Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Evlilik Dışı Çocuğun Anne Bakımından Durumu

Yanıt
Old 16-09-2011, 09:43   #1
stajyerav

 
Varsayılan Evlilik Dışı Çocuğun Anne Bakımından Durumu

Merhaba meslektaşlarım,
Bir kadın var adı Ayşe olsun. Ayşe Ali adlı biriyle imam nikahı kıyıyor ve birlikte oluyorlar. Bu birliktelikten bunların bir kızı oluyor. Ancak Ali Fatma adlı başka bir bayanla evli. Ali doğan çocuklarını resmi nikahlı eşi Fatma'nın üstüne yapıyor. Yani çocuğun annesi nüfusta Fatma gözüküyor. Ayşe şimdi çocuğu kendi üzerine almak istiyor. Bu durumda ne yapması gerekir. (Olayda Ali çocuk evde doğmuştur diye beyan ediyor ve Fatma'nın üstüne yapıyor. Ayşe'nin de elinde çocuğun hastenede doğduğuna dair belge var.) Kanımca Ayşe nüfusun düzeltilmesi davası açmalı yoksa yanılıyor muyum?
Old 16-09-2011, 12:31   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

"anne olduğunu ileriye süren kişinin nüfua kayıt düzeltme davası açma hakkı vardır. Süreye tabi değildir. Davanın kabulü halinde kayıt baba hanesinde kalır. Çocuğun anne adı düzeltilir. davacı kadının nüfus kaydına da meşruat verilir.Dava nüfusta kayıtlı anne ve baba aleyhine açılır. " (Eski cevaplarımızdan )

T.C.
YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7383

K. 2007/8269

T. 9.10.2007

• NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ ( Çocukların Anne Adının/Davacı Annenin Nüfus Kaydındaki Beyanlar Hanesine Bu Konuda Meşruat Verilmesi İle Yetinileceği - Çocuklara Ait Baba Hanesindeki Kaydın Tümünün İptal Edilemeyeceği )

• BEYANLAR HANESİ ( Çocukların Anne Adının İptali ve Davacı Kütüğe Kayıt ve Tescili - Davacı Annenin Nüfus Kaydındaki Beyanlar Hanesine Bu Konuda Meşruat Verilmesi İle Yetinileceği )

• HANE KAYDININ İPTALİ ( Çocukların Anne Adının İptali ve Davacı Kütüğe Kayıt ve Tescili - Çocuklara Ait Baba Hanesindeki Kaydın Tümünün İptal Edilemeyeceği )

5490/m.35

ÖZET : Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında; anne adlarının değiştirilmesi istenen çocukların babalarının nüfus kütüğündeki kayıtlarında yer alan anne adlarının iptali ile davacı kütüğe kayıt ve tescili ile davacının nüfus kaydındaki beyanlar hanesine bu konuda meşruat verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bu üç çocuğa ait baba hanesindeki kaydın tümünün iptali ile davacı hanesine tescillerine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesinde nüfus kaydında davalı Zöhre çocukları olarak görünen Zehra, Muhammet Ali ve Esra Havva'nın anne adlarının gerçek anneleri Hatice olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalılardan Mehmet ile 1987 yılında evlendiğini ve bu evlilikten Muhammet Ali, Esra Havva, Zehra ve Eyüp adında 4 çocukları dünyaya geldiğini, bunlardan Eyüp dışındakilerin annelerinin davalı Mehmet'in resmi eşi olan Zöhre üzerine kaydedildiğini, aslında bu 4 çocuğun annesinin müvekkili olduğunu ileri sürerek Muhammet Ali, Esra Havva ve Zehra'nın anne adlarının davacı Hatice olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, istem gibi her üç çocuğun annelerinin Zöhre olmayıp Hatice olduğu anlaşıldığının kayıtlarının iptali ile çocukların baba adlarının Mehmet, anne adlarının ise Hatice olarak yazılması suretiyle davacı Hatice'nin nüfus hanesine tesciline karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Mahkemece kanıtlanan davada anne adlarının değiştirilmesi istenen Muhammet Ali, Esra Havva ve Zehra'nın babalarının nüfus kütüğündeki kayıtlarında yer alan ve Zöhre olarak görünen anne adlarının iptali ile Hatice olarak kütüğe kayıt ve tescili ile davacı Hatice Mağara'nın nüfus kaydındaki beyanlar hanesine bu konuda meşruat verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bu üç çocuğa ait baba hanesindeki kaydın tümünün iptali ile davacı Hatice hanesine tescillerine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-09-2011, 17:59   #3
Av.Ali ŞAN

 
Varsayılan

A. Genel olarak soybağının kurulması

MADDE 282.- Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.

Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.

Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.

B. Davada yetki ve yargılama usulü

I. Yetki

MADDE 283.- Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

II. Yargılama usulü

MADDE 284.- Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır:

1. Hâkim maddî olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.

2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.

konu ile ilgili yargıtay kararı;
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/2-572
K. 2005/551
T. 28.9.2005
• SOYBAĞININ TESPİTİ ( Nüfus Kaydının İptali - Aile Mahkemelerinin Görevi Kapsamında Olduğu )
• NÜFUS KAYDININ İPTALİ ( Soybağının Tespit Edilmesi Gereken Hallerde Soybağının Tespiti ile Birlikte Açılması Halinde Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi Değil Aile Mahkemesi Olduğu )
• GÖREV ( Soybağının Tespit Edilmesi Gereken Hallerde Soybağının Tespiti ile Birlikte Açılması Halinde Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi Değil Aile Mahkemesi Olduğu )
4721/m.282
1587/m.46
ÖZET : Dava, soybağının tespiti ve buna bağlı olarak nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 282.maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Nüfus Kanununun 46. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılır. Ancak nüfus kayıtlarının davacının talebi gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerekir. O halde her iki davanın birlikte açılması halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi değil Aile Mahkemesidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "soybağı ve nüfus kaydının düzeltilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 1.Aile Mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 12.10.2004 gün ve 2004/331 E. 104 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 21.02.2005 gün ve 2004/16747-2469 sayılı ilamı ile;

( ... Dava Hasan ve Fatma yönünden nüfus kaydının iptali, Kazım ve Fadima yönünden soybağı davasıdır.Yargılama sürdürülerek varsa taraf delilerinin toplanıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : A-DAVA KONUSU: Dava, soybağının tespiti ve buna bağlı olarak nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir.

B-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı, nüfus kayıtlarında anne ve babası olarak gözüken Fatma Yardımcı ve Hasan Yardımcı’nın gerçek anne ve babası olmadığını, gerçek anne ve babasının Fadıma Türkoğlu ve Kazım Türkoğlu olduğunu, bu durumun tespiti ile nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.

C-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalılar Kazım ve Fadıma Türkoğlu ile Fatma ve Hasan Yardımcı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.

D-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Adana Asliye 3. Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Aile Mahkemesine devretmiştir.

D Adana 1.Aile Mahkemesi ise davanın soybağı davası olmayıp nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olduğunu açıklayarak davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME: Hükmün davalılar Hasan ve Fatma Yardımcı tarafından temyizi üzerine Özel Daire, yukarıda açıklanan şekilde, Aile Mahkemesinin davaya bakması gerektiği gerekçesi ile kararı bozmuş, mahkeme önceki kararında direnmiştir, direnme kararı davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

E-UYUŞMAZLIK: Davanın niteliği ve buna bağlı olarak davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine mi, yoksa Aile Mahkemesine mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.

a )Ön sorun değerlendirilmesi;

Yukarıda da açıklandığı üzere dava kendisine açılan Asliye Hukuk Mahkemesi, görevli olmadığına, davaya bakmakla aile mahkemesinin görevli olduğuna karar vermiştir; dosya kendisine gönderilen aile mahkemesi ise kendisinin görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu yolunda karar ittihaz etmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Özel Daire davaya aile mahkemesinin bakması gerektiği gerekçesiyle hükmü bozmuştur.

Bu bozma üzerine dosya kendisine ulaşan aile mahkemesinin ilk oturumunda, davacı vekili ile davalılar bozma kararına uyulmasını istemişlerdir. Aile mahkemesi tarafların bozmaya uyulmasını istemelerine karşın bozma kararına uymayıp asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin ilk kararında direnmiştir.

Bu durumda her iki tarafın uyma kararı verilmesini istemeleri halinde, yerel mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği bir ön sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bilindiği gibi H.U.M.K.nun 429. maddesi hükmüne göre, Yargıtay bozma kararı üzerine hakim, tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hakim, kural olarak Yargıtay bozma ilamına uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp serbest takdir yetkisine sahiptir. Eş anlatımla hakim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararında direnebilir.

Ana kural bu olmakla birlikte bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden ( re'sen ) göz önünde bulundurması gereken hususlardan olmaması halinde, taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme bu bozmaya uymak zorunda olup, direnme kararı veremez. Yargıtay'ın çekişmeli yargıda yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması bu doğrultudadır ( Hukuk Genel Kurulu'nun 25.06.1997 gün, E: 1997/11-313, K:1997/ 569, 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117, 19.02.1992 gün, 635-82, 23.02.1994 gün, 936-94, 27.01.1999 gün, 26-4 sayılı kararları ).

Somut olayda taraflar bozma ilamına uyulmasını istemiş iseler de, Genel Kurulda yapılan görüşmeler sonunda; Özel Dairenin bozma sebebi yaptığı konu kamu düzenine ilişkin görülmüş ve bu nedenle yerel mahkemenin her iki tarafın bozmaya uyulmasını istemelerine rağmen direnebileceği sonucuna varılmıştır.

Db )Direnmenin değerlendirmesi ;

Davacı, Kazım ve Fadıma Türkoğlu’nun gerçek anne babası olduğunun tespitini, nüfus kayıtlarında anne babası gözüken ancak gerçek anne ve babası olmayan Hasan ve Fatma Yardımcı’nın nüfus kayıtlarından çıkarılmayı ve nüfus kaydının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.

Dava Kazım ve Fadıma açısından soybağı, Hasan ve Fatma açısından nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır.

4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5133 sayılı Kanun ile değişik 4/1 maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) doğan bütün dava ve işlere Aile Mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir.

Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 282.maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Nüfus Kanununun 46. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılır. Ancak nüfus kayıtlarının davacının talebi gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerekir. O halde her iki davanın birlikte açılması halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi değil Aile Mahkemesidir.

Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx
Old 19-09-2011, 18:23   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

HGK.nun böyle bir kararı mevcut ise de, bu kararı doğrulayan başka bir karara rastlayamadım. Aksine , nüfusta kayıt düzeltilmesi davalarına bakan 18 HD. ve soybağı uyuşmazlıklarına bakan 2.HD. si, HGK kararından sonra verdikleri kararlarda , açılacak davanın Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36 maddesinde düzenlenen "nüfusta kayıt düzeltilmesi " davası olduğuna dair görüşlerini sürdürmektedir. Örnek olarak bu kararlardan bir tanesine ilk cevabımda yer vermiştim. Aşağıdaki kararlar ve bilmsel görüş te , ilk cevabımdaki görüşü desteklemektedir.
"" Bir çocuğun nüfus kütüğünde kendini doğuran kadından başka bir kadın üzerinde kayıtlı olduğu durumlarda veya böyle bir kayıt olmamasına rağmen annesi olarak bilinen kadının gerçekte annesi olmadığı durumlarda annelik çekişmelidir. Çocuğun nüfus kütüğünde annesinden başka bir kadının üzerinde kaydedilmesi örneğin; çocuğun hastanede yanlışlıkla veya bilerek bir başka çocukla değiştirilmesi yada çocuğun kaçırılarak başka bir kadından doğmuş gibi onun adına kaydedilmesi şeklinde olabilir. Ülkemizde en çok karşılaşılan durum ; biri resmi nikahlı , diğeri veya diğerleri imam nikahlı * olmak üzere birden fazla kadınla birlikte olan kişilerin , i.nik.lı kadından doğan çocukları resmi nikahlı eşin üzerine kaydettirmeleri sonucunda meydana gelmektedir. ""

"" Çocuğun nüfus kütüğünde annesinden başka bir kadının üzerinde kayıtlı olması durumunda , yanlış kayıt uygulamada Nüfus Kütüğünün Tashih Edilmesi Davası olarak isimlendirilen dava yoluyla düzeltilir ( MK m. 39,42,46 ; önceki MK 29,44: Eski Nüfus Kanunu m.46 *) Bu dava niteliği gereği bir tespit davasıdır ve herhangi bir süreye bağlı olmaksızın açılabilir. Çocuk ile annesi arasındaki soybağı doğum anından itibaren kurulur. Nüfus kütüğüne yapılan kayıt kurucu değil açıklayıcı niteliktedir. "" ( Soybağı Kurulması ... Yrd.Doç.Dr. Mehmet Beşir Acabey, 2002 sh:224-225 )
* Nüfus Hizmetleri K.madde 36

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...php?t=56569Bkn

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=1525 deki tartışmalar.

T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7384

K. 2007/8804

T. 23.10.2007

• KAYIT DÜZELTME DAVASI ( Taraf ve Tanık İfadelerinden Davalıların Bir Kısmının Nikahsız Eşin Çocukları Olmasına Rağmen Nikahlı Eşin Çocukları Olarak Nüfusa Kaydedildiğinin Anlaşıldığı - Ayrıca DNA Testine Gerek Olmadığı )

• DNA TESTİ ( Kayıt Düzeltme Davası - Taraf ve Tanık İfadelerinden Davalıların Bir Kısmının Nikahsız Eşin Çocukları Olmasına Rağmen Nikahlı Eşin Çocukları Olarak Nüfusa Kaydedildiğinin Anlaşıldığı/Teste Gerek Olmadığı )

• USUL EKONOMİSİ ( Kayıt Düzeltme Davası - Taraf ve Tanık İfadelerinden Davalıların Nikahsız Eşin Çocukları Olmasına Rağmen Nikahlı Eşin Çocukları Olarak Nüfusa Kaydedildiğinin Anlaşıldığı/Ayrıca DNA Testi Yapılmayacağı )

• NÜFUS İDARESİ TEMSİLCİSİ ( Kayıt Düzeltme Davası - Nüfus idaresi Temsilcisinin Karar Başlığında Gösterileceği )

• KARAR BAŞLIĞI ( Kayıt Düzeltme Davası - Nüfus idaresi Temsilcisinin Karar Başlığında Gösterileceği )

5490/m.35

ÖZET : Kayıt düzeltme davasında; duruşmada dinlenen tanık beyanlarından, davalılardan bir kısmının nikahsız eşten dünyaya gelmiş olmalarına karşın babalarının nikahlı eşinden doğmuş gibi nüfusa kayıt ve tescil edildikleri tüm tarafların açık beyan ve kabulleri ile kanıtlanmış bulunduğu anlaşılmaktadır. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Ortada hiç bir uyuşmazlık ve aksine bir iddia mevcut değilken mahkemenin ayrıca DNA testini de yaptırmak istemesi,
Nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memurunun huzuru ile görülüp karara bağlanacağından mahkemece duruşmalara davalı olarak kabul edilen nüfus idaresi temsilcisinin karar başlığında gösterilmemiş olması yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesinde nüfus kaydında davacı çocukları olarak görünen davalılar Haluk, Neslihan, Betül ve Aslı'nın gerçek anneleri davalı Hatice T.. nüfusuna yazılması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı Saniye 'un davalı Kemal ile resmen evli olmasına karşın Hatice adındaki kadınla birlikte yaşamasından dolayı Haluk, Neslihan, Betül ve Aslı 'un dünyaya geldiğini, bu çocukların hepsinin nikahlı eşi Saniye tarafından dünyaya getirilmiş gibi nüfus kütüğüne kaydedildiğini, nüfusa yanlış yazılan anne adlarının düzeltilmesini, Saniye isminin iptali ile bu dört çocuğun annelerinin Hatice olarak nüfus kütüğüne kayıt ve tescilini istemiş, mahkemece davalılardan Haluk, Neslihan, Betül ve Aslı'nın gerçek annelerinin davacı Saniye mi, yoksa Hatice mi olduğunun tıbben tespiti için DNA testi yapılması gerektiği, mahkemenin doğru sicil oluşturmakla görevli bulunduğu, davacı vekilinin DNA testi yapılması için mahkemeye yardımcı olmadığı ve Nüfus Müdürlüğünün de davalı gösterilmediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, özellikle duruşmada dinlenen tanık beyanlarından, davalılardan Haluk, Neslihan, Betül ve Aslı'nın Hatice adındaki kadından dünyaya gelmiş olmalarına karşın babaları Kemal'in nikahlı eşi olan Saniye dan doğmuş gibi nüfusa kayıt ve tescil edildikleri, gerçek annelerinin Saniye olmayıp Hatice olduğu, tüm tarafların açık beyan ve kabulleri ile kanıtlanmış bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemelerin doğru sicil oluşturmak için gerçeği tüm yönleri ile araştırmaları ve elde ettikleri kanaate göre karar vermeleri kural olarak doğrudur. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. maddesinin son fıkrasına göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Ortada hiç bir uyuşmazlık ve aksine bir iddia mevcut değilken ve dava da hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kanıtlanmışken mahkemenin ayrıca DNA testini de yaptırmak istemesi, yukarıda değinilen Anayasa hükmüne uygun düşmemektedir.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak kanıtlanmış bulunan davanın kabulü yolunda hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile reddi,
2- Nüfus Müdürlüğü davada taraf olarak gösterilmemiş olsa bile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36/1-a madde ve bendi uyarınca kayıt düzeltme davalarının nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memurunun huzuru ile görülüp karara bağlanacağından mahkemece duruşmalara davalı olarak kabul edilen nüfus idaresi temsilcisinin karar başlığında gösterilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/9320

K. 2009/8619

T. 19.10.2009

• MÜKERRER NÜFUS KAYDININ İPTALİ TALEBİ ( Davacının Farklı Anne Baba Adıyla Hatalı Olarak Kaydedildiği - Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde Görüleceği )

• HATALI NÜFUS KAYDININ İPTALİ TALEBİ ( Davacının Farklı Anne Baba Adıyla Mükerrer Olarak Kaydedildiği - Asliye Hukuk Mahkemesince Görevsizlik Kararı Verilerek Dosyanın Aile Mahkemesine Gönderilmesine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

• GÖREVSİZLİK KARARI ( Hatalı Nüfus Kaydının İptali Talebi - Asliye Hukuk Mahkemesince Görevsizlik Kararı Verilerek Dosyanın Aile Mahkemesine Gönderilmesine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

5490/m.36

ÖZET : Davacı mükerrer olarak farklı kişilerden doğma olarak nüfusa kaydedildiğini ileri sürerek nüfus kaydının iptalini talep etmiştir. Dava niteliği itibariyle hatalı yapılan nüfus kaydının iptali ve doğru olarak nüfusa tesciline ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosyanın Aile Mahkemesine gönderilmesi kararı hukuka aykırıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde davalı Müslüm Özcan'ın gerçekte Hüseyin ve Fatma'dan olma 26.08.1956 doğumlu olduğunu ancak mükerrer olarak Ali ve Hürü'den olma 01.08.1955 doğumlu olarak nüfusa kaydedildiği ileri sürülerek Müslüm Özcan'ın Ali ve Hürü'den olma nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın yetkili ve görevli Mersin Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Müslüm Özcan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili dilekçesinde; davalı Müslüm Özcan'ın gerçekte Hüseyin ve Fatma'dan olma 26.08.1956 doğumlu olduğunu ancak mükerrer olarak Ali ve Hürü'den olma 01.08.1955 doğumlu olarak nüfusa kaydedildiğini ileri sürerek, Müslüm Özcan'ın Ali ve Hürü'den olma nüfus kaydının iptalini istemiş, mahkemece nesep davası olduğu gerekçesi ile aile mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava, bu niteliği itibariyle hatalı yapılan nüfus kaydının iptali ve doğru olarak nüfusa tesciline ilişkin olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan; mahkemece tarafların göstereceği deliller toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçe ile görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/1476

K. 2011/3794

T. 22.3.2011

• NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ TALEBİ ( Tespit İstemini de İçerdiğinin Kabul Edileceği - Doğru Sicili Oluşturmak Zorunluluğu da Gözetilerek Salt Tanık Beyanları İle Yetinilmemesi Gerektiği/DNA Testi Yaptırılacağı )

• NÜFUS SİCİLİNİN DOĞRU OLUŞTURULMASI ZORUNLULUĞU ( Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Talebi/Tespit İstemini de İçerdiğinin Kabul Edileceği - Salt Tanık Beyanları İle Yetinilmemesi Gerektiği/DNA Testi Yaptırılarak Rapor Alınacağı )

• DNA TESTİ ( Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Talebi/Tespit İstemini de İçerdiğinin Kabul Edileceği - Salt Tanık Beyanları İle Yetinilmemesi Gerektiği/DNA Testi Yaptırılarak Rapor Alınacağı )

5490/m.36

ÖZET : Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılar her ne kadar murislerinin nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemişlerse de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetildiğinde, düzeltme isteminin, tespit istemini de içerdiğinin kabulü gerekir. Doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, salt tarafların ve tanıkların beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek işin esası hakkında karar verilmelidir.
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisi K. A.'ın annesinin babası A. A.'ın ikinci eşi Asiye olduğu halde nüfus kütüğüne ilk eşi Hazare'nin annesi olarak kayıt edildiğini ileri sürerek K. A.'ın anne adının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisleri K. A.'ın annesinin babası A. A.'ın ikinci eşi A. olmasına rağmen, kayıtlara anne adının H. olarak geçtiğini bildirerek, muris K. A.'ın nüfus kayıtlarında gerekli düzeltmelerin yapılmasını istemiş, mahkemece, ana ismi düzeltilmesi istenen K. A.'ın 1993 yılında, muris E.'nin gerçek babası olduğu iddia edilen S. Y.'nin 1937 yılında, kayden annesi H.'nin ise 1991 yılında vefat ettikleri, kayıtlarının kapalı olduğu kapalı kayıtlardaki kişilerin şahsi durumları hakkında başkaları tarafından kayıt düzeltim davaları açılamayacağı ve bu kayıtların hukuki işlemlere esas alınamayacakları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin ölmesi sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacılar her ne kadar murisleri Kemal'in nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemişlerse de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetildiğinde, düzeltme isteminin, tespit istemini de içerdiğinin kabulü gerekir. Buna göre nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan tüm bu açıklamalar dikkate alınarak mahkemece öncelikle H. A.'ın varsa veraset belgeleri de dosyaya getirtilerek hukukları etkilenecek olan tüm mirasçılar davaya dahil edildikten sonra Hakimin, hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, salt tarafların ve tanıkların beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek işin esası hakkında tüm kanıtlar toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/3182

K. 2006/9332

T. 12.6.2006

• NÜFUS SİCİLİNİN DÜZELTİLMESİ ( Ana Adının - Davanın Hukuku Etkilenecek Olanlara Tevcihi Zorunluluğu/Annenin Nüfus Kaydı Getirtilerek Sağsa Kendisine Ölmüş İse Husumetin Mirasçılarına Yöneltilerek Taraf Teşkili Gereği )

• ANA ADININ DÜZELTİLMESİ ( Nüfus Kaydı Getirtilerek Sağsa Kendisine Ölmüş İse Husumetin Mirasçılarına Yöneltilerek Taraf Teşkili Gereği - Davanın Hukuku Etkilenecek Olanlara Tevcihi Zorunluluğu )

• TARAF TEŞKİLİ ( Nüfus Sicilinde Ana Adının Değitirilmesi - Annenin Nüfus Kaydı Getirtilerek Sağsa Kendisine Ölmüş İse Husumetin Mirasçılarına Yöneltilerek Taraf Teşkili Gereği )

1086/m.
73

ÖZET : Dava nüfus sicilinin düzeltilmesine ilişkin olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca sonuçta hukuku etkilenecek olanlara tevcihi zorunludur. Mahkemece davacının annesi olduğunu iddia ettiği Hatice'nin nüfus kaydı getirtilerek sağ olması halinde kendisinin hasım olarak gösterilmesi, ölmüş ise husumetin mirasçılarına yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması suretiyle davanın görülüp sonuçlandırılması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Davcının Niğde Nüfus Müdürlüğü aleyhine açtığı davada, nüfus kütüğünde Fatma olan ana adının Hatice olarak düzeltilmesine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya içinde mevcut nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden davacının 10/4/1953 doğumlu olduğu, nüfusa 15/4/1953 tarihinde tescil edildiği, 15/4/1953 doğumlu olan ve nüfusa 29/4/1953 tarihinde tescil edilen Naciye Gümüştepe adlı bir kardeşinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkemece ana olduğu iddia edilen Hatice Gümüştepe'nin nüfus aile kaydının getirtilmediği anlaşılmıştır.
Dosya içeriğinden davacının doğum tarihi ile nüfus kaydına göre baba bir kardeşi Naciye'nin doğum tarihleri arasında beş günlük bir sürenin bulunduğu, davacı ile Naciye'nin ikiz oldukları ve aynı gün doğdukları konusunda bir iddianın da ileri sürülmediği görülmüştür. Bir kadının beş gün ara ile çocuk doğurması mümkün olmadığı halde, davacının Fatma olan ana adının Hatice olarak düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmektedir.
Hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, bu kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olup, bu hususa uyulmaması doğru bulunmamıştır.
Diğer taraftan, dava nüfus sicilinin düzeltilmesine ilişkin olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca sonuçta hukuku etkilenecek olanlara tevcihi zorunludur. Mahkemece davacının annesi olduğunu iddia ettiği Hatice Gümüştepe'nin nüfus kaydı getirtilerek sağ olması halinde kendisinin hasım olarak gösterilmesi, ölmüş ise husumetin mirasçılarına yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması suretiyle davanın görülüp sonuçlandırılması gerekirken eksik hasımla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 12.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-09-2019, 10:55   #5
Av. Talat

 
Varsayılan

Konu benzer olduğu için ayrı bir başlık açmıyorum.

Olayımızda imam nikahlı Ali ve Ayşe'den olma iki erkek çocuk, Ali'nin resmi nikahlı eşi Fatma ve Ali'nin kendisi adına nüfusa kayıt ve tescil ediliyor. Son tahlilde önce Fatma, bilahare de Ali vefat etmiştir. Fatma'nın Ali'den olma çocukları miras hisselerinin muhafazası için Ayşe'den olma çocuklarla Fatma arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesini talep ediyorlar.

Tespitlerim:
1. Öncelikle Asliye Hukuk mahkemesi nezdinde nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmalı
2. Bilahare Aile Mahkemesi nezdinde soybağı davası açılması

Sorularım:

1. Bu davaları Fatma'dan olma çocuklar açabilir mi?
Old 08-09-2019, 20:11   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Fatma'nın çocukları nüfus kaydının düzeltilmesi davası açabilirler...ancak soybagi davasına gerek yoktur....konu nüfus kaydının düzeltilmesi dir..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Evlilik dışı çocuğun velayeti annededir ama Av.Ş.Mukaddes Meslektaşların Soruları 23 26-11-2020 11:35
Evlilik dışı çocuğun evlat edinilmesi. Av.Hatice Sarıbardak Meslektaşların Soruları 2 28-06-2011 16:12
Evlilik Dışı Çocuğun Tanınması Fatma KAPUÇAM Meslektaşların Soruları 12 10-07-2009 01:01
evlilik dışı çocuğun, annesi sağken, dedesinin çocuğun vasisi olması, evlat edinmesi sciceks Meslektaşların Soruları 13 28-02-2008 17:53
Evlilik birliği devam ederken evlilik dışı doğmuş çoçukların durumu Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 3 14-08-2007 13:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08738208 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.