Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haksız rekabet ve marka hukuku

Yanıt
Old 02-05-2008, 16:24   #1
parézer

 
Olumsuz haksız rekabet ve marka hukuku

Tüm meslektaşlara merhaba

Müvekkilime ait bir çok giyim mağazası mevcut,işyeri adı olarak da soy adını (x) kullanmaktadır.Soya adını Patent endrüsrüsüne başvurup adına marka olarak tescil ettrimiştir.Ancak müvekkilin ticaret siciline kaydı söz konusu değil.Esnaf sanatkarlar odasına kayıtlıdır.
Müvekkil ile aynı soyadını taşıyan akrabaları da aynı işle uğraşmakta ve aynı nitelikte bir çok mağaza açmış bulunmaktadır.Bunlar da mağaza adı olarak soyadına çeşitli eklerle kullanmaktalar.müvekkilin soyadını marka olarak tescil ettirmesi üzerine şirket kurup şirket adını "x giyim çarşısı" olarak ticaret siciline tescil ettirmişlerdir.
Müvekkil müşterileri mağazaları karıştırıp çoğu kez diğer mağazalardan alışveriş yapmaktalar.

-Bu durumda ne davası açmalıyız.
-Zaman aşımı konusunda hangi süreler uygulanır ve başlangıç zamanı ne olur
-karşı tarafın ticaret siciline tescil ettirmesi ve müvekkilin esnaf odasına kayıtlı olmasının bir sakıncası var mı
- müvekkille aynı soyadı taşıyor olmaları ve soy adına ek yapmış olmaları marka tescili karşısında onlara bir hak kazandırır mı
Old 05-05-2008, 09:36   #2
parézer

 
Varsayılan

ayrıca görevli mahkeme asliye hukuk mu ticaret mahkemesi mi olur
Old 07-05-2008, 09:14   #3
parézer

 
Varsayılan

bu soruma acilen cevap bulmam gerekiyor, yargıtay kararlarını da karıştırdım ama bir cevap bulamadım.bulunduğum kentte uygulama alanı da çok az. Türk hukuk sitesinden de bir cevap alamadığıma göre çok karşılaşılan bir sorun değil......
Old 12-05-2008, 15:05   #4
parézer

 
Varsayılan

bu konuda fikir beyan edecek meslektaşım yok mu????????
Old 13-05-2008, 14:01   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan parezer
Müvekkilime ait bir çok giyim mağazası mevcut,işyeri adı olarak da soyadını (x) kullanmaktadır.Soyadını Patent endrüsrüsüne başvurup adına marka olarak tescil ettrimiştir.Ancak müvekkilin ticaret siciline kaydı söz konusu değil.Esnaf sanatkarlar odasına kayıtlıdır.
Sayın parezer,
Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli bir markanız mevcut ise 556 S. Markaların Korunması Hakkında KHK kapsamındaki marka korumasından yararlanacaksınız. Bu durumda anlattığınız hali ile marka hakkınıza tecavüz mevcuttur. Dolayısıyla Markaların Korunması Hakkında 556. S. KHK'yi incelerseniz sorularınıza daha kolay yanıt bulabilirsiniz. Ancak buradaki olayın içeriği, marka olarak kullanılan ibareye yapılan eklemelerin niteliği de önemli, açacağınız davada öncelikle bu husus inceleme konusu yapılacaktır. Ayrıca karşı taraf önceki kullanımdan doğan hakkını ispatlar ise durum daha da farklılaşacaktır. Bir başka ihtimal de şöyle;
Kimi zaman çok benzer markaların da TPE nezdinde tescil edilmesi söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle öncelikle www.tpe.gov.tr adresinden davayı açacağınız tarafın da kendi kullandığı ibareyi tescil ettirmiş olup olmadığını kontrol ediniz. Zira karşı tarafın TPE nezdinde tescilli bir markası var ise gideceğiniz yol tamamen değişecektir. (Bu durumda öncelikle markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini sağlanmalıdır)
Müvekkilinizin TPE nezdinde tescilli bulunan markası ile müvekkilinizin akrabalarının kullandığı marka arasında iltibasa sebebiyet verecek bir benzerlik gerçekten mevcut mu? Bu konudaki değerlendirme Marka Hukuku konusunda uzman bilirkişilerce gerçekleştirilmektedir. Bu incelemede de ortalama düzeyde bir tüketicinin bakış açısı dikkate alınmaktadır.

Alıntı:
Müvekkil ile aynı soyadını taşıyan akrabaları da aynı işle uğraşmakta ve aynı nitelikte bir çok mağaza açmış bulunmaktadır.Bunlar da mağaza adı olarak soyadına çeşitli eklerle kullanmaktalar.müvekkilin soyadını marka olarak tescil ettirmesi üzerine şirket kurup şirket adını "x giyim çarşısı" olarak ticaret siciline tescil ettirmişlerdir.

Belirtmekte fayda var ki, Ticaret Sicilindeki tescil ile TPE nezdinde gerçekleştirilen tescilin çok farklı işlevleri vardır. Bir marka tescilsiz ise salt Ticaret Siciline kayıtlı olduğu için 556 S. KHK kapsamındaki korumalardan yararlanamaz. Kaldı ki, 556 S. KHK kapsamındaki koruma TTK kapsamındaki koruma ile karşılaştırıldığında çok daha kuvvetlidir. Zaten marka hakkına tecavüz söz konusu olduğu takdirde uygulanacak yaptırımlar gözetildiğinde marka tescilinin önemi ortaya çıkmaktadır. Markanız tescilli ise mutlaka ve mutlaka 556 S. KHK kapsamındaki haklarınızdan yararlanınız.

-Bu durumda ne davası açmalıyız? Açacağınız dava konusunda 556. S. KHK' nın 61 ve 62. maddelerini özellikle inceleyiniz. Şayet 556 S.KHK kapsamında bir dava açacak iseniz Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi' ne başvurmanız gerekmektedir. Ancak bulunduğunuz ilde bu ihtisas mahkemesi mevcut değil ise Asliye Hukuk Mahkemesi' nde huzura getirmelisiniz.(3'ten fazla Asliye Hukuk Mahkemesi var ise 3. Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli oluyor bildiğim kadarı ile...)
-Zaman aşımı konusunda hangi süreler uygulanır ve başlangıç zamanı ne olur? Bu konuda da 556 S. KHK hükümlerini inceleyiniz.
Alıntı:
Yazan 556 S. KHK
ZAMANAŞIMI

MADDE 70 - Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, zamanaşımı süresi için, Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır.
-Karşı tarafın ticaret siciline tescil ettirmesi ve müvekkilin esnaf odasına kayıtlı olmasının bir sakıncası var mı? Hayır yoktur.Neticede, TPE nezdinde gerçekleştirmiş olduğunuz tescilden doğan haklarınızı kullanmaktasınız.
- Müvekkille aynı soyadı taşıyor olmaları ve soy adına ek yapmış olmaları marka tescili karşısında onlara bir hak kazandırır mı? Sizin tescilli markanız karşısında, karşı tarafın bir hakkının söz konusu olabilmesi için önceden söz konusu olan kullanımın ispatı gerekmektedir. Böyle bile olsa, karşı yanın sizin marka hakkınızı egale etmesi için öncelikle markanızın hükümsüzlüğü konusunda bir taleplerinin mevcut olması gerekmektedir.

Sorularınızdan fazlasıyla acil bir durum olduğunu hissettiğimden hızlıca cevap yazdım. Umarım gözümden kaçan ya da hatalı bir husus yoktur. İleride sorularınızı ayrıntılandırırsanız yine yardımcı olmaya çalışırım. Saygılarımla,
Old 13-05-2008, 14:15   #6
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Bir noktayı belirtmek isterim; benim cevabım tamamen özel hukuk yönündeki meselelere dairdir. Ceza Hukuku ayağında daha deneyimli meslektaşlarımın cevap vermesini tercih ederim.
Old 13-05-2008, 14:55   #7
av.sally

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1979/5024
K. 1979/5218
T. 14.11.1979
• TİCARET ÜNVANI ÜZERİNDEKİ TEKEL HAKKI ( İltibas Yoluyla Haksız Rekabet İddiası )
• İLTİBAS YOLUYLA HAKSIZ REKABET İDDİASI ( Ticaret Ünvanı Üzerindeki Tekel Hakkı )
• SOYADININ TİCARİ ÜNVAN OLARAK KULLANILMASI ( İltibas Oluşturması Durumunda Haksız Rekabet Oluşturması )
• HAKSIZ REKABET ( Soyadının Haksız Rekabet Oluşturacak Şekilde Ticari Ünvan Olarak Kullanılması )
6762/m.52,57,58
ÖZET : Ticari işlere ilişkin haksız rekabet hakkında ttk. Hükümleri uygulanır. Ticaret ünvanı üzerindeki tekel hakkı, aynı ad ve soyadını taşıyan kişilere karşı da ileri sürülebilir.

DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinden İ. ve A.'a ait Altıntaş halı mobilya mağazası, M.P. ve yine A.A.'nda ayrıca Özaltıntaş halı mobilya mağazası ünvanlarıyla tescilli iki ayrı ticari işletmeleri bulunduğunu, buna rağmen davalıların sonradan Özaltıntaşlar halı mobilya mağazası ünvanıyla iştigal konusu aynı olan ve onlarınkine yakın bir yerde işletme açmış olduklarını ve böylece müvekkillerinin anılan ticari ünvanları ile iltibasa sebebiyet verip zarar tehlikesine maruz bıraktıklarını ve ihtar edildiği halde davaların işbu ünvanlarını düzeltmediklerini öne sürerek tazminata ilişkin istem hakları saklı kalmak üzere davalılarca Özaltıntaşlar halı Mobilya mağazası adlı ticaret ünvanının kullanılmasının ve bu yolda yaratılan haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkillerinin soyadlarının Altıntaş olup bu soyadlarına uygun olarak Özaltıntaşlar ünvanını alıp daha evvel tescil ettirdiklerini, bir kısım davacıların bundan sonra kısmen farklı bulunan Özaltıntaş ünvanını kullanmaya başladıklarını ve bu suretle haksız rekabet ve ünvan gasbı yoluna esasen onların gitmiş olduğunu ve öte yandan davacıların iki ayrı ünvanda kullandıklarını, buna ise yasal olanak bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Davacılar Altıntaş ve Özaltıntaş adlarını ticari ünvan ( firma ) olarak eskidenberi kullandıklarını davalıların da Özaltıntaşlar Ticaret ünvanı altında aynı iştigal konusunda faaliyete geçtiklerini bildirerek TTK. 57/5 ve 58/1-b maddeleri gereğince haksız rekabetin men'ini istemişler, davalılar kendi soyadlarınında Altıntaş olduğunu, kendi ünvanlarının "Özaltıntaşlar" olduğunu bu ünvanı davacılardan önce kullandıklarını savunmuşlardır.

Vergi dairesinden gelen yazıya göre davacılar Altıntaş ünvanını 1969'dan, Özaltıntaş firmasında 1976'dan itibaren kullanmakta olup bu ünvanları tescil de ettirdikleri anlaşılmaktadır. ( Ticaret Odası yazısı ) davalılar aksini kanıtlayamamışlardır.

Ancak mahkeme tarafların aynı soyadını taşıdıklarını soyadını ticari ünvan olarak kullanmasının yasal hakları olduğunu BK. 48'e göre haksız rekabetin mevcut olmadığını kendi adlarını da yazdıklarına göre müşterileri hataya düşürecek nitelikte bir iltibasın sözkonusu olmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir.

Bu kere ilk önce şunu belirtmek gerekir ki, taraflar tacirdir T. Ticaret Kanununun Mer'iyet ve Tatbik Şekli Hakkındaki 6763 sayılı Yasanın 41/II-a maddesi hükmü gereğince ticari işlere ait olan haksız rekabet hakkında Ticaret Kanunu hükümleri mahfuz tutulmuştur. O halde ve taraflar tacir olduğuna göre olaya BK.nun 48 değil TTK.nun 56 ve devamı maddeleri hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Diğer yandan TTK.nun 52. maddesi hükmüne göre, tescil ve ilan edilmiş Ticaret ünvanını kullanmak hakkı yanlızca bu ünvan sahibine aittir. Bu tekel, aynı ticaret sicili çevresi ile sınırlı ise de ( Olay aynı ticaret sicili çevresindedir ). Aynı ad ve soyadını taşıyan kişilere karşı da ileri sürülebilir. ( Prof. Yaşar Karayalçın Ticaret Hukuku, 1 Giriş/Ticareti İşletme, 1968 s. 391; İsmail Doğanay T.T. Kanunu Şerhi Birinci Cilt 1974 s. 233/.

Bu hususu TTK.nun 43/2. maddesinde de görmekteyiz. Gerçekten bu maddeye göre Ticaret ünvanına aynı sicil dairesinde daha evvel tescil edilmiş olan ünvanlardan açıkça ayırdetmeye yarayacak ilavelerin yapılması zorunludur. Davacıların Ticaret ünvanı "Altıntaş" davalılarınki ise savunmaya göre "Özaltıntaşlar" dır. Bu durumda yukarıda anılan TTK.nun 43/2. maddesi gereğince davalıların Ticaret Ünvanının davacıların Ticaret ünvanından açıkça ayırdetmeye yarayacak ilaveleri taşıyıp taşımadığı ve bu hali ile iltibasa meydan verecek nitelikte ( TTK. 57/5 ) olup olmadığı hususlarında bu konuda uzman bilirkişilerin fikirlerine başvurarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.11.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-05-2008, 15:13   #8
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Av.sevil,
Öncelikle katılımınız için teşekkürler. Benim kişisel kanaatim eklemiş olduğunuz içtihat yönünde hareket edilmemesi gerektiği şeklinde. TPE nezdinde tescilli bir marka mevcut iken TTK kapsamındaki haksız rekabet hükümlerinden yararlanmaktansa 556 S.KHK hükümlerinden yararlanmak daha avantajlı olacaktır. Zira, 556 S. KHK kapsamındaki yaptırımlar çok daha ağırdır. Göndermiş olduğunuz karardaki davacı ve davalı unvanlarında geçen ibareler TPE nezdinde tescilli de değildir. Dava açacak kişinin tescilsiz marka kullanımı söz konusu olduğunda mutlaka TTK' nın anılı hükümlerine başvurulmalıdır. Ancak tescilli markamız varken de bu tip durumlarda TTK' ya değil 556 S. KHK' ya yönelmeliyiz diye düşünüyorum. Soruyu soran meslektaşımız açısından da benim önerim hala 556 S. KHK'dan yola çıkmak ve dayanak almak yönündedir.
Old 14-05-2008, 08:28   #9
av.sally

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Sayın Av.sevil,
Öncelikle katılımınız için teşekkürler. Benim kişisel kanaatim eklemiş olduğunuz içtihat yönünde hareket edilmemesi gerektiği şeklinde. TPE nezdinde tescilli bir marka mevcut iken TTK kapsamındaki haksız rekabet hükümlerinden yararlanmaktansa 556 S.KHK hükümlerinden yararlanmak daha avantajlı olacaktır. Zira, 556 S. KHK kapsamındaki yaptırımlar çok daha ağırdır. Göndermiş olduğunuz karardaki davacı ve davalı unvanlarında geçen ibareler TPE nezdinde tescilli de değildir. Dava açacak kişinin tescilsiz marka kullanımı söz konusu olduğunda mutlaka TTK' nın anılı hükümlerine başvurulmalıdır. Ancak tescilli markamız varken de bu tip durumlarda TTK' ya değil 556 S. KHK' ya yönelmeliyiz diye düşünüyorum. Soruyu soran meslektaşımız açısından da benim önerim hala 556 S. KHK'dan yola çıkmak ve dayanak almak yönündedir.

Sayın meslektaşım TPE tescil hususu soruda tamamiyle gözümden kaçmış hatta nedense bir sonraki cümleden TPE ye kayıtlı olmadığı aklımda kalmış.Bu sebeple önerinizde haklısınız.Ancak eklediğim karar vaka olarak sorumuzdakiyle benzeşmektedir.O sebeple silmemek daha uygun olacaktır.

SAYGILARIMLA
Old 14-05-2008, 08:40   #10
av.sally

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/137
K. 2006/109
T. 16.1.2006
• GÖREVLİ MAHKEME ( Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Tespiti - Bir ya da İki Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Bir Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi İkiden Fazla Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Üç Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevlendirildiği )
• HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ VE ÖNLENMESİ ( Bir ya da İki Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Bir Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi İkiden Fazla Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Üç Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevlendirildiği )
• MARKA HAKKI ( Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Tespiti - Bir ya da İki Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Bir Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi İkiden Fazla Asliye Hukuk Mahkemesi Olan Yerlerde Üç Numaralı Asliye Hukuk Mahkemesinin Görevlendirildiği )
• İHTİSAS MAHKEMESİ ( İle Diğer Hukuk Mahkemeleri Arasındaki İlişki Görev İlişkisi Olduğundan Mahkemece Karardan Önce Yürürlüğe Giren Göreve İlişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kararı Dikkate Alınarak Görev Konusu Değerlendirilmesi Gereği )
1086/m.1,8
KHK-556/m.71
ÖZET : Davacı şirketin, unvanı içinde yer alan ve marka olarak da tescilli olan ibareyi davalının unvan ve işletme adı olarak kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğundan bahisle, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, davalı unvanından ve tabeladaki işletme adından bu ibarenin çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği davada verilen ve temyize konu edilen yerel mahkeme kararından önce yürürlüğe giren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde üç numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı belirtilmiştir.

İhtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan mahkemece, karardan önce yürürlüğe giren göreve ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kararı dikkate alınarak görev konusu değerlendirilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi )nce verilen 10.11.2004 tarih ve 2002/502-2004/581 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin unvanı içerisinde yer alan Ç... ibaresinin marka olarak da tescilli olduğunu, davalının bu kelimeyi unvanı ve işletme adı olarak kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, davalı unvanından ve tabeladaki işletme adından bu ibarenin çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, marka hakkına dayalı istemlere ilişkindir.

Tarafların iddia ve savunması dikkate alındığında, uyuşmazlığa 556 sayılı KHK'nın hükümlerinin de uygulanması gerekmekte olup mahkemece de böyle yapılmıştır.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 20.11.2003 tarih ve 537 sayılı, "5846 sayılı Kanun ile 551, 554, 555, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için ve Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, bir ticaret mahkemesi varsa bu mahkemenin, birden fazla ticaret mahkemesi varsa eşit tevzi suretiyle ticaret mahkemelerinin, müstakil ticaret mahkemesi olmayıp bir ve iki no'lu asliye hukuk mahkemesi varsa 1 numaralı, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi varsa 3 numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğuna" ilişkin kararına göre, mahkemece, davaya bakılmıştır. Ne var ki, temyize konu karardan önce 556 sayılı KHK'nın, 22.06.2004 tarih ve 5194 sayılı Yasa ile değiştirilen 71. maddesi hükmüne göre, bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda görevli mahkemenin ihtisas mahkemeleri olduğu, bu mahkemelerin tek hakimli olarak görev yapacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca, bu mahkemelerden hangilerinin ihtisas mahkemeleri olarak görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun belirleyeceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak, mahkemenin kararından önce, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile anılan Kanun Hükmünde Kararnamelere ilişkin davalar bakımından, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı da belirtilmiştir.

Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır. İhtisas Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.

Bu durumda, karardan önce yürürlüğe giren göreve ilişkin açıklanan son düzenleme gereğince, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasa girilmesi doğru olmamıştır.

2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın ( BOZULMASINA ), ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu kararı olayımıza daha çok uyan bir karar olduğunu düşünerek soru sahibi meslektaşımızında kafasındaki hangi mahkemede dava açılacağı sorusuna yanıt vermek adına ekliyorum.
Old 15-05-2008, 14:27   #12
Av.Levent

 
Varsayılan

yukarıdaki karar da dikkate alınarak ihtisas mahkemesine (Fikri Sınai Mülkiyet Hukuk Mahkemesi)açılacak bir dava ile, tescilli marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ticaret unvanının sicilden terkini amacıyla dava açılmalıdır.

Ticaret unvanı TTK m.52 vd. hükümlerine göre korunurken, sicilden terkini amacıyla açılan dava mutlak ticari dava olmasına rağmen, marka ile benzer ticaret unvanı iptal ettirilmek isteniyorsa Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinde dava açmak gerekiyor.

Saygılarımla
Old 15-05-2008, 15:42   #13
parézer

 
Varsayılan

fikri ve sınai hukuk mahkemelerinin kurulu olmadığı yerlerde bu sıfatla ticaret mahkemesinde açabilirmiyiz?
ticaret sicilinden terk ve haksız rekabetin men'ini birlikte isteyebilirmiyiz?
Old 16-05-2008, 09:37   #14
avde

 
Varsayılan

Sayın Av. Duygu Işık bence çok güzel ve yeterli açıklamalarda bulunmuş. Bende tüm söylediklerine katılmakla birlikte marka hakkınıza tecavüz eden diğer akraba mağaza sahiplerinin mağazalarında asliye hukuk mahkemesinde markaya dayalı dava açmadan önce tespit yaptırmanızı ve davanızda (tabi eğer ki iltibasa yol açan nitelikte benzerlik olması halinde patent ile korunan bu hakkınız gereği tabela, poşetler, çantalar, katrvizitler vs. üzerinde bulunan markanın kullanılmasının önlenmesine, toplatılmasına karar verilmesini vs. ) tespit dosyasına dayanmanızı aynı zamanda bu tür davalarda eğer diğer akrabaların markayı müvekkilinizden daha önceki zamana dayalı kullandıklarını iddia etmeleri halinde tanıkların önem arzedeceğini belirtmek isterim. Marka hakkında yürütülen ceza davasında da asliye ceza mahkemeleri genelde hukuk mahkemesi sonucunu beklemektedir. İlk aklıma gelenler bunlar oldu yanlışlarım olduysa affola İyi çalışmalar dilerim
Old 19-05-2008, 10:42   #15
parézer

 
Varsayılan

açacağım tespit davasında öncelikle hangi hususun tespitini istemeliyim?
öncelikle karşı tarafın ticaret sicilinden terkinini istemem gerekmiyor mu? Ayrıca müvekkil 2006 yılında marka tescilini yaptırmış.Karşı taraf ise bir yılı aşkın bir süredir ticaret siciline kayıtlı. Bu durumda zamanaşımı konusunda sıkıntı yaşar mıyım?
Old 19-05-2008, 11:08   #16
Muhtesem

 
Varsayılan tespit

bu durumda tespitini isteyeceğiniz husus böyle bir tecavüzün var olup olmadığı yönündedir. tespit sonucu olumlu, yani söz konusu marka hakkına tecavüzün varlığı yönünde ise hukuk ve ceza davaları açabilirsiniz. ancak şunu da belirteyim bir keresinde biz de tespit ettirdiğimiz husus ile ilgili ceza davası açılması amacıyla savcıya başvurduk savcı hukuk mahkemesince yapılan tespitin ceza soruşturmasını etkilemeyeceği yönünde görüş bildirdi. burda savcıya katılmıyorum ama yine de bilginiz olsun diye soylemek istedikm. saygılarımla.
Old 19-05-2008, 12:31   #17
ilksan

 
Varsayılan

Sevgili arkadaşlar marka hukuku konusunda bu tarz davalar bir hayli çok. (Sayın Parezer müvekkilinizi tenzih ederek söylüyorum, müvekkilinizin gerçek durumunu buradan bilmemiz mümkün değil.) Genellikle Anadoluda aile şirketi olarak(kardeş-kardeş, baba-evlat, amca,hala,dayı çocukları vs vs.) bir takım teşebbüslere başlanıyor. Daha sonra işler büyüdükçe ve ailelerde genişledikçe aile arasında bir takım sıkıntılar baş gösteriyor ve aile bireyleri bölünüyorlar. İşte genellikle tam bu bölünme esnasında aile bireylerinden bir tanesi tabirimi maruz görün, uyanıkça davranarak TPE'ye başvuruyor ve markayı adına tescil ettiriyor.
Sayın Parezer sizin sorduğunuz soruya dönersek; x markasının bulunduğunuz bölgede giyim sektöründe tescilli veya tescilsiz bir marka haline gelmesinde diğer akrabaların bir payı varmıdır. x adı kaç senedir mağaza adı olarak kullanılmaktadır. x markasını tescil ettiren müvekkiliniz ile diğer akrabaları eskiden ortak olarak çalışmışmıdır. x adı altında birlikte faaliyet göstermişmidirler?
Ayrıca unutmamak gerekirki diğer akrabalarda mağazalarında kendi soy isimlerini kullanmaktadır soy isim hakkı MK25. madde gereğince kanun tarafından sıkı sıkıya korunan bir haktır.
Bence tüm bu soruların cevaplarını öğrenmeden hukuki bir işlem başlatmamanızda fayda var. Zira ben bu şekilde açılan bir kaç tane davanın kaybedildiğine şahit oldum. Kolay gelsin iyi çalışmalar.
Old 20-05-2008, 11:00   #18
parézer

 
Varsayılan

ilginiz için öncelikle teşekkürler
Müvekkil ve kardeşleri çok uzun yıllardır x soy adını mağaza adı olarak kullanıyorlar.Davalılar ile hiç beraber çalışmamışlar ve onlardan önce mağaza açmışlar.Benim de kaygım aynı soyadını taşıyor olmaları be gerek M.K: gerekse Ticaret Kanununun soyadı konusunda tanıdığı haklar.Bu konuda olaya uyan tam bir yargıtay kararı da bulamadım.Yargıtay kararları genlellikle T.K.maddelerinden yola çıkarak soyadına çeşitli eklemeler yapılarak karşı tarafında kullanma hakkı olduğundan bahsetmiş. Ancak Markaların korunmasına dair KHK'ya değinen yargıtay kararı bulamadım.
Old 09-06-2008, 12:54   #19
parézer

 
Varsayılan

marka tesciline rağmen davalı taraf Ticaret Kanununun soyadı konusunda vermiş olduğu haktan yararlanır mı???
bu sorunun cevbını onca yargıtay kararı ve kaynak karıştırmama rağmen bulamadım.Benzer bir durumla karşılaşan meslektaşım yok mu????
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
benzer ünvan ve haksız rekabet hakan68 Meslektaşların Soruları 6 09-03-2008 12:47
haksız rekabet nobel81 Meslektaşların Soruları 0 01-02-2008 13:13
Haksız Rekabet Hukuku İle Fikri Ve Sınai Mülkiyet Hukukunda İhtiyati Tedbirler A.Turan Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 2 06-10-2007 12:05
haksız rekabet averhandamgacı Meslektaşların Soruları 1 15-07-2007 18:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05638003 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.