Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşverene ait aracı kullanan işçinin karayolunda geçirdiği trafik kazası

Yanıt
Old 30-08-2006, 15:27   #1
mslmklvz

 
Varsayılan İşverene ait aracı kullanan işçinin karayolunda geçirdiği trafik kazası

İşverene ait aracı kullanan işçinin karayolunda geçirdiği trafik kazasında işverenin sorumluluğu karayolları trafik kanununda düzenlenen işleten istihdam eden sıfatıyla kusursuz sorumluluk mu , yoksa iş kanununda düzenlenmiş olan kastı,iş güvenliğinin gerektirdiği tedbirleri almaması ve suç sayılabilir bir hareketi sonucu kaza olmuşsa buna dayanan kusurlu sorumluluk mudur? Yoksa her ikisine de dayanarak dava açılabilir mi?
Old 30-08-2006, 15:39   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Somut olayı biraz daha açar mısınız? İşverenin kime karşı sorumluluğu irdelenecek? Üçüncü kişiye mi işçiye mi?
Old 30-08-2006, 16:29   #3
mslmklvz

 
Varsayılan

Sayın engin özoğul ;
İşverene ait aracı kullanan işcinin karayolunda geçirdiği trafik kazası nedeniyle ölümü sonucu varisleri için açılacak destekten yoksun kalma ve manevi tazminat taleplerindeki işverenin sorumluluğunu sormaktayım.
İşveren aracın işleteni sıfatıyla kusursuz sorumlumudur?
Yoksa olay iş kazası olarak değerlendirildiğinde işverenin sorumluluğu iş güvenliği ile ilgili tedbirleri almamasına dayanan kusur sorumluluğumudur.
Ayrıca sözkonusu aracın trafik sigortacısından talep edilecek ölüm teminatının dayanağı nedir?
(Bu konusyu daha öncede forumda açmıştım.Ancak gerek verilen cevaplar gerekse araştırmalarım sonucu konuyu kafamda netleştiremediğimden tekrar açtım)SAYGILAR
Old 30-08-2006, 17:28   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 10, E: 2002/001891, K: 2002/002479, Tarih: 21.03.2002
[*]İŞ KAZASI[*]KANUN KAPSAMI

Trafik kazası, dolaylı da olsa işveren tarafından yürütülen iş nedeniyle meydana gelmiş olup 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre iş kazası olarak kabul edilmesi gerekir.

(506 s. SSK. m. 11)

Davacı, geçirmiş olduğu kazanın işkazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme,ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Osman Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Davacının kaza tarihinde davalı işverenlere ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığı, olayın iş saatleri içinde ve davacının işyerinde içecekleri çay için Bakkala malzeme almak üzere giderken meydana geldiği, böyle bir göreve gitmesine işyeri yetkilisinin karşı çıkmadığı anlaşılmaktadır.

Sigortalıyı zarara uğratan bir olayın işkazası olarak kabulü için 506 sayılı Kanun 11.maddesinin (A) bendinde yazılı hal ve zamanlardan yalnız birininde meydana gelmiş olması yeterlidir.

Trafik kazasının, dolaylı da olsa işveren tarafından yürütülen iş dolayısıyla meydana geldiği ve bu nedenle 506 Sayılı Kanun 11/b maddesine göre işkazası olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,21.03.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-08-2006, 17:29   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 21, E: 2003/004144, K: 2003/004122, Tarih: 01.05.2003
[*]İŞE GİDERKEN GEÇİRİLEN SÜRENİN HİZMET SÜRESİNDEN SAYILMASI[*]TRAFİK KAZASININ İŞ KAZASI SAYILMASI[*]İŞVERENİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER

İşe giderken geçirilen süre 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi (e) fıkrası gereğince hizmet süresinden sayılacağından ve dava konusu olay işe giderken gerçekleşmiş olduğundan kazanın trafik-iş kazası olduğu ortadadır. Bu sebeple işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır.

(506 s. SSK. m. 11) (1475 s. İş K. m. 73)

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Demet Kurtuluş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Davacıların murisleri Abdullah M.'nin davalıya ait servis aracı ile işyerine giderken davalı araç şoförünün murisi uygun olmayan bir yerde indirmesi sonucu karşıdan karşıya geçerken 3. bir şahıs aracının çarpması sonucu ölümü üzerine mirasçıların maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.

Mahkemece kazanın oluşumunda servis araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından ayrıca kazanın servis aracı haricinde meydana gelmiş olmasından bahisle çalışma halinde oluşan bir kazadan söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır.

Yargılama esnasında dinlenilen tanık beyanlarından, olay öncesinde ve olay sırasında davacılar murisinin servis aracıyla işe giderken, servis aracının işçiyi işyerinin içine kadar götürmeyip, Erzurum-Ilıca karayolunun üzerinde bırakıp buradan 5-6 dakikalık yürüme yolu ile davalıya ait Şantiye'ye ulaştığı anlaşılmaktadır. Olay günüde işçinin yukarıda belirtildiği gibi servis aracından Erzurum-Ilıca yolu üzerinde bırakıldığı, işçinin davalıya ait şantiyeye gitmek üzere yolun sağından soluna geçerken yoldan geçen 3. şahsa ait bir aracın çarpması sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, işe giderken geçirilen süre 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi (e) fıkrası gereğince hizmet süresinden sayılacağından ve dava konusu olay işe giderken gerçekleşmiş olduğundan kazanın trafik-iş kazası olduğu ortadadır.

Öte yandan hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Yapılacak iş öncelikle iş kazasıyla ilgili SSK müfettiş raporu ile ekleri getirtilerek işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek verilen rapor ve dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-08-2006, 17:31   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

506 s.lı yasa, m.26

Değişik fıkra: 20/06/1987 - 3395/2 md.) İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir. (Ek cümle: 29/07/2003 - 4958 S.K./28. md.) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3 üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.

(Ek fıkra: 24/10/1983 - 2934/3 md.) Ancak; iş kazası veya meslek hastalıkları sonucu ölümlerde bu Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılacak her türlü yardım ve ödemeler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kasdı veya kusuru bulunup da aynı iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca rücu edilemez.
Old 30-08-2006, 17:40   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

İş Kanunu, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü ve 506 sayılı yasa m.11, 26 hükümlerini inceleyiniz.

İşveren, böyle bir kazada, kaza iş kazası olduğunda dahi, ancak kusurunun varlığı halinde işçisine karşı sorumlu tutulabilir.Bir diğer deyişle,şayet işveren iş kanunu ve işçi güvenliğine ilişkin tüzükte yazılı önlemleri almamış ise, kazadan dolayı işçisine karşı, olayın özellikleri dikkate alınarak yapılacak kusur hesabı nisbetinde sorumludur.

Hatta işverenin sorumluluğunun olmadığı tespit edilir ise, SSK da işçi için sarfetmek zorunda kaldığı ve kalacağı zararlarla ilgili olarak işverene rücu edemeyecek.

Saygılarımla...
Old 30-08-2006, 18:05   #8
mslmklvz

 
Varsayılan

SAYIN SEHPER paylaşımınız için teşekkür ederim.Olayın iş kazası olduğu muhakkak .Yalnız tarfik iş kazası olduğundan kafam karıştı.Olayı biraz somutlaştırmak istiyorum.
A işcisi B işvereninde teknik servis elemanı olarak çalışmaktadır.Servise giderken işverenin tahsis ettiği aracıda kendisi kullanmaktadır..Bu araçla şehir dışından dönerken trafik iş kazası geçirerek hayatını kaybetmiştir.Bu durumda A nın hem servis elemanı olması hem de servise giderken işyerinin tahsis ettiği aracı bizzat kullanması B açısından iş güvenliğinin ihlali olarak değerlendirilebilir mi?? Burada bir üçüncü şahıs söz konusu olmadığından, kaza işcinin aşırı hız sonucu (ilk kaza raporuna göre ) bariyerlere çarpması sonucu kaynaklandığından ilk bakışta işverenin bir kusur olmadığı görülüyor. Ayrıca burada kara trafik kanuna göre işvereni işleten sıfatıyla da kusursuz sorumlu tutabilir miyiz?Varisleri tarafından işverene karşı açılacak destekten yoksun kalma ve manevi tazminat taleplerinde davanın dayanağı sizce ne olmalıdır?Bu konuda sizin yorumunuz nedir?
Old 30-08-2006, 18:21   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Burada bir üçüncü şahıs söz konusu olmadığından, kaza işcinin aşırı hız sonucu (ilk kaza raporuna göre ) bariyerlere çarpması sonucu kaynaklandığından ilk bakışta işverenin bir kusur olmadığı görülüyor. Ayrıca burada kara trafik kanuna göre işvereni işleten sıfatıyla da kusursuz sorumlu tutabilir miyiz?


İşverenin kusurlu olmaması halinde, işvereni işleten sıfatıyla sorumlu tutabilir miyiz diye sormuşsunuz. İşverenin işleten sıfatıyla sorumlu olması, adam çalıştıranın sorumluluğu, Borçlar Kanunu 55.maddesi hükmü, 3.kişilerin uğradıkları zararlarla ilgili.

İşverenin trafik-iş kazasından dolayı sorumlu olması için, KUSURLU olması gerekli.

Böyle bir davada, işverenin kusurlu olmadığı anlaşıldığı takdirde, işverenden maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceksiniz, keza destekten yoksun kalma tazminatı.

Ama işçinin teknik servis elemanı olduğu halde, aracı kullananın da kendisi olması konusundan belki dediğiniz gibi bir kusur yakalayabilirsiniz. Şirketin şoför kadrosu olup olmadığı, işverence işçinin aracı kullanmaması konusunda uyarılıp uyarılmadığı vb... Bu somut olayda irdelenebilir.

Saygılarımla...
Old 30-08-2006, 18:40   #10
mslmklvz

 
Varsayılan

Bu konu aynı zamanda iş ve sosyal güvenlik hukuk grubunda da tartışılmaktadır.Bilginize..
Old 30-08-2006, 18:55   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Konuları birleştirdim. Dağınıklık olmaması için. Bilgilerinize

Saygılarımla
Old 30-08-2006, 19:14   #12
mslmklvz

 
Varsayılan

Sayın sehper işverenin trafik iş kazasından dolayı sorumlu tutulabilmesi için kusurunun (olayın iş verenin kastı ,iş güvenliği ile ilgili gerekli önlemleri almaması ve suç sayılabilir bir hareketi sonucu meydana gelmesi )olması gerektiği konusunda herhangi bir tereddüt kalmadı.Teşekkür ederim.Ancak İşverenin işleten sıfatıyla sorumlu olması, adam çalıştıranın sorumluluğu, Borçlar Kanunu 55.maddesi hükmü, 3.kişilerin uğradıkları zararlarla ilgili. demişsiniz.Borçlar kanunu 55md ‘Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsabile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.
İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır’.demektedir.Madde istihdam edenin maiyetinde istihdam ettiği kişilerin üçüncü kişilere verdikleri zaralardan istihdam edenin sorumlu olacağını (şartları varsa ) düzenlemektedir.Sözkonusu olayda ise istihdam edilen kusuru sonucu kendi ölümüne sebebiyet verdiğinden bu maddeye göre işvereni sorumlu tutmak ne derece mümkündür?.
Old 30-08-2006, 19:21   #13
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Ben de farklı bir şey söylemedim. Bahsettiğiniz ve alıntı yaptığım sorunuzun düzenlemesinin BK.m.55 le ve dolayısıyla 3.kişilerin uğradıkları zararlarla ilgili bir konu olduğunu, dolayısıyla olayınızda yeri olmadığını ifadeye çalıştım. Bir anlaşmazlığımız yok.

Saygılarımla...
Old 30-08-2006, 19:52   #14
mslmklvz

 
Varsayılan

SAYIN SEHPER ;
Bahsettiğiniz ve alıntı yaptığım sorunuzun düzenlemesinin BK.m.55 le ve dolayısıyla 3.kişilerin uğradıkları zararlarla ilgili bir konu olduğunu, dolayısıyla olayınızda yeri olmadığını ‘demişsiniz.Ancak Bk 55 istihdam edenin sorumluluğunu düzenlemekte iken benim bahsettiğim işletenin sorumluluğudur.Umarım bu gözden kaçırma başınızı ağrıtmamdan kaynaklanmamıştır.Benim tartışılmasına ihtiyaç duyduğum konu işverenin işleten sıfatıyla Karayoları trafik kanuna göre sorumluluğu olup olmadığıdır.Çünkü burada işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğu olup, sorumluluktan kurtulmanın şartları ağırlaştırılmıştır.
KTK : Madde 85 - (Değişik fıkra: 17/10/1996 - 4199/28 md.) Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
(Ek fıkra: 17/10/1996 - 4199/28 md.) Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır.
İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.
(Değişik fıkra: 17/10/1996 - 4199/28 md.) İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir.
(Değişik fıkra: 17/10/1996 - 4199/28 md.) İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Old 30-08-2006, 20:04   #15
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Yazılanları okuyunca aklım karıştı. Sosyal devlet ilkesi gereği, işverenin iş kazasına dair sorumluluğunun tehlike sorumluluğu yani kusursuz sorumluluk olduğunu biliyordum. Fakat ifadelerdeki kesinlik tereddüt etmeme neden oldu, şimdi bildiklerimi kontrol etmek gereği duyuyorum. Ancak Yargıtay'ın, işçinin işyerinde intiharı nedeniyle tehlike sorumluluğuna binaen işverenin sorumluluğuna hükmettiğine dair bir karar hatırlıyorum çünkü çok şaşırmıştım. Bu halde de -teyit edecek olmama rağmen- ben yazılanlardan tamamen farklı olarak kesinlikle işverenin iş kazasından kusursuz sorumlu olduğunu düşünüyorum. Ancak işçinin müterafik kusuru nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılacaktır. Bakkala giderken kaza geçiren işçi ile bu örneğin önemli bir farklılığı olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki kusur sorumluluğu olsa bile işverenin sorumludur. Teknik servis elemanını, yetkinliği olup-olmadığına dikkate etmeden şöfor olarak da çalıştırması ve hem de ş.arası yolda seyrine izin vermesi de işverenin kusur sorumluluğunu elverir.
Old 30-08-2006, 20:12   #16
mslmklvz

 
Varsayılan

İşverenin sorumluluğu :

Madde 26-(Değişik birinci fıkra : 20/06/1987 3395/2 md.)İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir.

(Ek: 29.07.2003 - 4958 / 28 md. Y.T. 06.08.2003) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3 üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.

(Ek: 24/10/1983-2934/3 md.)Ancak; iş kazası veya meslek hastalıkları sonucu ölümlerde bu Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılacak her türlü yardım ve ödemeler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kastı veya kusuru bulunup da aynı iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca rücu edilemez.
Old 30-08-2006, 23:11   #17
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Eklediğiniz maddeler işverenin işçiye karşı sorumluluğunu değil; SSK'nın işçiye veya hak sahiplerine yapacağı gider ve ödemeler nedeniyle uğradığı zarar için işverene rücu etmesi halindeki sorumluluğunu düzenliyor. Burada kuruma karşı olan kusur sorumluluğu ile işçiye karşı olan kusursuz sorumluluk mu karıştırılıyor aceba?
Old 30-08-2006, 23:31   #18
mslmklvz

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım bunu doğrusu maddeyi yazarken bunu bende düşünmedim değil.Ancak işverenin kastı yoksa veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi yoksa veyahut suç sayılabilir bir hareketi yoksa bundan işvereni sorumlu tutmak bence mantığa ve hakkaniyete aykırı olurdu..İşverenin tehlike sorumluluğu olduğuna dair mevzuatta bir hüküm varsa paylaşırsanız sevinirim.Saygılar.
Old 30-08-2006, 23:41   #19
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım
Benim konuya dair bilgilerim sizin ve Av.Sehper Hanım'ın yazdıklarından bütünüyle farklı. Ancak dediğim gibi; yazdıklrınızdaki kesin ifadeler beni de (iş hukuknda iyi olduğumu düşünmeme rağmen) şüpheye düşürdü. Yarın ofiste bir iki kaynağa bakıp, size cevap vereceğim. Ancak işverenin sorumluluğu; işverene karşı daha himayeye muhtaç olan işçinin günümüz dünyasında oldukça fazlalaşan tehlike ve risklere karşı korunmasını amaç alan sosyal devlet ilkesi ile yakından ilintilidir. Beyanınızın aksine sanayi toplumunda işçinin korunmasının mantıklı ve hakkaniyete uygun izahı da vardır.
Old 31-08-2006, 02:24   #20
Av.Selim Balku

 
Varsayılan Bu olayda işverenin kusursuz sorumluluğu yoktur.

Sayın mslklvz,

Olayda işverene atfedilen sorumluluk “özen ve gözetim ödevinin objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusurlu sorumluluktur.”

Ancak zararlandırıcı olayın iş kazası oluşu işverenin sorumluluğu için gerekli şart olsa da yeterli bir şart değildir, işvereni sorumlu tutabilmek için işin yürütümü ile olay arsında uygun illiyet bağının kurulabilmesi gereklidir.

Şimdi söz konusu olayda kazada ölen şahıs, teknik servis elemanıdır şoför değildir bu hususa dikkat ediyorum ama işin olağan akışında teknik servis elemanı işverenin emri ile bazı durumlarda şoförlük yapabilir mi? Bu bakımdan işçi, işverenin emir ve otoritesi altında bulunduğu bir sırada illiyet bağının gerçekleşmiş olduğu kabul edilir. yani illiyet bağı kaza esnasında işverenin işçi üzerindeki hakimiyet ve otorite ilişkisinin olup olmamasına göre değerlendirmektedir.

Uygun illiyet bağının, tehlike sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde işverenin davranışı ile zararlandırıcı sonuç arasında da bulunan bağ kesilmemiş olması gerekiyor.

Ancak olayımızda uygun illiyet bağını kesen bir durum vardı o da işçini kusurlu oluşu, şayet işçinin kastı veya taksiri de olsa yüzde yüz kusuru illiyet bağını keser.(27.3.1957 gün İBK)

Tüm bu anlatılanların neticesinde şayet işçi kazanın oluşumunda %100 kusurlu ise işverenin sorumluluğundan bahsedemeyeceğiz.

İşverenin birazda olsa kusuru olabilmesi için kafadan atıyorum trafiğe çıkamayacak durumda olan araçla iş yapılması emri verilmişse, işveren işçi sağlığını ve iş güvenliğini ihlal ederek işçiyi çok çalıştırıp, aslında işi olmadığı halde gece geç vakitte şehirlerarası yola çıkma emri vermiş mi? Bu hususlara dikkatinizi çekerim… Saygılarımla
Old 31-08-2006, 10:27   #21
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

İşçinin "tam" kusurunun illiyet bağını kesmesi konusu da, işverenle işçi arasındaki ilişki yönünden değil, işverenin, işçisinin zararlandırıcı eyleminden dolayı 3.kişilere karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran konu.

Yani, bunun da konumuzla ilgisi yok.
Old 31-08-2006, 10:41   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 21, E: 2001/000673, K: 2001/000593, Tarih: 01.02.2001
[*]İŞ KAZASI[*]MANEVİ TAZMİNAT[*]İŞÇİNİN TAM KUSURLU OLMASI

Bütün kusurun zarara uğrayanların murisinde olduğu tespit edildikten sonra, zarara uğrayan mirasçılar yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Kimse kendi kusurundan yararlanamaz ve tersinin kabulü, tam kusurlu bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından, istihdam eden kimseyi sorumlu tutmak olur ki, bu hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmaz.

(818 s. BK. m. 45, 47) (1475 s. İş K. m. 73)

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hacer Pat tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma doğrultusunda işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Gerçekten, zararlandırıcı olaya maruz kalan işçi, olay günü işyerine gitmek üzere aracı ile aynı zamanda işyerine diğer işçi arkadaşlarını da götürürken trafik iş kazası sonucu ölmüştür.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73. maddesinin açık buyruğudur.

12.7.2000 günlü bilirkişi raporunda; işverenin kusursuz işçinin ise %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle, 1.7.1997 günlü bozma ilamında belirtildiği üzere, işlem yapılmadığı, davacılar murisinin tecrübe ve bilgisinin taşıma yönünden yeterli olup olmadığı, işverence böyle bir görevlendirmenin ne derece yerinde olup almadığı, hiç irdelenmemiş ve işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle, kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıkladığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Kabule göre de; bütün kusurun zarara uğrayanların murisinde olduğu tespit edildikten sonra zarara uğrayan mirasçılar yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Zira bir genel hukuk kuralı olarak "kimse kendi kusurundan" yararlanamaz ve giderek kendi kusurlu davranışlarının sonuçlarına katlanmalıdır. Tersinin kabulü, tam kusurlu bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından istihdam eden kimseyi sorumlu tutmak olur ki, bunun hak ve nesafet kuralları ile bağdaştığı söylenemez.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 73. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 01.02.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-08-2006, 10:43   #23
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HG 00, E: 2001/10-143, K: 2001/000140, Tarih: 06.03.2002
[*]RÜCUAN ALACAK DAVASI[*]RÜCU ALACAĞINDAN SORUMLULUK[*]KUSUR RAPORU

İşverenin sorumluluğu Sosyal Sigortalar Kanununun 26.maddesinde öngörülen işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ve İş kanunun 73.maddesi hükümlerine göre belirlenir ve bu sorumluluk, işyeri sorumlusu gerçek kişinin sorumluluğundan farklıdır.Mahkemece yapılacak iş, işgüvenliği konusunda uzman kişilerden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işveren sıfatıyla davalı şirket hakkında kusur raporu almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

(506 s. SSK. m. 26) (818 s. BK. m. 53) (1475 s. İş K. m. 73)

Taraflar arasındaki "rucuan alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ordu 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.4.2001 gün ve 1998/43 E, 2001/263 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 21.5.2001 gün ve 2001/3667 E-3940 K. sayılı ilamı ile; (...Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26.maddesi olup, davalının rücu alacağından sorumluluğu, söz konusu maddede öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde mümkündür.

Hükme dayanak yapılan kusur raporu ceza davasında alınmış olup, kusur davalı şirket sorumlusu Avni K. ile sigortalı arasında %50 oranında paylaştırılmıştır.

Ne var ki, Borçlar Kanununun 53.maddesine göre, hukuk hakimi ceza davasında kesinleşen maddi olgularla bağlı bulunmasına rağmen, kusur oranları ile bağlı değildir.

Görülmekte olan iş bu davanın davalısı işveren K... Silah ve Makine Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketidir. İşverenin sorumluluğu Sosyal Sigortalar Kanununun 26.maddesinde öngörülen işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ve iş kanunun 73.maddesi hükümlerine göre belirlenir ve bu sorumluluk, işyeri sorumlusu gerçek kişinin sorumluluğundan farklıdır.

Bu nedenle, hükme dayanak yapılan raporun 506 sayılı Kanununun 26.maddesine uygun olduğu söylenemez.O nedenle eksik soruşturma ile rapor verilmesi isabetsizdir.

Mahkemece yapılacak iş, işgüvenliği konusunda uzman kişilerden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işveren sıfatıyla davalı şirket hakkında kusur raporu almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Kuşkusuz cezada mahkum olan dava dışı Avni K.'na bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 6.3.2002 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 31-08-2006, 10:51   #24
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın mslmklvz,

Karayolları Trafik Kanununun 85.m.si de, işçi ile işveren arasındaki iişkiyi ilgilendirmiyor. İşleten sıfatıyla sorumluluk hususu da, zarar gören 3.kişiler yararına bir düzenleme.Sizin olayınızdaysa işçiden başka zarar gören yok.

İkisinin arasındaki ilişki de, İş K. (eski yasa m.73, yenisinin numarasını bilmiyorum), 506 s.lı yasa 26 ve ilgili diğer hükümler ile işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğü hükümlerine göre incelenecek ve işverenin sorumlu tutulabilmesi için, kusurlu olduğunu kanıtlamanız gerekecek.

Saygılarımla...
Old 31-08-2006, 19:24   #25
Av. Çetin

 
Varsayılan

özellikle sayın Selim Balkunun görüşlerine katılarak durumu özetleyim,

bu olay bir iş kazasıdır,
işverenin sorumluluğu kusur sorumluluğudur,
işveren kusurlu olmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
işverenin gerekli tedbirleri (işçi sağlı-güvenliği) alıp almadığına göre sorumlu tutacağız...
Old 31-08-2006, 19:57   #26
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Tartışmayı alevlendirelim Ölen her ne kadar kadar şoför değilse de benzer bir olayla ilgili bir Yargıtay kararı:

Alıntı:

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2892

K. 2004/3822

T. 5.4.2004

DAVA : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Olay günü, davalı işverenin işçisi dava dışı Rıfat yönetimindeki davalı işverene ait D 0379 plaka sayılı kamyonun Mut istikametine doğru seyri sırasında, olay mahalli viraja geldiğinde uçuruma yuvarlanması ile kamyonda dökme çimento boşaltıcısı olarak bulunan davacı %100 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiş, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi'nin 29.9.2003 tarihli raporunda, kamyon sürücüsü Rıfat ın 100/100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, davalı şirketin iş kazası nedeni ile bir kusuru olmadığı, kusurun tamamen dava dışı Rıfat'a verildiği gerekçesi ile davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş ise de, varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Gerçekten, kendisine 100/100 oranında kusur izafe edilen dava dışı Rıfat'ın davalı işverenin işçisi olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı işverenin Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi uyarınca istihdam eden sıfatıyla sorumlu bulunduğu ortadadır. Ayrıca, 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan "kusura" dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir.
Öte yandan, Mut Asliye Ceza Mahkemesi'nin 1998/61 Esas Sayılı dosyası içerisinde bulunan motorlu araç tescil belgesine göre, davalı "İŞVEREN"iş kazasına sebep olan kamyonun maliki olduğundan, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nün 3. maddesi gereğince "İŞLETEN" sıfatını taşıdığı da anlaşılmıştır. Aynı Kanunun 85/1. maddesinde ise, bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde motorlu aracın işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı hükmü öngörülmüştür. Anılan madde hükmüne göre, sorumluluk, motorlu taşıt aracının işletilmesine bağlanmıştır.İşletenin, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararlardan doğan sorumluluğu, kusur sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen ödevinin ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu da değildir. Burada sorumluluğun temeli, işletme tehlikesi; türü ise tehlike esasına dayalı işletme sorumluluğudur. Bu itibarla işleten , hiçbir kusuru bulunmasa bile, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararları tazmin etmek zorundadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.

Old 31-08-2006, 21:08   #27
mslmklvz

 
Varsayılan

KTK MADDE 3 : İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
1-Sözkonusu olayda işvereni yukardaki tanıma göre işleten olarak da adlandırabilirmiyiz ve işleten sıfatıyla tehlike sorumluluğu olduğundan bahsedebilirmiyiz?

MALİ SORUMLULUK SİGORTASI YAPTIRMA ZORUNLULUĞU:
Madde 91 - (Değişik madde: 17/10/1996 - 4149/33 md.)
İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.

2- Olayımızda işçinin varisleri ZMMS dan faydalanabilirler mi?
Old 31-08-2006, 21:10   #28
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Av.Selim Balku
"Olayda işverene atfedilen sorumluluk “özen ve gözetim ödevinin objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusurlu sorumluluktur."

Av.Bülent S. Akpunar
"Ayrıca, 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan "kusura" dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir."


Şimdi özen ve gözetim yükümlülüğüne dayalı sorumluluk; kusurlu sorumluluk mu yoksa kusursuz sorumluluk mudur? (Her iki meslektaşıma da yöneltmiş bir soru değildir. Alıntı yapmayı bilemediğimden bu şekilde yazılmıştır. )
Old 31-08-2006, 21:22   #29
Av. Çetin

 
Varsayılan

Bence Bülent Beyin sunmuş olduğu yargıtay kararında, işverenin işçisi ve aracı 3. bir kişiye zarar vermektedir, 3. bir kişiye zarar verenişçi %100 kusurlu da olsa işverenin kusursuz sorumluluğundan bahsedebiliriz. Burda işveren BK.55 gereğince 3. kişiye karşı sorumludur çünkü onun aracı onun işçisi zarar vermiştir başkasına......

Ancak tartışma konusu olan olayda, işverenin işçisi kusuru yüzünden kendisinin ölümüne ölümüne sebep olmuştur burada 3. bir kişinin zararı yoktur. ancak zararın oluşumunda işverende kusuru kadar sorumludur.

27.3.1957 tarihli içtahadı birleştirme kararı işverenin 3. kişiye karşı olan, işleten sıfatıyla(BK.55) SORUMLULUĞUNDAN BAHSETMEKTEDİR.

İşverenin özen ve gözetim yükümlülüğünü objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan KUSUR SORUMLULUĞU vardır...........
Old 01-09-2006, 15:12   #30
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

tartışmaya açık olmayacak kesinlikte bir konuda 28 yanıt,ilginç
Cevap,aynen av. Sehper'in dediği gibi...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
SSK nın hem Zorunlu Trafik Sigortası 'na hem de İşverene Rücuu Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 3 14-12-2006 12:01
trafik kazası/ husumet krizantem Meslektaşların Soruları 2 06-06-2006 17:58
Trafik Kazası demir Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 23:58
Trafik Kazası Okan Hukuk Soruları Arşivi 1 18-02-2002 20:30
Trafik kazası onurel Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 00:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09125209 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.