Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekalet Ücreti maktu mu nisbi mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-02-2020, 10:09   #1
İcap

 
Varsayılan Vekalet Ücreti maktu mu nisbi mi?

Merhaba sayın meslektaşlarım.
Bir icra takibi neticesinde; borçlu icra takibine itiraz etmiştir. Bu itirazın akabinde ve fakat tarafımızca itirazın iptali davası açılmadan önce; borçlu tarafından; kısmi ödeme yapılmıştır.

Ancak yapılan bu kısmi ödemeler tarafımızdan açılan itirazın iptali davasında bildirilmemiş olup sanki hiç ödeme yapılmışcasına takip çıkışı üzerinden itirazın iptali davası açılmıştır.

Bu hata sehven gerçekleşmiştir.

Elbetteki yapılan bu ödemeler, resmi kayıtlarla sabit olup ödenmeyen kısım yönünden takibin devamına karar verileceğinde şüphe yoktur.

Merakımız; ödeme yapılmış olan kısım yönünden verilecek kararda; karşı yan vekalet ücretinin; maktu mu nisbi mi çıkacağı yönündedir.

Tarafımca maktu vekalet ücreti çıkacağı yönünde bir görüş hasıl olsa da değerli görüşlerinizi de merak etmekteyim.

Düşüncemi destekleyen yargıtay kararını da aşağıda bilginize sunmaktayım.

YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/5620
K. 2016/1039
T. 24.2.2016
• İTİRAZIN İPTALİ (Takip Tarihi ve Ödeme Tarihi Arasında İşlemiş Faiz Alacağının Mevcut Bulunduğu - Yapılan Ödemelerin Öncelikle İşlemiş Faiz ve Giderlere Mahsup Edileceği/Kalan Asıl Alacak Tutarı ve İcra Takip Masrafları İle Vekâlet Ücreti Yönünden İtirazın İptalini İstemekte Hukuki Yararı Bulunduğunun Kabulü Gerektiği)
• HUKUKİ YARAR (Davalının Haricen İki Adet Senedi İtiraz İle Aynı Gün Davacıya Ciro Ettiği/Davacı Tarafça Senetlerin Ödenmemiş Olduğu Yönünde İddia İleri Sürülmediği - Takip Konusu Edilen Asıl Alacak ve İşlemiş Faiz Tutarı Toplamı Üzerinden Davacının İtirazın İptali Davası Açmakta Hukuki Yararı Bulunmadığı)
• USULDEN RET KARARI (Dava Şartlarının Noksanlığı Durumunda Davanın Usulden Reddine Karar Verileceği - Mahkemece Davacının Hukuki Yararının Bulunmadığı Belirlenen Kısım Yönünden Davanın Usulden Reddine Karar Verilmesi Gerektiği/İtirazın İptali)
• İŞLEMİŞ FAİZ ALACAĞI (İtirazın İptali - Takip Tarihi ve Ödeme Tarihi Arasında İşlemiş Faiz Alacağının Mevcut Bulunduğu/Yapılan Ödemelerin Öncelikle İşlemiş Faiz ve Giderlere Mahsup Edileceği/Kalan Asıl Alacak Tutarı ve İcra Takip Masrafları İle Vekâlet Ücreti Yönünden Hüküm Kurulması Gerektiği)
2004/m.67
6098/m.100
6100/m.114/1/h,115/2
ÖZET : Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı tarafça, asıl alacak ve işlemiş faizin tahsili için icra takibine başlandığı, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, haricen iki adet senedi itiraz ile aynı gün davacıya ciro ettiği, senetlerin, davacı taraf defterlerine kaydedilmiş olduğu, davacı tarafça senetlerin ödenmemiş olduğu yönünde iddia ileri sürülmediği, davacı tarafça, takip tutarı üzerinden harcı yatırılarak işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, takip konusu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz tutarı toplamı üzerinden, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının kabulü isabetli olmuş ise de, takip tarihi ve ödeme tarihi arasında işlemiş faiz alacağının mevcut bulunduğu, yapılan ödemelerin TBK'nın 100. maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faiz ve giderlere mahsup edileceği gözönünde bulundurulup, kalan asıl alacak tutarı ve icra takip masrafları ile vekâlet ücreti yönünden itirazın iptalini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulüyle hüküm altına alınması gerekirken, bu kalemler yönünden de hukuki yararın bulunmadığının kabulü isabetli olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, dava şartlarının noksanlığı durumunda davanın usulden reddine karar verilir. Bu durumda mahkemece, davacının hukuki yararının bulunmadığı belirlenen kısım yönünden, HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında, davalının, 20.09.2012-23.09.2012 tarihlerinde yapılacak olan Avrasya Ambalaj 2012 18. Uluslararası Endüstrisi Fuarı'na katılımı hususunda, fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı şirketin, sözleşme ile kararlaştırılan ücreti ödemediğini, bunun üzerine, 8.666,56 TL asıl alacak ve 671,66 TL işlemiş faiz alacağının tahsili için İstanbul 25. İcra Müdürlüğü'nün 2012/24820 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı şirket arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesi uyarınca, davacı tarafından düzenlenen, 23.09.2012 tarihi ve 14.166,56 TL tutarında, bir adet faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkilince bu faturanın cari hesaba işlendiğini, cari hesap ekstresine göre, davacı şirkete 21.12.2012 tarihinde, vade farkı olan 671,66 TL de eklenerek, toplam 9.338,22 TL tutarında iki adet senet verildiğini, bu şekilde cari hesap ilişkisinde borç hesabının sıfırlandığını ve müvekkilinin davacı tarafa borcu kalmadığını, buna rağmen davacı tarafça, haksız ve kötüniyetli icra takibi yapıldığını savunarak, davanın reddini ve kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafın, ödeme emrinin 18.12.2012 tarihinde tebliğinden üç gün sonra, 21.12.2012 tarihinde, davacı tarafa, her biri 4.669,11 TL tutarında iki adet senet vererek icra takibindeki toplam borç miktarı olan 9.338,22 TL'yi ödemiş olduğu, buna rağmen davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığı, takip konusu alacak miktarının tamamının ödenmesinden dolayı davacı tarafın itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu sebeple davanın reddi gerektiği, itirazın iptali davasında, davacı-alacaklı hakkında kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının takip yapmakta açıkça kötüniyetli bulunduğunun ispat edilmesinin gerektiği, oysa ki, davalının, takip konusu borca yönelik olarak, icra takibinden sonra ödeme yaptığı, icra takibinden önce ödeme yapılmasına rağmen, davacı tarafından takibin başlatılması şeklinde bir durumun söz konusu olmadığı, bu nedenle, İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca, davacı-alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın, hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-)Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK'nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK'nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir davaya konu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz sebebiyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.
Dosya kapsamından, davacı tarafça, 8.666,56 TL asıl alacak, 671,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.338,22 TL'nin tahsili için icra takibine başlandığı, davalının 21.12.2012 tarihinde, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, haricen toplam 9.338,22 TL tutarında iki adet senedi itiraz ile aynı gün davacıya ciro ettiği, senetlerin, davacı taraf defterlerine kaydedilmiş olduğu, davacı tarafça senetlerin ödenmemiş olduğu yönünde iddia ileri sürülmediği, davacı tarafça, takip tutarı üzerinden harcı yatırılarak işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, takip konusu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz tutarı toplamı üzerinden, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının kabulü isabetli olmuş ise de, takip tarihi ve ödeme tarihi arasında işlemiş faiz alacağının mevcut bulunduğu, yapılan ödemelerin TBK'nın 100. maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faiz ve giderlere mahsup edileceği gözönünde bulundurulup, kalan asıl alacak tutarı ve icra takip masrafları ile vekâlet ücreti yönünden itirazın iptalini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulüyle hüküm altına alınması gerekirken, bu kalemler yönünden de hukuki yararın bulunmadığının kabulü isabetli olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, dava şartlarının noksanlığı durumunda davanın usulden reddine karar verilir. Bu durumda mahkemece, davacının hukuki yararının bulunmadığı belirlenen kısım yönünden, HMK'nın114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, davacıdan peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-02-2020, 08:44   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Kararı okudum. Ancak sizin karşı vekalet ücretinin maktu olması gerekir tezinizi anlayamadım. Parayla ölçülebilen davalarda kabul edilen ve ret edilen kısım için nisbi vekalet ücreti verilir.

Kararda kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz ve masraflara mahsup edilmesi gerektiği için asıl alacak kalemlerinin hala var olduğundan bahisle; davadan önce yapılan ödemelerin asıl alacak kalemlerine değil, TBK 100 uyarınca ferilere mahsup edilmesi gerektiğini bu yüzden yerel mahkemenin (davanın reddine ilişkin) kararının bozulması gerektiğini söylüyor. Vekalet ücretinin nisbi veya maktu olması ile alakası yok bence.
Old 13-02-2020, 09:34   #3
İcap

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Kararı okudum. Ancak sizin karşı vekalet ücretinin maktu olması gerekir tezinizi anlayamadım. Parayla ölçülebilen davalarda kabul edilen ve ret edilen kısım için nisbi vekalet ücreti verilir.

Kararda kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz ve masraflara mahsup edilmesi gerektiği için asıl alacak kalemlerinin hala var olduğundan bahisle; davadan önce yapılan ödemelerin asıl alacak kalemlerine değil, TBK 100 uyarınca ferilere mahsup edilmesi gerektiğini bu yüzden yerel mahkemenin (davanın reddine ilişkin) kararının bozulması gerektiğini söylüyor. Vekalet ücretinin nisbi veya maktu olması ile alakası yok bence.

Merhaba,
Kararda; reddedilmesi gereken kısmın gerekçesi olarak "Öte yandan, HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, dava şartlarının noksanlığı durumunda davanın usulden reddine karar verilir. Bu durumda mahkemece, davacının hukuki yararının bulunmadığı belirlenen kısım yönünden, HMK'nın114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır." demek suretiyle fazladan talep edilen kısımla ilgili dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını dile getirmiştir.


Hukuki yarar bir dava şartı olduğundan, dava şartı yokluğu halinde usulden ret verilmesi gerekeceğinden ve usulden ret halinde nispi vekalet ücretine hükmedilmeyeceğine, maktu vekalet ücretine hükmedileceğine dair bilgim nedeni ile öyle düşündüm meslektaşım.

Hatalı mı düşünüyorum, bilgileri mi karıştırdım ?
Old 13-02-2020, 11:55   #4
Av. Suat

 
Varsayılan

Dilekçeler aşamasında iseniz cevaba cevap dilekçesi ile dava miktarını değiştirebilirsiniz.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış ise dava dilekçenizi ıslah edin..
Dava miktarını düzeltin..
Old 13-02-2020, 12:28   #5
İcap

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
Dilekçeler aşamasında iseniz cevaba cevap dilekçesi ile dava miktarını değiştirebilirsiniz.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış ise dava dilekçenizi ıslah edin..
Dava miktarını düzeltin..

Dilekçeler aşaması ve öninceleme tamamlanmıştır.
Dava dilekçesinin ıslahının, yani miktar azaltmasının feragat hükmünde olduğuna dair kararlar mevcut. Dolayısıyla feragat halinde nisbi vekalet ücretine hükmedileceği kesin olduğundan bu yolu risk alıp deneyemiyoruz meslektaşım.
Old 14-02-2020, 21:50   #6
Av. Suat

 
Varsayılan

İtirazın iptali olan davanızı alacak davası olarak -doğru miktar üzerinden - ıslah edin...

T.C.Yargıtay19. Hukuk DairesiEsas No:2016/2186Karar No:2016/10143K. Tarihi:
MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2015
NUMARASI : 2014/595-2015/584
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ……………..
……..dava ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürüldüğünden ve alacak davasında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi hukuken mümkün olmadığından, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir…….. Onanmasına
Old 17-02-2020, 13:00   #7
İcap

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
İtirazın iptali olan davanızı alacak davası olarak -doğru miktar üzerinden - ıslah edin...

T.C.Yargıtay19. Hukuk DairesiEsas No:2016/2186Karar No:2016/10143K. Tarihi:
MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2015
NUMARASI : 2014/595-2015/584
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ……………..
……..dava ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürüldüğünden ve alacak davasında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi hukuken mümkün olmadığından, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir…….. Onanmasına

Meslektaşım bu da bizi istediğimiz sonuca ulaştırmayacaktır.
Ancak bu hususla ilgili görüştüğünüz tüm hakimler, tereddüt etmeksizin İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA bahsi geçen kısımla ilgili Hukuki Yarar Yokluğu yani Dava Şartı Eksikliği nedeni ile ilgili kısım yönünden USULDEN RET dolayısıyla MAKTU VEKALET ÜCRETİNE hükmedeceklerini bildirmişlerdir.

Bu da yukarıda sunduğum Yargıtay Kararıyla zaten olması gerektiğini düşündüğümüz şeyin uygulamada da yerleşik ve bizim beklentimize uygun olduğunu göstermiştir.

Bilgi ve fikirleriniz için teşekkürler.
Old 17-02-2020, 13:28   #8
Av. Suat

 
Varsayılan

Üstadım son görüşünüze katılmıyorum.
Dava tam ıslah edildiğinde ortada artık itirazın iptali davası denen bir dava kalmayacaktır.
Bu nedenle artık var olmayan bir şeyin hukuki yararının varlığından veya yokluğundan şeklinde bir hüküm kurulamaz.
Size görüşlerini beyan eden hakimlere davanın tam ıslah ile alacak davasına dönüştürülebileceği seçeneğinden bahsettiniz mi.

T.C YARGITAY22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO.2015/10805KARAR NO.2016/17961KARAR TARİHİ., 16.06.2016
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

ÖZET :Kısmi ıslah-tam ıslah… belirsiz alacak davasının, “kısmi” ıslah dilekçesi ile dava türü değiştirilerek kısmi dava olarak değiştirilemeyeceği…ancak tam ıslahla mümkün olduğu…
Dava tamamen ıslah edilebilir. Davayı tamamen ıslah edebilecek olan davacıdır.Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve yeni bir dava dilekçesi verir. Davacı, davasını tamamen ıslah ederek talep sonucunu değiştirebilir. Mesela davacı tamamen ıslah yolu ile tazminat davasını tescil davası olarak değiştirebilir, ecrimisil (alacak) davasını müdahalenin (el atmanın) önlenmesi davası olarak değiştirebilir, tapu iptali davasını veraset ilamının (mirasçılık belgesinin) iptali davası olarak değiştirebilir.
Buna karşılık, talep sonucunun veya dava sebebinin genişletilmesi veya kısmen değiştirilmesi için başvurulan ıslah tamamen ıslah değil kısmi ıslahtır.(KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, s. 3965)
Mahkemece ıslah dilekçesine itibarla dava, kısmi dava olarak kabul edilmiştir. Hal böyle iken davacının kısmi ıslah yolu ile dava türünü ve dolayısıyla talep sonucunu değiştiremeyeceği bunu ancak davasını tamamen ıslah ederek yapabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Old 17-02-2020, 13:39   #9
İcap

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
Üstadım son görüşünüze katılmıyorum.
Dava tam ıslah edildiğinde ortada artık itirazın iptali davası denen bir dava kalmayacaktır.
Bu nedenle artık var olmayan bir şeyin hukuki yararının varlığından veya yokluğundan şeklinde bir hüküm kurulamaz.
Size görüşlerini beyan eden hakimlere davanın tam ıslah ile alacak davasına dönüştürülebileceği seçeneğinden bahsettiniz mi.

Meslektaşım; biz zaten amacımıza uygun görüşler aldığımız ve Yargıtay Kararlarını da doğru yorumladığımıza emin olduğumuz için diğer alternatifleri araştırmadık.

İşleri daha fazla karıştırmak istemiyoruz, karşı tarafa maktu vekalet ücreti ödemeye de razıyız şeklinde açıklayayım size durumumuzu.

Ancak benzer durumlarda tavsiye ettiğiniz yolu aklımda bulunduracağım. Teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımından davanın reddi halinde vekalet ücreti nisbi mi maktu mu hükmedilir? Av. Tevrat DURAN Meslektaşların Soruları 6 04-01-2017 13:35
İcre takibinde (birikmiş nafaka alacağı) mükerrer vekalet ücreti ?(nisbi/maktu?) Covuc Meslektaşların Soruları 4 29-04-2016 14:58
tüketici mahkemesi vekalet ücreti nisbi mi maktu mu asumann Meslektaşların Soruları 1 20-02-2015 21:47
hem maktu hem de nisbi vekalet ücreti mi vermeliyiz? akarsu Meslektaşların Soruları 1 28-09-2007 10:14
davanın husumetten reddi-davacının feragati-vekalet ücreti maktu mu nisbi mi? Av.Bülent Özkan Meslektaşların Soruları 3 04-03-2007 14:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05282211 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.