Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Basında Hasta Hakları Haberleri 2011

Yanıt
Old 18-04-2011, 10:27   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Basında Hasta Hakları Haberleri 2011

HIV taşıyıcılığı ve üreme hakkı

Balayında HIV + olduğunu öğrendi
En büyük hayali hayatının aşkıyla evlenmek ve baba olmaktı. 'Büyük aşkıyla' evlendi ancak balayında HIV + olduğunu öğrendi. ‘Yıkıldık ama yılmadık' diyor. Geçtiğimiz günlerde 'babalık' hayalini de gerçekleştirdi. HIV pozitif S.E., sperm yıkama yöntemiyle HIV taşımayan kızını kucağına aldı.

İSTANBUL - Sevdiği kadınla yeni bir başlangıç yapmak üzere yola çıkan S.E., evlilik için gerekli testleri yaptırdı. Ancak test sonuçlarını beklemeden evlendi ve balayını kâbusa çeviren bir haberle sarsıldı. Çünkü test sonuçları HIV pozitif olduğunu söylüyordu.

Büyük hayal kırıklığı yaşayan ve o günlerde hissettiklerini, “Hayallerimden birini gerçekleştirdiğim günlerde HIV pozitifle yüzleştim. İçimdeki fırtınaları gizleyerek dünyanın en mutlu yeni damadını oynamak gerçekten zordu” diye özetleyen S. E., hikâyesini ntvmsnbc’ye anlattı:

“HIV ile ilk tanışmam 2007'de oldu. Dünyanın en mutlu yeni damadını oynamak Oscar’lık bir oyunculuk istese de bir şekilde üstesinden geliyordum. Hastalık ve virüs hakkında hiç bilgim yoktu ama hayat bana birden bu rolü biçmişti. Ben de en iyisini oynamaya ve mücadele etmeye karar verdim. Çünkü biliyordum ki ben düştüğüm zaman beni seven birçok insan da benimle birlikte düşecekti…”

'EŞİM ELİMİ HİÇ BIRAKMADI'
Eşinin de kendisi gibi büyük bir travma yaşadığını, olayı kabullenmekte zorlandığını belirten S.E., en büyük desteği de eşinden gördüğünü söylüyor: “İlk başlarda çok ağladı ve hep “neden biz” diye sordu. Çok zor günler geçirdi ama hep yanımda oldu, elimi hiç bırakmadı.”

'BENİM GİBİLERİN TESELLİSİNE İHTİYACIM VARDI'
“Hiç bilmediğim bir hastalık ve toplumun önyargıları… Hayatımın en büyük karabasanından kurtulmak için elimdekilerin yetmeyeceğini biliyordum” diyen S.E., bu noktada HIV/AIDS ile yaşayan kişilere ücretsiz destek veren Pozitif Yaşam Derneği ile tanışmış:


“Başkalarının değil, benim gibi olanların tesellisine ihtiyacım vardı. Benim yaşadıklarımı yaşayıp geride bırakabilmiş, gülmeyi, koşmayı, yaşamayı seven ve benim istediğim gibi hayata tırnaklarını batırıp, ''seni bırakmayacağım ey hayat'' diyebilmiş insanların desteğini arıyordum. Tam da bu sırada imdadıma Pozitif Yaşam Derneği yetişti.



HERKESİN ROLÜ KENDİNCE BİRAZ ZORDUR
Buradaki arkadaşlar hastalıkla mücadele için sürekli koşturuyor, insanları güler yüzle karşılıyor ve hayatla dalga geçebiliyorlardı. Benim aradığım da zaten buydu. Bu zor süreci atlatmamda inandığım değerler de etkili oldu. İnandığım kitapta hayat senaryomuz zaten yazılmıştı. Görevimiz, perde kapanana kadar bu senaryoyu hayata geçirmekti. Benim de rolüm buydu. Evet, herkes kendi senaryosunun başrol oyuncusudur ve herkesin rolü kendince biraz da zordur…”

ZAMAN VE BİLGİ HER ŞEYİN İLACIDIR
Gördüğü tedaviye, eşinin ve Pozitif Yaşam Derneği’nin desteği eklenince kısa sürede toparlanan S.E. için sıra, ‘ikinci büyük hayalim’ dediği şeye, baba olmaya gelmişti. S.E., o hayali nasıl gerçekleştirdiğini ise şöyle anlatıyor:

BİLGİLENDİKÇE GÜÇLENDİK…
“Hayat aktı gitti. Zaman ve bilgi her şeyin ilacıydı gerçekten de. Zaman hayatımdaki tüm zorlukları önüne katıp götürdü. Eşim de benimle birlikte bilgilendikçe güçlendi. Sevgi her türlü zorluğu yener. Bizde de böyle oldu. Yuvamızı bir bebekle şenlendirmeye karar verdik. Çünkü baba olmayı çok istiyordum. Bunun nasıl olacağını araştırdık. Biliyordum ki bir başkasının yapabildiği
imkânsız değildir. Benim için de
imkânsız olmadı… Yaklaşık 2
hafta sonra Oscar’lık oyunculuğumu bir kenara atıp kendim olmaya başladım.
Artık oynamadan da hayatla dalga geçebiliyordum…” S.E.
Aslında sistem çok basitti. Sperm alınıyor, laboratuar ortamında yıkanarak HIV’den arındırılıyor ve anne rahmine enjekte ediliyordu. İlk denememiz başarısız oldu ama ikinci denememizin sonucu pozitifti. Artık hayalini kurduğum şey gerçekleşecekti, çünkü bir bebeğim olacaktı…Ve aylar sonra bebeğimiz dünyaya geldi. Şimdi 40 günlük ve dünyalar güzeli bir kızımız var.”

HIV ve AIDS ile mücadelede en olumsuz etkinin önyargılardan geldiğini belirten ve ‘Bilgisi az ama önyargıları çok olan insanlar yüzünden, birçok kişi ümitsizliğe kapılıp hayattan kopuyor” diyen S.E., sözlerini bir öneri ile noktalıyor:

KORKMAYIN, ÖNYARGILARA KULAKLARINIZI TIKAYIN
“Şimdi bütün bunları neden anlattığımı merak edenler olabilir. Çünkü benim gibi HIV tanısı alıp da ne yapacağını bilemeyen çok insan olduğunu biliyorum. Bu yazıyı okuyan ve benim gibi HIV pozitif olan arkadaşlardan bir ricam var; lütfen, hayatınızla ilgili kararları başkasına bırakmayın. Sakın pes edip hayatın karşısında diz çökerek boynunuzu uzatmayın. Çünkü bu hastalıkla yaşayan pek çok insan var. Emin olun, kararlıysanız bu hastalığa yenilmezsiniz. Hastalığın hayatınızdaki tek yeri günlük ilaçlarınızı içmekten ibaret olacak. Hayatı ertelemeyin, evlenin, çoluk çocuğa karışın, korkmayın ve önyargılara kulaklarınızı tıkayın.”

SPERM, ISI VE SANTRİFÜJLE HIV'DEN ARINDIRILIYOR
HIV enfeksiyonu ilaçlarla kontrol altına alınabiliyor. Doğru tedaviyle HIV pozitifler uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor, gereken önlemleri almak koşuluyla evlenebiliyor ve çocuk sahibi olabiliyor. Hamilelik öncesinde, doğum sırasında ve sonrasında alınan etkili önlemlerle HIV’in bebeğe geçiş riski yüzde 0,5’in altına kadar düşürülüyor.

Dünyada yaklaşık 39,5 milyon HIV pozitif kişi bulunduğunu ve bunların dörtte üçünün üreme çağında olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, HIV + erkeklerin çocuk sahibi olurken hastalığı eşlerine ve doğacak çocuklarına bulaştırmamalarının esas olduğunu söyledi. Prof. Buyru, “Özel sperm hazırlama yöntemleri ile bu sağlanabiliyor. Erkekten alınan spermler ısı ve santrifüj yöntemleriyle virüsten arındırılır. Aşılama, tüp bebek yöntemine göre
daha ucuz ve daha kolay uygulanabilir
bir teknik. Sperm sayısı düşükse,
kadının tüplerinde problem varsa veya
3-4 aşılama ile gebelik elde edilemezse
tüp bebek uygulamasına geçilmesi
gerekir. Bu yöntemle de yıkanmış
spermler kullanılarak bulaşma riski
ortadan kaldırılır. Prof. Dr. Faruk Buyru
Bu yolla hazırlanan ve virüs taşımayan spermler, polimeraz zincir yöntemi ile kontrol edildikten sonra aşılama (intrauterin inseminasyon-rahim içi dölleme) yöntemi ile eşinin rahmine verilir. Kadının gebe kalmasına engel başka bir problem yoksa bu yolla bir aylık tedavi ile yüzde 20 civarında gebelik elde edilebilir. Toplam 3-4 ayda yüzde 60 civarında gebelik şansı vardır. Bu yolla hem eşe hem de doğacak bebeğe virüs bulaşma riski bulunmamaktadır” dedi.

ÇÖZÜM HIV + KADININ ANNE OLMASINI ENGELLEMEK DEĞİL
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökengin, anne adaylarının HIV pozitif olmaları durumunda, bebeğe bulaşmayı engelleyecek önlemlerin vakit kaybetmeden alınması gerektiğini söyledi. Etkin önlemlerin bulunmaması
nedeniyle geçmişte HIV pozitif
annelerden çok sayıda HIV pozitif
bebekler doğdu. Günümüzde ise etkili önlemler sayesinde, HIV pozitif olup
sağlıklı bebek doğuran pek çok kadın bulunuyor. Prof. Dr. Deniz Gökengin
Gebeliğin planlandığı günden, doğuma ve doğum sonrasına kadar aileye danışmanlık verilmesinin önemini vurgulayan Gökengin; “HIV + bebek doğmasını önlemenin yolu, HIV pozitif kadınların gebe kalmasını engellemek ya da gebe kalmış kadınlara bebeğini aldırmasını tavsiye etmek değil, gebeliğe doktor önerileri doğrultusunda karar vermelerini ve doktorun önerdiği önlemlere sıkı sıkıya bağlı kalmalarını öğütlemektir” diye konuştu.

AVUKAT HABİBE YILMAZ: HUKUKİ ENGEL YOK
PYD Hukuk Danışmanı Avukat Habibe Yılmaz Kayar da HIV pozitif kadınların bebek sahibi olmalarının önünde herhangi bir kanuni engel olmadığını söyledi: “Doğurganlık haklarını kısıtlayacak şekilde HIV taşıyıcısı kadınları damgalamak ve kasten doğacak çocuğuna HIV bulaştırmakla suçlamak, hatta neredeyse HIV taşıyıcı kadınları kısırlaştırmayı önerecek şiddette tepkiler geliştirmek yerine daha rasyonel önlemler alınmalı. Mesela, sağlık sistemine ulaşma şartlarını geliştirmek, gebelik ve doğum takibi yapmak, HIV taşıyıcısı annelerin ve anne adaylarının sağlıklı yaşam hakkının temin edilmesine yönelik ulusal eylem planları yapmak yerinde olacaktır.”

PYD: 26 BEBEĞİN DÜNYAYA GELİŞİNE TANIKLIK ETTİK
Pozitif Yaşam Derneği’nden Arzu Kaykı ise “Anne ve babası HIV ile yaşayan 26 bebeğin sağlıklı ve HIV negatif olarak dünyaya gelmesine tanıklık ettik. 2006'da ilk anne adayımız 9 aylık hamile iken tanı alıp geldiğinde, bebek için şuruba erişmek, kabul edecek hastane bulmak, ayrımcılığa uğramadan doğumu gerçekleştirmek için çok stres yaşamıştık. Ancak hastanelerde enfeksiyon önlemleri standartlaştıkça sağlıklı bebekler dünyaya gelmeye başladı. Bebek sahibi olmayı istesin veya istemesin, bebek sahibi olma hakkının ve tıbben imkânının olduğunu bilmek, ilk tanı alma sürecinde HIV ile yaşamayı normalleştirmede çok etkili oluyor. Bebek sahibi olmak isteyen HIV pozitif arkadaşlara tedavilerini ona göre düzenlemelerini, risklerini ve yöntemini konuşmalarını, bilgi almak için de doktorlarıyla görüşmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.

DÜNYADA NELER OLUYOR?
Pozitif Yaşam Derneği’nin verilerine göre dünyada HIV pozitif bireylerin çocuk sahibi olmaları ile ilgili veriler şöyle:

İNGİLTERE: 144 HIV POZİTİF KADIN NORMAL DOĞUM YAPTI
Ocak 2010’da yayımlanan Doğumbilim ve Jinekoloji Dergisi’nde yer alan makalede; etkili antiretroviral (ART, HIV’i baskılayan) tedavi alan HIV + kadınlarda, normal doğumun planlandığı belirtiliyor. Londra’daki Newham Üniversitesi Hastanesi tarafından yapılan araştırma raporunda ise şu bilgiler ye alıyor:
2004-2006 arasında, 144 HIV + kadından 23’ü planlı normal doğumu seçmiştir. Normal doğum, gebeliğin yaklaşık 36. haftasında, annenin vücuttaki HIV yoğunluk değerinin 50 hücre/ml’nin altında olması durumunda önerilmiştir. Bebekler 18 ay takip edilmiş, bebeklerde ART profilaksi (HIV bulaşını engelleyici tedavi) kullanılmış, bebekler emzirilmemiş ve hiçbir bebekte anneden aktarım görülmemiştir.

DANİMARKA: 2000'DEN BERİ BEBEĞE HIV GEÇİŞİ OLMADI
HIV Medicine'da yayınlanan rapora göre, ulusal tedavi kılavuzlarının takibinden beri, Danimarka’da anneden bebeğe bulaşan HIV vakası kaydedilmedi. Hamilelikte ve doğum sırasında görülen ART, uygun koşullarda gerçekleştirilen doğum, bebekleri hastalığa karşı koruma yollarının geliştirilmesi HIV bulaş riskini yüzde 1'den aşağıya çekti.

ABD: ZİHİNSEL GELİŞİM ETKİLENMİYOR
Amerika’da yapılan çalışmaya göre, hamilelikte ART’ye maruz kalan HIV negatif bebeklerin zihinsel gelişimleri olumsuz etkilemiyor. Araştırmada, HIV’e maruz kalmış fakat enfekte olmamış 1.840 çocukta sinirsel gelişim işlevleri incelenmiş; rahim içinde ART’ye maruz kalan ve kalmayan bebeklerde motor işlevler gözlemlenmiş ve sonuç olarak, ART’ye maruz kalanlarda ciddi düzeyde bilişsel veya motor gelişim eksikliği olmadığı kaydedilmiştir.

FRANSA: 11 BİNE YAKIN HIV NEGATİF BEBEK DOĞDU
Fransız Perinatal Derneği'nin 2008 yılında yaptığı çalışmada, anne karnında ART’ye maruz kalan çocukların diğer çocuklara nazaran daha fazla kanser olma risklerinin bulunmadığı belirtilmiştir.

İSRAİL: 155 HIV POZİTİF ANNE BEBEK SAHİBİ OLDU
Aralık 2009'da Ankara’da gerçekleşen HIV/AIDS Kongresine katılan İsrail Kaplan Medical Center Hastanesi’nden Dr. Daniel Elbirt; 2002-2008 yılları arasında 155 HIV + annenin bebek sahibi olduğunu ve bebeklerin hiçbirine HIV bulaşının olmadığını söyledi. Doğumların 2/3’ünün sezaryen ile, 1/3’ünün ise normal doğumla gerçekleştiğini ifade eden Dr. Elbirt, anne adaylarına çocuk sahibi olma konusundaki riskleri aktardıktan sonra, kararı çiftlere bıraktıklarını ve doğumun hangi şekilde olacağının da ebeveynler ile doktorlarının ortak kararıyla belirlendiğini belirtti.

ZAMBİA: EMZİRME YOLUYLA BULAŞIN ÖNLENMESİ
Hamilelik ve doğum esnasında uygulanan ART, anneden çocuğa HIV geçme riskini önemli miktarda azaltıyor. Fakat anne sütü ile emzirme yüzünden bebek enfekte olabilir. Endüstrileşmiş ülkelerde HIV pozitif kadınların ilaç kullanmaları öğütlenirken, Dünya Sağlık Örgütü, anne sütünün yerine geçebilecek beslenme biçimlerinin kabul edilebilir, ulaşılabilir, sürdürülebilir ve güvenli olmadığı durumlarda, anne sütü ile emzirmeyi onaylıyor.

TÜLAY KARABAĞ
ntvmsnbc
2011 Pazartesi
http://www.ntvmsnbc.com/id/25197568/
Old 08-07-2011, 15:10   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Türkiye İçin HIV/AIDS Yasası Öntaslağı

Pozitif Yaşam Derneği, 6 Temmuz 2011 tarihinde Ankara’da ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla düzenlediği Odak Grup Çalıştayı'nda “Türkiye İçin HIV/AIDS Yasası Öntaslağı”nı masaya yatırdı… 7 Temmuz 2011 perşembe günü yaptığı basın toplantısında yeni parlamentodan taleplerini açıkladı...

“HIV ile Yaşayanların Haklarına Yönelik Farkındalık ve Savunuculuk Projesi” kapsamında; Türkiye'de HIV yayılımını engelleyerek toplum sağlığını korumak ve HIV ile yaşayan insanların haklarını kullanılabilir hale getirmek amacıyla hazırlanan “Türkiye İçin HIV/AIDS Yasası Öntaslağı” Ankara’da düzenlenen Odak Grup Çalıştayı'nda tartışıldı.



Çalıştayda TBMM yasama uzmanları, Yasama Derneği ve Pozitif Yaşam Derneği temsilcileri ile hazırlanan yasa ön taslağının biçim ve içeriği tartışıldı. Alınan görüşler ve geri bildirimler doğrultusunda ön taslak üzerinde yeniden çalışılıp paydaş kurumlar ile paylaşılacak olan yasa, son halini aldıktan sonra TBMM’ye sunulacak.



HIV/AIDS ile ilgili kamu otoritesi tüzel kişiliği de oluşturacak olan yasa ayrıca HIV/AIDS’e ilişkin çeşitli tanımlamalar ve düzenlemeler de öneriyor.


GENİŞ KATILIM SAĞLANDI

26 kurum ve kuruluştan 45 temsilcinin yer aldığı çalıştaya iktidar ve muhalefet partilerinden Milletvekilleri de katılım sağladı. TBMM’den 14 temsilcinin bulunduğu çalıştaya; AK Parti Gümüşhane Milletvekili Doç. Dr. Kemallettin Aydın, CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir ve CHP Kocaeli Milletvekili Dr. Mehmet Hilal Kaplan’ı temsilen Koray Aktaş katıldı.



“Türkiye İçin HIV/AIDS Yasası Öntaslağı”nı TBMM’ye sunmadan önce son halinin tartışıldığı Odak Grup Çalıştayı'na, özellikle konu ile daha yakından ilgili olan Başbakanlık kurumları, Bakanlıklar, TBMM komisyonları, meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, uzmanlar, avukatlar ve HIV ile yaşayan bireyler katıldı.


Bu kurum ve kuruluşlar arasında;

Başbakanlık kurumları (Etik Kurulu, İnsan Hakları Başkanlığı, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu), Sağlık Bakanlığı (Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, Halkla İlişkiler Birimi), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı (Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü), Milli Eğitim Bakanlığı (Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi, Türk Eczacılar Birliği, Ankara Tabip Odası, Uluslar arası Af Örgütü, Yasama Derneği, İnsan Hakları Derneği, Türkiye Aile Planlaması Derneği, Türk Kızılayı, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı yer aldı.


ULUSAL VE KÜRESEL BAĞLAMDA ACİL EYLEM PLANINA İHTİYAÇ VAR

Çalıştayın moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanı Prof. Dr. Şevki Sözen yaparken Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek HIV ve AIDS’in tıbbi boyutu, terminoloji, önyargılar ve ayrımcılık üzerine sunum yaptı. HIV/AIDS ile ilgili çağdaş bilgiler paylaşan Şimşek; “Günümüzde kronik bir sağlık durumu olan HIV, her yaştan ve her kesimden insanı ilgilendiren ciddi bir konudur. Ulusal ve küresel bağlamda acil eylem planına ihtiyaç duyulan bu hassas konuda Türkiye’de de HIV’in bir sağlık sorunu olarak kabul edilmesi ve insan haklarına dayalı bir yaklaşımla öncelik kazanması gerekmektedir” dedi.



Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve HIV/AIDS’e ilişkin sözleşme ve kriterlerini anlatan proje koordinatörü Murat Köylü ise, otuza yakın ülkenin HIV/AIDS yasalarından derlenerek elde edilen HIV/AIDS yasalarının biçim ve içeriğine yönelik bilgiler verdi. Köylü, “İnsan hakkı ihlalleri yoksulluk ve zayıf demokrasiler HIV/AIDS yayılımının önlemenin önündeki en büyük engeldir” dedi.



STRATEJİK VE EYLEMSEL İŞBİRLİĞİ GEREKLİ



Çalıştayda en çok Türkiye’de HIV/AIDS’e ilişkin birbirinden farklı çalışmalar yapan kamu kuruluşları ile sivil toplum örgütleri arasındaki stratejik ve eylemsel iş birliği eksikliği konuşuldu.


Çalıştayın en heyecanlı tartışmaları Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’yle sivil toplum kuruluşu temsilcileri arasında Ulusal AIDS Komisyon’unun işlevi ile ‘Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri' (GDTM) konularında yaşandı. 1996 yılında kurulan ve 36 kurum ve kuruluşun üye olduğu Ulusal AIDS Komisyonu’nun son 3 yıldır toplanmadığı ve işlevini yerine getiremediği konuşuldu. 2006 yılında Bakanlığın bir proje kapsamında 4 şehirde 11 adet kurduğu GDTM’lerden bu gün sadece 4 tanesinin hizmet verdiği kaydedildi. Çalıştayda Ulusal AIDS Komisyonu’nun çalışır hale gelmesinin ve GDTM sayılarının tekrar arttırılarak hayata geçirilmesinin önemi hakkında hem fikir kalındı.


BASIN TOPLANTISI DÜZENLENDİ

Pozitif Yaşam Derneği 7 Temmuz 2011 Perşembe günü Ankara Gordion Hotel’de yaptığı basın açıklamasında yeni parlamentodan HIV/AIDS’e yönelik taleplerini açıklandı.



Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek’in yaptığı HIV ve AIDS sunumundan sonra proje koordinatörü Murat Köylü yeni parlamentodan, kamu kurum ve kuruluşlarından taleplerini aşağıdaki şu maddelerle özetledi:



Birey mahremiyetine saygı, kişisel verilerin her ortamda kesin olarak korunması.

HIV ilaçlarının lisanslanmasında ve ithalatında kolaylık getirilmesi.

Hukuksal süreçlerde ve mahkeme aşamalarında mahremiyet hakkının sağlanması.

HIV/AIDS ile yaşayanlara yönelik ayrımcılık, dışlama, fişlemenin yasal ve kültürel olarak engellenmesi.

Ulusal AIDS Komisyonu’nun yeniden yapılandırılması, tüzel kişilik sağlanması, bütçelendirilmesi, güçlendirilmesi ve Sivil Toplum Kuruluşları gücünün artırılması.

HIV/AIDS ülke programlarının bütçelenmesi, planlanması ve uygulanmasında Sivil Toplum Kuruluşların aktif katılımının sağlanması.

Toplumun tüm kesimlerine, özellikle gençlere ve kadınlara HIV ve AIDS’i de içeren Cinsel Sağlık Eğitimi verilmesi; Kondom kullanımının yaygınlaştırılması için her türlü kamusal, hukuksal ve kültürel desteğin arttırılması.
Yurttaş olsun ya da olmasın, tüm HIV pozitiflere ücretsiz tedavi, bakım ve destek; incinebilir/hassas gruplara insan haklarına dayalı destek ve güçlendirme politikalarının geliştirilmesi.

Medya'da HIV/AIDS temsilinin hak ve özgürlükler temelinde düzeltilmesi.

Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri sayısının coğrafi bölgelere eşit dağılımda arttırılması.
Old 09-08-2011, 17:16   #3
kız kulesi

 
Varsayılan

Takılan Protez Sonrası Dizinde Enfeksiyon Oluşan 65 Yaşındaki A.L., HIV Pozitif Olmasından Dolayı 3 Yıldır Ameliyat Edilmiyor...

3.5 yıl önce İzmir’de bir devlet hastanesinde yapılan ameliyatla dizine protez takılan A.L.'ye, iki gün sonra yapılan testlere göre HIV pozitif olduğu söylendi. 5-6 ay sonra protez nedeniyle iltihap gelişti ve yeniden ameliyat önerildi. 7 Ağustos 2011 tarihinde Doğan Haber Ajansı muhabiri Nesrin Coşkun tarafından kaleme alınan haberde de belirtildiği gibi, A.L. ilk ameliyatını yapan doktora başvurdu ancak reddedildi. Doktorlar ve hastaneler arasında gidip gelen ve her defasında reddedilen A.L., Sağlık Bakanlığı’nın devreye girmesine rağmen sonuç alamadı*ğını belirtti.

OYSA Kİ SAĞLIK HAKKI EVRENSELDİR!
Gerekli önlemler alınarak, HIV pozitif bir kişinin, herhangi bir tehlike olmaksızın ameliyat edilmesi tıbben mümkündür. İnsanların sahip oldukları bulaşıcı hastalıklar, kaliteli tıbbi hizmet*lere ulaşmalarının önünde asla bir engel değildir, olmamalıdır.

Sağlık hakkından yararlanmanın en önemli unsurlarından biri, tedaviye ilişkin doğru ve tam bilgiye zamanında erişebilmektir. Tedavi, sağlık hakkının, dolayısıyla da yaşama hakkının önemli bir parçasıdır.

"EVRENSEL ÖNLEMLER”İN TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARINCA BİLİNMESİ GEREKİR
Hem hastasını, hem kendini korumakla yükümlü olan sağlık çalışanı (doktor, hemşire, personel) bir kişinin pencere döneminde (HIV antikor ve/ya antijenlerinin testlerde ölçülebilecek düzeye ulaşması için ihtiyaç duyulan sürede) olup olmadığını bilemeyeceğinden, tüm hastaların vücut sıvılarını bulaşıcı olarak değerlendirmelidir.

Bu nedenlerle tüm sağlık kuruluşlarında ve tüm sağlık çalışanları tarafından hastanın bir enfeksiyon tanısı olmasına bakmaksızın evrensel önlemleri (Koruyucu bariyerler: Tek kat eldiven, önlük, gözlük, vs) uygulaması gerekmektedir. Koruyucu bariyerler, doktordan temizlik çalışanlarına, tüm sağlık çalışanları tarafından bilinmeli ve kullanılmalıdır.

AMELİYAT ÖNCESİ RUTİN HIV TESTİ YASAL BİR UYGULAMA DEĞİLDİR
Ülkemiz mevzuatında, kan nakli öncesinde HIV testi yapılması hariç, zorunlu HIV testi yapılmasına imkân veren “kanun” bazında bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani ameliyat öncesi, rutin ve zorunlu bir HIV testi uygulamasının yasal dayanağı bulunmamaktadır.

Aydınlatılmış onam alınmaksızın yapılan uygulamalar, kişinin vücut bütünlüğünün ihlali ve kişi*lik haklarının zedelenmesi gibi hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Anayasamızın 17/2. Maddesi gereğince de, “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz.”

HIV POZİTİF HASTAYI REDDETMENİN CEZAİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ VARDIR
Ameliyat öncesi HIV testini hasta reddetme hakkına sahip iken, hekim, testi yaptırmayı reddeden hastayı tedavi etmeme hakkına sahip değildir. Aksi halde hem cezai yükümlülüğü, hem de hastada meydana gelen zararı gidermeye yönelik tazminat yükümlülüğü oluşacaktır.

Tedaviyi HIV testine bağlı olarak reddeden hekim, kamu sektöründe (üniversite, devlet hastanesi gibi) çalışıyor ise, Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesi’nde düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçunu işlemiş olacaktır. Hekimin özel sektörde çalışması durumunda ise, Türk Ceza Kanunu’nun 122. Maddesi’nde düzenlenen “ayrımcılık” suçu kapsamında değerlendirilebilecektir.

CNN Türk Haber: http://www.facebook.com/video/video....31130150256432

Pozitif Yaşam Derneği

Tel :0 212- 288 38 83
Faks :0 212- 288 38 84

www.pozitifyasam.org
www.pozitifgunluk.com
www.twitter.com/hivleyasam
www.facebook.com/pozitif.yasam.dernegi

Haberin tamamı:
http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp...Cate goryid=1


Pozitif Yaşam Derneği Hakkında:
HIV ile yaşayan bireyler, yakınları, doktorlar ve aktivistler tarafından 2005 yılında kurulmuştur. Dernek, HIV/AIDSile yaşayanlar ve yakınları arasında iletişim ağı kurarak tedaviye erişimlerini kolaylaştırmak, kendilerine ve yakınlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal açılardan güçlendirilmelerini sağlamak, haklarını korumaları için destek vermek ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmış haklarının fiilen uygulanabilmesi için çalışmakta ve bunun yanında HIV/AIDS konusunda toplumu bilinçlendirme, önleme ve koruma çalışmaları yürütmektedir. www.pozitifyasam.org
Old 21-10-2011, 13:40   #4
n.okyay

 
Varsayılan Yargıya yansıyan tıbbi uygulama hatası iddialarında artış görülüyor

21 Ekim 2011 Cuma 10:08
Basın Haberleri
Yargıya yansıyan tıbbi uygulama hatası iddialarında artış görülüyor
Yargıya yansıyan tıbbi uygulama hatası iddialarında artış olduğu, bunun da televizyonlardaki sağlık programları ve internetteki hastalıkla ilgili bilgiler sebebiyle bilinçlenen vatandaşların hataları yargıya taşımasından kaynaklandığı belirtildi.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Özkara ve ekibi tarafından düzenlenen "Malpraktis ve Adli Tıp" konulu sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Prof. Dr. Özkara, sonuç bildirgesinde hekimlerin çok zor şartlar altında, özveriyle ve hatalarıyla yüzleşmekten çekinmeden çalıştığına dikkat çekti. Olumsuz şartlara rağmen oldukça düşük hata oranıyla mesleklerini yürüttüklerini ifade eden Özkara, "Yargıya yansımış tıbbi uygulama hatası iddialarında, uzmanlık dernekleri ve üniversiteler daha aktif rol almalı ve bilirkişilik yapmalıdır." dedi. Özkara'nın verdiği bilgiye göre hekimlerin, sağlık hizmeti üretirken yürürlükteki kanuni düzenlemelere, meslek etiği değerlerine ve kurallarına, tıp alanının güncel bilimsel kurallarına uyma yükümlülükleri bulunuyor. Tıbbi girişim sırasında öngörülemeyen, öngörülse bile hastayı bilgilendirmek kaydıyla bütün çabalara rağmen önlenemeyen durumun, bilgi ve beceri eksikliği olmaması kaydıyla tıbbi uygulama hatası değil, komplikasyon olduğunu vurgulayan Erdem Özkara, "Hatalı uygulamalar dışında oluşmuş istenmeyen durumlar konusunda hekimlere sahip çıkılmalı, avukatların bu konuda uygun olmayan istekler ve davalar için propaganda yapmasına karşı aktif tutum alınmalı, malpraktis iddialarının olabildiğince mahkemelere gidilmeden çözülmesi için yöntemler bulunmalı ve tıbbi uygulama hatalarının değerlendirilmesi için spesifik yöntemler geliştirilmelidir. TTB'nin önerdiği üzere sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sağlık hizmetinden kaynaklanan zararların devletçe giderilmesi uygun bir yol olacaktır." şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarının mesleki uygulamaları sırasında ortaya çıkan kusur ve zararlarla ilgili olarak Türk Ceza Kanunu kapsamında bilinçli taksir, olası kast ve kasıt gibi başlıkları altında yargılanmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özkara, sonuç bildirgesindeki diğer maddeleri şöyle sıraladı: "Zorunlu Sağlık Sigortası'nda prim grupları hatalıdır. Türkiye şartlarına uygun olarak üzerinde çalışılması gerekmektedir. Asistanların, uzmanlık eğitimine başlar başlamaz komplike vakalarla uğraşan profesörle aynı risk grubuna konulup aynı primi ödemesi haksızlıktır. Hekim uygulama hatalarının finansmanının özel sigortaya havale edilmesi de fahiş bir hatadır. İskandinav modelinin Türkiye şartlarına uyarlanması daha uygun bir çözümdür. Malpraktis suçlamasıyla karşılaşıldığında medya ile iletişim ihmal edilmemelidir. İletişimsizlik, hekim aleyhine yanlı haberlere zemin hazırlamaktadır. Malpraktis suçlamasıyla ve rencide edici haberlerle karşılaşan hekim, tekzip etme sürecindeki kanuni yolları da bilmeli ve medyayla iletişimini buna göre düzenlemelidir. Tıbbi malpraktis, adli tıp alanının temel konularındandır. Adli tıp uzmanının teknik desteği, olguların çözümlenmesinde anahtar rolündedir. Tüm sağlık çalışanları, malpraktis konusundaki gelişmeler ve adli olgulara yaklaşım açısından mezuniyet sonrası eğitimlerle desteklenmelidir."
Kaynak:
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Basında Çocuk Haberleri 2010 Av.Ferahfeza Çocuk Hakları Çalışma Grubu 5 22-01-2013 10:05
Basında Hasta Hakları Haberleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 41 18-01-2010 19:25
Basında Çocuk Haberleri-2009 Av.Elvan Akkaya Çocuk Hakları Çalışma Grubu 21 28-11-2009 20:56
Basında Çocuk Hakları Haberleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Çocuk Hakları Çalışma Grubu 31 08-01-2009 01:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03879499 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.