsa bilirkişi heyetine bir ziraat mühendisinin dahil edilmesi uygun olacaktır.Saygılarımla.
Old 06-12-2009, 23:45   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Arsa Sayılacak Parsellenmemiş Arazi Hakkında Karar

Kabul Tarih: 28.02.1983 RGT: 11.03.1983 RGNO: 17984

Madde 1 - a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde imar planı ile iskân sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan,

b) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunup da bu imar planı ile iskân sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskûn halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan,

parsellenmemiş arazi ve arazi parçaları arsa sayılır.

Ancak, bu yerlerdeki arazi ve arazi parçaları zirai faaliyette kullanıldıkları takdirde arsa sayılmaz.


c) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da konut, turistik veya sinai tesis yapılmak amacıyla, herne şekilde olursa olsun parsellenen ve tapuya bu yola şerh verilen arazi ve arazi parçaları,

d) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olup da deniz, nehir, göl ve ulaşım yolları kenarında veya civarında bulunması veya sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısıyle ve İmar ve İskân Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar kurulu Kararı ile belirlenen alanların sınırları içinde, imar planı ile iskân sahası olarak ayrılan yerlerdeki arazi ve arazi parçaları,

arsa sayılır.
Old 07-12-2009, 15:25   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İmar planı dışında,Belediye veya mücavir alanda kalan taşınmazların ARSA sayılabilmesi için, soruda da ifade edidiği gibi, meskün alan içinde olması ve belediye hizmetlerinden yararlanması ( taşınmazın bulunduğu bölgeye belediye hizmetlerinin gelmesi) gerekir.

Öncelikle bu hususlar Belediyeden sorulur , sonra mahallinde yapılan keşifle doğruluğu denetlenir. Bilirkişi Kurulu bu unsurların olup olmadığını taespit eder arsa veya tarla'dır diyerek bir kanaat beirtmekle beraber o yerin arsa mı yoksa tarla mı olarak değerlendirileceğine hakim karar verir. ( Bazı kararlarda taşınmazı görmediği halde Yargıtay bile karar veriyor ) Hakim bu kararını verirken Bilirkişi tespitlerinden yararlanır.
Old 07-12-2009, 21:29   #5
Avukat halil

 
Varsayılan Sn Yücel Kocabaş

Sn Yücel Kocabaş; Cevabınız için teşekkür ederim.Fakat daha emin olmak için sorum olacak.
Cevabınızda ;o yerin arsa mı yoksa tarla mı olarak değerlendirileceğine hakim karar verir.demişsiniz sonra da Hakim bu kararını verirken Bilirkişi tespitlerinden yararlanır.demişsiniz.

Davamızda taşınmazın arsamı tarlamı olduğu karmaşası var.Biz taşınmazın niteliğinin (arsa,tarla) belirlenmesi için karma bilirkişi kurulu talep ettik.Daha önce 1. keşifte arsa 2. keşifte tarla olarak değerlendirilen taşınmazın niteliğinin objektif olarak belirlenebilmesi için karma kurul oluşturuldu.Karma kurulda hem ziraat hem inşaat bilirkişiler mevcut.Karma kurul taşınmazı Md. 11 'e göre değerlendirip raporunu sunacak.

İşte tam da bu nokta da, odalar listesinden seçilen ve bilirkişilik sertifikası bulunan bilirkişiler taşınmazı tarla olarak değerlendirirse zaten bu yönde karar alınacak düşüncesindeyim.Peki karma kurul taşınmazı arsa olarak değerlendirirse, buna rağmen hakim taşınmazı tarla olarak değerlendirebilecekmi????? Hakim rapora göre fiyatı indirebilir veya düşürebilir tamam.Fakat Taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde kesin sonucu hakimmi belirler yoksa konusunda uzman olan karma bilirkişi kurulu mu????

cevaplamanız ümidiyle.Saygılarımla.........
Old 07-12-2009, 22:29   #6
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Üstad Sayın KOCABAŞ'ın işaret ettiği gibi, hakim, bilirkişi tespitlerinden -sadece- yararlanır, O tespitlerle bağlı değildir. Bilirkişi görüşünün aksine -bu kanaati dikkate almamasının dayanağını belirterek- hüküm verebilir elbette.
Sonuç olarak, (sizin söyleyişinizle) taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde kesin sonucu hakim vermelidir (diye düşünüyorum).
Kolay gelsin.
Old 07-12-2009, 22:56   #7
Neslihan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, taşınmaz belediye mücavir alan sınırlarında, belediye hizmetlerinin tamamından yararlanıyor ise ve etrafı da meskun mahal ise, bu taşınmaz arsa vasfındadır ve inşaat mühendislerinden oluşan bir heyetle değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda yargıtay kararları açık ve nettir. Hakimin artık tarla değerlendirmesi yapması usul ve yasaya aykırı olacak ve yargıtayca da bozulacaktır.2006 yılından beri bu konuda yargıtaya çok dosyam gidip geldi. O nedenle müsterih olun ve taşınmazın arsa vasfında olduğunda ısrar edin, buna ilişkin yargıtay kararları ile de destekleyin. Sonuç alacağınızı düşünüyorum.saygılarımla...
Old 07-12-2009, 23:35   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

(Kardan Adam)ın yazısına katılıyorum.
Ortada objektif veriler vardır.Bunlar uygulanacaktır.
Bilirkişiler bu objektif unsurların var olup olmadığını tespit edecekler sonuçta burasının arsa veya tarla olarak değerlendirileceğine nihai kararı verecek hakim karar verecektir.
Hakim objektif verilere göre arsa veya tarla olan bir yer için niçin aksini kabul etsin.
Fakat örneğin Bilirkişiler etrafı meskun olmayan bir yer için arsa derlerse elbette hakim bunu kabul etmez. Fakat arsa için aranan 3 unsurun tamamı da var olduğu halde hakim elbette bu yere tarla diyemez. Derse (Neslihan) ın belirttiği gibi Yargıtay bozar.
Old 08-12-2009, 02:04   #9
Avukat halil

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkürler.Sayın Yücel Kocabaş sıkıntımız da etrafı meskun olup olmaması sorunu.Diğer 2 özellik olan mücavir alan ve belediye hizmetlerinde bir eksiklik taşınmaz için söz konusu değil.Fakat Taşınmaz meskun mahale(ilçeye) yakın.

Etrafı Meskun'dan ne anlamamız gerekiyor????
Yani etrafı meskun tam anlamıyla ne demek ???

İki imarlı yer arasında değil yada imarlı parselden hemen sonra başlamıyor dava konusu taşınmaz. Bu iki husus haricinde taşınmazın etrafının meskun olması durumu hangi hallerde mümkün oluyor???? Aslında soru bu.Saygılarımla
Old 02-04-2010, 09:22   #10
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan yargıç belirliyor gibi gözüküyor

Belki yararlı olur düşüncesi ile arsa niteliğinde olup olmadığının tespiti aşağıdaki karara göre belirlenmektedir:
17/04/1998 gün ve E:1996/3, K: 1998/1
Yargıtay İçtihadı Birliştirme Genel Kurulu Kararıdır.
Old 02-04-2010, 09:28   #11
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Katkı,

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu

Esas: 1996/3
Karar: 1998/1
Karar Tarihi: 17.04.1998

ÖZET: Belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar, kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede; nazım imar planının ait olduğu idari birim (büyükşehir, il, ilçe, köy), belediye ve mücavir alan sınırları içindeki yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve altyapı hikmetleri ve yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurlar da gözönünde bulundurulabilir.

(2942 S. K. m. 11) (1319 S. K. m. 12)

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 27/06/1996 gün ve 56/3 sayılı kararı üzerine 13 Mart 1998 tarihinde toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, nazım imar planı içinde yer alan taşınmazların salt bu nedenle arsa sayılacağına dair Beşinci 1-hukuk Dairesi kararları ile böyle bir taşınmazın arsa olarak nitelendirilebilmesi için, taşınmazın fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında bulunması gerektiğine dair Onsekizinci Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu kararları arasında içtihat aykırılığının bulunduğu kabul edilmiştir.

Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi, kamulaştırılan taşınmazların kıymet takdir esaslarını belirlerken arazilerde, taşınmaz veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirinin; arsalarda ise, kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara ait değerlerin dikkate alınacağını hükme bağlamıştır.

Kamulaştırma Kanununda, arsanın tanımı yapılmamış olduğundan arazi ile arsa arasındaki ayırım, Emlak Vergisi Kanununun 12. maddesi, bu maddeye dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı ve uygulamada belirlenen esaslara göre yapılmaktadır. Emlak Vergisi Kanununun 12. maddesi, "belediye sınırları içinde, belediyece parsellenmiş araziyi" arsa saymış parsellenmemiş araziden hangilerinin arsa sayılacağını bu konuda çıkarılacak Bakanlar Kurulu Kararına bırakmıştır.

Bakanlar Kurulu bu konuda en son çıkarılan 28/02/1983 gün ve 83/61 22 sayılı kararında, emlak vergisi yönünden parsellenmemiş araziden hangisinin arsa sayılacağını belirlemiş olup, kamulaştırma bedel arttırımına ilişkin davalarda bu konudaki ilkelerin bazıları Yargıtay'ca benimsenerek uygulanmıştır. Uygulamada tevhidi içtihat konusu ve sınırları bakımından bu genelgede sözü edilen imar planı, İmar Kanununda öngörülen "nazım imar planı" ve "uygulama imar planı" ayırım yapılarak ele alınmış, uygulama imar planında yer alan taşınmazlar, anılan Kanuna göre tabi bulundukları işlemler itibari ile arsa olarak değerlendirilmiş iken, nazım imar planı konusundaki taşınmazlar yönünden uygulamada sözü edilen aykırı görüşler doğmuştur.

Yargıtay Onsekizinci Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu bu taşınmazların ayrıca meskun ve belediye hizmetlerinden yararlanan yerler arasında bulunması şartını ararken Beşinci Hukuk Dairesi böyle bir şarta yer vermemiş bu taşınmazları salt bu nedenle (nazım imar planı içinde olduğu için) arsa saymıştır.

İlk oturumda bu ayırım dikkate alınarak yapılan müzakereler sonunda yapılan oylamada her iki görüş yeterli çoğunluğu bulamamış, her iki görüşün de arsa- tarım arazisi ayırımında tatmin edici bir çözümü ifade etmediği düşüncesinden hareketle,

İkinci oturumda, birinci oturumdaki görüşmelerden çıkan sonuç göz önünde bulundurularak Beşinci ve Onsekizinci Hukuk Dairelerinin uygulamalarını dikkate almakla beraber, her iki Dairenin arsa değerlendirmesi konusundaki görüşlerine esneklik getiren bir öneri Genel Kurula sunulmuştur. Genel Kurul bu öneriyi, Yargıtay Kanununun 45. maddesinin son fıkrası hükmü kapsamında değerlendirmiştir. Bu öneri dikkate alınarak yapılan müzakerelerde; Belediyelere ait usulüne uygun olarak onaylanıp yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazların arsa sayılabileceği ancak nazım imar planlarının çok geniş alanları içine alabilecek tarzda da düzenlenebildiği ve özellikle beldeler için yapılan nazım imar planlarının beldenin idari sınırlarının tamamını içine alabildiği, yerleşim yerlerine ve belediyece hizmet getirilen bölgelerin çok uzağında bulunan ve bölgedeki yerleşim yerinin genişliği ve nüfus artışı ile nüfus yoğunluğuna göre yakın zamanda iskana açılması mümkün olmayan yerlerin de nazım imar planı sınırları içine dahil edildiği ve yerleşim yerlerinden uzakta olan bir kısım taşınmazların da sırf kamulaştırmayı sağlamak amacıyla plan kapsamında gösterilebildiği gözetilerek belirtilen durumlarda taşınmaz, belediye nazım imar planı içinde olsa dahi arsa olarak kabul edilemeyeceği görüşü benimsenmiştir.

Varılan bu genel sonuç doğrultusunda, tevhidi içtihat yönünden nazım imar planından yalnız belediyelerce yapılanlarının dikkate alınması, nazım imar planında yer alan taşınmazların arsa olarak nitelendirilmelerinde yalnız bu durumlarının değil, ait oldukları belediyelerin yerleşim ve nüfus yoğunluğunun, ulaşım ve alt yapı hizmetlerinden yararlanma olanak ve olasılıklarının yerleşim merkezlerine uzaklıklarının, nazım imar planı içindeki konumları ve kullanım biçimleri, planlanan kapsamda ve süre içinde yerleşim alanlarına dönüşme olasılıklarının da gözönünde bulundurulacağı öngörülmüştür.

Buna göre, belediye nazım imar planında yer alan bir taşınmaz arsa sayılabilecek ise de, onun arsa olarak nitelendirilip buna göre değerlendirilmesine esas olmak üzere, nazım imar planının ait olduğu belediyenin yerleşim alanının devamında, uzantısında yer alması alt yapı hizmetlerine henüz kavuşmamış olsa bile, istendiğinde imara açılabilecek ve bunlardan yararlanabilecek konumda, belediyenin nüfus ve yapılaşma yoğunluğundaki artış itibariyle uygulama imar planının düzenlenebileceği aşamaya gelinmiş olması gibi hususlarının da araştırılıp gözönünde bulundurulacağı öngörülmekte, buna karşılık taşınmaz belediye nazım imar planı içinde olmasına rağmen bu plandaki konumu itibariyle iskanının yasaklanmış bulunması, nazım imar planının ait Olduğu beldenin nüfusu, gelişmesi, yapılanma yoğunluğu ve taşınmazın yerleşim merkezine uzaklığı gibi nedenlerle uygulama imar planı hazırlanmasının yakın bir olasılık olmadığı ve daha önce planda yer almadığı halde, yürürlükteki mevzuat gereği kamulaştırılabilmesi amacıyla ve hemen kamulaştırma kararından önce nazım planı düzenlenmiş veya mevcut nazım plan kapsamına alınmış olması gibi haller de arsa değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulacaktır.

Sonuç : "Belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar, kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede; nazım imar planının ait olduğu idari birim (büyükşehir, il, ilçe, köy), belediye ve mücavir alan sınırları içindeki yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve altyapı hizmetleri ve yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurlar da göz önünde bulundurulabilir" biçiminde birinci toplantıda yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 17/04/1998 gününde yapılan ikinci toplantıda üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verilmiştir.

KARŞI OY YAZISI

Kamulaştırma hukuku uygulamasında, hangi koşulları taşıyan taşınmazların arsa sayılması gerektiği, içtihadı birleştirmenin konusunu oluşturmaktadır. 1982 tarihli Anayasanın 46. maddesinin 1. fıkrası devlet ve kamu tüzel kişiliklerinin, kamu yararını n gerektirdiği hallerde karşılıklarını ödeyerek özel mülkiyette bulunan taşınmazları kamulaştıracağı veya üzerinde irtifak hakkı kurabileceği hükmünü taşımaktadır.

Aynı maddenin 2. fıkrası kamulaştırma bedelini hesaplama tarz ve usullerini belirlemek amacı ile çıkartılacak yasada;

a) Vergi beyanının,

b) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin,

c) Taşınmaz malların birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarının,

d) Diğer objektif ölçülerin, dikkate alınacağı öngörülmüştür.

işte Anayasanın 46/2. maddesinde belirtilen amaca uygun olarak çıkartılan özel Kamulaştırma Yasası 08/11/1983 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir.

Sözü edilen yasanın "Kıymet takdiri esasları" başlığını taşıyan 11. maddesi hükmüne göre:

d) Varsa vergi beyanı,

e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdiri,

f) Arazilerde; taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri,

g) Arsalarda; Kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri,

i) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler,

Esas tutularak kamulaştırmanın idari ve yargı evresinde kamulaştırma bedeli takdir edilecektir.

Kamulaştırma yasasında, arazi ve arsa niteliğini taşıyan taşınmazların kamulaştırma karşılığının takdirinde ayrı yöntemler belirlendiği halde, arazi ve arsa tanımına yer verilmemiştir. Meydan Laruse ansiklopedisinde arsa; "Bina yapılacak boş yer" biçiminde tanımlanmıştır. Yüksek Yargıtay, kamulaştırma hukuku uygulaması bakımından hangi taşınmazların arsa sayılması gerektiği sorununu, yürürlükte bulunan diğer yasalardaki arsa tanımlarından hareketle çözmeye çalışmış ve bu konuda çıkartılan içtihatlar Yüksek Hukuk Genel Kurulu ile Beşinci ve Onsekizinci Hukuk Daireleri tarafından 1993 yılına kadar kararlılıkla uygulanmıştır. O tarihten sonra Beşinci Hukuk Dairesi başka bir koşul aramadan salt nazım imar planı içinde kalan taşınmazları (bu planın belediye yada valilik tarafından yapılmasını ayırmadan) arsa kabul etmesi üzerine içtihat aykırılığı doğmuştur.

(İçtihadı Birleştirmeye konu olan Beşinci Hukuk Dairesi'nin 19/04/1993 gün, 1253/7653 sayılı; 30.1 .1995 gün, 22191/1662 sayılı; 06/02/1995 gün, 1601/2139 sayılı; 17/01/1995 gün, 21502/264 sayılı kararları).

1319 sayılı Emlak Vergi Yasasının 12/2 maddesinde "Belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazi arsa sayılır" tanımından sonra, aynı maddenin 3. fıkrasında "Belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin bu kanuna göre arsa sayılacağı Bakanlar Kurulu Kararı ile belli edilir" denmiştir.

Bakanlar Kurulunun bu yasa hükmüne uygun olarak son çıkardığı 28/02/1983 gün ve 6122 sayılı kararının 1. maddesinde yasanın arsa tarihine ilişkin hükmü imar mevzuatından alıntılar yapılarak daha geniş tanımlanmıştır.

1319 sayılı Emlak Vergi Yasasının 12/2. maddesinde söz edilen "Belediyece parsellenmiş arazi" sözcüğü ile amaçlanan o taşınmazın 3194 sayılı İmar Yasasının 5. maddesinde tanımı yapılan "uygulamalı imar planı" içine alınmış olmasıdır. Uygulama imar planı içine alınan taşınmaz imar yasası hükümlerine göre kullanım biçimi, ile üzerine yapılacak inşaatın her türlü niteliği (inşaat alanının ne alacağı, resmi yada özel bina olarak kaç kat yapılacağı, bitişik cadde ya da sokakların genişliğinin ne kadar olacağı gibi...) belirlenmektedir. İşte bu tür taşınmazlar için sahipleri tarafından arazi vergisine göre daha yüksek olan arsa vergisi ödenmektedir. Belediyece parsellenmiş (uygulamalı imar planı içine alınmış) taşınmazların kamulaştırılması halinde vergi hukukunda olduğu gibi arsa niteliği gözönünde bulundurularak değer takdiri yapılmaktadır. Bu konuda içtihat aykırılığı bulunmamaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergi Yasasının 12/3 maddesine göre çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararnamesinin ha maddesinde "Belediye ve mücavir alan sınırları içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan parsellenmemiş arazilerin zirai faaliyet de kullanılmaması koşulu ile arsa sayılacağı" Kararlaştırılarak bu niteliği taşıyan taşınmazlarda da, yine arsalara göre belirlenen değer üzerinden vergi alınacağı, 1/b maddesinde "imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olmakla beraber fiilen meskun halde bulunan ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında kalan arazilerinde zirai faaliyet de kullanılmaması halinde" arsa vergisine tabi olacağı hükmü getirilmiştir.

Bakanlar Kurulu kararnamesinin 1. maddesinin (a). ve (b) bentlerinde sözü edilen "imar planı" sözcüğü 3194 sayılı İmar Yasasının 5. maddesinde tanımlanan "Nazım imar planı" anlamında kullanılmıştır. Çünkü nazım imar planlarında ileriye yönelik olarak arazi parçalarının genel kullanış biçimleri, başlıca bölge tipleri, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunlukları, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme ve büyüklükleri gibi hususlar gösterilmektedir.

Kararnamenin 1/a ve b maddesinde nitelikleri gösterilen taşınmazların zirai faaliyette kullanılması halinde arsa sayılamayacağı, dolayısıyla arsa vergisine değil arazi vergisine tabi olacağı hükmü bulunmaktaysa da, Yargıtay'ın yıllardan beri kararlılıkla uyguladığı içtihatlarına göre, kararnamenin 1/a ve b bendlerindeki diğer koşulları taşıyan taşınmazların zirai faaliyette kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın kamulaştırma hukuku uygulamasında arsa" sayılmaktadır. Bu konuda içtihat aykırılığı bulunmamaktadır.

Bakanlar Kurulu kararnamesinin 1/a maddesinde nazım imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunan parsellenmemiş araziler vergi hukuku yönünden arsa sayıldığı gibi, kamulaştırma hukuku yönünden de arsa olarak kabul edilmesi gerekir. Çünkü nazım imar planında iskan sahası olarak ayrılan taşınmazlar geleceğe yönelik de olsa önemli bir değer kazanmış, yani rant getirmiştir. Aslında kararnamenin i/a bendinde nitelikleri sayılan taşımazlar eldeki içtihadı birleştirmenin konusu da değildir.

İçtihat aykırılığı, Kararnamenin 1/b maddesinde nitelikleri sayılan taşınmazlar yönündedir. Yüksek Hukuk Genel Kurulu ile Onsekizinci Hukuk Dairesi, vergi hukukunda olduğu gibi taşınmazların kamulaştırma hukuku uygulamasından da arsa sayılabilmesi için kararnamenin 1/b maddesinde yazılı tüm koşulları (zirai faaliyette kullanılma ya da kullanılmama koşulu hariç) taşıması gerektiği görüşünde olduğu halde, Beşinci Hukuk Dairesi, taşınmazın hangi amaçla nazım imar planı içine alınmış olması, fiilen meskun bulunması ve belediye hizmetlerinde yararlanması koşullarını aramadan, sadece nazım imar planı içinde olmasını yeterli görmektedir.

Kararnamenin 1/b maddesinde sözü edilen nazım imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış (tarımsal niteliği korunacak alan, özel mahsul alanı, heyelan bölgesi olduğu için yapılaşma yasası olarak ayrılan alan, ağaçlandırılacak alan, günü birlik piknik alanı, baraj gölü su toplama havzası olarak belirlenen alan gibi..) taşınmazlar salt nazım imar planı içinde alınmış olmakla her hangi bir değer kazanmamaktadır. Başka bir anlatımla, bu tür taşınmazların sadece nazım imar planı içine alınmış olmaları önceki durumlarında ve değerlerinde değişiklik yapmamakta, sahibine her hangi bir rant getirmemektedir. Bu nedenle sadece nazım imar planı içine alınan ve bu planda iskan sahası olarak ayrılmayan taşınmazlar vergi hukuku yönünden arsa sayılmadığı gibi kamulaştırma hukuku yönünden de arsa olarak değerlendirilmesi düşünülemez. Ancak bu tür taşınmazlar fiilen meskun halde bulunuyor ve belediye hizmetlerinden yararlanan yerler arasında kalıyorsa, vergi hukuku yönünden arsa sayıldığı gibi kamulaştırma hukuku yönünden de arsa sayılması gerekir. Çünkü bu koşullar o taşınmaza önemli bir değer kazandırmaktadır.

Kamulaştırma Yasasında, arsa nitelendirmesi konusunda Emlak Vergi Yasasındaki arsa tanımının gözönünde bulundurulacağına ilişkin bir hüküm yoksa da, kamulaştırma bedelinin vergi beyan değeri ile yakın ilişkisi vardır. Yıllarca bu ilişki .gözönünde bulundurularak uygulama yapılmıştır. Bunun içindir ki, emlak vergisi mevzuatındaki arsa tanımı kamulaştırma mevzuatında da nazara alınması gerekir. 1956 yılında 6830 sayılı eski kamulaştırma yasası çıkartılırken .geçici komisyon raporunda "bu konuda objektif unsurun vergi bildirgesinde yazılı miktar alacağı, ancak memleketimizde bu konuda verilen bildirimlerin gerçeğe aykırı ve yetersizliğine" değinilmiştir.

22 Eylül 1971 gün, 1488 sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 38. maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek "ödenecek karşılık, taşınmazın tamamının kamulaştırılması halinde o malın malikinin yasada gösterilecek usul ve şekle uygun olarak bildireceği vergi değerini; kısmen kamulaştırmalarda da vergi değerinin, kamulaştırılan kısma düşen değerini aşamaz" hükmü getirilmiştir. Bu hüküm, Anayasa Mahkemesi'nin 12/10/1976 gün, 38/46 sayılı kararı ile iptal edilinceye kadar uygulanmıştır.

1319 sayılı Emlak Vergi Yasasına 21/01/1982 gün ve 2587 sayılı Yasa ile eklenen geçici 2. maddesi ile; "Kamulaştırma karşılıklarının kamulaştırma tarihinden önce bildirilen ve emlak vergisine esas olan son vergi beyan değerini geçemez" hükmü getirilmiş ise de daha sonra 2942 sayılı Yasanın 40. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, Anayasanın 46/2 ve 2942 sayılı Yasanın 11/d maddesine diğer unsurların yanında "vergi beyanının" da değer biçme öğelerinden biri olarak gözönünde bulundurulmasına dair hüküm konmuştur. Bu nedenle vergi hukuku uygulamasında arsa olarak değerlendirilen taşınmazların kamulaştırma hukuku yönünden de arsa olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durum "her nimetin bir külfeti, yada her külfetin bir nimeti vardır" özdeyişindeki düşünce ile Anayasa ve yasaya konulmuştur. Yıllarca ve halen arazi niteliği ile vergisi ödenen taşınmazın kamulaştırılması halinde değerinin arsa olarak belirlenmesi, yada arsa niteliği ile vergisi ödenen taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi, Anayasa ve yasa koyucunun iradesine uygun olduğu düşünülemez.

Hemen şunu da belirtelim ki; bildirilen vergi beyan değeri ve resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri kamulaştırılan taşınmazın gerçek değeri olduğu, Anayasa ve Kamulaştırma Yasasınca kabul edilmemiştir. Bilirkişiler bu değerler üzerinde durup tartışacak, Yasanın 11. maddesinde yazılı diğer öğeleri de nazara alarak vergi beyan değeri yada resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin altında yada üstünde kamulaştırma karşılığını hesaplayacaklardır.

Yüksek Kurulun sayın çoğunluğu, belediyelerce yapılan nazım imar planı içindeki taşınmazların arsa sayılabileceğini kabul etmekle bit taraftan Beşinci Hukuk Dairesi'nin görüşünü benimsemiş, diğer taraftan yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve alt yapı hizmetleri ile plandaki konumu gibi koşullarında gözönünde bulundurulabileceğini belirterek Hukuk Genel Kurulu kararlarındaki görüşe uymuş, böylece sorunu deyim yerinde ise karmaşık, içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Şöyle ki; bilirkişi heyeti (İçtihatı Birleştirme Kararında "diğer unsurların gözönünde bulundurulabileceği" kabul edilmiştir. Bu emredici bir kural değildir, karşı kavramından "gerektiğinde diğer unsurların gözönünde bulundurulmayacağı" anlamı da çıkar. Öyle ise taşınmaz belediye tarafından yapılan nazım imar planı içindedir ve arsa olarak, değerlendiriyoruz. Diğer koşulları aramaya gerek yoktur) biçiminde Beşinci Hukuk Dairesi'nce benimsenen görüş gibi, yada bunun aksi olarak (içtihadı birleştirme kararında, belediyelerce yapılan nazım imar planı içinde kalan taşınmazların arsa sayılabileceği de, sayılmayabileceği de kabul edilmiştir. Taşınmaz nazım imar planı içinde ise de biz şu nedenlerle bu taşınmazı arsa olarak kabul etmiyoruz) veya (içtihadı birleştirme kararında, belediyelerce yapılan nazım imar planı içinde kalan taşınmazlar ancak nüfus yoğunluğu (meskun olma), ulaşım ve alt yapı hizmetlerinde (belediye hizmetlerinden) faydalanması halinde arsa sayılabilir, taşınmaz bu nitelikleri taşıyor, öyle ise arsadır) Hukuk Genel Kurulunun benimsediği görüş gibi, ya da (taşınmaz nazım imar planı içindedir, ancak bu yerde nüfus yoğunluğu azdır, ulaşımı iyi değildir, alt yapı hizmetlerinin tümünden faydalanmıyor, yerleşim yerine uzaktır, planda tarımsal niteliği korunacak alan olarak gösterilmiştir. Bu nitelikleri ile arsa sayılamaz) biçiminde görüş açıklayarak raporlar vereceklerdir.

Yüksek Kurulda yapılan görüşmeler sırasında taşınmaz maliklerinin mağdur edilmemesi bakımından esnek bir uygulamaya yer verilmesi için böyle bir görüşün benimsenmesi gerektiği ifade edilmişse de, gerek Anayasanın 46/2. maddesi, gerekse Kamulaştırma Yasasının bu madde ile "bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin" gözönünde bulundurulacağı hükmüne göre, kamulaştırılan taşınmaza yasa ve kararname hükümlerine göre arsa sayılma olanağı bulunmadığı için arazi niteliği ile hesaplanacak değerden diğer objektif ölçüler" gözönünde bulundurularak belli oranda artırma yapılarak, yada arsa niteliği ile bulunacak değerden, belli oranda azaltma yapılarak Anayasa ve Yasanın öngördüğü gerçek kamulaştırma karşılığı belirlenecektir. Aslında bu güne kadar ki uygulamalarda bu doğrultudadır.

Yüksek Kurulun sayın çoğunluğu tarafından kabul edilen metin, kesin, net ve yorumdan uzak bir görüşü yansıtmamaktadır. Muhtemeldir ki, uygulamadaki çelişkiler nedeniyle aynı konu bir süre sonra Yüksek Kurulun önüne tekrar gelecektir. Bu durumda yargıya güven ilkesini sarsar.

2797 sayılı Yargıtay Yasasının 16.maddesinin son fıkrasında; "Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararlarının kesin olduğu 45. maddesinin 5. fıkrasında İçtihadı Birleştirme Kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı" yönünden hükümler taşıdığından, İçtihadı Birleştirme Kararları uygulanacağı konular bakımından yasa kuvvetindedir. Şu farkla ki; Yasalar, T. B.M. M. kararları ve içtihatlarla yorumlanabilir. İçtihadı Birleştirme Kararları Yasaların yorumu olduğundan başka bir kurum tarafından da yorumlanamaz.

Bu nedenlerle, belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunupta nazım imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmamış olan taşınmazlar vergi hukuku uygulamasında olduğu gibi, kamulaştırma hukuku uygulamasında da arsa sayılabilmesi için, Bakanlar Kurulunun 28/02/1983 gün, 6122 sayılı Kararnamesinin l/b bendinde sayılan "fiilen meskun halde bulunma ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olan yerler arasında olma" koşulların; da taşıması gerektiğinden içtihat aykırılığının Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda birleştirilmesi düşüncesindeyim.

Açıklanan nedenlerle Yüksek Kurulun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla,
Old 02-04-2010, 15:58   #12
hazav

 
Varsayılan

YARGITAY
5. Hukuk Dairesi

E:2004/3545
K:2004/5106
T:26.04.2004

TaRaFlar arasindaki kanulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği gorüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükum davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Her iki raporda da taşınmazlar arsa vasfında kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yapılarak değerlendirilmiştir. Ancak;
1- Bir tasınmazın arsa sayılabilmesi için belediye imar planı içinde bulunması, degil ise belediye veya mucavir alan sınırları icinde olması ve ayrıca belediye hizmetlerınden faydalanması ve etrafının da meskun olması gerekir. Bu durumda taşınmazlar 1/1000, 1/5000, 1/25000, 1/50000 olçekli plan sınırlarında kalıp kalmadığı, nazım imar planı içinde ise plandaki konumu ve kullanım biciminin ne olduğu, belediyenin hangi hizmetlerinden ve ne sekilde faydalandığı, etrafında meskun alanların bulunup bulunmadığı, meskun alanlar varsa uzaklıklarının ne kadar oldugu ilgili belediyeden sorulmadan, eksik inceleme ıle hüküm kurulması,
2- Taşınmazlarda 4/960 pay sahibi olan Fatma Tuğtekin davacı olmadığı halde, bu paydaşı da kapsar şekilde tam pay üzerinden hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 26.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakim Mi? bilirkişi Mi? nfb Hukuk Sohbetleri 29 24-08-2013 23:36
Windows Vista kurulumu... kobayhemster Teknoloji ve Bilgisayar 1 04-07-2008 19:10
Yenilenecek icra dosyasında yenileme harcını haczin durumu mu belirler? pir_i fani Meslektaşların Soruları 2 01-03-2008 13:04
Hukuk Alanında Birey Çalışacağı Alanı Nasıl Belirler? wellan Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 1 08-04-2007 15:09
tarla vasfındaki taşınmazın ifrazı avukat.ayça Meslektaşların Soruları 1 10-01-2007 16:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07183599 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.