Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

okuma yazmayı bilmeyenin imzası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-12-2011, 11:21   #1
lawyer_721

 
Varsayılan okuma yazmayı bilmeyenin imzası

ths de bununla ilgili birkaç başlığa baktım ama tatmin olamadım. konu şu:
müvekkilimin okuma yazması yok, ancak birçok yerde imza atıyor. 2009 yılında da bir bonoyu imzalayıp, icraya veriliyor. süresinde icra takibine itiraz edip dava açıyor. açtığı davada imzanın kendisine ait olduğunu ancak alacaklının hileli davranışlarla kendisine imza attırıldığını öne sürüyor. ancak dilekçesinde bildirdiği adrese ve mernisteki adrese duruşma günü tebliğ edildiği halde tebliğat kendisine ulaşmıyor. bu nedenle dava takipsiz bırakıldığından işlemden kaldırılıyor ve icra takibi de kesinleşmiş oluyor.

soru 1: hangi yolu takip etmeliyim? menfi tespit davasını mı açayım?
soru 2: müvekkil diğer zamanlarda da imza atıyor. okuma yazma bilmediğini nasıl ispat edecek ve senetlerdeki soyutluk ilkesi karşısında müvekkil borçtan nasıl kurtulacak?
Old 01-12-2011, 12:28   #2
simurganka

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan lawyer_721
ths de bununla ilgili birkaç başlığa baktım ama tatmin olamadım. konu şu:
müvekkilimin okuma yazması yok, ancak birçok yerde imza atıyor. 2009 yılında da bir bonoyu imzalayıp, icraya veriliyor. süresinde icra takibine itiraz edip dava açıyor. açtığı davada imzanın kendisine ait olduğunu ancak alacaklının hileli davranışlarla kendisine imza attırıldığını öne sürüyor. ancak dilekçesinde bildirdiği adrese ve mernisteki adrese duruşma günü tebliğ edildiği halde tebliğat kendisine ulaşmıyor. bu nedenle dava takipsiz bırakıldığından işlemden kaldırılıyor ve icra takibi de kesinleşmiş oluyor.

soru 1: hangi yolu takip etmeliyim? menfi tespit davasını mı açayım?
soru 2: müvekkil diğer zamanlarda da imza atıyor. okuma yazma bilmediğini nasıl ispat edecek ve senetlerdeki soyutluk ilkesi karşısında müvekkil borçtan nasıl kurtulacak?

Sayın Lawyer_721,
Öncelikle şu soru aklıma geldi. Sizin müvekkiliniz olduğu halde neden size tebligat yapılmadı? Açmış olduğu davaya vekaletinizi mi sunmadınız?
2. kısımda belirttiğiniz soyutluk ilkesi kanımca burada devreye girmez. Zira soyutluk ilkesi, senedin doğumuna sebep olan hukuki ilişkinin geçersiz olmasının senedin geçerliliğine etki etmemesidir. Ama olaydaki durum senedin kıymetli evrak olarak geçerli olup olmadığı sorunudur, senedi doğuran alt ilişkiden bahsedilmiyor. Bu nedenle bu iddianız kanımca olay açısından ileri sürülemeyecektir.
Yine aynı kısımdan devam edersek Poroy/Tekinalp hocalar, kitabında defileri 4 kısımda incelemiştir. Geçersizlik defileri altında isnat defileri kısmında belirttiği gibi kıymetli evrakdaki imzayı bozan bir sebep varsa, örn; senet tehdit veya hile ile imzalatılmışsa, imza sahibinin bu defiyi iyiniyetli hamile karşı ileri sürüp süremeyeceği konusunda kanunda açıklık yoktur demektedir.
Bazı hocalara göre senet borçlu tarafından imzalanmakla imzanın serbest iradeyle atılmadığı durumlarda senedin 3. kişilerde uyandırdığı, imzanın hukuka uygun olduğu şeklindeki "görünüş"ten borçluyu sorumlu tutmak imkansızdır. Yani rızayı bozan sebeplerin, iyiniyetli dahi olsa her hamile karşı ileri sürülebileceğini savunurlar. (işinize yararsa Yarg. HGK 5.2.1972, 886/63 ve 11 HD 28.12.1976, 5621/5698)
Aslında hilede senede güven hukuki görünüş olgusunu senedi imzalayan yaratmamakta, 3. kişi buna sebep olmaktadır. Ancak burada baştan bir aksaklı bulunmaktadır. İmza edenin okuma-yazması yoktur. Burada aklıma vasiyetnamelerdeki durum aklıma geldi. Sonuçta bu kişi senedin içeriğini bilmek kaydıyla imza ile, parmak basarak vesair yollarla bu borç altına girecekti. Olayda imza olmasa başka yollarla yine bu borcu yüklenecekti. Kanımca imza edenin bu borcu bilmediğini, imza ederek ne tür sorumluluk altına girdiğini bilmediğini ispatlayarak bir nebze olsun size çıkış yolu olabilir. Ancak bu dediğim sanki karşı taraf için daha makul. Karşı taraf, imza eden bununla yüklendiği borcun farkındadır iddiasıyla bir adım öne geçebilir sanki.
Okuma yazma bilmediğini de milli eğitim müdürlüğünden alınan belgeler kanıtlayabilir. mahkeme imza edenin herhangi bir kaydının milli eğitim müd. olup olmadığını sorabilir. Yoksa başka ispat şekli aklıma gelmedi.
Son olarak 1. sorunuz için menfi tespit davası en mantıklı yol gibi geliyor bana.
Saygılar...
Old 01-12-2011, 12:44   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan lawyer_721
ths de bununla ilgili birkaç başlığa baktım ama tatmin olamadım. konu şu:
müvekkilimin okuma yazması yok, ancak birçok yerde imza atıyor. 2009 yılında da bir bonoyu imzalayıp, icraya veriliyor. süresinde icra takibine itiraz edip dava açıyor. açtığı davada imzanın kendisine ait olduğunu ancak alacaklının hileli davranışlarla kendisine imza attırıldığını öne sürüyor. ancak dilekçesinde bildirdiği adrese ve mernisteki adrese duruşma günü tebliğ edildiği halde tebliğat kendisine ulaşmıyor. bu nedenle dava takipsiz bırakıldığından işlemden kaldırılıyor ve icra takibi de kesinleşmiş oluyor.

soru 1: hangi yolu takip etmeliyim? menfi tespit davasını mı açayım?
soru 2: müvekkil diğer zamanlarda da imza atıyor. okuma yazma bilmediğini nasıl ispat edecek ve senetlerdeki soyutluk ilkesi karşısında müvekkil borçtan nasıl kurtulacak?

19. H.D.2004/13032 E. 2005/581 K. 02.02.2005
Karar:
Davacı vekili, müvekkilinin hırdavat işi ile uğraştığını ve okuma yazma bilmediğini davalının da bu durumdan faydalanarak, iki adet senet imzalatarak bunları ...TL ve ...TL bedelle doldurup müvekkili aleyhine takibe geçtiğini müvekkilinin davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, senetlerin imza dışındaki diğer kısımlarının davalı tarafından doldurulduğunu müvekkilinin vesayet altına alınması için dava açıldığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yıllardan beri esnaflık yaptığını ve ticari faaliyetlerde bulunduğunu, davacının müvekkiline senetleri imzalayıp bizzat verdiğini ve ödenmemesi üzerine takibe geçtiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının senede karşı ileri sürdüğü iddialarını yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine ve davalı yararına tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Sonuç: Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz aşamasında davalı yanca dosyaya ibraz edilen Çemişgezek İcra Tetkik Hakimliğinin 2004/1 esas sayılı dosyasında alınana Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İhtisas Kurulunun 27.8.2004 gün 2397 (B) nolu raporu ile de davacının bonoları imzaladığı tarihte hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..."
Old 01-12-2011, 13:11   #4
simurganka

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
19. H.D.2004/13032 E. 2005/581 K. 02.02.2005
Karar: Davacı vekili, müvekkilinin hırdavat işi ile uğraştığını ve okuma yazma bilmediğini davalının da bu durumdan faydalanarak, iki adet senet imzalatarak bunları ..."

Sayın Erden
Soruda benim anladığım kadarıyla imza atan bu durumdan haberdar ve bilerek ve isteyerek imza atıyor yani kötüniyetli. Hem bir defa değil birçok yerde imzası bulunuyor.
Ancak sizin sunduğunuz kararda deyim yerindeyse davacının "hiffet"inden yani davacının bu konudaki bilgisizliğinden yararlanıp senet imzalatılmış. Buradaki kişi iyiniyetli olarak düşünülmelidir. Oysa olayda imza eden durumu ve sonuçlarını biliyor gibi sanki.
Old 01-12-2011, 20:31   #5
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan simurganka
Sayın Lawyer_721,
Öncelikle şu soru aklıma geldi. Sizin müvekkiliniz olduğu halde neden size tebligat yapılmadı? Açmış olduğu davaya vekaletinizi mi sunmadınız?
2. kısımda belirttiğiniz soyutluk ilkesi kanımca burada devreye girmez. Zira soyutluk ilkesi, senedin doğumuna sebep olan hukuki ilişkinin geçersiz olmasının senedin geçerliliğine etki etmemesidir. Ama olaydaki durum senedin kıymetli evrak olarak geçerli olup olmadığı sorunudur, senedi doğuran alt ilişkiden bahsedilmiyor. Bu nedenle bu iddianız kanımca olay açısından ileri sürülemeyecektir.
Yine aynı kısımdan devam edersek Poroy/Tekinalp hocalar, kitabında defileri 4 kısımda incelemiştir. Geçersizlik defileri altında isnat defileri kısmında belirttiği gibi kıymetli evrakdaki imzayı bozan bir sebep varsa, örn; senet tehdit veya hile ile imzalatılmışsa, imza sahibinin bu defiyi iyiniyetli hamile karşı ileri sürüp süremeyeceği konusunda kanunda açıklık yoktur demektedir.
Bazı hocalara göre senet borçlu tarafından imzalanmakla imzanın serbest iradeyle atılmadığı durumlarda senedin 3. kişilerde uyandırdığı, imzanın hukuka uygun olduğu şeklindeki "görünüş"ten borçluyu sorumlu tutmak imkansızdır. Yani rızayı bozan sebeplerin, iyiniyetli dahi olsa her hamile karşı ileri sürülebileceğini savunurlar. (işinize yararsa Yarg. HGK 5.2.1972, 886/63 ve 11 HD 28.12.1976, 5621/5698)
Aslında hilede senede güven hukuki görünüş olgusunu senedi imzalayan yaratmamakta, 3. kişi buna sebep olmaktadır. Ancak burada baştan bir aksaklı bulunmaktadır. İmza edenin okuma-yazması yoktur. Burada aklıma vasiyetnamelerdeki durum aklıma geldi. Sonuçta bu kişi senedin içeriğini bilmek kaydıyla imza ile, parmak basarak vesair yollarla bu borç altına girecekti. Olayda imza olmasa başka yollarla yine bu borcu yüklenecekti. Kanımca imza edenin bu borcu bilmediğini, imza ederek ne tür sorumluluk altına girdiğini bilmediğini ispatlayarak bir nebze olsun size çıkış yolu olabilir. Ancak bu dediğim sanki karşı taraf için daha makul. Karşı taraf, imza eden bununla yüklendiği borcun farkındadır iddiasıyla bir adım öne geçebilir sanki.
Okuma yazma bilmediğini de milli eğitim müdürlüğünden alınan belgeler kanıtlayabilir. mahkeme imza edenin herhangi bir kaydının milli eğitim müd. olup olmadığını sorabilir. Yoksa başka ispat şekli aklıma gelmedi.
Son olarak 1. sorunuz için menfi tespit davası en mantıklı yol gibi geliyor bana.
Saygılar...
takibe itiraz ettiği zaman daha müvekkilim değildi, bana söylediği adresi dava dilekçesine yazdım, meğer yanlış adres vermiş. (okuma yazma bilmiyor; ama tutturmuş sen dilekçeyi yaz ben hallederim diye şimdi tekrar yanıma geldi)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kamulaştırmasız elatmaya dayalı tazminat davası - okuma yazma bilmeyenin murisin rızaen terki avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 2 08-03-2011 16:37
delilleri yazmayı unutmak ayşekömürcü Meslektaşların Soruları 4 23-02-2011 11:29
Hukuk mezununun dilekçe yazmayı bilmemesi Ayıp Mı? a_y_n_u_r Hukuk Lisans Eğitimi 20 11-09-2006 12:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05555606 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.