Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

acil yargıtay kararı arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-04-2007, 11:42   #1
munzur0000

 
Varsayılan acil yargıtay kararı arıyorum

Yargıtay 14 HD. 19.02.1988 tarih ve 1987/36 esas 1988/1382 karar sayılı yargıtay kararını arıyorum. Yardımınız için teşekkür ederim şimdiden...
Old 06-04-2007, 11:48   #2
GÜLİZ

 
Varsayılan

sayın munzur verdiğiniz bilgiler tam olarak doğru mu?bu bilgilerde herhangi bir karar yok da o yüzden.en azından benim kaynağımda..
Old 06-04-2007, 11:55   #3
munzur0000

 
Varsayılan

açtığım bir davayı hakim bu yargıtay kararına dayanarak reddetti.
Old 06-04-2007, 11:57   #4
GÜLİZ

 
Varsayılan

eğer doğruysa maalesef ben ulaşamadım böyle bir karara.size kolaylıklar diliyorum..
Old 06-04-2007, 14:22   #5
Av.gözdegörgün

 
Varsayılan

slm...yargıtay kararını bende araştırdım,ulaşamadım.Numarası yanlış olabilir.bol şans
Old 06-04-2007, 15:45   #6
Defne Elif

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşım,
Sözü edilen karar 19.02.1988 tarih 1987/39 E 1988/1383 K. olabilir mi?Karar "Davada husumet" ile mi ilgili?Cavit Tuna
Old 07-04-2007, 12:57   #7
av.fundasin

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım 1987/36 Esaslı iki adet karar bulabildim.Verdiğiniz karar ve tarih numarasıyla arama yaptıgımda bulamadım.Hangi konuyla alakalı olduğunu yazarsanız daha sağlıklı arama yapabilirim.
Old 07-04-2007, 12:57   #8
av.fundasin

 
Varsayılan

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI


Esas No.
1987/36
Karar No.
1988/56
Tarihi
23.12.1988


İLGİLİ MEVZUAT
233-KHK/43


KAVRAMLAR


ÖZET
8.6.1984 GÜNLÜ, 233 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME’NİN 43. MADDESİNİN ANAYASA’NIN 128. VE 152. MADDELERİNE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİDİR. (DEĞİŞTİRİLDİĞİNDEN, KONUSU KALMAYAN İTİRAZ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMİŞTİR.)


Resmi Gazete Tarihi: 30 Temmuz 1989

Resmi Gazete Sayısı: 20237

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 5. İş Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 8.6.1984 günlü, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 43. maddesinin Anayasa’nın 128. ve 152. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.

I- OLAY :

Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü işyerlerine ilişkin olarak, Türk Ulaştırma Kamu İşverenleri Sendikası (TÜTİS) ile Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) arasında 1.10.1984-30.9.1986 yürürlük süresini kapsayacak biçimde bağıtlanan 10. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’nin 8. ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 34. maddeleri uyarınca Antalya İstasyon Müdürlüğü işyeri için bir baş temsilci olmak üzere iki üyesini sendika işyeri temsilciliğine atadığını bildiren işçi sendikasına gönderdiği karşılık yazıda 16 işçinin 233 sayılı KHK’ye göre “Sözleşmeli personel” olarak çalıştığını belirten işveren sendikası, işçi sayılmayanların sendika işyeri temsilcisi atanmalarını kabul etmediğini bildirince Hava-İş Sendikası Mahkemeye başvurarak, işverenin işlem ve savının 233 sayılı KHK’ye aykırı bulunduğu gibi ayrıca bu KHK’nin tümüyle Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürerek çalıştıkları işlerin niteliği gözetilince sözü edilen KHK. kapsamında sayılmayacaklarından Antalya İstasyon Müdürlüğü’ndeki 56 kişinin 1475, 2821 ve 2822 sayılı Yasalara göre işçi olduklarının, bu nedenle de işyeri için 2 sendika temsilcisi atanması gerektiğinin tespitiyle bu konudaki hukukî sataşmanın önlenmesine karar verilmesini; davalı işveren de, 233 sayılı KHK’nin ceza hükmünü içeren 46. maddesi dışında, yayınlandığı 18.6.1984 gününde yürürlüğe girdiğini, çalışan sözleşmeli personelin KHK’nin 41. maddesinin 2. bendi karşısında toplu iş sözleşmesi kapsamına alınması ve bu sözleşmeden yararlanması olanağı bulunmadığını savunarak davanın reddini, istemişlerdir.

Mahkemenin, yanların sav ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla yaptırdığı bilirkişi incelemesinde alınan, durumları anlaşmazlık konusu olan 16 işçinin gördükleri işler nedeniyle iş hukuku anlamında işçi sayılmaları gerektiği, bunların 233 sayılı KHK’nin 43. maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalıştırmanın hem bu KHK’ye hem de Anayasa’ya aykırı düşeceği, bu nedenlerle davacı sendikanın 56 işçi çalışan işyerinde 2 sendika işyeri temsilcisi atayabileceği ve istemin yerinde olduğu görüşüne yer veren raporu davalı vekili kabul etmemiş, yerel mahkeme, davacı vekilinin yinelediği Anayasa’ya aykırılık savını da ciddi görerek 233 sayılı KHK’nin 43. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ :

Yerel Mahkemenin 22.9.1987 günlü ilk başvuru kararının gerekçe bölümünde, yargılama sırasında 233 sayılı KHK’nin bütünüyle Anayasa’nın ruhuna ve 128. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı olduğundan iptali gerektiği kanısına varıldığı, bu hususta davacı vekilinin istemlerinin de ciddi sayılarak Anayasa Mahkemesi’ne gitmek zorunda kalındığı, Anayasa’nın128. maddesinde geçen “...diğer kamu görevlileri...” nin KHK’de çalışanlar olarak değerlendirildiği belirtildikten sonra aynen şunlara yer verilmiştir :

“Bu kararnamede önce çıkan 60 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin sözleşmeli personel çalıştırma başlıklı 43. maddesinde teşekkül ve bağlı ortaklıkların genel müdürleri, yardımcıları, müessese ve işletme müdürlerinin sözleşmeli olarak çalıştırılabileceği belirtilmiştir.

Bu sözleşmeden anlaşılacağı gibi, ancak unvan, görev niteliği belirlenmiş yerlerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği kabul edilmiştir.

Demek ki 60 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname bir sınırlama getirdiği halde 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname bir sınırlama getirmemiştir. Bu sebeple kararnamenin kapsamındaki işyerlerinde çalıştırılacak her kişi sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilir.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.

Bu Anayasa maddesine rağmen kanun hükmünde kararname ile yapılması Anayasa’nın 128/2. maddesine aykırı olmaktadır.

Keza Anayasa’nın 152. maddesine aykırıdır. Bu madde “herkes (dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep vs.) sebeplerle aykırılık gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Zira idare istediği personeli sözleşmeli yapar, istediğini yapmaz, bu davada olduğu gibi, garson, temizlik işçisi, hamalı sözleşmeli personel yapar, hatta bir kısmını yapar, diğerini yapmaz. Bu sebeple aynı işi gören iki personelin aldığı ücrette farklı olur. Bu da eşit işe eşit ücret kavramına ters düşer.

Sözleşmeli personel çalıştırmak işçilerin sendikal faaliyetlerini de önler. Sözleşmesi fesh edileceği veya yenilenmeyeceği korkusuna kapılan işçiler sendikal faaliyetlerde bulunamaz. Anayasa’nın kendine tanıdığı bu hakları kullanamaz. Danıştay Başkanı, Danıştay’ın kuruluş yıldönümü nedeni ile 11.5.1987 tarihinde yaptığı konuşma ile bu konu üzerine eğilmiştir. Konuşmanın metni şöyledir :

“Hukuken idare ile sözleşmeli personel arasında akdedilen mukavele bir idari mukaveledir ve idare hukuku kurallarına tâbidir. Hiçbir şekilde özel hukuk kuralları bunlar hakkında uygulanmaz. Bir idari mukavelenin müddeti sonunda dahi iptal edilebilmesi veya yenilenmemesi için idari hukukun aradığı bir takım şartlar vardır. Bunlar da görevin sürekli olmaması, kadroların kaldırılmış olması veya sözleşmeli personelin görevini yapmadığı veya yapmadığının teyit edilmiş bulunmasıdır. Bunun haricinde, bu ilkelerden hiçbirinin öne sürülmeden mukavelenin iptal edilmesi veya yenilenmemesi hukuken mümkün değildir.”

Keza dosyada mevcut bilirkişi raporu ile Anayasa’ya aykırılık iddiası ileri sürülmüş,

Bu raporlar, beyanlar, dosya kapsamındaki belgeler ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tamamının Anayasa’nın ilgili maddesine ve ruhuna aykırı olduğu kanısına varılmış olmakla;

HÜKÜM : 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa’nın 128-152. maddeleri ile ruhuna aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi itirazen arz olunur.”

Anayasa Mahkemesi’nin, KHK’nin hangi hükümlerinin davada uygulanacak hüküm niteliğinde olduğunun belirtilmesi için dosyanın geri çevrilmesine ikinci kez karar vermesinden sonra itiraz yoluna başvuran mahkemenin “Ek Karar”mm ilgili bölümü aynen şudur :

“233 sayılı kararnameden evvel 11.4.1983 tarihinde yürürlüğe konulan 60 sayılı kararnamenin de 43. maddesinde sözleşmeli personel çalıştırma hususu hükme bağlanmış, ancak hangi unvandaki kişilerin bu kararnamenin kapsamına gireceği belirtilmiştir. Buna göre, genel müdür, genel müdür yardımcıları ve bunun gibi bulunmasında güçlük çekilen özelliği bulunan üst düzey yöneticiler kapsamda olduğu diğer çalışanların kararname kapsamı dışında olduğu belirtilmesine rağmen 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 43. maddesindeki “diğer kamu görevlileri” tabiri ile bağdaşacak tahditler kaldırılmış genel olarak herkesi kapsayacak şekilde tahditsiz bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemenin bilerek yapılan bir düzenleme olduğu açıktır. Nitekim dosyada mevcut 14.5.1985 tarihli ve 18.6.1985 tarihli Başbakanlık Personel ve Prensipler Müdürlüğünden sadır genelgelerden de görüleceği gibi, bu gibi teşekküllere alınacak unvanı ve görevi ne olursa ölsün tüm personelin 233 sayılı Kararname kapsamında çalıştırılacağı belirtilmiştir.

Hüküm :

233 Sayılı Kararnamenin 43. maddesi Anayasa’nın 128 ve 152. maddelerine aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesi arz olunur.

16.12.1987”

III- YASA METİNLERİ :

A- İPTALİ İSTENİLEN KHK KURALI :

8.6.1984 günlü, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 43. maddesi şöyledir :

“İstihdam Şekilleri ve Sözleşmeli Personel Çalıştırma

Madde 43. - Teşebbüslerde memurlar (kadrolu personel), sözleşmeli personel ve işçiler istihdam edilir. İşçiler bu Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi değildir. Sözleşmeli personel, belirli bir sözleşme ile teşebbüste çalışan; işçi ve memur statüsünde olmayan personeldir.”

B- İLGİLİ YASA KURALI :

5.5.1984 günlü, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “İşyeri sendika temsilcisinin tayini ve nitelikleri” başlıklı 34. maddesi şöyledir :

“Madde 34. - Toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendika, işyerinde işçi sayısı elliye kadar ise bir, ellibir ile yüz arasında ise en çok iki, yüzbir ile beşyüz arasında ise en çok üç, beşyüzbir ile bin arasında ise en çok dört, binbir ile ikibin arasında ise en çok altı, ikibinden fazla ise en çok sekiz olmak üzere işyerinde çalışan üyeleri arasından işyeri sendika temsilcisi tayin ederek onbeş gün içinde kimliklerini işverene bildirir. Bunlardan biri baş temsilci olarak görevlendirilebilir.

İşyeri sendika temsilcisi olabilmek için kurucu olabilmek hususunda 5 inci maddede belirtilen şartları haiz olmak gerekir.”

C - DAYANILAN ANAYASA KURALLARI :

1. “MADDE 128. - Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğerkamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.

Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.”

2. “MADDE 152.- Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.

Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.

Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.”

IV- İLK İNCELEME :

Anayasa Mahkemesi, önce 3.11.1987 günlü kararıyla, konu ile ilgili olarak gönderilen belge fotokopilerinin onanlı olmadığını, sonra 3.12.1987 günlü kararıyla KHK’nin hangi hükümlerinin davada uygulanacak hüküm niteliğinde olduğunun belirtilmediğini, 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddesi yönünden eksiklik sayarak tamamlanması için dosyayı geriye çevirmiş, yerel mahkemece dosyanın üçüncü kez gönderilmesi üzerine, İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Orhan ONAR, Mahmut C. CUHRUK, Necdet DARICIOĞLU, Yekta Güngör ÖZDEN, Muammer TURAN, Mehmet ÇINARLI, Selahattin METİN, Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, Adnan KÜKNER ve Vural SAVAŞ’ın katılmalarıyla 5.1.1988 günü yaptığı ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama sorununun esasla birlikte düşünülmesine oybirliğiyle karar vermiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ :

İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, Anayasa’ya aykırı olduğu görülen ve ileri sürülen KHK. kuralı ile dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :

A - Esas inceleme evresinde 18 Ocak 1988 günlü, 19698 sayılı Resmî Gazete’de, 5.1.1988 günlü, 308 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmış ve bu KHK’nin 4. maddesiyle itiraz konusu 43. madde “Personel İhtiyacı” başlığıyla değiştirilmiştir. Durumu öncelikle ele alan Anayasa Mahkemesi, konuyu tartışmış ve 15.3.1988 gününde, esasın incelenmesinin sürdürülmesine, Necdet DARICIOĞLU, Mehmet ÇINARLI ve Selahattin METİN’in “233 sayılı KHK’nin itiraz konusu 43. maddesi sonradan yürürlüğe giren 308 sayılı KHK ile değiştirilmiş ve aynı zamanda maddi bir hakla ilgili bulunmamış olduğundan konusu kalmayan davanın reddi gerektiği” yolundaki karşıoyları ve oyçokluğuyla karar vermiştir.

B - Sınırlama Sorunu :

İtiraz yoluna başvuran mahkeme, sözleşmeli personel olarak çalıştırılanların gördükleri işin nitelikleri yönünden KHK. kapsamına alınamayacakları kanısıyla iptal isteminde bulunmuştur. 233 sayılı KHK’nin iptali istenilen 43. maddesi sözleşmeli personelle birlikte memur ve işçileri de kapsamaktadır. İçeriğinde üstü kapalı biçimde, ayraç içinde, memuru “kadrolu personel” olarak tanımlamakta, işçi ve sözleşmeli personel ayırımı da ikinci tümceyle yapılmakta, sözleşmeli personele “işçi ve memur statüsünde olmayan personel” denilerek üçüncü tümcede açıklık getirilmektedir. Bağlantıları, nitelikleri ve tanımları bakımından ilgili tümce ve sözcüklerin birlikteliği gözetildiğinde memurlar dışındaki işçi ve sözleşmeli personeli birbirinden ayırarak incelemek hükmün tümlüğünü bozacağı gibi memurları dışarda bırakmamak da incelemenin amacına, konunun özelliğine aykırı düşebilecekse de aşağıda belirtilen nedenle 2949 sayılı Yasa’nın birinci fıkrasıyla ikinci fıkrasının son bendi uyarınca incelemenin “memurlar” dışında kalan “işçiler ve sözleşmeli personel”le sınırlı olarak yapılmasına gerek kalmamıştır.

C- İtiraz konusu kural, yukarıda belirtilen 308 sayılı KHK’nin 4. maddesiyle, esas inceleme evresinde, değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir. Böylece, iptali istenilen kural, değişikliğin Resmî Gazete’-de yayımlandığı 18.1.1988 günü yürürlükten kalkmakla inceleme konusu kalmadığından esas incelemenin sürdürülmesine gerek görülmemiştir.

VI- SONUÇ :

8.6.1984 günlü, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin itiraz konusu 43. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 22.12.1988 günlü, Esas: 1988/5, Karar: 1988/55 sayılı kararıyla iptal edilen 5.1.1988 günlü, 308 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesiyle değiştirildiğinden, konusu kalmayan itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Servet TÜZÜN ve İhsan PEKEL’in değişik gerekçeleri ve oybirliğiyle,

23.12.1988 gününde karar verildi.

Başkan Mahmut C. CUHRUK

Başkanvekili Yekta Güngör ÖZDEN

Üye Necdet DARICIOĞLU

Üye Yılmaz ALİEFENDİOĞLU

Üye Muammer TURAN

Üye Mehmet ÇINARLI

Üye Servet TÜZÜN

Üye Mustafa GÖNÜL

Üye Mehmet Şerif ATALAY

Üye İhsan PEKEL

Üye Selçuk TÜZÜN

DEĞİŞİK GEREKÇE

233 sayılı KHK’nin itiraz konusu 43. maddesi sonradan yürürlüğe giren 308 sayılı KHK ile değiştirilmiş ve aynı zamanda maddi bir hakla ilgili bulunmamış olduğundan konusu kalmayan itiraz hakkında karar verilmesine gerek yoktur.

Üye Servet TÜZÜN

Üye İhsan PEKEL

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ


Esas No.
1987/36
Karar No.
1987/1914
Tarihi
01.04.1987


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/375
6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/84/85


KAVRAMLAR
TİCARİ İŞLETME
TİCARİ DEFTERLER
ALACAK DAVASI
İMZA İNKARI
DEFTER İNCELEMESİ
İRSALİYE


ÖZET
DAVALI, İRSALİYELERDEKİ İMZALARIN KENDİSİNE AİT OLMADIĞINI, FATURANIN DA KENDİSİNE GÖNDERİLMEDİĞİNİ İLERİ SÜRMÜŞ VE DEFTER İNCELEMESİ SONUCU UYUŞMAZLIK KONUSU MALLARA İLİŞKİN KAYITLARIN DAVALININ DEFTERİNDE OLMADIĞI TESPİT EDİLMİŞ OLDUĞUNA GÖRE, DAVACI DEFTERLERİNİN KENDİSİ LEHİNE DELİL OLARAK KABULÜNE OLANAK BULUNMAMAKTADIR.


DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 20.12.1986 tarih ve 1120 - 915 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :

KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili şirketten muhtelif tarihlerde aldığı kumaşların bedellerinin bir kısmını ödediğini, bakiye ( 1.758.624.50 ) lira alacakları kaldığını, bunun için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, ticari defterlerine göre alacakları olan ( 1.758.624.50 ) liranın davalıdan tahsiline ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili ise mal bedellerinin senet ve çeklerle ödendiğini, davacının faturalarında belirtilen malları teslim almadığını, irsaliyelerdeki imzaların da müvekkiline ait olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkeme; tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırdığı bilirkişi tetkikatına göre davanın kabulüne karar vermiştir.

Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davalı irsaliyelerdeki imzaların kendisine veya adamlarına ait olmadığını ve iddia edildiği kadar mal almadığını, kaldı ki faturaların da kendisine gönderilmediğini ileri sürmüş ve defter tetkikatı sonucunda uyuşmazlık sonusu mallara ait kayıtların davalının defterlerinde mevcut olmadığı tesbit edilmiş bulunmasına göre davacı defter kayıtlarının kendisi lehine delil olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mahkemece bu husus dikkate alınarak, davacıya iddiasının ispata yarar delillerinin ibraz etmesi için uygun süre tanınması ve gerektiğinde irsaliyelerdeki imzalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yuyarıda açıkalanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarırın kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1.4.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay Kararı arıyorum HÜLYA ÖZDEMİR Meslektaşların Soruları 13 02-04-2007 20:23
yargıtay kararı arıyorum... Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 2 01-04-2007 20:38
yargıtay kararı arıyorum acil... av_mesutkaya Meslektaşların Soruları 2 22-03-2007 14:28
yargıtay kararı arıyorum... av_mesutkaya Meslektaşların Soruları 1 22-03-2007 14:13
Çok acil Yargıtay kararı!! Adalet Bakanı Meslektaşların Soruları 2 09-03-2007 10:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05385590 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.