Kocaya 'yazılı hakaret' boşanma nedeni

Yargıtay, eşin kocasına yazılı olarak ''ağır hakarette bulunmasının'' ortak yaşam ve evlilik birliğini temelden sarstığına hükmetti.
Kayseri'de yaşayan Hakkı Y., eşiyle arasında şiddetli geçimsizlik olduğunu iddia ederek, Kayseri 1. Aile Mahkemesinde boşanma davası açtı.
Dava dilekçesinde, eşlerin 16 yıllık evliliklerinin ilk yıllarından itibaren tartışmalar yaşadıkları belirtildi. Davacı kocanın, ''eşinin aşağılama ve hakaretlerine maruz kaldığı'' öne sürülen dilekçede, davalı eşin kocasını ''toplum içinde küçük düşürdüğü, yatak sırlarını üçüncü kişilere anlattığı'' iddia edildi.
Dilekçede, davalı eşin kocası için el yazısıyla yazdığı notlarda da ''Sen kendin gibi karaktersiz, nankör birini bul'' şeklinde hakaretler ettiği ve günlüğünde de benzer ifadeler bulunduğu anlatıldı.
Davalı eş ise cevap dilekçesinde kocasının, ''başka kadınların kendisiyle birlikte olmak istediğini söylediğini, komşu kızının istemesi üzerine onunla yattığını, daha sonra da şaka yaptığını anlattığını'' savundu.
Bu tartışmadan sonra kocasıyla yatağını ayırdığını anlatan davalı eş, konuşmak istediği bir gün, kocasının başında sürahi parçaladığını öne sürdü.

GÜNLÜKTEKİ YAZILAR
Konuşamadıkları için günlük tutmaya başladığını ifade eden davalı eş, söz konusu yazılı notların içeriğinin doğru olduğunu kabul etti, ancak günlüğün sadece aleyhine olan bölümlerinin mahkemeye sunulduğunu belirtti.
Ailevi sırları başkalarına anlattığı iddialarının doğru olmadığını, dava konusu yazıları da dava tarihinden 2 yıl önce yazdığını anlatan eş, davanın reddine karar verilmesini istedi.
Yerel mahkeme, davacı kocanın, eşinin ''kusurlu'' olduğunu gösteren davranışlarda bulunduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Davacı kocanın temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yazıların kocaya ağır hakaret niteliğinde olduğu, ortak yaşam ve evlilik birlikteliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle Kayseri 1. Aile Mahkemesinin kararını bozdu.
Yerel mahkemenin, ilk kararında direnmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin gerekçesinin yerinde olduğuna işaret ederek, yerel mahkemenin kararını oy çokluğu ile bozdu.
http://www.milliyet.com.tr/2007/01/03/son/sontur06.asp

Yanlız Sadece hakareti ortak yaşamın devamını ortadan kaldırıcı olarak yorumlarsak evli çift kalmaz gibime geliyo

birbirine hakaret ediyorlarsa evli çiftler kalmasınlar tabi...

kararda birşey çok dikkatimi çekti davacı eşinin sırlarını üçüncü kişilere anlatmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor ve bununla birlikte kendisinin bile okumaması gereken davalının günlüğünü mahkemeye sunuyor. Ben hakimin yerinde olsam günlüğü delil olarak kabul etmezdim. Bence yasal delil değil diye reddetmeliydi eğer davalının rızası yoksa tabi

boşanma davalarında, davalının rızası aranmaz... daha doğrusu yasal olmayan bir delil mevcut değildir. kişinin zinası, yada başka bir karşı cins yada hem cinsi ile çektirmiş olduğu uygunsuz fotoğraflar veya görüntülerin de kişinin rızası olmadan mahkemeye sunulamaması ya da delil olarak kabul edilememesi gerekir ki bu da zinanın kanıtlanmasını güçleştirebilir.
evliliğin doğasından kaynaklanan birlikte yaşama arzusunun yok olduğu her türlü kanıtla ispat edilebilir. zira, mk. 184: "Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder." demektedir.

slm ile,
haberi gönderen arkadaşım veya yorumda bulunana arkadaşlar bu kararın tam metnini yayınlayabilirler mi? acilen......