Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sigortalı çalışan avukatın emniyeti suistimal suçu işlemesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-05-2011, 07:33   #1
furugferruhzad

 
Varsayılan Sigortalı çalışan avukatın emniyeti suistimal suçu işlemesi

Bir avukat arkadaşın yanında eşi sigortalı olarak çalışıyor,işveren avukatın(eşi oluyor)yokluğunda ve bilgisi haricinde fazladan dava avansı alıyor ve istenmesine rağmen geri iade etmiyor(Bu arada sigortalı çalışan avukat aldığı avansın vekalet ücreti olarak verildiğini iddia ediyor ve buna ilişkin de serbest meslek makbuzunu düzenleyip muhasebeye veriyor)bu durumda her iki avukat hakkında da emniyeti suistimalden suç duyurusunda bulunuluyor,sorum:
1)İşveren avukatın cezai sorumluluğu var mıdır?(kimse başkasının fiilinden dolayı cezalandırılamaz suç ve ceza şahsidir benim görüşüm)
2)Sigortalı avukatın ceza alması durumunda hagb kararı verilebilir mi?
3)Hagb kararının baronun vereceği disiplin cezasına etkisi nedir?Saygılarımla.
Old 30-05-2011, 08:16   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
1)İşveren avukatın cezai sorumluluğu var mıdır?(kimse başkasının fiilinden dolayı cezalandırılamaz suç ve ceza şahsidir benim görüşüm)
1- İşveren avukatların sorumluluğu kabul edilmezse sigortalı avukatlar "sorumlu müdür" durumuna düşer ki bu durum meslek açısından kabul edilemez sakıncalar oluşturur. Müvekkilin asıl muhatabı işveren avukattır. Aşağıda sunulan Kanun maddesinde ve meslek kurallarında sözü edilen şahıs "işveren avukat"tır. Bu nedenle suç ve ceza şahsidir ilkesi gereği işveren avukat sorumludur.

Avukatlık Kanunu madde 34: "Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği'nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler."

Avukatlık Meslek Kuralları
- Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve tam bir sadakatle yürütür.

- Avukat işle ilgili giderleri karşılamak üzere avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların müvekkile zaman zaman bildirmeye ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri verilmesine dikkat edilir.

2- Yazılı belge yoksa avukatın kanıtlama zorunluluğu nedeniyle işi zor olacaktır:
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 04.05.2009
Esas No : 2008/13260
Karar No : 2009/5950
ÖZET: İŞİN BAŞINDA MASRAFLAR İÇİN AVANS ALMADIĞINI İDDİA EDEN AVUKATIN, BU İDDİASINI İSPAT ETMESİ GEREKİR.
....."Avukatlık Kanunu'nun 173/2. maddesinde, "Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir." hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir. Dava konusu olayda davalı avukat, "masrafların işin başında alınmadığı" konusundaki bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, takip ve davalara ilişkin masrafların işin başında avukata verildiğinin kabul edilmesi gerekirken,......"

Kararın tamamı için tıklayınız:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=17126


Saygılarımla
Old 30-05-2011, 09:00   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca işveren avukatın cezai mesuliyetinin olamayacağını düşünüyorum. Aksi takdirde bir avukat yanında sigortalı çalışan avukatın büroya gelen müvekkilin cüzdanını çalması halinde de işveren avukatı hırsızlıktan mahkum etmek gibi kabul edilemez bir durum söz konusu olabilir ki bunu izah etmek güç olur. İşveren avukat hukuki temelde sorumlu olur.

Ayrıca Sayın Av. Armağan Konyalı'nın eklediği Yargıtay 13.HD'nin kararı da kanaatimce son derece hatalı. Yargıtay'ın atıf yaptığı Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde; "Müvekkil masraf vermezse, avukatın işi takip etmek zorunda olmadığı..." belirtilmektedir. Başka bir deyişle, bu maddede bir zorunluluk söz konusu değildir. Maddede güdülen amaç, masraf verilmedikçe avukatı işi yapmaya mecbur bırakmamak olup, avukat lehine yorumlanması gereken bir hükümdür. Bu itibarla madde avukat aleyhine bir karine olarak kabul edilmemelidir.

Kaldı ki uygulamada da çeşitli nedenlerle bir çok kere alınan avans yetersiz olduğu zaman, avukat kendi cebinden masrafı karşılamakta, sonra müvekkilden almaktadır. Masraf hesabının sürekli artıda olması beklenemez.

Saygılarımla.
Old 30-05-2011, 10:23   #4
furugferruhzad

 
Varsayılan

[quote=Av.Mehmet Saim Dikici]Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca işveren avukatın cezai mesuliyetinin olamayacağını düşünüyorum. Aksi takdirde bir avukat yanında sigortalı çalışan avukatın büroya gelen müvekkilin cüzdanını çalması halinde de işveren avukatı hırsızlıktan mahkum etmek gibi kabul edilemez bir durum söz konusu olabilir ki bunu izah etmek güç olur. İşveren avukat hukuki temelde sorumlu olur.

Ayrıca Sayın Av. Armağan Konyalı'nın eklediği Yargıtay 13.HD'nin kararı da kanaatimce son derece hatalı. Yargıtay'ın atıf yaptığı Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde; "Müvekkil masraf vermezse, avukatın işi takip etmek zorunda olmadığı..." belirtilmektedir. Başka bir deyişle, bu maddede bir zorunluluk söz konusu değildir. Maddede güdülen amaç, masraf verilmedikçe avukatı işi yapmaya mecbur bırakmamak olup, avukat lehine yorumlanması gereken bir hükümdür. Bu itibarla madde avukat aleyhine bir karine olarak kabul edilmemelidir.

Değerli meslektaşım;
Cevabınız için teşekkürler,açılan tazminat davasında işveren avukatın sorumlu olacağı(müştereken ve müteselsilen adam çalıştıran sıfatıyla)yönündeki görüşünüze katılıyorum,cezai anlamda ise savunmamı sizin de söylediğiniz gibi öncelikle suçun oluşmadığı ve sonrasında da en azından işveren avukatın kurtulması için suç ve cezaların şahsiliği ilkesine dayandırmayı düşünüyorum ancak elinizde bu savunmayı güçlendirecek benzer yargıtay kararları ya da emsal mahkeme kararları varsa paylaşırsanız çok sevinirim,saygılarımla.
Old 30-05-2011, 10:42   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

[quote=furugferruhzad]
Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca işveren avukatın cezai mesuliyetinin olamayacağını düşünüyorum. Aksi takdirde bir avukat yanında sigortalı çalışan avukatın büroya gelen müvekkilin cüzdanını çalması halinde de işveren avukatı hırsızlıktan mahkum etmek gibi kabul edilemez bir durum söz konusu olabilir ki bunu izah etmek güç olur. İşveren avukat hukuki temelde sorumlu olur.

Ayrıca Sayın Av. Armağan Konyalı'nın eklediği Yargıtay 13.HD'nin kararı da kanaatimce son derece hatalı. Yargıtay'ın atıf yaptığı Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde; "Müvekkil masraf vermezse, avukatın işi takip etmek zorunda olmadığı..." belirtilmektedir. Başka bir deyişle, bu maddede bir zorunluluk söz konusu değildir. Maddede güdülen amaç, masraf verilmedikçe avukatı işi yapmaya mecbur bırakmamak olup, avukat lehine yorumlanması gereken bir hükümdür. Bu itibarla madde avukat aleyhine bir karine olarak kabul edilmemelidir.

Değerli meslektaşım;
Cevabınız için teşekkürler,açılan tazminat davasında işveren avukatın sorumlu olacağı(müştereken ve müteselsilen adam çalıştıran sıfatıyla)yönündeki görüşünüze katılıyorum,cezai anlamda ise savunmamı sizin de söylediğiniz gibi öncelikle suçun oluşmadığı ve sonrasında da en azından işveren avukatın kurtulması için suç ve cezaların şahsiliği ilkesine dayandırmayı düşünüyorum ancak elinizde bu savunmayı güçlendirecek benzer yargıtay kararları ya da emsal mahkeme kararları varsa paylaşırsanız çok sevinirim,saygılarımla.

Sayın meslektaşım,

Cezai yönden uygun bir karar bulamadım ancak tevkil edilen avukat ile vekil eden (iş sahibi) arasında vekalet ilişkisinin doğduğunu ortaya koyan Yargıtay 13 HD.'sinin bir kararını aşağıya ekliyorum.

İlk vekile vekalet veren asil ile tevkil edilen 2. avukat arasında vekalet ilişkisi doğduğunu kabul ettikten sonra, tevkil edilen avukatın şahsi kusurundan dolayı cezai anlamda doğrudan mesul olduğunu evleviyetle kabul etmek gerekir düşüncesindeyim.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/9295

K. 2007/15333

T. 17.12.2007

• VEKALETNAME SAHİBİ AVUKATIN TEVKİL ETTİĞİ AVUKATIN ÜCRET TALEBİ ( Davacı Avukatın Dava Dışı Avukat Tarafından Yetkilendirildiği/Davacı Avukatın Tevkile Dayanarak İşlemde Bulunduğu - Ücrete Hak Kazanacağı )

• TEVKİL YETKİSİ İLE İŞLEM YAPAN AVUKATIN ÜCRET TALEBİ ( Davacı Avukatın Tevkile Dayanarak İşlemde Bulunduğu - Ücrete Hak Kazanacağı )

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davacı Avukatın Dava Dışı Avukat Tarafından Tevkil Edildiği/Davacının Tevkile Dayanarak İşlemde Bulunduğu - Ücrete Hak Kazanacağı/Ancak Dava Dışı Avukata Ödeme Yapılmışsa Bunun Mahsup Edileceği )

• AVUKATLIK ÜCRETİNİN MAHSUBU ( Davacı Avukatın Dava Dışı Avukat Tarafından Tevkil Edildiği/Davacının Tevkile Dayanarak İşlemde Bulunduğu - Ücrete Hak Kazanacağı/Ancak Dava Dışı Avukata Ödeme Yapılmışsa Bunun Mahsup Edileceği )

2004/m. 67

1136/m. 64, 165, 171, 174

ÖZET : İtirazın iptali davasında; davacı dava dışı avukat tarafından yetki belgesi ile yetkilendirildiğini, haciz işlemleri yaptığını ancak davalı vekil eden/alacaklının borçluların mallarına konan hacizlerin kaldırılmasına ve otoparka çekilen aracın borçluya iadesini istediğini, aynı gün vekilini azlettiğini, davacının vekalet ücretine hak kazandığından davalı aleyhine vekalet ücreti alacağının tahsili için icra takibi yaptığını, ancak haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40 oranında inkar tazminatının tahsilini istemiştir.

Müvekkil ile vekil için yasada öngörülen görev ve sorumluluklar doğmuştur. Somut olayda davacı avukatın aldığı vekaletle ilgili yasadan doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği, fiili haciz işlemini gerçekleştirdiği, ancak alacaklı anılan haciz işlemini feshettirip fiili haciz uygulanan otonun borçluya iadesini istediğinde uyuşmazlık yoktur. Davacı avukatın azil edilmemesi sonuca etkili olmayıp, davacı avukat ücrete hak kazanmıştır. Ancak taraflar arasında ve davalı ile tevkil eden avukat arasında ayrı bir ücret sözleşmesi yapılmadığından davacı ücret isteyebilir. Ne var ki davalı tevkil eden avukata ödeme yapmışsa bu ödemenin mahsubu gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının senede bağlı alacağının tahsili için dava dışı Ağrı Barosu avukatlarından Avukat Bahri’ye tevkil yetkisini de içeren vekaletname verdiğini, avukatın senet borçlusunun İstanbul’da olması nedeniyle Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesi gereğince kendisine verilen tüm yetkileri içerecek şekilde davacıya yetki belgesi verdiğini, davacı avukatının vekil olarak İstanbul’da icra takibi başlatıp borçluların menkul ve gayrimenkul mallarını haczettiğini, ancak davalının 02.03.2006 tarihinde icra dosyasında bizzat borçluların mallarına konan hacizlerin kaldırılmasına ve otoparka çekilen aracın borçluya iadesini istediğini, aynı gün vekilini azlettiğini, davacının vekalet ücretine hak kazandığından davalı aleyhine vekalet ücreti alacağının tahsili için icra takibi yaptığını, ancak haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40 oranında inkar tazminatının tahsilini istemiştir.

Davalı davacıya avukatlık ücreti ödemeyi teklif ettiği halde kabul edilmediğini, bunun üzerine avukatını azlettiğini, davacıyı tanımadığını talebin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, haksız azilde Avukatlık Kanunu’nun 174/2. maddesi gereğince avukatın ücrete hak kazanacağı oysa bu uyuşmazlıkta azledilen kişinin dava dışı avukat Birol olup, Hüseyin’in Birol’u temsilen icra takibi yapmadığını, bu durumda Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesine göre aldığı yetki belgesine dayanarak icra takibi yapan avukatın vekalet ücreti istemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı İsmet’in 01.07.2005 tarihli vekaletname ile dava dışı Ağrı Barosu avukatlarından Birol’u leh ve alyhine açılmış ve açılacak dava ve takiplerde tevkil yetkisini de içerecek şekilde vekil tayin ettiği, Avukatın da 15.07.2005 tarihli yetki belgesi ile tevkil yetkisine dayanarak vekaletnamede kendisine verilen tüm yetkileri de kapsayacak şekilde avukat Hüseyin’i İsmet’in vekili olarak temsil etmesi için yetkilendirdiği, ( ikame vekil ) avukat Hüseyin’in, İsmet’in vekili olarak dava dışı kişiler aleyhine İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün 2005/12240 sayılı dosyasında 26.05.2005 tarihinde icra takibi yaptığı, borçluların malları üzerine haciz ve muhafaza işlemleri yaptığı, bu aşamadan sonra alacaklı İsmet’in 02.03.2006 tarihinde icra dosyasında beyanda bulunarak borçluların malları üzerine konan haczin fekkini ve otoparka çekilen aracın borçlulara iadesini istediği, aynı gün İstanbul 29. Noterliği’nden çektiği ihtarname ile ilk vekili olan Birol’u vekillikten azlettiği, alacaklı vekili olarak icra takibi yapan avukat Hüseyin’in vekalet ücretinden doğan alacağının tahsili için İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2006/4362 sayılı dosyasında icra takibi yaptığı dosya borçlusu İsmet’in borca itirazı üzerine yasal sürede eldeki itirazın iptali davasının açıldığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir.

Yukarıda açıklandığı üzere davalının vekili olan Birol’un tevkil yetkisi içeren vekaletname ile davacı avukatı vekil tayin etmesi üzerine Hüseyin birinci vekil Bahri’nin vekili durumuna geçmiştir. Diğer bir deyişle Hüseyin ile İsmet arasında vekalet ilişkisi kurulmuştur. Müvekkil ile vekil için yasada öngörülen görev ve sorumluluklar doğmuştur. Somut olayda davacı avukatın aldığı vekaletle ilgili yasadan doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği, fiili haciz işlemini gerçekleştirdiği, ancak alacaklı anılan haciz işlemini feshettirip fiili haciz uygulanan otonun borçluya iadesini istediğinde uyuşmazlık yoktur. Davacı avukatın azil edilmemesi sonuca etkili olmayıp, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi ile 171. maddesi son fıkrası gereğince davacı avukat ücrete hak kazanmıştır. Ancak taraflar arasında ve davalı ile tevkil eden avukat arasında ayrı bir ücret sözleşmesi yapılmadığından davacı Avukatlık Kanunu 164/4 maddesi gereği ücret isteyebilir. Ne var ki davalı tevkil eden avukat Birol’a ödeme yapmışsa Avukatlık Kanunu’nun 171/son maddesi gereği bu ödemenin mahsubu gerekir. Mahkemece davacının Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereği hak kazandığı vekalet ücreti saptanıp davalının tevkil eden avukat Birol’a ödeme yapıp yapmadığı araştırılıp ödeme yapmışsa belirlenecek vekalet ücretinden mahsup edilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 17.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-05-2011, 10:43   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca işveren avukatın cezai mesuliyetinin olamayacağını düşünüyorum. Aksi takdirde bir avukat yanında sigortalı çalışan avukatın büroya gelen müvekkilin cüzdanını çalması halinde de işveren avukatı hırsızlıktan mahkum etmek gibi kabul edilemez bir durum söz konusu olabilir ki bunu izah etmek güç olur.
Sigortalı avukat tarafından çalınan cüzdandaki para işveren avukatın muhasebesine avukatlık ücreti olarak geçerse işveren avukatın bunu izah etmesi de güç olur.
Old 30-05-2011, 10:56   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
İlk vekile vekalet veren asil ile tevkil edilen 2. avukat arasında vekalet ilişkisi doğduğunu kabul ettikten sonra, tevkil edilen avukatın şahsi kusurundan dolayı cezai anlamda doğrudan mesul olduğunu evleviyetle kabul etmek gerekir düşüncesindeyim.
Sigortalı avukat tevkil edilen avukat değildir: Uygulamada müvekkiller işveren avukat ile birlikte sigortalı avukata da vekaletname vermektedir. Kaldı ki tevkil olsa bile, tevkil edilenin sorumlu olması, tevkil edenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Parayı cebine koyan tevkil edendir. Olayda çıkarı bulunan tevkil edendir.

Benim ısrarımın nedeni sorudaki olayla ilgili olmayıp, işveren avukatların sorumluluklarını sigortalı avukatlara yüklemelerine karşı oluşumdandır.

Saygılarımla
Old 30-05-2011, 10:59   #8
furugferruhzad

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sigortalı avukat tarafından çalınan cüzdandaki para işveren avukatın muhasebesine avukatlık ücreti olarak geçerse işveren avukatın bunu izah etmesi de güç olur.

İşveren avukatın cebine bir para girmiyor,para sigortalı avukatın uhdesinde kalıyor.
Old 30-05-2011, 11:00   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sigortalı avukat tarafından çalınan cüzdandaki para işveren avukatın muhasebesine avukatlık ücreti olarak geçerse işveren avukatın bunu izah etmesi de güç olur.

Bu durumda da kanaatimce işveren avukatın suça dahlinden bahsedilemez. Çünkü, bu örnek (hırsızlık) olayda çalışan avukat tarafından suç işlenmiş ve netice doğmuştur. Sonradan suça konu paranın işveren avukatın kasasına girmesi sebepsiz iktisap sayılabileceği gibi, vekalet sözleşmesi çerçevesinde de talep edilebilir bir hukuki hak bahşeder. (Diye düşünüyorum)
Old 30-05-2011, 11:03   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sigortalı avukat tevkil edilen avukat değildir: Uygulamada müvekkiller işveren avukat ile birlikte sigortalı avukata da vekaletname vermektedir. Kaldı ki tevkil olsa bile, tevkil edilenin sorumlu olması, tevkil edenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Parayı cebine koyan tevkil edendir. Olayda çıkarı bulunan tevkil edendir.

Benim ısrarımın nedeni sorudaki olayla ilgili olmayıp, işveren avukatların sorumluluklarını sigortalı avukatlara yüklemelerine karşı oluşumdandır.

Saygılarımla

Hukuki sorumluluk anlamında haklısınız. Müteselsilen sorumlu olurlar ve sanıyorum bu konuda bir ihtilaf yok. Cezai sorumluluk anlamında ise cezaların şahsiliği ilkesi işveren avukatın sorumluluğuna engeldir.(Kanaatindeyim)

Saygılarımla.
Old 30-05-2011, 11:05   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
(Bu arada sigortalı çalışan avukat aldığı avansın vekalet ücreti olarak verildiğini iddia ediyor ve buna ilişkin de serbest meslek makbuzunu düzenleyip muhasebeye veriyor)
Alıntı:

İşveren avukatın cebine bir para girmiyor,para sigortalı avukatın uhdesinde kalıyor.
Muhasebe kayıtlarına göre işveren avukatın cebine girmiş. Neyse, ben karı-koca ortaklar arasındaki para işlerine karışmasam daha iyi olacak.
Old 30-05-2011, 11:20   #12
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
....
2)Sigortalı avukatın ceza alması durumunda hagb kararı verilebilir mi?
3)Hagb kararının baronun vereceği disiplin cezasına etkisi nedir?Saygılarımla.

Alıntı:
Yazan TBB Disiplin Kurulu Kararı 30.04.2010,E. 2009/691,K. 2010/179

...
Şikâyetli avukat hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun Avukatlık Yasasının 5/1-a maddesine göre avukatlığa engel suçlardan olduğu ve anılan Yasanın 136/1.maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, ancak bu suç nedeniyle şikâyetli avukat hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK. nun 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık yasasının 158/1.maddesinde belirtilen ilkeler uyarınca eylemin niteliği ve ağırlığı dikkate alınarak meslekten çıkarma cezası yerine bir alt ceza olan “işten çıkarma” cezası verilmesi gerekmektedir.
Saygıyla...
Old 30-05-2011, 11:49   #13
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Kimin sorumluluğu vardır sorusundan önce gerçek de sorumluluk var mı sorusunu çözmemiz gerekir.Görevi kötüye kullanma = kişilerin mağduriyeti =kamu zararı=haksız kazanç ögelerini barındırmaktadır.Kanaatimce görev dolayısıyla haksız menfaat elde edilmesi halinde mezkur suç vücud bulmaktadır.Tarafların her ikisinin de birbirinden alacaklı olduğu ilişkilerde bence görevi kötüye kullanma suçu , hukuki uyuşmazlığı geçen boyutlarda orantısız meblağlar için düşünülmelidir.Avukat , fazla avans almışsa ve aldığı avans , vekalet alacağı içinde eriyebiliyorsa neden görevini kötüye kullanmış olsun ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
serbest çalışan avukatın sigortalı avukatı tevkili cistern Meslektaşların Soruları 11 20-04-2011 16:30
Emniyeti Suistimal ve Tazminat Mehmet Ovayolu Meslektaşların Soruları 2 31-03-2007 11:44
Emniyeti Suistimal ibrahim Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 22:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07509208 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.