Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hırsızlığa karşı site sorumluluğu

Yanıt
Old 08-08-2011, 13:00   #1
_gamze_

 
Varsayılan Hırsızlığa karşı site sorumluluğu

Merhabalar,
Büyük bir site içerisindeki bir apartman dairesine hırsız giriyor. Site yönetimi aylık toplanan aidat içerisinde güvenlik gideri de aldığı halde sitenin hiçbir güvenliği yok. Çalışan birkaç eleman yeterli değil. Kapı girişleri güvenli değil. Bu hırsızlık olayında taşınmazda oturan kiracı (evine hırsız giren) evi güvenli olduğu için tuttuğu ve site yönetiminin bu yükümü yerine getirmediği gerekçesi ile site yönetimine tazminat davası açabilir mi? Eğer açabiliyorsa yöneticiye karşı mı yoksa kat malikleri kuruluna karşı mı açılabilir? Sanırım Site Yönetim Planında "güvenliği kendisi sağlar" gibi bir bilgi var. Henüz site yönetim planı elime geçmedi. Evden çalınanlar altın olduğu için (miktarı 25.000-30.000 TLarası ) ispatı zor. Bu nedenle tazminat davası açılması halinde ne miktar istenebilir? İlgilerinize şimdiden teşekkür ederim.
Old 08-08-2011, 13:13   #2
madlock

 
Varsayılan

Sn. Meslektaşım; Yanlış hatırlamıyorsam Yargıtay'ın, alış veriş merkezlerinin otoparklarında meydana gelen hırsızlık vakaları ile ilgili alışveriş merkezlerinin sorumlu olduğuna dair kararları bulunmaktaydı. Bu kararları temin edebilirseniz sizin için belki bir hareket noktası olabilir. Bunun yanında yönetim planında güvenliği kendisi sağlar ifadesinden kastedilen kat maliki mi? yoksa yönetim mi? anlayamadım.
Old 09-08-2011, 11:11   #3
_gamze_

 
Varsayılan

Cevabınıza teşekkür ederim. Yönetim planında kastedilen yönetimin güvenliği sağlayacağı. Tabi bana aktarılan bu. Henüz site yönetim planını görmedim. Eğer site yönetim planında böyle bir madde yoksa yine de site sorumluluğuna gidilebilir mi? İnternette emlak sitelerinde anılan yerin güvenli olduğuna dair verilen ilanları delil olarak kullanabilir miyiz?
Old 09-08-2011, 11:40   #4
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın _gamze_;

Site Yönetim Planı'nda hırsızlığa karşı yönetimin sorumluluğunu kaldıran bir düzenlemenin mevcudiyetinin, site yönetimi(kat malikleri kurulunu temsilen) ve güvenlik firmasını sorumluluktan kurtaramayacağı kanaatindeyim. Söz konusu siteye ait "güvenli" olduğu garantisi içeren ilan ve reklamları elbette açacağınız davada dosyaya sunmalısınız. Zaten site yönetiminin güvenlik gideri alıyor oluşu da lehinize bir durum. Tazminat miktarı, en az çalınan altınların bedeli kadar olmalıdır diye düşünüyorum ancak somut duruma göre daha fazla bedel talep etmenize engel bir durum tabii ki olamaz.
Old 02-04-2013, 14:56   #6
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, genel hükümlere göre bir sorumluluğun doğacağı kanaatindeyim. Benzer bir olay benim de önümde var.

Siz bu konuda ne aşamadasınız bunu paylaşmanız mümkün müdür? Lakin konuyla ilgili doyurucu içtihatlar bulamadım. Husumet konusunda kime yöneldiniz?
Old 24-02-2014, 13:41   #7
olgu

 
Varsayılan

YARGITAY 23. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2012/5942 KARAR NO : 2013/168 KARAR TARİHİ: 17/1/2013
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin …Akdeniz Sanayi Sitesi’nde işyeri olduğunu, 02.03.2009 sabahı işyerine gittiğinde mesleki faaliyette kullandığı makinelerin çalındığını gördüğünü, makinelerinin toplam değerinin 5.245,00 TL olduğunu, davalı güvenlik şirketinin müvekkilinin bulunduğu sitenin güvenliğinden sorumlu olduğunu, güvenlik şirketi ile diğer davalı kooperatifin sitenin güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi konusunda sözleşme imzaladıklarını, davalıların görevlerini layıkı ile yapmamaları ve sorumlu bölgenin güvenlik ve koruma hizmetlerini savsaklamaları sonucu müvekkilinin işyerinin soyulup zarara uğradığını, çalınan makineler nedeniyle mesleki faaliyetini devam ettiremediğinden şimdilik yoksun kaldığı 3.000,00 TL ile olay nedeniyle yaşanan ağır elem ve acı nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak üzere toplam 18.245,00 TL maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı güvenlik şirketi vekili, davanın haksız olduğunu savunarak, reddini istemiştir.

Davalı kooperatif vekili, davanın taraflarına yöneltilmesinin mesnetsiz ve hukuk dışı olduğunu savunarak, reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif anasözleşmesinde sanayi sitesinde bulunan işyerlerinden çalınan malzemelerin davalı kooperatifçe karşılanacağına ilişkin hüküm bulunmadığı, davalılar arasındaki sözleşmede de sanayi sitesindeki işyerlerinden çalınan malzemelerin bedelinin mutlak surette tazmin edileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, bu durumda ancak sözleşme hükümlerine uyulmaması halinde davalı güvenlik şirketinden çalınan malların bedelini talep etmenin mümkün olacağı, dinlenen tanık beyanları ile davalı güvenlik şirketinin sözleşmeye aykırı davrandığının kanıtlanamadığı, şirketin 22:00-07:00 arasında güvenlik hizmeti verdiği, çalınan malların bu saatler içerisinde çalındığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Dava, davacıya ait işyerinde meydana gelen hırsızlık sebebiyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.

Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir. Mahkemece, davacı tarafça hırsızlığın olay günü 08:00 sıralarında karakola bildirilmesine rağmen malların davalı güvenlik şirketinin hizmet verdiği 22:00-07:00 saatleri arasında çalındığının kanıtlanamadığı, davalı kooperatifin anasözleşmesinde de sanayi sitesindeki işyerlerinden çalınan malzemelerin bedelinin mutlak surette tazmin edileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece öncelikle takipsizlik kararı verilen olaya ilişkin soruşturma dosyası da celbedilerek, çalındığı ileri sürülen makine ve aletlerin nitelikleri, hırsızlık yapılan yerin olay tarihi ve saati itibariyle çevresel koşulları da dikkate alınarak 07:00-08:00 saatleri arasında çalınmalarının bu koşullara ve hayatın olağan akışına göre mümkün olup olmadığı gerektiğinde mahallinde keşif ve inceleme yapılarak hırsızlık olayının yaklaşık hangi saatte gerçekleşmiş olabileceği belirlendikten sonra davalı kooperatifin güvenlik hizmetine yönelik aidat topladığı da dikkate alındığında anasözleşmesinde hüküm bulunmamasının sorumluluğunu kaldırmayacağı da gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-04-2017, 15:19   #8
Peyote

 
Varsayılan

Herkese Merhaba,

Benzer bir konu şu an için önümüzde acaba açılan davaların akıbeti ne oldu? Bizim olayda Güvenlik şirketi ile site yönetimi arasında imzalanan sözleşme de sadece gözetim sorumluluğu belirtildiği için davayı Güvenlik şirketine açmayı düşünmüyoruz. Nitekim bu hususta Yargıtay kararları mevcut. Yine sadece siteye dava yönelteceğimiz için Tüketici Mahkemesi görevli değil. Acaba davayı Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi ya da Asliye Hukuk Mahkemesi'ne mi açacağız? Bir de husumet Site yönetimi mi yoksa site yöneticisi mi? Bu konularda doyurucu bir karar bulamadım.

Daha önce bu konuda dava açmış meslektaşların yardımlarını rica ederim.
Old 15-10-2018, 14:05   #9
burakkoca

 
Varsayılan

Bu konuda bir yardımınızolur ise bende fikirlerinizden istifade etmek isterim.
Old 20-10-2018, 23:34   #10
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Peyote
Herkese Merhaba,

Benzer bir konu şu an için önümüzde acaba açılan davaların akıbeti ne oldu? Bizim olayda Güvenlik şirketi ile site yönetimi arasında imzalanan sözleşme de sadece gözetim sorumluluğu belirtildiği için davayı Güvenlik şirketine açmayı düşünmüyoruz. Nitekim bu hususta Yargıtay kararları mevcut. Yine sadece siteye dava yönelteceğimiz için Tüketici Mahkemesi görevli değil. Acaba davayı Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mi ya da Asliye Hukuk Mahkemesi'ne mi açacağız? Bir de husumet Site yönetimi mi yoksa site yöneticisi mi? Bu konularda doyurucu bir karar bulamadım.

Daha önce bu konuda dava açmış meslektaşların yardımlarını rica ederim.
bence genel hükümlere göre açılacağından ve kat mülkiyetinden kaynaklı olmadığından asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Old 21-10-2018, 22:23   #11
abdurrahman pehlivan

 
Önemli

Sayın Meslektaşlarım,

Aşağıdaki Yargıtay kararını tüm meslektaşlarıma faydası olması açısından paylaşıyorum. İyi çalışmalar dilerim.

T.C YARGITAY
20.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 990
Karar: 2018 / 471
Karar Tarihi: 24.01.2018
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleşen dosya davalısı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının davalı şirket tarafından güvenlik hizmetleri sunulan sitedeki konutunda 01.08.2008 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiğini, davacının o sırada yurtdışında olduğunu, hırsızlık olayının site yönetimi tarafından davacıya bildirildiğini, davacının konutuna ulaşabilecek ...'na vekalet vererek polis nezaretinde gerekli tespitlerin yapılmasını istediğini, yapılan tespitte davacının evinin kapısının kırılmış ve evinin tamamen dağıtılmış olduğunun tutanak altına alındığını, davacının, polis nezaretinde eve giren ...'na internet aracılığı ile yardımcı olup evin tam kontrolünün sağlanmasına çalıştığını, internet vasıtasıyla kayıpların bildirilerek tutanak altına alındığını, davacının yurda dönüp konutunu kontrol ettiğinde evindeki çalınan eşyalarının tam tespitini yaptığını, davacının 50 cm çapında, 900 ayarda, 30 cm, yüksekliğinde bir meyvelik gümüşlüğü, dört adet çay takımı, beş kollu iki adet gümüş şamdanlık, gümüş tepsi, gümüş sürahi, bir adet tek taş yüzük, bir adet üç taşlı altın yüzük, muhtelif değerlerde altın takılarının çalındığının belirlendiğini, çalınan malların tahmini değerinin 50.000 TL civarında olduğunu, buna ilaveten eşyaların manevi değerinin de yüksek olduğunu, hırsızlık olayının gerçekleştiği konutun güvenlikli bir sitede yeraldığını, davacının güvenlik hizmeti için aidat ödediğini, site yönetiminin dağıttığı kitapçıklarda güvenlikle ilgili geniş açıklamalara yer verildiğini, internet tanıtımında güvenliğin ön plana çıkarıldığını, hırsızlık olayının gerçekleşmesinden sonra davacının zararını tazmin için davalı şirkete ihtarname gönderdiğini, davalı şirketin cevabı ihtarnamesinde hırsızlık olayının soyut olduğu yönünde bildirim yapıldığını, davacının zararının tazmin edilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; tanık anlatımları, çalındığı iddia edilen gümüş eşyaya ilişkin fotoğraf, tutanak içeriği, bilirkişi raporu içeriğine göre dava konusu edilen gümüş eşyanın, gümüş kaplama ya da gümüş olduğu konusunda kesin kanıya varılamadığı, çalındığı iddia edilen eşyaların gümüş olduğu iddiasının haklılığını kanıtlar nitelikte kesin ve inandırıcı delil sunulamadığı, bu nedenle çalınan eşyaların gümüş kaplama olduğu sonucuna varıldığı, diğer taraftan çalındığını iddia edilen ziynet eşyalarına ilişkin olarak, iddianın haklılığını kanıtlar nitelikte kesin ve inandırıcı delil sunulamadığı, pırlanta eşyaların sertifika ile birlikte satıldığı, ziynet eşyalarının varlığını kanıtlar sertifika, fatura vb. belgeler sunulamadığı, ziynet eşyalarının çalındığı yönündeki iddianın haklılığının kanıtlanamadığı; davalı ... Hizmetleri A.Ş'nin 5188 sayılı Özel Güvenlik Kanunu ve Kanunun uygulanmasına ilişkin

yönetmelik gereğince mülki makamlarca kendilerine tahsis edilen sayıda ve nitelikte özel güvenlik personeli istihdam ederek site dahilinde sabit nokta nöbeti ile devriye hizmetlerini ve denetim görevlerini periyodik olarak yaptırdığı, bu hususun bilirkişi raporu, kamera kayıtları ile sabit olduğu, mevcut güvenlik personelinin asli görevinin site alanının giriş ve çıkışlarının denetlenmesi ve düzenlenmesi, şüpheli durumların kolluk kuvvetlerine bildirilmesi olduğu, güvenlik görevlilerinden her bir dairenin koruma hizmetinin beklenemeyeceği, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre dışarıdan yönetici olarak atanan davalı ... Yönetimi A.Ş.'nin olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, gerekçesiyle esas dosya yönünden davacının davalı ... Hizmetleri A.Ş. aleyhine açtığı davanın husumet yokluğu yönünden reddine, asıl dosya ile birleşen İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2009/390 - 384 E.K. sayılı dosyası yönünden davacının davalı ... Site Yönetimi aleyhine açtığı davanın kısmen kabulü ile 6.500,00 TL maddi tazminatın 5.000,0 TL'sinin 01.08.2008 olay tarihinden, 1.500,00 TL'sinin de 18.07.2013 ıslah tarihinden itibaren değişken yasal faiz oranı uygulanmak sureti ile hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya yönelik maddi tazminat istemi ile manevi tazminat isteminin reddine, birleşen dava yönünden davacının, davalı ... Hizmetleri A.Ş. aleyhine açtığı davanın husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Açılan dava, davacının kiracı olarak ikamet ettiği konutta meydana gelen hırsızlık nedeniyle oluşan maddi-manevi zararın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.

Dava; Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan, bağımsız bölüm malikinin anataşınmazın yönetiminden doğan ve dışarıdan atanan yöneticiye yönelik maddi zararlarının tazmini ile manevi tazminat istemine ilişkin olup; maddi tazminata ilişkin istemler Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında, manevi tazminata ilişkin istemler ise genel hükümler çerçevesinde incelenmelidir. Hukuki uyuşmazlıklarda asliye hukuk mahkemelerinin görevi asıl olup özel bir kanun hükmü ile hangi mahkemede görüleceği açıkça belirtilmeyen bütün dava ve işler asliye hukuk mahkemesinde görülür. 6100 sayılı HMK'nın 2/1. maddesi gereğince de, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. O halde; davacının Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine dayanarak dava açtığı anlaşılmakla, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 1. maddesi hükmü uyarınca, site yönetimine karşı açılan maddi tazminata ilişkin davalarda sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu, manevi tazminata ilişkin taleplerde ise asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu göz önünde bulundurulup, mahkemece talepler tefrik edilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmeyerek işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; birleşen dosya davalısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/01/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
Old 03-12-2018, 10:47   #12
MED

 
Varsayılan

YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2014/13-18
K. 2015/1754
T. 1.7.2015
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Yüksek Güvenlikli Olduğu Düşüncesiyle Satın Almış Oldukları Evde Muhafaza Altına Aldıkları Ziynetlerinin Çalınmasında Davacıların Müterafik Kusuru Bulunmadığı - Yerel Mahkemenin Usul ve Yasaya Uygun Direnme Kararının Onanması Gerektiği )
• EVDE MUHAFAZA EDİLEN ZİYNET EŞYALARININ ÇALINMASI ( Günlük Yaşamda Özel Günlerde Kullanacağı Nitelikteki Ziynetlerini Her Yönüyle Güvenli Olduğuna İnandıkları ve Bu Sebeple Satın Aldıkları Evde Bulundurmalarının ve Baza Altında Saklamalarının Davacılara Bir Kusur Olarak İzafe Edilemeyeceği - Maddi ve Manevi Tazminat )
• MÜTERAFİK KUSUR ( Davacıların Ziynetlerini Banka Kasasında veya Ekstra Harcama Yapmak Suretiyle Koruma Altına Almalarını İstemenin Davacılara Ek Külfet Yükleyeceği - Yüksek Güvenlikli Olduğu Düşüncesiyle Satın Almış Oldukları Evde Muhafaza Altına Aldıkları Ziynetlerinin Çalınmasında Davacıların Müterafik Kusuru Bulunmadığı )
• TEDBİR YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Davacının Olay Günü Evin Kapısını Kilitlemek Suretiyle Üzerine Düşen Tedbiri Yerine Getirdiği/Ziynetleri Her Yönüyle Güvenli Olduğuna İnandıkları ve Bu Sebeple Satın Aldıkları Evde Bulundurmalarının ve Baza Altında Saklamalarının Davacılara Bir Kusur Olarak İzafe Edilemeyeceği - Maddi ve Manevi Tazminat )
818/m.44
ÖZET : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacıların ekonomik ve sosyal durumlarına ve yaşam tarzlarına uygun olarak günlük yaşamda ya da özel günlerde kullanacağı miktar ve nitelikteki ziynetlerini her yönüyle güvenli olduğuna inandıkları ve bu sebeple satın aldıkları evde bulundurmalarının ve baza altında saklamalarının davacılara bir kusur olarak izafe edilemeyeceği, davacının olay günü evin kapısını kilitlemek suretiyle üzerine düşen tedbiri yerine getirdiği, davacıların, söz konusu ziynetlerini banka kasasında veya daha başka şekilde ve ekstra harcama yapmak suretiyle koruma altına almalarını istemenin davacılara ek külfet yükleyeceği ve makul bir değerlendirme sayılamayacağı ve dolayısıyla yüksek güvenlikli olduğu düşüncesiyle satın almış oldukları evde muhafaza altına aldıkları ziynetlerinin çalınmasında davacıların müterafik kusuru bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, zararın gerçekleşmesinde davacıların müterafık kusuru olmadığı anlaşıldığından yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. Tüketici Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.04.2010 gün ve 2009/149E., 2010/294 K. sayılı karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07.04.2011 gün 2010/9700E.,2011/5461K sayılı ilamı ile oyçokluğu ile düzeltilerek onanmış,davalılar vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07.03.2012 gün ve 2011/19591 E., 2012/5593 K. sayılı ilamı ile;
( ... Davacılar, davalıların güvenliğe ilişkin taahhütlerini yerine getirmemeleri nedeniyle, davalı S... A.Ş'den satın aldıkları daireye hırsız girdiğini, davacı D.'in mücevherlerinin çalındığını ileri sürerek, davacı D. için 50.000,00.-TL maddi ve 15.000,00.-TL manevi, davacı A. için 5.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacı D. K.'ın açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile 30.000,00.-TL maddi, 5.000,00.-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı D. K.'a verilmesine, davacı A. K.'ın açmış olduğu davanın kabulü ile 5.000,00.-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla istemlerin reddine dair verilen karar tarafların temyizi üzerine dairemizce onanmış, Bu kez davalılar karar düzelte talebinde bulunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık yukarıda açıklandığı üzere davacıların dairelerinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle çalınan mücevherat bedelinin tahsili ile tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalıların sorumlulukları ve pasif husumet yönünden aramızda bir görüş aykırılığı bulunmamaktadır. Aykırılık davacıların müterafik kusuru bulunup bulunmayacağı konusunda toplanmaktadır.
Mahkemece, davacının değerli olan mücevherlerini yatak bazasının altına koyarak ve evin kapılarını kilitleyerek üzerine düşen edimini yerine getirdiği ve kolayca çalınma imkanı yaratmadığı, bu itibarla davacıya yüklenecek bir kusur bulunmadığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
Davanın dayanağını oluşturan Tüketici Yasası ve bu yasanın 30. Maddesi delaletiyle Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Borçlar Kanunu'nun 98. Maddesi delaletiyle haksız fiillerde uygulanan 44. Maddesi ile Tazminatın tenkisi halleri düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, zarara uğrayan taraf zararın meydana gelmesine veya artmasına etki yapmış ise hakim tazminat ödemesini hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir.
Somut olayımızda da, davacı yan evde bulundurulması mutad ve makul ziynet eşyasının üzerinde bir miktar bulundurmakla ve kolayca ulaşabilecek bir şekilde bazanın Altında saklamakla kusurludur. Çünkü kullanılabilen bir miktarda mücevheratın evde bulunması doğaldır. Ancak çalınan ziynet eşyasının miktarı itibariyle kasa yada banka gibi önlemlerin düşünülmesi gerekirdi. Mahkemenin kapının davacı tarafından kilitlendiği yönündeki değerlendirmesi de makul olanı açıklamaktadır. Kapının açık bırakılması büyük şehir yaşamına aykırıdır. Nitekim davacı, site güvenliğine rağmen böyle bir hırsızlık olasılığını öngörmüş ve ziynetlerini bazada saklama gereğini duymuştur. Sözleşmelerin ifasında herkes kendi yükümlülüklerini özen ile yerine getirmek zorunda olup, bu miktarda yüklü ziynet eşyasının bazada saklanması yeterli bir tedbir değildir. Bu durumda mahkemece davacıların da kusurlu olduğu kabul edilmeli ve makul bir indirim yapılmalıdır. Mahkeme kararının açıklanan bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen faiz başlangıcı yönünden düzeltilerek onanmış olduğu bu defa yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalıların karar düzeltme istemi kabul edilmeli, dairemizin düzeltilerek onama kararı kaldırılarak az yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkeme kararı bozulmalıdır… ),
Gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacılar vekili, davacı A. K.'ın diğer davacı kızı D. K.'ın oturması için davalı S... A.Ş tarafından inşa edilen Aquacity sitesinden yaklaşık 150.000 USD'ye daire satın aldığını ve dairede kızı D. K.'ın oturduğunu, daireyi yüksek bedel ile satın almalarının nedeninin davalı şirketin güvenlik konusunda oldukça iddialı olmasının ve güvenliğe verilen önemin bu sitede ön planda bulunması olduğunu, kapıların çelik kapı şeklinde alacağının, hareket detektörü ve alarmının her dairede bulunacağının ayrıca ortak kapı telefonu sisteminin bulunacağının teknik şartnamede taahhüt edildiğini, oysa bu taahhütlerin yerine getirilmediğini, davacı D. K.'ın eve taşındıktan 5 ay sonra 05.07.2002 günü saat 14.30 civarında dairenin dış kapısı levye ile kırılmak suretiyle hırsızlık olayı olduğunu ve yaklaşık 100 milyarlık antika mücevheratının bazanın altından bulunarak çalındığını, davalı şirketin üstlendiği güvenlik tedbirlerini almadığını, hırsızlığın gerçekleşmesinde sorumlu olduğunu, diğer davalı K... A.Ş.'nin de sözleşmenin 16. maddesi gereğince site içinde profesyonel güvenliği sağlayamadığından sorumlu olduğunu belirterek davacı D. K.'ın çalınan mücevherleri için 50.000,00TL maddi ve olay nedeni ile duyduğu üzüntü nedeni ile 15.000,00TL manevi, yine malik A. K.'ın malik olarak duyduğu üzüntü ve evinin satışa çıkarmak zorunda kalması nedeni ile 5.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, güvenliğin sağlanmasından idarenin sorumlu olduğunu, hizmet kusuru nedeniyle idari yargıda bu davanın açılması gerektiğini, sitenin yönetiminin davalı S... A.Ş.'de olmadığını, konut tahsis sözleşmesi ile üstlendiği taahhütleri yerine getirdiğini, davalı K... A.Ş. yönünden ise site yöneticisi olarak kat maliklerine karşı vekil gibi sorumlu olduğunu, 2003 yılında yapılan yıllık olağan kat malikleri kurulu toplantısında 2002 yılı içerisinde vermiş olduğu hizmet ve faaliyetten dolayı profesyonel kat malikleri kurulu tarafından ibra edildiğini, dairede oturun davacı D. K. ile akdi bir ilişki olmadığını, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulamayacağını ayrıca davacı D. K.'ın da çalındığı iddia edilen 100 milyarlık mücevheri evde bulundurmasının olağan dışı olduğu gibi bu miktarda ve değerde mücevher için ev içinde herhangi bir koruma önlemi almaması, bir kasa içerisine dahi koymaması davacının kusurunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı S... A.Ş.'nin dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu site içerisinde yer alan daireleri üst düzey güvenlik tedbirleri alınmış mekanlar olarak pazarladığı ancak davalı şirketin yeterli güvenlik önlemlerini almamış olduğu davalı K... A.Ş.'nin profesyonel yönetici olarak sitenin yönetiminin ve güvenliğini sağlamakla görevlendirildiğini ve bu davalının da kusurlu olduğunu, davacının değerli olan mücevherlerini yatak bazasının altına koyarak ve evinin kapılarını kilitleyerek üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, kolayca çalınma imkanı yaratmadığını, buna karşılık güvenlikli bir site de bulunan evinin çelik kapısı zorlanarak açılmak sureti ile eşyaların çalındığını, olayın meydana geldiği yer olan daire, güvenlikli olduğu iddia edilen site içerisinde bulunan, siteye giriş çıkışların kimlik kontrolü ile yapıldığı bir yer olduğunu site sakinlerinin güvenliği ile ilgili her türlü tedbirleri alması gereken davalıların gerekli tedbirleri almayarak ve denetimleri yapmayarak olayın meydana gelişinde kusuru oldukları gerekçesiyle davacı D. K.'ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı D. K.'a verilmesine, her bir davacı için 5.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar davalılar vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece düzeltilerek onanmış, davalılar vekilinin kararın düzeltilmesin istemeleri üzerine Özel Dairece yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan karar ile oyçokluğu ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilip genişletilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekilleri temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üst düzey güvenlik tedbirleri olduğu inancıyla satın alınan dairede meydana gelen hırsızlık olayında, davacının evin içerisindeki bazanın altında yüksek miktarda mücevher saklaması nedeniyle müterafık kusurlu kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu ( BK )'nun 44.maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın dayanağını oluşturan mülga 4077 sayılı Tüketici Yasası'nın 30. maddesi delaletiyle Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Borçlar Kanunu'nun 98. maddesi delaletiyle de haksız fiillerde uygulanan 44. maddesindeki tazminatın tenkisi halleri akde aykırılık durumlarında da uygulanacağı düzenlenmiştir
Tazminattan indirim veya red sebepleri mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 44.maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Zararla sonuçlanan hukuka aykırı bir davranışta bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ortak kusurun belirlenmesi gerekir. Bunun için de zarar görenin zarardan kaçınma görevini yerine getirmemesi ile ortaya çıkan davranışının objektif ölçütlerle ( kusurun objektifleştirilmesi ) bir kusur sayılıp sayılamayacağı ve bu kusurun zararın meydana gelip gelmemesinde bir payı ( illiyet bağı ) olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ortak kusurun varlığı halinde, hakim, ortak kusurun tazminata etkisini başka bir anlatımla bunun "bir tenkis sebebi" mi, yoksa zarar ziyan hükmünden tamamen sarfınazar edilebilecek bir sebep mi olduğunu takdir edecektir. Hakim bu yolda takdir hakkını kullanırken hak ve adalete uygun sonuca varacak bir yol izlemelidir. Bunun için de, her şeyden evvel, maddenin amacının iyi bilinmesi gerekir. Türk pozitif hukukunda Borçlar Kanununun 44/1.maddesinin ( hiç bir kimse kendi kusurundan yararlanamaz )ilkesine dayandığı kabul edilmektedir. Bu ilke hak ve adalet düşüncesine de ( M.K. md.2 ) uygun düşmektedir. Zarar gören kendi davranışıyla zarara neden olmuş ise bu zarar başkasına yüklenmemeli payı ayrılmak suretiyle zarar verenin sorumlu olacağı miktar tespit edilmelidir ( Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku Sh.319; Oser Schönenberger, Borçlar Hukuku, Adalet Bakanlığı yayını, Recai Seçkin çevirisi sh.409 ).
Maddenin bu amacı göz önüne alındığında; gerçek amacın ortak kusur halinde zararın bu kusura isabet payının indirilmesi olduğu; zarardan tamamen vazgeçilmesinin ise, istisnai bir durum olduğu kabul edilmelidir ( Oser Schönenberger, Sh. 411 ). İşte maddenin belirlenen bu amacı altında bir değerlendirme yapılırken, zarar verenin ve zarar görenin olay içindeki ortak kusurlu davranışlarının nedeni, çeşidi ( kast-ihmal ) ve zararlı sonuç ile birbirlerinin kusurlarına etki dereceleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirme sonucu olayda ortak kusurun etki ağırlığı o derece olmalıdır ki, zarar verenin hukuka aykırı davranışını ( illiyet bağını ) tamamen kesmemekle beraber, ikinci plana itsin; istisnai amaç ( tazminat hükmünden tamamen sarfınazar edilmesi ) hak ve adalete uygun hale gelsin.
Genellikle haksız fiilin kasten işlenmesi hallerinde; zarara etki ve ağırlığı ne olursa olsun ortak kusur, tazminattan tamamen sarfınazar edilmesini gerektirmemektedir. Zira, zarar verenin kasti bir davranışının sonucu, meydana gelen zarardaki payını ikinci plana atabilecek, bir ortak kusurlu davranış olarak kabulü hak ve adalet duygularına uygun düşmeyecektir.
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 44. maddesi kapsamında yer alan indirim veya ret sebepleri şu şekilde sıralanabilir;
a )Zarar görenin zarara razı olması; burada sözü edilen rıza ile hukuka uygunluk sebebi olan MK. Md.24/f.II'deki rızayı biri biriyle karıştırmamak gerekir. BK. md. 44'de öngörülen rıza, hukuka uygunluk sebebinin koşullarını taşımayan rızadır.
b )Zarar görenin kusuru ( Ortak Kusur ); BK. md. 44'e göre zarar görenin “fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği, zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı taktirde” bu durum tazminattan indirim ya da tazminat isteminin reddi sebebi olabilecektir. Haksız fiil failinin zararın doğumuna ya da artmasına yol açan fiili kusurlu olduğu için sorumluluğa yol açmaktadır. Ancak, bu durum zarar görenin davranışlarından kaynaklanmışsa, ortak kusurdan söz edilir.
Zarar görenin kusurlu davranışları derecesi açısından iki tür etki gösterebilir: zarar görenin kusuru ağır ise, bu durum illiyet bağını kesen bir sebeptir. Bu durumda, haksız fiilin illiyet unsuru gerçekleşmediği için sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Sorumluluğun koşulları gerçekleşmediğinde, tazminat gündeme gelmeyeceği için bundan indirim de söz konusu olmayacaktır. Zarar görenin kusurlu davranışları ağır nitelikte değilse, haksız fiil faili doğan zarardan sorumlu olacaktır. Ancak, bu durumda zarar görenin kusurlu davranışları hükmedilecek tazminat miktarının indirilmesine ya da tazminat isteminin tamamen reddine yol açacaktır. O halde, ortak kusur, haksız fiilde, zarar gören kişinin zararın doğumuna ya da artmasına neden olan kusurlu davranışlarını ifade eder. Zarar görenin ortak kusur teşkil eden davranışları, zararın doğumuna ya da artmasına ilişkin olabileceği gibi sorumlunun durumunu ağırlaştıran ortak kusur da olabilir.
c )Ağır kusurun bulunmadığı hallerde zarar verenin zor duruma düşecek olması nedeniyle tazminatın indirilmesi; bu hal BK. md. 44. f.II'de düzenlenmiş olup, zarar görenden hareket ederek özel bir indirim sebebi öngörmüştür ( Prof.Dr. Ahmet M.Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 10.Bası, Turhan Kitabevi, s.312,313,314 ).
Somut olaya gelince; davacılar, davalı S... A.Ş. tarafından inşa edilen Aquacity sitesinden yüksek bedelle daire satın aldıklarını, daireyi yüksek bedel ile satın almalarının nedeninin davalı şirketin güvenlik konusunda oldukça iddialı olmasının ve güvenliğe verilen önemin bu sitede ön planda olmasının olduğunu, sözleşmede belirtilen güvenlik taahhütlerinin yerine getirilmediğini, davacı D. K.'ın eve taşındıktan 5 ay sonra 05.07.2002 tarihinde dairenin dış kapısı levye ile kırılmak suretiyle hırsızlık olayı olduğunu ve yaklaşık 100 milyarlık antika mücevheratının bazanın altından bulunarak çalındığını, davalı S... A.Ş.'nin üstlendiği güvenlik tedbirlerini almadığını, diğer davalı K... A.Ş.'nin de sözleşmenin 16. maddesi gereğince site içinde profesyonel güvenliği sağlayamadığından sorumlu olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
Hırsızlık olayının gerçekleştiği sitedeki evlerin davalı S... A.Ş. tarafından hazırlanan reklam, ilan ve broşürlerde ve ayrıca taraflarca imzalanan sözleşmede etkin alarm sistemi, ortak alanlarda hırsız alarm sireni vs. üst düzey güvenlik tedbirleri ile donatılmış mekanlar olarak satışa sunulmuş olduğu, davacı tarafın özellikle satıcının güvenlik hususundaki vaad, taahhüt ve telkinlerine itimat ederek davaya konu daireyi satın almış olduğu, mahkemece yapılan keşif ve toplanan delillere göre evin çelik kapısının zorlanarak açılmak suretiyle içeriye girilip davaya konu ziynetlerin ( mücevheratın ) çalınmış olduğu, hususlarında Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacıların evin içerisinde bazanın altında yüksek miktarda ziynet eşyası saklamakla müterafık kusurlu kabul edilip edilmeyeceği noktasındadır.
Mahkemece, davacının değerli olan mücevherlerini yatak bazasının altına koyarak ve evinin kapılarını kilitleyerek üzerine düşen edimini yerine getirdiği, dolayısıyla davacının zararın gerçekleşmesinde müterafık kusurunun bulunmadığı kabul edilmiştir.
Özel Dairenin bozma ilamında ise davacının evde bulundurulması mutad ve makul ziynet eşyasının üzerinde bir miktar bulundurmakla ve kolayca ulaşabilecek bir şekilde bazanın altında saklamakla, üzerine düşen tedbirleri yerine getirmediğinden müterafık kusurlu olduğu ve bu nedenle tazminat miktarından indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Davacıların ekonomik ve sosyal durumlarına ve yaşam tarzlarına uygun olarak günlük yaşamda ya da özel günlerde kullanacağı miktar ve nitelikteki ziynetlerini her yönüyle güvenli olduğuna inandıkları ve bu sebeple satın aldıkları evde bulundurmalarının ve baza altında saklamalarının davacılara bir kusur olarak izafe edilemeyeceği, davacı D. K.'ın olay günü evin kapısını kilitlemek suretiyle üzerine düşen tedbiri yerine getirdiği, davacıların, söz konusu ziynetlerini banka kasasında veya daha başka şekilde ve ekstra harcama yapmak suretiyle koruma altına almalarını istemenin davacılara ek külfet yükleyeceği ve makul bir değerlendirme sayılamayacağı ve dolayısıyla yüksek güvenlikli olduğu düşüncesiyle satın almış oldukları evde muhafaza altına aldıkları ziynetlerinin çalınmasında davacıların müterafik kusuru bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce;davacıların evin içerisindeki bazanın altında yüksek miktarda ziynet eşyası bulundurmakla müterafık kusurlu olduğu, davacıların çalınan ziynet eşyasının miktarı itibariyle kasa yada bankada muhafaza gibi önlemleri alması gerektiği, bu nedenle mahkeme kararının bozulması görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, zararın gerçekleşmesinde davacıların müterafık kusuru olmadığı anlaşıldığından yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı ( 1.799,00 TL ) kalan harcın davalı S... A.Ş.'den alınmasına, ( 2.351,70 TL ) kalan harcın davalı K... A.Ş. den alınmasına, 01.07.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davacılar, davalılar ile aralarındaki satım ve hizmet sözleşmesinin ayıplı ( kötü ) ifası nedeniyle evlerine hırsız girdiğini, maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürmüş, mahkemece davacıların iddiası benimsenmek sureti ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Özel Dairece, yerel mahkeme kararı önce faiz başlangıcı yönünden düzeltilerek onanmış ise de davalıların karar düzeltme istemlerinin kabulü ile davacıların külliyetli miktarda ziynet eşyasını evlerinde saklamakla ihmalde bulundukları, bunun varlığı sabit sözleşmelerin ifasında özensizlik niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle tazminat tutarından makul bir indirim yapılmasına işaret olunarak yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Özel Daire ilamındaki bozma gerekçesinin hukuki dayanağı, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 98/2. maddesi yollaması ile 44. maddesine ilişmektedir. Gerçekten de, somut olayda olduğu gibi, zarar gören, kendi fiiliyle zararın art-masına yol açmış veyahut zarar sorumlusunun durumunu güçleştirmiş ise hakim istenilen tazminattan indirim yapabileceği gibi bu yoldaki istemin tümüyle reddine de karar verebile-cektir. Davacıların oldukça yüksek miktardaki ziynet eşyasını, evde, özellikle hırsızların ilk bakabileceği bir yerde muhafaza etmiş olmaları nedeniyle zararın artmasına yol açtıkları sabit ve uyuşmazlık dışıdır. Her ne kadar bu hal, uygulamada zarar görenin müterafik kusuru olarak adlandırılmakta ise de, davacıların fiilinin, evlerine hırsız girmesini kolaylaştırıcı nitelikte olmadığından kendilerine izafe olunacak bir kusurdan söz edilemeyecek olup somut olayda müterafik kusurdan söz edilemeyeceği ve fakat davacıların söz konusu özensiz davranışının zararın artmasına yol açan nitelikte olmakla saptanan maddi tazminat miktarından belli ölçüde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği kanısındayım. Şu halde, Özel Daire bozma ilamındaki “müterafik kusur” nitelendirmesine katılmamakla birlikte, Daire kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu, belirtilen hususa karar gerekçesinde işaret olunarak direnme kararının bozulması görüşündeyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
site yöneticisi ve yönetim kurulunun-maliklerin sorumluluğu albayrak_omer Meslektaşların Soruları 1 28-08-2010 14:40
İnternet yolu ile hakarette site sahibinin sorumluluğu Av.Murat Bölükbaş Meslektaşların Soruları 1 03-10-2009 12:03
Site Yönetimine Karşı Dava Nerde Açılır? slnn Meslektaşların Soruları 9 16-03-2009 16:51
Site eski yöneticisinin sorumluluğu avercan38 Meslektaşların Soruları 0 26-02-2008 14:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06706405 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.