Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir işlem olmadığı ve süre

Yanıt
Old 21-06-2009, 19:10   #1
faruksa

 
Mutsuz idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir işlem olmadığı ve süre

Müvekkil çalıştığı sağlık ocağına 19/02/2009 tarihli dilekçesi ile kadro ve unvan ile mali haklarının yeni öğrenim durumuna göre düzenlenmesi için telepte bulunmuştur. Bu talebi üst yazıyla il sağlık müdürlüğüne gönderilmiştir. İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Bakanlığından görüş istemiştir. 09/03/2009 tarihli görüş yazısında konu ile ilgili kriterlerin daha evvel gönderilen bir yazı ile kıstasların belirlendiği ve kıstaslara göre değerlendirme yapılması şeklinde görüş bildirmiştir.
24/03/2009 tarihinde bu görüş yazısı herhangi bir yazılı tebliğ işlemi olmadan müvekkile verilerek müvekkile şifaen başvurusunun reddedildiği söylenmiştir.

Bu görüş yazısına karşı 26/03/2009 dava açtık ancak idari işlemin kesin ve yürütülebilir bir olmadığı ve davanın reddi kararı verildi bu karar 03/06/2009 tarafıma tebliğ edildi.

Müvekkile mahkemenin verdiği davanın reddi ile ilgili bilgi verdiğimde çalıştığı sağlık ocağına 01/04/2009 tarihli bir üst yazı ve ekinde görüş yazısının gönderildiği bu yazının herhangi bir yazılı tebliğ işlemi olmadan kendisine tebliğ edildiğini öğrendim. Sağlık ocağına hitaben yazılan, 01/04/2009 tarihli üst yazıda görüş yazısının ekte sunulduğu, ilgiliye tebliği sağlanması şeklindedir.

Arkadaşlar olayın özeti budur. Şimdi ben bu kararı temyiz etsem de etmesem müvekkil hak kaybına uğrayacak mıdır?
yoksa temyiz etmeden yeni bir dava mı açmalıyım açarsam süre nedeni ile reddedilir mi ?
kafam çok karıştı yardımcı olursanız çok sevinirim. Şimdiden çok teşekkürler.
Old 21-06-2009, 19:43   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın faruksa,

Alıntı:
çalıştığı sağlık ocağına 01/04/2009 tarihli bir üst yazı ve ekinde görüş yazısının gönderildiği bu yazının herhangi bir yazılı tebliğ işlemi olmadan kendisine tebliğ edildiğini öğrendim.

Danıştay 5. Dairesi, 11.06.2004 T., 2003/5993 E., 2004/2832 K: "Davacı, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi hemşireliğinden Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşireliğine naklen atanmasına ilişkin 12.7.2002 tarihli işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı özlük ve parasal kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesinin 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K:2003/1039 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, idari işlemin bildirim tarihinden itibaren 60 gün olduğu; bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirildiği; bakılan davada, idarece dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı; bu suretle yazılı bildirimle beklenen amacın gerçekleştiği; sözü edilen tarihi izleyen 27.7.2002 gününden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 25.9.2002 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, davanın süresinde olduğunu ileri sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, Danıştay'da ve idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak, altmış gün olduğu belirtilmiş; Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2/a. bendinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında "yazılı bildirim" in esas alınması öngörülmüştür.
Anılan kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Ancak bu kural idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.
Bakılan davada, Mahkemece; dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı, bu suretle yazılı bildirimden beklenen amacın gerçekleştiği gerekçesine yer verilerek, dava süresi, tutanak tarihini izleyen günden itibaren başlatılmış ise de, sözü edilen tutanakta dava konusu işlemin, yazılı bildirimden beklenen amacı gerçekleştirecek şekilde tüm unsurlarıyla ilgilisine aktarıldığı ve bu suretle duyurulduğu yolunda bilgi bulunmadığı; idarece, Dairemizin 23.3.2004 tarihli ara kararına cevap olarak gönderilen belgelerden davacının sözü edilen evrakı tebellüğden kaçınması üzerine ilgili evrakın Tebligat Kanunu'nun 21. ve Tebligat Tüzüğü'nün 30. maddeleri uyarınca davacıya tebliğ edildiğine dair bilgi ve belge de sunulmadığı anlaşıldığından, söz konusu tutanağa dayanılarak dava açma süresinin başlatılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Belirtilen durum karşısında, dava dilekçesinde gösterilen bildirim tarihine ( 2.8.2002 ) göre süresinde açılan davada, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davanın reddinde hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K: 2003/1039 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin l/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan 12.800.000.- lira harç pulu ile 6.500.000.- lira posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, 11.6.2004 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
AZLIK OYU :
Temyize konu edilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum."
Saygılarımla...
Old 22-06-2009, 14:06   #3
tkocak

 
Varsayılan

19.02.2009 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı 19.06.2009 tarihine kadar dava açsa idiniz sıkıntı olmazdı. Yine de intibakın yapılmasına ilişkin başvurular 10. madde kapsamında değerlendirilebilir. müvekkiliniz tekrar aynı istemle başvuruda bulunsun buna istinaden tesis edilen işleme karşı ve yahut 60 gün içinde cevap verilmezse zımni ret işlemine karşı dava açabilirsiniz. sürede sıkıntı olmaz. Yalnız müvekkiliniz ikinci başvuruda ilk başvurusundan bahsetmesin.
Old 22-06-2009, 14:11   #4
faruksa

 
Varsayılan

Çok teşekkür ederim ilginiz ve paylaştıüınız bilgiler için Ancak yeniden başvurmak yerine (çok fazla zaman kaybı olmasın diye ) yazılı tebliği yapılmayan işlemin tebliği sağlansa ve bu işleme dava açılsa nasıl olur?
Old 22-06-2009, 15:03   #5
tkocak

 
Varsayılan

yalnız burdaki sorun görüş yazısının yazılı olarak tebliğ edilmemesinden değil; yazının içeriği gereği kesin ve icrai olmamasından yani enformel bir işlem olmasından kaynaklanıyor. Yalnız müvekkilinizin çalıştığı birim tarafından bir işlem tesis edilirse iyuk 10/2 de yer alan "Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmü gereği buna karşı dava açılabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
idari işlem - süre- daniştay karari Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 31-03-2009 11:48
Düzenleyici işlem iptal başvurusu- birey hakkında tesis edilmiş idari işlem kabulü Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 10-03-2009 13:58
idari para cezasına itirazın süre yönünden reddine ilişkin kesin kararın yanlışlığı av.ferhat Meslektaşların Soruları 1 02-02-2009 10:17
danıştay bozma kararı,ile davaya konu işlem eski haline döner mi? aslan34 Meslektaşların Soruları 1 22-10-2008 13:01
idari işlem ile idari eylem arasındaki farklar kerim Hukuk Soruları Arşivi 3 06-05-2006 14:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04812789 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.