Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Islah Yolu İle İlk İtirazların İleri Sürülmesi Mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-03-2009, 18:26   #1
Kemosabe

 
Varsayılan Islah Yolu İle İlk İtirazların İleri Sürülmesi Mümkün müdür?

İyi akşamlar değerli meslektaşlarım;açılan tazminat davasında davalı 10 günlük yasal süresi içinde derdestlik ilk itirazında bulunmuştur.Davalı daha sonra derdestlik ilk itirazından vaz geçerek davaların birleştirilmesini talep etmiştir.Açılan davalar farklı mahkemelerde görülmektedir.Islah yolu ile ilk itirazlar değiştirilebilir mi?Cevap verecek olan meslektaşlarıma şimdiden çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 25-03-2009, 14:29   #2
angel82

 
Varsayılan

a) Tamamen ıslahın etkisi :
Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde, dava dilekçesinden başlayarak (dilekçe dahil) bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun istisnaları m. 87. c.2 ve c.3 ‘te açıklanmıştır. Buna göre ıslah ile geçersiz kılınamayacak işlemler :
aa) Mahkeme önünde yapılan ikrar,
bb) Keşif ile ilgili tutanaklar,
bb) Bilirkişi raporlarının içeriği,
cc) Tanıkların anlatımları.
Bunlar, ıslahtan sonra da geçerliklerini korurlar.
tamemen ıslahla hasım dışında tüm unsurlar değiştirilebilir.ancak ilk itiraz yapıldığında hakim hemen bunu ınceler bundan sonra yapılmışsa geçerli olamayacağı kanaatindeyim.
Old 25-03-2009, 14:35   #3
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Davalının cevap dilekçesini ıslah ederek söz konusu ilk itirazları ileri sürebileceği aklımıza gelse de bu mümkün değildir. Davalı ıslah yolu ile de ilk itirazları ileri süremez.

(Baki Kuru Genişletilmiş 17. Bası Sayfa no:657)


Karşı oy yazılı karar;


T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk DairesiEsas No: 1995/13659Karar No: 1996/537Tarih: 19.1.1996
  • Islah ( Zamanaşımı itirazının Süresi Kaçırıldıktan Islah yoluyla ileri Sürülüp Sürülemeyeceği )
  • ZAMANAŞIMI DEF'İNİN CEVAP SÜRESİNDEN ileri SÜRÜLMEMİŞ OLMASI ( Islah yoluyla ileri Sürülüp Sürülemeyeceği )
  • CEVAP SÜRESİNDE ileri SÜRÜLMEYEN ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Islah yoluyla ileri Sürülüp Sürülememesi )

ÖZET :
Zamanaşımı def’i cevap süresi içerisinde ileri sürülmemişse, Islah suretiyle daha sonra ileri sürülmesi mümkündür.
Muhalefet Şerhi: Islah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunulamaz.

DAVA :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR :
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yargılama bitene kadar Islah suretiyle zamanaşımı savunmasının yapılmasının imkan dahilinde bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi.19/01/1996
MUHALEFET ŞERHİ
Konu: Davalı süresi geçtikten sonra ( tebligat 10/05/1994 - cevap 30/05/1995 ) verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, davacı süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı savına karşı çıkmış ( 09/06/1994 tarihli dilekçe ), davalı bunun üzerine islah ( 27/04/1995 tarihli dilekçe ) dilekçesi vererek zamanaşımı savını yenilemiştir. Dairenin çoğunluğu süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazının Islahla yenilenebileceğini ve davacının bu işleme karşı çıkamayacağını savunarak mahkemenin davayı zamanaşımı nedeni ile reddetmesini onaylamıştır. Sayın çoğunluğun bu görüşlerine aşağıda belirtilecek nedenlerle katılma olanağı görülmemiştir.
Öncelikle usul hukukunun olayla ilgil temel kavramlarının tanımını yaptıktan sonra kanun irdelenmesi olayın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
1- Islahın Tanımı: Öğretideki hakim görüşe göre tanım: Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. ( Kuru Usul 1974 s. 608; Postacıoğlu Usul s. 453; Berkin Usul sayı 145 Bilge Önem s. 358; Karafakik s. 236; Üstündağ Usul s. 454; Yılmaz Islah 1982 s. 26 ) Benimsenen bu tanım Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesinde anlamını bulan tanıma en yakın tanımdır.
2- Islahın bir başka tanımı ise; Islah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını ortadan kaldıran bir imkandır. ( Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku 1989 4. bası Sh. 454 )
Dava: Bir başkası tarafından ( davalı ) öznel ( subjektif ) hakkı zedelenen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir istekte bulunulan kimsenin ( davacı ) mahkemeden hukuki korunma istemesidir.
Mahkemelerinin hukuki korumayı, en çabuk, en adil ve ekonomik koşullarda yerine getirmek, sağlamak üzere usul kuralları düzenlenmiştir. Usul kuralları genellikle emir edici kurallardır. Tarafların ve hakimin bu kurallara uyması zorunludur. Islahla ( usule ilişkin işlemlerden kabul edilen ) iddia ve savunmaların değiştirilebilmesine usulde yer verilmesi, davaların çabukluğu ve ekonomikliği nedenlerinden kaynaklanmaktadır.
Islahla ilgili Usul kuralları:
1- Taraflar usule ilişkin işlemi tamamen veya kısmen Islah edebilir. ( m. 83 ) Tahkikata tabi davalarda Islah tahkikat sona erinceye dek yapılabilir. ( m.84 )
2- Islah yapan tarafın, Islahı götürdüğü tarihe kadar yapılmış olan işlemlerin, yapılmamış olmasını sağlar. ( m.87 )
3- Davalı cevap dilekçesi ile karşılık dava dahil olmak üzere tüm iddia ve savunmalarını ve savunma nedenlerini birlikte bildirmek üzere cevap dilekçesini davacıya tebliğ ettirdikten sonra onun onayı olmadan savunma nedenlerini genişletemez, değiştiremez.
Islah, bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 202/1, 2, 3 ) Öğretide tartışılan konu ( m. 202/son ) Islahın süreli usul işlemlerlini kapsayıp kapsamayacağıdır.
Öğretideki bu tartışmaya girmeden önce, davanın açılması sonucları iddia ve savunmanın ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin usul kurallarına değinmekte yarar vardır.
Davacı dava dilekçesi ile iddiasını ve iddianın dayanağı olan tüm olayları hukuki nedenlerini açıklamak ( m. 179 ) davada dayanacağı delilleri bildirmekle yükümlüdür. ( m. 163 - 180 )
Dava açılmakla taraflar yönünden oluşan sonuçlar:
1-Davalının onayı olmadan davacı davasını takipsiz bırakamaz.
2-Davalının onayı olmadan davacı davasını genişletemez, içeriğini değiştiremez.
3-Davada feragat ve Islah bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 185 )
ilk itirazlar ( m. 197 ) ilk itirazların ileri sürülme zamanı:
1- ilk itirazlar davalı için cevap için öngörülen on günlük süre ( m. 195 ) içinde veya hakim bir süre belirlemiş ise belirlenen bu süre içinde bildirmekle yükümlüdür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 198.maddesinin ön gördüğü ayrıcalıklardan yararlanma halinde öngörülen süre içinde bir itirazın yapılmış olması gerekir.
Davalı cevap vermek zorunda değildir. Davayı cevapsız bırakabilir. Bu halde uygulamada davanın tümüyle red edildiği kabul edilmektedir. ( m. 201 ) Ancak cevap verilmiş ise cevabın yasal süre icinde yapılmış olması ve davalının dayandığı tüm olayları ve yasal dayanaklarını iddia ve savunmalarını kapsaması gerekir. ( m. 201 - 202 ) Yasanın belirlediği sürelerin hukuki niteliği; Yasanın belirlediği süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlem yapılmamış ise bu hak sakıt olur. Hakim belirlediği sürenin kesin olduğunu kararlaştırabilir. Aksi halde süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. ( m. 163 ) Yasanın belirttiği süreler ve hakimin kesin olarak verdiği süreler ile hakimin verdiği ikinci süre hak düşürücü süredir. Bu husus yasada "bu hak sakıt olur" ve "ikinci süreyi kaçıran tarafa yeniden süre verilmez" sözleriyle açıklanmıştır. ( HGK. 07/10/1994 gün 1417/612 sayılı karar )
Hak düşürücü süreleri hakim tarafların ileri sürmesini beklemeksizin doğrudan dikkate alır. Zira yasa koyucunun hak düşürücü süreyi koymasında kamu yararı egemendir.
Hukuki işlemin Islahla düzeltilmesi, geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirir. O halde dava dilekçesi olmadan, davacının, cevap dilekçesi olmadan, davalının Islah işlemine baş vurması mümkün değildir. Hak düşürücü süreye tabi bir dava, süre geçtikten sonra açılmış ise, hakim doğrudan dava koşulu bulunmadığından, dava belirlenen zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış ise davalının yukarıda belirtilen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163.maddesi uyarınca, hak düşürücü olan on günlük cevap süresi içinde zamanaşımı itirazı ile karşı çıkmış ise, hakim, esasa girmeden davayı red etmekle yükümlüdür. Hakim süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. ( 2.HD. 31/03/1995 gün 2932/3861 ve 12/06/1995 gün 6121/6916 s. kararlı ) Belirtilen bu kabul şekli yargının kararlılık kazanmış görüşüdür. ( 15.HD. 19/12/1975 gün 4013 - 5019 s. karar )
Bu düşünceler çerçevesinde süresi geçtikten sonra yapılmış ve karşı çıkılmış bir savunma hiç yapılmamış gibidir. Aynı hukuki sonucu doğurur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesi taraflardan birinin usüle ilişkin işleminin Islah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Davaya cevap vermemiş, veya verdiği cevap verilmemiş hükmünde kabul görmüş ise, ortada yapılmış bir işlem olmadığından, o işlemin düzeltilmesi de söz konusu edilemez.
Zamanaşımı itirazı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187.maddesinde sayılan ilk itirazlardan olmamakla beraber öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının da on günlük cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde, görüş birliği vardır. O halde cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itarazının dikkate alınması davacının karşı çıkmaması ile olasıdır. ( m.202/2 ) Diğer taraf onay vermemiş ise zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Dikkate alınmaz.
Somut olayda birinci cevap dilekçesi ve bu dilekçe ile yapılan zamanaşımı itirazı on günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmış ve davacı bu itiraza süresinde karşı çıkmıştır. O halde yukarıdaki açıklamalar gereği zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Yapılmamış hukuki bir işlemin Islahla düzeltilmesinin düşünülmesi temel hukuk kurallarıyla bağdaşmaz. ( Üstündağ süresinde cevap vermemenin müeyyidesi vardır, İstanbul barosu dergisi 1962 sayı 4 sh.34 )
2- Süresinde yapılmayan zamanaşımına karşı çıkılmakla karşı koyan taraf için yasadan kaynaklanan kazanılmış hak doğmuş olur. Kazanılmış bir hak islahla ortadan kaldırılamaz. Zira bir tarafa hak tanınırken, diğir tarafın hakkı ortadan kaldırılmakla Anayasal eşitlik hakkı zedelenmektedir. ( Anayasa Md.10 )
3- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrası cevap dilekçesini süresi içinde verenlere tanınmış bir olanaktır. Süreyi geçirmiş olanlar bu haktan yararlanamaz. ( Üstündağ a.g.e. sh.35 )
4- Yargının kararlılık kazanan uygulamalarında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrasının zamanaşımı itirazlarında, uygulanma olanağı bulunmadığı yönündedir.
5- Olayımızda davalılardan Şükrü, Fikret ve Özgül süresi geçtikten sonra zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. O halde Islahla düzeltilmesi gereken usule ilşkin hukuki bir işlemin varlığından da söz edilemez. Yasal sürelerin Islahla etkisiz hale getirilmesi de olası değildir. Zira yasal süreler tarafların yapması gereken usuli bir işlem değildir. O halde davalılar Şükrü, Fikret ve Özgül yönünden yapılmamış hükmünde olan zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması işin esasının incelenmesi gerekir.
Sayın çoğunluğun davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine ilişkin kararın onaylamasına katılmıyoruz. Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.
Old 25-03-2009, 14:35   #4
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Cevap layihasında bildirilmeyen ilk itirazlar ıslah yolu ile de ileri sürülemez. İlk itirazlar karşı taraf buna muvafakat etse bile kanunda belirtilen süre geçtikten sonra ileri sürülemez. Islah yoluyla davanın taraflarından birisi yapmış olduğu bir usul işlemini düzeltebilir. Ancak yapılmayan bir usul işlemi ıslah yoluyla sonradan yapılamaz. (Bknz. Prof. Kuru, Medeni Usul Hukuku, Ank. 1998 s.510)
Old 25-03-2009, 17:04   #5
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Süresinde ileri sürülmeyen ilk itirazların ıslah yoluyla ileri sürülemeyeceği noktasında arkadaşlara katılmakla birlikte,bir ilk itiraz olmayan zamanaşımı defi konusunda Yargıtay ve doktrinde farklı görüşler olduğunu belirtmek isterim.Örneğin 4.Hukuk Dairesi süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımının sonradan ıslahla ileri sürülemeyeceğine içtihat etmişken,yakın tarihli kararlarında 2.HD. ve 9.HD.buna cevaz vermiştir.Yine Kuru'ya göre bu mümkünken,Üstündağ aksi fikirdedir.Bu konuda bir İBK kararı ihtiyacı olduğu ortadadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Islah yoluyla zamanaşımı def'inin ileri sürülmesi ve içtihatların birleştirilmesi iht Av. Ö.Erol Yavuz Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 18 25-09-2017 11:36
30 yıl önce verilen kararın ilamlı icra yolu ile takibe konu yapılması mümkün müdür? av.banu Meslektaşların Soruları 3 24-12-2008 17:39
Kaydında ihtiyati tedbir olan bir gayrımenkulün miras yolu ile intikali mümkün müdür? avukat zeynep Meslektaşların Soruları 5 26-06-2008 12:09
Ceza Mahkemesinde Katılma Yolu ile Temyiz Mümkün müdür? muzio Meslektaşların Soruları 8 24-10-2007 10:57
Islah yolu ile dolar olan müddeabihi TL ye çevirebilirmiyim? NİLGÜN Meslektaşların Soruları 2 30-06-2007 00:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04340506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.