Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İtirazin İptali Davası Kısmi Dava Şeklinde Açılabilir mi ?

Yanıt
Old 16-05-2006, 14:16   #1
erdal7

 
Varsayılan İtirazin İptali Davası Kısmi Dava Şeklinde Açılabilir mi ?

Arkadaşlar.
Borçlu hakkında , 30.000 YTL üzerinden ilamsız icra takibi yapılmıştır.
Borçlu takibin tümüne itiraz etmiştir.
Alcaklı taraf olarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak , ek dava açma hakkımızı saklı tutup , 20.000 YTL üzerinen ve Borçlu tümüne itiraz etmiş olmasına rağmen , borçlunun itirazının 20.000 YTL LIK (KISMEN) KISMININ İPTALİ YÖNÜNDE dava açtık .
Böyle yaparken de dilekçemizde davamızın kısmi dava olduğu alacaklı harçları karşılayamadığı için borçlunun itirazının şimdilik bu kısmının iptaline ve ek dava açma hakkımızı saklı tuttuğumuzu özellikle belirttik. Alacağın tesbiti bilirkişi incelemesi gerektirir nitelikte olup , ilerde red edilecek kısım yönünden davayı riske atmamak için bu şekilde davranılmıştır.

İlk duruşmasında hakim bey ,

Borçlu tümüne itiraz ettiği için ve dava da itirazın ipali davası olduğu için 10.000 YTL lık kısım yönünden harcın gelecek celseye kadar ikmaline aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine dair ihtarat da bulundu. Başkaca herhangi bir usuli işlem yapmıyorum dedi. ve yeni bir duruşma günü verdi. (Davacıyı bu şekilde harcın ikmaline zorlamak , İtirazın iptaline ilişkin davanın kısmi dava olarak açılamıyacağına yönelik yanlış düşünceden kaynaklandığına inanmaktayım.)
Tüm araştırmalarıma rağmen , İtirazın iptali davasının KISMİ OLARAK AÇILIP AÇILAMIYACAĞINA dair bir tartışma veya karar bulamadım. Kanatim olabileceği yönündedir.
Bu hususu müsadenizle tartışmaya açmak istiyorum. Saygılarımı sunarım. Erdal
Old 16-05-2006, 19:25   #2
arif0275

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım işin açığı bende istediğiniz anlamda bir Yargıtay karı bulamadım ancak çok da detaylı bir arama yaptığımı ileri süremem.Olay ile direkt bağlantılı olmasa da değerlendirme de ışık tutabileceği kanısıyla bazı görüş ve kararlar sunuyorum.
İlk olarak sizin ileri sürdüğünüz sebepler doğrultusunda kısmi dava açma hakkınızın bulunduğuna dair bir doktrin görüşü sunuyorum:
Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı (Prof.Dr.Baki KURU- Prof.Dr.Ramazan ARSLAN- Prof.Dr.Ejder YILMAZ) Sahife 276:
“Şu halde,alacaklı alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp,alacağının şimdilik belli bir kesimini (bölümünü) dava konusu yapabilir.Ancak alacaklının böyle bir kısmi dava açmada korunmaya değer (meşru) bir hukuki yararının bulunması gerekir.
Davacının,yargılama giderlerinden tasarruf etmek çin,kısmi dava açmasında korunmaya değer (meşru ) bir hukuki yararı vardır.”

Ancak itirazın iptali davası ve icra inkar tazminata ilişkin Yargıtay Kararlarından örnekleri de ele almak gerektiği kanaatindeyim.

HD 19, E: 2001/5444, K: 2002/2420
Girişilen icra takibine karşı yapılan itiraz üzerine alacaklı; İİK.nun 68.maddesi uyarınca İcra Tetkik Merciin''''den itirazın kaldırılmasını veya aynı yasanın 67.maddesi gereğince genel mahkemede itirazın iptalini isteyebileceği gibi, bunlardan ayrı olarak alacak (tahsil) davası da açabilir.

HD 19, E: 2000/8790, K: 2001/2517
Dava, icra takibine karşı borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemine yöneliktir, itirazın iptali davasında, öncelikle borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. HK.''''nun 67/2. fıkrasındaki icra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı da borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun icra takibine konu olan alacağa haksız olarak itiraz etmesini önlemektir. Genel Hükümlere göre açılan alacak davalarında haklılık durumunun dava tarihine göre belirlenmesi gerekmekte ise de itirazın iptali davalarında haklılık durumunun takip tarihi itibari ile gözetilmesi gerekir.

HG 00, E: 2003/9-76, K: 2003/126
İhtarnamede talep edilmemiş olan alacak için, işveren davadan önce temerrüde düşürülmediğinden kısmi dava ile istenen miktara bu davanın açıldığı tarihten, kısmi ıslahla arttırılan miktara, kısmi İslahın yapıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir.

Bu kararlar ışığında ben şöyle bir yorum yapıyorum.Ortada bir itirazın iptali davası var.Bilindiği gibi bu dava genel hükümlere göre görülecektir.Buna göre yukarıda ki görüş doğrultusunda meşru bir sebebiniz de mevcut olduğundan dolayı kısmi dava açılabilir.Ancak sizinde belirttiğiniz üzere alacak likit olmadığından dolayı bu dosya sonunda karar lehinize çıksa dahi icra inkar tazminatına hükmedilmeyecektir.
Old 16-05-2006, 20:05   #3
Hoca

 
Varsayılan

Sayın Erdal7, kanaatimce açtığınız davada hukuka aykırı bir durum yok. Hakim'in ara kararı yanlıştır. Bu hususta seçenekleriniz;
1-Doktrin ve içtihat örnekleri sunarak mahkemeyi ikna edeceksiniz.
2-Bu olmuyorsa ara kararının gereğini yapacaksınız.
3-Bu da olmuyorsa aleyhinize verilecek kararı "temyiz" edeceksiniz.
Kolay gelsin. Saygılar.
Old 17-05-2006, 12:10   #4
ilker kırgıl

 
Varsayılan

Selamlar ,
İlamsız icra takibinde İtirazın iptali davası açmak için 1 yıllık -sanırım- hak düşürücü süreyi gözettiniz mi acaba !!

Somut bir yasa metninine dayanmamakla birlikte, bir yönüyle hakımin kararını doğru da buluyorum. Zira , tüm İtirazın iptali davalarında sembolik miktar için dava açıp %40 kötüniyet tazminatını riskini bertaraf etmiş olursunuz. Bu da kanuna karşı hile oluşturur.

Ayrıca harç param yoktu mazereti de adli yardım müeessesi karşısında pek destekli bir mazeret sayılmaz kanaatindeyim.
Kolaylıklar dilerim.
Old 17-05-2006, 12:55   #5
erdal7

 
Varsayılan

İtiraz daha yeni yapıldı. Dava süresinde açılmıştır. Kaldıki bir an için süresinde açlmasa bile itirazın iptali davası alacak davası olarak devam edeceğinden yine sorun çıkmaması lazım.

Kısmi dava açmanın kötüniyetli olarak uygulandığı durumlara örnek verecek olursak;
1- Temyiz sınırının altında , Yada Karar Düzeltme Sınırının altında dava açılması halinde , Davalı tarafın hak arama hürriyeti kısıtlanacağı için davacının kısmi dava açmakta kötüniyetli olduğu düşünülebilir. Kaldıki bu durumda bile davalı taraf Karşılık dava olarak Menfi tesbit davası açabilir ve müddeabihi daha yukarıda tutarak hüküm alabilir.

2- Yine şahitle ispat edilemiyecek bir hususta sırf bu düşünce ile 400 YTL nin altında kısmi dava açılması ve şahitle ispat etme girişiminde bulunmak , kısmi dava açmak hakkının kötüye kullanılması teşkil edebilir.

3- Yada Vekalet ücretini daha yüksek almak için kısım kısım davalar açılır ve vekalet ücretindeki dilimlerden dolayı daha yüksek vekalet ücreti alma girişimi de kısmı dava açma hakkının kötüye kullanımını teşkil edebilir.

Aklıma ilk gelenler bunlar, Bunların haricinde bence mahkemenin kararı hatalıdır. Fakat yapacak bir şey yok .Sırf bu durumu öğrenmek için davayı red ettirip temyize gidecek halimiz de yok. Malesef mecburen harcın ikmaline gideceğiz.

Güzel fikirlere açığız. Saygılarımı sunarım. ERDAL
Old 10-01-2008, 19:06   #6
mavikaranlık

 
Varsayılan

Hakimin size davanızı açıklattırması lazım. Davanızın itirazın iptali davası mı yoksa alacak davası mı olduğunu sorması lazım
Old 11-01-2008, 01:45   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alacak davası kısmi açılabilir ancak kanımca itirazın iptali davası kismi dava şeklinde açılamaz. Sayın Kırgıl'ın belirttiği gibi, kısmi ve sembolik bir tutar için açılan itirazın iptali ile kötüniyet tazminatının anlamı kalmaz ki bu durum itirazın iptali davalarının mantığına aykırıdır.
Old 11-01-2008, 10:57   #8
sultanahmet

 
Varsayılan

İtirazın iptali davası, niteliği itibariyle, takip hukukuna ilişkin özelillik taşıyan bir alacak davasıdır. Dolayısıyla, davanın açılması, görülmesi ve uygulanacak usul kuralları bakımından, genel mahkemelerde görülen diğer davalardan hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla, itirazın iptali davası kısmi dava şeklinde açılabilir. Buna engel hiçbir düzenleme yoktur.
Old 11-01-2008, 11:27   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sultanahmet
İtirazın iptali davası, niteliği itibariyle, takip hukukuna ilişkin özelillik taşıyan bir alacak davasıdır. Dolayısıyla, davanın açılması, görülmesi ve uygulanacak usul kuralları bakımından, genel mahkemelerde görülen diğer davalardan hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla, itirazın iptali davası kısmi dava şeklinde açılabilir. Buna engel hiçbir düzenleme yoktur.
Ben de tam tersini düşünüyorum: Alacak davası ile itirazın iptali davası birbirinden farklıdır. İtirazın iptali davalarında bir alacağın tahsili istenemez, sadece itirazın iptali (ve davanın niteliği gereği icra inkar tazminatı) istenebilir.
Old 11-01-2008, 11:41   #10
sultanahmet

 
Varsayılan

İtirazın iptali davasında konu, takibe konulan alacağa yönelik itirazın iptali, yani takibe konu alacağın varlığının tespiti ve ödenmesidir. Bilindiği gibi, alacaklının elinde kendisine itirazın kaldırılmasını talep etme imkanı veren bir belge bulunmuyorsa, genel mahkemelerde itirazın iptalini talep ederek, genel usul kuralları çerçevesinde alacağını ispat etmesi aranmaktadır. Dolayısıyla genel mahkemelerde görülen itirazın iptali davasını, icra inkar tazminatı dışında, genel usul kurallarından ayıran hiçbir özellik yoktur.
Old 11-01-2008, 12:41   #11
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
kanımca itirazın iptali davası kismi dava şeklinde açılamaz
Bu görüşümün aleyhinde, yani "itirazın iptali davasının kısmi dava şeklinde açılabileceği" yönünde iki Yargıtay kararı:

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
2004/6952 Esas
2005/187 Karar
25.01.2005

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, 12.3.2003 tarihli 337.794.088.-TL. bedelli ve 15.3.2003 tarihli 591.416.000.-TL. bedelli faturalara dayanılarak girişilen icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini ancak itiraz dilekçesinde yalnızca 12.3.2003 tarihli faturaya konu malın teslim edilmediğinin belirtildiğini, bu durumda diğer fatura münderecatının kabul edildiğini ileri sürmüş ve itirazın kısmen iptali ile takibin 591.416.000.-TL. bedelli faturaya dayalı kısmının devamına, % 40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 29.3.2004 tarihli duruşmada 337.794.088.-TL.lık faturayı kabul etmediğini, faize itirazı olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece icra takibine kısmen itiraz edildiği halde takibin tamamen durdurulduğu, davacının itiraz edilmeyen fatura miktarı (591.416.000.-TL) kadar takibin devamını istediği, bu talebin şikayet yolu ile ileri sürülmesi gerektiği gerekçeleri ile davanın usul yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İtiraz dilekçesi içeriğine göre itirazın kısmi itiraz olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Davacı buna rağmen takipte talep edilen miktarın 591.000.000.-TL.lık bölümü yönünden dava açmıştır. O halde mahkemece talep gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
2005/13318 Esas
2005/18515 Karar
13.12.2005

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, 1991 yılında Halil Tektaş'a ait taşınmazı kiraladığını, davalı Halil'in kira alacağı için takip yaptığını ve tahliyeye karar verildiğini, davalı Önder Bıçakçı'nın ise taşınmazı davalı Halil'den boş olarak kiraladığını ve içindeki eşyaların tespitini yaptırdığını, 25.3.2003 de Halil Tektaş ve Önder Bıçakçı aleyhine Kadıköy 6. İcra müdürlüğüne takip dosyası ile tespiti yaptırılan eşyaların bedeli için ve kullanma karşılığı 50.000 YTL. takip başlattığını, davalıların itiraz ettiklerini, itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesinin 1992/33 değişik iş sayılı dosyasında taşınırların saptanan değerleri 64,75 YTL.nın 25.3.2003 takip tarihi itibariyle alım gücünün, davalının eşyalara 30.3.1992 haksız olarak el koyma tarihi ile, 25.3.2003 takip tarihi arasında sağlayabileceği gelirinin hesaplanarak alacağın tespiti ile davalı Halil'in Kuşadası İcra Müdürlüğünün 2003/2945 esas sayılı dosyası ile takipli alacaktan 1.000.000.000 TL.na yönelik itirazının iptali ve takibin devamına aynı miktarın yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen diğer davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı Önder Bıçakçı mirasçıları, davanın 26.07.2004 de açıldığını, miktar itibariyle Asliye hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğunu görevli mahkemenin Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu belirtmiş ve esastan da davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, davadaki istek, haksız el koyulan eşyalarla ilgili maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalılar tarafından haksız el koyulan eşyaların iade edilmediğini, belirterek davalılar aleyhine 50.000.000.000 liranın tahsili için icra takibine girişmiş icra takibine itiraz edilmesi üzerine de zararın 50.000.000.000 lira olduğu açıklandıktan sonra, mahkemece gerçek zararın tespiti ile şimdilik 1.000.000.000 lira üzerinden itirazın iptali istenmiştir. HUMK.nun 4. maddesinde " alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır. Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu taktirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda takip konusu alacağın tamamının münazaalı olduğunu, eldeki davanın kısmi dava olduğu açık ve belirgindir. Böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
İtirazın iptali davalarında bir alacağın tahsili istenemez, sadece itirazın iptali (ve davanın niteliği gereği icra inkar tazminatı) istenebilir.
Bu görüşümü doğrulayan bir Yargıtay kararı:

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
2001/15124 Esas
2001/14417 Karar
24.09.2001

Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosya içeriğine göre davacı işçinin daha önce davalı işveren aleyhine açtığı kısmi davada saklı tuttuğu bakiye alacağı için icra takibine başvurduğu, davalının takibe konu alacağın 537.584.802 Liralık kısmına itirazda bulunarak takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Davacı işçi,itirazın iptali ve takibin devamı ile icra-inkar tazminatı isteğinde bulunmuş, ayrıca itiraza konu alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 537.584.802 TL. alacağın davalıdan tahsiline, icra-inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, itirazın iptali ile alacağın tahsili birlikte istenemez. Böyle bir durumda mahkemece davacı tarafa, davasının itirazın iptali mi, yoksa alacak davası mı olduğunun açıklattırılması ve buna göre davanın itirazın iptali ya da alacak davası olarak sonuçlandırılması gerekir. Dava konusu olayda, davacı aynı davada hem itirazın iptalini hem de alacağın tahsilini istemiş ise de 20.2.2001 tarihli dilekçesinde davasını itirazın iptali ve icra-inkar tazminatı isteğine hasretmiş olduğundan davanın buna göre sonuçlandırılması gerekirdi. Öte yandan dava konusu alacak kesinleşen kısmi dava dosyasındaki bilirkişi raporu ile belirlenmiş ve alacak likit olduğundan davacı lehine icra-inkar tazminatına da hükmedilmelidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/09/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-01-2008, 02:40   #12
Av.Fahri Sürücü

 
Varsayılan

İtirazın KISMEN İPTALİ talep edilebilir.
Ancak kısmi dava açılması halinde KALAN KISIMLA İLGİLİ İTİRAZIN KABUL EDİLDİĞİ MANASINA GELECEĞİNİ düşünüyorum....Hakların saklı tutulmuş olmasının da neticeyi değiştirmeyeceğini düşünüyorum...

Sayın ALADAĞ ; sunmuş olduğunuz Yargıtay Kararlarında İTİRAZIN KISMEN talep edilebileceği belirtilmektedir. ANCAK KALAN KISIMLA İLGİLİ AÇILMIŞ BİR DAVADA NE KARAR VERİLDİĞİ açıklanmıyor.

Yine aynı anda hem alacak davası hem de itirazın iptali talep edilemeyeceği açıktır. İçtihatlarla da sabittir. Ancak somut olayımızda bu konuda da bir tartışma yoktur. Açılan İTİRAZIN İPTALİ DAVASIDIR.

ÇÖZÜM ÖNERİSİ : Kanaatimce böyle bir sorunla karşılaşmamak için doğrudan ALACAK DAVASI açmakta yarar vardır. Böylelikle kısmi dava bir fayda sağlayacaktır. Yeni bir dava açmaya da gerek yoktur. DAVAYI ISLAH EDEREK ALACAK DAVASINA DÖNÜŞTÜRMEK DE MÜMKÜNDÜR....

Yorum ve katkılarınızı bekliyorum.
Old 21-05-2010, 18:07   #13
mine balkan

 
Varsayılan

borçlu takibe yetki ve asıl alacağın bir kısmı için itiraz etmiş, yetki itirazı da bulunduğundan takip borcun tamamı için durmuştur.
Borca itiraza ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılacağından davanın uzayacağı açık. Yetkiye itirazın kaldırılması ile borca itirazın kaldırılması (banka alacağı olduğu için kesin kaldırma mümkün)ayrı ayrı talep edilebilir mi? amacımız yetkiye itirazı hızlıca kaldırıp itiraz edilmeyen alacak miktarı için haciz işlemlerine başlamaktır.
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler..
Old 24-05-2010, 01:09   #14
Av.Fahri Sürücü

 
Varsayılan

davanın TEFRİK edilmesini talep edebilirsiniz,
sadece yetki üzerinden karar verir,
kısmi itirazla ilgili kısmı ayrı bir esasa kaydederek, tartışma konusu yapabilirsiniz, aklıma sadece böyle bir çözüm geliyor doğrusu...
Old 25-05-2010, 17:12   #15
üye14072

 
Varsayılan

bu ilk mesajı yazan meslektaşım davasını nasıl sonlandırdı
Old 20-12-2010, 09:58   #16
Ufuk Levent Timurkaynak

 
Varsayılan

Bu konu bence günümüzde çok önem kazandı.. Özellikle sulh hukuk mahkemelerinde görülen itirazın iptali davalarında alacaklı aleyhine, takip talebinden 50 TL'lik sadece faiz talebinden bir fark dahi olsa; davalı/borçlu vekili lehine 500 TL vekalet ücreti hükmediliyor ki bu hiç adilane değil.

Bu konudaki tüm görüşlere ihtiyaç duymaktayız.

Syg
Old 13-11-2012, 21:15   #17
tahliye

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım,
Kira sözleşmesine dayalı, nisan, mayıs, haziran, temmuz, agustos aylarına ilişikin temmuz ayında örnek 13 ile takip yapılmış, takibe süresinde itiraz edilmiştir (borcun tamamına). Agustos ayının da takibe konmasının sebebi muacceliyet sartı olması ve daha önce kira bedellerinin ödenmemesi idi. Ancak yürülüğe giren borçlar kanunu hükümlerinin kamu düzeniyle ilgili olanlarının eski Borçlar Kanunu zamanındaki ihtilaflara da uygulanması işimizi zorlaştırmış bulunmakta.

Borçlu borcun tümüne itiraz ettmiştir, ve hiç ödeme yapmamıştır. Borçlunun sadece Agustos ayı kısmına ilişkin itirazının haklı olmasından dolayı, itirazının yalnızca haksız kısmına ilişkin Sulh Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali ve tahliye davası açmayı düşünüyorum. Ancak bu durumda ihtarlı ödeme emri (agustos ayını da kapsayan) tahliyeyi sağlayacak mıdır? Yargıtay kararı bulamamaktayım.

İyi çalışmalar diliyorum.
Old 02-12-2012, 22:07   #18
tahliye

 
Varsayılan

Arastirdigim kadariyla,
hem muaccel hem muaccel olmayan kira bedelleri ihtarli odeme emri ile talep edilir ve borclu hem muaccel olan hem de muaccel olmayan aylara iliskin itirazde bulunursa,
borclu tarafindan muaccel olan kira bedelleri de taninan yasal surede odenmemis ise tahliye sartlari olusacaktir.
Old 01-12-2014, 14:43   #19
ali küver

 
Varsayılan

Meslektaşımızın sitesinden alıntıdır (http://www.gokhanarican.av.tr/mak_koviid.html):

KISMİ ÖDEME ve İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan (İİK.m.67/1); alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Aynı şekilde itirazın iptalini isteyen alacaklı da borçlunun itirazdan sonra ödemede bulunduğunu bildirmişse bunun da mahkemece nazara alınması ve ödemenin yapıldığı aşamaya göre sonuçlarının üzerinde durulması gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki; alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır.

Bunun gibi, takibe konu borcun ödenmediği veya kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın kalmayacağı kuşkusuzdur. Dava açıldığı aşamada ödenmeyip de dava aşamasında ödemenin gerçekleşmesi halinde ise bu durum hükmedilecek tazminat yönünden önem taşıyacak; davanın esasını da etkileyecektir.

Şu da eklenmelidir ki, takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğünce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; eş söyleyişle, harici ödemelerin İcra Müdürlüğünce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

Bu itibarla, icra takibinden sonra borçlu tarafından ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, borçla ilgisinin saptanması halinde söz konusu ödemeler düşülerek, bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekir.*

*Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/13-29 E., 2011/56 K. (http://www.gokhanarican.av.tr/mak_koviid.html)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çek İptalİ Hakkinda xparadoksx Meslektaşların Soruları 12 03-06-2011 08:35
Kadastro-tapu İptalİ Seher Meslektaşların Soruları 4 16-03-2009 15:46
İtİrazin İptalİ Davasinda Hukuk Ayibi!!! Av. Başak SANCAR Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 4 24-02-2009 01:10
Resmİ Vekalet Ücretİ İÇİn İtİrazi İptalİ ilker kırgıl Meslektaşların Soruları 4 13-01-2008 22:19
Ssk Kaydinin İptalİ Halİnde Almıla Meslektaşların Soruları 0 11-12-2006 12:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10470390 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.