Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ortaklığın giderilmesi davalarında idare kayyımlığı

Yanıt
Old 04-10-2006, 23:09   #1
Çaba

 
Varsayılan ortaklığın giderilmesi davalarında idare kayyımlığı

Saygıdeğer arkadaşlar önerilerinize acilen ihtiyacım var.

Gölcük depremi sırasında yıkılan ve arsa haline dönüşen bir binada hissedar olan davacı diğer hissedarlara ortaklığın giderilmesi davası açıyor.

Davalılardan bir kısmının adresi tapuda yıllarca evvel yapılan alım-satım sırasında bildirilen adresler.Emniyet araştırması yapılıyor ve ulaşılamıyor.Daha sonra Malmemurlarının kayyım tayin edilmesine dair kanuna dayanılarak davacıya süre veriliyor, bekletici mesele yapılarak ayrı bir dava açılarak defterdara tebligat yapılıyor ve Defterdar 3 kişinin adına kayyım tayin ediliyor.İdare kayyım tayin edildikten sonra ortaklığın giderilmesi davasına 3 kişi adına kayyım olarak katılıyor.

Nüfustan yaptığımız inceleme sonucunda kayyım tayin edildiğimiz küçük çocuğun babasının deprem tarihinde yani 17 Ağustosta öldüğünü öğreniyoruz.Ayrıca dosyada mevcut davacı vekilinin ölen babaya ait aldığı veraset ilamında yanlışlık olduğunu gördük.Çünkü adamın ilk karısı ölüyor, bir çocuğu kalıyor,daha sonra 2evliliğini yapıyor yeni eşinden de bir çocuğu oluyor.Yani gerçekte adamın ölümünden sonra annesi farklı birinci çocuğu,eşi ve ikinci çocuğu kalıyor.Veraset ilamında çocukların her ikisininde annesi aynı şahıs görünüyor.

Ayrıca her üçünede SSK dan maaş bağlanmış.Sorun şöyle;

1-Anne ve babası olmayan küçüklere vasi tayin edilmesi gerekmez mi?Çocuk babasından maaş aldığına göre mutlaka vasi tayin edilmiştir diye düşünüyorum.

2-Verasetin iptali davası açmak gerekir mi?Gerekirse bu davayı kim açacak.Biz her üçünün adına da kayyım olarak giriyoruz.Üstelik Hazine Avukatının kendisinin doğrudan dava açma yetkisi yok.Ama gerçekleri görmezden gelmek te beni rahatsız ediyor.Küçücük bir çocuğun ve diğerlerinin satış sonrasında gelecek paraya çok ihtiyacı olabilir ve belki de yıllarca sonra alabilecek veya hiç bilemeyecek.

3-İlginç bir şey daha çocuğun nüfus cüzdanı İstanbul'dan değiştirilmiş ve değiştiren kişi olarak ta ölen babası görünüyor, onun ismi verilmiş.(Nüfusa göre)

4-Malmemurlarının kayyım tayin edilmesinden ve satıştan hisseye düşen parayı bu insanlar ilerde almak için nereye başvuracaklar?Bu Mahkeme mi olacak yoksa doğrudan Hazine mi?

5-Deprem yaşayan, insanların ölülerini bile zor bulduğu bir ilçede adres araştırmaları daha hassas yapılamaz mı?

6-İlan yapılması gerekir mi?

7-Önerilerinizi bekliyorum, Yargıtay kararlarına ihtiyacım var.Şimdiden teşekkür ederim.
Old 05-10-2006, 01:06   #2
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

1)Velayet altında bulunmayan küçük bakımından vasi tayin edilmelidir. Ancak maaşın bağlanmış olması muhakkak vasi tayin edildiği anlamına da gelmez. Yanlışlık nedeniyle nüfusta da çocuk yeni eşin (kadının) çocuğu gibi gözüküyor olabilir. SSK'ya sorularak maaşı fiilen kimin aldığı öğrenilebilir. Bu halde ya yeni eş anne ve dolayısıyla veli gözüküyor ve maaşı alıyordur veya vasi atandı ise kararın bir sureti muhakkak buraya sunulmuştur. Nitekim banka cüzdanlarına vesayet kararı işleniyor ve bir örneği de banka şubesi alıyor.

Kayyımlık da vesayetin bir çeşididir ve genel olarak vasi için tayin edilen hükümler kayyım içinde geçerlidir. Bir de vesayet gerektiren bir durumu öğrendiğinizde bunu vesayet makamına (sulh hukuk mahkemesine) ihbar etme yükümlülüğünüz var.

2)Bahsettiğiniz yanlışlıktan kaynaklı olarak veraset kararında küçüğün haklarının nasıl haleldar olduğunu anlayamadım. Sanırım onun payı yeni eş üzerine kayıtlı olsa da olmasa da aynı olacaktır. Verasetten ziyade yanlışlık varsa nüfustan düzeltme yapılması daha doğru olacak ve bundan sonraki muhtemel yanlışlıkları önleyecektir. Veraset kararının iptali gerekirse; bu kararlar kesin hüküm niteliğinde olmadığından her zaman iptal edilebilirler. Davayı sizin açabileceğiniz ve dahası kayyım olarak açmanızın gerekli olduğunu düşünüyorum. Aksi görevi ihmal olabilecektir. Bence burada hazine avukatı sıfatıyla değil mahkemece görevlendirilmiş kayyım sıfatıyla hareket edeceksiniz. Ancak yine de hazine avukatı olmanız nedeniyle bu mevzuat olarak mümkün değilse; böyle bir durumda vesayet makamına ihbar ile velisi bulunmayan küçüğe vasi atanmasını sağlamalısınız. Velayet/vesayetle ilgili düzenlemelere bir bakmanızı öneririm. Daha olmadı, veraset kararının verildiği dosyaya bir itiraz dilekçesi yazıp, sıfat ve durumunuzu da belirterek davacı (veraset kararı talep eden) vekilinden düzeltme yapmasını talep edin ve bu dilekçeyi davacı vekiline tebliğ ettirin. Yine olmazsa aynı işlemi kayyım olarak girdiğiniz dosyada tekrarlayın.

3)Çocuğun haklarını haleldar edecek bir sahtecilik, dolandırıcılık bahis mevzuu olabilir. Bununla ilgili olarak dava dosyasından nüfusa tezkere yazdırarak bilgi sordurabilirsiniz. Ölen baba ile varsa sağ dede veya başka bir kişi aynı ismi taşıyor olabilir.

4)Bilgim yok.
5)
6)Kayyımlıkla ilgili kararın ilanı gereklidir. Talep edin.

Çok bilmediğim ancak fikir yürüttüğüm bir konu ama yine de birşeyler yazdım. Faydalı olursa sevinirim, işe yaramayan laf kalabalığına dönüşürse kusura bakmayınız.

Kolay gelsin ve saygılar.
Old 05-10-2006, 18:47   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Çaba,

Acil demişsiniz. Ben de çıkmak üzereyken soruyu farkettim. Bir kaç tane Yargıtay kararı alıntılıyorum. Size ve bu saatten sonra girecek arkadaşlara yol göstersin diye...Belki yarın devam ederiz.

Saygılarımla
Old 05-10-2006, 18:48   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar 1

.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/2103
K. 1997/2257
T. 13.3.1997
• ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ( Kayyum Tayininde Uyulacak Usul )
• KAYYUM TAYİNİ ( Uyulacak Usul - Ortaklığın Giderilmesi )
• SOYADI FARKLILIĞI ( Veraset Belgesi/Tapu Kaydı - Son Tapu Kaydı Getirtilmeden Hüküm Kurulamayacağı )
• TAPU KAYDI VE VERASET BELGESİNDEKİ SOYADI FARKLILIĞI ( Son Tapu Kaydı Getirtilmeden Hüküm Kurulamayacağı )
• VERASET BELGESİ VE TAPU KAYDINDAKİ SOYADI FARKLILIĞI ( Son Tapu Kaydı Getirtilmeden Hüküm Kurulamayacağı )
743/m.627,628
3561/m.2/1
ÖZET : 3561 sayılı mal memurlarının kayyum tayin edilmesine dair kanun hükümlerine uyulmadan tayin olunan kayyum huzurunda dava yürütülemez.

Malikin soyadı, veraset belgesi ve tapu kaydında farklı ise düzeltildiği bildirilen son tapu kaydı getirtilmeden hüküm kurulamaz.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davalılar kayyumu tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, bir parça taşınmaz ortaklığının giderilmesi istemidir. Mahkemece, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar kayyumu tarafından temyiz edilmiştir.

1- Ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmazda paydaş olan Mesut kızı Naciye, Mehmet oğlu Ali ve Mehmet kızı Müzeyyen’e çıkarılan davetiyeler tanınmadığı ve adresi yeterli olmadığından bahisle tebliğ edilmediğinden, kendilerine Avukat ( H.Ö. ) kayyum tayin edilmiştir. Bu kişilerin ölümü, sağ mı; ölü ise, mirasçılarının kim olduğu saptanamadığına göre, taşınmazda Hazinenin hak sahibi olması ihtimali ile 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyum Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümlerinin nazara alınması icabeder. Bundan zühul olunarak tayin olunan temsilcinin huzuru ile davaya devam olunması hatalı olmuştur.

2- Dava konusu taşınmazda paydaş olan Abdullah oğlu Hakkı’nın, veraset belgesi olarak verilen kararda ( H.Ö. )’nün mirasçıları belirtilmiştir. Tapudaki soyadının değiştirilmesine gerek görüldüğüne ve açıldığı bildirilen dava sonucunda düzeltme yapıldığının bildirildiğine göre, düzeltilmiş soyadını belirten tapu kaydı getirtilmeden farklı soyadlı kişilerin aynı kişi olduğunun kabulü doğru değildir.

SONUÇ : Hükmün yukarıdaki nedenlerle ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.3.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-10-2006, 18:49   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar 2

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1995/3-968
K. 1996/38
T. 7.2.1996
• ECRİMİSİL ( Sahipsiz taşınmaz )
• SAHİPSİZ TAŞINMAZLARIN İDARESİ ( Kayyum )
• KAYYUM ( Kimsesiz taşınmazların idaresi )
743/m.377
3561/m.12
ÖZET: M.K.nun 377. maddesine göre Sulh Mahkemesi İdaresi kimseye ait olmayan mallar için muktezi tedbirleri ittihaza ve sahibi uzun müddetten beri gaip olupta bulunduğu yer belli olmazsa kayyum tayinine mecburidir.

Davacı İstanbul Defterdarları M.K.377, 3561 sayılı Kanun uyarınca usule ve kanuna uygun olarak, kayyum tayinine dair Karar verilmiş vc usulüne uygun çekilde iptal edilmemiş olmasına göre; işin esasına girilerek davaya bakılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki "ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 4.Hukuk Mahkemesince davanın aktif husumet yönünden reddine dair verilen 1.4.1994 gün ve 1993/385 E. 1994/135 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 22.9.1994 gün ve 1994/9508-11810 sayılı ilamı;

( ...Medeni kanunun 377. maddesine göre Sulh Mahkemesi idaresi kimseye ait olmayan mallar için muktezi tedbirleri ittıhaza ve uzun müddetten beri gaip olup da bulunduğu yer belli olmazsa kayyım tayinine mecburidir.

Ayrıca 3561 sayılı mal memurlarının kayyım tayin edilmesine dair kanunun 1 ve 2. maddelerine göre, gaip kişilerin mal varlıkları üzerindeki Hazine menfaatimn daha iyi korunmasını sağlamak üzere mahalli en büyük mal memurlarının kayyım tayin edilmesi öngörülmüştür.

Davacı İstanbul Defterdarlarının M.K. 377, 3561 sayılı Kanunu uyarınca usule ve kanuna uygun olarak kayyım tayinine dair karar verilmiş ve usulüne uygun şekitde iptal edilmemiş olmasına göre işin esasına girilerek davaya bakılması gerekirken bazı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
Old 05-10-2006, 18:50   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar 3

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1984/6412
K. 1984/6938
T. 24.9.1984
• KAYYIM TAYİNİ ( Küçüğün Nüfus Kaydının Tashihi )
• NÜFUS KAYDININ TASHİHİ ( Küçüğe Kayyım Tayini )
743/m.376
ÖZET : Nüfus kaydının tashihi davasında, küçüğe kayyım tayin edilip, varsa onun göstereceği deliller de toplanmadan karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA VE KARAR : M.Ali ve Hürü Dönmez ile Ömer Mırsalar ve arkadaşları arasında nüfus kayıt tashihi davasının C.Savcısının ve Nüfus İdaresinin huzuruyla yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm C.Savcısı ve Nüfus İdaresi tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Küçük Mustafa Dönmez'e kayyım tayin ettirilmek üzere davacıya mehil verilmesi Sulh Mahkemesince kayyım tayininden sonra onunda duruşmada hazır bulundurulması varsa delilleri toplanıp birlikte incelenmesi, davalı ölü Kübra'nın mirasçılarının tesbiti ile onlarında davaya dahil edilmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemesi Usul ve Kanun’a aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ) bozmanın niteliğine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-10-2006, 18:50   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Karar 4

.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/3768
K. 2004/4721
T. 14.4.2004
• YASAL TEMSİLCİ İLE ÇOCUĞUN MENFAATİNİN ÇATIŞMA HALİNDE OLMASI ( Mahkemece Çocuğa Kayyım Tayininin Gerekmesi )
• KAYYIM TAYİNİ ( Davalı Çocuğun Menfaati ile Diğer Davalı ve Çocuğun Yasal Temsilcisi Olan Ananın Menfaatinin Çatışması Halinde Çocuğa Kayyım Tayininin Gerekmesi )
• ÇOCUĞA KAYYIM TAYİNİ ( Davalı Çocuğun Menfaati ile Diğer Davalı ve Çocuğun Yasal Temsilcisi Olan Ananın Menfaatinin Çatışması Halinde Çocuğa Kayyım Tayininin Gerekmesi )
743/m.376
4721/m.426
ÖZET : Davanın niteliği gereği; yasal temsilci ( ana ) ile çocuğun menfaati çatışma halindedir. Mahkemece; küçük Yunus'a Türk Kanunu Medenisinin 376/2. ( 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 426/2 ) maddesi gereğince kayyım tayin ettirilmesi, kayyımın davaya iştirakinin sağlanması, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması, çocuğun nüfus siciline yazımının dayanağı olan tescil belgesinin getirtilerek, yazım biçiminin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kendisine asaleten küçük Yunus'a velayeten anaya karşı açılmıştır.

Davanın niteliği gereği; yasal temsilci ( ana ) ile çocuğun menfaati çatışma halindedir. Mahkemece; küçük Yunus'a Türk Kanunu Medenisinin 376/2. ( 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 426/2 ) maddesi gereğince kayyım tayin ettirilmesi, kayyımın davaya iştirakinin sağlanması, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması, çocuğun nüfus siciline yazımının dayanağı olan tescil belgesinin getirtilerek, yazım biçiminin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 14.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-10-2006, 20:30   #8
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Suat Ergin,

Ben bu kararların sorulan sorular ile ilgisini kuramadım. Sanırım acelenizden direkt başlıklara bakarak eklediniz veya varsa başkaca bir ilinti açıklamanız aydınlatıcı olacaktır.

Sayın Çaba,

Durumunuz bana ilginç geldi, dahası foruma net cevaplar da gelmedi şu ana kadar. İleride, bu durumu nasıl hallettiğinizi, hangi yollardan hareket ettiğinizi ve dahası sonucu aktarır mısınız?

Kolay gelsin.
Old 05-10-2006, 22:46   #9
Çaba

 
Varsayılan

En başta veraset ilamının iptalini sağlamam gerekiyor.Ancak hazine Avukatları kendilklerinden dava açamıyor, sadece Hazine zararının söz konusu olduğu hallerde gereken önlemleri almakla yükümlüler.Gereken hallerin ölçütü Hazine zararı.Dolayısıyla doğrudan dava açamıyorum.Bunun için kayyımın bana bu davayı aç demesi gerekiyor.Bir an için bu konuda yazılı olarak kayyımlık bürosunu ikna etsem bile ortaklığın giderilmesine ilişkin dava da yetki almam lazımki iptal davası açabileyim ve bekletici mesele yaptırabileyim.Biraz sıkıntılı ve uzun bir yol.
Ortaklığın giderilmesi davasına kayyım olarak girdiğimiz celse keşif kararı verildi,hemen keşfe gidildi,bilirkişi raporu tebliğ edildi,itiraz ettik ve ikinci defa gireceğimiz bu celse karar verilebilir.
Bu arada itirazla birlikte davaya karşıda beyanda bulundum.Vukuatlı nüfus kaydını ibraz ederek annenin farklı olduğunu, veraset ilamının yanlış olduğunu,dolayısıyla velisi bulunmayan küçük çocuğa vasinin atanmış olabileceğini,atanmamışsa vesayet makamına Mahkemenin ihbarda bulunması gerektiğini , tebligatında vasiye yapılmasının zorunlu olduğunu,SSK dan maaş aldıklarını,resmi makamlarda adreslerinin bulunduğunu ve SSK dan bu adresin istenmesi gerektiğini , hatta İstanbul da nüfus cüzdanının değiştirilmesi için başvuru yapıldığını(başvuru sahibinin ismini vermeden) başvurudaki adreside tam olarak belirterek)yazdım.Bu araştırmaları yapmadan karar verilirse temyiz edeceğim . Çünkü davacı taraf hisse topluyor, taşınmaz serbest bölge sınırları içerisinde kaldığından değerli bir konumda.
Kayyım tayin edildiğimiz diğer çocuk(baba bir anne ayrı kardeş)ve annesi içinde SSK dan maaş aldıklarını ve adreslerinin kurumdan sorulması gerektiğini belirttim . Hassas davranmaya çalışıyorum, becerebildiğim kadar.
Kayyım tayinine ilişkin kararların ilan edildiğini bilmiyordum.Temyizde bunuda yazacağım . Amacım bu insanların bir şekilde haberdar olmaları ve haklarını iyi yada kötü savunabilmeleri.Haberleri ve bilgileri olmadan hisselerinin satılmasını istemiyorum . Depremden belkide sakat çıktılar, belkide çok iyiler, bilemiyorum.
Bugüne kadar hiç bir davada duygusal davranmadım,ama bu davadan çok etkilendim ve yapılabileceklerin hepsini ve en iyisini onlar için yapmak istiyorum.
Davacı vekili de acele ediyor,evi ve ailesi Almanyada yaşıyormuş , Türkiye ye sadece davaları için geliyor.
Duruşmadan sonra bilgi vereceğim,hala yapabileceğim şeyler olduğunu düşünüyorsanız,lütfen bilgi verin.
Old 05-10-2006, 23:41   #10
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Çaba,
Alıntı:

Bunun için kayyımın bana bu davayı aç demesi gerekiyor.
Kayyım olan siz değil misiniz? Ayrıca veraset kararındaki yanlışlığın nasıl etkilediğini, nüfusta da bir yanlışlık olup-olmadığını sordum ama cevap vermediniz. Gördüğüm kadarıyla izale-i şuyuu davasında genel olarak yapılabilecekleri talep etmişsiniz. Mahkeme bunları göz ardı ederek, davaya devam edemez. Aksi görevi ihmal olur. Kesin de bozma nedenidir.

Bir forumda "Hukukçular ne kadar idealist?" diye bir anket vardı. Katıldınız mı veya ne cevap verdiniz bilmem ama idealist tavrınız için teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla.
Old 06-10-2006, 20:23   #11
Çaba

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc,
Kayyım olan Defterdar.Defterdar bu görevini sorumluluk kendisine ait olmak üzere kayyımlık bürosuna devrediyor.
Hazine Avukatlarının genel bütçeli daireleri temsil yetkisi doğrudan 4353 sayılı yasadan kaynaklanma, bu nedenle bizler dava ve icra takiplerinde vekaletname ibraz etmeyiz.
Ancak kayyımı temsilen girdiğimiz davalarda bize defterdar tarafından özel bir yetki veriliyor ve biz bu özel yetkiyi dosyaya ibraz edip defterdarı temsilen davayı takip ediyoruz.
Nüfus kayıtlarında bir yanlışlık yok.Çocuğun nüfus cüzdanını değiştirmek için başvuru yapan kişi çocuğun ölen babasının adını vermiş.
Veraset ilamındaki yanlışlık çocuğun bir vasisi olabileceğini gözardı ediyor.Çocuğun anne ve babası ölü olduğu halde veraset ilamında annesi hayatta görünüyor , yani çocuğun üvey annesi, öz annesi gibi gösteriliyor .
Farzedelim ki satış aşamasında ortaya çıksınlar.Para ödenirken veraset ilamına göre çocuğa velayeten anne parayı alabilir.Oysa çocuğun anne ve babası olmadığı için çocuğun hissesine düşen paranın vasiye ödenmesi gerekmez mi?İşte veraset ilamındaki yanlışlık böyle bir safhada etkili olacaktır.
Saygılarımla.
Old 07-10-2006, 18:58   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Yarın devam ederiz demişim...Sonra unutmuşum. Özür...

Sayın Jeanne D'arc, benim ilk mesajımda belirttiğim ve sizin de vurguladığınız gibi acelem vardı, bulabildiğim kararları yayınladım. Kararların başlığına bakarak değil okuyarak tabii ki.

Sayın Çaba acil demiş ama sizden başka cevap veren olmamıştı.3561 Sayılı yasayı bilmeyen olabir(Benim gibi) diğer kayyımlıkla karıştırılmasın diye onunla ilgili kararları yayınladım. Yine soruda anne-çocuk ilişkisi bir tuhaf duruyordu. Menfaat çatışması ile ilgili kararı onun için verdim. Yine nüfus ile ilgili problem için bir karar yayınladım.

Düşüncem şuydu;(ilk mesajda da belirttiğim gibi) benden sonra girecek üyeler yol gösterecek, fikir verecek bir kaç karar bulunsun, onun üzerine yorumlar yapılsın...Bunu da, Sayın Çaba acil dediği ve üzerine vazife olmamasına rağmen çocukların hakkını korumak adına yaptığı güzel davranışa katkımız olsun diye yaptım...

Şimdi Sayın Çaba'nın sorusuna gelelim...

Benim yaptığım araştırmaya ve sunduğum kararlara göre Mal Müdürünün kayyım atanabilmesi için Hazine'nin menfaati olan yerler sözkonusu olmalıdır. Bunun içinde, malikin ölmesi; gaip olması ve mirasçılarının tespit edilememesi gerekmektedir. Ama soruda, mirasçı olarak çocuk ve eş bulunmaktadır. Hazinenin başkaca menfaati var mıdır?
Yoksa, bu davada Defterdarın kayyımlığına son verilmesi gerekmektedir.

Vesayet makamı çocuğa ya vasi ya da kayyım atayacaktır. Bence siz hakimle konuşun, ve çocuğa bir vasi veya kayyım atanmasını sağlayın. Durumu ona ve atanacak vasi/kayyıma da izah edin. Veraset belgesinin iptali sağlanacaktır. Diyecektim ki, yazınızdan bunların yapıldığı anlaşılmaktadır. O zaman ortada olayı anlamayan bir hakim var demektir. Bence ısrar edin...

Yaşayan mirasçılar varken, onların davaya dahil edilmemesini hakim nasıl izah etmektedir? Bence durumu Adliyedeki diğer Sulh Hukuk Hakimine de aktarın.

Sizin kayyımlığınızın ilan edilmesi gerektiğine dair bir şey bulamadım.3561 Sayılı yasada da buna ilişkin bir zorunluk bulamadım.6 ıncı maddede sorduğunuz "ilan yapılmalı?" sorusundan başka bir şeyi kastettiğinizi sanıyorum.

4 üncü maddede sorduğunuz sorunun cevabı: Mahkemenin belirleyeceği bir bankaya para yatacaktır.

Çabanız için yürekten tebrik ediyorum.

Saygılarımla
Old 07-10-2006, 19:34   #13
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Av.Suat Ergin, Sayın Çaba,

Kusura bakmayın, ben sorudaki kayyımlık müesseseni (3561 Sayıl Yasayı bilmediğimden) MK.da vesayet bahsinde düzenlenen kurum ile karıştırdım. Dolayısıyla Sayın Çaba cevabımı ona göre değerlendiriniz. İlan mevzuu da yine MK'daki kayyımlık içindi.

Sayın Çaba,
Yanlış verilen veraset kararı, verilmeyen vesayet kararı, varsa nüfustaki yanlışlık, izale-i şuyu davasındaki hatalı yargılama nedeniyle hizmet kusurundan bahisle idare aleyhine maddi-manevi tazminat davası açarsa; bu durumda hazinenin zararı olmayacak mıdır? Yani mal memurlarının hazineyi esas alan kayyımlığı dahi bu düşündüklerinizi yapmanız için size yetki verilmesini gerektirmez mi? İllaki zararın gerçekleşmesini mi beklemek lazım.

Saygılarımla.
Old 10-10-2006, 22:30   #14
Çaba

 
Varsayılan

Saygıdeğer arkadaşlar,
Mahkemeler artık kendisine tebligat yapılamayan kişilere de malmemurlarını kayyım atamaktadırlar.
Öncelikle davacıya tebligat yapılamayan davalıya kayyım atanması için süre veriyorlar.Malmüdürü yada defterdara tebligat yapılıyor onlar da (milli emlak birimlerince muhtarlıkta yada tapu tuttukları tutanağa dayanarak) Hazine menfaati var diyerek gönderiyorlar.(Aksine rastlamadım)
Benim 6.md de bahsettiğim ilan, herhangi bir davada davalıya tebligat yapılamadığı, emniyet araştırmasından da sonuç alınamadığı hallerde ilan yaparak taraf teşkili sağlanırken ortaklığın giderilmesi davalarında da aynı şekilde ilan yapıldıktan sonra sonuç alınamazsa kayyım atanması gerektiği düşüncesini taşımamdır.Ancak girdiğim davada ilan yapılmadan kayyım atandı.
Ölü şahsa kayyım atanamıyor.Mirasçılarının tespit edilerek davaya dahil edilmesi gerekiyor.
Satıştan elde edilen parayı kayyımlık idaresi değerlendirecek sanıyorum.
6.me de sormak istediğim,diyelimki hisseye düşen para nemalandırıldı, 5 yıl sonra çocuk ortaya çıktı, parasını doğrudan doğruya kimliğini göstererek kayyım idaresine başvurup alabilecek mi?Yoksa Mahkemeye başvurarak paranın kendisine ödenmesi konusunda bir karar mı alacak?Başvuru konusunda bir süre varmı?Bu konuda bilgim yok.
Tazminat davası açabilir tabii.
Bana destek olduğunuz için sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Davanın gelişiminden haberdar edeceğim. Saygılarımla.
Old 27-10-2006, 16:54   #15
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Çaba,

LÜTFEN ÖZEL MESAJLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Bahse konu çocuğa, depremden hemen sonra amcası vasi olarak atanmış ve en son olarak yakın tarihlerde vasi kararı yenilenmiş, halen de vasi amcası. Birçok kuruma bu kararı ibraz ettiğini, SSK'ya ve çocuk adına maaş alınan bankaya da verdiği beyan etti. Sizdeki adresten taşınmışlar ancak bu adres vasinin dayısına aitmiş, yani o adrese dahi bir evrak gönderseler bize ulaşır diyor. Bu arada yeni adresi de edindim. Elinde birçok karar, belge varmış. Elindeki veraset kararında üvey anne, öz anne gibi gözükmüyormuş, doğru kararlar elinde mevcutmuş. Mahkeme bilgilerini verirseniz elindeki evrakları, kararları gönderecek veya duruma göre bir avukattan profesyonel yardım alacak. Ben de sizin bilgileriniz olmadığından ancak durumu naklettim. Ya özel mesaj ile bildireceğim telefon numaraları veya adreslerden kendileri ile irtibata geçiniz veya sizin irtibat numaralarınızı bana iletiniz ki, kendilerine ulaştırayım.

Davaya konu çocuğun ve vasisinin isimleri, cep, ev ve iş telefonları yine okul, ev ve iş adreslerini size özel mesaj yoluyla bildiriyorum. LÜTFEN ÖZEL MESAJLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Saygılarımla.
Old 27-10-2006, 21:04   #16
Çaba

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc,
AVUKATLIK,DAYANIŞMA VE KAMU HİZMETİ budur.
Saygılarımla
Old 25-02-2012, 22:05   #17
Executive Director

 
Varsayılan

Bu konu başlığı altında müsaadenizle bir soru da ben sormak istiyorum arkadaşlar.
Sulh Hukuk Mahkemesi gerekçeli kararında satış memuru olarak icra müdürünü tayin etmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi resen veya icra müdürünün talebi üzerine, daha sonra göreve başlayan yazı işleri müdürünü de dikkate alarak bir ek kararla satış memurunu değiştirebilir mi?
Ben başta görevlendirmeyi yapan mahkemenin her aşamada yeni bir satış memuru görevlendirme yönünde tasarrufta bulunabileceğini düşünüyorum. Yazı işleri müdürü arkadaşımız da bu görevi istemektedir. Ancak mahkemenin tereddütü mevcut. Bu tereddütü gidermem lazım. Bu hususta herhangi bir, hukuki makale, Yargıtay kararı vs. bulunur mu bulunmaz mı bilemiyorum. İlgi ve yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
Old 29-04-2012, 00:21   #18
Av. Oktay

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım
Peki; Sahipsiz taşınmazların idaresi için açacağımız kayyum tayini davasını "hasımsız" olarak mı açacağız yoksa, oranın en büyük mal memurunu davalı olarak mı göstereceğiz? Teşekkürler..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ortaklığın giderilmesi ve ecrimisil sim Meslektaşların Soruları 11 14-01-2023 16:02
ortaklığın giderilmesi davası Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 25 08-08-2016 15:45
Elbirliği/paylı Mülkiyet-ortaklığın Giderilmesi-men'i Müdahale-muris Muvazaası madagaskar Miras Hukuku Çalışma Grubu 25 05-12-2014 14:01
Ortaklığın giderilmesi davasında müdahale avukat1980 Meslektaşların Soruları 4 03-12-2006 19:02
Ortaklığın Giderilmesi Burhan Sezer Hukuk Soruları Arşivi 3 24-05-2005 20:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08381891 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.