Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Dul Ve Yetim Maaşı Almak Mirasın Reddine Engel Midir?

Yanıt
Old 13-09-2006, 02:31   #1
ibreti

 
Varsayılan Dul Ve Yetim Maaşı Almak Mirasın Reddine Engel Midir?

Terekesi borca batık olan A vefat ediyor.
Mirasçıları olan B ve C emekli sandığından ödenen dul ve yetim aylığı için başvuruyor ve maaşı almaya başlıyor.
Dul ve yetim aylığını alan B ve C aynı zamanda terekesi borca batık olarak vefat eden A'nın mirasının reddi için ilgili mahkemeye başvuruyor.

Dul ve yetim aylığını almak A'nın mirasını reddetmeye engel mi?

Saygılarımla..
Old 13-09-2006, 11:41   #2
Av.Burhan FILIZÖZÜ

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/6246

K. 2004/7140

T. 2.6.2004

• MİRASIN KAYITSIZ KOŞULSUZ REDDİ ( Beyanın Bildirileceği ve Bu Beyanı Tutanakla Tesbit Edecek Olan Makamın Sulh Hukuk Mahkemesi Olduğu )

• GÖREV ( Mirasın Kayıtsız Koşulsuz Reddi - Beyanın Bildirileceği ve Bu Beyanı Tutanakla Tesbit Edecek Olan Makamın Sulh Hukuk Mahkemesi Olduğu )

4722/m. 17

4721/m. 609


Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük/m. 39
ÖZET : Mirasın kayıtsız koşulsuz reddi beyanının bildirileceği ve bu beyanı tutanakla tesbit edecek olan makam Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzeni ile ilgilidir. Yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.
DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. ( 4722 sayılı Yürürlük Kanunu m.17 )
Miras bırakan Emre, 12.10.2003 tarihinde vefat etmiştir.
Dava, mirasın kayıtsız koşulsuz reddi beyanının tescili ve davacılara mirası reddettiklerini gösteren belge verilmesi isteğin ilişkindir. Davacıların terekenin borca batık olduğunun tesbitine yönelik bir talepleri bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 609. ve 10.8.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun, Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39. maddesi gereğince, mirasın reddine ilişkin beyan yazılı veya sözlü olarak Sulh Mahkemesine yapılır ve ret beyanı, Sulh hakimi tarafından bir tutanakla tesbit edilip mirasın açıldığı yerin Sulh Mahkemesince tutulan özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Görüldüğü üzere, mirasın kayıtsız koşulsuz reddi beyanının bildirileceği ve bu beyanı tutanakla tesbit edecek olan makam Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzeni ile ilgilidir. Yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır. Bu bakımdan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanlış nitelendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın ibreti; Yargıtay içtihadında açık bir şekilde " Mirasın kayıtsız ve koşulsuz" olarak ret edilmesi gerektiği " vurgulanmakta ! Ayrıca, ilgili yasa metninden de ben "bu konuda çok titiz davranılması gerektiği" sonucuna ulaşıyorum! Zira "mirası zımnen dahi kabul anlamına gelebilecek davranışlardan da kaçınılması gerektiği" ne ilişkin Yargıtay'ın önceki tarihli içtihatlarına rastlamak mümkün! Saygılarımla !
Old 13-09-2006, 13:28   #3
erdal7

 
Varsayılan

Sayın İbreti

Mirası red için engel olmadığına dair karar var. Çok eski kararlarda aksine bir iki tane karar da gördüğümü belirtemeden geçemiyeceğim

Saygılarımı sunarım AV. ERDAL

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1983/8965

K. 1983/8919

T. 22.11.1983

MİRASIN REDDİ

• MİRASI RED HAKKININ DÜŞMESİ



ÖZET : Tereke borca batık olduğu takdirde, miras hükmen reddedilmiş sayılır.
Ölenin eş ve çocuklarının sigorta kurumundan aylık almalarının, M.K.’ nun 550. maddesi gereğince benimseme ( tesahüp ) şeklinde bir eylem sayılması doğru değildir.
DAVA VE KARAR : Güzin ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasındaki reddi miras davasının bozmaya uyularak yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Tereke borca batık olduğu takdirde, miras hükmen red edilmiş sayılır ( MK. 545 ). Mirasçılar M.K.’ nun 550. maddesinde yazılı eylemlerde bulunmadıkça yani, red hakkından yoksun kalmadıkça, her zaman borca batık olduğunun tesbiti istenebilir. Bu bakımdan mahkemenin davanın M.K.‘nun 546. maddesinde yazılı 3 aylık süre içersinde açılmadığı yolundaki gerekçesi yanlış olduğu gibi, ölenin eş ve çocuklarının Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan aylık almalarının M.K.‘nun 550. maddesi gereğince benimseme ( tesahüp ) şeklinde bir eylem sayılması da doğru değildir. Çünkü ölenin eş ve çocuklarına Sosyal Sigortalardan bağlanan maaş terekeye dahil değildir. Onun için maaş sağlanması red hakkını kullanmaya engel değildir.
Toplanan delillerden miras bırakanın hiç bir mal varlığı olmadığı gibi, davalı idare tarafından 134.427 liralık alacak için mirasçılar aleyhine rücu davası açıldığını gerçekleştiğine göre terekenin terekenin borca batık olduğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken isteğin reddi Usul ve Kanun’a aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-09-2006, 20:24   #4
ibreti

 
Varsayılan

Daha yeni bir karara ulaştım;
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/23073

K. 2005/26042

T. 26.12.2005

• MİRASIN REDDİ ( Borçluların Murislerinden Kendilerine Bağlanan Maaşı Sahiplenmelerinin Murisin Mirasını Reddetmelerine Engel Teşkil Etmeyeceği - Terekeye Dahil Olmadığı )

• MURİSİN ALMAKTA OLDUĞU MAAŞ ( Terekeye Dahil Olmadığı - Borçluların Murislerinden Kendilerine Bağlanan Maaşı Sahiplenmeleri/Mirası Reddetmelerine Engel Teşkil Etmeyeceği )

• MURİSİN BORCU ( Borçluların Murislerinden Kendilerine Bağlanan Maaşı Sahiplenmelerinin Murisin Mirasını Reddetmelerine Engel Teşkil Etmeyeceği - Terekeye Dahil Olmadığı )

4721/m. 605

2004/m. 366

ÖZET : Borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmeleri TMK'nun 605. maddesi uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmez. Zira, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşı terekesine dahil değildir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmeleri TMK'nun 605. maddesi uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmez. Zira, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşı terekesine dahil değildir.
Bu nedenlerle mahkemenin aksine görüşü yerinde değildir. O halde, borçluların murisin ölümünden itibaren 3 aylık süre geçmediğinden bahisle ve mirasını da reddedeceklerini de öne sürerek alacaklı tarafından murisin borcundan dolayı haklarında yapılan takibin iptaline yönelik şikayetlerinin de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K. 'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 26.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
---
Kazancı İçtihat Bankasından alınmıştır.
Old 17-09-2006, 23:57   #5
Hak Hukuk

 
Varsayılan

SSK, Bağkur veya Emekli Sandığı,ölen sigortalının hak sahiplerine maaş bağlamak için veraset belgesini ibraz şartını aramıyorlar;vukuatlı aile nüfus kaydı ile yetinerek maaşı bağlıyorlar. Bu da, mirasın reddedilmesinin, maaş bağlamaya engel olmadığının uygulamada kabul edildiğini göstermekte.
Old 18-09-2006, 02:51   #6
ibreti

 
Varsayılan

Konuyu açmamanı sebebi benzer bir tartışmada aksine görüşlerin oluşması idi. aslında içtihadı diğer başlık altına ekleyecektim. Ama o konuyu site içerisinde bulamadım.

Sanırım dikkat edilmesi gereken husus şu;

Terekeye dahil mallar üzerindeki tasarruflar mirasın kabul edildiği anlamına geliyor. SSK., Bağ-Kur, Emekli sandığı vb. (ki gerçi hepsi bir araya getirildi) gibi kurumlardan bağlanan maaşlar terekeye dahil sayılmıyor.
Sahiden de üzerinde iyi düşünüldüğünde;
Anılan ödeneklerin murisin ölümü esnasında terekesinde mevcut olmadığı,
Yasa ile tanına statü nedeni ile murisin ölümünden statü sahibi olanların lehine doğan bir yarar olduğu görülüyor..


Arkadaşlarımıza yararlı olduysa ne ala...

saygılarımla..
Old 20-09-2006, 00:15   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Devam edelim mi, benim de mevcut bir sorunum var aynı konu ile ilgili.

Terekenin ölüm anında borca batık olması nedeniyle, mirasın reddinin tescili için bir dava açmaya hazırlanıyorum. Benim olayımda da ölüm nedeniyle bağlanan bir aylık var. Ama yeterince emsal karar olduğu için bunu önemsemiyorum (Umarım, davaya bakacak olan mahkeme de önemsemez)

Farklı olan nokta, muris varislere, menkul,gayrimenkul ya da falanca yerde herhangi bir alacak bırakmamış, ancak ölüm anında bir kredi borcu var, yanı sıra, devam edegelen (murisin ölüm anında dava derdest) bir ceza dosyası (isnad zimmet) dolayısıyla , vefattan sonra verilen kararla, zimmet tutarından dolayı varisler sorumluluk altında bırakılıyorlar (anılan kararda temyiz incelemesinde). Yine yanı sıra, zimmet suçlamasının mağduru olduğunu iddia eden taraf, ölümden önce açmış olduğu alacak davasına da devam ediyor,ölümden sonra, veraset ilamını sunarak,davaya mirasçıları dahil etmek suretiyle , davasına devam ediyor.

Bu aşamada mirasın, borca batık oluşu nedeniyle, kendiliğinden reddedilmiş sayılacağı hükmünden hareketle, mirasın hükmen reddedilmiş sayılacağına dair dava açacağız.

Ancak, murisin, bankaya olan kredi borcu, varisler tarafından ölümden sonraki bir tarihte bankaya ödenmiş.

SORU:

Bu borcun ödenmiş olması, borca batık terekeyi kabul anlamına gelir mi?

Saygılarımla...
Old 20-09-2006, 02:36   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
İCRA TAKİBİ AÇILDIKTAN SONRA ÖLEN KİŞİ-İCRA TAKİBİNİN MİRASÇILAR ALEYHİNE DEVAM ETMESİ GEREKLİLİĞİ-KİŞİLİĞİN SON BULMASI
KAYIT NO : 61093
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 1993
Karar Yılı : 2003
Karar No : 2705
Karar Tarihi : 11.03.2003
Daire No : 13
Daire : HD
**************
ÖZET: Davalı, davacının murisi hakkında icra takibi başlattığında muris hayatta olup, ödeme emrinin tebliği tarihinde vefat etmiş olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmıştır. Bu hale göre Medeni Kanunun 28. maddeye göre kişilik ölümle son bulur. Bundan sonra artık takibin mirasçılar hakkında yapılması gerekir. Davacı usulsüz kesinleşen takip nedeniyle yapılan haciz sonucu eşyaların yediemin ücreti ve nakliye masraflarını ödediğinden geri istemekte haklıdır.
**************
(4721 S. K. m. 28)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, eşinin davalı bankaya olan borcu için 15.6.2001 tarihinde icra takibi başlattığını, ancak eşinin 22.6.2001 tarihinde vefat ettiğini, ödeme emrinin vefattan sonra 9.7.2001 tarihinde Tebligat Kanununun 21 maddesine göre tebliğ edildiğinden haberleri olmadığını, haciz tehdidi altında borca mahsuben 400.000.000 Tl. ödediğini, bilahere icra tetkik merciine başvurarak ölü kişi hakkında takip nedeniyle 8.11.2001 günlü mahkeme kararı ile ödeme emrinin iptali, konulan haczin kaldırılması ve mahcuz malların iadesine karar verildiğini yine 20.9.2001 günlü başvuru üzerine mirası borca batık olması nedeniyle mahkeme kararıyla reddettiklerini, hacizli malların teslimi ve nakliyesi için 112.000.000 Tl. yedieminlik ücreti ve 94.400.000 Tl. nakliye ücreti ödediğini bildirerek ödediği toplam 606.400.000 Tl. ve manevi tazminat olarak 900.000.000 Tl.nın faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı banka, kendilerinin bankacılık denetleme ve tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredildiğini, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ayrıca icra dosyasında murisin ölümünün bildirilmediğini, haciz tarihinde henüz mirasın reddedilmediğini, haciz tehdidi altında ödeme olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile borca mahsuben ödenen 400.000.000 Tl.nın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı, davacının murisi hakkında icra takibi başlattığında muris hayatta olup, ödeme emrinin tebliği tarihinde vefat etmiş olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmıştır. Bu hale göre Medeni Kanunun 28. maddeye göre kişilik ölümle son bulur. Bundan sonra artık takibin mirasçılar hakkında yapılması gerekir. Davacı usulsüz kesinleşen takip nedeniyle yapılan haciz sonucu eşyaların yediemin ücreti ve nakliye masraflarını ödediğinden geri istemekte haklıdır. Davalı, davacının murisi öldüğü halde haczen eşyaları yediemine teslim etmekten dolayı hukuken sorumludur. İcra Tetkik Merciincede haczin kaldırılması ve mahcuz malların davacıya teslimine karar verildiği de dikkate alındığında davacının yediemin ücreti ve nakliye masrafları yönünden de davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacının ücrete vekalete yönelik temyiz itirazının bozma sebebine göre incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan gerekçelerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan gerekçelerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan gerekçelerle ücreti vekalete yönelik davacı temyizinin incelenmesine bozma sebebine göre şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Sn. Sehper bana benziyor gibi geldi. En azından haciz tehdidi altında ödeme ya da (ağır kredi faizi tehdidi altında ödeme savunulabilir) diyorum. Bu arada pek çok karar arasında borca batık tereke yönünden mirasçılar aleyhine pek karar görmedim.
Old 25-09-2006, 11:23   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yargıtay kararlarını incelerken, mirasın hükmen reddinin tescili talepli davalrın, genellikle mirasçılar aleyhine henüz bir dava veya icra takibine girişilmeden önce açılanlar olduğunu gördüm.

Aşağıdaki kararda ise, mirasçılar aleyhine mursin borcu için açılan davada , mirasçıların "terekenin borca batık olduğu iddiasına, aleyhlerine açılan davada ileri sürmelerinin (yani borca batıklık iddiasının bir SAVUNMA olarak ileri sürülmesi) , mirası reddettikleri beyanında bulunmaları halinde, bu yöndeki araştırmanın , mirasçıların davalı oldukları dosyada Mahkemece savunma üzerine re'sen araştırılması gerektiği, bu durumda mirasçıların ayrıca sulh hukuk mahkemesine red beyanında bulunmaları gerekmediği sonucuna vardım.

Doğru mu düşünüyorum?



HD 10, E: 2002/003022, K: 2002/003315, Tarih: 15.04.2002
[*]TEREKENİN BORCA BATIK OLMASI[*]SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNUN RÜCU DAVASI

Davacı yaralanan sigortalı için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Davalı anne ise ödeme gücünün bulunmadığını belirterek terekenin borca batık olduğunu iddia etmektedir. Mahkemece yapılması gereken terekenin borca batık olduğu tespit edildiği takdirde husumet nedeniyle davayı reddetmektir.


(506 s. SSK. m. 26) (4721 s. MK. m. 609)

Davacı, yaralanan sigortalı için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.

Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hükmün, davacı Avukatı ve davalılardan Hatice Acımaz tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre,davacı Bağ-Kur'un itirazlarının reddi gerekir.

2-Davalı Hatice A.ın temyiz itirazlarına gelince;

Davalı anne, ödeme gücü olmadığını belirterek terekenin borca batık olduğunu iddia etmektedir. Murisin ölüm tarihinde terekenin batık olduğu suyu bulmuşsa miras reddedilmiş sayılır.Hal böyle olunca murisin, başka bir anlatımla Bağ-Kur'lu Orhan K.yi yaralayan kimsenin ölüm tarihinde terekesinin borca batık olduğunun şuyu bulup bulmadığının araştırılıp incelenmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.


Mahkemece yapılacak iş; terekenin borca batık olduğu saptandığı taktirde davanın husumet nedeniyle reddine karar vermekten ibarettir.O halde davalı Hatice A.nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.04.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-09-2006, 11:23   #10
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bir benzer karar daha...


HD 04, E: 2002/001607, K: 2002/005992, Tarih: 20.05.2002
[*]MİRASI REDDETME SÜRESİ[*]MİRASIN BORCA BATIK OLMASI

Mirası reddetme süresinin geçmiş olması durumunda, miras borca batıksa bu, bir davada mirasçıların mirasın borca batık olduğunu savunmalarına engel değildir. Her ne kadar mirasın borca batık olduğu açıkça ifade edilmemişse de mirası reddettiklerini yargılama sırasında bildirmekle, davalıların mirasın borca batık olduğunu ileri sürdüklerinin kabulü gerekir.

(4721 s. MK. m. 605) (743 s. MK. m. 545)

Davacı Taşköprü Belediye Başkanlığı vekili Avukat Mustafa Kalender tarafından, davalı Gülsüm K. ve diğerleri aleyhine 5/5/2000 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/9/2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiştir.

Davalılar, zarara neden olan miras bırakanlarının mirasını reddettiklerini belirterek davanın reddini istemişlerdir.

Mirası reddetme süresinin geçmiş olması durumunda, miras borca batıksa bu, bir davada mirasçıların mirasın borca batık olduğunu savunmalarına engel değildir. Her ne kadar mirasın borca batık olduğu açıkça ifade edilmemişse de mirası reddettiklerini yargılama sırasında bildirmekle, davalıların mirasın borca batık olduğunu ileri sürdüklerinin kabulü gerekir.

Mahkemece, bu savunma üzerine yeterli araştırma yapılmamıştır. Yapılacak iş, murisin ölüm tarihine göre terekeye dahil herhangi bir mal bulunup bulunmadığının araştırılması, özellikle muris ve mirasçılar yönünden tapu sicilinden herhangi bir intikal olup olmadığının sorulması gerekir. MK.'nun (eski (545) yeni (605) md.) hükümlerinin de gözetilerek bu yolda savunmada bulunan davalılardan kanıtları da istenip, davalıların murisin ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise ancak o takdirde mirasın reddedilmiş sayılacağı gözönünde tutulup gerekli araştırma ve inceleme yapılmalıdır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/5/2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-09-2006, 12:29   #11
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Sehper konuyu böldüğüm için affınıza sığınarak;

Sayın İbreti,

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3329
Aradığınız forum bu olabilir mi? Soru sahibi içtihat istemiş ancak devamı dikkatimden kaçmış, umarım eklenen kararlardan faydalanır.

Saygılar.
Old 26-09-2006, 15:08   #13
Av.Burhan FILIZÖZÜ

 
Varsayılan

Sayın Av.SEHPER; "Yargıtay kararlarını incelerken, mirasın hükmen reddinin tescili talepli davalrın, genellikle mirasçılar aleyhine henüz bir dava veya icra takibine girişilmeden önce açılanlar olduğunu gördüm.

Aşağıdaki kararda ise, mirasçılar aleyhine mursin borcu için açılan davada , mirasçıların "terekenin borca batık olduğu iddiasına, aleyhlerine açılan davada ileri sürmelerinin (yani borca batıklık iddiasının bir SAVUNMA olarak ileri sürülmesi) , mirası reddettikleri beyanında bulunmaları halinde, bu yöndeki araştırmanın , mirasçıların davalı oldukları dosyada Mahkemece savunma üzerine re'sen araştırılması gerektiği, bu durumda mirasçıların ayrıca sulh hukuk mahkemesine red beyanında bulunmaları gerekmediği sonucuna vardım.

Doğru mu düşünüyorum? "

" Yukarıda alıntı yaptığım yazınıza şunları eklemek isterim;Bence "Mirasın hükmen reddi" (mirasın kendiliğinden red edilmiş sayılması) Yasa Koyucunun mirasçıları korumak için koymuş olduğu bir karinedir! Müteveffa hayatta iken ekonomik yönden iflas etmiş,borçlarını ödemekten acze düşmüş, yükümlülüklerini yerine getiremez duruma gelmiş ise; böyle durumlarda miras bırakanın ölümü halinde , mirasçılarına bir şey bırakmamış olduğunun kural olarak kabulü gerekir. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, (pasifi aktifinden fazla ise) T.M.K.m.605/2 gereğince miras reddedilmiş sayılır! Bu nedenle "böyle bir davanın mirasçılar aleyhine henüz bir dava veya icra takibine girişilmeden önce açılan dava olması " şeklindeki tespitinize katılmadığımı belirtmek isterim!TMK.m.605/1 Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler" hükmü, yine m.606 gereğince, kullanılması 3 ay süreye bağlanmıştır ve reddin bu şekli 743 S.T.K.M. nin 545/1. maddesinde "hakiki ret" olarak tanımlanmış idi. 545/2. madde ise, Hükmen red olarak !
TMK.m.605/2 ise "önceki yasanın hükmen ret" düzenlemesine karşılık olarak geldiği kabul edilirse; hükmen reddin, mirasçılar tarafından kendilerine karşı miras dolayısıyla herhangi bir dava açılmadan, yada icra takibinde bulunulmadan kullanılması bence mümkün görülmemektedir.
Bence, Mirasçıların, kendilerine karşı -miras dolayısıyla- dava yada icra takibinde bulunulmaksızın ancak süreye tabi olarak mirası ret haklarını kullanmaları sözkonusu olabilir! Hasımsız olarak ve Sulh Hukuk Mahkemesinde!
Mirası Hükmen ret ise süreye tabi değildir! Hasımsız olarak görülemez ve müddeabihin değerine göre Görev Hususu Çözümlenir! Sizin de belirttiğiniz gibi mirasçılara karşı açılmış bir davada "terekenin borca batıklığı nedeniyle mirasın reddedilmiş sayıldığı" def'i olarak ileri sürülebileceği gibi, açılmış bir icra takibine karşı da "def'i" olarak ileri sürülerek -takibin şekline göre- gerekirse İcra Mahkemesinden bu konuda ilam getirmek üzere süre alınmak suretiyle müddeabihin değerine göre görev yeri belirlenerek"terekenin borca batıklığı nedeniyle mirasın reddedilmiş sayıldığının tespiti" ne ilişkin dava açılabilir ! Bu davada alacaklıların taraf olarak gösterilmesi gerekir! " şeklinde düşünüyorum! Saygılarımla
Old 26-09-2006, 16:06   #14
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Filizözü,

Terekenin borca batık olduğunu ve dolayısıyla mirasın reddedildiğini, mirasçılar aleyhlerine açılan bir davada "savunma" olarak ileri sürdüklerinde ve buradan hareketle, eğer tereke gerçekten borca batık ise, mirasçılar aleyhinde açılan davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekeceğine dair sunduğum Yargıtay kararları.

Yani Yargıtay, yerel Mahkemeye şöyle diyor:

"Varislerin bu yönde bir savunması var. Araştır bakalım, gerçekten murisin terekesi borca batık mı? İntikal eden bir menkul veya gayrimenkul var mı? Tapuya vs . ye müzekkere yazıp, araştırma yap, hasıl olacak sonuç da savunmayı desteklerse, varisler hakkındaki davayı husumet yönünden reddet" diyor yerel Mahkemelere.

Eğer dediğiniz gibi olsaydı, Yargıtay'ın bozma kararlarında, "varislerin terekenin borca batıklık iddiaları -hatta sadece bunun iddia edilmesini bile Yargıtay geniş yorumla, bu aynı zamanda reddi miras anlamı taşır diyor/veya tersi, reddi miras= batıklık iddiası-, hakkında, mirasın hükmen reddeilmiş sayılacağının tesciline dair dava açmaları için süre ver ve neticesine göre karar ver" demiyor...Sen araştır diyor.

?
Old 26-09-2006, 17:35   #15
Av.Burhan FILIZÖZÜ

 
Varsayılan

Say1n Av.SEHPER;Degindiginiz Yarg1tay Karar1 yorum gerektirmeyecek aç1kl1kta! Benim yan1t1mda belirttigim "Sizin de belirttiğiniz gibi mirasçılara karşı açılmış bir davada "terekenin borca batıklığı nedeniyle mirasın reddedilmiş sayıldığı" def'i (sizin deyiminizle savunma) olarak ileri sürülebileceği gibi," ...(öyle san1yorum ki buraya kadar hemfikiriz !)

Fikrime katlmad1g1n1z1 anlad1g1m cümlemin devam1 da söyle idi:

açılmış bir icra takibine karşı da "def'i" olarak ileri sürülerek -takibin şekline göre- gerekirse İcra Mahkemesinden bu konuda ilam getirmek üzere süre alınmak suretiyle müddeabihin değerine göre görev yeri belirlenerek"terekenin borca batıklığı nedeniyle mirasın reddedilmiş sayıldığının tespiti" ne ilişkin dava açılabilir ! Bu davada alacaklıların taraf olarak gösterilmesi gerekir! " şeklinde düşünüyorum! Saygılarımla

Örnegin; " Murislerine ait bir veya muhtelif borç/lar için alacakl1/lar mirasç1lar hakk1nda kambiyo senetlerine özgü yolla takip/lere girismis olsalard1!
Sizce Nas1l bir yol izlemek gerekecektir? Sayg1lar1mla !
Old 26-09-2006, 21:20   #16
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
TMK.m.605/2 ise "önceki yasanın hükmen ret" düzenlemesine karşılık olarak geldiği kabul edilirse; hükmen reddin, mirasçılar tarafından kendilerine karşı miras dolayısıyla herhangi bir dava açılmadan, yada icra takibinde bulunulmadan kullanılması bence mümkün görülmemektedir.

Sayın Filizözü,

Yukarıda alıntı yaptığım açıklamanıza, aşağıda alıntı yaptığım kararda geçen cümleleri de dikkate alarak, katılmıyorum.


Alıntı:
HD 04, E: 2004/006782, K: 2005/000155, Tarih: 24.01.2005

YMK.nun 605 maddesine göre, ölüm gününde terekenin borca batık olduğu şayi veya sabit olursa miras ret edilmiş sayılır. Terekenin borca batık olduğunun tespiti müstakil bir davayla istenebileceği gibi açılmış bir davada da savunulabilir. Bu savunmanın hadise şeklinde incelenip karara bağlanması gereklidir. Hükmü temyiz eden davalıların miras bırakanının terekesinin borca batık olduğu, diğer mirasçıların açmış oldukları dava sonucu verilmiş olan mirasın reddi kararı ile belirlenmiş durumdadır. O halde haksız eylem failinin mirasçısı olarak aleyhlerine hüküm kurulmuş olan davalılar yönünden de terekenin borca batık olması gerçeği, davanın reddi savunması kapsamında değerlendirilmelidir. Bir kısım mirasçıların mirasın reddi hükümlerinden faydalanması karşısında aynı murisin diğer mirasçılarının bundan ayrı tutulması hakkaniyete de uygun düşmez.


Borca batıklık iddiasının bir "def'i" olduğu yönündeki ısrarınıza da, aşağıda alıntıladığım def'inin hukuki anlamı nedeniyle katılmıyorum.

Alıntı:
Def'i : ÜSTLENİLEN bir edimi yerine getirmekten kaçınmak için ve esasa cevap süresi içinde ileri sürülen hukuki nedenler.

Sonuç olarak benim sorum, mirasçılar aleyhine açılan bir davada borca batıklık iddiasının ileri sürülmesi halinde, Mahkemenin bu iddiayı bizzat araştırmak ve sonucuna göre hüküm kurmak zorunda olduğu, varislerin ayrıca dava açmak zorunda olmadıklarının teyidine ilişkindi.

Ben bunun teyid edildiğine inanıyorum.

Son olarak belirtmek isterim ki, tüm cümlelerinizin ünlem işareti ile bitmesi, yazdıklarınızı okumamı ve dolayısıyla anlamamı güçleştiriyor. Bu işareti nokta işareti yerine bilerek ve vurgulamak amaçlı kullanıyorsanız, bilmelisiniz ki dikkati toplamaktan ziyade dağılmasına yol açıyor.

Saygılarımla.
Old 26-09-2006, 21:43   #17
Av.Burhan FILIZÖZÜ

 
Varsayılan

Say1n SEHPER ; Sorununuzu çözmüs oldugunuzu anlad1m . Düsüncelerinize sayg1 duyuyorum. Ünlem isaretini dogru sekilde kullanamam1s olabilirim. Ikaz1n1z üzerine dogru yerde ve sekilde kullan1p kullanmad1g1m1 da inceleyecegim! (bence burada olmal1 diye düsünüyorum) elestirinize de tesekkür ederim. Sayg1lar1mla .
Old 02-08-2010, 02:13   #18
avbeytullah

 
Varsayılan

bu tür davalarda ücreti vekaletinde harç gibi nisbi olması gerekmez mi
Old 21-09-2010, 18:25   #19
Themis99

 
Varsayılan

Sayın üstatlar,
Yeni bir forum açmak yerine bu başlık altında bir yol göstermenizi rica edeceğim.
Müvekkiller, ölen kardeşlerinin mirası reddetmişlerdir. Mirasın reddine ilişkin dava bulunmaktadır.
Muris vefatıntan önce kredi çekmiş, aynı zamanda senelik vefat sigortası ile sigorta yaptırmıştır.
Ölümünden sonra varisler sigorta şirketine müracaat ederek kredi tutarının ödenmesi talebinde bulunmuşlardır.
Sigorta şirketi Hayat Sigortaları Genel Şartlarından beyan yükümlülüğün kasıtlı ihlali halinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır hükmüne dayanarak, sigorta bedelinin tazmin edilemeyeceğini bildirmiştir.

Mirasçılar, sigorta şirketi aleyhine dava açmak istemekteler.
Sorum şu, sigorta şirketine yapılan müracaat ve bu yönde açılması muhtemel dava mirasın kabul edildiği anlamına gelir mi ? Mirasçıların mirası red isteminden vazgeçtiklerini gösterir mi ?
Herkese teşekürler.
saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
TİS'de işe iade için özel hakem şartı, mahkemeden işe iade talep etmeye engel midir? Av.Ayşe Batumlu Meslektaşların Soruları 6 09-01-2010 00:28
dul-yetim aylığı emekli sandığı Burak Demirci Meslektaşların Soruları 1 18-02-2007 13:43
Temyiz Dilekçesinin reddine ilişkin EK KARAR Adli Tip Meslektaşların Soruları 1 20-12-2006 17:14
5 yıl fiili hizmet sonucu emekli sandığı yetim maaşı Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 1 15-12-2006 10:15
Yetim Maasi Filiz Hukuk Soruları Arşivi 5 17-02-2002 11:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06502509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.