Islah ile ilgili bir sorun

Bilindiği üzere usule müteallik işlemlerin Islahı mümkündür.

Dava konusu edilen bir senedin, borç sebebi olarak senette nakit yazılı iken, alacaklı tarafından sebebin "talil" edilmesi neticesinde borç sebebi "malen" şekline çevrildiğinde, ispat yükü yer değiştirmektedir.

tartışmak istediğim husus, senetteki sebebin "talil" edilmesine ilişkin taraf işlemi, maddi hukuka dair bir işlem midir? Yoksa Usule müteallik bir işlem midir?

Usule müteallik bir işlemdir dediğimiz zaman doğal olarak senedin talil edilmesi halinde bile, ispat yükü altına giren taraf Islahla yeni bir dilekçe vererek tekrar ispat külfetinden kurtulabilecektir!

Senedin talil edilmesi, tıpkı feragat ve kabul gibi maddi hukuka ilişkin bir işlemdir denildiğinde ise, Islah mümkün olamayacaktır.

Benim şahsi kanaatim, senet talili, usule müteallik bir işlemdir. Ve ıslahla dilekçeyi bu noktada değiştirmek mümkün olmalıdır!

Sizlerin fikrini merak ediyorum...

Saygılarımla.

Dava sebebi olarak düşünüldüğünde evet usule ilişkin bir işlemdir ve ıslah edilebilir diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan E.Polat Dava sebebi olarak düşünüldüğünde evet usule ilişkin bir işlemdir ve ıslah edilebilir diye düşünüyorum.

Teşekkürler. Peki gerekçenizi de yazabilir misiniz?

Alıntı: Yazan Av.Mehmet Saim Dikici Teşekkürler. Peki gerekçenizi de yazabilir misiniz?

Açıkçası şöyle düşündüm, kombiyo senedi hukuki nitelii gereği olarak soyut borç ilişkisini düzenler. Yani borcun sebebinin pek bir önemi yoktur. Senette ki malen alınmış, nakden alınmıştır ibareleride ispata ilişkin bir husustur. HUMK. 88 davanın kamilen ıslahını düzenlemiş. Dava sebebide davacı tarafından ıslah edilebilir. Davacı bu nedenle ıslah edebilir. Dava sebebinin dava dilekçesinde gösterilmeside usule ilişkin bir işlemdir. Bu nedenle sizin gibi düşünüyorum. İspat yükü bu durumda yer değiştirir. İyi çalışmalar..

Sayın Dikici,

Senedin talil edilmesi, savunmanın değiştirilmesidir. Savunmanın değiştirilmesi ise, Islahla ya da karşı tarafın rızasıyla mümkündür.

Baki Kuru'nun Hukuk Muhakemeleri Usulü kitabının 2. ciltinin 2429. sayfasının 952. dipnotunda tam bu örneği veriyor.

Alıntı: Yazan Av.Adnan Koray Sayın Dikici, Senedin talil edilmesi, savunmanın değiştirilmesidir. Savunmanın değiştirilmesi ise, Islahla ya da karşı tarafın rızasıyla mümkündür. Baki Kuru'nun Hukuk Usulü Muhakemeleri kitabının 4. ciltinin 2429. sayfasının 952. dipnotunda tam bu örneği veriyor.

Evet, şimdi okudum. Teşekkür ederim.

Çok ilginç bir durum bu.

Davada ispat yükünden kurtulmak için, harç yatırıp Islah etmek yetiyor. Ne ala Mualla gibi bir durum bu!

Islahın, Türk Hukuk Yargılamasında amacını zorladığı kanaatindeyim. Hukuk Yargılamasında kanun koyucu bir çok kurallar koymuş, bunlara uyulsun diye. Bu kuralların hepsinin makul bir nedeni ve kouruduğu hukuki yarar vardır.

Zamanaşımı def'i, ilk itirazlardandır denilmiştir. Ancak zaman içinde zamanaşımı def'inin de Islahla dile getirilebieceği kabul edilmiştir. Keza İddianın genişletilmesi yasağı, Savunmanın değiştirilmesi yasağı hep hukuki hakları korumak adına getirilmiş kurumlar olduğu halde, bir Islah dilekeçsi ile o korunan hukuki yararlar ayaklar altına alınabiliyor.

Sanki Devlete ödenecek üç beş kuruşluk harç, bu kurallar ile tanınan ve korunan hukuki yarardan daha önemliymiş gibi bir durum çıkıyor ortaya. Kötü bir durum...

Yani Islah kalksın, diyorsunuz.

Alıntı: Yazan Av.Adnan Koray Yani Islah kalksın, diyorsunuz.

Hayır kalkmasın. Asıl amacına yönelik kullanılsın! Devlete yeniden harç vermek ve o güne kadar yapılan masrafları ödemek, yeterli görülmemelidir.

Özellikle, ispat külfeti gibi önemli hukuk ilkeleri ihlal edilmemelidir.

Düşünsenize, bir senette malen yazılı iken siz veya vekiliniz gerçeği dile getirdiniz ve dediniz ki: "Böyle yazıyor ama, aslında senedin karşılığı...nakit olarak alınmıştır" Bu beyan nedeniyle, talil temelindeki kurala göre; senet elinizde olmasına rağmen, senedi talil ettiğiniz için karşı taraf ispat külfetinden kurtulmuş ve senedi elinde bulunduran taraf olarak ispat yükü altına girmiş olursunuz.

Hukukun beyana verdiği değer ve sonuç budur.

Böyle bir durumda karşı taraf için kazanılmış bir hak söz konusu olmalıdır.

Siz 3-5 her neyse harcını ikmal edip, karşı tarafın kazanılmış hakkına tecavüz edememelisiniz, diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Mehmet Saim Dikici Hayır kalkmasın. Asıl amacına yönelik kullanılsın! Devlete yeniden harç vermek ve o güne kadar yapılan masrafları ödemek, yeterli görülmemelidir. Özellikle, ispat külfeti gibi önemli hukuk ilkeleri ihlal edilmemelidir. Düşünsenize, bir senette malen yazılı iken siz veya vekiliniz gerçeği dile getirdiniz ve dediniz ki: "Böyle yazıyor ama, aslında senedin karşılığı...nakit olarak alınmıştır" Bu beyan nedeniyle, talil temelindeki kurala göre; senet elinizde olmasına rağmen, senedi talil ettiğiniz için karşı taraf ispat külfetinden kurtulmuş ve senedi elinde bulunduran taraf olarak ispat yükü altına girmiş olursunuz. Hukukun beyana verdiği değer ve sonuç budur. Böyle bir durumda karşı taraf için kazanılmış bir hak söz konusu olmalıdır. Siz 3-5 her neyse harcını ikmal edip, karşı tarafın kazanılmış hakkına tecavüz edememelisiniz, diye düşünüyorum.

Islah konusunun bazen adalet-hakkaniyet karşı hile gibi kullanıldığını düşündüğüm olmuştur.

Bu durumlarda ıslah,domino taşlarının geri yürüyüp kendi taşınla kendi kuşunu vurmak posizyonu yarattığı oluyor!

Siz her türlü cevap ile davanızı bir temele oturtuyor ve delillendiriyorsunuz.
Karşı taraf cevap ve delillerinizi aldıktan sonra iddiasını ıslah ediyor.Bence de daha önce verilen beyanlara tamamen zıt beyanlar içeren ıslah,bu şekilde mümkün olamamalıdır.Kelimenin tam anlamıyla ıslah hukukumuzda düzeltme değil "Yaptım oldu!" şeklinde algılanmaktadır.

Size katılıyorum.Sonuçları daha ağır olmalı en azından davasını kaybetmiş gibi harç ve vekalet ücreti ödenmeli..(Belki bu biraz ağır oldu )sınırları ve kapsamı daha net çizilmelidir.

TBMM'de tasarı halinde bekleyen ve adalet komisyonu raporu verilen HUMK . kanun tasarısında ıslah sınırlanmaktadır.

Tasarının 186. maddesinde ıslahın hangi işlemlerde geçerli olduğu,hangi şekilde ıslahın yapılamayacağı bildirilmiş ve ayrıca kötüniyetli ıslah cezalandırıldığı gibi,mahkemece gerekli görüldüğü takdirde yok hükmünde dahi kabul edilebilir hale getirilmiştir.

İkrar,tanık,keşif ,yemin ,bilirkiş raporu vs.durumlarında ıslahın yapılamayacağı açıklanmış.

Merak edenlerin incelemesi için
http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0574.pdf