Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Avukatların Uğradığı Haksızlıklar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-06-2007, 11:13   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Avukatların Uğradığı Haksızlıklar

Sayın Üyeler

Bazı mahkemelerde hakimler ve bazı adliyelerde savcılar hatta diğer çalışanlar avukatlara karşı adeta hasım gibi davranmakta ve usule uygun talepleri reddetmekle, kovalar gibi bilgi vermemekle, azarlar gibi uyarılarla haksızlık etmektedir.

Bu gibi olayların her zaman her avukatın başına gelebileceği ve hakların savunması için önceden bilgi sahibi olunmasının yararı düşünülerek bu başlık açılmıştır:

Lütfen başınızdan geçen benzer olayları üzerinde tartışmak ve önlemlerini düşünmek üzere bizlerle paylaşınız.

İsminizin yayınlanmamasını istediğiniz mesajlarınızı özel mesajla bana veya e-mail ile armagankon@gmail.com adresine gönderiniz. Gönderdikleriniz isimler gizlenerek örnek olay olarak yayınlanacaktır.

Saygılarımla
Old 05-06-2007, 11:51   #2
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Yaklaşık 3-4 yıl önce diyeceğim çünkü hafızamı zorlamama rağmen tam olarak olayın cereyan ettiği tarihi anımsamayı başaramadım.Zaten önemli olan tarih değil ibret verici ve bir o kadar da eğitici olan anlatacağım vakanın kendisidir. Çok sayıda meslektaşımızla beraber duruşma salonunda oturuyor ve duruşma sırasının bize gelmesini bekliyoruz;zira duruşma saatimiz çoktan gelmiş geşmiş bile.Mübaşir dışarıda bir meslektaşımızın adını bağırdı ,meslektaşımız dışarıdan büyük bir telaşla içeri girdi mahsus yerine geçti ve ayakta bekledi.Epey bir zaman geçti ki hakim baktığı dosyadan başını kaldırdı meslektaşımıza'ne duruyorsun orda dedi' Meslektaşımız da sukunetle siz çağırdınız ben de geldim dedi.Hakim bağırma tonunda bir ses tonuyla kim seni çağırdı diye hiddetlenmeye başladı.Meslektaşımız da tekrar siz çağırdınız ,mübaşir çağırdı diyorum size yine soruyorsunuz deyince hakim büyük bir öfkeyle 'terbiyesiz çık dışarı dedi' meslektaşımız bunun üzerine 'asıl terbiyesiz sizsiniz duruşma için çağırdınız dışarı çık demeye yetkiniz yok buyrun duruşmayı yapın dedi' bunun üzerine hakimin beynine kan çıktı adeta ve duruşma bekleyen bizlere dönerek'boşaltın salonu dedi' bunun üzerine biz de duruşmaların aleni olduğunu ve bizlerin de dışarı çıkmayacağını eğer bu konuda ısrar ediyorsa dışarı çıkmamız için duruşmada gerekçesi ile beraber gizlilik kararı almasının gerektiğini bizleri çocuk azarlar gibi dışarı çıkartamayacağını ifade ettik.Hakim kürsüde renkten renge girdi ne duruşma için bekleyen arkadaşımızın duruşmasını yapabiliyor ne bizi dışarı çıkartabiliyor,deyim yerinde ise duruşma salonu kilitlenmiş sanki zaman durmuştu.Hepimiz büyük bir merak ve öfkeyle bekliyoruz ve bir anda hakim katibine 'Yaz kızım dedi davalı vekili geldi mahsus yerine alındı......'Hiç birşey olmamış gibi zaman yeniden işledi duruşma salonu canlandı herkes asli işine döndü.Ve daha sonra bu olayla ilgili hiç kimse davcı davalı olmadı,olay duruşma salonunda kapandı.
Old 10-06-2007, 00:53   #3
Jeanne D'arc

 
Varsayılan Adliye Protokol'den Girmek ya da Girmemek! İşte Bütün Mesele Bu!

Bilindiği üzere, Bakırköy Adliyesi 25.03.2007 tarihinde, şaşaalı bir bir törenle açıldı. Vatana millete hayırlı olsun! 1975 tarihli olduğu söylenen inşaat projesine göre tamamlanan adliye binasının 3 girişi var: Binanın ilk bloğuna (1.blok) denk gelen giriş AVUKAT GİRİŞİ ve son bloğuna (7. blok) denk giriş GENEL HALK GİRİŞİ. Paralel 4 bloğun tam ortasına denk gelen ve gösterişli bir antreye açılan ana girişin adı ise PROTOKOL GİRİŞİ!!!

İsmine bir türlü “ne anlam” vermem gerektiğini kestiremediğim işbu PROTOKOL GİRİŞİNDE 5 kapı olmasına rağmen bunlardan sadece 1 kapı aktif ve bu girişi hakim, savcı gibi adliye protokolleri olduğunu sandığım zevat ile mübaşir dahil tüm adliye personeli, adliyede içindeki diğer kamu personeli kullanabilirken AVUKATLARIN bu kapıdan GİRİŞİ kesinlikle YASAK!

İtiraz etmeniz halinde; kapıdaki polis memurlarından, “cumhuriyet başsavcısından talimat aldıklarını, kendilerinin zor durumda kalacaklarına” dair yakınışlarını dinliyorsunuz. Kimi meslektaşlarımızın ferdi itirazlarına, polis memurlarının yerine göre idare ederek yerine göre münasebetsiz cevaplar vererek ya da tartışmayı sertleştirerek mukabele ettikleri de duyumladıklarımızdan.

Polis memurlarının “bu kapıdan giriş konusunda ısrar eden avukatların isimlerinin alarak, başsavcının yanına götürülmesi yönünde talimat aldıkları” şeklindeki beyanlarına ise şahsen tanığım.

Hal böyle olmak ve ciddi şekilde kafa karışıklığına sebebiyet vermekle; siz meslektaşlarımın bu konudaki düşüncelerini de merak ediyorum:

1)Protokol nedir/kimdir? Adliyenin "protokolü" kimdir?

2)Adliyede "protokol kapısı" gerekli midir/olmalı mıdır?

3)Avukat (ve hatta kanımca vatandaş bile) bu ön girişten (protokol) girebilmeli midir? Sosyal sözleşme kuramınca halktan aldığı yetkiyi kullanan mahkemelerin, adına karar vermeye yetkili olduğu Türk Milleti’nin, adliyenin asıl protokolü olması gerekmez mi?

4)Cumhuriyet başsavcısının bu talimatının yasal dayanağı nedir?

5)Ön kapıdan girme yasağını delen bir avukat için, polis memururun mukabelesi /muamelesi ne olabilir?

6)Yargının temel unsurlarından biri olarak, mesleğinizi ifa edeceğiniz en temel yere "adliyeye" protokol girişinden girdiniz diye, polis refakatinde cumhuriyet başsavcısının (iyiki saltanat kaldırıldı maazallah ya hakların ve özgürlüklerin yasa ile belirlendiği cumhuriyet rejiminde olmasaydık değil mi?) yanına gitmek, sizde nasıl bir duygu/düşünce oluşturur?

7)Meslektaşım bu zorunlu davete icabet etmek istemezse, polis zor mu kullanacaktır?

8)Başsavcı, “suçu adliyeye girmek” olan meslektaşımız ile ne görüşecektir? Karşılıklı kahve içmek için midir bu zorunlu davet?

9)İstanbul Barosu ve Barolar Birliği neden görmez, duymaz, bilmez? Ayrı kapıdan girmek zorunda bırakılmak ve itiraz etmeniz halinde muhatap olacağınız muamele mesleğin vakar ve haysiteyine, mesleki onura ne derece uygundur?

10)Aynı kapıdan giremediğiniz bir mübaşire/memura iş yaptırabileceğinize inanmakta mısınız?

11)Siz meslektaşlarım neden kabulleniyorsunuz, bu güne kadar niye sustunuz? Neden hiç tepki yok?

Saygılarımla.
Old 10-06-2007, 12:24   #4
uSaRe01

 
Varsayılan

Sayın Jeanne D'arc;
3 nolu mesajda paylaştığnıız sorunlar elbette mesleğimiz açısından onur verici.Bu konuda meslektaşlarımızın ve mesleğin onuru zedelendiği kanaatini ben de taşıyorum.İstanbul Barosunun bu konuda girişimi olup olmadığını bilemem. Sadece Adana adliyesindeki uygulamayı iletmekle yetineceğim.Adana adliyesinde de bir protokol (personel) girişi var.Ancak bu giriş için hakim ve savcılar,adliye memurları ve avukatlara turnikelerden giriş çıkış yapılması amacıyla elektronik geçiş kartı verildi.Bu kartla turnikelerden kolayca geçiş imkanımız bulunmaktadır.Her ne kadar adliye içindeki ölümlere kadar varan olaylar nedeniyle de yapılmış olsa da en azından polislerle yüz göz olmaksızın ve kimlik sorulması gibi tatsızlıklarla karşılaşmaksızın giriş çıkış yapma imkanı elde etmiş bulunmaktayız. Bu uygulama ve adliyedeki diğer tutum ve davranışlarda bazı olumsuzluklarla karşılaşıyoru olsak da galiba bu konuda sizlerden birazcık şanslıyız
Old 17-06-2007, 18:25   #5
lawyer_721

 
Varsayılan

iki ay önceydi. ben büromda bir misafirimle ilgilenirken ilçe emniyet müdürlüğünden büromun telefonundan arandım. telefondaki ses: "müvekkiliniz olduğunu söyleyen x şahsı şu anda gözaltına alınmış, eğer gelmezseniz barodan bir avukat çağıracağız" dedi. ben de kalktım şehir dışındaki emniyet müdürlüğüne gittim. beni müvekkilimle görüştürdüler; ancak bugün ifadesini alamayacaklarını, başkomiserin kesin emri olduğunu bildirdiler. ben de o zaman niye çağırdınız, madem ki ifade almayacaksanız bana "ifade almadığınıza dair bir tutanak verin" dedim. polislerin bana cevabı "avukat bey bu etik değil, siz şimdiye kadar hiç böyle bir tutanak aldınız mı?" olmasın mı? ben de doğrudur bugüne kadar hiç böyle bir tutanak tutmadım, ama çağrı üzerine gittiğim hiçbir yerde bana bugün git yarın gel denilmedi. savcı, komiser ve ifadeyi alan polislerin telefon trafiğinden sonra ifadeyi sonunda aldılar almasına ancak saat 19.30'u geçtiğinden geceyi ilçede geçirmek zorunda kaldım. yani anlayacağınız benim isteğim de gerçekleşti, komiserin isteği de
Old 20-06-2007, 22:27   #6
dilekgulsen

 
Varsayılan

gerçektende bazı hakimler hukukun 3 ayağı olduğunu ( iddia - savunma - yargılama ) ve bu 3 ayağının temsilcilerinin birbirlerinden üstünlüklerinin olmadığını adalet dağıtmakla görevli oldukları halde unutuyorlar. duruşma salonunda birkaç basamak farkı ile bizden yüksek koltukta oturmayı her anlamda üstünlük olarak algılıyorlar. bu durum bence kompleks meselesi. biz avukatlar, savcılar ve hakimler sonuçta aynı kökenden gelmekteyiz. hepimiz hukuk fakültesinde belkide aynı sıralarda oturduk. bende yaşadığım ve tanık olduğum ilginç olayları anlatmak isterdim ama aleni şekilde yazmak istemiyorum zira nickim adım ve soyadımdan oluşmaktadır. bence bu sorun biz avukatların haklarımızı iyi bilmemiz ve gerektiğinde öne sürmekten çekinmememiz ile sayın semire nergiz tozun anlattığı olaydaki gibi yerinde ve zamanında kullanarak çözülebilir. saygılarımla..
Old 29-06-2007, 16:31   #7
sunay

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar

Bakırköy Adliyesindeki protokol girişi uygulamasının hangi amaca hizmet ettiğini anlamış değilim. Çok şaşırdım bu uygulamayı görünce.
Hukukun 3 ayağı olduğunu ( iddia - savunma - yargılama ) ve bu ayağın en önemlisini savunmanın oluşturduğuna inanıyorum. Ancak çeşitli şekillerde
bu savunmayı yapan avukatlara yönelik onur kırıcı olaylarla karşılaşıyoruz.
Bir hukuk bürosunda çalışmaya başladığım ilk zamanlarda İcra müdürü tarafından azarlanan bi avukat arkadaşı görünce gerçekten hayal kırıklığına uğradım. O zaman anladım ki avukatlar sadece müvekkillerini savunmayacak , kendilerini de daima onur kırıcı olaylara karşı savunacak.
Saygılarımla
Old 09-09-2007, 01:33   #8
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Bakırköy Adliye' sindeki giriş düzeni uygulaması, hukuk devletinde hukuksuzluğun ne denli boyutlara ulaşabileceğini gösterme, ülkenin ne kadar bedbaht bir durumda olduğunu kanıtlama, sınıflar oluşturma ve bu sınıflar arasında ast-üst ilişkisi yaratma, totaliter zihniyetleri tatmin etme, vatandaşa ve meslektaşa karşı olan bakış açısını ortaya koyma amaçlarına hizmet etmektedir.
bunu savunanlar açısından hangi tarafından tutulabilecek ve savunulabilecek bir uygulama olduğunu tahmin edememekle birlikte, "sıradan bir düzenleme" gerekçesiyle karşımıza çıkabileceklere, yanlarında bir de çikolata getirmelerini tavsiye ediyorum. hem tatlı yemiş tatlı konuşmuş olur; hem de biz "küçük çocukları" kandırması kolay olur diyorum.
Old 09-09-2007, 01:39   #9
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Bu arada konu başlığı: "Avukatların Uğradığı Haksızlıklar"dı Bu mesajın içerisine birçok mesaj yollayacağımı bilmekle birlikte, içimden bir ses ilk mesajımın şöyle olması için haykırdı sanki:

saymakla bitmez...
Old 09-09-2007, 10:12   #10
Seyda

 
Varsayılan

4.sınıfa geçtiğim yıl yaz tatilinde bir tanıdık vasıtasıyla Şişli'de bir büroda çalışmaya başlamıştım.Özellikle henüz İcra Hukuku dersi görmediğim için başlarda çok zorlanıyordum. Mesela 'Takip kesinleşmiş mi bir bak da gel' ne demekti? Benim öğrenci olduğumu unutanlar neden bunun anlamını açıklamıyorlardı Böyle bilmediğim, hakim olmadığım kavramlar arasında 'ben ne yapıyorum' diye düşünürken Avukat Bey beni çağırdı : ''Şişli x. icra,2005/... dosya hesabı yapılacak.''

-Müdür mü yapacak X Bey?
-Evet müdüre ver sen dosyayı,o yapar.

Bahsedilen X icra dairesine gittim, zor bir hal dosyayı buldum, zor bir hal müdüre ulaştım..
-Müdür Bey kolay gelsin.

Ses yok..

-Öhöm öhhömm..

Yine beni duymayan bir insan görüntüsü.

-Müdür Bey dosya hesabı yapılacaktı.

-Görüyoruz herhalde kör değiliz.İşim var görmüyor musun?

O an işi gazete okumak olan müdürün işinin çok önemli olduğunu düşünememiştim.Ah ben..Ne de cahilim

Sonra kafasını kaldırdı ve şöyle dedi:
-Siz stajyer misiniz?

Ben sanki utanılacak birşeymiş gibi öğrenciyim diyemedim.
-Evet,stajyerim.

vee beni şok eden, ortama bakış açımı bir anda değiştiren, avukatlık yapma kararından kesin olarak caydıran o cümle geldi :

-Stajyerlerle çalışmaktan nefret ederim..

Orda o kişiye ' ay nolur bizimle çalışmaktan nefret etmeyin' gibi alaycı bir tavırla cevap veremedim, içimde kaldı ya..

Yüzü gözümün önünde, elbet birgün karşılaşırız..
Old 13-09-2007, 13:32   #11
SINIRSIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.semire nergiz toz
duruşma bekleyen bizlere dönerek'boşaltın salonu dedi' bunun üzerine biz de duruşmaların aleni olduğunu ve bizlerin de dışarı çıkmayacağını eğer bu konuda ısrar ediyorsa dışarı çıkmamız için duruşmada gerekçesi ile beraber gizlilik kararı almasının gerektiğini bizleri çocuk azarlar gibi dışarı çıkartamayacağını ifade ettik.

Meslektaşımıza böyle güzel bir destek verdiğiniz ve daha doğrusu bunu akıl edebildiğiniz için sizleri tebrik etmek gerekir. Gizlilik kararı vs.böyle akıllıca bir hamleyi salonda yalnız ben dinleyici avukat olarak bulunsam akıl edebilirmiydim, panikleyip dışarı mı çıkardım kestiremiyorum.. İyi ki bu forumlar var.. yaşamadığın olayları da tecrübe edebiliyorsun burada.. Bizimle paylaştığınız için teşekkürler..
Old 13-09-2007, 13:45   #12
SINIRSIZ

 
Varsayılan

Bakırköy adliyesine 9 ayda bir verilen duruşmam sebebiyle , ilk kez 3 ay kadar önce trafik sebebiyle biraz geç gittiğimde koştura koştura bilmeden protokol kapısına yöneldim. Görevli polis memurunun garip bakışlarıyla karşılaşınca avukatım dedi kimliğimi gösterdim.Ve bana asıl olarak bu kapıdan bizi alamayacaklarını,fakat bu seferlik geçebileceğimi söyledi. İlk kez bir adliyede, yani işyerimizde özel kapıdan giremedim. Ve telaşıma rağmen 'nasıl yani?' diye sorduğumda burası protokole ayrıldı diye söyleyince umarım gülmezsiniz ama devlet erkanından birilerinin geleceğini ve o güne has bir uygulama oluğunu düşündüm.. Sonradan öğrendim.. Meğer adliye içinde bize arka sıralar ayrılmış..
Old 13-09-2007, 21:21   #13
Av.K.P

 
Varsayılan

Sayın Sınırsız'ın yazdıklarına gerçekten çok güldüm Benim durumum daha da kötü.Ben o kapının "protokol kapısı" olduğunu forumu okuyunca öğrendimAdliyeye, daha sakin olur düşüncesiyle avukat girişinden giriyorum. Malum kapıdan bir kez ve elimi kolumu sallaya sallaya geçtim,hiç kimse bir şey sormadı.Ama yanımda bir mübaşirin olması sebebiyle kimse sesini çıkarmamış anlaşılan.
Adliyelerde uğradığımız diğer haksızlıklara gelince en katlanamadığım husus "çocuk gibi azarlanmak". Ben de bir hakim ile bir duruşmam esnasında "azarlanmam" dolayısıyla tartışma yaşadım.Olayı anlatmak istemiyorum ama eğer bizler avukat olarak tepkimizi ortaya koymaz isek bu davranışların önüne geçmemiz olası gözükmüyor. Kimsenin kimseyi azarlama hakkı yok.Maalesef bazı hakimlerin bu şekilde davranması kişilik özelliği haline gelmiş durumda.Zira mübaşirine ya da kalem memurunu da aynı anlayışsızlık ve azarlama tavrını sürdürdüklerini gözlemliyorum.Ama avukatları azarlamak özel bir zevk galiba.
Old 15-09-2007, 04:32   #14
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.K.P
...Ama avukatları azarlamak özel bir zevk galiba.

Nasıl özel yani? Sadistçe mi? Bu özel kelimesinin anlamı nedir? Yani bir hakim, ah bu gün bir avukat gelse de şöyle bi güzel azarlasam da zevk alsam diye elini ouşturarak mı bekliyor? Özel zevkler yani hobyler gene olarak, pul koleksiyonu yapmak, marmariste denize karşı yağlı boya resim yapmak, darbe yapmak vs gibi şeyler olarak bilirdim oysa şimdi bunlar arasına bir de "avukat azarlama hobisi" katılmış oluyor Ne kadar zevkli bir toplumuz diyesim geliyor

En zevkli saygılarımla
Old 15-09-2007, 04:40   #15
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Seyda
-Stajyerlerle çalışmaktan nefret ederim..

Orda o kişiye ' ay nolur bizimle çalışmaktan nefret etmeyin' gibi alaycı bir tavırla cevap veremedim, içimde kaldı ya..

Yüzü gözümün önünde, elbet birgün karşılaşırız..

Bir gün karşılaştığınızda ne yapacağınızı doğrusu çok merak ettiğimi itiraf ediyorum Seyda hanım Mesela, o nefret dolu bakışlar fırlatan gözünün ortasına bir yumruk mu atıcaksınız? Ya da hakimlik sınavı kazanıp, hakim olup 15 yıl sonra o adliyeye tayinini yaptırıp, icna hakimliği yetkisini alıp, o müdürü çağırıp:
- Beni natırladın mı?
-Müdür boş gözlerle bakarak, yooo der.
-Ben ise seni niç unutmadım. İntikamım acı olacak görürsün sen bakışı fırlattıktan sonra, devamında adam öldürmeye tam teşebbüs bakışı atarak iyi görüşürüz diyip gönderdikten sonra ne yapacağınızı çok merak ettiğimi itiraf ediyorum

Not: bu formun itiraf com topiği olmadığının farkındayım
Old 15-09-2007, 04:47   #16
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Bu formu okuduktan sonra, neden birde avukat hakları hçg kurulmuyor diye düşünmeye başladığımı itiraf ediyorum. ( Not: avukatlık hukuku hçg var ya demeyiniz. ben avukat hakları hçg den söz ediyorum)
Old 16-09-2007, 06:39   #17
üye18721

 
Varsayılan

Sayın Ahmet TURAN'ın Avukat Hakları hçg kurulması önerisine katılıyorum. Bence de elzem olarak kurulması gereken bir grub. Avukatlara şiddetin arttığı şu günlerde mesleki dayanışma, bilgilerin paylaşılması açısından faydalı olur.Çünkü bir çok arkadaş bir tehdit, saldırı olayıyla karşılaştığında neler yapması gerektiğini, prosedürün ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Örneğin ben Ceza Hukuku kısmında yazdığım üzere duruşma sırasında, keşif sırasında hakaret ve saldırıya uğradım. Ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum. Basit bir ceza davası açmayı düşünürken-hakaret,tehdit- konulu araştırınca "Avukata hakaret"suçunun TCK'da yer aldığını gördüm. Ve davayı açtım.Halen derdest durumda.Yargıtay kararlarına bakınca da özellikle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin verdiği kararlarda Avukata Hakaret filii hakkında pek çok karar verilmiş. Şimdi dosyaya bu kararları da ekleyeceğim. Saygılarımla.
Old 16-09-2007, 10:01   #18
Admin

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlar,
Alıntı:
Yazan Av.Ferda Aydın
Sayın Ahmet TURAN'ın Avukat Hakları hçg kurulması önerisine katılıyorum.
Avukatlık Hukuku HÇG'miz zaten mevcut ki bu konu da zaten bu HÇG içinde tartışılıyor. Avukatlarla ilgili ikinci bir HÇG kurmak yerine belki bu HÇG'nin kapsamını genişletmek ve bu konuyu da içine almak mümkün olabilir. Konu Değerli HÇG üyeleri ve koordinatörümüzün tasarrufundadır. (ki belki de zaten bu konuyu HÇG kapsamında değerlendiriyor dahi olabilirler bilemiyorum?)
Old 16-09-2007, 11:42   #19
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Seyda
...

Stajyerlerle çalışmaktan nefret ederim..

...


Çünkü stajyer, "henüz" masumdur, idealisttir, yeterince hazır cevap da değildir, imadan da anlamaz, söylenenle istenenin aynı olduğunu düşünür, derdi anlamaz, derdi anladığında söylediği sözler de yeterince iğneleyici, delici olmaz, astarsız bir yüz için, boşlukta aksi seda ederek dönüp duran ve nihayetinde çıkan ağızda yankılanan kuru kalabalıktır sözleri, başlı başına zaman kaybıdır, üstelik ona verilecek "cezanın" yaptırım gücü de yoktur, karşısında muhatap bulamaz. "O gitsin, avukat gelsin" düşüncesidir.

Neden sevsin ki?!
Old 16-09-2007, 12:48   #20
aysuda

 
Karar

evet avukatlara hep sahtekar damgası vuruluyor bizde aynı fakülteden mezun değilmiyiz savcı ve hakimlere daha saygılı davranılırken biz avukatlara ki ben daha stajyerm daha farklı davranılıyor . bizim işimiz yargılamak değil sadece savnmak .insanımız haklarını bilmiyor .bizim işmiz haklarından haberdar olmayan insanımızı savunmak.aslında çok önemli bir işimiz var.insanlara haklarını almada yardımcı oluyoruz.
Old 17-09-2007, 00:34   #21
üye3578

 
Varsayılan

Özelde hakim, savcı, avukat aynı okul mezunu, ama genel olarak tüm vatandaşlar aynı toplumda yetişip, aynı değerlere, aynı kültüre sahip insanlar olarak hayata atılırız. Kimimiz hukukçu (hakim, savcı, avukat ve diğerleri), kimimiz asker, kimimiz polis, kimimiz siyasetçi, vs. oluruz, bu liste uzayıp gider.

Genel olarak birbirimizden farkımız yoktur. Kişiliğimizi ve buna bağlı olarak davranışlarımızı şartlarımızın belirlediğini düşünüyorum.

Son zamanlarda THS.de hakim savcılara yönelik çok acımasız eleştirilerin yapıldığını düşünüyorum. Anlatılanların doğru olmadığı iddiasında değilim. Ancak avukatın yapması gereken, burda yazmak, sitem etmek değil, olumsuz davranışlara karşı yasal yollara müracaat etmektir.

Benim ya da bir başkasının olumsuz avukat davranışlarını yazmamız halinde, yukarıda belirtilen örneklerden aşağı kalır tarafı olmayacağını düşünüyorum.
Şair ne demişti "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler".

Hakim, savcı, avukat, asker, polis, nüfus memuru, belediye zabıtası hangi meslekte olursak olalım, aslında hepimiz aynıyız. Aynı toplumdan geldik, aynı çeşmelerden su içiyoruz. Ancak olumsuzlukları sürekli gündemde tutarak, bazı mesleklerin yıpranmasına sebebiyet vermemek gerektiği kanaatindeyim.

Olumlu örnek hiç mi yok, merak eden varsa, geceyarısı saat 03.00 te, kendi özel aracıyla 30 km. yol alıp, avukatı zor durumdan kurtaran bir savcıyı ve halen davası derdest olduğu için çok detayına giremediğim olayı anlatabilirim.

Hayat aslında biraz da nasıl baktığımıza bağlıdır. İyi bakarsak iyi görürüz. Herkese selam ve saygılar.
Old 17-09-2007, 11:06   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmet Turan
( Not: avukatlık hukuku hçg var ya demeyiniz. ben avukat hakları hçg den söz ediyorum)
Alıntı:
Yazan Av.Ferda Aydın
Sayın Ahmet TURAN'ın Avukat Hakları hçg kurulması önerisine katılıyorum. Bence de elzem olarak kurulması gereken bir grub.

"Avukat Hakları" avukatlık hukukunun ta kendisidir.

Sayın Av.Ferda Aydın, Sayın Ahmet Turan, grubumuzun çalışmaları katkılarınızla zenginleşecektir. Grubumuza katılmanızı bekleriz.

Saygılarımla
Old 28-11-2007, 20:48   #23
üye18721

 
Varsayılan

Avukatların Uğradığı Haksızlıklara Güncel Bir Örnek!
Dün elime geçen bir gerekçeli kararı meslektaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Konu: "Avukata Hakaret" Davası,
Müşteki-Müdahil: Şahsım.
Bir tereke tespiti konulu keşif için heyetle birlikte davalının evine gittiğimde sanığın aynı evde oturan kardeşi tarafından hakaretlere uğradım.Bu durumun tutanağa geçirilmesini istediysem de sanık yaşlı diye tutanağa geçirilmedi.Ben de olayın siniriyle çok fazla ısrarcı olmadım.Yine sanık hakkında tereke tespiti konulu dava sırasında sanığın duruşma sırasında şahsıma yaptığı hakaretlerin duruşma hakimince tutanağa geçirilmesini israrla istediysem de d.hakimi sanığın çok yaşlı(76) olduğunu bu nedenle tutanağa hakaretamiz sözlerin geçirilmesinde israrcı olmamamı rica etti.Ben de bu nedenle hakime duyduğum saygı nedeniyle daha fazla ısrarcı olamadım ve bu durum tutanakta yer almadı.Mezkur hakimin izinde olduğu bir dönemde nöbetçi olarak yerine geçen bir hakimin nezdinde yine sanık tarafından şahsıma yapılan hakareti duruşma hakimi;benim müdahaleme gerek kalmaksızın resen tutanağa yazdırdı.Ben de daha önce açmış olduğum;"Avukata Hakaret" konulu davada bu tutanağı delillerimden biri olarak dosyaya ibraz ettim.Dava sonuçlandı.Gerekçeli kararı açıklıyorum;

"Yapılan yargılama, sanık savunması,Sulh hukuk mahkemesinde görülen dava sırasındaki sanık beyanlarının geçtiği zabıt ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde,sanığın yapılan tespit sırasında müştekiye hakaret eyleminin sabit olduğu görülmüş, her ne kadar müşteki F.A avukat ise de söz konusu iddianın avukatlık görevine yönelik olmadığı anlaşıldığından sanık hakkında TCK 125/3-a maddesi uygulanmamış ve sanığın eylemine uyan 125/1 md. uyarınca cezalandırılmasınan karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda izah edildiği üzere;
1-Sanığın eylemine uyan125/1 mb uyarınca suçun işleniş şekli dikkate alınarık 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2-Sanığın eylemi alenen işlediği anlaşıldığından cezası TCK 125/4 m.uyarınca 1/6 oranında arttırılarak sanığın 3 ay 15 gün hapis cezası ile cez alandırılmasına,
3-Sanığın cezasından TCK 62 md uyarınca taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
4-Sanığın sabıkasız oluşu......nedeniyle cezasının ertelenmesine,
5-Sanık için 2 yıl denetim süresi belirlenmesini,denetim süresinin yükümlülük olmaksızın geçirilmesine, sanığın denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde hükmolunan cezanın aynen infaz olacağının sanığa ihtarına,
6-Müdahilin şahsi haklarının saklı tutulmasına,
7-TCK 53 md uygulanmasına takdiren yer olmadığına,
8- 8 YTL yargılama masrafının hüküm kesinleştiğinde sanıktan tahsili ile hazineye irad kaydına....
Kararı bugün aldım.Adres değişikliği nedeniyle tebliği zamanında alamadığım için (Eski işyerinin görevlisine tebligat geldiğinde haber vermesini tembih ettiğim halde ihmal sonucu tebliği bana bildirmemiş.Diğer yandan dosyaya yeni adresimi bildirmediğim için benim de hatamdan dolayı temyiz sürecini kaçırdım)karar kesinleşmiş.
Sayın meslektaşlarım, hakimin huzurunda duruşma sırasında hakarete uğruyorum,birinde tutanağa dahi geçirilmiyor.Diğerinde geçiriliyor.Keşif sırasında hakarete ve fiili saldırıya uğruyorum.Tutanağa geçirilmiyor.Ve benim açtığım" Avukata Hakaret" davası gerekçeli kararda "Hakaret" davasına dönüşüyor.Başka bir şey izah etmeme gerek var mı?

Alıntı:
Yapılan yargılama, sanık savunması,Sulh hukuk mahkemesinde görülen dava sırasındaki sanık beyanlarının geçtiği zabıt ve tüm dosya kapsamı incelendiğinede,sanığın müştekiye yapılan tespit sırasında hakaret eyleminin sabit olduğu görülmüş, her ne kadar müşteki F.A (Ben) avukat ise de söz konusu iddianın avukatlık görevine yönelik olmadığı anlaşıldığından sanık hakkında TCK 125/3-a maddesi uygulanmamış ve sanığın eylemine yuan 125/1 md. uyarınca cezalandırılmasınan karar verilmiştir.

Görev sırasında uğradığım saldırı ve hakaretler; " Avukata hakaret" kapsamında görülmüyor.Oysa ki bu hakaret ve saldırılar hakim veya savcı meslektaşlarımıza yapılsaydı acaba hüküm farklı bir şekilde kurulur muydu? diye düşünüyorum.
Old 28-11-2007, 22:46   #24
üye18721

 
Varsayılan

Gerek duruşmalar gerek keşif sırasında şahsıma yapılan hakaretler o kadar ağır hakaretler ki!,(katil!,terörist,ve cinsiyetime yönelik hakaretler!)karar merci ben olsaydım; ve karşımda bu hakaretlere maaruz kalan avukat bir meslektaşım olsaydı; hakaret eden kişi hakkında derhal tutuklama kararı çıkartırdım.Zira o hakaretleri sadece avukatın kişiliğine yapılmış saymaz;hukuki bir süreçte hukuksal görevini ifa etmekte olan bir hukuk insanına ve dolayısıyla hukuka yapılmış hakaret olarak telakki ederdim.
Old 28-11-2007, 23:22   #25
üye18721

 
Varsayılan

Biz hukukçular birbirimizi desteklemedikçe; ("bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" zihniyeti misali) Adliyelerin hemen karşısında hukukçuların yapması gereken faaliyetleri; "Arzuhalci" adı altında hukukçulara ait bir mesleki alanda faaliyet gösteren kişilere gerek avukat,gerek savcı gerekse de hakim olarak göz yumuyor; bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuyorsak hukuk nosyonunu yeterince kavrayamadığımızın en açık göstergesidir diye düşünüyorum.Ve şu hususu da özeleştiri mahiyetinde eklemek istiyorum; Şimdiye kadar böyle bir hukuksal girişimde bulunmadığımdan dolayı mesleğim adına kendimi eleştiriyor; "Don Kişot misali yel değirmenlerine karşı tek başına savaş açıyor gibi" görünsem de bu tür hukuka aykırı yapılanmalar hakkında gerekli hukuksal girişimlerde bulunacağıma;" kendi kendime" taahhüt ediyorum.Tek başına kalsam da!...
Old 29-11-2007, 10:39   #26
üye3578

 
Varsayılan

Sayın Aydın, geçmiş olsun...

Avukat meslektaşlarımızın uğradığı haksızlıklar çok üzücü.

Ancak avukatlık mesleği, gerek kendisine karşı gerek başka kişilere karşı yapılan haksızlıklarla mücadele için çok uygun bir meslek. Ne yazık ki, avukatların gerek kişisel ve gerekse toplumsal konulardaki duyarlılıklarının yetersiz olduğunu düşünenlerdenim.

Halbuki gerek meslek örgütü, gerek kişisel ve en arzuladığım da, herhangi bir sivil toplum kuruluşu vasıtasıyla avukatların toplumsal konulardaki duyarlılığını göstermeleridir.

Meslekleri gereği sızlanmaya en az hakkı olan kişiler avukatlardır. Çünkü avukatların elinde çok çeşitli mücadele araçları vardır. Yerinde ve zamanında kullanılacak bu araçlarla birçok konuda sonuç alındığı herkesçe bilinmektedir.

Tekrar geçmiş olsun...
Old 29-11-2007, 19:57   #27
üye18721

 
Varsayılan

Teşekkür ederim değerli yorumlarınız için Zeynel Bey.Evet biz avukatlar ve meslek örgütümüz barolar bu konuda çok yetersiz kaldık.Kişisel olarak görevimi ifa ederken uğradığım saldırı ve hakaretleri anlattığım üzere, sanığa dava açma cihetine giderek cezalandırlmasını sağlamak istemiştim.Ama gerek karar merci bu suçu Avukata Hakaret suçu kapsamında görmeyerek gerekse de verilen cezayı infaz etmeyerek,sanığın bu suçu bir defa daha işlememekten alıkoyacak bir çözüm getirmedi.Nitekim,hâla sanık tarafından (hakkında açtığım bir kaç dava var) gerek duruşma salonunda gerekse de dışarıda hakarete uğruyorum.Çünkü sanık artık biliyor ki ne kadar hakaret etse de cezalandırılmıyor! Artık başka yorum yapamıyorum.Çünkü bu konuda çok yalnız bırakıldığımıza meslektaşlar arasında bu konuda bir dayanışma olmamasına inanıyor ve üzülüyorum.Saygılarımla.
Old 08-09-2008, 12:52   #28
begum

 
Varsayılan

bu haber dikkatlice okunmalı....http://www.avukatgazetesi.com/haberg...KALKMALI%20MI?
AVUKAT AYAĞA KALKMALI MI?


Yazar Çetin Altan 1960’ların sonunda TİP milletvekili sıfatıyla kürsüde konuşurken, kendisine müdahale eden Meclis Başkanı’na iki kürsü arasındaki yükseklik farkı için ’marangoz hatası’ demiş, kıyameti koparmıştı. Yıllar sonra bir avukat, literatüre geçen bu deyimi, tartıştığı mahkeme başkanına söyleyince, davadan da salondan da atıldı ama bu tartışmayı yeniden hukuk dünyasının gündemine taşıdı: Mahkemede savunmayla savcılık eşit midir, değil midir?

İstanbulhukuk87 mail grubuna gönderilen bir duruşma öyküsü, avukatla savcı arasında öteden beri devam eden eşit statü tartışmasını yeniden alevlendirdi. O bildik "Sanık ayağa kalk!" talimatı bu kez "Avukat ayağa kalk!" biçiminde zuhur etti.

Yer, Eyüp Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargıcın odası. Duruşma, binaları yetersiz pek çok adliyede olduğu gibi yargıcın odasında yapılıyor. Davanın konusu elektrik hırsızlığı, tutuksuz sanık biraz tedirgin, avukatı rahat.

Yargıcın sorduğu soruya avukat yerinden kalkmadan cevap verince ikisi arasında bir tartışma başlıyor. Yargıç elbette kuvvetli. Ama avukat Ömer Kavili de dişli: Baroda Avukat Hakları Merkezi’nin kurucusu. Avukat hakları konusundaki mevzuata belki de kürsüdeki hakimden daha hakim. Zaten Avukat Hakları Merkezi’nin amaçlarından biri de savunmanın, savcılık kadar saygın bir makam olduğunu benimsetmek.

YERİNDEN KALKMAYINCA AVUKATLIKTAN AZLEDİLDİ

Avukat Ömer Kavili konuşmasını oturduğu yerden yapmaya devam edince gereği düşünüldü, davadan azledildi, salonu terketmesi sağlandı. Ancak çıkışta hemen Baro Başkanı’nı, Avukat Hakları Merkezi’ni ve bölge temsilcisini aradı. Tutulan tutanakla hakimin kararına Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz edildi. Ağır ceza heyeti, avukatı haklı bularak hakimin kararının yasal dayanağı olmadığına karar verdi. Haklı olduğunu tescilleten avukat bu kez bu kararla birlikte hakim hakkında Bakanlığa şikayette bulundu. Hakim hakkında yasada yazılı olmayan bir yetkiyi kullanmaktan soruşturma izni verilmesini istedi. Ancak Adalet Bakanlığı bu izni vermedi.

AVUKATLAR MAİL GRUBUNDA TARTIŞIYOR

Yargıç için tam bir açmaz: Duruşma yargıcı açısından ne büyük bir açmaz. Sayın Kavili ’ayakta mı yoksa oturarak mı konuşacağım, mahkeme karar versin, buna uyacağım’ diyor. Ancak yargıç bu konuda bir karar vermediği gibi, sonuç olarak ’mahkeme dinlemiyor’ diyor. Tam bir açmaz. ’Ayakta konuşun’ dese, yasal dayanağı yok. Oturarak konuşun dese, Sayın Kavili’nin argümanını kabul etmiş olacak. Zor bir durum! HAKAN EREN

Emriniz olur efendim: Tamam efendim, muhterem efendim, emriniz olur efendim, siz nasıl takdir buyurursanız efendim, vs... Bir tarafta bu türden davranışlar, diğer tarafta da avukat Kavili var. ERGÜN VARDAR

Cüppenizi çıkarmasaydınız: Sayın Kavili, cüppenizi neden çıkardınız? Cüppenizi çıkarmadan konuşmaya devam etseydiniz. Avukatlar hakkında duruşma düzenine ilişkin inzibati tedbirler uygulanamaz. Hala savunmanın ayrılmaz unsur olduğunu belirtmeye uğraşıyoruz. Ne diyeceğimi bilemiyorum.

MUZAFFER ERDOĞAN

Teşekkür ediyorum: Sayın Kavili’ye yapılan muamele ile hukuk göz göre göre çiğnenmiştir. Kendisine de bir meslektaşı olarak teşekkürü borç bilirim. Her zamanki gibi sonuna kadar hukuku savunmuş. IŞIL YILMAZ

Mahkeme kadıya mülk değil: Ömer Beyefendi; bu konu ile ilgili göstereceğiniz her türlü haklı tepkinizde fiili ve duygusal olarak yanınızdayım. Mahkeme kadıya mülk değildir. Saygılarımla...V.O.

Avukat seni beğenmedim: Benzer olayları çok duydum, dinledim ama hakimin vekalet ilişkisini bu şekilde sona erdirebileceğine ilişkin yetkili olduğunu düşünebileceği aklımın ucuna bile gelmemişti. Bir tek, "Seni beğenmedim avukat bu davada avukatlık yapamazsın"ı duymadığımız kalmıştı.Vay avukatların haline... AVUKAT SİNEM

Büyüklerimle gurur duyuyorum: Hukuki olarak Ömer Bey’in bir kazanımı olmasada bir hakimin savcı ve izleyiciler önünde kendini o duruma düşürmesi kötü bir durum... Tebrik ediyorum,meselenin hukuki boyutuyla ilgili bir şey söylemek için yeterli tecrübe sahibi değilim ama şunu söyleyebilirim ki, böyle durumları ve meslektaş büyüklerimin tavırlarını gördüğümde bu mesleği çok seviyorum ya... KORAY ÖZYURT

İŞTE O TARTIŞMA

Yargıç, sanığa görevsizlik kararına itirazı olup olmadığını sordu. Sanık şaşkın şaşkın bir yargıca, bir avukatına baktı. Soruyu anlamamıştı. Avukat soruyu sanığa açıkladı. Soruyu anlayan sanık itirazı olmadığını söyler söylemez, yargıç avukata çıkıştı. İşte o tartışma:

Yargıç: Soruyu size sormadık!

Avukat: Biz müvekkile açıklayıcı bilgi verdik.

Yargıç: Size söz vermedik, söz vermeden konuşmayın

Avukat: Görevsizlik kararına zaten itirazımız yok ki.

Yargıç: Kalk ayağa, mahkemeyle ayakta konuşabilirsiniz!

Avukat: (Oturduğu sandalyeye yaslanıyor) Savunma makamında görevli avukat olarak üslubunuzu kabul etmem mümkün değil. Savunma makamında görevli avukat olarak CMK’nın verdiği yasal hakkı kullanarak oturduğum yerden konuşacağım. Aksine kanun hükmü gösterilecek olursa itaat edeceğim.

TAMAM, MAHKEME DİNLEMİYOR

Bunun üzerine yargıç zabıt katibine avukatın sözlerini, "Sanık avukatı ayağa kalkmadan konuşacağım, aksine kanun varsa bana gösterin dedi" diye yazdırdıktan sonra notebookta avukatın söylediğinin aksi yönde kanun hükmü arıyor. Aradan 1 dakika, 2 dakika, 4 dakika, 5 dakika geçiyor.

Yargıç: (Savcıya) Savcı Bey bulamadım, o hangi maddeydi?

Savcı: Hakim Bey, kanun değil de ben onu, avukatların teamülen ayakta konuştukları şeklinde biliyorum.

Yargıç: Yok, burada olacaktı, bir daha bakayım... (Biraz daha arıyor, aksine hükmü bulamıyor. Bunun üzerine avukata) Neyse, ne diyorsunuz?

Avukat: Söz bizde mi?

Yargıç: Evet, konuşun!

Avukat: Tartışmak istemiyor ve sayın mahkemenin bu konuda usul bakımından ara karar vermesini istiyorum. Mahkemenin vereceği karar hangi yönde olursa olsun (konuşurken ayağa kalkma veya kalkmama), vereceğiniz karara itaat edeceğimi beyan ediyorum.

Yargıç: Oturarak mı konuşuyorsun?

Avukat: Mahkemeniz ara kararını açıklarsa, mahkeme kararına göre hareket edeceğim.

Yargıç: Tamam, mahkeme dinlemiyor. Avukat davadan azledildi.

TUT KOLUNDAN ÇIKAR

Avukat: Benim hukuk bilgime göre ölüm, azil ve istifa dışında vekaletnamenin sona erme sebebi yoktur. Borçlar Kanunu açık. Vekalet akdi ancak o suretle sona erer. Siz okuduğunuz kararın yasal dayanağını açıklar mısınız?

Yargıç: Kaynak maynak yok, çık dışarı!

Avukat: Cüppemi çıkarıp bir yurttaş olarak bu salonda bulunacağım.

Yargıç: O zaman ara verdim, salon boşaltılsın!

Avukat: Avukatın çıkarıldığı salondan savcı da çıksın, savcı bey kalıyorsa ben de kalıyorum.

Yargıç: Polis çağıracağım. Mübaşir, polisi çağır.

Savcı: Hakim Bey, gerek yok...

Yargıç: (Savcıya) Rica ederim siz oturun. (Polise) Tut kolundan çıkar!

Avukat: (Polise) Bana sakın dokunmayın, konusu suç olan bir emir yerine getirilemez, dokunduğunuz anda müessir fiil suçunu işlemiş olursunuz. (Bu sırada bağırmaya devam eden yargıca) Yurttaşlar savunmasız bırakılıyor, savunma çökertiliyor, savunması çökertilmiş bir yargılama asla onurlu olmayacak. (Salondan çıkıyor)
Old 16-09-2008, 12:38   #29
üye18332

 
Önemli

ÖRNEK 1:


Avukat X .......... Mahkemesi'nde saat 10:30 olarak belirlenen duruşmasına diğer duruşmaları nedeniyle saat: 11:45'te gelebilmiştir.Ancak mahkeme hakimi dosyayı yaptığını söylemiştir.
  • Avukatın sorumluluğu nedir?
  • Hata yapmış mıdır?
  • Hakim hata yapmış mıdır?
ÖRNEK 2:


Hakim X .....................Mahkemesi'nde saat: 10:30 olarak belirlenen dosyayı diğer duruşmalar nedeniyle saat 11:45'te almıştır.Ancak dosyanın avukatı bu süre içerisinde mahkeme salonu önünde beklemiş,bürosunu açamamış,telefonlara cevap verememiş ve diğer dosyalarıyla ilgilenenemiş ve işleri sarkmıştır.
  • Hakimin sorumluluğu nedir?
  • Hata yapmış mıdır?
  • Avukat hata yapmış mıdır?


Senaryo:


Avukat ve hakim yoğun tempoda çalışmaktadır.UYAP adı altında elektronik olarak adalet sistemini içeren bir programdır.Hakim X duruşmalarını sistemden otomatik olarak vermektedir.Dosyalara sanık sayısı,niteliği bakımından uygun süreler vererek sisteme kaydetmektedir.Avukat ismine göre giriş yaptıkları için dosya avukatının duruşmalar uygun aralıkta ya da hiç çakışmamaktadır.Ayrıca sistem güne yayarak sıkışmayı öneleyecek şekilde programlanmıştır.Avukat X ofisinde kurulu UYAP sisteminden duruşmalarını takip edebilmekte,dilekçelerini yollayabilmekte,harcını yatırabilmektedir.


Muhtemel Sonuç:

Avukat X saat:13:30 daki duruşmasına tam saatinde girmekte ve işlerini aksatmadan yürütmekte ve gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kalmamaktadır.


Hakim X saat13:30 olarak belirlediği duruşmasını tam saatinde yapabilmekte ve sıkışıklık olmadığından yeterli incelemeyi yapmış olarak hükmünü vermektedir.




Haksız mıyım?
Saygılarımla,


NOT:
Saat : 10:30 daki duruşmama 12:45'te girdim....Hakim Yorgun ben beklemekten ve diğer işlerimin kalmasından dolayı sıkıntılıydık.
Old 08-10-2009, 11:22   #30
Av. Filiz Sözen

 
Varsayılan

SELAM, geçen bende hakimden içli bir azar yedim ama haklılığına siz karar verin.asliye hukukta bir tazminat davasına girecektim, ortagım arkamdan koşup canım benim davama gir acil işim çıktı deyince yetki belgesini hazırladık mübaşire verdik.sıram gelince önden arkadaşımın davasına girdim.hakim bu arada yeni atandı. dosyayı aldı.yetki belgesini gördü.siz bu davaya bu şekilde giremezsiniz, madem girecektiniz barodan görevlendirilseydiniz.vekaletiniz de yok.sıralıyor allah versin. ben şaşkın... hakim bey ben defalarca yetki belgesiyle duruşmalara girdim. hiç bir sorun yaşamadım.üstelik ortagım. o da benim gerime geçen hafta tüm duruşmalarıma girdi, dedim. arkamda da avukatlar dizili.bende 6 aylık avukatım.acaba sorun bende mi dedim.ama daha önce hiç bir hakim bu şekilde itiraz etmedi.tartışma anlamsız bi şekilde bitti.bir de davalıya söz verdi sonra gereği düşünüldü deyip sıraladı.ben hala tartışmanın etkisindeydim bir uyandım ki celse bitmiş.sonra ki duruşmada benim kendi davam tabi hırsını alamadı bu sefer bu kadar manevi tavminat olmaz,ve tekrar tartışma....gerçekten avukat azarlamak bir hobby olmalı.yada yeni geldiği için gövde gösterisi mi yapıyordu acaba???
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatların Sağlık Güvencesi Av.Kadir Hukuk Sohbetleri 15 05-03-2008 10:46
işçinin geçersiz sebeple fesih nedeniyle uğradığı ücret zararı madlock Meslektaşların Soruları 4 15-01-2007 22:17
Avukatların Duyarsızlığı? av.yıldıray Hukuk Sohbetleri 3 17-11-2004 18:38
Avukatların Neden Evleri Yok? aristo Meslektaşların Soruları 4 19-05-2002 09:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10328007 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.