Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşsizlik maaşı alamasın diye hatalı koddan çıkışı verilen işveren karşı yapılabilecek yol

Yanıt
Old 27-03-2017, 14:41   #1
olgu

 
Varsayılan İşsizlik maaşı alamasın diye hatalı koddan çıkışı verilen işveren karşı yapılabilecek yol

Merhaba,

İşveren müvekkilin iş sözleşmesini fesh etmiş ve çıkışını 22 (diğer) olarak SGK ya bildirmiştir. müvekkilin asıl çıkış sebebi 4 (belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshi)'dir.

İşveren işçinin kendi aleyhine tanıklık yaptığı için çıkışını vermiş, fesih bildiriminde de gerek görüldüğü üzere diye gerekçe bildirmiştir.

İşe iade davası açılmış ancak, çıkış kodu 22 olarak gösterildiği için işsizlik maaşı da alamamaktadır. işsizlik maaşını müvekkilin alabilmesi için hukuki veya idari bir yol var mıdır?

Tecrübesi olan meslektaşların paylaşımlarını rica ediyorum.

Teşekkürler...
Old 28-03-2017, 11:47   #2
Retgar

 
Varsayılan

İdari bir yol göremedim ancak hukuki olarak aşağıdaki karar işinize yarar umarım.

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/5348
Karar: 2015/19018
Karar Tarihi: 26.05.2015


İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - DAVACININ İŞVERENİN BASKISI SURETİ İLE İŞ SÖZLEŞMESİNİ FESHETTİĞİ - MAHRUM KALINAN İHBAR TAZMİNATI İLE İŞSİZ KALINAN SÜRE İÇİN İŞSİZLİK SİGORTASI ALACAĞI HESAPLANIP HÜKÜM ALTINA ALINMASI - İSTEĞİN TAMAMEN REDDİNİN İSABETSİZ OLUŞU

ÖZET: Davacının performans düşüklüğü baskısı ile istifa ettiği, davalının bu şekilde iş sözleşmesini sona erdirmek sureti ile davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasını istemediği anlaşılmaktadır. Davacı işverenin baskısı sureti ile iş sözleşmesini evlilik nedeni ile feshetmiş, bu fesih nedeni ile de kıdem tazminatı ile işsiz kaldığı süre için işsizlik tazminatında mahrum kalmıştır. Ancak davacı işveren feshi olduğunu belirterek, bir aylık süre içinde feshin geçersizliği ve işe iade davası açmadığından, feshin geçersizliğine bağlı boşta geçen süre ücretini maddi zarar olarak talep edemez. Davacının mahrum kaldığı ihbar tazminatı ile 4447 sayılı kanunun ilgili maddesindeki koşullara uygun olarak işsiz kaldığı süre için işsizlik sigortası alacağı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. İsteğin tamamen reddi hatalıdır.

(1475 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 17, 20, 21, 24, 25, 26, 41) (4721 S. K. m. 2) (6098 S. K. m. 437) (4447 S. K. m. 51) (9. HD. 03.07.2007 T. 2007/14407 E. 2007/21552 K.)

Dava: Taraflar arasındaki, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, işsizlik sigortası ücreti ve maddi zarar alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi davacı avukatı duruşma talep etmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.05.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat M. Ö ile karşı taraf adına Avukat İ. A geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalı bankada yetkili olarak çalışırken sürekli performans baskısı altında çalışmaya zorlandığını, zorunlu ara dinlenmelerde çalışmasının istendiğini, bu nedenle savunma alındığını ve davacının işten ayrılma niyeti olmadığı halde istifaya zorlandığını, evli ve eşi işsiz olan davacının baskı nedeni ile istifa etmek zorunda olduğunu, işyerinde haftalık 9 saat fazla mesai yaptığını, fesih için evlilik nedeninin belirtildiğini, kıdem tazminatı ödendiğini, ancak bu fesih nedeni ile ihbar tazminatı, işsizlik sigortası ve işe iadeye bağlı 4 ay çalıştırılmayan süre ücretinden yoksun bırakıldığını belirterek ihbar tazminatı, işsizlik sigortası. 4 aylık ücret olan maddi zararının karşılığı tazminatı ve fazla çalışma ücret alacağının tahsilini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı işveren vekili, davacının işyerinde 07/05/2007 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının banka insan kaynakları yönetimine hitaben el yazılı olarak hazırlamış olduğu istifa beyanı üzerine iş akdinin 19/11/2012 tarihinde sona erdiğini, davacının kendi el yazısı ile yazdığı istifa gerekçesinde; "07/05/2007 tarihi itibariyle başladığım görevimden 19/11/2012 tarihi itibariyle evlilik nedeniyle istifa ediyorum" dediğini, istifa beyanının sakatlanmış bir iradenin neticesi olduğu iddiasında olan davacının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu ancak dosyaya somut bir delil sunamadığını, davacının istifaya zorlandığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket tarafından her yıl yapılan performans değerlendirmesinde, davacı ile ilgili olumlu görüş bildirildiğini, bu nedenle davacı hakkında yıldırma politikası uygulandığı iddiasının doğru olmadığını, iş sözleşmesi istifa ile sona eren davacının tazminatı talep edemeyeceğini, davacının fazla mesaiye tabi personellerden olmadığını, çalıştığı süre boyunca maaşını herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan tahsil ettiğini, çalıştığı süre boyunca her gün fazla mesai yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iş akdini kendisi fesheden davacının işsizlik sigortası ve maddi tazminat talep edemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davalı işyerine bağlı olarak 07/05/2007-19/11/2012 tarihleri arasında belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı, ücretinin aylık net 1772.40 TL olduğu, iş akdinin davacı tarafından "...07/05/2012 tarihi itibariyle başladığım görevimden 19/11/2012 tarihi itibariyle evlilik nedeniyle istifa ediyorum..." denilmek suretiyle feshedildiği, davacıya kıdem tazminatının ödendiği, davacının baskı altında istifa dilekçesini yazmak zorunda kaldığını belirttiği, ancak dinlenen tanıkların görgüyü dayalı bilgilerinin bulunmadığı, dinlenen tanıkların performansın tutturulması için genel olarak bir baskı olduğunu belirttikleri, davacıya yönelik özel bir baskı bulunmadığı, bu nedenle davacının istifa dilekçesinin iradesi fesada uğratılarak alındığının ispat edilemediği, evlilik nedeniyle iş akdini fesheden davacının ihbar tazminatı talep edemeyeceği, 4857 sayılı İş Kanununun 20. maddesinde; "İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir." denildiği, 21. maddesinde; "Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir." denildiği, davalı işyerinin iş güvencesi kapsamında bulunan işyerlerinden olduğu, işe iade davası açmayan davacının işe iade davasının sonuçlarından yararlanamayacağı, bu nedenle boşta geçen süre ücreti talep edemeyeceği, iş akdinin feshedilmesinin sonuçlarının yasa ile özel olarak düzenlendiği, maddi tazminat talep edebilme koşullarının bulunmadığı, İşsizlik Sigortasından yararlanmak için dört temel koşul öngörüldüğü, bunların;

1) Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak prim ödenmiş olması.

Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışılmış olunması,

Hizmet akdinin, İşsizlik Sigortası Kanununun 51 ‘inci maddesinde sayılan hallerden birisine dayalı olarak sona ermiş olması,

4) Sigortalı işsizin işten ayrıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde İŞ-KUR"un ilgili birimine doğrudan veya elektronik ortamda başvurması olduğu, davacının evlilik nedeniyle iş akdini feshetmesi nedeniyle işsizlik sigortası alacağını işverenden talep edemeyeceği, kaldı ki davacının fesih tarihinden 37 gün sonra başka bir işyerinde çalışmaya başladığı, davacının işyeri giriş-çıkış kayıtlarının dosyaya sunulduğu, işyerinde rutin çalışma saatlerinin 09:00-18:00 saatleri arasında olduğu, 1.5 saat yemek ve çay molası mahsup edildiğinde günlük çalışmanın 7.5 saat olduğu, haftada 6 gün çalışıldığında haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu, yasal haftalık çalışma süresinin aşılmadığı, davacının saat 18:00 den sonra yaptığı çalışmanın fazla çalışma olduğu, kayıtlara göre davacının fazla çalışmasının bulunduğu, karşılığının ödendiğine dair delil sunulmadığı, fazla çalışma süresi kayıtlara göre tespit edildiğinden hakkaniyet indirimi yapılmasına yer olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

D) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz." Hakkın kötüye kullanılması, kişinin hakkını objektif iyiniyet kurallarına aykırı biçimde kullanması olarak tanımlanmaktadır. Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir.

Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında işçinin askerlik, emeklilik nedeni ile iş sözleşmesini kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdirmesi yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. Maddesinde düzenlenmiştir.

İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).

Keza maddi vakıaların taraflarca getirilmesi esas olmakla birlikte; getirilen maddi vakıaların hukuki nitelendirmesini yapmak ve ilgili kanun maddesini uygulamak hakime ait bir görevdir ve 4857 sayılı İş Kanunumun 26/11 maddesinde özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre işçi veya işverenin 4857 sayılı İş Kanununun 24/11 veya 25/11 Maddesindeki nedenlerle iş sözleşmesini öngörülen hak düşürücü süre içinde feshetmeleri halinde diğer taraftan tazminat hakları saklı tutulmuştur. Kısaca haklı nedenle fesheden taraf bu davranış sonucu bir zarara uğramış ise karşı taraftan genel hükümlere göre bir tazminat talep edebilir. Süzek S. İş Hukuku, Yenilenmiş 10. Baskı İstanbul. S: 718). Bu tazminatın İş Kanunu dışındaki tazminat, işveren açısından doğan zararının tazmini, işçi açısından ise kıdem tazminatı dışında kanıtlandığı takdirde maddi tazminatın, kişilik haklarına saldırı halinde ise manevi tazminatın olduğu kabul edilmelidir. Paralel bir kural 6098 sayılı TBK. nun 437. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre;

"Haklı fesih sebepleri taraflardan birinin sözleşmeye uymamasından doğmuşsa o taraf, sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün haklar göz önünde tutularak, tamamen gidermekle yükümlüdür.

Diğer durumlarda hakim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı sebeple feshin maddi sonuçlarını serbestçe değerlendirir".

Dosya içeriğine göre davalı bankaya ait işyerinde çalışan işçinin performans nedeni ile önce 25.06.2012 tarihinde savunmasının alındığı ve en son fesih tarihine yakın 16.11.2012 tarihinde savunmasının istendiği ve 19.11.2012 tarihinde savunmasını veren davacının savunmasında objektif kriterlere bağlanmayan performansının düşüklüğünü kabul etmeme yanında, performansının artması için gayret göstereceğini ve bu yönde devam edeceğini belirtmesine rağmen, aynı tarihte el yazısı ile düzenlenen dilekçe ile görevinden 19.11.2012 tarihi itibari ile evlilik nedeni ile istifa ettiğini beyan ettiği görülmektedir. Objektif kriterlere bağlı olmadan performans nedeni ile savunması alınan ve savunmasında arttırmak için gayret göstereceğini belirten davacının aynı gün dilekçesinde evlendiğine dair kayıt olmadan evlilik nedeni ile istifa ettiğini belirtmesi bir çelişkidir. Bu çelişki davacının iddiasını doğruladığı gibi davacı tanıkları da iddiayı doğrulamıştır. Davacının performans düşüklüğü baskısı ile istifa ettiği, davalının bu şekilde iş sözleşmesini sona erdirmek sureti ile davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasını istemediği anlaşılmaktadır. Davacı işverenin baskısı sureti ile iş sözleşmesini evlilik nedeni ile feshetmiş, bu fesih nedeni ile de kıdem tazminatı ile 4447 sayılı kanunun 51. Maddesi uyarınca işsiz kaldığı süre için işsizlik tazminatında mahrum kalmıştır. Ancak davacı işveren feshi olduğunu belirterek, bir aylık süre içinde feshin geçersizliği ve işe iade davası açmadığından, feshin geçersizliğine bağlı boşta geçen süre ücretini maddi zarar olarak talep edemez. Davacının mahrum kaldığı ihbar tazminatı ile 4447 sayılı kanunun 51. Maddesindeki koşullara uygun olarak işsiz kaldığı süre için işsizlik sigortası alacağı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Yazılı gerekçe ile isteğin tamamen reddi hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine. 26.05.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
Old 28-03-2017, 14:28   #3
İLKNUR SU

 
Varsayılan

İşsizlik sigortası alınması konusunda;

İşveren Md. 17 'ye göre bildirimli fesih işlemi yapıp, SGK çıkış kodunu yanlışlıkla mı (22.Diğer nedenler) olarak belirtmiş? Bu durumda işverenenin SGK'na bu durumu düzeltmek için dilekçe vermesi gerekir.
Old 29-03-2017, 13:19   #4
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İLKNUR SU
İşsizlik sigortası alınması konusunda;

İşveren Md. 17 'ye göre bildirimli fesih işlemi yapıp, SGK çıkış kodunu yanlışlıkla mı (22.Diğer nedenler) olarak belirtmiş? Bu durumda işverenenin SGK'na bu durumu düzeltmek için dilekçe vermesi gerekir.

İşveren kasıtlı yapmış, işsizlik maaşı alamasın diye...
Old 29-03-2017, 15:51   #5
İLKNUR SU

 
Varsayılan

Müvekkilinizin asıl çıkış nedenine göre Md.17 yasal hakları ihbar ve kıdem tazminatı ödendi mi?

Fesih bildirimi ve Çalışma Belgesi'nde işten çıkış nedeni ne yazıyor.?
Old 29-03-2017, 16:36   #6
olgu

 
Varsayılan

Aldığımız işletmesel karar gereği iş akdiniz fesh edilmiştir. Yasal haklarınız tarafınıza ödenecektir.
Old 01-04-2017, 14:08   #7
Persona Non Grata58

 
Varsayılan

Konu ile ilgili aşağıdaki yargıtay kararı işinize yarayabilir. Ancak Yargıtay çoğunlukla işsizlik maaşı alamamadan kaynaklı tazminatın muhatabının işveren değil İş Kurumu olduğunu ifade ediyor. Bana göre ise somut olaydaki gibi işveren kasıtlı olarak işsizlik maaşı alamaması için hatalı kod bildirmiş ise bunda işverenin haksız bir eylemi olduğundan ve işçi de bu eylemden zarar gördüğünden şayet koşulları oluşmuş ise (İŞKUR'a başvuru gibi) işveren maddi tazminata da mahkum edilmelidir. Bahse konu karar ise şu şekilde;
9 HD E. 2007/30884, K. 2008/29541, T. 30.10.2008

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla mesai alacağı, işsizlik sigorta alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö.Faruk Tüfek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık işsizlik ödeneğinden davalı işverenin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre yasada aranan koşulların mevcut olması halinde işsizlik tazminatından İş kur sorumludur. İşçi işsizlik sigortası isteme koşullarını yerine getirmesine rağmen işverenin haksız eylemi ile bu ödeneği İş Kur’dan alamaması halinde işverenin kusurundan doğan zararı tazminat olarak işverenden isteyebilir. Kanununun 51. maddesinde işsizlik sigortasından faydalanma şartları belirlenmiştir. Aynı yasanın 48. maddesinde ise, “Sigortalı işsizin, bu maddede belirtilen ödeme ve hizmetlerden yararlanabilmesi için işten ayrılma bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içinde Kuruma doğrudan başvurması gerekir. Mücbir sebepler dışında, başvuruda gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan toplam süreden düşülür” kuralına yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, işsizlik sigortasından faydalanabilmek için işçinin, işten ayrılma tarihinden itibaren bir ay içinde işçinin kuruma başvurması şarttır. Davacı yasanın 51. maddesindeki koşullara sahip olduğunu İş Kur’a usulünce başvurulduğunu, işverenin eylemi nedeni ile işsizlik sigortası alamadığını, ileri sürüp kanıtlamalıdır. Davacının işsizlik sigortasından yararlanmak için Türkiye İş kurumuna başvurup başvurmadığı, başvurmuş ise, red sebebi sorulmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi

Önemli olan işsizlik maaşının işverenden tahsilini değil, işverenin kusurlu davranışı sonucu İŞKUR’dan alamadığı işsizlik ödeneği kaybı nedeniyle bir maddi tazminat talep edilmesidir.
Kolay gelsin.
Old 01-04-2017, 14:43   #8
olgu

 
Varsayılan

İşverenin düzenlediği SGK çıkış belgesi düzenleyenin kamu görevlisi olmaması sebebiyle özel evrak hükmünde ve gerçeğe aykırı düzenlediği için ve zarar da oluştuduğundan özel evrakta sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunu araştırıyorum.

Oluşturduğuna dair bir birikim oluştu ancak şüpheli bunundan faydalanan şirket müdürü mü yoksa düzenlemeyi yapıp işkur a dilekçe yazıp neden 22 den çıkış yapıldığını bildiren insan kaynakları personeli mi???
Old 03-04-2017, 09:52   #9
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan olgu
İşverenin düzenlediği SGK çıkış belgesi düzenleyenin kamu görevlisi olmaması sebebiyle özel evrak hükmünde ve gerçeğe aykırı düzenlediği için ve zarar da oluştuduğundan özel evrakta sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunu araştırıyorum.

Oluşturduğuna dair bir birikim oluştu ancak şüpheli bunundan faydalanan şirket müdürü mü yoksa düzenlemeyi yapıp işkur a dilekçe yazıp neden 22 den çıkış yapıldığını bildiren insan kaynakları personeli mi???

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı kanaatindeyim. Gerçeğe aykırılık ya da zarar, suçun unsurları arasında yer almıyor.
Old 03-04-2017, 11:34   #10
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Erdem Akçay
Özel belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı kanaatindeyim. Gerçeğe aykırılık ya da zarar, suçun unsurları arasında yer almıyor.

Yasa bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen demekte. Sahte nin de tanımı "gerçeğe aykırı" olduğuna göre ben suçun unsurlarının oluştuğunu düşünüyorum. Ama süpheliyi tespit edemedim henüz.

Eğer özel belgede sahtecilik olmazsa tck 206 resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan olur, sonuçta sgk nın düzenlediği evrak resmi evrak ve işverenden gelen beyan üzerine düzenleniyor.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

23. CEZA DAİRESİ

E. 2015/17183

K. 2015/6527

T. 12.11.2015

• RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU ( Gerçekte Çalışmadığı Halde Şirkette Çalışıyor Gibi Gösterilen Şahıslar Hakkında Kuruma Yapılan Başvuruda Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun ve Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçlarının Unsurlarının Oluştuğunun Gözetilmesi Gereği - Dolandırıcılık )

• DOLANDIRICILIK SUÇU ( SGK'ya Yapılan Bildirimde Belirtilen Şirketin Gerçek Bir Şirket Olduğu/Vergilerini Düzenli Olarak Ödediği - Gerçekte Çalışmadığı Halde Çalışıyor Gibi Gösterilen Şahıslar Hakkında Kurumun Zararının Her Zaman Şirketten Tahsil Edilmesinin Mümkün Olduğu/Dolandırcılık Suçunun Unsurları Oluşmadığı )

5237/m. 157,204,206

ÖZET : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na yapılan bildirimlerde şirket yetkilisi ve muhasebecisinin şirkette gerçekte çalışmadığı halde çalışıyor şeklinde gösterdiği şahıslar hakkında, şirketin gerçek bir şirket olması,vergilerini düzenli ödüyor olması, ödenmese bile ilgili kurumun alacaklarını her zaman tahsil etme imkanının bulunması nedenleriyle katılan kurumun zararından da bahsedilemeyeceği hususları nazara alındığında, dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmamıştır.Ancak resmi belgede sahtecilik ve resmi belgenin düzenlenmesine yalan beyan suçlarının unsurları bulunmaktadır.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- )Sanıklar V. Ş., E. Y., U. Y., G. D., İ. S., F. Ü., Ş. Ş., N. Ç., D. Y., F. Y. ( Y ) ve Ş. K. hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar V. Ş., E. Y., U. Y., G. D., İ. S., F. Ü., Ş. Ş., N. Ç., D. Y., F. Y. ( Y. ) ve Ş. K. hakkında dolandırıcılık suçundan açılan dava bulunmadığından katılan vekilinin temyiz başvurusunun 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
2- )Sanıklar K. Ü., G. C., S. A. ( Ç. ), Ü. Ü., A. Ü. ve H. Ü. hakkında dolandırıcılık suçundan beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık Ü. Ü.'ün, Ü... Orman Ürünleri Gıda Tic. Ltd. Şti.'nin yetkilisi olduğu, sanık K. Ü.'ün ise bu şirketin muhasebeci olduğu, sanıklar G. C., S. A. ( Ç ), A. Ü. ve H. Ü.'ün anılan şirkette fiilen çalışmadıkları halde çalışıyor gibi sigortalı gösterilmek suretiyle sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, Ü... Orman Ürünleri Gıda Tic. Ltd. Şti. adlı işyerinin idari ve vergi mevzuatlarına uygun olarak kurulmuş bulunan gerçek bir işyeri olması, sigorta primlerinin muntazaman ödenmiş bulunması, ödenmese bile ilgili kurumun alacaklarını her zaman tahsil etme imkanının bulunması nedenleriyle katılan kurumun zararından da bahsedilemeyeceği hususları nazara alındığında, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından sanıklar hakkında verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3-Sanıklar V. Ş., E. Y., U. Y., K. Ü., G. C., S. A. ( Ç. ), G. D., İ. S., F. Ü., Ş. Ş., Ü. Ü., N. Ç. ve A. Ü. hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan, sanıklar D. Y., F.Y. ( Y. ), K. Ü., Ş. K., Ü. Ü. ve H. Ü. hakkında resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin olarak katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İddianamede sevk ve anlatımı yapılan sanıklar V. Ş., E. Y., U. Y., K. Ü., G. C., S. A. ( Ç. ), G. D., İ. S., F. Ü., Ş. Ş., Ü. Ü., N. Ç. ve A. Ü. hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan, sanıklar D. Y., F. Y. ( Y ), K. Ü., Ş. K., Ü. Ü. ve H. Ü. hakkında ise resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulmaması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

kısaltmalardan dolayı çok belli olmasa da örnek kararda çalışmayanı çalışıyor gibi gösteren şirket müdürü Ü.Ü ve belgeyi düzenleyen muhasebeci K.Ü hakkında resmi evrakta sahtecilikten hüküm kurulması için karar bozulmuş.
Old 09-04-2017, 09:04   #11
olgu

 
Varsayılan

Son gelişme olarak müvekkil bimer den şikayet oluşturup iş akdinin bildirimin aksine işveren tarafından sebepsiz fesh edildiğini işe iade davası açıldığını ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izninin ödendiğini bildirdi. İşkurdan tazminatlarınızın ödendiğine dair evrakın en yakın işkur bölge müdürlüğüne götürülmesi halinde işsizlik maaşının bağlanacağı bildirilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşsizlik Maaşı Alırken Avukatlık Stajı Başlatılabilir mi? artemis87 Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 5 12-12-2020 22:03
.Mahkemenin kesin hatalı verdiği ve HAGB ya da kesin para cezası uyguladığı bir karara yapılabilecek bir şey var mıdır? egemen48 Meslektaşların Soruları 6 16-12-2013 17:44
İşsizlik maaşı umut.d Meslektaşların Soruları 2 04-07-2013 10:32
Borçlu şirkete karşı yapılabilecek işlemler hk. SHODAN Meslektaşların Soruları 6 12-01-2013 01:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04660201 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.