Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tasarrufun İptali Davası mı yoksa muvazaa nedeni ile tasarrufun İptali mi açılır ?

Yanıt
Old 29-02-2012, 22:18   #1
tiryakim

 
Mutsuz Tasarrufun İptali Davası mı Başka bir dava mı açmam gerekiyor ?

Merhabalar Değerli Meslektaşlarım ;

Müvekkil banka tarafından borçlulara ve kefillerine ipotek karşılığı kredi kullandırılmaktadır. Borçlular ve kefilleri krediyi ödemedikleri için icra takibine geçilmiş icra takibi neticesinde ipotek verilen taşınmazlar icra kanalıyla sattırılmış alacaklı banka tarafından alacağa mahsuben satın alınmış bulunmaktadır.Sattırılan mallar alacak miktarını karşılamamıştır.

Daha sonra asıl borçlu ve kefiller hakkında haciz işlemlerine başlanmış asıl borçlu ve kefillerin üzerlerine herhangi bir malvarlığına rastalanılmamıştır. Bunun üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünden asıl borçlu ve kefillerin kredi borcunun doğumundan sonra malvarlıklarını devir edip etmedikleri sorgulatılmış, asıl borçlunun gayrimenkullerinin tamamını kredi borcunun doğumundan sonra kefilin eşinin üzerine devir ettiği görülmüş daha sonradan haricen yapılan araştırma neticesinde kefilin eşide, muvazalı olarak devir aldığı malvarlığını dördüncü kişiye devir etmiştir. Gayrimenkulleri en son devir alan kişinin dosya borçlusu ve diğer kefillerle bir akrabalığı, yakınlığı, iş arkadaşlığı tespit edilememiştir.

Şimdi ; Ben bu satışların tamamen kötüniyetli olarak alacaklı müvekkil bankaya zarar vermek kastıyla yapıldığını düşünmekteyim. Bu durumda nasıl bir dava açıp, nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda bir fikrim bulunmamaktadır. Bu durumda nasıl bir dava açabilirim ? Neler yapabilirim ? Bu tür davalarda ispat külfeti kimdedir ? Bu davamı nasıl ispat edebilirim ? Bu konu hakkında fikirlerinizi ve Yargıtay Kararları eklerseniz sevinirim.

Bu konuda yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden Teşekkür ederim...

Saygılar...
Old 01-03-2012, 13:53   #2
ayse1728

 
Varsayılan

bence iik m.277 ve devamı mad. gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası açmanız eşler arasında malvarlığını eksiltme düpedüz kötüniyetten ibaret olup bu noktadan hareket etmeniz yararlı olacaktır.zira 4. ve sonraki kişilerin iyiniyetli yahut da kötüniyetli olmaları pek önem arz etmiyor. arama butonuna tasarrufun iptali yazarsanız diğer meslektaşlarımızın hazırladığı tasarrufun iptaline ilişkin ayrıntılı bilgiye sahip olacaksınız zira ben de dün okudum benzer bir durumla karşı karşıyayım.
kolay gelsin
Old 01-03-2012, 13:55   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Ama 4.kişinin rayiç bedelinin altında taşınmazı alması bu durumlarda önemli değil...iddiamızı ispat konusunda sıkıntı yaşayacağımızı düşünmekteyim...Bu durumu nasıl aşacağız peki...
Old 01-03-2012, 15:41   #4
ayse1728

 
Varsayılan

eşler arasında borcun bilinmemesi ve akabinde malların devri halinde yargıtay iyiniyet olmadığı şeklinde kararlar vermiş. bulunca göndereyim size.
kanun metni gayet açık bence burdan gideceksiniz
Zarar verme kastından dolayı iptal:

Madde 280 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 06.03.1965 RG NO: 11946 KANUN NO: 538/115) (YÜR. TAR.: 06.06.1965) (KOD 1)

(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184 KANUN NO: 4949/66) (KOD 3)
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.

(MÜLGA FIKRA RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184 KANUN NO: 4949/103) (KOD 3)

(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 25.11.1988 RG NO: 20000 KANUN NO: 3494/55) (KOD 2)
Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
Old 01-03-2012, 15:50   #5
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Y17HD

Esas : 2010/8301

Karar : 2010/10368

Tarih : 30.11.2010
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI
HANGİ TASARRUFUN İPTAL EDİLECEĞİ

İİK.277, 278, 279, 280, 281
Borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları alacaklılardan mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.


DAVA VE KARAR:
Davacı vekili, davalı borçlu Vedat aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı Gökhan`a satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı Gökhan vekili ile davalı Vedat davanın reddini savunmuştur.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş farkı bulunmadığı ve davalı Gökhan`ın borçlu Vedat`ın mali durumunu ve alacaklılarına zarar verme kastını bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK`in 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İcra ve İflas Kanunu`nun 277 ve izleyen maddelerinde icra ve iflas Kanununun 277 izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve cevri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktadır.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK`in 278, 279 ve 280. Maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İKK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK`nın 278, 279 ve 280. Maddelerden birine göre iptal kararı verebilir. (Y.HGK25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar Sayılı İlamı ). Denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılardan mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Somut olayda davalılar arasında yapılan satışlar bedeller arasında fahiş fark bulunmadığı gibi ve davalılar arasında akrabalık ilişkisi olduğu yönünde bir delil sunulmamıştır. Ancak davalıların birbirini tanıyıp tanımadıkları, birlikte çalışıp çalışmadıkları ve davalı Gökhan`ın borçlunun mali durumunu, giderek borçlunun mal kaçırma amacını ya da alacaklılarını ızrar kastını bilinebilecek durumda olup olmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır. Dosyaya sunulan M. iletişim Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından verilen 29.04.2005 tarihli vekaletnamede hem borçlu hem de davalı Gökhan anılan şirketi temsile yetkili kılınmış ve borçlu Vedat bu yetkiye dayanarak dosya içinde bulunan servis sözleşmesini de imzalamıştır. Davalıların bu şirkette çalışıp çalışmadıkları belirlenmediği gibi şirketi temsile birlikte yetkili kılınmalarının nedenleri üzerinde de durulmamıştır. Bu vekaletnameyi şirket adına veren, dava dışı Ömer ile davalı borçlu Vedat arasında ticari bir ilişki yanında ceza davasına da konu olan ilişkiler de mevcut olduğu dosyaya yansıyan belgelerden de bellidir. Hem bu şirket temsilcisi ve hem de şirket münferit imza yetkilisi Ömer ile olan yakınlığı nedeniyle davalı Vedat ile davalı Gökhan`ın da birbirlerini tanıyıp tanımadığı yeterince irdelenmemiştir. Hal böyle olunca dosya içindeki ceza dosyası belgeleri de dahil olmak üzere davalılar arasında bir ilişki bulunup, bulunmadığı birlikte çalışıp çalışmadıkları, birbirlerini tanıyıp tanımadıkları ve bunun sonucunda borçlunun mal kaçırma amacının ya da alacaklıdan mal kaçırma kastının 3. kişi durumundaki Gökhan tarafından bilinip bilinmediği ya da bilebilecek durumda olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.

Y17HD 30.11.2010 - K.2010/10368
____________ oOo ____________
Umarım yardımcı olur,kolay gelsin!
Old 01-03-2012, 18:01   #6
tiryakim

 
Varsayılan

Dördüncü kişinin kim olduğunuda öğrendim...
Malları devir eden asıl borçlu Halde çalışıyordu...
Malları devir alan ilk kişi kefilin eşiydi...
Kefilin eşide malları halde çalışan başka bir kişiye devir etmiş bu durumda aynı işkolundadır diyebilirmiyiz...Dava açabilirmiyiz
Old 01-03-2012, 19:42   #7
mdelen82

 
Varsayılan

ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMA • TASARRUF İPTALİ

GENEL HÜKÜMLER
ÖZET: İcra iflas Kanunu’nda yer alan “Tasarrufun iptali”
hükümlerine başvurmaksızın genel hükümler doğrultusunda
BK 18. Madde hükmüne dayanılarak muvazaa iddiasıyla iptal
davası açılabilir.
Ancak böyle bir durumda da İİK 283/1. Maddesi kıyasen
uygulamalı ve iptale gerek olmadan alacağın tahsilinin
sağlanması için haciz ve satış kararı verilmelidir.
Y.HGK E: 2011/4-149 K: 2011/346 T: 25.05.2011
Taraflar arasındaki “Tasarrufun İptali” davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Ankara Asliye 3. Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen
09.04.2008 gün ve 2006/434 E.-2008/120 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı
vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.01.2010
gün ve 2009/3381-2010/167 sayılı ilamı ile;
(…Davacı, davalılardan kooperatif hakkında açmış olduğu alacak davacı
devam ettiği sırada, davalı kooperatif tarafından diğer davalıya yapılmış olan
taşınmaz pay satışının, alacak davası sonucu doğabilecek borcu ödemekten
kaçınmak amacıyla yapıldığını belirterek satışın iptalini istemiştir.
Davalılar ise, satışın gerçek olduğunu ileri sürerek davanın reddedilmesi
gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davacının elinde icra takibi nedeniyle alınmış bir aciz
belgesi bulunmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından
temyiz olunmuştur.
Dava, Borçlar Yasası’nın 18. Maddesinde düzenlenmiş bulunan dava konusu
işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine
ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem ( muvazaalı muamele) nedeni
ile hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki
işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü
kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir.
Ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının
benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı
ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı
işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu
davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından, danışıklı işlemde bulunanın
üçüncü kişilere borçlu olduğunun belirlenmesi ve bu borcu ödememek için danışıklı
hukuki işlemin yapmış olması gerekir.
Yargıtay Kararları 343
Davacı, davalı kooperatifin devam eden alacak davasında doğabilecek borcu
ödemekten kurtulmak amacıyla taşınmaz payını danışıklı olarak devrettiğini
iddia ederek eldeki davayı açmıştır. Davacının bu davadaki amacı, alacak
davası sonucu kabul edilip kesinleşecek alacağını alabilmeye yönelik olarak,
danışıklı olduğunu ileri sürdükleri hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini
sağlamaktır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun
kanıtlanması durumunda davacı, satışa konu edilen maldan da alacağın almak
için yararlanabileceklerdir. Ancak, davacının bu hakkı aynı değil şahsi sonuç
doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil,
İcra ve İflas Yasası’nın 283/1. Maddesi benzetme yoluyla (kıyasen) uygulanarak,
iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verilecektir.
O halde somut olayda, satış işleminde danışık bulunup bulunmadığı
araştırılmalı; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna
varılması durumunda satış gününde devam eden davada davacı yararına karar
verildiği gözetilerek, bu alacak tutarı ile sınırlı olmak üzere, İcra ve İflas Yasası’nın
283/1. Maddesi benzetme yoluyla uygulanarak, tapunun iptaline gerek olmadan
davacının alacağını alabilmesine olanak sağlayacak biçimde, dava konusu
taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde karar verilmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeden, yerinde
görülmeyen yazılı gerekçeyle, istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun
düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan
yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,
bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca
da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının
Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.un 429.
Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri
verilmesine, 25.05.2011 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
Old 01-03-2012, 21:24   #8
Av.Leyla Korkmaz

 
Varsayılan

Muvazaali satışın iptali davası olucaktir.dava dilekçenizde tedbir isteyecek ve tedbir koyduracaksiniz.sonuçta bu satışların resmi normal fuarlarından satışlarını banka dekontlarini ve satış işlemlerini göstermek zorundalar.dediğinize göre gosteremiyeceginden ya tapu iptali yaparak eski sahibi üzerine iade olucakki veya gördüğünüz zarar ölçüsünde tazminata cevircektir.iyi çalısmalar
Old 01-03-2012, 21:34   #9
tiryakim

 
Varsayılan

İİK 281 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası açsam olur mu peki ?
Old 03-03-2012, 13:38   #11
tiryakim

 
Varsayılan

Borçlu olan kişinin halde ( Sebze, meyve, bakliyat vb. nin satıldığı pazar yeri. ) dükkanı vardır. Kredi sözleşmesinde bildirdiği adreste hal adresidir...İlk önce mallarını kefilin eşine satmaktadır daha sonra malları alan kefilin eşide asıl borçlunun ( halde çalışan kişinin ) halde çalışan bir başka arkadaşına gayrimenkulleri satmaktadır.Bu durum tasarrufun iptali davasının konusu oluşturur mu ? Bunlar asıl borçlu ile taşınmazları satın alan kişinin aynı işyerinde/aynı işkolunda çalıştıklarının delili olabilir mi ? Yani bu satış işlemi tasarrufun iptali davasına konu olur mu ?

Gayrimenkulü satın alan kötü niyetli dördüncü kişinin ;

Dördüncü kişinin borçlu davalının alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olup olmadıklarının ben nasıl ispat edebilirim...Dördüncü kişinin asıl borçlu ile birlikte sebze meyve halinde çalışıyor olması ( aynı dükkanda çalışmıyorlar fakat ikiside yani hem borçlum hem dördüncü kişi ) sebze meyve halinde dükkanları vardır.Bu durum ispat için yeterlimidir ?
Old 05-03-2012, 12:42   #12
tiryakim

 
Varsayılan

Malı kötü niyetle iktisab eden dördüncü kişiye karşı tasarrufun iptali davası açan meslektaşım var mı acaba ? Bu konuda dilekçe örneği eklerse sevinirim....
Old 05-03-2012, 12:47   #13
kezzy

 
Varsayılan

YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ
E: 2006/1509 K: 2006/3470 T: 12.6.2006

Tasarrufun İptali Davasi İyiniyetli Üçüncü Kişinin Haklari
(İİKm.282)
Özet: Tasarrufuniptalidavaları borçlu veborçluylahukukiişlemdebulunankişiler aleyhineaçılır.Ayrıcakoşullaruygunsakötü niyetli üçüncü kişileraleyhinedetasarrufun iptalidavası açılabılır.Bunagöretasarrufun iptalidavası kötü niyetliolduğukanıtlana­mayaniyiniyetli üçüncü kişilerinhaklarını etkilemez.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyi­zen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı gelmedi. Davalı vekili geldi. Diğer davalılar vekili gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve ha­zır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahal­line iade edilen dosya ikmal edildikten sonra gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemenin kabule dair kararı davalılar tara­fından temyiz edilmiştir.
1­ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun ge­rektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulun­mamasına göre davalılar İbrahim ve Süleyman'ın tüm temyiz itirazları ye­rinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2­ Tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler aleyhine açılır. Ayrıca kötü niyet sahibi 3.şahıslar aleyhi­ne de açılabilir. İptal davası iyi niyetli 3. şahısların haklarını ihlal etmez (İİK282.Mad.). Somut olayda borçlu İbrahim taşınmazını Süleyman'a satmış. Süleyman ise diğer davalı Birol’a devretmiştir. Davalı Birol'un kö­tüniyetli olduğu usulen kanıtlanmış değildir. Akit tablosunda ve tapu
kaydında görünmeyen veya henüz eklenmemiş haciz yazısını bildiğine dair ayrıca delil de sunulmamıştır. Böyle olunca 278/11. Maddesinden bahisle Birol yönünden tasarrufun iptaline karar verilmesi yasaya aykırı­dır. Mahkemece yapılması gereken iş anılan Yasanın 283. maddesi hük­münce Süleyman'dan tasarrufa konu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki (davacının alacağından fazla olmamak üzere) gerçek bedelinin tahsiline karar vermek, diğer davalı Birol yönünden ise davanın reddine karar ver­mekten ibarettir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozul­ması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle davalı Süleyman ile ibra­him'in temyiz itirazlarının reddine, 2.bent uyarınca hükmün davalı Birol yararına BOZULMASINA. 400,00 YTL duruşma vekâlet ücretinin davacı­dan alınarak davalı Birol'a verilmesine, vekille temsil olunmayan davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 2.632,50 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar ibrahim ve Sü­leyman'dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde tem­yiz eden davalı Birol'a geri verilmesine, 12.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-03-2012, 22:24   #14
tiryakim

 
Varsayılan

Tasarrufun iptali Davalarında ;

Eşe Hibe, İş İlişkisi ve kardeşe devirler tasarrufun iptali davası konusunu oluşturmaktadır...

İş İlişkisinden kasıt ;

Aynı iş kolunda faaliyet gösteren ve iş ilişkisi içinde olanın, borçlunun ödeme güçlüğü içinde olduğunu bilmesi gerekir. iik. m. 279/1 deki karine, alacaklı yararınadır. ( 15 hd. 26.3.1987 t., 3901-1259).

Yukarıda iş ilşkisinde bahsedilen Yargıtay kararına ve buna benzer yani aynı işkolunda olanların , borçlunun ödeme güçlüğünü bilmesi gerekir şeklideki yargıtay ilamlarına ihtiyacım var...

Alıntı:

Ayrıca, doktrinde borçlu ile üçüncü ki
sinin aynı is kolunda faaliyette bulunuyor olmaları halindede kural olarak üçüncü kisinin borçlunun durumunu bilmediginin kabul edilemeyecegi Yargıtay’ın müstakar içtihatlarının da bu yönde oldugu belirtilerek ifade edilmektedir. (Bkz. ÖZTEK, Bazı Sorunlar-Armagan, s. 332)

Aynı Zamanda ;

Sebze meyve halinde dükkanı olan kişiler aynı işkolunda faliyet gösteren kişiler olarak tanımlanırlar mı ? Bu konu hakkındaki değerli görüşleriniz paylaşırsanız sevinirim...

Teşekkürler...
Old 07-03-2012, 12:16   #15
tiryakim

 
Varsayılan

Merhabalar Değerli Meslektaşlarım ;

Bir konuda görüşünüzü almam gerekiyor...

Borcun doğumunda sonra dosyamız borçlusu sebze meyve halinde dükkanı ALİ AK dosyamızın diğer borçlusu AHMET VATAN ın eşi NESRİN VATAN' a tüm malvarlığını devir etmektedir.

Daha sonra taşınmazları tamamen kötüniyetle devir alan NESRİN VATAN aldığı taşınmazların tamamını sebze meyve halinde dükkanı olan ALİ AK ' ın aynı işkolunda faliyet gösteren yine sevze meyve halinde dükkanı olan YUSUF GÜLERYÜZE devir ediyor...

Biz burda TASARRUFUN İPTALİ DAVASI açacağız..

İçinde çıkamadığı sorular şunlar ;

1-) Davalı olarak kimleri göstereceğiz ? ( Benim düşünceme göre ALİ AK - NESRİN VATAN ve YUSUF GÜLERYÜZÜ davalı göstermemem gerekiyor. Bu düşüncem doğrumudur ? )
2-) Burda NESRİN VATAN dan aynı dava dilekçesinde ne talep etmem gerekiyor. Bunu sormamın nedeni NESRİN VATAN muvazalı olarak aldığı tüm malları devir etmiş, NESRİN VATAN ' ın üzerinde herhangi bir malvarlığı bulunmamaktadır. NESRİN VATAN ' a nasıl bir husumet yöneltmem gerekiyor. NESRİN VATAN ' dan tazminat mı istemeliyim ? Ne yapıacağımı bulamadım

Bu konuda yardımcı olursanız sevinirim...
Old 28-01-2021, 19:57   #16
hukuksever38

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Merhabalar Değerli Meslektaşlarım ;

Bir konuda görüşünüzü almam gerekiyor...

Borcun doğumunda sonra dosyamız borçlusu sebze meyve halinde dükkanı ALİ AK dosyamızın diğer borçlusu AHMET VATAN ın eşi NESRİN VATAN' a tüm malvarlığını devir etmektedir.

Daha sonra taşınmazları tamamen kötüniyetle devir alan NESRİN VATAN aldığı taşınmazların tamamını sebze meyve halinde dükkanı olan ALİ AK ' ın aynı işkolunda faliyet gösteren yine sevze meyve halinde dükkanı olan YUSUF GÜLERYÜZE devir ediyor...

Biz burda TASARRUFUN İPTALİ DAVASI açacağız..

İçinde çıkamadığı sorular şunlar ;

1-) Davalı olarak kimleri göstereceğiz ? ( Benim düşünceme göre ALİ AK - NESRİN VATAN ve YUSUF GÜLERYÜZÜ davalı göstermemem gerekiyor. Bu düşüncem doğrumudur ? )
2-) Burda NESRİN VATAN dan aynı dava dilekçesinde ne talep etmem gerekiyor. Bunu sormamın nedeni NESRİN VATAN muvazalı olarak aldığı tüm malları devir etmiş, NESRİN VATAN ' ın üzerinde herhangi bir malvarlığı bulunmamaktadır. NESRİN VATAN ' a nasıl bir husumet yöneltmem gerekiyor. NESRİN VATAN ' dan tazminat mı istemeliyim ? Ne yapıacağımı bulamadım

Bu konuda yardımcı olursanız sevinirim...
Davanızın sonucu nedir ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dava Dilekçesindeki Sözler Hakaret Sayılır mı? Manevi Tazminat Davası açılır mı? ağaoğlu Meslektaşların Soruları 13 01-12-2010 21:37
Oda'lara karşı dava nerede açılır ? avmeralarslan Meslektaşların Soruları 6 23-06-2010 10:17
Site Yönetimine Karşı Dava Nerde Açılır? slnn Meslektaşların Soruları 9 16-03-2009 16:51
iş sözleşmesinde yetki düzenlenmişse dava nerde açılır avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 4 25-06-2008 11:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08974695 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.