Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Taşrada, Yargının Üç Sacayağı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-06-2008, 14:06   #1
seyitsonmez

 
Varsayılan Taşrada, Yargının Üç Sacayağı

Sevgili Meslektaşlarım.

Geçenlerde Memleketin Doğusu'nda bir duruşmam vardı.


Girdiğim duruşma davanın ilk duruşması olacaktı. (YETİŞEMEDİM)

Sanıklar 14 aydır tutukluydu ve henüz bir mahkeme karşısına çıkmamışlardı.

Cezaevi araç yok diye sanıkları getirmemişti.

Mahkeme başkanıyla sohbet ettik.

Sohbetimiz esnasında Mahkeme Başkanı " Avukat Bey sanıklar gelseydi karar verecektik" dedi. Gayet iyi niyetli ve normal bir şekilde söyledi bunu.

Yani daha savunmalar bile alınmamış bir dosyada başkan kararın hazır olduğunu söyledi.

Daha sonra şöyle birşey daha söyledi. Meziyetmiş gibi. "Hatta geçenlerde bir defa mütalaya aykırı beyan verdik" Şaştım kaldım.

Anadolumda başka mı işler bu Hukuk. Yoksa oradaki meslektaşlarımız Savunmanlık yapmıyormu diye düsünmekteyim.

Ol sebeble Özellikle Memleketin başka diyarlarındaki meslektaşlarımızdan bu anlamda foruma katkı bekliyorum..
Old 13-06-2008, 14:34   #2
uye8490

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyitsonmez


Yoksa oradaki meslektaşlarımız Savunmanlık yapmıyormu diye düsünmekteyim.


Sayın Sönmez ,

ülkenin her yanında karşılaşmanız olası olan bir hukuka aykırılığa buralarda rastlamışsınız.
Bu hukuka aykırılıkların sebeplerini irdeleyeceğiniz yerde hemen de burdaki avukatların savunmalık görevini yapıp yapmadıklarını sorgulamaya başlamışsınız.Nedenini bilmiyorum ama tespitinize de şaşırmış değilim.

Sayın Sönmez ,burdaki avukatların savunmanlık yapıp yapmadıklarını size ıspatlama yolunda çabalara girişecek değilim.

Ama şundan kesinlikle eminim ki ,sizin "oradaki meslektaşlar" diye işaret ettiğiniz "buradaki avukatlar" 14 aydır tutuklu olan ve henüz savunması dahi alınmamış olan sanıkların dosyasının duruşmasına "YETİŞEMEDİM" demez ,mutlaka yetişirlerdi.

Mütalaaya aykırı karar vermeyi neden bu kadar çok garipsediniz anlamadım.Mahkeme heyeti iddia makamının her mütalaasına katılacak diye bir kural mı var.Böyle bir kural varsa bu "yargı bağımsızlığı " neyi ifede eder?Heyetin iddia makamının mütalaasına uygun karar vermesi midir meziyet dediğiniz.


Görüyorsunuz ya sayın Sönmez ,buradaki avukatlar yargı bağımsızlığını bile biliyor.
Biz bunu biliyorsak savunmanlığı da biliriz emin olun.
Old 13-06-2008, 15:12   #4
seyitsonmez

 
Varsayılan ..

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Ben de duruşmaya yetişememenize şaştım kaldım.

Yapmayın arkadaşlar. Sorun ben değilim burda. Amacım kimseyi yargılamak değil. Birşeyler paylaşmak.

Niye yetişemediğime gelince. Sanıklar başka ildeki cezaevinde kalıyorlardı. Bir gün önce görüştük. Götürülmeyeceklerini biliyorduk. Duruşma ise normal şartlarda 4 saat mesafede bir ilde idi ama şartlar normal değildi. Bekletme dilekçesi yolladım. Ama başka bir meslektaşımız beklemeyiz deyice mahkkemede yapmış duruşmayı.
Old 13-06-2008, 15:14   #5
seyitsonmez

 
Varsayılan

[quote=yaren]Sayın Sönmez ,


Mütalaaya aykırı karar vermeyi neden bu kadar çok garipsediniz anlamadım.Mahkeme heyeti iddia makamının her mütalaasına katılacak diye bir kural mı var.Böyle bir kural varsa "yargı bağımsızlığı " neyi ifede eder.?


Sevgili Meslektaşım ben mütalaya aykırı karar vermelerine değil , Bir kere mütalaya aykırı karar vermeyi gururla anlatan mahkeme başkanına şaşırdım.


quote]
Old 13-06-2008, 15:25   #6
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Seyit sönmez, mahkeme başkanınıın sizi meslektaş görüp samimi sohbetini buraya kadar taşımanızı garipsedim doğrusu, bu nedenlerle hakimler avukatlara mesafeli dururlar, ayrıca mahkemenin tensip aşamasında dosya hakkında bazı izlenimlerinin olması gayet normal bir durumdur. Saygılarımla
Old 13-06-2008, 15:35   #7
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
Sayın Seyit sönmez, mahkeme başkanınıın sizi meslektaş görüp samimi sohbetini buraya kadar taşımanızı garipsedim doğrusu, bu nedenlerle hakimler avukatlara mesafeli dururlar, ayrıca mahkemenin tensip aşamasında dosya hakkında bazı izlenimlerinin olması gayet normal bir durumdur. Saygılarımla


Bir savunman olarak; sanıkların, tanıkların dinlenmediği bir dosyada hakimin karar verecektik demesinı normal karşılıyor iseniz, ve genel çoğunluk da böyle düşünmekte ise anlıyorum şimdi başkanın bu cesaretini.

iyi çalışmalar.
Old 13-06-2008, 15:56   #8
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yapmayın sayın Sönmez, CMK zaten tek duruşmada karar verilmesi üzerine kurulu. Mahkeme başkanı "şu kararı verecektik" demiş olsa tamam eleştirelim ama "karar verecektik" denmesini neden garip buluyorsunuz? Eksiği bulunmayan bir dosyada elbette karar verilmesi gerekir.
Hem zaten karar verilemezmiş; siz yokmuşsunuz duruşmada.
Old 13-06-2008, 16:18   #9
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyitsonmez
.

Anadolumda başka mı işler bu Hukuk. Yoksa oradaki meslektaşlarımız Savunmanlık yapmıyormu diye düsünmekteyim.

Ol sebeble Özellikle Memleketin başka diyarlarındaki meslektaşlarımızdan bu anlamda foruma katkı bekliyorum..

Sayın seyitsonmez,

Anadolum(uz)da hukuk başka işlemiyor.

Mesleğimi ifa ettiğim ilçeye büyük şehirlerden gelen meslektaşlarımız,adliyemizi ve bazende ilçe avukatlarını "taşra " olarak gördüklerini sık sık ifade eder ve bazen de "Aman Allah'ım ben nereden geldim buralara " şeklinde hayret nidaları yükselir kendilerinden...

Beyanlarınızın tam aksine,ilçe adliyelerinde daha özverili,daha sıkı ve daha verici çalışır tüm çalışanlar..

Kağıt,Baro pulu,toner bazen gelmez merkezden !

Bazen konuda uzman bilirkişi dahi bulunamaz !

Herkes daha samimi ve daha farkındadır kendisinin !

Buralarda istisnalar hariç,her ne yok olursa olsun, "Yokluk mertliği bozmaz" !

Hakimler,savcılar, avukatlar adaletli-doğru karara ulaşmak için kitap alışverişi yapar,araştırırlar.

Hakimin avukatla yaptığı "genel durum sohbetleri " istisnalar hariç sohbet olarak kalır.

Yani merak etmeyin Anadolumda adalet adına,hukuk adına herkes kendisine düşen vazifeyi en doğru biçimde yapmaya çalışır...

İstisnalar hariç!

Saygılarımla
Old 13-06-2008, 22:36   #10
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyitsonmez
Yani daha savunmalar bile alınmamış bir dosyada başkan kararın hazır olduğunu söyledi.


Girdiğim bir duruşmada, savcının esas hakkındaki mütalaasını müteakip; henüz sözün savunmaya da verilmemiş olduğu, sanıklardan mütalaaya diyeceklerinin sorulduğu aşamada, söz tarafıma verilmeden önce Mahkeme yargıcı katibe eğilerek "Çipi versene çipi" deyiverdi...

Bu "ÇİPİ VERSENE ÇİPİ" sözü, o gün bugündür beynime kazındı. Söz bana verilip buyrun dendiğinde, aklımdan aşağıdakiler geçiyordu:

1- Onun adı çip değil.

2- Savcı esas hakkındaki mütalaasını canlı yayında vermiş iken, bu karar nasıl hazır halde bekliyordu. Savcı vereceği mütalaayı evvelce yargıca iletmiş miydi, yoksa yargıç benim ne diyeceğimi önemsemediği kadar, savcının ne diyeceğini de mi önemsemiyordu?

3- Bu "Çip", neden savunmamı tamamlamadığım, hatta başlamadığım bir aşamada ve özellikle "Göstere göstere" rakım farkı bulunan bir mesafeden ve yüksek sesle duyurarak isteniyordu? -Misal dosyanın altına gizlice yerleştirilebilirdi, ama yok- Yargıçlık makamına saygıda kusur etmediğimiz bilinmiyor muydu? Mukabele edilecek bir husus yokken, bu davranışın anlam içeriği ne olabilirdi?

"Çipi versene çipi" sözünden sonra işittiğim "Buyrun" sözüyle birlikte, esasen son savunma yapabilecek durumda olduğum halde, sırf o "Çipe" nazire, son savunma için mehil istedim.

Çipin dizüstü bilgisayara takılmasına yönelik sarfedilen efor ve "Sair efor", hoşnutsuz ancak dile ve göze belli edilmeme gayreti taşıyan bir refleksle -Önemsiz ve donkişotvari bir vızıltı duyumsaması işte belki nihayetinde- , bir celseliğine de olsa bilgisayarın belleğine yerleşmeksizin eski yerine döndü.

Ama korkarım benim belleğim, o "Çipi" kolay kolay unutamayacak.

Saygılarımla...
Old 13-06-2008, 23:05   #11
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Sevgili meslektaşım. Yeni Kanunumuza göre Savcıya dava açması için herhangi bir süre sınırlaması getirmemiştir.

Soruşturma makamı yani Savcılık ne kadar titiz çalışıp delil toplarsa mahkemelrin işi o ölçüde azalır mantığıyla.

Şunuda ekleyeyım aslında davalarda artık tek oturumda bitirilmelidir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...503#post169503

Sayın seyitsönmez;

Yukarıdaki mesajınızda davaların tek celsede bitirilmesi gerektiğini belirtmişiniz.
Ben ceza hukukuyla çok yakından ilgilenmiyorum. Ama vurgulamak istediğiniz şey "hakimlerin dosyanın tamamına vakıf olmadan önyargılı davranmaları" ise bu gerçekten bazen karşılaştığımız, ve sıklıkla üzücü olan bir durumdur.


Bu memleketteki hakimlerin tamamı aynı okulları okuyup, aynı derecedeki yerlerde görev yapıp, büyükşehirlere ve yüksek mahkemelere atanıyorlar. Oraya ayrı, buraya ayrı hakim-avukat yetiştirilmiyor...
Her dosyanın son noktası da Ankara'da konuyor zaten.
Old 13-06-2008, 23:32   #12
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Girdiğim bir duruşmada, savcının esas hakkındaki mütalaasını müteakip; henüz sözün savunmaya da verilmemiş olduğu, sanıklardan mütalaaya diyeceklerinin sorulduğu aşamada, söz tarafıma verilmeden önce Mahkeme yargıcı katibe eğilerek "Çipi versene çipi" deyiverdi...

Bu "ÇİPİ VERSENE ÇİPİ" sözü, o gün bugündür beynime kazındı. Söz bana verilip buyrun dendiğinde, aklımdan aşağıdakiler geçiyordu:

1- Onun adı çip değil.

2- Savcı esas hakkındaki mütalaasını canlı yayında vermiş iken, bu karar nasıl hazır halde bekliyordu. Savcı vereceği mütalaayı evvelce yargıca iletmiş miydi, yoksa yargıç benim ne diyeceğimi önemsemediği kadar, savcının ne diyeceğini de mi önemsemiyordu?

3- Bu "Çip", neden savunmamı tamamlamadığım, hatta başlamadığım bir aşamada ve özellikle "Göstere göstere" rakım farkı bulunan bir mesafeden ve yüksek sesle duyurarak isteniyordu? -Misal dosyanın altına gizlice yerleştirilebilirdi, ama yok- Yargıçlık makamına saygıda kusur etmediğimiz bilinmiyor muydu? Mukabele edilecek bir husus yokken, bu davranışın anlam içeriği ne olabilirdi?

"Çipi versene çipi" sözünden sonra işittiğim "Buyrun" sözüyle birlikte, esasen son savunma yapabilecek durumda olduğum halde, sırf o "Çipe" nazire, son savunma için mehil istedim.

Çipin dizüstü bilgisayara takılmasına yönelik sarfedilen efor ve "Sair efor", hoşnutsuz ancak dile ve göze belli edilmeme gayreti taşıyan bir refleksle -Önemsiz ve donkişotvari bir vızıltı duyumsaması işte belki nihayetinde- , bir celseliğine de olsa bilgisayarın belleğine yerleşmeksizin eski yerine döndü.

Ama korkarım benim belleğim, o "Çipi" kolay kolay unutamayacak.

Saygılarımla...

Malesef "Kopyala-Yapıştır" zihniyeti uygulmada hızla artarak devam etmektedir.
Savcı mütalaa verirken Katibe "Dosya orada kopyala ve yapıştır"
Sanık müdaffinin öyle bir imkanı olmadığı için savunmayı yapar ve sıra yargıçtadır.
Yargıç katibe "madde x taslağını kopyala yapıştır"
Biraz basite indirgiyoruz aslında.Yargılama denilen unsur bu denli kolay olmamalı.
Monitörler önümüzde,sorgu için hazrılık yapılıyor.Daha hakim dosyayı bile incelememişken katip yazıyor;
"G.D
1-Sanığın üzerine atılı eylem .... kaçma şüphesi vs nedenlerle tutuklanmasına"

Gerisini siz düşünün.Savunmanın hiçe sayıldığı ve yargılamanın kopyala-yapıştır mantığına büründüğü bir yargılama sistemi ne kadar adil olabilir?
Sorgu hakimliğinin savcının onay makamı olması ne kadar doğru?
Old 13-06-2008, 23:54   #13
Adli Tip

 
Varsayılan

Benim de başıma gelen iki olayı aktarayım; (batıda ve büyük bir şehirde.)

Bir duruşmaya girdim; hakim kararı yazdırdı:
"ef bir, ef dört, bir de ef altı" dedi...

Dedim "iyi de hakim bey/hanım; neye karar verdiniz ki?"
Aa pardon, avukat bey; ef bir, bilirkişi, ef dört kesin süre ihtaratı, ef altı da şu dedi...
Microsoft word'ün tüm kısa yollarını kullanmışlar, yagılama seri olsun diye

Bir başka duruşmada da, katip bir tuşa bastı, bizim davanın kararı çıktı ekrana... her şey yazılmış bilirkişi raporuna göre. Ben de rapora karşı beyan için süre istedim... Katip -emeğine kıyamadığından olsa gerek- sileyim mi hakim bey/hanım dediğinde, hakim; sen onu farklı kaydet de, bi dahaki duruşma da kullanırsın dedi
Old 14-06-2008, 15:11   #14
seyitsonmez

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Yapmayın sayın Sönmez, CMK zaten tek duruşmada karar verilmesi üzerine kurulu. Mahkeme başkanı "şu kararı verecektik" demiş olsa tamam eleştirelim ama "karar verecektik" denmesini neden garip buluyorsunuz? Eksiği bulunmayan bir dosyada elbette karar verilmesi gerekir.
Hem zaten karar verilemezmiş; siz yokmuşsunuz duruşmada.


Sevglil meslektaşım sanırım benim yazdıklarım oradan başka türlü okunuyor.

Sanıklar ve tanıklar dinlenmemiş diyorum, siz dosyada eksik yoksa hakim neden karar vermesin diyorsunuz.
Old 14-06-2008, 22:39   #15
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Seyit Sönmez bildiğiniz gibi; iddianame CMK'nun 170 ve devamı maddelerine uygun biçimde, tek celsede davanın bitirilmesi esasına göre düzenlenir. Deliller hazırlık aşamasında tooplanmıştır ve bu toplanan dellilere göre sanığın atılı suçu işlediği yolunda makul(çoğu zaman kuvvetli) şüphe oluşmuştur, zaten C.savcısı sanığın lehine olan delilleri de toplamak zorundadır, kaldı ki hazırlık aşamasındaki müdafi de sanığın lehine olan delilleri ileri sürmek durumundadır, sanığın da bu dellilerini bildirme hakkı vardır ve bu sanığa da bildirilir. Bütün bu aşamalardan sonra sanığın atılı suçu işlediğine dair makul şüphe oluşmuşsa dava açılır, bu durumda iddianame mahkemeye gönderilir, mahkeme dosyada eksik görmemişse iddianameyi kabul eder, mahkeme duruşmaya hazırlık tutanağı düzenler ve genelde sadece tarafları ve tanıkları çağırır, istisnai olarak kesin rapor gibi delilleri de toplar, iddianame düzenlenip kabulüne kadar davanın önemli aşaması geçilmiştir, mahkeme heyeti ya da hakimi duruşmaya çıkmadan önce dosyayı inceler, tanıkların hazırlık aşamasında söylediklerini değiştirmeleri makul ve hayatın olağan akışına uygun değilse, hazırlık aşamasındaki sıcağı sıcağına alınmış beyanlarına itibar edilir, Yargıtayın da bu konuda yerleşmiş içtihatları vardır, bütün bu aşamalardan sonra müdafiinin yapacağı son savunma, şekli zorunluluktan öteye gidememektedir ne yazık ki, zaten çoğu zaman esas hakkındaki savunmalar eski savunmaları tekrar niteliğindedir,yeni bir şey ortaya koymaz, ben 15 yıllık meslek hayatımda yeni bir hukuksal açılım ortaya koyan esas hakkında savunma da görmedim. Bazı arkadaşlarımız halen bizim yargılama sistemimizi Amerikan sistemi ile karıştırmaktadır ya da Türk filmlerindeki cevval avukat idolünden etkilenmektedir. Mahkemeler tabi ki hazırlık dosyasını okuyup vicdani kanıyı duruşma yapmadan oluşturmazlar, ancak dava hakkında bir izlenimleri de olur, duruşma yüzyüzelik ve doğrudanlık ilkesi gereği çok önemlidir, ancak hazırlık aşamasında iyi toplanmış deliller ve ayrıntılı alınmış tanık beyanları ile sanık hakkında dava açılmışsa, çoğu zaman yapıldığı gibi baskı ile tanıkların beyanı değiştirilse bile, tanığın hazırlık aşamasındaki beyanı ile sonraki beyanı arasında oluşan çelişki makul gerekçelerle desteklenmemişse, hazırllık aşamasındaki beyan hükme esas alınır. Tabi ki bütün bunlar vicdani delil esasına göre değerlendirilir. Saygılarımla
Old 14-06-2008, 22:54   #16
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
... bütün bu aşamalardan sonra müdafiinin yapacağı son savunma, şekli zorunluluktan öteye gidememektedir ne yazık ki, zaten çoğu zaman esas hakkındaki savunmalar eski savunmaları tekrar niteliğindedir,yeni bir şey ortaya koymaz, ben 15 yıllık meslek hayatımda yeni bir hukuksal açılım ortaya koyan esas hakkında savunma da görmedim. Bazı arkadaşlarımız halen bizim yargılama sistemimizi Amerikan sistemi ile karıştırmaktadır ya da Türk filmlerindeki cevval avukat idolünden etkilenmektedir...


Sayın Şenoğlu;

1-Yani kısaca avukat olsa da olur, olmasa da olur mu diyorsunuz, yoksa ben yanlış mı anlıyorum?

2-Amerikan sistemi ile karıştırmamız söz konusu olamaz, ama keşke olsaydı. Zira şu ana dek ben henüz; "Çip" çıkaran bir "JÜRİ" görmedim.

Saygılarımla...
Old 14-06-2008, 23:03   #17
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Demirel, ben 15 yıllık meslek hayatımda edindiğim deneyimleri burada paylaşmak istedim ve olması gerekeni değil olanı anlatmak istedim. benim yazımdan avukat olsa da olur olmasa da olur değerlendirmesine nasıl ulaştığınızı bilemiyorum, ancak şunu söylemek istiyorum; ceza davalarında müdafi hazırlık aşamasında daha etkilidir, deliller toplanırken müdafiinin dosyaya vakıf olması ve sanığın lehine olan dellileri ve tanıkları ortaya koyması davanın seyrini daha çok etkiler diye düşünüyorum, kovuuşturma aşamasında bütün deliller toplanmış ve bu deliller sanığın suçu işlediğini söylüyorsa, esas hakkındaki savunmanızda sanığın lehine yeni bir hukuksal açılım ortaya koymanız çok zor hatta olanaksız olur, jüri sistemi tartışılabilir, ancak ülkemize uyar mı ondan ciddi biçimde kuşkuluyum.
Old 14-06-2008, 23:16   #18
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
benim yazımdan avukat olsa da olur olmasa da olur değerlendirmesine nasıl ulaştığınızı bilemiyorum, ancak şunu söylemek istiyorum; ceza davalarında müdafi hazırlık aşamasında daha etkilidir, deliller toplanırken müdafiinin dosyaya vakıf olması ve sanığın lehine olan dellileri ve tanıkları ortaya koyması davanın seyrini daha çok etkiler diye düşünüyorum, kovuuşturma aşamasında bütün deliller toplanmış ve bu deliller sanığın suçu işlediğini söylüyorsa, esas hakkındaki savunmanızda sanığın lehine yeni bir hukuksal açılım ortaya koymanız çok zor hatta olanaksız olur, jüri sistemi tartışılabilir, ancak ülkemize uyar mı ondan ciddi biçimde kuşkuluyum.

Sayın Şenoğlu;

Yazınız açıkça "Karar duruşmasında avukat son savunma yapsa da olur, olmasa da olur, avukatın o aşamada varlığı şekli bir zorunluluktur" diyorsunuz. Bu sonucu çıkarmamak olanaksız gibi geliyor. Aslına bakarsanız, yine önceki mesajınız, son mesajınızla birlikte düşünüldüğünde; (Kovuşturma aşamasında bütün deliller toplanmış ve bu deliller sanığın suçu işlediğini söylüyorsa...) avukatın son savunmadaki varlığının şekli olduğu kadar, savcının vereceği mütalaanın da ve dolayısıyla savcının varlığının da şekli olduğunu zımnen ifade etmiş oluyorsunuz.

CMK, savunma hakkının kaldırılması veya kısıtlanması hallerini, "HUKUKA KESİN AYKIRILIK" ve mutlak bozma nedeni saymıştır. Bu kısıtlanmayı "ŞEKLEN" gidermek mümkünse de, ÖZDE nasıl mümkün kılınacak, bilemiyorum. Bu noktadaki kati ve olumsuz yargımın nedenini, yani "yargının çiplerini", delil olarak sunuyorum...

Saygılarımla...
Old 15-06-2008, 00:08   #19
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seyitsonmez
Sevglil meslektaşım sanırım benim yazdıklarım oradan başka türlü okunuyor.

Sanıklar ve tanıklar dinlenmemiş diyorum, siz dosyada eksik yoksa hakim neden karar vermesin diyorsunuz.

Sayın Sönmez, merak etmeyiniz okumam yazmam var. Duruşmaya yetişemeyişinizi eleştirmeme kızgınlığınız, mantığınızın ve hukuk bilginizin önüne geçmesin. Evet, "eksik yoksa, neden karar verilemesin?" diyorum. Ben demiyorum zaten, yasa diyor bunu. Sanıkların getirilmeyeceğini mahkeme heyeti nereden bilsin? Hatta sizin duruşmaya yetişemeyeceğinizi de bilemezlerdi, değil mi?
Old 15-06-2008, 00:16   #20
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
müdafiinin yapacağı son savunma, şekli zorunluluktan öteye gidememektedir ne yazık ki

Sayın Şenoğlu'nun yalnızca bu tümcesini okursak garip gelmektedir. Sanki, müdafi gereksizmiş gibi. Oysa sayın Şenoğlu yasanın öngördüğü işleyişi anlatıyor, hazırlık aşamasının olması gerektiği gibi icra edildiği bir yargılamadan sözediyor. Bu hali ile düşüncesine katılıyorum. Hazırlık aşamasında ya da hazırlık aşamasında tüm deliller gereği gibi toplanmamışsa yargılama aşamasında delillerin öne sürülüp toplandığı, incelendiği düşünülürse, son savunma ancak toplanan delillere işaret etmek, dikkat çekmek bakımından önem taşır; sayın Şenoğlu'nun dediği gibi, "yeni bir şey ortaya koymaz". Zaten yeni bir açılım sunan savunma, soruşturmanın genişletilmesi istemidir; son savunma sayılamaz.
Old 15-06-2008, 00:19   #21
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
; sayın Şenoğlu'nun dediği gibi, "yeni bir şey ortaya koymaz". Zaten yeni bir açılım sunan savunma, soruşturmanın genişletilmesi istemidir; son savunma sayılamaz.

Savcılık makamı, yanlış mütalaa veremez mi?

Yargıçlık makamı, delillerin takdirinde, suçun vasıf ve mahiyetini takdirde isabetsizliğe düşemez mi?

Neredeyse "Konu mankeni" olmamak adına son savunmalarda hazır bulunmaktan da vazgeçelim diyeceğim
Old 15-06-2008, 00:23   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Demirel, yazdıklarımın sizin sorduklarınızla bir bağlantısı yok ki. Bir kez daha okumanızı rica ediyorum.
Old 15-06-2008, 00:29   #23
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,

Sorduklarım doğrudan doğruya 20 no.lu mesajınızla ilgili. Herhalde birbirimizi anlayamıyoruz. Ben de size aynı ricada bulunmak isterim.

Konumuz: "Son savunma" da avukat ne işe yarar?

Siz ve sayın Şenoğlu, delilleri tamam bir yargılamada, şeklen (/Yani yasal prosedür, usul zorunluluğu) demektesiniz. Ben de aksini ileri sürmekteyim. Sanıyorum buraya kadar anlaştık. Farklı meslektaşlarımızın düşüncelerini beklemekte yarar var sanıyorum, belki tartışmaya bir açılım, farklı bir perspektif getirebiliriz.

Saygılarımla...
Old 15-06-2008, 00:41   #24
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Konumuz "Son savunma" da avukat ne işe yarar?

Konu bu ise, 21. mesajdaki "Savcılık makamı, yanlış mütalaa veremez mi?", "Yargıçlık makamı, delillerin takdirinde, suçun vasıf ve mahiyetini takdirde isabetsizliğe düşemez mi?" sorularının konu ile bir ilgisi yoktur. Elbette Cumhuriyet Savcısı yanlış mütalaa verebilir, elbette mahkeme hatalı karar verebilir. Ama bunların benim ve sayın Şenoğlu'nun yazdıkları ile ilgisi yok.

Biraz açayım:
Sayın Şenoğlu CMK'nın gereği gibi uygulandığı bir yargılamadan sözediyor. Buna göre soruşturma aşamasında deliller toplanır ve iddianame ondan sonra mahkemeye sunulur. Hatta mahkemenin eksiklikler nedeniyle iddianameyi iade etme hakkı var; bu da soruşturma aşamasına verilen önemi gösteriyor. Elbette ki yasanın bu hükümleri birebir uygulanamıyor; tek duruşmada bitmesi gereken davalar yine yıllarca sürüyor. Ama yasanın öngördüğü sistem bu.
Soruşturma aşamasında şüpheliler dinlenmiş, tüm deliller toplanmış, gerekirse keşif yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, tanıklar dinlenmiş, sonrasında dava açılmış. Soruşturma aşamasında öne sürülmeyen bir iddianın savunma tarafından ileri sürülme olasılığı nedir? Gereği gibi, yasaya uygun yapılan bir yargılamada bu çok düşük bir olasılıktır. Ki, 20 mesajda yazdığım gibi, bu yönde bir savunma. son savunma değil. soruşturmanın genişletilmesi istemi sayılacaktır.
Sayın Şenoğlu'nun "şekli zorunluluk" demesi eleştirilebilir. Ama özde haklıdır. Son savunmaya dek ileri sürülmemiş, açıklanmamış, işaret edilmemiş, dikkat çekilmemiş bir husus o son savunmada ileri sürülüyor, açıklanıyor, işaret ediliyor, dikkat çekiliyorsa, savunma görevini iyi yapmıyor demektir.
Old 15-06-2008, 00:59   #25
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Soruşturma aşamasında öne sürülmeyen bir iddianın savunma tarafından ileri sürülme olasılığı nedir? Gereği gibi, yasaya uygun yapılan bir yargılamada bu çok düşük bir olasılıktır. Ki, 20 mesajda yazdığım gibi, bu yönde bir savunma. son savunma değil. soruşturmanın genişletilmesi istemi sayılacaktır.
Sayın Şenoğlu'nun "şekli zorunluluk" demesi eleştirilebilir. Ama özde haklıdır. Son savunmaya dek ileri sürülmemiş, açıklanmamış, işaret edilmemiş, dikkat çekilmemiş bir husus o son savunmada ileri sürülüyor, açıklanıyor, işaret ediliyor, dikkat çekiliyorsa, savunma görevini iyi yapmıyor demektir.


Ben neden anlaşamadığımızı anladım.

Soru ve konularımızı ikiye yükseltiyorum:


1- "SON SAVUNMA", nedir?

Yukarıdaki yazıda "Son savunmanın" mahiyeti: "Yeni bir iddia/husus ileri sürmek" olarak tanımlanmıştır.



2-"SAVUNMA" nedir?

Yeni ve farklı bakış açıları eklenmedikçe yeni yanıt eklemeyeceğim. Anlatmak istediklerimi, yeterince aktardığımı, ancak başarılı olamadığımı düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 15-06-2008, 01:05   #26
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fuat Şenoğlu
ben 15 yıllık meslek hayatımda yeni bir hukuksal açılım ortaya koyan esas hakkında savunma da görmedim

Haklısınız, o açılımları genelde Yargıtay yapıyor.
Old 15-06-2008, 01:07   #27
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Demirel, "Anlaşmanın önkoşulu, ortak kavramlar düzlemidir." Ben "son savunma" kavramını, önceki savunmalara, delillere işaret edilmesi, bunların açıklanması ve sanık lehine delillere dikkat çekilmesi anlamında kullanıyorum. Bu nedenle 20 no.lu mesajda "Zaten yeni bir açılım sunan savunma, soruşturmanın genişletilmesi istemidir; son savunma sayılamaz." dedim. Bu kavramlarda anlaşırsak, anlaşabileceğimizi umuyorum.
Old 15-06-2008, 01:23   #28
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Konu dışı ama biraz ilintili. Geçenlerde hayali bir ülkede yaşanan bir olay. Bir ceza davası. Sanık müdafileri yasa uyarınca Baro tarafından görevlendirilmişler. Önlerinde dava dosyası yok; görünen o ki fotokopi almamışlar dosyadan. Yargıç, dosyaya yeni gelen evrakları açıklıyor ve diyeceklerini soruyor. Özetle şöyle bir konuşma geçiyor aralarında:
Müdafiler: "Önceki savunmalarımızı tekrar ederiz."
Yargıç: "İyi de daha önce bir savunmanız yok dosyada, ilk kez giriyorsunuz."
Müdafiler susuyorlar, birbirlerine bakıyorlar.

İşte o ülkede savunmaya saygı azalıyor; haklı olarak hem de.

İyi ki o ülkede yaşamıyoruz, değil mi?
Old 15-06-2008, 13:29   #29
Av.Barış

 
Varsayılan

Avukat X gecenin bir yarısı baro tarafından görevlendirilerek karakola gönderilir.Binbir güçlükle karakola giden avukat şüpheliye isnat edilen suçu öğrenir ve dosyaya bakmak istediğini söyler.Aldığı cevap artık klasikleşmiştir.
"Avukat bey savcının talimatı var dosyayı gösteremeyiz"
Avukat bunun mümkün olmadığını gizlilik kararının sulh ceza hakimliğinden alınması gerektiği gibi hususlara dikkat çeker vs şeyler söylenir ama sonuç değişmez.

Avukat X ertesi gün şüpheli ile birlikte savcılığa oradan da sorgu hakimliğine çıkar.Sorgu hakimliği yukarıda belirttiğim örnekteki gibi daha sorgu başlamadan tutuklama kararı verdiği için pek bir etkisi olmaz.

Bu karara karşı itiraz yoluna gidilir ama sonuç değişmez.
Avukat X Hazırlık aşamasında dosyaya bakmaya gider.Belki ileri sürebileceği iddaalar vardır,şüpheli yakınlarının iddaaları vardır.delil ortaya koyacaktır.
Hazırlık kalemine gittiğinde duvarda kocaman bir yazı vardır;
"Avukatların dosya inceleyebilmesi için müdafiilik sıfatını taşımaları gereklidir" şeklinde.
Avukat ilk kez bunu görüyor ise bunun anlamını oradakilere hatta ileri gidip C.Başsavcısına sorar.Aldığı cevap hukukçunun tüylerini ürperten mahiyettedir.
"Sayın avukatım adalet bakanlığının genelgesi var,dosya incelemek için vekalet ya da baro görevlendirmesi şart"

Avukat X ısrarla bunun avukatlık yasasına aykırı olduğunu avukatların dosya inceleme yetkisinin bulunduğunu açıklamaya çalışırken
savcı;"bu konuyla ilgili olarak açılan dava aleyhinize sonuçlandı,genelge hukuka uygundur" cevabı alındıktan sonra ilgili belgeyi dosyaya sunmak istemesi üzerine savcı bu seferde "Olmaz avukatım dosyada gizlilik kararı var"
Avukatın morali bozulur.Çünkü sanık beyanları ve bazı evraklar haricinde dosya incelenememektedir.Deliller ortaya konamaz.
Sorgu hakimliği yukarıda belirttiğim gibi istisnasız bütün savcılık taleplerine onay verdiği için yapılacak birşey kalmaz.Bu durum müvekkillere bildirilir ama müvekkiller avukatı suçlar.
Yargılama geçilir.Dosyada herşey tamamlanmıştır.Avukata sadece esas hakkındaki savunmasını yapar ve dosya sonuçlanır.
GD.
Gerisini siz düşünün.Böyle bir hazırlık aşaması,böyle saçma sapan usul işlemleri sonrasında avukatın yapabileceği ne olabilir.
Esas hakkındaki savunmasında nelere dikkat çekebilir.
Dosya yığınları ile savaşan savcılar acaba sanığın lehine olan delilleri toplamış mıdır?

Tüm bu sorular gerçektende yargı sistemi içerisinde avukatın yetkisinin neredeyse (tanık dinletmek haricinde) olmadığı,çoğu kez gizlilik kararları nedeniyle dosyanın incelenememesi nedeniyle savunma bile yapılamadığı bir hukuk sistemine sahibiz.

Bu söylediklerimde en ufak bir abartı bile yoktur.CMK müdafiiliğine koşan binlerce avukatın başına gelen olaylar.Özelliklede bu bölgede.Gerisini siz düşünün.
Old 15-06-2008, 14:02   #30
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Aldığı cevap artık klasikleşmiştir.
"Avukat bey savcının talimatı var dosyayı gösteremeyiz"

Burada dosyayı görebilme yeteneğiniz, hiç abartmıyorum, tümüyle sinir sisteminizin dayanıklılığı ile doğru orantılı değişmektedir. Genelikle savcıların bu aşamadan haberi de olmamaktadır, kraldan daha kralcı bir yaklaşımla, dosya elmas parçası, avukat elmas hırsızı algılanıp, yapılan operasyonu, onca emeği boşa çıkarakacak, iki yalanla üstüne tonlarca da para alacak avukatı, ne yapsak da buradan istediğine ulaşamadan göndersek mantığıyla, sorgulama, ifade alma tekniklerinin bilumumu avukat üzerinde denenerek (Bu tekniklerin bir çoğuna, kolluk aşamasında ifade alma öncesi dosya inceleme talebi seanslarında vakıf oldum ) yıldırılmaya çalışılmaktadır.

Hiç unutmuyorum, bir defasında , yıldırma, ilgisiz kalma, uzun sürelerle yanıtsız bırakma (saatler sürebiliyor), olmadı kışkırtmaya tevessül, vb. bilumum yöntem denendi. Üstelik savcıyla yaptığımız görüşmede, "Elbette dosyayı inceleyebileceğim" söylendi. Amsa ilginçtir, kolluk bu telefon görüşmesini hiç ciddiye almadı. Ben savcının da talimatı doğrultusunda dosyayı incelemek ve daha sonra ifadede hazır bulunmak için gecenin ortasından sabaha doğru sebatla ve inatla oturmaktaydım Hatta onların yöntemini, onlar üzerine yönlendirerek "Beklememin hiç sorun olmadığını, sabaha dek de oturabileceğimi, lütfen kendilerini acele etmek zorunda hissetmemelerini " filan söyledim. Nihayetinde saatler sonra birimin amiri gelerek odasına davet etti. Birimin, amirlerinin talimatını savcının talimatına yeğ tutmalarını anlamak hiç mümkün değildi. Amir nazikçe; "Elbette dosyayı inceleyebileceğimi, ancak ifadede hazır bulunduktan "sonra", hangi evrakı istersem göstereceklerini ve fotokopi dahi vereceklerini söylemeleri üzerine, artık hiç bir talepte bulunmadığımı, susma hakkımızı kullanacağımızı söyleyerek, bu kısır mücadeleyi sonlandırdım. Birimden ayrılırken, benimle dertleri bitmemişti, binayı terkedip de merdivenlerden inmekte iken, arkamdan bir görevli gelerek "Bu gece sizi hiç beğenmedik" şeklinde bir de üstü fazlaca örtülü bir tehdit gönderiverdi. Dışarı çıktıktan sonra sinir sistemimin uğradığı tahribatı gidermem doğrusu epey zamanımı aldı. Daha da ilginç olanı, ertesi gün savcılık sanıkları tutuklamaya sevkedip de, sorgu yargıçlığı tutuklama talebini reddettiğinde, birimin amirinin sarfettiği sözdü:

"Çok ilginç, böyle olmaması gerekiyordu, siz kazandınız"

Kazanan/Kaybeden kavramlarının tarafı olamayacağımızı, "Karşı-Karşıya olmadığımızı", bir kazanan varsa bunun da hepimizin uğruna çaba sarfettiğimiz kavram olması gerektiğini söylemek içimden geçtiyse de, vazgeçtim.

Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sosyal güvenlikte son söz yargının canan ufuk Hukuk Haberleri 0 04-12-2006 09:03
Yargının Kanayan Yarası Bilirkişilik irfan AYDIN Hukuk Sohbetleri 24 12-07-2006 17:00
Yargının İdare İle İlişkileri Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 3 26-03-2002 18:12
Yargının devlet yapılanmasındaki konumu Umutlu Hukuk Sohbetleri 0 10-02-2002 14:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09430504 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.