Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İş Hukukunda İbraname

Yanıt
Old 10-11-2005, 19:00   #1
Jackal14

 
Varsayılan İş Hukukunda İbraname

Arkadaşlar!
Kural olarak İş Akdi sona ermeden önce düzenlenen ibraname geçerli değildir.iş Akdinin feshinden önce düzenlenen ibraname "İbraname" olarak değil yalnızca ibranameye konu ödenen miktara ilişkin makbuz hükmündedir. Bu halde iş akdinin fesh edildiği tarih ile aynı tarihte tanzim edilen (Ama iş akdinin feshinden önce mi yoksa sonramı tanzim edildiği anlaşılamayan-saat olarak-) ibrabame geçerlimidir. Diğer bir ifade ile İbraname olarak sunulan belgenin tarihi ile iş akdinin fesih tarihi aynı.Bu halde ibraname geçerli midir.
Yardımlarının için şimdiden teşekkürler
Old 21-11-2005, 00:31   #2
VARTO'LU

 
Varsayılan

İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde yazılı olan borç ibra ( mutabakatla kaldırma ) hükmü Türk Borçlar Kanununa alınmamıştır. Ancak bu müessese Yargı Kararları ile biçimlendirilmeye çalışılmıştır. Çoğu Yargıtay kararlarında ibra
Alıntı:
"alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde ibra denir"
(1) anlatımı ile bir "akit" olarak nitelenirken, inceleyebildiğimiz kararların bazılarında, onun tek taraflı bir sözleşme olarak kabul edildiği görülmektedir.
HUMK. nun 288/2. maddesinde ise ibra borçluyu ( borçtan kurtarma ) olarak açıklanırken,
Alıntı:
"Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple dörtyüzmilyon liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz"
Düzenlemesi ile ibranın yazılı olarak yapılması şartının getirildiği görülmektedir.
İş Hukuku ilkeleri işçiyi koruyucudur gibi bir anlayışın arkasına sığınmaya da gerek yoktur. İbra, bir iki taraflı bir hukuki ilişkinin sona ermesinde, taraflardan birinin diğerini, yada her iki tarafın birbirini sorumluluktan kurtarmak üzere gerçekleştirdiği bir irade açıklamasıdır. Bunun yazılı olarak yapılması HMUK: 288/2 aradığı bir ispat koşulu olup hukuk düzeninde
Alıntı:
"Tek taraflı hukuki işlem olarak bir kimsenin sadece kendi iradesini açıklamasıyla meydana gelen ve sonuç doğuran"
yada
Alıntı:
"birden çok kişinin irade açıklamalarıyla meydana gelen ortak hukuki işlem"
olarak varlık bulabilir. İbranın temel geçerlilik koşulu, Her iki halde de (tek taraflı yada ortak irade açıklaması ile) ibra edenin iradesi (yada karşılıklı ibrada iradeleri) ile irade açıklamaları arasında bir uyumluluk olmasıdır.
Bu Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 06/04/1996 gün ve 1996/3572 karar sayılı kararında,
Alıntı:
"İbradan söz edilebilmesi için tarafların iradesinin borcu ortadan kaldırmak hususunda birleşmiş olması gerekir"
hukuki nitelemesi ile ibra "iki taraflı bir sözleşme" olarak değerlendirilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir kararında da
Alıntı:
"Gerçekten de bir işçinin, ihbar ve kıdem tazminatlarıyla birlikte hak ettiği diğer uyuşmazlık dışı alacaklarını tahsil etmiş ve bunun akabinde de ibraname düzenlemek suretiyle herhangi bir hakkının kalmadığını belge düzenlemek suretiyle beyan etmesi doğal bir durumdur. Böyle bir belgenin İş Hukuku uygulamasında sınırlı biçimde yoruma tabi tutulması, gerek öğretide gerek uygulamada benimsenen bir görüştür
(....sendikal tazminat yada kötüniyet tazminatı (gibi) tazminatların "herhangi bir alacağım kalmamıştır" şeklindeki sözcük kapsamı içinde kaldığının kabulüne olanak yoktur"
(2) yolundaki 9. Hukuk Dairesi görüşü benimsenerek, ibranın "tek taraflı irade açıklamasını içerek belge" olarak düzenlenmesi de uygun görülmüştür.
İbranamenin bir miktar içerip içermemesinin geçekliliğine etkisi konusunda ise Yargıtay Dairesinin görüşleri arasında uyumluluk yoktur. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi
Alıntı:
"Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için işçiye yapılan ödemenin miktar olarak ibranamede açıkça gösterilmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, işçiye yapılan ödemeyi belli etmeyen sözleşmenin işvereni borcundan kurtaran ibraname olarak nitelendirmeye olanak olmadığı açık-seçiktir"
(3) içtihadında bulunurken, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin son birkaç yılki kararlarında ise;
Alıntı:
"Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması miktarlar yazılı olduğu takdirde ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu miktar yazılı olmayan ancak alacakları açıkça belirtmek suretiyle imzalanan belgelerin geçerli ibraname mahiyeti taşıdığı yolundadır"
hukuki değerlendirmesinde bulunulduğu görülmektedir.
Yargıtay, genel olarak ibranameye ilişkin kararlarında "dar yoruma" gitmektedir. Nitekim 9.H.D. de 21.4.1998 gün ve 1998/7549 K. Sayılı kararında "iş hukukunun işçiyi koruyucu temel ilkesi gereğince ibranamenin sınırlı yorumlanması gerektiğini" belirtmiştir.
Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesi uyarınca verilen ibranameler ile ilgili değerlendirmesi de bu yöndedir. Daire
Alıntı:
"2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasa'sının 111. maddesine göre, bu yasada öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Somut olayın ölümlü trafik kazası olup, bu kaza nedeniyle işletenin ve sürücünün hukuki sorumluluklarının anılan yasa gereği varolduğu açıktır. Belirtilen düzenleme gereğince davalı tarafından sunulan ibra belgesinin davalının hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmıyacağı ancak bu belge ile bir ödeme yapılmış ise, makbuz niteliğinde sayılacağı kabul edilmeli ve böylece varılacak uygun sonuç çevresinde karar verilmesi"
(4) içtihadında bulunulurken Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de
Alıntı:
"Trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, trafik kanununun 111. Maddesi hükmü dikkate alınmadan, davalı tarafça sunulan tarihsiz ve miktarı belirsiz, ibraname başlıklı belgeye dayanılarak davanın reddedilmiş olması yasaya aykırıdır"
değerlendirmesine bulunulduğu görülmektedir. (5)
Önceki kararlarında
Alıntı:
"Gerçekten ibraname, hakkı ortadan kaldıran bir itiraz niteliğinde olup içeriğinin değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi konusunda özellikle iş hukukunda büyük bir hassasiyet gösterilmelidir. Ancak böylelikle iş hukukunun işçiyi koruma temel ilkesine uyulmuş ve işçilik hakları 'mevzuatımız' çerçevesinde gücenceye alınmış olur. Bundan başka belirtmek gerekir ki ibranameye ekli ödeme belgesindeki hesaplamaların da son dönemle ilgili olduğu açık seçik ortadadır. Bu şekilde düzenlenen ibranamelerin gerek Dairemiz ve gerek Hukuk Genel Kurulu uygulamalarında kararlılık kazanmış şekilde içerikleriyle sınırlı olduğu kabul edilmektedir"
İçtihadında bulunan dairenin son birkaç yıllık kararlarında, işçiyi koruyucu yorum ilkesinden dönülerek "işvereni koruyucu yorum" ilkesin benimsendiği görülmektedir.(6)
İşçi, işverenine göre çok daha güçsüz biri. Alacakları ödemeyen işverenini ibra etmesi, yada kendisine imzalatılan evraktaki anlatımların, onun adeta zimmi olarak, ödenmemiş alacaklarından vazgeçtiği olarak yorumlanması temel hukuk kurallarına aykırı olacaktır.İbraname;
Alıntı:
"tarafların iradesinin borcu ortadan kaldırmak hususunda birleşmiş olması"
ise fazla çalışma alacakları ödenmediği için şikayette bulunan bir kişiye bu alacakları ödenmediği, yada hesaplanıp bordroya bağlanarak kanuni kesintileri yapılıp ilgili kurumlara yatırılmadığı halde onlardan dolayı işverenini sorumluluktan beri kıldığı anlayışı iş hukukunun işçiyi koruyucu ilkelerine de, temel hukuk ilkelerine de aykırı.
Dahası da 9. Hukuk Dairesinin
Alıntı:
"Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması miktarlar yazılı olduğu takdirde ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu miktar yazılı olmayan ancak alacakları açıkça belirtmek suretiyle imzalanan belgelerin geçerli ibraname mahiyeti taşıdığı yolundadır"
biçimindeki anlayışı kimi emredici hukuk kurallarına da aykırı düşer.
İşçiye ödendiği yada işçinin onları ödemesinden işverenini sorumsuz kıldığı kabul edilen alacak kalemlerinden;
Fazla Çalışma, hafta tatili ve ulusal-genel tatil günleri zamlı ücret ödemelerinden;
a) % 14 Sigorta Primi
b) %0,6 Damga Vergisi
c) % 15 veya 20 Gelir Vergisi Kesintisi yapılarak vergi SSK ve vergi dairesine yatırılması gerekirdi. Bunlar davacının değil o kurumların alacağıdır. Bu da ancak bu ödemeleri kanuni ödeme belgeleri olan bordrolara bağlanması ile mümkün olabilecektir.
"İbra ile ortadan kalktığı" kabul edilen hak ve alacağın (paranın) bir miktarı başkasının olduğunu göre bu borcun davacının verdiği belge ile ortadan kalkmış olduğunun kabulü yanlıştır. Özellikle sigortalılık hakkı, vazgeçilmez anayasal haklardandır. 9. Hukuk dairesinin bu anlayışının bu hakkı ortadan kaldırıldığına ilişkin bir örnek vermek isterim.
Örneğin İşçi Ahmet işveren Mahmutun işyerinde 10 ay süre ile çalıştıktan sonra işten çıkarıldı ve hesaplanan ihbar tazminatı da kendisine ödenirken,
Alıntı:
"Mahmutun ... .. işyerinde çalıştığın ..... tarihinden ..... tarihine kadar olan 10 yıllık süreya ait ücret, fazla çalışma, tatil çalışması gibi hak ve alacaklarımın tamamını itirazsız aldım. Herhangi bir alacağım kalmadı, işvereni ibra ederim"
içerikli bir ibraname vermiş ise 9. Hukuk Dairesinin anlayışı ile işvereni Mahmutun bu süreye ilişkin tüm sorumlulukları ortadan kalmış olacaktır. Peki İşveren Mahmut İşçi Ahmet'in sigorta girişini hiç yapmamış ise ve bordo düzenleyerek vergi kesintilerini Vergi dairesine yatırmamış ise özellikle işçinin 10 aylık sigortalılık hakkı yok olmadı mı ?
Bir kişinin bir hak veya alacaktan dolayı, borçlusunun ibra etmesi (sorumluluktan kurtarması) onun o hakka sahip olması ve hak ve alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması ile mümkündür. Oysa gerek gelir vergisi gerek ise Sigorta primi üzerinde işçinin bir hakkı bulunmamaktadır. Bu anlamda da böylesi ibranameler geçersiz sayılmalıdır.
--------------------------------
(1) Yargıtay 21. H.D. 24.4.1995 gün ve 1995/1779 K. Sayılı kararı
(2) Yargıtay HGK. 4.10.2000 gün ve 2000/1214 K. Sayılı kararı
(3) Yargıtay 21. H.D. 24.6.2003 gün ve 2003/6096 K. Sayılı kararı
(4) Yargıtay 11 HD. 14.4.2003 gün ve 2003/4629 K sayılı kararı
(5) Yargıtay 4. HD. 27.11.1997 gün ve 1997/11208 K sayılı kararı
(6) Yargıtay 9HD. 29.6.1999 gün ve 1997/11701 K. sayılı kararı
kararı
Old 25-11-2005, 03:05   #3
Jackal14

 
Varsayılan

İlginize çok teşekkür eder, saygılar sunarım.Ayrıntılı bir açıklama olmuş.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
iş hukukunda zamanaşımı defi'i meryem kalay Meslektaşların Soruları 19 27-05-2014 18:42
İş Hukukunda İbraname AV.SERTANn Hukuk Sohbetleri 22 21-01-2013 15:48
İş Hukukunda İbraname ve Feragatname m_kesik Meslektaşların Soruları 13 23-12-2006 13:25
iş hukukunda ıslah meryem kalay Meslektaşların Soruları 7 11-11-2006 21:52
Ceza Hukukunda Direnme Ve İtiraz Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 0 17-03-2005 06:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04922009 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.