Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Olağan Akışa Aykırılığın İspatı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-11-2011, 10:36   #1
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan Olağan Akışa Aykırılığın İspatı

Değerli meslektaşlarım ; görüşlerinize ihtiyaç duyduğum konu da öncelikle teşhiste sıkıntı yaşamaktayım.Fabrika yedek parçası imal eden şirket , aldığı sipariş üzerine müşterisi için ürün imal etmiş ancak müşteri teslimden kaçınınca menfi zararın tazmini için kendisine dava açılmıştır.Mezkur davada alıcı şirket , teslim için geldiklerini ; ancak üretici firmanın teslimden kaçındığını ve hatta kendilerince yapılan ısrar üzerine tehdit edildikleri için olay yerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını iddia etmekte ve bu konuda şahit dinletmek istemektedir.Satıcı şirketin ürettiği materyaller genel kullanıma yönelik olmayıp her sipariş için ayrı ayrı üretilmektedir ve bu nedenle de üretilen ürünün satılabileceği tek kişi sipariş veren şirkettir.İşbu sebeple de üreticinin teslimden kaçınması şeklindeki iddia hayatın olağan akışına uygun değildir.Ancak alıcı şirket ; teslim için , üreticinin deposuna iki kamyon ve 30 işçiyle geldiğini ancak firma yetkilisi ve depo bekçisinin ürünleri teslim etmediklerini ve teslim yönündeki ısrarları üzerine de silah göstermek suretiyle teslim mahallinden ayrılmalarına sebeiyet verildiğini iddia ederek haksız fiil hükümlerine dayanıp şahit dinletmek istemektedir. Bu durumda , şahit beyanına mı yoksa olağan akışa aykırılığa mı üstünlük tanınacaktır ?
Old 11-11-2011, 10:50   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan M.SERDAR DEMİRTAŞ
Değerli meslektaşlarım ; görüşlerinize ihtiyaç duyduğum konu da öncelikle teşhiste sıkıntı yaşamaktayım.Fabrika yedek parçası imal eden şirket , aldığı sipariş üzerine müşterisi için ürün imal etmiş ancak müşteri teslimden kaçınınca menfi zararın tazmini için kendisine dava açılmıştır.Mezkur davada alıcı şirket , teslim için geldiklerini ; ancak üretici firmanın teslimden kaçındığını ve hatta kendilerince yapılan ısrar üzerine tehdit edildikleri için olay yerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını iddia etmekte ve bu konuda şahit dinletmek istemektedir.Satıcı şirketin ürettiği materyaller genel kullanıma yönelik olmayıp her sipariş için ayrı ayrı üretilmektedir ve bu nedenle de üretilen ürünün satılabileceği tek kişi sipariş veren şirkettir.İşbu sebeple de üreticinin teslimden kaçınması şeklindeki iddia hayatın olağan akışına uygun değildir.Ancak alıcı şirket ; teslim için , üreticinin deposuna iki kamyon ve 30 işçiyle geldiğini ancak firma yetkilisi ve depo bekçisinin ürünleri teslim etmediklerini ve teslim yönündeki ısrarları üzerine de silah göstermek suretiyle teslim mahallinden ayrılmalarına sebeiyet verildiğini iddia ederek haksız fiil hükümlerine dayanıp şahit dinletmek istemektedir. Bu durumda , şahit beyanına mı yoksa olağan akışa aykırılığa mı üstünlük tanınacaktır ?

Anlatımınıza göre, sipariş üzerine üretim olduğu için taraflar arasında bir eser sözleşmesinin olduğu anlaşılmaktadır.

Davacı alıcının, taraflar arasında bir eser sözleşmesi olduğunu ispatlaması durumunda, eserin teslim edildiğini (veya teslim almaktan imtina edildiğini) ispat külfeti eseri yapan yüklenicidedir.

Dolayısıyla bu olayın, "hayatın olağan akışına aykırılık" kuralı ile pek ilgili olduğunu düşünmediğim gibi alıcının (iş sahibinin) "teslim etmeme" yi ispat zorunda olmadığı kanaatindeyim.
Old 11-11-2011, 10:59   #3
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan İşinize yarayabileceğini düşünüyorum

Yargıtay 15. H.D. 2007/4510 E. 2008/3279 K. 16.05.2008 T. : “…Taraflar arasında fuara çadır kurulması konusunda sözlü bir anlaşmanın yapıldığı ve davada talep edilen miktarın davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. İhtilafın BK.nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin edimi eseri anlaşmasına ve teknik özellikleriyle amacına uygun biçimde yapıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin ödevi ise kararlaştırılan eserin bedelini yükleniciye ödemektir. Dava konusu olayda eserin iş sahibi davacıya teslim edilemediği, çadırın kurulmadığı ihtilafsızdır. Eseri teslimle yükümlü olan davalı eserin iş sahibinin kusuru nedeniyle teslim edilemediğini, yani iş sahibinin eseri teslim almaktan imtina ederek temerrüde düştüğünü ispatla yükümlüdür. Belli edilen zamanda çadırı kurmak için Ankara'ya geldiğini ancak eseri yaptırılmadığını ileri süren davalı bu konuda davacıyı uyardığını, temerrüde düşürdüğünü kanıtlamak izin otel kayıtlarına dayanmıştır. Bunun dışında iş sahibine gönderilen bir ihtarname vb. belge bulunmamaktadır. Sadece otel kayıtlarıyla iş sahibinin eseri teslim almaktan imtina ettiği kanıtlanmış sayılamaz. Bu durumda mahkemece, davacının işine yarar bir imalat yapıldığı da kanıtlanamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekir…”
Old 11-11-2011, 11:00   #4
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/4704
K. 2007/7381
T. 21.11.2007
• İŞ BEDELİNİN TAHSİLİ ( Eser Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Akdi İlişkinin Varlığını ve İşin Yapılıp Teslim Edildiğini Kanıtlama Mükellefiyetinin Yükleniciye Ait Olduğu )
• ESER SÖZLEŞMESİ ( İş Bedelinin Tahsili - Akdi İlişkinin Varlığını ve İşin Yapılıp Teslim Edildiğini Kanıtlama Mükellefiyetinin Yükleniciye Ait Olduğu )
• AKDİ İLİŞKİNİN VARLIĞI ( Eser Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda İşin Yapılıp Teslim Edildiğini Kanıtlama Mükellefiyetinin Yükleniciye Ait Olduğu - Miktar İtibariyle HUMK’nun 288. Md. Gereğince Davacı Yüklenici Tarafından Senetle İsbat Olunması Gerektiği )
• TANIKLA İSPAT ( Eser Sözleşmesi - Davada Talep Edilen Miktara ve Davalının Muvafakat Vermemesine Göre Hukuki İşlem Tanıkla İsbat Edilemeyeceği )
• İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( İş Bedelinin Tahsili - Akdi İlişkinin Varlığını ve İşin Yapılıp Teslim Edildiğini Kanıtlama Mükellefiyetinin Yükleniciye Ait Olduğu )
818/m.355
1086/m.288
ÖZET : Davacı, davalıya ait taşınmaza mermer işleri yaptığını, işin bedelinin ödenmediğini ileri sürerek iş bedelinin tahsilini istemiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyeti yükleniciye aittir. Davalı iş sahibi akdi ilişkiyi inkar ettiğinden, akdi ilişkinin varlığı miktar itibariyle davacı yüklenici tarafından senetle isbat olunmalıdır. Davada talep edilen miktara ve davalının muvafakat vermemesine göre hukuki işlem tanıkla isbat edilemez. Ancak davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ait taşınmaza 2002 yılı sonunda mermer işleri yaptığını, işin bedelinin ödenmediğini ileri sürerek iş bedeli 3.303,00 YTL.nin tahsilini istemiştir.

Davalı akdi ilişkinin varlığını inkar etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. BK.nun 355 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyeti yükleniciye aittir. Davalı iş sahibi akdi ilişkiyi inkar ettiğinden, akdi ilişkinin varlığı miktar itibariyle HUMK.nun 288. maddesi gereğince davacı yüklenici tarafından senetle isbat olunmalıdır. Davada talep edilen miktara ve davalının muvafakat vermemesine göre hukuki işlem tanıkla isbat edilemez. Ancak davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Tüm bu yönler gözetilmeyerek akdi ilişkinin varlığı kanıtlanmış gibi davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Dava kısmen kabul edildiğinden reddedilen kısım üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına duruşma vekalet ücreti tayin edilmemiş olması da kabul şekli açısından bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 21.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-11-2011, 11:35   #5
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

15.HD.
E: 1984/1631 K: 1984/3266
31.10.1984
o ESER SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Olarak Yapılmış Olmaması )
o SENETLE İSPAT VE TANIK DİNLENMESİ ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesi )
o TANIK DİNLEME ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesinin Yazılı Olarak yapılmış Olmaması )
1086/m.293,818/m.288

ÖZET:Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.Halin gereğine ve tarafların durumuna göre senede bağlanmaması teamül haline gelen işlemlerde tanık dinlenilebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kartal İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 30.12.1983 tarih ve 288-1391 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yüklenici davasında, davalının satın aldığı bir katlı taşınmaz üzerine altı dairenin yapımını götürü bedelle üstlendiğini ve bitirildiğini beyanla asgari maliyet rayiç bedeli alacak 2.200.000 lira için ödetme kararı verilmesini talep etmiş, davalı, öncelikle taşınmazın kendisine ait olmadığını açıklayarak husumet itirazında bulunup esas cevapta, aralarında istisna sözleşmesi mevcut olmadığını ve yapıldığı iddia edilen işlerin de davacı tarafından yapılmadığını ileri sürmüştür.
Yerel mahkeme, yargılamada dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporuna dayanarak fazlaya ilişkin istemin reddi ile 2.156.841 lira alacak için ödetme kararı vermiştir. Mahkeme kararını davalı vekili temyiz eylemiştir.
İstisna akdi kavramı, BK. m. 355`deki tanıma göre ( İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf ( müteahhit ) diğer tarafın ( iş sahibi ) vermeyi taahhüt eylediği semen ( bedel ) mukabilinde, bir şey imalini iltizam eder. ) yüklenmeyi kapsar. Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.
Ancak olayımızda, yapımı yüklenilen inşaat, iş davalı tarafından inkar edilerek taraflar arasında akdi bir ilişkinin mevcut olmadığı savunulmakta ve böylece akdi ilişkinin mevcudiyeti varlığı inkar ile ihtilaflı hale gelmektedir.
HUMK.nun değişik 288. maddesi hükmünce; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.
Bu maddede öngörülen şekil, geçerlik şekli değil, usul hukuku yönünden konulmuş ispat şeklidir. İspat şeklinin zorunluluğu nedeni ile hukuki işlemlerin kural olarak tanık sözleri ile ispatı olanağı da yoktur.
Ne var ki, Usul Kanunumuzda anılan bu ana kurala ayrık hükümler de mevcuttur. Gerçekten Usulün 289. maddesi hükmüne göre, senetle ispatı gereken hususlarda, bu yön hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı, rızası halinde tanık dinlenebilir. Çekişmede davalının bu hususta açıkca muvafakatı olmadığına göre anılan madde hükmü gereğince tanık dinlenmesine de olanak yoktur.
Yalnız tanıkla ispat yasağına ayrık hallerden biri de Usulün 293. maddesinin 4. bendinde yer almıştır. Bir başka deyimle anılan Usul Kanunu`nun 293/4. maddesinde açıklanan durumun varlığı halinde de ayrık olarak tanık dinlenmesine imkan tanınmıştır. Anılan hüküm gereğince ( Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede zaptı müteamil olmayan muamelelerde ) tanık dinlenmesi mümkün olmaktadır. Bu hükmün sonucu olarak, bir bölgede halin gereklerine, tarafların durumlarına göre herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkesce uyulmak suretiyle kararlı bir nitelik kazanmış bulunması ve aynı zamanda kamu oyu tarafından da belirtilen teamüle inanılmış olması takdirinde tanık dinlenebilir.
Yüksek Mahkemenin kökleşen içtihadı da bu doğrultudadır ( En son Yargıtay H. Genel Kurulu Esas: 1982/13-571 Karar: 1984/660, 6.6.1984 tarihli kararı ).
Öyle ise; Mahkemece, işin niteliği, tarafların durumu ve ilişkileri gözetilerek aralarındaki istisna eser sözleşmesinin devamlı surette senede bağlanmaması hakkında istikrarlı ve toplumca inanılmış bir adet olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile saptanarak rapor içeriğine göre tanık dinlenip dinlenmeyeceği değerlendirilmelidir.
Yapılacak böyle bir inceleme sonunda, olayda tanık dinlenebileceği sonucuna varılması halinde tanık sözleri ve teknik bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle, aksi takdirde, davacıya yemin ant hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı D. yararına yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 31.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.
---------------------------------
15. Hukuk Dairesi 2006/7736 E., 2007/7765 K.

ESER SÖZLEŞMESİ
İSPAT KÜLFETİ
ÜCRETİN MUACCELİYETİ
YEMİN
"ÖZET"

AKSİ KARARLAŞTIRILMAMIŞSA, ESERİN BEDELİ TESLİM ANINDA ÖDENİR. YÜKLENİCİ İŞİ TESLİM ETTİĞİNİ İŞ SAHİBİ İSE BEDELİNİ ÖDEDİĞİNİ KANITLAMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. İSPAT KÜLFETİ KENDİSİNDE OLMAYAN TARAFIN YEMİN ÖNERMESİ HALİNDE, MAHKEMENİN AÇIKÇA İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN KENDİSİNDE OLMADIĞINI VE BU YÜKÜMLÜLÜĞÜ DEVRALIP ALMAYACAĞINI SORMASI" KABUL ETTİĞİ TAKDİRDE YEMİNİ EDA ETTİRMESİ GEREKİR.

"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince i$tenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerek-tirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Adana Yedinci İcra Müdürlüğü'nün 2004/9143 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı şirketin 01.11.2004 tarihli ihtarname ve cari hesap ekstresini dayanak olarak davalı şirket hakkında adi takip yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde;

15.884.243.680 TL asıl alacak, 593.011.764 TL işlemiş faiz, 53.016.200 TL ihtar masrafının toplamı 16.530.271.644 TL alacağın tahsilini istediği, takip borçlusu davalı tarafından yapılan itiraz neticesi takibin durduğu anlaşıldığı gibi, itirazın iptali davasının da, yasal süresi içinde açıldığı saptanmıştır.

Yanlar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Ancak, davacının yüklenici sıfatıyla iş sahibi davalının narenciye işleme-paketleme-depolama işlerini yaptığı ve yanlar arasında "sözlü" olarak akdi ilişki kurulduğu tarafların da kabulündedir.

Bu akdi ilişki, Borçlar Kanunu'nun 355. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere, niteliğince bir eser sözleşmesidir. Davacı yüklenici, işi yaparak teslim ettiğini ve istenebilir iş bedelinin davalı tarafından ödenmediğini; davalı iş sahibi ise, iş bedelini ödediğini bildirmişlerdir. BK'nın 364. maddesi gereğince, taraflarca aksine bir düzenleme yapılmamışsa eserin bedeli, teslim zamanında ödenir. O halde, yapıldığı ileri sürülen işin davalı iş sahibine teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini iş sahibi kanıtlamakla ödevlidir. Mahkeme ise, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü iş sahibine ait olduğu halde, davacı yükleniciye ispat külfeti yüklenerek davalıya, davacının yemin önerisinde bulunması ve davalı şirket temsilcisinin önerilen yemini yerine getirmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Oysa, ispat külfeti üzerinde olmayan tarafın yemin önermesi halinde, mahkemenin ispat yükümlülüğünün kendisinde olmadığını ve bu yükümlülüğü devralıp almayacağını açıkça sorarak, kabul ettiği takdirde, bunu duruşma tutanağına geçirerek yemini eda ettirmesi gerekirdi. Bu yasal nedenle, davalıya yemin teklifi ve bunun eda edilmiş olması hukuki sonuç doğurmaz (HUMK m. 354). Yasal durum bu olunca da; mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan hukuksal ilkeler gözetilerek, tarafların yasal delillerini toplamak, bedeli dava ve takip konusu olan işin yapılarak davalıya teslim edildiğini ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlayabilmesi için davacıya, iş bedelinin ödendiğini kanıtlayabilmesi için de davalıya olanak verilmesi, toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ile varılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermekten ibaret olmalıdır.

Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda (1.) bentte belirtilen nedenle davalı vekilinin tüm, daMacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan sebeplerle diğer temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-11-2011, 11:50   #6
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Ek bilgi olarak , dava açılmadan önce teslim konusunda alıcı firmaya noter marifetiyle ihtar çekilmişti.
Old 11-11-2011, 12:06   #7
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Nezaketiniz için hepinize çok teşekkür ederim.Sayın Evran Kırmızı'nın sunduğu 2007/7381 karar numaralı içtihatta belirtilen akti ilişkinin varlığı konusunda karşı tarafın inkarı bulunmamaktadır.Zaten tasdikli sözleşme dosyaya sunuldu.Mezkur kararda sözleşmenin varlığını ispat için yükleniciye senetle ispat zorunluluğu getirildiğine göre ve bu olgu da yüklenici tarafından gerçekleştirildiği için bu kez sözleşmeye aykırılık konusundaki ispat külfeti kanımca kendisine ait olan iş sahibi de şahit değil , yazılı ispat ile yükümlü olmamalı mı ? Ayrıca yüklenici ; teslim konusundaki ihtar haricinde , mahkeme kanalıyla işin yapıldığını tespit de ettirmişti.Bu durumda üreticinin elinde ; üretilen mal , üretime yönelik mahkeme tespiti ve teslim için çekilen ihtar olmasına rağmen karşı taraf şahit beyanıyla sorumluluktan kurtulabilir mi ?
Old 11-11-2011, 12:12   #8
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Bir hukuki işlem olan temerrüt, tanıkla ispatlanamayacağından, karşı tarafın, şahit beyanları ile sorumluluktan kurtulamayacağını düşünüyorum.
Old 11-11-2011, 13:18   #9
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

aynı fikirdeyim. Yazılı sözleşme ve ihtar sizi ispat külfetinden kurtarır. Karşı taraf (muvaffakatiniz olmazsa) tanık dinletemez, belki size yemin teklif edebilir.
Old 24-07-2013, 16:44   #10
av.hande85

 
Varsayılan

Herkese Kolay gelsın..
Benımde elimde yazılı olmayan eser sözleşmesine dayalı olarak açılan 40.000TL bedelli alacak davası var. Gerçekte müvekkilim evinin tadilat isini X isimli bir kişiye vermiş.Bu kişinin vergi levhası yok ve kaçak olarak çalışan bir kişi. İşin yapımı işinde bizzat kendisi yanında günlük yevmiyeli insanlar buluyor ve çalıştırıyor. X isimli kişi tadilata başlamış ve tadilatları yaparken örneğin yaptığı çatı akınca ve yapılan işler eksik-ayıplı olunca müvekkil sinirlenmiş ve buna işi bıraktırmış. Ama işin başlangıcı aşamasında elden 20.000 TL para vermiş bu kişiye ve belge almamış. Müvekkil X isimli kaçak çalışan bu kişiye işi bıraktırınca bu kişide Y isimli bir kişiyle anlaşmış ve bu Y isimli kişi müvekkile dava açmış. (Y isimli şahsın vergi levhası var) Y isimli kişi açtığı davada müvekkilin Y isimli şahsa ait işyerine geldiğini ve tadilat konusunda anlaşma yaptıklarını ve bu anlaşma yapıldığı sırasında da X isimli şahsın yanlarında olduğundan bahisle alacak talep etmekte ve X isimli şahsıda TANIK olarak göstermektedirler.

Bizde cevap dilekçemizde Y isimli şahsı hiç tanımadığımız gibi yüzyüze gelmek suretiyle iş verilmediği isin X isimli şahsa verildiğinden bahisle tanık dinletilmesine muvafakat etmediğimizi beyan etmişsekte hakim tanık dinlenmesine karar verildi. Bu şekilde bir husumet itirazı olduğunda tanık dinlenemeyeceğine dair yargıtay kararı var mıdır? Karar var ise yayınlayabilirseniz sevınırım. Bu konuda kafan çok karıştırdığı için bu davanın seyri hakkında yardımcı olabılırsenız sevınırım.
Herkese sımdıden cok tesekkurler..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sözleşmeye Aykırılığın Giderilmesi avoev Meslektaşların Soruları 1 24-08-2011 11:50
Kadastro Tespİtİ - Mk 712 OlaĞan ZamanaŞimi avorbay Meslektaşların Soruları 2 09-08-2010 13:43
Olağan ve Olağanüstü Zamanaşımı avukatzd Meslektaşların Soruları 0 17-03-2008 16:11
Maluliyetin İspatı avnihat Meslektaşların Soruları 1 06-02-2008 20:26
Hayatın Olağan Akişi levent öge Meslektaşların Soruları 0 20-03-2002 22:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05885291 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.