Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Cari Hesap Sözleşmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-01-2019, 14:23   #1
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan Cari Hesap Sözleşmesi

Meslektaşlarım merhabalar,

Müvekkil, A firmasına düzenli olarak mal satmakta ve taraflar alacaklarını ve borçlarını cari hesaba kaydetmektedir. Ancak aralarında TTK. 89/2'de belirtilen geçerlilik şartını içeren herhangi bir yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmamakta.

Bu nedenle tarafımızca cari hesap kat ihtarı çekilmeden, vadesi gelmiş faturalara ilişkin alacakların tahsili amacıyla icra takibi başlatılmıştır. Ancak karşı taraf muaccel borcumuz bulunmamaktadır şeklinde itiraz etmiştir.

Merak ettiğim şey şu; her ne kadar yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmasa da tarafların muhasebecilerinin e-mail ya da fax yolu ile cari hesap mutabakatı yapmış olmaları cari hesap sözleşmesinin varlığı açısından karine teşkil eder mi? Zira eğer öyle yorumlanırsa cari hesap kat edilmeden başlattığımız icra takibine gelen itiraz haklı olacaktır.

Bir de şunu sormak istiyorum; ben her halükarda garanti olması için karşı tarafa cari hesap kat ihtarı çeksem ve mevcut icra dosyası üzerinden itirazın iptali davası açsam bu dava bir alacak davası gibi görülür ve takibin devamına karar verilir mi? Yoksa itiraz tarihinde itiraz haklı olduğundan davamın reddine mi karar verilir?

Kıymetli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Old 05-01-2019, 15:09   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anlamak için

Sayın meslektaşım,

1.Faturalar (ve irsaliyeler) yasaya uygun tebliğ edilmiş mi?

2.Süresinde itiraz edilmeden kesinleş mi?

Kahve molası
Old 05-01-2019, 16:41   #3
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Evet meslektaşım, faturalar irsaliyeler ile beraber teslim edilmiş, sevk irsaliyelerinde imzaları var. Herhangi bir itiraz da vaki değil faturalara. Zaten karşı taraf vekili icra takibine de “muaccel borcumuz yoktur” diyerek itiraz etti.
Old 06-01-2019, 06:11   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Anlamak için...

Alıntı:
Av. Fatih KOCATÜRK
Alıntı:
Zaten karşı taraf vekili icra takibine de “muaccel borcumuz yoktur” diyerek itiraz etti.

O halde borç (kabulü) var.... Ancak henüz muaccel olmamış !

Yani henüz talep edilebilir değil (imiş) !

Yani faturalar, örneğin, 30,60,90... gün ödeme süreli (mi?)

Kahve molası..
Old 06-01-2019, 09:16   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
"Merak ettiğim şey şu; her ne kadar yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmasa da tarafların muhasebecilerinin e-mail ya da fax yolu ile cari hesap mutabakatı yapmış olmaları cari hesap sözleşmesinin varlığı açısından karine teşkil eder mi?"
------
Sayın Metin'in katkılarına ilave olarak:

Cari Hesap Sözleşmesinin "yazılı" olmazı şarttır. Yasa bu durumu açıkça belirlemiştir. Cari hesap sözleşmesi ile muhasebesel anlamda açık hesap farklı farklı hususlar olmasına rağmen uygulamada, hatalı olarak her ikisi de "cari hesap" olarak isimlendirilmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi ya da sözleşmede geçen yazılı bir cari hesap şartı yoksa kural olarak cari hesap hükümleri uygulanmamalıdır.

Fakat buna rağmen Yargıtay'ın bazı kararlarında; taraf savunmalarında geçen "ticari uygulamaya dayanan" cari hesap savunması doğrudan "uygulama ile cari hesap ilişkisi olmaz" denilerek dışlanmamakta, sessiz kalınmaktadır.

---

örnek olarak aşağıdaki karar verilebilir:

"
Alıntı:
23. Hukuk Dairesi 2015/5682 E. , 2017/3075 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 16.12.2014 gün ve 2014/7620 Esas, 2014/8171 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.

- KARAR -
Davacı vekili, davalının içinde yer aldığı.... bünyesindeki tüm şirketlerin ithalat, ihracat ve sair tüm iş ve işlemleriyle ilgili her türlü gümrük müşavirliği hizmetlerinin 1985 yılından beri davacı şirket tarafından sürdürüldüğünü, en son 01.01.2010 tarihinden 31.12.2010 tarihine kadar geçerli olmak üzere davalı şirketin de içinde bulunduğu holding bünyesindeki tüm şirketler adına vekaletnameler çıkarılarak davacı şirkete teslim edilmesine rağmen davalının 31.05.2010 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, 2010 yılı Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin toplam 226.309,84 TL tutarındaki 8 adet farklı fatura bedellerinin ödenmediğini, Cari hesaptan kaynaklanan 116.294,02 TL alacağın bulunduğunu, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle kalan 7 aylık süre için kazanç kaybı nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL zararının olduğunu ileri sürerek, toplam 352.603,86 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi olmadığını, gümrükte yapılması gereken bir işi söz konusu olduğunda, vekaletnamelere dayalı olarak davacının gümrük işlemlerini yaptığını ve tüm fatura bedellerinin ödendiğini, kazanç kaybının söz konusu olmadığını, davacının 2010 yılında asgari ücret tarifesinin altında fatura kestiğine ilişkin iddiasının hukuki dayanağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre, davacının davalıdan 211.969,72 TL alacaklı olduğu, bu alacağın 01.07.2010 tarihli virman işlemi ile davalı tarafından tek yanlı olarak...bünyesindeki ... Ticaret A.Ş.'ye devredildiği, davalının iş bu işlemine davacının muvafakat ve onayı olduğunun ispat edilemediğinden, davacının davalıdan Cari Hesap alacağı olarak, daha önce verilen hizmet karşılığında, 211.969,72 TL alacağının bulunduğu, bu alacaktan davacı Ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı ödeme dekontuna bağlı miktarın düşülmesi sonucu 205.969,72 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, bu talebin kabulüne, diğer taleplerin ispat edilememesi nedeniyle, reddine dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/7620 E., 2014/8171 K. sayılı ilamı ile davalı vekilinin Cari Hesap alacağından kaynaklanan alacak iddiasına ilişkin savunmasında taraflar arasında teamül haline gelmiş Uygulama gereğince dava dışı ....
virman edilerek mahsuplaşmanın yapıldığını ve bu nedenle borçlu olmadığını, nitekim davacının dava dışı olan bu şirket aleyhine açtığı İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/275 esas sayılı dava dosyasında, ..... karşı davacı olduğunu ve karşı davada davacının alacağı tespit edilirken bu alacağın davacıya ödenmiş olduğu kabul edilerek alacağın tespit edildiğini, bu talebin kabulü halinde davacının bu alacağı mükerrer tahsil etmiş olacağını savunmasına rağmen mahkemece bu savunma üzerinde durulmadan ve belirtilen dava dosyası incelenmeden karar verilmesinin doğru görülmediği, vekalet akdinin süresinden önce sona erdirilmesi nedeniyle doğan zararın tahsili istemine ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de, TBK’nın 512. maddesi gereğince, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olup, mahkemece davacının doğan zararının bulunup bulunmadığı ile ilgili davacı delilleri toplanmadan ve bir inceleme yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin de doğru görülmediği belirtilerek bozulmasına karar verilmiş ayrıca davalı vekili, taraflar arasındaki Cari Hesap nedeniyle davacıya 211.969,72 TL borçlu olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen mahkemece bu miktarın 205.969,72 TL olarak kabul edilerek hüküm kurulmasının da doğru olmadığı belirtilmiştir.
Bu kez, taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 07,80'er TL harç ve takdiren 275,00'er TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 06.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
Old 06-01-2019, 09:22   #6
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Faturaların vadeleri 90 gündü ve vadeleri geçenleri takibe koydum. Konu aslında faturaların vadesinden ziyade cari hesap sözleşmesi ile ilgili. TTK 89/2’ye göre yazılı bir cari hesap sözleşmesi yok tarafların arasında ama karşılıklı cari hesap tutmuşlar. Malumunuz eğer cari hesap sözleşmesi olursa taraflardan birisi feshetmedikçe faturalar muaccel de olsa ödeme talep edilemiyor.

Burada esasında asıl mesele şu; yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamasına rağmen tarafların birbirinden alacağını talep etmemesi, muhasebecilerin cari mutabakatı yapması vs cari hesap sözleşmesi olduğu şeklinde yorumlanır mı? Yani kanunun geçerlilik koşulu olarak belirlediği yazılılık koşulunu hakim görmezden gelerek yorumla taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğuna hükmedebilir mi?
Old 06-01-2019, 09:42   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Yargıtay aşamasında sessiz kalınan (susarak yol verilen) bir karar daha:

_____

Alıntı:
11. Hukuk Dairesi 2015/8586 E. , 2016/6870 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... ... SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2015
NUMARASI : 2012/839-2015/297

Taraflar arasında görülen davada ... ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/04/2015 tarih ve 2012/839-2015/297 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı - birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiğini ve bakiye 3.053,13 TL taşıma ücretinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine vaki itirazın reddine, davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, asıl davada davacının taşıma edimini gereği gibi yerine getirmediğini, taşıma bedeli faturalara süresinde itiraz ettiklerini ve faturaları davacı tarafa iade ettiklerini, bu sebeple uğradıkları zararın tazmini için maddi ve manevi tazminat davası (... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/667 E) açtıklarını savunarak davanın reddini; müvekkili şirketin firmalara ikramlık olarak sunulmak üzere baskılı şeker ürettiğini ve taşıma şirketleri vasıtasıyla bu ürünleri müşterilerine gönderdiğini, kimi gönderilere ilişkin fatura ödemelerinin kapıda ödeme mutabakatıyla taşıma şirketinin elemanına yapılırken, kimi gönderilere ilişkin yapılan ödemelerin müvekkili şirketin hesabına havale edildiğini, kapıda ödeme ile iletilen gönderilerin bedellerinin davalı tarafça tahsil edildiğini ve müvekkiline verilmediğini, bu şekilde 3.833,13 TL kapıda ödemeli gönderimler için alacakları varken davalı tarafından 3.053,13 TL tutarındaki taşıma hizmeti bakiye alacağı hakkında aleyhlerinde icra takibi başlatıldığını, davalı yanın bu miktarda taşıma hizmeti için alacağı olduğu varsayılsa dahi müvekkilinin bu şartlar altında 780 TL alacağı olduğunu ve bu tutarın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında 14/02/2011 tarihli taşıma sözleşmesi akdolunduğu, bu sözleşme uyarınca davacı şirketce, davalının müşterilerine ulaştırmak üzere, ikramlık şekerlerin taşıma işinin üstlenildiği, bu şekilde taraflar arasında Cari Hesap teamülü oluştuğu, davacı şirketin Ticari defterlerine göre davalı şirketin borçlu 3.053,13 TL bulunduğu, davalı şirketin Ticari defterlerine göre ise davacı şirketin 825,40 TL borçlu bulunduğu, taraflar arasındaki 3.878,53 TL farkın davacı şirket tarafından düzenlenen 22/03/2011 tarihli 175264 sıra numaralı 3.997,53 TL tutarındaki faturanın ve 10/05/2011 tarihindeki 120 TL tahsilatın, davalı şirketin Ticari defterinde olmamasından kaynaklandığı, davacı şirketin kendi lehine delil teşkil edebilecek usulüne uygun tutulmuş Ticari defterleri uyarınca, üstlendiği kargo taşıma işi dolayısıyla davalı şirketten, birleşen dava dosyasında dava konusu yapılan 780 TL alacağın, davacı şirketin Cari hesabına kaydedilmesi nedeniyle düşüldükten sonra belirlendiği üzere 3.053,13 TL alacaklı olduğu, bekletici mesele yapılmasına karar verilen ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/667 E. sayılı dosya üzerinden taşıma işleminin anlaşmaya uygun olarak gerçekleştirilmediği, fatura konusu hizmetin eksik yapıldığı iddiasıyla açılan davanın bekletici mesele yapılması kabul olunmuş ise de, verilen kararın ...liğe çıkartmak üzere davalı vekiline verilen kesin süre içerisinde ara kararın yerine getirilmediği, bu nedenle davalının taşıma işleminin davacı şirketçe tam olarak gerçekleştirilmediğine ilişkin iddiası göz önüne alınmaksızın, davacı tarafından taşıma işinin gerçekleştirildiği ve bu taşıma işi neticesinde de icra takibine dayanak teşkil eden faturadan kaynaklı bakiye alacağının bulunduğu, davalının ise davacıdan 780 TL tutarında Cari Hesap alacağı olmadığı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Birleşen dava, 780 TL Cari Hesap alacağının davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
HUMK’nın 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 1.000,00 TL’yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Bu miktar, karar tarihi olan 02.04.2015 tarihi itibariyle 2.080,00 TL'dir. Dava değeri 780,00 TL olarak gösterilmiş olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Yukarıda anılan madde hükmüne göre dava değeri temyiz sınırının altında kaldığından birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, taşıma nedeniyle oluşan navlunun tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ancak davalı vekili, davacı şirketin şeker siparişlerinin 67 adetini ilgili adrese hiç teslim edemediğini, 84 adet emtiayı da gününden sonra teslim ettiğini, taşıma ediminin anlaşmaya uygun olarak gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin bu sebeple prestij kaybına uğradığını, bu sebeple davalı aleyhine bir başka mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/667 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, anılan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, 20.01.2015 tarihli celsede davalı vekiline kararı tebliğe çıkarma işlemini gerçekleştirmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, bir sonraki celsede davalı vekili tarafından kararın henüz tebliğe çıkarılamadığı belirtilerek ek süre talebinde bulunulmuş ancak mahkemece ek süre verilmemiş, gerekçeli kararda ise ''....verilen süre içerisinde ara kararı yerine getirilmemiş, bu nedenle de mahkememizce davalının taşıma işleminin davacı şirketçe tam olarak gerçekleştirilmediğine ilişkin iddiası göz önüne alınmaksızın, davacı tarafından taşıma işinin gerçekleştirildiği ...'' denilerek, davalı savunmaları değerlendirilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyap sistemi üzerinden yapılan incelemede, ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/667 Esas sayılı 2011/472 Karar sayılı dava dosyasında, davacı tarafından hazırlanan şekerlemeleri içerir gönderilerin banka şubelerine teslim edilmek üzere davalı taşıyıcıya teslim edildiği, bu gönderilerden 23 adedin ...veyahut ... bank çalışanı olmadığı anlaşılan kişilere teslim edilmiş olmakla taşıyıcının yanlış kişiye mal teslimi nedeni ile tam kusurlu olduğundan davacının gerçekleşen zararından sorumlu olacağı, öte yandan teslim alanın ... - ... bank çalışanı olduğu anlaşılmakla birlikte yanlış şubeye teslim edilmiş olan 42 adet gönderi nedeni ile davalı taşıyıcının tam kusurundan söz edilemeyeceği, davacı gönderenin de yanlış teslimler nedeni ile müterafik kusurunun bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dosyanın temyiz incelemesinin henüz tamamlanmadığı görülmüştür.
Bu durumda, mahkemece bekletici mesele yapılmasına karar verilen ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/667 Esas sayılı 2011/472 Karar sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi veya davalının taşıma ediminin sözleşmeye uygun olarak ifa edilmediğine ilişkin savunmalarının ve delillerinin işbu dava dosyasında irdelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
(3) Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin HUMK’nın 432/4. maddesi hükmü uyarınca REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-01-2019, 11:39   #8
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Üstadım katkılarınız için çok teşekkür ederim. Bu durumda itirazın iptali davasını açmamı önerir misiniz? Yoksa başka nasıl bir yol izleyerek alacağın tahsilini sağlayabilirim?
Old 06-01-2019, 11:55   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

İcra Takibine yapılan itirazda borcum yoktur dediğinden itirazın iptali davası açıp devam edebilirsiniz.

Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından kural olarak cari hesap hükümleri uygulanamaz. Ticari teamül ile de cari hesap sözleşmesi oluşturulamaz. Ticari teamül somut olayda sadece taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olduğu halde hesap dönemleri belirlenmemişse hesap devrelerinin tespiti bakımından uygulanabilir. (TTK.m94/1)

Sizin olayınızda cari hesap sözleşmesi yoktur. Bir an için var olduğunu kabul etmiş olsanız bile faturaların vadeli olarak belirlenmesi, hesap döneminin fatura vade tarihleri olarak ele alınmasını gerektirir ki faturalar vadesinde ödenmediği için siz takibe koymuşsunuz. Bu açıdan da bir sorun olmayacaktır.
Kolay gelsin,
Old 06-01-2019, 12:57   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Dikici üstadın katkılarıyla zenginleşen konuya devamla...

1.Takip tarihi itibariyle muhasebe kaydı (borç/alacak?)

2.Taraflar arasındaki ilişki ve uygulamanın süresi ?

3.KDV. beyannamelerindeki beyan ?

Kahve molası
Old 06-01-2019, 14:25   #11
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargıtay -HGK

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2017/19-903
K. 2018/974
T. 25.4.2018

• TAKİBE SIKI SIKIYA BAĞLI OLAN DAVA ( Takip Dayanağı Olarak 38 Adet Fatura Gösterildiği Halde Taraflar Arasındaki Tüm Cari Hesap İlişkisinin Değerlendirme Konusu Yapılmış Olmasının Doğru Görülmediği - Fatura Alacağına Yönelik Başlatılan İcra Takibine Kısmi İtirazın İptali İstemi )
• FATURA ALACAĞINA YÖNELİK BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE KISMİ İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Yalnızca Takibe Konu Faturaların ve Faturalara Dair Ödemelerin Taraf Defterlerinde Kayıtlı Olup Olmadığı Hususunda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılacağı )
• İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Fatura Alacağına Yönelik Başlatılan İcra Takibine - Takip Dayanağı Olarak 38 Adet Fatura Gösterildiği Halde Taraflar Arasındaki Tüm Cari Hesap İlişkisinin Değerlendirme Konusu Yapılmış Olmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
2004/m.67
6102/m.89
ÖZET : Dava; fatura alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya ( Kapatılan ) 6. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.05.2013 gün ve 2012/107 E., 2013/139 K. sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 gün ve 2013/12959 E., 2013/19191 K. sayılı kararı ile;

"…Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten irsaliyeli faturalardan ve cari hesaptan doğan 23.943,77 TL alacağı olduğunu, davalının borcunu ödememesi sebebiyle başlatılan icra takibinde davalının asıl alacağa kısmen itiraz ettiğini, takibin durduğunu, ancak itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin faturalara konu malları imza karşılığı teslim ettiğini belirterek davalının asıl alacağın 10.941,83 TL'lik kısmı yönünden yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; müvekkilinin davacıya bakiye borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan delillere göre; taraf defterlerinin lehe delil vasıflarının olmadığı, davacı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 23.220,20 TL alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 12.138,37 TL alacaklı olduğu, dava ve takip konusu irsaliyeli faturaların bir bölümünde teslim alan kısmında isim ve imza bulunmakla birlikte davalı tarafça kabul edilip ödenen alacak miktarının bu faturaların bedellerini fazlasıyla karşıladığı, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve davalı tarafa yemin teklif ettiği, davalı yetkililerinin itiraz ettikleri 10.941,83 TL bedelli malları teslim almadıklarına ve davacıya bu miktar borçları olmadığına dair usulüne uygun yemin ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK'nın 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davaları, dayanağı olan takiple sıkı sıkıya bağlıdır. Somut olayda takip dayanağı olarak 38 adet fatura gösterildiği halde taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılmış olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda mahkemece yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…"

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava fatura alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketten fatura ve cari hesaptan kaynaklanan 23.943,77 TL bakiye alacağının bulunması sebebiyle başlatılan icra takibine davalının asıl alacağın 11.665,40 TL'lik kısmına ve bunun ferilerine haksız yere itiraz ettiğini ve takibin kısmen durdurulmasına karar verildiğini belirterek itirazın iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili bakiye borcun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece taraf defterlerinin lehe delil vasıflarının olmadığı, davacı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 23.220,20 TL alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 12.138,37 TL alacaklı olduğu, dava ve takip konusu irsaliyeli faturaların bir bölümünde teslim alan kısmında isim ve imza bulunmakla birlikte davalı tarafça kabul edilip ödenen alacak miktarının bu faturaların bedellerini fazlasıyla karşıladığı, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve davalı tarafa yemin teklif ettiği, davalı yetkililerinin itiraz ettikleri 10.941,83 TL bedelli malları teslim almadıklarına ve davacıya bu miktar borçları olmadığına dair usulüne uygun yemin ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece tarafların aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu kabul ettiğini, mahkemenin aralarında cari hesap ilişkisi olan tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadığını değerlendirmeden sırf takibe konu faturaların ödenip ödenmediğini araştırmasının cari hesap ilişkisinin kanunda düzenlenen maddelerine aykırılık oluşturacağını ve mahkemeyi de yanlış sonuçlara götürebileceğini belirterek direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından davalı şirketin hangi tarihli, hangi faturalara istinaden borcu kabul ve hangi faturalara istinaden borca itiraz ettiği konusunda hiçbir bildirimde bulunmadığını, borçlu şirketin itirazı sonucu açılan itirazın iptali davasının esasının takibe dayanak olan 2010 yılına ait olan 38 adet irsaliyeli fatura olduğunu, malların teslimatının da ispatlandığını, alacak talebi münhasıran faturalara dayandırıldığı halde 17.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların defterleri arasındaki farkın 2008 yılı fark devir alacağından kaynaklandığı ve bu fark alacağının tarafımızdan tevsik edici belgelerle kanıtlanması gerektiği yönündeki görüş bildirilmesi üzerine mahkemece 2008-2009 yılı alacak borç alacak ilişkisinin araştırıldığını, davalı defterlerinin kendi aleyhine delil teşkil ettiğini, bozma kararına uyulması gerektiğini belirtilerek temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, eldeki itirazın iptali davasında incelemenin takip konusu 38 adet fatura ve bu faturalara dair ödeme ile sınırlı olarak mı yoksa tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilmek suretiyle mi yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine dair sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK'nın cari hesaba dair hükümleri uygulanamayacaktır.

Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK'daki cari hesaba dair hükümleri uygulanamaz.

İtirazın iptali davası 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Ödeme emrine itirazın iptali davası, ( konusu borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan ) bir eda davasıdır.

İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine ( süresi içinde ) itiraz etmiş ( m.62 ) olan takip borçlusuna karşı açılır. Alacaklı davayı kazanırsa ( yani, mahkeme borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa ), mahkeme, borçlunun itirazının iptaline karar verir; işte bundan dolayı, bu davaya itirazın iptali davası denir.

İİK m. 68-68/a'daki yazılı belgelerden birine sahip bulunmayan alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmek ( yani, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini isteyebilmek ) için, yalnız itirazın iptali davası yoluna başvurabilir; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemez.

Buna karşılık, alacağı m.68-68/a'daki yazılı belgelerden birine bağlı olan alacaklı, itirazın iptali için mahkemede dava açmak ( m.67 ) veya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak ( m.68-68/a ) hususunda, bir seçim hakkına sahiptir.

İtirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu yapılmış olan alacaktır; bu nedenle, itirazın iptali davası açılmadan önce, borçlu itiraz ettiği borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı ( HMK 114/1-h ) yoktur ( Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Eylül 2017,s.107 ).

İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.

Kısmi ifaya dair kurallar ( taraflar arasındaki sözleşmenin akdedildiği ve icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan ) 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 84 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarih, 2006/19-260 E.-2006/251 K., Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2010 tarih, 2010/19-262 E.-2010/304 K. ve Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarih 2015/15-1830 E.-2016/98 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.

Somut olayda ise, taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı belirtilmekte, davacı davasını yalnızca 38 adet faturaya dayandırmakta ve davalı da ödeme savunmasında bulunmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında tarafların aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamasına karşın işlemlerini açık hesap ilişkisi olarak devam ettirdikleri, açık hesap ilişkisinde zaman zaman ödeme yapıldığı, birden fazla mal ya da hizmet bulunduğundan ilişkinin, ödemenin hangi faturaya istinaden yapıldığını belirtmeye elverişli olmadığı, uyuşmazlığın ancak açık hesap ilişkisinin sonuna kadar incelenerek çözümlenebileceği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.04.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
Old 06-01-2019, 14:26   #12
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Dikici üstadın katkılarıyla zenginleşen konuya devamla...

1.Takip tarihi itibariyle muhasebe kaydı (borç/alacak?)

2.Taraflar arasındaki ilişki ve uygulamanın süresi ?

3.KDV. beyannamelerindeki beyan ?

Kahve molası

1. Takip tarihi itibarıyla alacaklıyız. Vadesi gelmiş faturalar açısından takibi başlattık.

2. Müvekkil karşı tarafa mal satıyor. Birkaç senedir açık hesap çalışıyorlar.

3. KDV beyannameleri ile ilgili neyi öğrenmek istiyorsunuz?
Old 06-01-2019, 14:31   #13
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Faturaların KDV'si..... ödeme /mahsup ?
Old 06-01-2019, 14:36   #14
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Faturaların KDV'si..... ödeme /mahsup ?

Yani müvekkilin faturaların KDV’sini ödediğini ya da mahsup ettiğini mi soruyorsunuz Üstadım?
Old 06-01-2019, 14:36   #15
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Dikici üstadın katkılarıyla zenginleşen konuya devamla...

1.Takip tarihi itibariyle muhasebe kaydı (borç/alacak?)

2.Taraflar arasındaki ilişki ve uygulamanın süresi ?

3.KDV. beyannamelerindeki beyan ?

Kahve molası

1. Takip tarihi itibarıyla alacaklıyız. Vadesi gelmiş faturalar açısından takibi başlattık.

2. Müvekkil karşı tarafa mal satıyor. Birkaç senedir açık hesap çalışıyorlar.

3. KDV beyannameleri ile ilgili neyi öğrenmek istiyorsunuz?
Old 06-01-2019, 14:40   #16
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yani müvekkilin faturaların KDV’sini ödediğini ya da mahsup ettiğini mi soruyorsunuz Üstadım?

Evet.
Old 06-01-2019, 14:43   #17
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2017/19-903
K. 2018/974
T. 25.4.2018

• TAKİBE SIKI SIKIYA BAĞLI OLAN DAVA ( Takip Dayanağı Olarak 38 Adet Fatura Gösterildiği Halde Taraflar Arasındaki Tüm Cari Hesap İlişkisinin Değerlendirme Konusu Yapılmış Olmasının Doğru Görülmediği - Fatura Alacağına Yönelik Başlatılan İcra Takibine Kısmi İtirazın İptali İstemi )
• FATURA ALACAĞINA YÖNELİK BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE KISMİ İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Yalnızca Takibe Konu Faturaların ve Faturalara Dair Ödemelerin Taraf Defterlerinde Kayıtlı Olup Olmadığı Hususunda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılacağı )
• İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Fatura Alacağına Yönelik Başlatılan İcra Takibine - Takip Dayanağı Olarak 38 Adet Fatura Gösterildiği Halde Taraflar Arasındaki Tüm Cari Hesap İlişkisinin Değerlendirme Konusu Yapılmış Olmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
2004/m.67
6102/m.89
ÖZET : Dava; fatura alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya ( Kapatılan ) 6. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.05.2013 gün ve 2012/107 E., 2013/139 K. sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 gün ve 2013/12959 E., 2013/19191 K. sayılı kararı ile;

"…Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten irsaliyeli faturalardan ve cari hesaptan doğan 23.943,77 TL alacağı olduğunu, davalının borcunu ödememesi sebebiyle başlatılan icra takibinde davalının asıl alacağa kısmen itiraz ettiğini, takibin durduğunu, ancak itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin faturalara konu malları imza karşılığı teslim ettiğini belirterek davalının asıl alacağın 10.941,83 TL'lik kısmı yönünden yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; müvekkilinin davacıya bakiye borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan delillere göre; taraf defterlerinin lehe delil vasıflarının olmadığı, davacı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 23.220,20 TL alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 12.138,37 TL alacaklı olduğu, dava ve takip konusu irsaliyeli faturaların bir bölümünde teslim alan kısmında isim ve imza bulunmakla birlikte davalı tarafça kabul edilip ödenen alacak miktarının bu faturaların bedellerini fazlasıyla karşıladığı, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve davalı tarafa yemin teklif ettiği, davalı yetkililerinin itiraz ettikleri 10.941,83 TL bedelli malları teslim almadıklarına ve davacıya bu miktar borçları olmadığına dair usulüne uygun yemin ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK'nın 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davaları, dayanağı olan takiple sıkı sıkıya bağlıdır. Somut olayda takip dayanağı olarak 38 adet fatura gösterildiği halde taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılmış olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda mahkemece yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…"

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava fatura alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketten fatura ve cari hesaptan kaynaklanan 23.943,77 TL bakiye alacağının bulunması sebebiyle başlatılan icra takibine davalının asıl alacağın 11.665,40 TL'lik kısmına ve bunun ferilerine haksız yere itiraz ettiğini ve takibin kısmen durdurulmasına karar verildiğini belirterek itirazın iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili bakiye borcun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece taraf defterlerinin lehe delil vasıflarının olmadığı, davacı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 23.220,20 TL alacaklı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 12.138,37 TL alacaklı olduğu, dava ve takip konusu irsaliyeli faturaların bir bölümünde teslim alan kısmında isim ve imza bulunmakla birlikte davalı tarafça kabul edilip ödenen alacak miktarının bu faturaların bedellerini fazlasıyla karşıladığı, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve davalı tarafa yemin teklif ettiği, davalı yetkililerinin itiraz ettikleri 10.941,83 TL bedelli malları teslim almadıklarına ve davacıya bu miktar borçları olmadığına dair usulüne uygun yemin ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece tarafların aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu kabul ettiğini, mahkemenin aralarında cari hesap ilişkisi olan tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadığını değerlendirmeden sırf takibe konu faturaların ödenip ödenmediğini araştırmasının cari hesap ilişkisinin kanunda düzenlenen maddelerine aykırılık oluşturacağını ve mahkemeyi de yanlış sonuçlara götürebileceğini belirterek direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından davalı şirketin hangi tarihli, hangi faturalara istinaden borcu kabul ve hangi faturalara istinaden borca itiraz ettiği konusunda hiçbir bildirimde bulunmadığını, borçlu şirketin itirazı sonucu açılan itirazın iptali davasının esasının takibe dayanak olan 2010 yılına ait olan 38 adet irsaliyeli fatura olduğunu, malların teslimatının da ispatlandığını, alacak talebi münhasıran faturalara dayandırıldığı halde 17.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların defterleri arasındaki farkın 2008 yılı fark devir alacağından kaynaklandığı ve bu fark alacağının tarafımızdan tevsik edici belgelerle kanıtlanması gerektiği yönündeki görüş bildirilmesi üzerine mahkemece 2008-2009 yılı alacak borç alacak ilişkisinin araştırıldığını, davalı defterlerinin kendi aleyhine delil teşkil ettiğini, bozma kararına uyulması gerektiğini belirtilerek temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, eldeki itirazın iptali davasında incelemenin takip konusu 38 adet fatura ve bu faturalara dair ödeme ile sınırlı olarak mı yoksa tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilmek suretiyle mi yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine dair sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK'nın cari hesaba dair hükümleri uygulanamayacaktır.

Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK'daki cari hesaba dair hükümleri uygulanamaz.

İtirazın iptali davası 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Ödeme emrine itirazın iptali davası, ( konusu borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan ) bir eda davasıdır.

İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine ( süresi içinde ) itiraz etmiş ( m.62 ) olan takip borçlusuna karşı açılır. Alacaklı davayı kazanırsa ( yani, mahkeme borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa ), mahkeme, borçlunun itirazının iptaline karar verir; işte bundan dolayı, bu davaya itirazın iptali davası denir.

İİK m. 68-68/a'daki yazılı belgelerden birine sahip bulunmayan alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmek ( yani, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini isteyebilmek ) için, yalnız itirazın iptali davası yoluna başvurabilir; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemez.

Buna karşılık, alacağı m.68-68/a'daki yazılı belgelerden birine bağlı olan alacaklı, itirazın iptali için mahkemede dava açmak ( m.67 ) veya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak ( m.68-68/a ) hususunda, bir seçim hakkına sahiptir.

İtirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu yapılmış olan alacaktır; bu nedenle, itirazın iptali davası açılmadan önce, borçlu itiraz ettiği borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı ( HMK 114/1-h ) yoktur ( Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Eylül 2017,s.107 ).

İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.

Kısmi ifaya dair kurallar ( taraflar arasındaki sözleşmenin akdedildiği ve icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan ) 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 84 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarih, 2006/19-260 E.-2006/251 K., Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2010 tarih, 2010/19-262 E.-2010/304 K. ve Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarih 2015/15-1830 E.-2016/98 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.

Somut olayda ise, taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı belirtilmekte, davacı davasını yalnızca 38 adet faturaya dayandırmakta ve davalı da ödeme savunmasında bulunmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında tarafların aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamasına karşın işlemlerini açık hesap ilişkisi olarak devam ettirdikleri, açık hesap ilişkisinde zaman zaman ödeme yapıldığı, birden fazla mal ya da hizmet bulunduğundan ilişkinin, ödemenin hangi faturaya istinaden yapıldığını belirtmeye elverişli olmadığı, uyuşmazlığın ancak açık hesap ilişkisinin sonuna kadar incelenerek çözümlenebileceği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.04.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

Üstadım tam da aradığım karar buydu çok teşekkür ediyorum. Gerçekten makbule geçti.
Old 06-01-2019, 14:45   #18
Av. Fatih KOCATÜRK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Evet.

Onu bilmiyorum açıkçası Üstadım. Olayımıza nasıl bir etkisi olur?
Old 06-01-2019, 14:53   #19
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Noksan bilgi kalmasın...diye.

HGK.'nın işinize yaramasına sevindim. Kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Açık Hesap Usulü=Cari Hesap mıdır? alphukuk Meslektaşların Soruları 2 16-08-2018 21:18
Cari Hesap ve Alacağın Temliki: Cari hesaba kayıtlı alacaklar temlik edilebilir mi gduzsoy Meslektaşların Soruları 1 14-09-2010 01:19
cari hesap Av. İbrahim YİĞİT Meslektaşların Soruları 7 11-09-2009 13:16
cari hesap sözleşmesi - itirazın iptali davası whocookchu Meslektaşların Soruları 6 15-01-2009 18:29
cari hesap sözleşmesi ve İ.İ.K 68 -b maddesi Gürkan Çalışkan Meslektaşların Soruları 3 18-09-2008 17:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06048012 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.