|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-11-2006, 11:26 | #1 |
|
mirasın hükmi reddi
degerli arkadaslar
icra takibi ölenin mirasçılarına yöneltiliyor zira 3 aylık miras reddi süresinde reddi miras olmamış. ancak mirasçılar terekenin borca batık olduğunu görünce terekenin resmi tasfiyesi ve mirasın hükmi reddi için dava açıyorlar. bu konuda yargıtay kararı var mıdır? ve bu davayı alacaklıya mı ( TMSF ye devrolan eski batık banka ) yoksa TMSF den dosyaları devralan varlık yönetimi şirketine karşı mı yöneltmeleri gerekiyor? Farklı bir konu da şu; 2 kişi ortak olan ltd.şti de adres değişikliğinin ortaklık kararı ile olması gerekiyor. bir taraf noterden ihtarname çekilmesine rağmen gelmedi ise adres değişikliğini nasıl yapabilir şirket? şimdiden çok teşekkür ederim. |
28-11-2006, 12:04 | #2 |
|
Merhaba,
1. terekenin borca batık olduğunun tespitini yani mirasın hükmen reddini üç aylık süreye tabi olmadan isteyebilirsiniz. T.C. Y A R G I T A Y 2.HUKUK DAİRESİ SAYI ESAS KARAR 77/4007 77/4186 ÖZET: Murisin ölüm gününde terekenin borca batık olduğu şayi ve sabit ise, terekeye tesahüp etmeyen mirascı her zaman redin tesbitini isteyebilir. Taraflar arasındaki reddi miras davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Tereke borca batık olduğu taktirde miras, hükmen red edilmiş sayılır. (M.K.545) Mirasçılar Medeni Kanunun 550.maddesinde yazılı eylemlerde bulunmadıkça yani, zımmen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman terekenin borca batık olduğunun tesbiti istenebilir. Öyle ise az önce açıklanan ilkeler çerçevesinde inleme yapılıp sonucu uyarınca hüküm verilmesi gerekirken davanın red edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, 17.5.l977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 2. bu davayı tabi ki tereke alacaklılarına husumet yöneltilmek suretiyle açılır HGK-2001-220E VE 2001-240K "Gerçekte de mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tesbitini isteyebileceği gibi; bunu def'i yolu ile de ileri sürebilir. Esasen borç tehdidi altında bulunan kişinin bu tesbit davası icra iflas kanunun 72.maddesinde düzenlenen menfi tesbit davasından ibarettir. O nedenle borçtan kurtulmada, diğer davalardaki usuli prosedür çerçevesinde incelenip karara bağlanacağı açıktır." Demektedir. Olayda da bankayı yeni devralmış tüzelkişiliğe husumet yöneltilir. 3.resmi tasfiye ilgili olrakta bir içtihat sunmakla yetinelim: T.C. Y A R G I T A Y 2.HUKUK DAİRESİ Sayı : ESAS KARAR 97/10309 97/12315 14.11.1997 Y A R G I T A Y İ L A M I Özet :Mirasın açılması üzerine Sulh Hakiminin yapacağı işlemler. Mirasçılardan birinin kayıtsız şartsız mirası kabulü halinde tereke borca batık olsa bile resmi tasfiyeye gidilemez. Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. İstek sahibi B U24.6.1997 tarihli dilekçesi ile C U'in 25.5.1996 günü çocuksuz vefat ettiğini mirasçı olarak eşi olan kendisini, babası R'yı ve annesini bıraktığını, terekesinin karmaşık olduğunu ileri sürerek Medeni Kanunun 531. maddesine göre terekesinin tesbiti ve defterinin tutulmasını istemiştir. Mahkemece, yapılan işlem ve inceleme sonucunda, terekenin borca batık olduğu anlaşıldığından Medeni Kanunun 572 ve 576 maddesince iflas hükümlerine göre terekenin tasfiyesine karar verilmiştir. R U, terekenin borca batık olduğunun kabulünün doğru olmadığı, terekenin borçları kabul edildiğinden iflas hükümlerine göre tasfiyeye karar verilemeyeceği gerekçesiyle hükmü temyiz etmiştir. Mirasçı B vekilleri de diğer temyiz sebepleri yanında resmen tasfiyeye gidilmesinin yasaya aykırı olduğu nedeniyle kararı temyiz etmişlerdir. Temyiz nedenlerini incelemeden önce, Medeni Kanunun mirasın açılmasından sonraki dönemlerde hakim tarafından resen yapılması gereken işlemler ile mirasçıların ve sair hak sahiplerinin isteği üzerine hakimin alacağı kararlar üzerinde durulmalıdır. Terekenin hemen koruma altına alınması, terekenin borca batık olduğundan bahisle hükmen red, mirasın red ve kabülüne esas olmak üzere defter tutma talebi ve tasfiye ayrı ayrı kurumlardır. A)İhtiyati tedbirler mirasın açılması ile malların bir hak süjesinden diğer bir hak süjesine geçişi arasında bir boşluk malların sahipsiz kaldığı bir dönem olamaz. Fakat hakların miras bırakandan her bir ilgilinin kişisel ve bağımsız muameleler safhasına geçinceye kadar yitirilmesi, tehlikelere maruz kalması ihtimali vardır. Kanunda hakların kaybolmaması için bir sıra önlem gösterilmiştir. (Medeni Kanun md. 531 ila 538 ve Velayet Ve Vesayet Ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına Dair Tüzük md 29 ila 38) a) Genel Önlemler; Sulh hakimi ölümü haber alınca kendiliğinden gerekli önlemi alır. Örneğin; Medeni Kanunun 531 ve 533. maddesi uyarınca bir işletme var ise müdür yada idare kayyımı atayabilir. b)Özel tedbirler ise Medeni Kanunun 532. maddesinde sayılmıştır. Bunlarda; a) Terekenin mühürlenmesi: Menkul malları koruma altına almak için bir yere koyup mühürlenmesi suretiyle kullanılmasının önlenmesi, b) Defter tutma; terekeye dahil alacak ve borçların bir yere yazılmasıdır. Defter tutma işlemi vefat gününden itibaren bir ay içinde tamamlanır. Buradaki süre deftere yazma işleminin süratle tamamlanmasına yöneliktir. Diğer bir sözle tereke üzerinde alınacak tedbirin geciktirilmemesi içindir. Değilse bir hakkın kullanılmasını düşüren süre değildir. Mirasçı vefattan bir ay geçtikten sonra da defter tutma ya da mühürleme isteyebilir. Sulh hakimi işaret edilen işlemlerden sonra, hasıl olacak duruma göre, terekeyi ya mirasçılara teslim eder, terekeden el çeker; ya da Medeni Kanunun 534. maddesine göre karar verir. Hakimin terekeyi ilelebet yönetmesi düşünülemez. B) Mirasın red ve kabulüne esas olmak üzere defter tutma: Mirası red etme hakkına sahip olan mirasçı defter tutma isteğinde bulunabilir. (MK. md. 559) Mirasın red ya da kabulüne esas olmak üzere defter tutulmasında amaç, mirasçıya terekenin gerçek durumu hakkında bir fikir vermektir. Defter tutma işleminin sonucunda mirasçı, mirası kabul ya da mirası red eder, veya mirasın resmen tasfiyesini ister yahut ta tutulan deftere göre, defterdeki borçlarla sorumluluğu sınırlı olarak mirası kabul eder. Burada şuna da işaret etmek gerekir ki; mirası red etmek hakkını kaybetmemiş olan mirasçı bu amaçla defter tutma talebinde bulunabilir. (MK. md. 559, Tüzük md. 44) Bu amaçla defter tutma isteği mirasın red edilmesi için öngörülen üç aylık red için Medeni Kanunun 545. maddesi ile muayyen süre gibi işlemeye başlar ve 546. maddeye göre bir aydır. Eğer tereke ihtiyati tedbir olarak deftere geçirilmiş ise red müddeti bütün mirasçılar için deftere geçirilmenin son bulduğunun bildirildiği günden başlar (MK. md. 547). Defter tutmadaki usul Medeni Kanunun 560. maddesinde Velayet, Vesayet, Miras Tüzüğünün 43 ile 49. maddesinde etraflıca gösterilmiştir. Anlaşılıyor ki Medeni Kanunun 532. maddesinde hüküm altına alınan terekenin deftere geçirilmesi ile Medeni Kanunun 559. ve tüzüğün 43-49. maddesindeki defter tutma birbirinden tamamen ayrıdır. C)Resmi Tasfiye: Kanunda dört halde resmi tasfiye öngörülmüştür. a) Mirasçı mirası red veya tutulan deftere göre kabul edebilir ya da resmi tasfiye talebinde bulunabilir (MK. md. 572/1). Bu halde mirasçılardan biri mirası kabul ederse, resmi tasfiye yapılamaz. (MK. md. 572/2) b) Mevcudu borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarını zararlandırmak kastı ile mirası red ederse ve alacaklılar tarafından red iptal ettirilirse miras resmen tasfiye olunur. (MK. md. 557) c) Murisin alacaklıları kanunda gösterilen hallerde murisin vefatından ya da vasiyetnamenin açılmasından itibaren üç ay zarfında terekenin resmen tasfiyesini isteyebilir. Şuna işaret etmek gerekir ki, mirasçılardan birinin mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi alacaklıların resmi tasfiye istemelerine engel olamaz. (MK. md. 573) d) Miras en yakın kanuni mirasçılar tarafından red edilirse sulh hakimi bir istek beklemeksizin resen tasfiyeyi yapar. (MK. md. 552) D) Hükmen Red: Mirasın açıldığı tarih itibariyle terekenin, borca batıklığı sayi veya sabit ise karine olarak mirasçı mirası red etmiş sayılır. (MK. md. 545/Son) Ancak borca batıklık halinde red bir karine olduğundan bundan yararlanacak olan kanuni ve mansup mirasçının borca batıklığın tesbiti davası açması yada mirasçı aleyhine açılan dava ve takipte def'i olarak ileri sürmesi gerekir. Borca batıklığın tesbiti davası genel hükümlere göre görevli sulh ya da asliye mahkemesinde, terekenin alacaklılarına karşı açılmalıdır. (İBK 23.12.1942 gün 24/29 sayı) Mahkeme kendiliğinden hükmen red kararı alamaz. Somut olaya gelince: Mirasçı BU 'in vekili, 23.7.1996 günlü oturumda, dava dilekçesine açıklık getirerek, mirası red edip etmeyeceklerine ilişkin bilgi edinmek için defter tutma talebinde bulunduğunu söylemiştir. İstek Medeni Kanunun 559 maddesine dayanmaktadır. Bu durumda defter tutmada Medeni Kanunun 561, 563 maddesi ve 565. maddesi ile tüzüğün 41 ila 49. madde hükümleri yerine getirilmelidir. Defter tutmaya başlanınca hakim ölenin alacak ve borçlarını tesbit edeceği süre içinde kayıt ettirmek üzere başvurmaları için ilgililere ilan yolu ile tebligat yapar verilecek süre bir aydan az ve iki aydan çok olamaz. İlanda alacaklarını zamanında yazdırmayan alacaklıların mirasçıyı ne şahsa ne de terekeye izafeten takip edemeyecekleri belirtilir. İlan terekeye murisin durumuna göre gazete ile ya da ilan yerine asılmak suretiyle olabilir. Alacak ve borçların kaydı için tayin olunan sürenin sonunda kayıt işlemine son verilir. Defter ilgililerin incelemeleri için en az bir ay en çok iki ay süreyle açık bulundurulur. Defter tutma muamelelerinin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icra tahkikatı yapılamaz. Zira tutulacak defter terekenin alacak ve borç yönünden gerçek durumunu göstermesi gerekir. (MK. md. 565) Bu işlemler yapılmamış defter tutma işlemi eksik olmuştur. Defter tutmanın tamamlandığı kabul edilmesine karşın mira |
28-11-2006, 12:17 | #3 |
|
koray bey ilginize cok tesekkur ederim.
ben de muhtelif kararlara ulasabildim bu esnada. ancak bir kararda (yrgty 20. huk. d. 01/1091 e. ve 01/10233 k. ) sulh huk. hakimliğinin görevli oldugundan bahsetmekte. sozkonusu karara sebep olan olay ise ; sulh huk. mah. nin görevsizlik kararı üzerine davanın asliye hukuk mah. de açılması ve asl. huk. mah. nin ' davanın görülme olanağı bulunmaması nedeniyle reddine, tarafların merci tayini için başvuruda bulunmakta muhtariyetine' karar vermesi. benim olayımda da sulh huk. mah. görevsizlik verdi ve suan asl. huk. mah. de gorulmekte. sulh huk. mahkemesinin görevsizlik kararı kesinleştiği için merci kararına ihtiyac duyulacak mıdır? yoksa artık asl. huk. mah. mi gorevlidir? sizce ne tur bir yol izlemem dogru olur? cok tesekkurler. |
28-11-2006, 12:27 | #4 |
|
YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ KARARI
- Esas Numarası : 2001/607 - Karar Numarası : 2001/1457 Medeni Kanunun 545. maddesi gereğince mirasın reddi talebinde bulunduğunu ve Keşan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/7 esas sayılı dosyada bu isteğin hüküm altına alındığını ileri sürdüğüne göre, öncelikle söz konusu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve şayet mirasın reddine dair bu karar kesinleşmiş ise mirası reddeden mirasçının bu sıfatla miras bırakanın borçlarından sorumlu olmayacağı dikkate alınarak, davalı Gülseren hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI - Esas Numarası : 2003/16592 - Karar Numarası : 2004/224 dava, malvarlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen mirasçının, alacaklılarını zarara sokmak amacıyla mirası reddetmiş olması ( TKM.557 ) sebebine değil; ret süresinin hitamından evvel, terekeye tesahüp edildiği ( TKM.m.550 ) bu sebeple ret hakkından mahrum bulundukları sebebine dayanmaktadır. Türk Kanunu Medenisinin 557. maddesindeki üç aylık hak düşürücü süre, bu maddeye dayanılarak açılan davalarda geçerlidir. Türk Kanunu Medenisinin 550. maddesine dayanan davalarda mirasın reddi kararının iptali, üç aylık hak düşürücü süreye tabi değildir. Mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenip hasıl olacak sonuç uyarınca hüküm tesisi gerekir. Bu yön gözetilmeden nitelemede ve uygulamada yanlışlığa düşülerek davanın yazılı gerekçe ile reddolunması usul ve yasaya aykırıdır. ( Bkz.2.HD.`nin 2.11.2001 günlü 12845/15091 sayılı kararı ) YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI - Esas Numarası : 2003/4788 - Karar Numarası : 2003/11837 MK.545. maddesi hükmü uyarınca ( Yeni M.K.605 md ) mirası red talebinin kabulüne ve tesciline karar verilmiştir. MK. 552. ve 553. maddeleri gereğince ( Yeni M.K.nun 612 ve 613. md ) ölenin en yakın tüm mirasçıları tarafından reddedilen miras, sulh mahkemesince iflas kurallarına göre tasfiye edilir ve artan da yine reddeden mirasçılara verilir. Bu durumda, reddin mahkemece kabulü ve tescile karar vermesi ile artık davalılar murisin borçlarından sorumlu olmayacaklardır. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI - Esas Numarası : 2004/2731 - Karar Numarası : 2004/3608 stek, terekenin borca batık olduğunun tesciline ilişkindir. Ölüm anında tereke borca batık ise, miras kendiliğinden reddedilmiş sayılır. ( TKM.md.545 ) Bu davada bir süre söz konusu değildir. Mirasçılardan biri, mirası reddederse, bunun hissesi murisin vefatında hayatta değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder. ( TKM.md.551/1 ) YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI - Esas Numarası : 2001/1091 - Karar Numarası : 2001/10233 Taraflar arasındaki mirasın reddine ilişkin davada Denizli 4. Asliye ve 1. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: >Dava, mirasın reddi istemine ilişkindir. Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 98/344 E., 1999/193 K. sayılı kararı ile davacıların mirasın reddine ilişin açtıkları dava husumet yönünden red edilmiş, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 2.H.D. 21.2.2000 gün 2000/1528 E., 2158 K. sayılı kararı ile ``mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği vurgulanarak ( M.Y. md. 549/son )`` görev yönünden bozulmuş, mahkeme bozmaya uyarak görevsizlik kararı vermiş ve karar kesinleşmiştir. Bu kez davacılar 1. Sulh Hukuk Mahkemesine mirasın reddiyle ilgili dava açmışlar, Sulh Hukuk Mahkemesi 15.5.2001 gün 2000/167 E., 2001/506 K. sayılı kararla görevsizlik kararı vermiş, bu kararda temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacılar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararına istinaden 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde mirasın reddi ile ilgili yeniden dava açmışlar, mahkeme 2001/528 E. 771 K. sayılı karar ile ``Davanın görülme olanağı bulunmaması nedeniyle reddine, tarafların merci tayini için başvuruda bulunmakta muhtariyetine`` karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir. Mirasın reddi davası ile ilgili Denizli Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerince verilen görevsizlik kararları kesinleşmiştir. H.U.M.Y.`nın 25/son maddesine göre, temyiz incelemesi sonucu kesinleşen yetki ve göreve ilişkin kararlar, davaya bakacak mahkemeyi belirler. Bu yasal hükümlerin doğal sonucu olarak, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin yukarıda değinilen kararı ile görevli mahkeme olarak Sulh Hukuk Mahkemesi gösterilmiştir. Artık davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılması zorunludur. Merci tayinine gerek kalmamıştır. Bu nedenlerle, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu Yargıtayca belirlenmiş olduğundan, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirken, hem işin esası ile ilgili hüküm kurması, hem de tarafların merci tayini için başvuruda bulunmakta muhtariyetine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27/12/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
mirasın reddi | Av. Nurgül | Meslektaşların Soruları | 8 | 24-01-2009 14:22 |
Mirasın Reddi | a.lawyer | Meslektaşların Soruları | 9 | 06-12-2006 09:33 |
mirasın reddi | av.selcukacar | Miras Hukuku Çalışma Grubu | 7 | 16-09-2006 09:50 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |