Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ceza Mahkemesi Hatalı Kısa Karar Yazımı

Yanıt
Old 22-05-2019, 16:40   #1
akrd61

 
Varsayılan Ceza Mahkemesi Hatalı Kısa Karar Yazımı

Değerli meslektaşlar

Sanık müdafii olduğumuz henüz itiraz süresi dolmayan Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada karar verildi. Hakimin yüze karşı okuduğu karar ile duruşma zaptına geçen karar farklı. Duruşma esnasında UYAP sıkıntısı nedeni ile tutanak alamamıştık. Karar UYAP a yüklendikten sonra farkına vardık.Şöyle ki:

1-HAKARET
2-TCK 125/2->125/1->Adli Para Cezası-> 116 gün
3-TCK 125/4->1/6 arttırım ->Hapis Cezası->->135 gün
4-TCK 62->1/6 İndirim->Adli Para Cezası->112 gün
5-1 gün 20,00 ₺ olmak üzere 112 gün karşılığı 2.240 ₺Adli Para Cezası
6-TCK 52/4 APC taksitlendirme
7-CMK 235/5 HAGB
8-CMK 231/8 5 yıl denetim

2. madde koyulaştırdığı kısım duruşma zaptına "Adli Para Cezası" yazılacak iken "Hapis Cezası" yazılmış.Bu durumda EK karar mı talep etmeliyim?

İyi çalışmalar diliyorum.
Old 24-05-2019, 10:02   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan akrd61
Değerli meslektaşlar

Sanık müdafii olduğumuz henüz itiraz süresi dolmayan Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada karar verildi. Hakimin yüze karşı okuduğu karar ile duruşma zaptına geçen karar farklı. Duruşma esnasında UYAP sıkıntısı nedeni ile tutanak alamamıştık. Karar UYAP a yüklendikten sonra farkına vardık.Şöyle ki:

1-HAKARET
2-TCK 125/2->125/1->Adli Para Cezası-> 116 gün
3-TCK 125/4->1/6 arttırım ->Hapis Cezası->->135 gün
4-TCK 62->1/6 İndirim->Adli Para Cezası->112 gün
5-1 gün 20,00 ₺ olmak üzere 112 gün karşılığı 2.240 ₺Adli Para Cezası
6-TCK 52/4 APC taksitlendirme
7-CMK 235/5 HAGB
8-CMK 231/8 5 yıl denetim

2. madde koyulaştırdığı kısım duruşma zaptına "Adli Para Cezası" yazılacak iken "Hapis Cezası" yazılmış.Bu durumda EK karar mı talep etmeliyim?

İyi çalışmalar diliyorum.
Sayın akrd61;

Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki istinaf/temyiz/kanun yararına bozma nedenidir. Ceza ve hukuk mahkemelerinde verilen kararlara ilişkin paylaştığım Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Dairesi kararlarını incelemenizi öneririm.

Saygılarımla...

Alıntı:
Yazan T.C. YARGITAY CGK 2014/32 E.-2015/285 K.


KISA KARAR İLE GEREKÇELİ KARAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİ - hapis cezasının paraya çevrilmesi - Kanun yararına bozma - adli para cezası - 6136 sayılı yasa - paraya çevirme

ÖZET:

"Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca verilen on ay hapis cezasının TCK'nın 50. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrildiği halde, kısa kararın UYAP sistemine aktarılmasında ve gerekçeli kararda sanığa verilen hapis cezasının paraya çevrilmesine ilişkin kısmın unutulması sonucu yazılı şekilde karar verilmiş ise de, asıl olan, tefhim edilmekle kısa karar olup, kısa karardaki paraya çevirme hükmünün mahallinde gerekçeli karara eklenmesi mümkün görülmüştür.

Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; somut olayda tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağı ve hükmün bu nedenle bozulmasının gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir....

Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Dairenin kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir....

KARAR:

Mahkemesi : ... Asliye Ceza
Sanık ... hakkında ruhsatsız silah taşımak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu,... Asliye Ceza Mahkemesince ... gün ve ... sayı ile, tefhim olunan kısa kararda sanığın 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK'nın 62/1, 50/1, 52/2, 52/4, 54/1. maddeleri uyarınca on ay hapisten çevrilen 3.000 TL ve gün karşılığı adli para cezasından çevrilen 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye karar verilmiştir.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine kaydedilen duruşma tutanağı ve bu tutanakla uyumlu olan gerekçeli kararda ise 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK'nın 62/1, 52/2, 53/1, 54. maddeleri gereğince on ay hapis ve gün karşılığı adli para cezasından çevrilen 500 TL adli para cezası ile mahkumiyetine, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verildiği belirtilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve .... sayı ile temyiz isteminin kanuni süresinden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün ... gün ve ... sayılı istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ... gün ve ... sayı ile;
"Atılı suçtan hakkında kamu davası açılan sanığın yapılan yargılaması sonucunda, 6136 sayılı Kanunun 13, 5237 sayılı Kanunun 62, 50 ve 52. maddeleri gereğince on ay hapis cezasının 3.000 TL adli para cezasına çevrildiği, duruşma tutanağının UYAP dışı tutulduğu, duruşma zaptının UYAP ortamına aktarılmasında hapis cezasının paraya çevrilmesine ilişkin kararın duruşma tutanağına geçirilmediği, aynı hatanın gerekçeli kararda da tekrarlandığı, konu hakkında mahkemesince tutanak tutulduğu anlaşılmakla, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasında isabet görülmediği" görüşüyle kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
"Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca verilen on ay hapis cezasının TCK'nın 50. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrildiği halde, kısa kararın UYAP sistemine aktarılmasında ve gerekçeli kararda sanığa verilen hapis cezasının paraya çevrilmesine ilişkin kısmın unutulması sonucu yazılı şekilde karar verilmiş ise de, asıl olan, tefhim edilmekle kısa karar olup, kısa karardaki paraya çevirme hükmünün mahallinde gerekçeli karara eklenmesi mümkün görülmüştür.
Bu itibarla; kanun yararına bozma amaç ve kurumuna uygun bulunmayan Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin reddine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve .. sayı ile;
"İtirazın konusu; hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağının belirlenmesine ilişkindir. ...
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan yapılan yargılama sonucu kısa kararda, 6136 sayılı Kanunun 13/1, 5237 sayılı Kanunun 62/1, 50/1 ve 52. maddelerinin uygulanması suretiyle, hapisten çevrilen 3.000 TL ve doğrudan olmak üzere 500 TL adli para cezalarına hükmolunup, bu cezaların 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine karar verildiği halde, UYAP dışında tutulan bu tutanağın, UYAP'a aktarılması işleminde de hapis cezası, adli para cezasına çevrilmediği gibi taraflara tebliğ olunan, infaza verilen ve adli sicil kaydına işlenecek olan gerekçeli kararda da 6136 sayılı Kanunun 13/1, 5237 sayılı Kanunun 62/1 ve 52/1. maddeleri uygulanarak sanık hakkında on ay hapis ve 500 TL adli para cezası tayin olunup, hapis cezası tayin edilmesi nedeniyle aynı kanunun 53/1. maddesi gereğince sanığın belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunmuştur. İnfaz aşamasında, durumu fark eden mahkemece, tutanak tutularak kanun yararına bozma yoluna başvurulması isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkemenin bu talebi üzerine kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin, başka bir yöntemle giderilmesi mümkün olmadığından, kanun yararına bozma yasa yolu ile giderilmesi zorunluluğu doğmuştur.
Özel Dairenin kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğuna ilişkin haklı nedene dayanan kanun yararına bozma istemini kabul edip, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermesi yerine, bu hususun kanun yararına bozma yasa yoluna konu olamayacağından bahisle kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.

CMK'nın 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 19.12.2013 gün ve 17537-29535 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; somut olayda tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağı ve hükmün bu nedenle bozulmasının gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık hakkında ruhsatsız tabanca taşımak suçundan kamu davası açıldığı, talimatla alınan ifadesinde suçlamaları kabul ettiği, yokluğunda yapılan yargılama neticesi aynı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği,
16.12.2009 tarihli duruşmada yokluğunda tefhim olunan kısa kararda; sanığın on ay hapis cezasından günlüğü yirmi liradan paraya çevrilmek suretiyle hatalı uygulama yapılarak üç bin lira ve yirmi beş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beş yüz lira adli para cezası ile mahkumiyetine, para cezasının taksitlendirilmesine karar verilip, hükmün temyiz kanun yoluna tâbi olduğunun belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılan duruşma tutanağı ile gerekçeli kararda ise; sanığın on ay hapis ve yirmi beş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği ve hükme karşı da itiraz kanun yoluna müracaat edilebileceğinin yazıldığı,
22.02.2010 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ olunan hükmün sanık tarafından yasal süresinden sonra temyiz edildiği,
Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesince temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığından bahisle reddedildiği,
Bu şekilde kesinleşen hükme karşı yerel mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir biçimde çözülebilmesi bakımından olağanüstü bir kanun yolu olan "kanun yararına bozma" üzerinde durulması gerekmektedir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan ve öğretide; "olağanüstü temyiz" olarak ifade edilen "kanun yararına bozma" kanun yolunun şartları ve sonuçları 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 343. maddesinde düzenlenmiş, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın "kanun yararına bozma" başlıklı 309 ve 310. maddelerinde benzer hükümlere yer verilip, istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve uygulama birliğine ulaşılmasını sağlamak amacıyla olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin bir hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı o karar veya hükmün Yargıtay'ca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklamak suretiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hüküm veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazıp Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, bu nedenlerin yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Görüldüğü üzere kanun yararına bozma, ülke genelinde uygulama birliğini sağlamak ve farklı uygulamalar nedeniyle oluşabilecek muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla kabul edilmiş olağanüstü bir kanun yolu olup, bu yolla hükümdeki hukuka aykırılıkların Yargıtay'ca hiçbir yargılama yapılmaksızın, istisnai olarak ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yargılama yapılarak giderilmesi öngörülmüştür. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilecektir.
Uyuşmazlık konusu bu kanuni düzenleme ve açıklamalar ışığında incelendiğinde;
Ruhsatsız silah taşımak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu yerel mahkemece tefhim olunan kısa kararda; sanığın on ay hapis cezasından çevrilen üç bin lira adli para ve gün karşılığı adli para cezası karşılığı olarak beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilip, hükmün temyiz kanun yoluna tâbi olduğunun belirtildiği, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılan duruşma tutanağında ve gerekçeli kararda ise; sanığın on ay hapis ve yirmi beş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilip hükme karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği yazılmak suretiyle, hükmün esasını oluşturan kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki doğmasına neden olunmuştur.
Gerekçeli karar ile kısa karar arasındaki bu çelişkinin, hükmün infazında karışıklığa neden olacağı şüphesizdir. Nitekim hükmün bu haliyle kesinleşmesi üzerine yerel mahkeme tarafından hangi kararın infaza verileceği hususunda bir tereddüt yaşanmış ve kanun yararına bozma yoluna başvurulması isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkemenin bu yöndeki talebi kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi mecburiyetini ortaya koymuştur. Anılan çelişkinin giderilmesi bakımından bu aşamada kanun yararına bozma yolu dışında bir çözüm yolu da bulunmadığından kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmak suretiyle meydana getirilen söz konusu hukuka aykırılığın kanun yararına bozmaya konu edilebileceği ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 164-203 sayılı kararında benzer bir sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Dairenin kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Sekiz Genel Kurul Üyesi; "somut olaydaki kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin mahallinde düzeltilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün, ...sayılı kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3-... Asliye Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

Alıntı:
Yazan T.C. YARGITAY 15. HD. 2018/1827 E. - 2018/1948 K.
* EKSİK VE AYIPLI İŞ BEDELİ SEBEBİYLE ALACAK (Mahkemece Taraflara Tefhim Edilen Kısa Karara Uygun Karar Yazılması Gerekirken Bu Kurala Aykırı Şekilde Gerekçeli Karar Yazılmasının Doğru Olmadığı/Bu Karar Sebebiyle Verilen Maddi Hatanın Düzeltilmesine Dair Taraf Dilekçelerinin Temyiz Dilekçesi Mahiyetinde Kabul Edilmesi Zorunlu Olup Mahkemece Maddi Hata Dilekçesi Üzerine Dosyadan El Çekilmesine Rağmen Yeniden Oturum Açılıp Karar Verilmesinin de Usul Hukuku Düzenlemelerine Aykırı Olduğu)

* DOSYADAN EL ÇEKİLMESİNE RAĞMEN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİ (Alacak - Mahkemece Maddi Hata Dilekçesi Üzerine Dosyadan El Çekilmesine Rağmen Yeniden Oturum Açılıp Karar Verilmesinin Usul Hukuku Düzenlemelerine Aykırı Olduğu/Mahkemece Dosyadan El Çektikten Sonra Yargıtay Bozma Kararı Olmadan Davanın Esası Hakkında Bir Karar Verilmesi Mümkün Olmayıp Tarafların Maddi Hata Talepleri de Kararın Tavzihine Dair Olmadığından Mahkemenin Vermiş Olduğu Kararın Usul ve Yasaya Aykırılığı)

* KARARIN KISA KARARA UYGUN YAZILMASI ZORUNLULUĞU (Bu Kurala Aykırı Şekilde Tesis Edilen Gerekçeli Karar Sebebiyle Verilen Maddi Hatanın Düzeltilmesine Dair Taraf Dilekçelerinin Temyiz Dilekçesi Mahiyetinde Kabul Edilmesi Zorunlu Olup Mahkemece Maddi Hata Dilekçesi Üzerine Dosyadan El Çekilmesine Rağmen Yargıtay Bozma Kararı Olmadan Yeniden Oturum Açılıp Karar Verilmesinin de Usul Hukuku Düzenlemelerine Aykırı Olduğu)

6100/m.298/2

ÖZET : Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi'nden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş bedeli sebebiyle alacak ve dairelerin süresinde teslim edilmemesinden kaynaklanan rayiç kira bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece taraflara tefhim edilen kısa karara uygun karar yazılması gerekirken bu kurala aykırı şekilde gerekçeli karar yazılması doğru olmamış, bu karar sebebiyle verilen maddi hatanın düzeltilmesine dair taraf dilekçelerinin temyiz dilekçesi mahiyetinde kabul edilmesi zorunlu olmuştur. Öte yandan mahkemece maddi hata dilekçesi üzerine dosyadan el çekilmesine rağmen yeniden oturum açılıp karar verilmesi de usul hukuku düzenlemelerine aykırıdır. Mahkemece dosyadan el çektikten sonra Yargıtay bozma kararı olmadan davanın esası hakkında bir karar verilmesi mümkün değildir. Tarafların maddi hata talepleri de kararın tavzihine dair olmadığından mahkemenin vermiş olduğu karar usul ve yasaya da aykırıdır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi'nden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş bedeli sebebiyle alacak ve dairelerin süresinde teslim edilmemesinden kaynaklanan rayiç kira bedelinin tahsiline dair olup, mahkemece bozmaya uyularak verilen karara karşı temyiz süresi içerisinde taraf vekillerince maddi hatanın düzeltilmesine dair verilen dilekçeler üzerine mahkemece verilen karar, davalılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı vekili; davacı ve diğer paydaşlar ile davalılar arasında ... 18. Noterliği'nin 05.02.2007 tarih 6413 yevmiye numaralı anahtar teslim olarak kararlaştırılan Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede davacılara verilecek olan dairelerin 140 m2 olacağı ve 17 adet kapalı otopark yapılacağının taahhüt edilmesine rağmen dairelerin yaklaşık 122 m2 olarak ve 9 adet kapalı otopark yapıldığını, binanın onaylı projesine aykırı olarak imal edilmesi sebebiyle binanın ortak alanların kullanılamadığını, davacıların dairelerinin de olması gerekenden küçük olduğunu, binada yeterli drenaj ve su yalıtımının yapılmadığını, asansörün sözleşmeye aykırı olduğunu, ayrıca davacılara isabet eden dairelerde eksik ve ayıplı imalâtlar bulunduğunu belirterek eksik ve ayıplı iş bedelleri ve dairelerin geç teslim edilmesi sebebiyle rayiç kira bedellerini tahsilini talep etmiş, davalı vekili ise; davacı ...'nin taraf ehliyeti bulunmadığını, davalılar ile bu davacı arasında doğrudan satış ilişkisi olmadığını, imâl edilen dairelerin sözleşmede kararlaştırılan 140 m2 den daha büyük olduğunu, her daire için kapalı otoparkın yapıldığını, binanın onaylı projesine uygun olduğunu, binanın ortak alanlarında ve davacılara isabet eden dairelerdeki eksik ve ayıplı imalât yapıldığına dair iddiayı kabul etmediklerini, sözleşmeye göre binanın teslim tarihinin ruhsat tarihinden itibaren 15 ay olduğunu, bina ruhsatının ilgili belediyeden 18.01.2008 tarihinde alındığını, teslim tarihinin ise 18.04.2009 tarihi olacağını, binanın hava şartları sebebiyle 2009 yılı Mayıs ayında 10-15 gün gecikme ile teslim edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 03.03.2016 tarih, 2014/7244 Esas, 2016/1312 Karar sayılı bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek 21.10.2016 tarihli duruşmada tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar farklı olup taraf vekillerinin karar tebliğ edilmeden sundukları maddi hatanın düzeltilmesine dair dilekçelere istinaden 21.10.2016 tarihinde tavzih kararı verilmiş, verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya dair bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine dair hükümlere 6100 Sayılı HMK'da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.

HGK'nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur."

Gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

Dava iş sahibi tarafından açılmış olup mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilmiş bulunan 21.10.2016 tarihli kısa karara uygun şekilde gerekçeli kararın yazılması gerekirken sehven kopyalama sonucunda önceki karara benzer bir karar kurulduğu bu kararın tebliğe çıkartılmadan önce taraf vekillerince maddi hatanın düzeltilmesi istemine dair 17.11.2016 ve 21.11.2016 tarihli dilekçeleri üzerine mahkemece celse açılarak 13.12.2016 tarihli oturumda yeniden hüküm kurulduğu ve buna uygun tavzih kararı adı altında gerekçeli karar yazıldığı kararın davalılar tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Hükmün tavzihi, 6100 Sayılı HMK'nın 305. maddesinde "(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlenmiş ve 306. maddesinde" (1) Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. (2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. (3) Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304. madde uyarınca işlem yapar.” şeklinde tavzihin usulü belirlenmiş bulunmaktadır.

Tavzih, kelime anlamı itibariyle açıklama, aydınlatma anlamına gelmekte olup, değişiklik, ekleme yada çıkarma kavramlarını içermemektedir. Hakim, karar verdikten sonra bu kararını tarafların talebi olsa dahi değiştiremez. Ancak, istisnai hallerde hüküm açık değil, hüküm fıkraları birbirine aykırı ise yada uygulanmasında tereddütler oluşturacak nitelikte ise bu halde belli koşullarda hüküm tavzih edilebilir. Öğretide tam bir fikir birliği içerisinde kabul edildiği üzere tavzih yolu ile ancak hükümdeki kapalılık, açık olmayan hal, tereddüt yada çelişki ortadan kaldırılabilir. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez. Bu noktada mahkeme daha önce unutulan bir hususu hükme ekleyemez veya hükümden çıkaramaz. Tavzihin amacı hükmü değiştirmek, unutulan bir hususu hükme eklemek veya hükümde taraf olan birini taraf konumundan çıkarmak yada hükümde taraf olmayan birini taraf konumuna sokmak değildir. Tavzihin amacı; hükmü açıklamak, icrasındaki tereddüdü gidermek yada birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa bu aykırılığı gidermektir. Hüküm, tavzih yolu ile değiştirilemez, tavzih yolu ile hükmün gerçek anlamı ortaya konulur yada hükümdeki çelişkiler giderilir. Bu kapsamda tavzih yolu ile taraf değiştirilemeyeceği gibi taraf olmayan biri taraf konumuna getirilemez ve taraf konumunda olan biri taraf konumundan çıkarılamaz. Aynı şekilde taraflardan birine yüklenen yükümlülük artırılamaz ya da azaltılamaz.

Mahkemece taraflara tefhim edilen 21.10.2016 tarihli kısa karara uygun karar yazılması gerekirken bu kurala aykırı şekilde gerekçeli karar yazılması doğru olmamış, bu karar sebebiyle verilen maddi hatanın düzeltilmesine dair taraf dilekçelerinin temyiz dilekçesi mahiyetinde kabul edilmesi zorunlu olmuştur. Öte yandan mahkemece maddi hata dilekçesi üzerine dosyadan el çekilmesine rağmen yeniden oturum açılıp karar verilmesi de usul hukuku düzenlemelerine aykırıdır. Mahkemece dosyadan el çektikten sonra Yargıtay bozma kararı olmadan davanın esası hakkında bir karar verilmesi mümkün değildir. Tarafların maddi hata talepleri de kararın tavzihine dair olmadığından mahkemenin vermiş olduğu karar usul ve yasaya da aykırıdır.

Yukarıda açıklanan sebeplerle mahkemece verilen 14.12.2016 tarihli 2016/230 Esas, 2016/360 Sayılı kararın kaldırılmasına tarafların vermiş oldukları maddi hata dilekçesinin temyiz mahiyetinde olduğunun kabulüyle mahkeme kararının kısa karara uygun şekilde yazılmak üzere 21.10.2016 gün ve 2016/230 Esas, 2016/360 Sayılı kararın bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerle taraf vekillerince verilen maddi hatanın düzeltilmesine dair dilekçelerin temyiz itirazları olarak kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davalılara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-05-2019, 15:36   #3
hasan_ant

 
Varsayılan

Sorudan anladığım kadarıyla kısa karar ile gerekçeli karar arasında bir çelişki yok. Hatta gerekçeli karar büyük ihtimalle henüz yazılmamış. Suçun niteliği gereği istinaf hakkınız olmadığını düşünüyorum. Bu durumda hakim ile görüşüp, her ne kadar ceza hukukunda yeri olmasa da açık maddi hata sebebiyle tavzih ya da ek karar talebinde bulunmanızı öneririm.
Old 26-05-2019, 18:42   #4
akrd61

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hasan_ant
Sorudan anladığım kadarıyla kısa karar ile gerekçeli karar arasında bir çelişki yok. Hatta gerekçeli karar büyük ihtimalle henüz yazılmamış. Suçun niteliği gereği istinaf hakkınız olmadığını düşünüyorum. Bu durumda hakim ile görüşüp, her ne kadar ceza hukukunda yeri olmasa da açık maddi hata sebebiyle tavzih ya da ek karar talebinde bulunmanızı öneririm.

Evet gerekçeli karar henüz yazılmadı.116 gün adli para cezasına 1/6 arttırımı sonucu yapılırken 135 gün Adli Para Cezası yerine 135 gün Hapis Cezası yazılmış.Açık bir maddi hata söz konusu bende ek karar talebinde bulunmayı düşünüyorum. Cevabınız için teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kısa karar,gerekçeli karar, süre tutum,temyiz sorunu Pandekt Meslektaşların Soruları 22 22-05-2015 23:17
İcra ceza mahkemesinin kısa karar ve gerekçeli kararındaki çelişki Murphy Meslektaşların Soruları 1 14-05-2015 10:57
kısa karar/gerekçeli karar/iş davası/vekalet ücreti Av. Bülent Sabri Akpunar Meslektaşların Soruları 4 04-12-2012 14:36
İş mahkemesinde tefhim edilen kısa karar ve gerekçeli karar TABUOSMAN Meslektaşların Soruları 3 18-06-2008 13:04
Kısa karar/Gerekçeli karar/Hmuk m. 388 Av. Bülent Sabri Akpunar Meslektaşların Soruları 13 11-04-2008 12:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04732895 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.