Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6- Davaya Cevap

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-05-2009, 14:51   #1
halit pamuk

 
Varsayılan 6- Davaya Cevap

DAVAYA CEVAP
  • Yazılı Yargılama usulünde cevap süresi kural olarak 10 gündür. Ancak davalı cevap dilekçesinin düzenlemesinin zor olduğunu ya da istisnai durumlar nedeniyle cevap süresinin uzamasını isteyebilir.
a) Davalı, 10 günlük süre geçtikten sonra cevap süresinin uzatılmasını isterse;

Cevap süresi geçtikten sonra cevap süresinin uzatılmasını isteyemez.

15. HD’sinin kararında “Davacı, buğday ve arpaların biçilmesi sebebiyle karşılığı olan 11.000 liranın ödetilmesini istemiştir. Davalı vekilinin ileri sürdüğü zamanaşımı def’ini kabul eden yerel mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Oysa, dava dilekçesi, davalı vekiline 03/07/1975 tarihinde ulaşmış, 08/08/1975 tarihli dilekçe ile cevap süresinin uzatılmasını dilemiştir. Ne var ki, 10 günlük sürenin dolmasından sonra bu uzatma isteğini kapsayan dilekçenin verildiği anlaşılmıştır. Cevap süresinin bitiminden sonra süre uzatılması istenemez. Davalı vekilinin, cevap süresi geçtikten sonra zaman aşımını ileri sürdüğü tesbit edilmiştir. Davacı vekili, bu savunmanın 10 tarih içerisinde bildirilmediğini açıklayarak bu savunmaya karşı koymuştur. Durum böyle olunca cevap hakkının düşmesinden sonra ileri sürülen zaman aşımı def’inin reddiyle işin esasının tetkiki varılacak sonuç çevresinde bir karar verilmesi gerekir. Yerel mahkemece, bu yönlerin gözden kaçırılması ve zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı düşmüştür.” (HD 15 <> E: 1976/1417 <> K: 1976/2718 <> T: 30.06.1976)

b) Cevap süresini uzatılması talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermezse;

Hakim cevap süresinin uzatılması hakkında olumlu bir karar vermedikçe davalının süre uzatılması talebi reddedilmiş sayılır.

“HUMK.nun 187 vd. maddelerine göre yetki itirazının esasa cevap için yasaca belirlenen 10 günlük süre içerisinde yapılmaması halinde bu itiraz dinlenmez. Somut olayda 10 günlük cevap süresi içerisinde süre uzatım talebinde bulunulmuş ise de, ilk itiraz olarak yetki itirazı ortaya konmamıştır.
10 günlük cevap süresi (ve hakim tarafından uzatılmış olan cevap süresi) ilk itirazlar bakımından hakdüşürücü nitelikte olduğundan hakim yetki itirazının süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden inceler.
Her ne kadar davalı vekili cevap süresinin uzatılmasını istemiş ise de, mahkemece bu konuda bir karar verilmemiştir. HUMK.nun 197.maddesine göre cevap süresinin uzatılmış sayılabilmesi için davalının bu konuda talepte bulunması ve mahkemenin de cevap süresinin uzatılmasına karar vermiş olması gerekir. Mahkemece cevap süresinin uzatılması hakkında (olumlu) bir karar verilmemiş ise davalının 10 günlük kanuni cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunması gerekir. Bu süre geçirildikten sonra yapılan yetki itirazı süresinde olmadığından dinlenmez (Prof.Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 5.Baskı, 1990 Sh.373).” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas : 2005/334 Karar : 2005/9919)

c) Hakim, cevap süresinin uzatılmasına karar verirse, ancak cevap süresinin sonu belirtilmemişse, verilen bu ek süre ne zaman başlar?

Yargıtay’a göre bu süre kanuni cevap süresinin bitiminden itibaren başlar.

Davalı Milli Savunma Bakanlığı ilk itirazları ile birlikte esas dava hakkındaki cevabını ve varsa karşı delillerini, dava dilekçesinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde bildirmek zorundadır (HUMK. mad. 195/2). Hakim ayrıca cevap süresinin uzatılmasına (ek süre verilmesine) karar verebilir (HUMK. mad. 197). Olayda olduğu gibi Hakim yalnız ek süre verilmesi ile yetinmiş (cevap süresinin sonu belirtilmemiş) ise, bu ek süre, kanuni cevap süresi olan 30 günün bitiminden itibaren işlemeye başlar.”(3. Hukuk Dairesi Esas: 1999/4323 Karar: 1999/4677 Tarih: 06.05.1999)

d) Uzatılan cevap süre içinde ilk itirazda bulunulabilir mi?

Uzatılan cevap süresi içinde ilk itirazda bulunulabilir ve karşı dava açılabilir.

“Dava, davalı bankanın yanlış işlemi sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı, davaya yanıtında yetki itirazında bulunmuştur. HUMK.nun 187/2. maddesi uyarınca yetki itirazı ilk itirazlardan olup, yargılamanın başında ileri sürülmesi gerekmektedir, aksi takdirde 188/1. madde uyarınca bir daha ileri sürülmesi mümkün değildir. Buna göre, yazılı yargılama usulüne tabi asliye mahkemelerinde yetki itirazı ancak esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülebilir. Cevap süresi, ilk itirazlar yönünden hakdüşürücü niteliktedir. Eğer mahkemece cevap süresinin uzatılmasına karar verilmişse uzatılan bu ek cevap süresi içerisinde de ilk itirazların ileri sürülmesi mümkün ise de bunun için öncelikle kanuni cevap verme süresi olan 10 günlük süre içerisinde cevap süresinin uzatılması isteminde bulunulması ve mahkemece bu konuda olumlu bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda, PTT Müdürlüğü'nün yazısına göre dava dilekçesi davalıya 29.12.2003 gününde tebliğ edilmiştir. Ancak, davalı tarafın cevap süresinin uzatılmasına ait dilekçesinin 27.01.2004 tarihinde, yetki itirazında bulunduğu cevap layihasının da 19.02.2004 gününde verilmiş bulunduğu anlaşılmakla, davalının cevap süresinin uzatılmasına ait dilekçesinin kanuni sürede verilmediği dolayısıyla cevap layihasının da kanuni sürede düzenlenmediği anlaşılmakla kanuni süreden sonra ileri sürülen yetki itirazının bu sebeple reddine karar verilerek yargılamaya devam ile uyuşmazlığın esasına girilmesi gerekirken, kanuni sürede ileri sürülmeyen yetki itirazına dayalı olarak yazılı biçimde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas : 2005/74 Karar : 2006/856)




e) Davalı, HUMK.m.197’deki bu cevap süresi uzatılmasını isteme hakkından faydalanmamışsa, ilk oturumda yine süre uzatımı isteyebilir mi?

Davalı süre uzatım hakkından yararlanmamışsa mazeretini bildirerek ilk oturumda üç günlük bir süre isteyebilir. Ancak 197 deki süre uzatımdan yararlanmışsa ilk oturuma gelerek süre uzatımı talep edemez. Yani HUMK.m.198’deki bu hükümden ancak ilk süre uzatım hakkından yararlanmamış olanlar yararlanabilir.

Cevap dilekçesinin kanuni süre içinde tanzimi zor ise cevap süresinin uzatılması talep edilebilir. Cevap dilekçesini vermemiş ve yeni mühlet istememiş olan davalı ilk oturumda esasa girmeden cevap süresinin uzatılmasını talep edebilir. Süre uzatım talebi ilk celsede istenebileceği gibi duruşmadan önce de istenebilir. Somut olayda, davalının verdiği dilekçenin bu mahiyette olup olmadığı üzerinde durularak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, cevabın süresinde olmadığının kabulü hatalıdır.”( HUKUK GENEL KURULU E. 2001/19-315 K. 2001/347 T. 11.4.2001)

Burada dikkat edilmesi gereken husus davalının 3 günlük kesin ek süreden faydalanabilmesi için mutlaka mazeretini bildirmiş olmalıdır.

HUMK.nun 198. maddesi uyarınca süresinde cevap dilekçesi vermemiş ve yeni süre de istememiş olan taraf, esasa girişmeden önce mazeretini bildirerek sürenin uzatılmasını isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta ise, davalılar vekilince süresinde cevap dilekçesi verilmediği ve yeni süre de istenmediği halde, ilk oturumda hiçbir mazeret bildirmeden cevap dilekçesini sunmak için süre talep edilmiş ve mahkemece verilen 3 günlük kesin süre içerisinde sunulan cevap dilekçesinde zaman aşımı savunmasında bulunulmuştur. Davacı vekili tarafından da, cevap dilekçesinin kendisine tebliğ edildiği oturumda zaman aşımı def'inin süresinde yapılmadığı bildirilerek, savunmanın genişletilmesi kabul edilmemiştir. Bu durum karşısında mahkemece, süresinde cevap dilekçesi vermeyip mazeret de bildirmeyen davalılar vekiline HUMK.nun 198. maddesine aykırı biçimde ek süre verilmesi ve savunmanın genişletilmesi itirazına rağmen zaman aşımı savunmasının süresinde yapıldığı kabul edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmamıştır.”


f) Davalı ilk celseye mazeret göndermişse ikinci celsede HUMK.m.198 verdiği 3 günlük ek süre hakkından faydalanabilir mi?

Davalı yabancı bir ülkede olma ya da hastalık gibi bir nedenle ilk oturuma katılmamışsa ikinci oturumda bu haktan yararlanabilmelidir. ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt 2. S.1795)

g) Davalı ilk oturumda esas hakkında beyanda bulunduktan sonra üç günlük ek süre talep etmişse;

Davalı, ilk oturumda esasa girmeden önce hakimden bu ek süreyi talep etmelidir. Esasa ilişkin beyanda bulunulmuşsa artık ek süreden davalı yararlanamaz.

Kanun yada hakim tarafından tayin olunan sürede cevap layihasını vermemiş yeni süre istememiş olan taraf ( davalı ), ilk oturumda esasa girilmezden önce bu konudaki mazeretini bildirerek cevap süresinin azami 3 gün uzatılmasını isteyebilir.
Olayımızda süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, cevap layihası vermiş ve ilk oturuma da gelmiştir. Davacı da cevap süresinin geçtiğini bildirerek davalının cevap layihası vermesine itiraz etmiştir. Burada davalı ilk oturumda cevap süresinin uzatılmasını istemeden doğruca cevap layihasını verdiği için, davanın esasına girmiş demektir. Artık davacının muvafakatı olmadan savunmasını genişletemez. Yani; davalıya ek cevap süresi verilerek bu ek süre içinde cevap layihası vermesine müsaade edilemez.” (11. HUKUK DAİRESİ E. 2001/182 K. 2001/582 T. 29.1.2001)

h) İlk oturumda mazeret bildirilerek ek süre talep edilmesi durumunda hakim davalıya üç günden fazla bir süre vermişse;

Hakimin üç günden fazla süre verme yetkisi yoktur. Bu nedenle, hakim tarafından daha fazla süre verilmiş olsa bile, üç günden sonra verilen cevap dilekçesindeki beyanlar savunmanın genişletilmesi ve değiştirmesi yasağı ile karşılaşabilir. Yani hakimin üç günden uzun bir süre tayin etmesi geçerli olmaz. Bu durumda dahi davalı üç gün içinde cevap dilekçesini mahkemeye sunmalıdır.(4. HD, 22.12.1978 T., 9268/14718)

HUMK.nun 198.maddesinde, yasada ön görülen sürede cevap dilekçesini düzenlememiş ve yeni önel de istememiş olan tarafın, ilk oturumda ve esasa girişilmeden evvel mazeretini açıklayarak sürenin uzatılmasını isteyebileceği ve talep yerinde görülürse kendisine üç günü geçmemek üzere süre verilebileceği öngörülmüştür.
Mahkemece anılan madde uyarınca davalı tarafın isteğinin ve ileri sürülen yetki itirazının kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kararın ONANMASINA, 20.6.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas : 2001/4212 Karar : 2001/4836)


  • Cevap dilekçesinin (mahkemeye verilmesinden itibaren değil) davacıya tebliğinden itibaren davalı artık savunmasını genişletemez.
a) Savunmanın genişletilmesine ilişkin örnekler:

“Cevap layihasında dava konusu senetteki imzayı inkar eden davalının,sonradan (senetteki imzanın kendisine ait olduğunun anlaşılması üzerine) senedi boş imzalı olarak davacıya verdiğini ileri sürmesi savunmayı genişletmedir. Açığa atılan imzanın üst kısmının anlaşma (amaç) dışı doldurulup işleme (icra takibine) konulduğu yolundaki iddianın (ya da savunmanın) HUMK. nun 288 ve 290. maddeleri uyarınca yazılı belge ile kanıtlanması gerekir” (19. Hukuk Dairesi Esas: 1999/4472 Karar: 1999/5076 Tarih: 21.09.1999)


-Cevap dilekçesinde dava konusu bononun bedelsiz olduğunu bildiren davalının, sonradan bono bedellerini ödediğini ileri sürmesi savunmayı genişletmektir. (Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt 2. S.1807)


Davalı işveren cevap dilekçesinde yada ilk celsede takas def'inde bulunmamış, bilirkişi raporunu düzenledikten sonra bu yola başvurmuştur. Davacı süresinde ileri sürmediği için bunun savunmayı genişletme niteliğinde olduğunu bildirerek geçersizliğini ileri sürmüştür. Gerçekten durumun böyle olduğu anlaşılmaktadır. HUMK.nun 202/2. maddesi uyarınca; davacının muvafakati olmaksızın savunma sebeplerini davalı değiştiremez veya genişletemez. Bu halde takas savunması yokmuş gibi hüküm kurulmalıdır.”( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas : 2000/1691 Karar : 2000/5065)


b) Cevap dilekçesinde bildirilmeyen Defi’ler daha sonra ileri sürülmesi durumunda bu savunmayı genişletmedir. İtirazların ileri sürülmesi savunmayı genişletme midir?

Kuru’ya göre dava dosyasından anlaşılmayan itiraz sebeplerinin daha sonra ileri sürülmesi savunmayı genişletme anlamına gelirken Yargıtay’a göre tüm itiraz sebepleri için savunmanın genişletilmesi yasağının uygulanmayacağı görüşündedir.

Yani dosya içeriğinde bulunmayan borcu sona erdirdiği iddiasını taşıyan herhangi bir savunma, savunmanın genişletilmesi yasağına takılmadan her zaman ileri sürülebilir.

“2-Davalı vekili karar düzeltme dilekçesine, eklendiği ibraname başlıklı belgede davacının, müvekkilinin sigorta şirketinden 1.200.000.000.-TL tahsilat yaptığını davacının bunu mahkemeye bildirmediğini ve sebepsiz olarak zenginleştiğini belirtmiştir. Davalı vekili bu hususun temyiz dilekçesinde de ileri sürmüş ise de belgesini eklememiştir. Davalının ibraz ettiği ibraname borcu kısmen de olsa söndüren nitelikte bir belge olduğundan ve karar düzeltme aşamasında bu belgenin sunulması savunmanın genişletilmesi yasağına da tabi olmayacağından (HGK.5.4.2000 gün 2000/745 Esas -734 Karar s. ilamı) mahkemenin bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.”(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas : 2003/5297 Karar : 2003/6686)

“Davacı banka ile davalı Salim İlci arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredinin geriye ödenmediği iddia edilerek icra takibine girişilmiş ve bu takibe karşı davalılar kredi kullanmadıklarını bildirmişler, açılan itirazın iptali davasında aynı beyanı tekrar ederek, 30.6.2000 günlü oturumda asıl borçlu Salim İlci 9.12.1998 günlü sözleşmesi ve aynı günlü tediye fişindeki imzası kendisine ilişkin olmadığını beyan etmiştir. Davalının bu yöndeki beyanı savunmanın genişletilmesi olarak kabul edilemez. Bu halde mahkemece, sözkonusu belgeler üzerinde imza incelemesi yapılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemişti” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas : 2001/79 Karar : 2001/3516)



c) Davalı cevap dilekçesinde saklı tuttuğu savunma sebeplerini sonradan ileri sürerse;


Davalı, cevap dilekçesinde bazı savunma sebeplerini bildirme hakkını saklı tutarsa davalı bu saklı tuttuğu savunma sebeplerini daha sonra ileri sürerse, savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşabilir. Ancak davacının eksik bildirdiği hususlara hakkında cevap verme hakkını saklı tutabilir.


d) Davalı savunmasını davacının rızası ile genişletebilir.

-- Eğer davacı, duruşmada davalının savunmanın genişletilmesi niteliğindeki beyanlarına hemen karşı çıkmazsa;

Bu davacının zımnen muvafakat verdiği anlamına gelir ve bu durumda savunmasını genişletebilir.

Bozmadan sonra davalı vekili mahkemeye verdiği 5.2.2001 günlü dilekçesinde , zamanaşımının def'ini ileri sürmüştür. Bu dilekçenin bir sureti 6.2.2001 günlü oturumda davacı vekiline verilmesine rağmen savunmanın genişletilmesi itirazında bulunulmamıştır.Bu halde zamanaşımı def'i davanın her safhasında ileri sürüleceğinden mahkemece davalının bu talebi usulü dairesinde tetkik olunarak sonuca göre bir karar verilmelidir.( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas : 2001/8030 Karar : 2001/8597)

Mahkemece davalının süresinden sonra bildirdiği tahkim itirazına karşı davacının, savunmanın genişletilmesi itirazı olmadığı ve muvafakat etmediğini belirtmemekle zımnen kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle, sözleşmenin 12.maddesine göre uyuşmazlığın hakemde görülmesi gerektiğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere göre, davacı ekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA,22.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas : 2004/3949 Karar : 2004/11500)

--- Davacı, davalının savunmasını genişlettiği duruşmada, hakimden savunma için süre ister ve bu süre sonunda savunmaya itirazlarını bildirirse;

Bu halde de davalı savunmayı genişletilmesi yasağı ile karşılaşır. Ancak verilen süreye rağmen itirazda bulunulmazsa, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat etmiş sayılır.

“Somut olayda, davalı vekilinin zaman aşımı def'ine ait dilekçesi davacı vekiline 26.02.2004 tarihli oturumda verilmesine ve kendisine cevap vermesi için 10 tarih mehil verilmesine rağmen, savunmanın genişletilmesi itirazında bulunulmadığı gibi, tam tersine 22.04.2004 günlü bir sonraki oturumda zaman aşımı def'inin yerinde olmadığından bahisle iddiaya cevap verilmiş olduğundan, davacı vekilinin bundan sonra karar oturumunda zaman aşımı definin süresinde yapılmadığından bahisle kabul etmediklerine dair beyanı hukuki bir değer taşıyamayacağından, davalı vekilinin zaman aşımı definin değerlendirilmesi ve bu hususta olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile zaman aşımı def'inin değerlendirilmemiş olması hatalı olmuş ve kararın açıklan sebeple davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas : 2005/4543 Karar : 2006/4244)



--- Savunmanın genişletilmesi suretiyle ileri sürülen zamanşımı def’ine karşı davacı sadece “zamanaşımı yoktur” şeklindeki beyanda bulunursa;

Yargıtay’ca da kabul edildiği üzere bu şekildeki davacının beyanı maddi hukuku ilgilendiren bir beyan olduğundan savunmanın genişletilmesi karşı çıkma niteliğinde sayılmamış ve davacının savunmanın genişletilmesini zımnen onay verdiği sonucuna ulaşılmıştır. (3. HD 29.06.1999, 6070/6902)

e) Cevap Dilekçesindeki vakıaların delili niteliğinde olan vakıaların ileri sürülmesi durumunda;

Bu halde savunmanın genişletilmesinden söz edilemez.

Yargılama sırasında davalıların delil listesinde yer alan Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ilgili olarak hazırlanan raporun getirtilmesi için Başbakanlık, Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne yazılan yazılara verilen cevaplarda adı geçen kurumla ilgili olarak hazırlanmış müfettiş raporunun bulunmadığı bildirmiştir. Gelen yazılı cevaplar üzerine davalı vekili, delil listesinde yer alan raporun Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Devlet Bakanlığında mevcut olduğunu bu yerden istenilmesini bildirmiştir. Yerel mahkemece bu istek hakkında bir işlem yapılmadan dava sonuçlandırılmıştır. Somut olayın özelliği, davanın niteliği itibariyle, konunun aydınlanmasını içeren bir raporun ilgili bakanlıktan istenmesi, savunmanın genişletilmesi olarak düşünülemiyeceğinden, ileri sürülen bu raporun ilgili yerden istenerek incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönler gözetilmeden karar verilmiş olması sebebiyle kararın bozulması gerekmiştir.”( Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas : 2000/4039 Karar : 2000/6484)



  • Tasarıdaki düzenleme :
Cevap dilekçesinin verilmesi
MADDE 131- (1) Davalı, cevap dilekçesini, davanın açılmış olduğu mahkemeye verir.
(2) Cevap dilekçesine davacı sayısı kadar örnek eklenir.
(3) Cevap dilekçesi, hâkim tarafından havale edildiği tarihte verilmiş sayılır.
(4) Cevap dilekçesinin örneği mahkeme tarafından davacıya tebliğ edilir.

Cevap dilekçesi verme süresi
MADDE 132- (1) Cevap dilekçesi verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren onbeş gündür. Ancak, hâl ve şartlara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir

Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu
MADDE 133- (1) Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
Cevap dilekçesinin içeriği
MADDE 134- (1) Cevap dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri; davalı yurt dışında ise açılan dava ile ilgili işlemlere esas olmak üzere yurt içinde göstereceği bir adres.
c) Davalının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa, tarafların kanunî temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
e) Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
f) Dayanılan hukukî sebepler.
g) Açık bir şekilde talep sonucu.
ğ) Davalının veya varsa kanuni temsilcisinin yahut vekilinin imzası.
(2) 126 ncı madde hükmü cevap dilekçesi hakkında da uygulanır

Cevap dilekçesinde eksiklik bulunması
MADDE 135- (1) 134 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (ç) ve (ğ) bentlerinin cevap dilekçesinde eksik olması hâlinde, bunun giderilmesi için hâkim tarafından yedi günlük bir süre verilir; eksikliğin bu süre zarfında da giderilmemesi hâlinde cevap dilekçesi verilmemiş sayılır.
Cevap dilekçesi verilmesinin sonucu
MADDE 136- (1) Cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazlar ileri sürülemez.

İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi
MADDE 146- (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.
Sonradan delil gösterilmesi
MADDE 150- (1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
Old 17-11-2009, 21:17   #2
hukukkızı

 
Varsayılan

Öncelikle bilgi için teşekkürler
Burada belirtilen kararları UYAP bilgi bankasında aramama rağmen bulamadım.
Bana yol gösterebilir misiniz?
Saygılar
Old 18-11-2009, 08:22   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Burdaki kararların bir kısmını özel arşivimden bir kısmını da Corpus Mevzuat ve İçtihat proramından alınmıştır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davaya Katilma emrah_orbay Meslektaşların Soruları 3 19-02-2009 13:37
haksız işgal nedeniyle açılan davaya cevap afsinburak Meslektaşların Soruları 0 27-11-2008 15:50
Süresinde davaya cevap verilmemesi-muvazaa iddiası ilksan Meslektaşların Soruları 1 15-04-2008 22:21
Tanık Dinletme - Davaya Cevap Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 03-03-2008 21:15
Davaya Katilma Melahat Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 21:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05229712 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.