Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatin Vekalet Ücretİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-04-2009, 22:35   #1
Seher

 
Varsayılan Avukatin Vekalet Ücretİ

2 adet arsa için kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır. Arsa değeri belli olmadığı için vekate söleşmesine avukat davanın kazanılması halinde dava değerinin %8'ni vekate ücreti olarak kazanır. 106,207'no'lu parsellerdir .şeklinde müvekkiliyle szöleşme imzalamıştır. Bu sözlşeme miktar olmadığından geçerli kabul edilir mi
Old 10-04-2009, 23:23   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Geçerlidir.

T.C.
YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/13013

K. 2008/15799

T. 29.12.2008

• AZİL ( %25'i Aşmamak Üzere Dava veya Hükmolunacak Şeyin Değeri Yahut Paranın Belli Bir Yüzdesi Avukatlık Ücreti Olarak Kararlaştırılabileceği - Bu Tavanı Aşan Sözleşmeler Belirtilen %25 Tavan Oranında Geçerli Olduğu )

• AVUKATLIK ÜCRETİ ( %25'i Aşmamak Üzere Dava veya Hükmolunacak Şeyin Değeri Yahut Paranın Belli Bir Yüzdesi Olarak Kararlaştırılabileceği )

• AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ ( %25'i Aşmamak Üzere Dava veya Hükmolunacak Şeyin Değeri Yahut Paranın Belli Bir Yüzdesi Avukatlık Ücreti Olarak Kararlaştırılabileceği - Bu Tavanı Aşan Sözleşmeler Belirtilen %25 Tavan Oranında Geçerli Olduğu )

1136/m.164, 163/2

818/m.386, 396

2942/m.31/d

ÖZET : Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. Bu tavanı aşan sözleşmeler belirtilen yüzde yirmibeş tavan oranında geçerlidir.
DAVA : Nazmi vekili avukat Muhammet ile Duran vekili avukat Dilek aralarındaki dava hakkında ( Mersin İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nden verilen 13.09.2005 gün ve 531-505 sayılı hükmün Dairemizin 06.03.2008 tarih ve 2006/9528-2008/3188 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalı tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılmış olan Mersin Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/108 E. sayılı kamulaştırma bedelinin artırılmasına ilişkin davada davalıyı vekil olarak temsil ettiğini, davanın karara bağlanmasının ardından ilamın icrası için takip başlattığını, ancak davalı tarafından haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 15.06.2001 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ve icra vekillik ücreti gereğince toplam 15.671.000.000 TL vekalet ücretinin tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin boş olarak imzalatıldığını, kaldı ki gerek Avukatlık Kanunu'nun 164/3, gerekse Kamulaştırma Kanunu'nun 31/d maddeleri gereğince sözleşmenin geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, başarıya göre değişme koşulunu içermediğinden sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilerek, vekalet hizmeti verilen kamulaştırma davasının hüküm tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.142.959.804 TL miktarındaki vekalet ücreti üzerinden takibin devamına, bu miktar üzerinden %40 inkar tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmiş; davacı tarafından temyiz edilen hüküm, Dairemizce onanmış, davacı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1- Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında Usulün 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmadığından, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2- Taraflar arasında düzenlenen 15.06.2001 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ile davacının, davalının vekili sıfatıyla Mersin Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/108 E. sayılı kamulaştırma bedelinin artırılmasına ilişkin davayı takip ederek sonuçlandırmayı üstlendiği, bunun karşılığında davalı tarafından da dava miktarının %30'u üzerinden avukatlık ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği, davacı avukat tarafından takip edilen söz konusu davanın 18.02.2003 tarihinde 14.602.016.483 TL bedel artırımı ile sonuçlandığı, ne var ki davacının, 21.08.2002 tarihli bildirimle azledildiği, vekalet ücretinin tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itiraz üzerine de eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesi, 15.06.2001 tarihli olup, uyuşmazlığın çözümünde 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun, 02.05.2001 tarihinde 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki, ancak 13.01.2004 tarihinde 5043 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki hükümlerinin uygulanması gereklidir. Anılan Yasa'nın 4467 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki 164/2. maddesinde, "Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir." hükmü mevcut olup, taraflar arasındaki sözleşmede "dava miktarının %30'u" oranında avukatlık ücreti belirlenmesine ilişkin kararlaştırma, yasada belirlenen %25 oranını aştığı için geçersizdir. Ne var ki, aynı Yasa'nın 163/2. maddesinde ise "Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir ... Avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." hükmü mevcut olduğundan, yasada öngörülen %25 oranını aşan sözleşmenin, tavan miktarı olan %25 oranında geçerli olduğunun kabulü ile vekalet ücretinin de bu orana göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece, davanın kaybedilmesi halinde ödenecek ücret tutarının belirlenmediğinden bahisle, dava konusu vekalet ücret sözleşmesinin Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi gereğince tümüyle geçersiz olduğu kabul edilerek, ücrete konu olan davanın hüküm tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin tahsiline karar verilmişse de, adı geçen Kanun'un 4467 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki 164. maddesinde, sözleşmenin geçerli sayılabilmesi için, değişiklikten önce mevcut olan "başarıya göre değişme koşulu" kaldırılmış olup, yapılan bu değişiklikten sonra, 02.05.2001 tarihinden sonra düzenlenen avukatlık ücret sözleşmelerinde, ücretin nispi olarak belirlenmesi durumunda, sözleşmenin geçerli sayılabilmesi için, "başarıya göre değişen ücret belirleme zorunluluğu" kalmadığından, mahkemenin aksi yöndeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. O halde mahkemece taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde, "dava miktarının %30'u" olarak belirlenen vekalet ücretinin, tavan miktarı olan "dava miktarının %25'i" oranında geçerli olduğunun kabulü ile ücrete konu olan kamulaştırma bedelinin arttırılmasına ilişkin davada davalı lehine hüküm altına alınan miktarın %25'i oranında tespit edilecek vekalet ücreti ile, kararda karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinden davalının hissesine düşen 873.137.038 TL'nin toplamı üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen vekalet ücreti üzerinden yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce 06.03.2008 tarihli 2006/9528 E. 2008/3188 K. sayılı ilamda sehven, ücret sözleşmesinin tümüyle geçersiz olduğu, bu nedenle vekalet ücretinin de %5-%15 arasında belirlenmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olduğundan, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 06.03.2008 tarihli 2006/9528 E. 2008/3188 K. sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan değişik nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 06.03.2008 tarihli 2006/9528 E. 2008/3188 K. sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle davacı yararına ( BOZULMASINA ), 29.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 10-01-2012, 15:58   #3
çaçaça

 
Varsayılan

Baya bir süre önce açılmış olan bu başlığı, konu ile ilgili şüphelerim ve müvekkil ile imzalamak üzere olduğum avukatlık sözleşmesinde bir hata yapmamak için tekrar canlandırmak zorunda kaldım..

Sayın Yücel KOCABAŞ'ın eklediği Yargıtay Kararı bana istediğimi veriyor. Ancak Kamulaştırma Kanunu'nun 31/e maddesi hükmü beni şüpheye düşürdü. Sayın Kocabaş'ın eklediği Yargıtay Kararı'nda bu hükümden hiç bahsedilmemiş olsa da madde hükümünde "Kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması" YASAKTIR.

Bu madde hükmüne göre avukatlık sözleşmesinde; "Müvekkil avukata dava sonunda hüküm altına alınacak bedelin %25'i oranında avukatlık ücreti ödeyecektir." denilmesi yasak mıdır? Yoksa yasak olan "Avukat kamulaştırma bedelinin %25'ini alır denilmesi midir? Ya da her ikisi de mi yasaktır? Sanırım yasak olan 2. söylediğim ve umarım öyledir.

Aklımı karıştıran bir diğer husus da şu.. Açmaya hazırlandığım dava, kamulaştırma mevzuatında yapılan son değişiklikler sonrasında sıkça açılan davalardan.. Yani müvekkile ait arsaya fiilen bir el atma söz konusu değil.. Yani esas itibariyle bir kamulaştırma davası olmadığı (tazminat davası olduğu) da söylenebilir. Bu durumda Kamulaştırma Kanunu'nun getirdiği sınırlamaların bizi hiç etkilemeyeceği de söylenebilir.. Bu konuda beni aydınlatabilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim..
Old 19-09-2012, 20:41   #4
Demir71

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlar Avukatlık Kanununun 164/2 maddesi ile Kamulaştırma Kanununun 31/e maddesi arasında özel kanun genel kanun ilişkisi yok mu? Kamulaştırma Kanununun 31/e maddesi, Avukatlık Kanununun 164/2 maddesine göre özel hüküm durumunda değil mi? Mahkemece belirlenecek kamulaştırma bedelinin belli yüzdesinin vekalet ücreti olarak avukata ödenmesine dair sözleşme yapan meslektaşımız Kamulaştırma Kanununa göre cezai durum ile karşılaşmaz mı? Yukarıda bu konuda bir içtihat verilmiş ise da bu konuda tam bir kanaat sahibi olamadım. Bu konuda değerli meslektaşlarımın görüşleri nelerdir?
Saygılarımla
Old 06-10-2012, 14:26   #5
av.özgenç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan çaçaça
Baya bir süre önce açılmış olan bu başlığı, konu ile ilgili şüphelerim ve müvekkil ile imzalamak üzere olduğum avukatlık sözleşmesinde bir hata yapmamak için tekrar canlandırmak zorunda kaldım..

Sayın Yücel KOCABAŞ'ın eklediği Yargıtay Kararı bana istediğimi veriyor. Ancak Kamulaştırma Kanunu'nun 31/e maddesi hükmü beni şüpheye düşürdü. Sayın Kocabaş'ın eklediği Yargıtay Kararı'nda bu hükümden hiç bahsedilmemiş olsa da madde hükümünde "Kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması" YASAKTIR.

Bu madde hükmüne göre avukatlık sözleşmesinde; "Müvekkil avukata dava sonunda hüküm altına alınacak bedelin %25'i oranında avukatlık ücreti ödeyecektir." denilmesi yasak mıdır? Yoksa yasak olan "Avukat kamulaştırma bedelinin %25'ini alır denilmesi midir? Ya da her ikisi de mi yasaktır? Sanırım yasak olan 2. söylediğim ve umarım öyledir.

Aklımı karıştıran bir diğer husus da şu.. Açmaya hazırlandığım dava, kamulaştırma mevzuatında yapılan son değişiklikler sonrasında sıkça açılan davalardan.. Yani müvekkile ait arsaya fiilen bir el atma söz konusu değil.. Yani esas itibariyle bir kamulaştırma davası olmadığı (tazminat davası olduğu) da söylenebilir. Bu durumda Kamulaştırma Kanunu'nun getirdiği sınırlamaların bizi hiç etkilemeyeceği de söylenebilir.. Bu konuda beni aydınlatabilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim..
Aynı durumdan muzdaribim Kamulaştırma kanunu 31/b bendine göre avukatlık ücret sözleşmeleri nasıl yapılmalıdır..Bilgi ve tecrübelere ihtiyacım var.
Old 06-10-2012, 17:09   #6
carlito

 
Varsayılan ......TL.'ndan az olmamak üzere dava değerinin %15'i..

Alıntı:
Yazan av.özgenç
Aynı durumdan muzdaribim Kamulaştırma kanunu 31/b bendine göre avukatlık ücret sözleşmeleri nasıl yapılmalıdır..Bilgi ve tecrübelere ihtiyacım var.

......TL.'ndan az olmamak üzere dava değerinin %15'i.. şeklinde yaparsanız sorun yaşamazsınız..
Old 14-01-2018, 21:32   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Yukarıdaki kararın (kamulaştırma yönünden ) uygulama kabiliyeti kalmamıştır

Yukarıda yayınladığım Yargıtay 13.HD.sinin 29.12.2008 T.2008/13013 E.2008/15799 K.sayılı ilamında ,"kamulaştırma bedeli davasının takibi için taraflar arasında düzenlenen ücret sözleşmesi ile hükmedilecek miktarın %10,20,30 gibi bir oranındaki miktarının vekalet ücreti olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı hallerde Kamulaştırma K. 31/e ve 33 maddesindeki kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması yasağına rağmen , avukatlık K.madde 164/2'nin uygulanarak %25' i geçmeyecek şekilde vekalet ücreti uygulanacağı " kabul edilmiş ve bu kural uygulamaya bu şekilde yansımış idi.

Ancak ; 13.HD.si sonradan verdiği kararları ile bu görüşünden dönmüş olup , özel dairenin HGK.lunca da benimsenen son kararlarında aşağıdaki örnekte olduğu gibi ; " Avukatlık K.madde l64'deki hükmün genel hüküm,Kamulaştırma K.madde 31/e'deki hükmün ise özel hüküm niteliğinde olduğu, Kamulaştırma bedeli davalarında vekalet sözleşmesi yönünden özel hüküm niteliğinde olan Kamulaştırma K.madde 31/e'nin uygulanacağı, hükmedilecek bedelin belirli yüzdesinin vekile ait olacağına dair sözleşmelerin geçersiz olacağı , Av.K.nun 164 maddesindeki %25'e kadar olan sözleşmelere izin veren hükmünün ve ayrıca sözleşme bulunmaması halinde %10 ile 20 si arası bir miktara hükmedileceğine dair hükmünün kamulaştırma davalarında uygulanamayacağını ve vekilin ancak tarifede yazılı maktu ücrete hak kazanabileceği" kabul edilmektedir.

Anlatılan bu kural,kuşkusuz Kamulaştırma K.madde 10'a göre açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davaları için geçerlidir. Tazminat davası niteliğinde olan kamulaştırmasız el atmadan doğan doğan bedel davaları Kamulaştırma K.nun 31/e maddesi kapsamında olmayıp genel hükümlere tabidir. BKN: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=106985 'deki yazımız

not:Benden sonra yazan arkadaşlar Kam.K.m.31/e'deki yasağa dikkat çekerek kuşkularını belirtmişler.Ben bu yazıları ancak şimdi görebildiğimden gerekli açıklamayı gecikmeli de olsa yapmış oluyorum.


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2017/13-667

K. 2017/1006

T. 24.5.2017

• İTİRAZIN İPTALİ ( Kamulaştırmasız El Atma Sebebiyle Tazminat Davası Yönünden Dava Değerinin Yüzde Onu İle Yüzde Yirmisi Arasındaki Oran Yönünden Mahkemenin Kabul Ettiği Yüzde On Oran Üzerinden Nisbi Vekalet Ücreti Talep Edebileceği Kabul Edilerek Bu Bedelin Davalılardan Tahsiline Karar Verilmesi Gerektiği )

• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE TESCİL ( Avukatla Müvekkili Arasında Yazılı Bir Sözleşme Bulunmaması Durumunda Avukata Ödenmesi Gereken Vekalet Ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Öngörülen Maktu Ücret Olduğunun Kabulü Gerektiği - İtirazın İptali )

• MAKTU VEKALET ÜCRETİ ( İtirazın İptali - Kamulaştırma Bedelinin Tespit ve Tesciline Dair Davada Avukatla Müvekkili Arasında Yazılı Bir Sözleşme Bulunmaması Durumunda Avukata Ödenmesi Gereken Vekalet Ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Öngörülen Maktu Ücret Olduğu )

• VEKİLİN HAKSIZ AZLİ ( Taraflar Arasında Yazılı Bir Ücret Sözleşmesi Mevcut Olmaması Sebebiyle Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescil Davası Yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Öngörülen Maktu Ücret Üzerinden Vekalet Ücreti Talep Edebileceğinin Gözetilmesi Gerektiği - İtirazın İptali )

1136/m.164

2942/m.31,33

ÖZET : Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili yönünde başlatılan takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali istemine ilişkindir. Kamulaştırma bedelinin tespit ve tesciline dair davada, avukatla müvekkili arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması durumunda, avukata ödenmesi gereken vekalet ücretinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu ücret olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda mahkemece, haksız olarak azledilen davacı avukatların, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi mevcut olmaması sebebiyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu ücret üzerinden vekalet ücreti talep edebileceği, kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası yönünden ise, dava dosyasında dava değerinin %10' ile %20' si arasındaki oran yönünden mahkemenin kabul ettiği %10 oran üzerinden nisbi vekalet ücreti talep edebileceği kabul edilerek, bu bedellerin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.01.2014 gün ve 2012/672 E., 2014/33 K. sayılı kararın her iki tarafların vekilleri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.02.2015 gün ve 2014/13305 E., 2015/5897 K. sayılı kararı ile;

( ... Davacılar, avukat olduklarını, davalıların verdikleri vekaletlere istinaden dava dışı Belediye aleyhine 13.10.2008 tarihinde kamulaştırmasız elatma sebebiyle tazminat davası açtıklarını, davanın karar aşamasına geldiği sırada dava dışı Belediyenin 02.04.2010 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açtığını, bu davayı da davalılar vekili olarak takip ettiklerini, yani iki davayı aynı anda vekil olarak takip ettiklerini, daha önce açılmasına rağmen kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davasında, kamulaştırma bedelinin tespiti davasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapıldığını, bu davaların devamı sırasında davalıların 25.10.2010 tarihinde kendilerini haksız olarak azlettiklerini, mahkeme tarafından kamulaştırma bedeli olarak 4.224.725.00.TL' ya hükmedildiğini, davalılarla aralarında yazılı sözleşmenin olmadığını, takip ettikleri davalar sebebiyle hükmedilen bedelin %15' I olan 633.709.00.TL' nın ödenmesi için 11.05.2012 tarihinde noterden ihtarname gönderdiklerini, davalıların herhangi bir ödemede bulunmamaları üzerine vekalet ücreti alacaklarının tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalıların takibe de haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, taşınmazı satın aldıkları dava dışı M. C. ile aralarında yaptıkları protokol gereğince dava dışı belediye ile bedelsiz terk işlemlerini yürütmeleri için vekalet verilmesine ve herhangi bir şekilde el atma olayı olmamasına rağmen davalıların kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davasını açtıklarını, tüm masrafları da dava dışı M. C.'ndan aldıklarını, ayrıca aleyhlerine açılan kamulaştırma davasının kendilerine tebliğ edilmeden davacıların elden tebligatları alarak kendilerini temsil ettiklerini öğrendiklerini, davalıların görevlerinin gereklerini yerine getirmediklerinden dolayı haklı olarak azlettiklerini, aralarında yazılı ücret sözleşmesini de bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 422.472.50.TL asıl alacak ve 10.984.29.TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- )Her ne kadar mahkemece, kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen bu durumun hak ve nesafete, hukuk hayatının olağan akışına ve Avukatlık Kanununa aykırı olacağı ve taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile kamulaştırma bedelinin tespiti davasında hükmedilen bedelin %10' u üzerinden 422.472.50.TL ücret takdirinin uygun olacağına karar verilmiş ise de; taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması halinde Avukatlık Kanunu' nun 164/4. maddesinde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde “müdeabihin değerinin %10'u ile %20'si arasındaki bir ücret” mahkemece tayin edilecektir. Ancak Kamulaştırma Kanunu' nun 31. maddesinin ( e ) bendinde ise, “kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması” nın yasak ve suç sayılan bir eylem olduğu, aynı Kanunun 33. maddesinde de, 31. maddenin ( e ) bendine aykırı hareket edenler hakkında bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve ağır para cezası öngörüldüğü açıkça yazılıdır. Bu durumda kamulaştırma davaları ile ilgili olarak vekalet ücretinin belirlenmesi konusunda, özel kanun niteliğindeki Kamulaştırma Kanununun öncelikle uygulanması gerekeceğinden, kamulaştırma bedelinin tespit ve tesciline dair bir davada, avukatlık ücretinin nispi ( müddeabihin belli bir yüzdesi, %10, %20, %30 vb. ) olarak kararlaştırılmasının, anılan yasa hükümleri gereğince yasak ve suç teşkil etmesi itibariyle geçersiz olduğunun kabulü gerekir.

Bu kabule göre, yazılı veya sözlü bir sözleşmenin bulunmaması halinde ödenmesi gereken vekalet ücreti miktarının, mahkemenin takdirine göre, dava değerinin %10'u ile %20'si arasında nispi ( yüzde ) olarak belirlenmesini öngören Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinin de, aynı şekilde kamulaştırma davaları yönünden uygulanması mümkün değildir. Aksine görüşün kabulü, başka bir ifadeyle “yazılı ücret sözleşmesi yapılmaması durumunda, Avukatlık Kanunu' nun 164/4. maddesi gereğince, vekalet ücretinin dava değerinin %10'u ile %20'si arasındaki bir oran üzerinden belirlenebileceğini” kabul etmek, bu davalar yönünden ücretin nispi ( yüzde ) olarak belirlenmesini yasaklayan ve cezai müeyyide öngören Kamulaştırma Kanunu' nun 31 ( e ) ve 33. maddelerine aykırılık teşkil edeceği gibi, genel olarak benimsenen sözleşme serbestisinin, kamu yararı düşüncesiyle sınırlandırıldığı istisnai hallerden biri olarak düzenlenen söz konusu bu yasa hükümlerinin ihdas amacına da aykırı olacaktır.

O halde açıklanan tüm bu nedenlerle, kamulaştırma bedelinin tespit ve tesciline dair davada, avukatla müvekkili arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması durumunda, avukata ödenmesi gereken vekalet ücretinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu ücret olduğunun kabulü gerekir.

Somut olayda da mahkemece, haksız olarak azledilen davacı avukatların, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi mevcut olmaması sebebiyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu ücret üzerinden vekalet ücreti talep edebileceği, kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası yönünden ise, dava dosyasında dava değeri 15.000.00.TL. olarak gösterilmiş ve o davanın yargılaması sırasında talep sonucu da artırılmamış olduğundan dava değeri olan 15.000.00.TL' nin %10' ile %20' si arasındaki oran yönünden mahkemenin kabul ettiği %10 oran üzerinden 1.500.00.TL nisbi vekalet ücreti talep edebileceği kabul edilerek, bu bedellerin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yukarda yazılı yanlış gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir... ),

Gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nın 2494 Sayılı Kanun ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacılar vekili müvekkillerinin davalıların avukatı sıfatıyla kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazminat ve kamulaştırma bedelinin tespiti davalarını takip etmekteyken dosyalar karar aşamasına geldiğinde davalı vekil edenlerce hiçbir haklı gerekçe olmaksızın vekillikten azledilmeleri üzerine her iki dosya için hak ettikleri vekalet ücreti alacağının tahsili yönünde başlatılan takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili müvekkilleri ile davacı avukatlar arasında vekalet ücretine dair herhangi bir sözleşme bulunmadığını, güven sarsıcı eylemleri sebebiyle davacıları azlettiklerini, bu sebeple vekalet ücreti alacağı doğmadığı gibi nispi ücret talep edilmesinin de haksız olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacı avukatların haksız şekilde azledildiği, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında Yargıtay incelemesinden de geçen taşınmaz değeri üzerinden nispi vekalet ücretinin hesaplanması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Tarafların temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece yukarda karar başlığında yazılı gerekçelerle bozulmuştur.

Bozma kararına karşı Yerel Mahkeme, davada vekalet ücret sözleşmesi mevcut olmayıp, idare tarafından bedel tespiti davası açılmadan önce aynı taşınmaza idarece el koyulmasından kaynaklı tazminatın tahsili için açılan ve bedel tespiti davası açılınca zorunlu sebeplerle bekletilen tazminat davası da gözetilerek Avukatlık Kanununun ilgili hükmü gereğince haksız azil sebebiyle hak edilen ücretin tahsili amaçlandığı, normal şartlar altında ilk davayı takip edecekleri anlaşılan, idarenin açtığı ikinci dava aynı taşınmaza dair olduğu için ikinci davada belirlenen aynı bedel üzerinden vekalet ücretine hak kazanacakları muhakkak olan davacıların, ikinci davanın niteliği ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 31. maddesi fırsat olarak görülüp haksız azil ile harcadıkları tüm emeklerin boşa çıkarılması suretiyle davalıların dürüst davranma kuralına aykırı davrandıklarını, bu şekildeki bir hareketin yasaca korunması mümkün olmadığını, bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi halinde davalıların haksız azil ile normal şartlarda davacılara ödemeleri gereken avukatlık ücretinin kat be kat altında bir ücret ödeyeceğini, bu durumda da, Anayasanın 18. maddesiyle yasaklanan angaryanın bir mahkeme kararı ile fiilen uygulanmış olacağını ve bunun ne hakkaniyete, ne de dürüstlük kuralına uygun düşeceğini belirterek önceki kararda direnmiştir.

Direnme kararı tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; vekillikten haksız şekilde azledilen davacı avukatların, aralarında vekalet ücret sözleşmesi bulunmayan davalıların vekili sıfatı ile takip ettikleri kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil istemli dava sebebiyle hak ettikleri ücretin tespitinde Avukatlık Kanunun 164. maddesinin işlerlik kazanacağının kabul edilmesinin Kamulaştırma Kanunun 31/e bendi anlamında kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılması yasağı kapsamında sayılıp sayılamayacağı, burada varılacak sonuca göre uyuşmazlıkta maktu vekalet ücretinin geçerli olduğu yönündeki kabulün angarya yasağı ve Avukatlık Kanuna aykırı düşeceği gerekçesine dayalı direnme kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle de bozma kararının birinci bendinde davacıların tüm temyiz itirazlarının reddedildiği yazılı ise de, ikinci bendin son paragrafının içeriği gereği açılmamış sayılmasına karar verilen kamulaştırmasız el koyma davası yönünden davacıların mahkemece hükmedilmeyen 1.500,00 TL nispi vekalet ücretine de hak kazandığının davacı taraf lehine kabul edilmiş olduğunun anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Özel Dairenin kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında vekalet ücretine dair uygulamasının mevzuatta karşılığının bulunmadığı, bu sebeple direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatıranlara iadesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekalet Ücretİ Av. Tevrat DURAN Meslektaşların Soruları 3 30-03-2009 12:44
Vekalet Ücretİ Nil Şeker Meslektaşların Soruları 2 04-12-2008 12:13
Vekalet Ücretİ Av. O. TEKGUL Meslektaşların Soruları 4 19-02-2007 12:46
Ölen Avukatin Vekalet Ücretİ yazoglu Hukuk Soruları Arşivi 20 03-10-2006 07:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06414795 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.