Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Otellere tek başına erkek müşteri alınmaması Hukuki midir? (sözleşme özgürlüğü)

Yanıt
Old 26-05-2009, 13:42   #31
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

KANUN NO: 4077
TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN
...
KAPSAM
MADDE 2 - Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü (Değişik ibare: 4822 - 6.3.2003 / m.2 - Yürürlük m.38) "tüketici işlemini" kapsar.
...

SATIŞTAN KAÇINMA
MADDE 5.- (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / m.6 - Yürürlük m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.
Hizmet sağlamada da haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.
Aksine bir teamül, ticari örf veya adet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz.
Diğer mal satışı ve hizmet sağlama sözleşmelerinde de bu hüküm uygulanır.
Old 26-05-2009, 13:46   #32
halit pamuk

 
Varsayılan

1. Sözleşme hükümlerine dayanamazsınız çünkü, Sayın Saim'in dediği gibi sözleşme kurulmamış

2. Sebepsiz zenginleşme zaten yok.

3. Tek elimizde haksız fiil nedeniyle tazminat dvası kalıyor.

Ancak burda hukuk aykırı fiil konusunda tartışma var. Kanaatimce sözleşme özgürlüğü çerçevesinde hukuka aykırı fiilden söz edemeyiz. Ancak Tekinay gibi doktrinde buna hukuka aykırı fiil diyenler çıkabilir.

Fakat hukuka aykırı fiilin yanında zarar şartı da gerçekleşmesi gerekir. Yani zararın ispatı gerekir.

4. Kamu hukuku alanına hiç girmeyelim. Çünkü o zaman Otel kamusal alan mı değil mi? tartışmamasına gireriz ki; tartışma otelde başörtüsü takılabilir mi tartışmasına dönüşür.
Old 26-05-2009, 13:46   #33
h.g

 
Varsayılan

Teşekkürler ışıl hanım verdiğiniz bilgiler için.
Old 26-05-2009, 13:51   #34
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan h.g
Bir diğer sorum ise otele kabul edilmediğinizde hukuken hangi haklara sahip oldugunuzdur?Otel yöneticileri burası benim mekanım almıyorum seni,git ne yaparsan yap dediğinde yapabileceklerimiz nelerdir?Teşekkürler..

En başta TCK 122 uyarınca şikayet edebilirsiniz.
Old 26-05-2009, 15:01   #35
aysee

 
Varsayılan

Madde 5 - (..) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi, onun stokta bulunduğu anlamına gelir. Satıcı teşhir ettiği malların satışından kaçınamaz. Satılmadığı halde satılmış gibi gösteremez. Hizmetlerin satışından da haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.
Satıcı bir mal veya hizmetin satışını, o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı, ebat veya süresi kadar satınalınması ya da başka bir malın veya hizmetin satınalınması koşuluna bağlı kılamaz.
Malın ya da hizmetin belli miktar, sayı, ebat ya da süre koşuluyla satılması, teamül, ticarî örf veya adetten ise, üçüncü fıkra hükmü uygulanmaz.
Madde 5 - (Değişik 4822 - 06.03.2003 m.6 - Yür. m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.
Hizmet sağlamada da haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.
Aksine bir teamül, ticari örf veya adet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz.
Diğer mal satışı ve hizmet sağlama sözleşmelerinde de bu hüküm uygulanır.


Başvurulabilece yol da Tüketici Hakmet Heyetleri olmalı.
Old 26-05-2009, 15:21   #36
cumakus

 
Varsayılan

konuyu hukuki olarak tartışmayacağım.Ülkemizde birçok sorun tartışma konusundaki gibi bize özgü yorumlarla çözülüyor...Aslında çözülmüyorda görüntü kurtarılıyor diyelim..Mesela yıllardır okullarda bi tek tip kıyefet sorunu var.Bunun kaldırılması ve herkesin dilediğini giyebilmesi gerektiğinde söylenen şudur :: Öğrenciler arasında gelir farkı olduğundan parası olan iyi giyinecek, parası olmayan ise kötü kıyafetlerle geleceğinden diğer öğrencilere karşı mahcup olacak...Tek tip giydirdik sorun çözüldümü.Gelir uçurumu azaldımı.Kantinde bir çay içemeden duran öğrenciyi ne yapacağız..
Hastanelerdeki galoş meselesi vardır mesela.Normalde hastane içinde hijyenin sağlanması için gerekli birşey olabilir.Uygulama nasıl peki..Özel hastanelerde hiç göremiyorum mesela galoş uygulamasını, devlet hastanelerinde ise vatandaş o galoşla tuvalete gider gelir, dışarı gider gelir... Nasıl bi maddeden yapılmışsa mikrop tutmaz hiç...Ama ne? hijyen sorununu çözdük

Büyük şehirlerdeki park sorunu vardır mesela.Bir çok tek yönlü yolda park yapmak yasak idi.Sona buralar parkomatçılara satıldı ve otopark oldu.Ne oldu sorun çözüldü.Trafik sorunu ne oldu ? Duruyor

Oteller ile ilgili de mesela..Evli olmayan çiftlere tek oda verilmez.Ahlak bekçisiyiz ya...Onlar ne yapar otelcininde haberi olmak kaydıyla: İki oda tutarlar ve bir oda da talırlar.Ne oldu: SOrun çözüldü..
Old 26-05-2009, 15:29   #37
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

4077 sayılı yasa uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığına şikayet etmeniz mümkündür.
CEZA HÜKÜMLERİ
MADDE 25 - (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / - Yürürlük ) 6 ncı maddenin yedinci fıkrası uyarınca, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırılığı tespit edilen her bir sözleşme için 90 YTL (*) para cezası uygulanır.
4 üncü maddenin altıncı fıkrasında, 5 inci maddede, 6 ncı maddenin altıncı fıkrasında, 6/A maddesinde, 6/B, 6/C maddeleri uyarınca Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslarda, 7 nci maddenin beşinci fıkrasında, 9 uncu maddede, 9/A maddesinde, 10 uncu maddede, 10/A maddesinde, 10/B maddesinde, 11/A maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında, 12, 13, 14 ve 15 inci maddelerde belirtilen yükümlülüklerden her birine aykırı hareket edenlere ikiyüz Türk Lirası idari para cezası verilir.
Old 26-05-2009, 15:33   #38
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
KANUN NO: 4077
TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN
...
KAPSAM
MADDE 2 - Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü (Değişik ibare: 4822 - 6.3.2003 / m.2 - Yürürlük m.38) "tüketici işlemini" kapsar.
...

SATIŞTAN KAÇINMA
MADDE 5.- (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / m.6 - Yürürlük m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.
Hizmet sağlamada da haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.
Aksine bir teamül, ticari örf veya adet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz.
Diğer mal satışı ve hizmet sağlama sözleşmelerinde de bu hüküm uygulanır.

BU hükmün ilk ve ikinci paragrafı, Borçlar kanununun 7. maddesinin 3. fıkrasına paralel bir hükümdür.

Salt fiyat duyurusunun icap olmadığı tartışmasızdır. Ancak somut bir oda için doğrudan bir fiyat teklif edilmedikçe, teşhir veyahut vitrinde sergilenen mal veya hizmet olarak değerlendirilemeyecek otel odalarının, bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 26-05-2009, 17:19   #39
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cumakus

Oteller ile ilgili de mesela..Evli olmayan çiftlere tek oda verilmez.Ahlak bekçisiyiz ya...Onlar ne yapar otelcininde haberi olmak kaydıyla: İki oda tutarlar ve bir oda da talırlar.Ne oldu: SOrun çözüldü..

Konu olayda iki erkek aynı odada otelcnin haberi olmadan bir şey yaparlar endişesi olduğuna dair bir vurgu yok. Tam aksine, bekar gelen müşterilerin, diğer bayan tursitlere yönelik rahatsızlık verici eylemlerde bulunmalarına yönelik bir çekince olduğu belirtilmiş.

Sebep ne olursa olsun, tartışmanın hukuki çerçevede ele alınmasında fayda görüyorum.
Old 28-05-2009, 23:47   #40
Gemici

 
Varsayılan

Alman Medeni Hukuku’nun en belirgin özelliği, kişisel özerkliğin bir belirtisi olan sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü kişilerin:
- başkaları ile sözleşme yapıp yapmamakta özgür olarak karar vermelerini,
- bu sözleşmelerin içreiğini serbestçe belirlemelerini,
- kimle sözleşme yapacaklarına kendi karar vermelerini
- sözleşmenin şekli konusunda kendilerinin karar vermelerini ve
- sözleşmeden dönme serbestisini kaplar.
Mahkemeler, bundan kısa bir süre öncesine kadar yukarıdaki kıstaslara dayanarak yapılan ve yasalara ve ahlak kurallarına aykırı olmayan sözleşmelerin, sözleşmenin taraflarını bağladığı yönünde karar veriyorlardı. Gerekçe: taraflar kendi özgür iradeleri yönünde karar alıp sözleşme yapıyorsa, yaptıkları sözleşmenin sonuçlarına da katlanmak zorundadırlar.

Sosyal devlet fikri, tüketici haklar ve ayırımcılığın önlenmesi konusundaki düşünceler sözleşme özgürlüğüne birtakım sınırlandırmalar getirmektedir.
Son zamanların gözde kavramları; Verbraucherrechte(tüketici hakları), Kontrahierungszwang(sözleşme yapmak zorunda olmak), Antidiskriminierungsgestz olarak ta adlandırılan Allgemeine Gleichbehandlungfsgesetz(ayırımcılığın önlenmesi kanunu) ,Störung der Vertragsparität (taraflar arasındaki eşitliğin bozulması, bir tarafın diğerinden üstün olması) bu sınırlandırmanın en belirgin örnekleridir.

Bu sınırlandırmalar sözleşme yapma konusunda bir zorlama getirebileceği gibi, yapılan bir sözleşmeyi geçersiz saymak yönünde de olabilir.
Kontrahierungszwang’a örnek olarak, kamu taşımacılık sektörü, elektrik idaresi, telefon ve posta hizmetleri ve belirli bir iş kolunda monopl olarak çalışan işletmeler, örneğin o yerin tek oteli gösterilebilir; Bu tür işletmeler ayırım yapmadan herkese hizmet vermek zorundadırlar.
Kişilere, din, dil, cinsiyet, milliyet ayırımı gözetmeksizin hizmet verme ve sözleşme yapma zoruınluluğu sadece Almanya’da değil, tüm Avrupa’da söz konusu. Bu gibi durumlarda sözleşme yapmaktan kaçınan kişiler ve işletmeler tazminat ödemek zorunda bıraklılabilir.

Büyük işletmeler yapısal üstünlüklerine dayanarak sözleşme yapmaktan kaçınabilecekleri gibi bu üstünlüklerine dayanarak güçlü olmayan karşı tarafı sözleşme yapmak zorunda da bırakabilir. Bunun en belirgin örneği bankaların 90 lı senelerin ortalarına kadar yaptıkları uygulama; Kredi alanların eşlerine zorla kredi sözleşmesini imzalatıyor veya onları kefil olmaya zorluyordu bankalar. Bu gibi durumlarda Alman Yargıyayı’nın klasik cevabı şu oluyordu: "Almanya’da sözleşme özgürlüğü var, mademki özgür iradene dayanarak sözleşme imzaladın, sonucuna da katlanacaksın". Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin paradigma değişimine yol açan kararına kadar devam etti. Bu kararında Anayasa Mahkemesi "Eşlerinin yaptıkları kredi sözleşmesini imzalıyan veya krediye kefil olan kadınlar, eğer krediyi geri ödeyecek mali güçleri yoksa’ve kendi iradeleri ile değil de, kocanın zorlaması ile sözleşmeye imza attılarsa ve banka bu durumu biliyor idiyse, yaptıkları bu sözleşme ile bağlı değildirler, çünkü taraflar arasında eşitlik yoktur(Banka ile sözleşme imzalamaya zorlanan eş arasında), ", diyerek psikolojik ve mali baskıyı sözleşmenin geçersizliğinin bir sebebi olarak kabul etti.

Saygılarımla
Old 29-05-2009, 09:10   #41
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
BU hükmün ilk ve ikinci paragrafı, Borçlar kanununun 7. maddesinin 3. fıkrasına paralel bir hükümdür.

Salt fiyat duyurusunun icap olmadığı tartışmasızdır. Ancak somut bir oda için doğrudan bir fiyat teklif edilmedikçe, teşhir veyahut vitrinde sergilenen mal veya hizmet olarak değerlendirilemeyecek otel odalarının, bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

Ben olayın TKHK kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada sadece "otel odası" yoktur. Otelcilik hizmeti, odanın müşteriye belli bir süre tahsis edilmesini de içeren bir "hizmet"tir.

Kaldı ki, meselenin çözümü ikinci paragrafta saklıdır.

Saygılar.
Old 29-05-2009, 13:42   #42
naile

 
Varsayılan

Sorunun cevabı Admin'in iletisi içerisinde yer alan Tekinayın görüşünde bulunmaktadır.

Hizmeti sunan kişi ya da kurum keyfi nedenlerle sözleşmeyi yapmaktan kaçınamaz. Reddetmenin makul ve mantıklı gerekçeleri bulunmalıdır. Değilse kişilerin kişilik hakları ihlal edilmiş olur ve bu durumdan kaynaklanan tazminat hakları doğacaktır.

Ancak burada erkek müşterilerin otele alınmamasının kökeninde neler yaşanmış olabileceğini tahmin etmek zor değil. Dışarıdan yapılan rezervasyonların kabulünde bir sorun yok deniyor. Bu durumda yurdum insanından kaynaklanan zorunluluk söz konusu diyorum.

Aksi bir durum Özsüt pastanelerinde yaşanmıştı. İki Rus kadın pastane sahibi tarafından "size burada hizmet vermiyoruz" diyerek atılmıştı. Bu olayda sözleşme özgürlüğünden söz etmek olanaklı değil. Hizmet verilmeyen kişilerin orada düştükleri durum açısından kişilik haklarının zedelenmediğinin ve bundan doğan tazminat haklarının olmadığını düşünmek mümkün değil. Hatta mahkemeden bu yönde alınan kararın tirajı yüksek bir gazete yayınlanması şeklinde talepte bulunmak dahi düşünülmüştü. Örnekler çoğaltılabilir zencilere hizmet verilmemek vs şeklinde...

Makul ve mantıklı bir neden olmadan sırf erkek olduğu, Rus kadın olduğu, zenci olduğu gerekçesiyle hizmet vermekten kaçınmak ayrımcılıktır ve hukuken korunamaz
Old 29-05-2009, 14:52   #43
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı:
naile
Hizmeti sunan kişi ya da kurum keyfi nedenlerle sözleşmeyi yapmaktan kaçınamaz. Reddetmenin makul ve mantıklı gerekçeleri bulunmalıdır. Değilse kişilerin kişilik hakları ihlal edilmiş olur ve bu durumdan kaynaklanan tazminat hakları doğacaktır.

Durum belirtildiği gibi ise forum konusu olan, otel hizmetinden yalnız gelen erkek müşterilerin yararlanamaması, keyfi nedenlerden kaynaklanmamaktadır.

Makul ve mantıklı bir açıklaması olduğunu düşünürsek, otel hizmeti sunmak zorunda değildir gibi bir sonuç mu çıkıyor?
Old 29-05-2009, 22:18   #44
Gemici

 
Varsayılan

Otel ve hancılık sözleşmeleri kendilerine has, birçok değişik sözleşmenin özelliklerini taşıyan, daha doğrusu bünyesinde birçok sözleşme taşıyan sözleşmelerdir. Alman doktrininde bu türden sözleşmeler Beherbergungsvertrag (barındırma sözleşmesi) olarak adlandırılıyor.

Otel odasının müşterinin yatması için tahsis edilmesi kira sözleşmesidir, çünkü otel odası müşteriye içinde geçici bir süre oturması için bırakılıyor.
Müşteriye otruması için verilen oda, otel işletmecisi tarafından temizlettirilir, müşterinin bavulları hava alanından veya istasyondan otele ve gerektiğinde geriye taşınırsa, burada bir hizmet sözleşmesi söz konusudur,
Müşteri için özel olarak yemek yapılırsa bir istisna sözleşmesi söz konusu olabilir,
Müşteriye içecek yiyecek satılırsa bir satış sözleşmesi vardır.
Belirli hizmetlerin verilmesinde tüketiciyi koruma hükümleri söz konusu olabilir.

Barınma/barındırma sözleşmesi devamlı olarak müşterinin kapıya dayanıp, ‘bir odaya ihtiyacım var, bana uygun bir odanız var mı?’ demekle olmaz; Gerektiğinde telefonla, gerektiğinde elektronık posta ile, gerektiğinde mektupla olur. Bu gibi durmlarda tüketiciyi koruma hükümlerinin uıygulanması akla uygun bir durumdur.

Mesafeli sözleşme hükümleri olaya uygulanabilir mi, eğer otel odasının kiralanması elektronik vasıtalar yoluyla yapıldı ise?

Tartışma konusuna dönersek: Ortada herhangibir sözleşme olmadığı için sözleşmelere dair hükümlerin uygulanması düşünülemez; Ortada sözleşme yapmaktan kaçınma ve bu kaçınmanın dışa vurduğu bir ayırımcılık var. TCK Madde 122 nin uygulama koşulları oluşmuş olur, çünkü ortada belirli kişilerin sırf cinsiyetlerinden dolayı ayırımcı bir uygulamaya maruz kalması var.

Anayasa:
X. Kanun önünde eşitlik

MADDE 10. – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

X. Kanun önünde eşitlik: Başlığı okurken, aklıma neden ‘Kağıt üzerinde eşitlik’ tamlaması takıldı bilemiyorum.

Saygılarımla
Old 02-06-2009, 12:10   #45
kemal çelik

 
Varsayılan

Anayasamıza göre herkesin seyahat özgürlüğü vardır. Bu uygulamanın tüm oteller tarafından elbirliği ile uygulanması halinde evli olmayan baylar ülkemiz sınırları içinde tatil yapamayacak hale gelir. Bu bir yana benim özellikle şikayetçi olduğum bir husus ta şudur: Her nedense ülkemizdeki tatil tesislerinde yabancı misafirlere yerli misafirlere göre belirli bir öncelik tanınır. Örneğin barda içki siparişi vermek istersiniz tam barmenle konuşacak iken bir yabancının bara yaklaştığını gören barmen sırayı da bir yana bırakıp yabancı misafire arzusunu sorar. Gece kulübüne yabancı erkek elini kolunu sallayarak girer Türk erkeği ise damsız zinhar içeri alınmaz. Yani bu biz türk erkeğinin yabancı erkeğe göre daha fazla olay çıkarma potansiyeline sahip olmamız demek oluyor herhalde.Ülkemizde adı konmamış bir yerli yabancı ayrımı var.
Old 03-06-2009, 19:40   #46
Veysel Demir

 
Varsayılan

Son derece sakıncalıdır ve kanunlara aykırıdır.Kaldı ki 2006 yılındaki bir Yargıtay kararında,bir eğlence mekanına damı olmadığı için alınmayan avukata tazminat ödenmesine karar verilmişti.Birebir aynı olmasa da benzer husular oteller için de geçerlidir.
Old 07-06-2009, 13:56   #47
Alparslan Timuş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Bir de bu taraftan bakınız:
Sayın Av. Cengiz Aladağ bir kişiye ceza verbilmenin en önemli unsurlarından birinin zarar kavramı olduğunu unutuyorsunuz.
Old 02-08-2009, 21:57   #48
politeseducer

 
Varsayılan

Özetle;bu noktada belirtmek gerekir ki, otelcilik hizmetinin "kamu hizmeti" olmadığı hususu özel yönetmeliğin 9. maddesindeki "otelcinin kabulü" şartı ile sözleşmeyi kurulmuş sayan hükümden açıkça anlaşılmaktadır.

sayın DİKİCİ

Otelciliğin bir kamu hizmeti olmadığını bunun nedenini de sözleşmenin otelcinin kabulüyle kurulmuş sayılacağıyla açıkladığınızı anladım,yanılıyormuyum?

Yorumunuza katılmak mümkün değil.Otelcilik tamamıyla bir kamu hizmetidir.Bunun turizm bölgelerinde yapılması hiçbirşeyi değiştirmez.Duruşma için bir şehre gittiğimiz vakit bizi yalnız bay olduğumuz için otele almayacaklar ve bunun kamu hizmeti olmadığını çünkü aramızdaki sözleşmenin otelcinin kabuluyle tamamlanacağını söyleyecekler öylemi? Otelcinin normal şartlarda hiçbir şekilde gelen müşteriyi red etme hakkı yoktur,hele cinsiyet ayrımcılığı yaparak hiç yoktur.Bir hukukçunun bu uygulamayı haklı ve hukuka uygun bulması anlaşılmaz bir şey.Otelcilik yönetmeliğinde ne yazarsa yazsın otelcinin verdiği hizmet kamu hizmetidir.Aksinidüşünmek mümkün değildir.Ve kamu hizmeti veren kuruluş özel teşebbüs bile olsa kamu hizmetinin ilkelerine uygun olarak hareket etmelidir.Kamu hizmetinin temel ilkelerinden biride nesnellik ve eşitlik ilkesidir.Kamu hizmeti verilirken bireyler arasında ayrımcılık yapılamaz.Kaldı ki otellerin hali hazırdaki uygulamaları TCK 122 ye göre suçtur, Anayasa madde 10 a açık aykırılık teşkil eder.İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin ilk iki maddesine de aykırıdır.Ben bu konuyla ilgiliKültür ve Turizm Bakanlığına yazılı başvuruda bulundum, oteller bu konuda uyarılmaz ve bu İnsan Haklarına aykırı ilkel uygulama sonlanmaz ise başta Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmak olmak üzere tüm kanuni girişimlerde bulunacağım..

Saygılarımla Av.M.Ecevit ERYILMAZ
Old 03-08-2009, 10:37   #49
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan politeseducer
Özetle;bu noktada belirtmek gerekir ki, otelcilik hizmetinin "kamu hizmeti" olmadığı hususu özel yönetmeliğin 9. maddesindeki "otelcinin kabulü" şartı ile sözleşmeyi kurulmuş sayan hükümden açıkça anlaşılmaktadır.

sayın DİKİCİ

Otelciliğin bir kamu hizmeti olmadığını bunun nedenini de sözleşmenin otelcinin kabulüyle kurulmuş sayılacağıyla açıkladığınızı anladım,yanılıyormuyum?

Yorumunuza katılmak mümkün değil.Otelcilik tamamıyla bir kamu hizmetidir.Bunun turizm bölgelerinde yapılması hiçbirşeyi değiştirmez.Duruşma için bir şehre gittiğimiz vakit bizi yalnız bay olduğumuz için otele almayacaklar ve bunun kamu hizmeti olmadığını çünkü aramızdaki sözleşmenin otelcinin kabuluyle tamamlanacağını söyleyecekler öylemi? Otelcinin normal şartlarda hiçbir şekilde gelen müşteriyi red etme hakkı yoktur,hele cinsiyet ayrımcılığı yaparak hiç yoktur.Bir hukukçunun bu uygulamayı haklı ve hukuka uygun bulması anlaşılmaz bir şey.Otelcilik yönetmeliğinde ne yazarsa yazsın otelcinin verdiği hizmet kamu hizmetidir.Aksinidüşünmek mümkün değildir.Ve kamu hizmeti veren kuruluş özel teşebbüs bile olsa kamu hizmetinin ilkelerine uygun olarak hareket etmelidir.Kamu hizmetinin temel ilkelerinden biride nesnellik ve eşitlik ilkesidir.Kamu hizmeti verilirken bireyler arasında ayrımcılık yapılamaz.Kaldı ki otellerin hali hazırdaki uygulamaları TCK 122 ye göre suçtur, Anayasa madde 10 a açık aykırılık teşkil eder.İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin ilk iki maddesine de aykırıdır.Ben bu konuyla ilgiliKültür ve Turizm Bakanlığına yazılı başvuruda bulundum, oteller bu konuda uyarılmaz ve bu İnsan Haklarına aykırı ilkel uygulama sonlanmaz ise başta Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmak olmak üzere tüm kanuni girişimlerde bulunacağım..

Saygılarımla Av.M.Ecevit ERYILMAZ

Sayın Politeseducer,

Bildiğiniz üzere, oteller "tekel" niteliğinde hizmet sunan kuruluşlardan değildir. özel hukuk kurallarına tabidirler. Sözleşme özgürlüğü kavramı tekel niteliğinde hizmet sunan kuruluşlar bakımından, "kamu düzeni" kavramı temelinde sınırlandırılabilir ise de; otellerin "tekel" niteliğinde bir hizmet sunma durumu olmaması nedeniyle, kamu düzenine yönelik olumsuz bir etkileri de olmayacaktır. Bir otel kabul etmeyebilir ama bir başkası sizi kabul eder. Müşterinin alternatif hizmete ulaşma imkanı her zaman için vardır.

Otellerin sunduğu hizmetin kamu hizmeti niteliği taşımasının da bu noktada fazlaca bir ehemmiyeti yoktur görüşündeyim. En önemli kıstasın verilen hizmetin "tekel" niteliğinde olup olmamasına dayalı olduğunu düşünüyorum.

Aşağıdaki karardan da anlaşılacağı üzere Türk Yargısı da ancak hizmetin Tekel niteliği varsa sözleşmeyi mecbur kılmaktadır!


Alıntı:

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2584

K. 2002/4338

T. 18.4.2002

• ALACAK DAVASI ( Tedaş'ın Eski Abonenin Elektrik Borcunu Haksız Olarak Davacıdan Tahsil Etmesi Nedeniyle Ödenen Paranın Tahsilinin İstenmesi )

• SÖZLEŞME HÜRRİYETİ ( Abonelik Sözleşmesi Yapmak için Alacaklı Olmadığı Davacıya Mükellefiyet Getirecek Şekilde Eski Borçların Abone Olmayan Davacıdan İstenmesinin Buna Engel Teşkil Etmesi )

• SÖZLEŞME MECBURİYETİ ( Devlet veya Kamu Kurumlarının Tekelinde Bulunan Bazı Kamu Hizmetleri ve Zaruri İhtiyaç Maddelerini Dağıtan Kuruluşlarla Bunları Talep Eden Kişiler Arasında Olması )

• ENERJİ DAĞITIM TEKELİ ( TEDAŞ Enerji Dağıtım Tekelini Elinde Bulunduran Bir Kurum Olduğundan Sözleşme Yapmak Zorunda Olması )

818/m.18,19

ÖZET : Borçlar Hukukunda, sözleşme yapma hürriyeti kural olmakla birlikte, devlet veya kamu kurumlarının tekelinde bulunan bazı kamu hizmetleri ve zaruri ihtiyaç maddelerini dağıtan kuruluşlarla, bunları talep eden kişiler arasında sözleşme yapma mecburiyeti vardır. Bu nedenle davalı TEDAŞ enerji dağıtım tekelini elinde bulunduran bir kurum olarak, sözleşme yapmak zorundadır. Abonelik sözleşmesi yapmak için, alacaklı olmadığı davacıya mükellefiyet getirecek şekilde eski borçların, abone olmayan davacıdan istenmesi sözleşme yapma hürriyetine engel teşkil eder.

Bu itibarla görüşlerinize katılmıyorum.

Saygılarımla.

Not: Doktrinde, "Fiili tekel durumunda bulunan özel kişilerden bir eczacı, hekim, fırıncı veya lokantacının sahip oldukları mallarla, arz edecekleri hizmet yönünden, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde bir sözleşme yapma zorunluluğu bulunmadığı ileri sürülebilir. Ancak bu gibi kişilerin haklı bir sebebe dayanmadan sözleşme yapmaktan kaçınmaları, hukuka ve bilhassa ahlaka, dürüstlük kuralına ya da hakkın kötüye kullanılmaması kuralına aykırılık teşkil etmesi halinde sözleşme yapmak hükümlülüğü söz konusu olur ( Bkz. Prof. Dr. Fikret Eren Borçlar Hukuku - Genel Hükümler Cilt 1 6. Bası s. 273 vd., Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümleri 7. Bası 1993 s. 364 vd. ). " diye dile getirilen görüşler de vardır. Ancak bu görüşlerin de "tekelci" anlayışa itiraz etrafında dile getirildiğini anlıyorum.
Old 10-09-2009, 11:55   #50
memetdurmaz

 
Varsayılan

ben söz konusu eylemin tck 122 deki maddi unsurları taşımadığını düşünüyorum çünkü işyeri iç yönetmeliği bunu gerektirebilir.ayrıca otel işletmeciliği kamu hizmeti değildir kamu gücü kriterini hiçbir şekilde taşımamaktadır.sözleşme serbestisi ve işyeri iç yönetmeliğine uyulmalıdır.reina ya da tek gidilirse damsız olarak içeri girilemeyecektir ve bu durumda eğlenme özgürlüğünden söz edilemeyecektir.
Old 19-09-2009, 08:45   #51
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Alparslan Timuş
Sayın Av. Cengiz Aladağ bir kişiye ceza verbilmenin en önemli unsurlarından birinin zarar kavramı olduğunu unutuyorsunuz.

Sevgili öğrenci kardeşim, ben değil de siz o maddenin TCK'da "Hürriyet Karşı Suçlar" başlığı altında yer aldığını unutuyorsunuz galiba. Bazı suçlarda, suçun oluşması için ortada somut bir zarar olması gerekmez. Ceza yasamızda bu durumun birçok örneğini görebilirsiniz.
Old 19-09-2009, 14:49   #52
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Alparslan Timuş
Sayın Av. Cengiz Aladağ bir kişiye ceza verbilmenin en önemli unsurlarından birinin zarar kavramı olduğunu unutuyorsunuz.

Zarar, tazminat olarak adlandırılan özel hukuk sorumluluğunun olmazsa olmaz koşuludur, ancak ceza sorumluluğunda zarar doğurmayan suçlar da vardır.
Old 07-10-2009, 14:31   #53
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Dördüncü Bölüm - Otel Müşteri İlişkileri

Rezervasyon :
Madde 44- Bir müşteri tarafından veya onun adına bildirilen bir istek üzerine otelci istenilen konaklama için gerekli rezervasyonu yapmayı kabul edince sözleşme oluşmuş sayılır.

Bu durumda otelci ve müşteri mevcut yasa,tüzük ve yönetmeliklere ve otel kurallarına uymayı taahhüt etmiş olurlar. Şu kadarki otelci, müşterinin gerekli otel kurallarını bilmesi için tedbir alır.

Kabulün yazılı olması
Madde 45- Yazılı rezervasyon taleplerinde otelcinin yazılı kabulü esastır. Kabulle ilgili teyit, rezervasyon talebinin otele ulaşmasından itibaren en geç üç gün içinde ve istenilen bilgiler ve fiyatları da içerecek şekilde müşteriye bildirilir.

Güvence parası
Madde 46- Rezervasyon yapılırken işletmeci belirli bir güvence parası isteyebilir. Müşteri anlaşılan tarihte odaları teslim almaz veya kararından cayarsa otelci, uğranılan zararın azami miktarını aşmayacak bir tazminatı müşteriden talep edebilir.

Müşterinin hakları
Madde 47- Sözleşme üzerine müşteri otelde kendisine ayrılan yere yerleşme ve kabul edilen süre içinde kendisine ait bölümdeki olanakları kullanma, bunlardan tam olarak yararlanma ve ayrıca otelin diğer normal hizmetlerinden yararlanabilme hakkı kazanır.

Saim Bey 9 uncu maddeye dayanmış ama o madde acente ile otel arasındaki sözleşmeyi düzenlemektedir. Madde hakkındaki yorumlarına katılmakla birlikte, soruyla ilgili maddeyi yukarıya alıntılıyorum.
Old 03-08-2010, 00:27   #54
Av.Emin

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,

Değerlendirmede bulunmadan önce ifade etmek isterim ki, yaklaşık 1,5 yıldır Turizm Hukuku üzerinde araştırma ve çalışma yapmaktayım. Geç kalmış olsam da yorum yapmakta siz değerli üstatların hoşgörüsüne binaen değerlendirmelerimi ve naçizane önerilerimi sunmak isterim.

Öncelikle ifade etmek isterim ki, ülkemizde turizm sektörü hızla gelişmekte olmasına rağmen, Turizm Hukuku konusunda yeterli düzeyde düzenleme bulunmadığı gibi, var olan düzenlemelerde kodifiye edilmemiştir. Gerçi, Dünya genelinde Turizm Hukukunda kurallar kodifiye edilememiştir. Bu hususta çalışmalar devam etmektedir. Bilindiği üzere mevzuatta temel bir Turizm Kanunu bulunmadığı için, genel olarak yönetmelikler ve teamüllerle sorunlar aşılmaya çalışılmaktadır. Turizm Mevzuatı incelendiğinde, Turizm Teşvik Kanunu, 1618 sayılı Seyahat Acenteleri Kanunu ve çeşitli yönetmelikler mevcuttur.

Mevcut yasal düzenlemeler ve teamüller çerçevesinde söz konusu sorunun çözümü konusunda bir yol bulunmadığı kanaatindeyim. Esas itibariyle üçlü bir ilişki olan otel, müşteri ve acente açısından soruna bakıldığında, tarafların her birinin kendi açısından haklı konumda bulunduğu açık bir gerçektir. Otelin ve/veya acentenin tek erkek müşteriyle (single bay) sözleşme imzalamaktan imtina etmesi, gerçekten de Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış seyahat özgürlüğüne ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği yadsınamaz bir gerçektir. Erkeklerin tamamına potansiyel suçlu olarak kabul edilip sözleşme yapılmaktan imtina edilmesi sözleşme özgürlüğü ile izah edilmez. Ancak,

Ülkemizde otellerde yaşanan bir takım mefhum olaylarda göz ardı edilemez bir gerçek olduğu malumdur. Söz konusu vakıalar, konaklama yapan diğer müşterilerin seyahat etme özgürlüğüne müdahale ettiği noktada, özgürlüğün çerçevesini ve sınırı ortaya koymaktadır. Klasik bir Anayasal deyimle “bir kişinin özgürlüğünün bittiği yer, diğer kişinin özgürlüğünün başladığı yer olduğu” gözetildiğinde elbette ki bir sınırlama getirmekte fayda vardır. Bu aşamada temel bir Turizm Kanunu oluşturulana kadar Turizm sektörünün üçlü tarafını oluşturan otel,acente ve müşteri arasında mevcut sorunun çözümü açısından kısa vadeli olarak bir çözüm sunmakta fayda görmekteyim.

Turizm işletmelerinin bakanlıkla,birbiriyle ve Müşteriyle ilişkileri hakkındaki yönetmeliğe eklenecek yeni bir maddeyle, oteller ve acenteler tarafından tek bay müşteri kabul edilmemesi sorunu kısa vade de olsa çözüme kavuşacağı düşüncesindeyim.

“Herhangi bir müşteri hakkında diğer bir müşterinin otel yönetimine ve/veya acenteye yazılı olarak şikayette bulunması halinde, otel yönetimi derhal şikayetli müşteriden savunma ister ve müşteri acente aracılığıyla otele gelmiş ise durumu derhal acenteye yazılı olarak bildirir. Bir müşteri hakkında birden fazla şikayet gelmesi veya tanık beyanlarıyla sabit olması halinde, otelin tek taraflı ve tazminatsız olarak sözleşmeyi fesh etme hakkı vardır. Müşterinin konaklamadığı günler ücreti otel ve/veya acente tarafından 15 gün içinde müşteriye iade edilir.”

Turizm Kanunun en kısa zamanda düzenlenmesi dileğiyle..
Old 03-08-2010, 15:18   #55
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
BU hükmün ilk ve ikinci paragrafı, Borçlar kanununun 7. maddesinin 3. fıkrasına paralel bir hükümdür.

Salt fiyat duyurusunun icap olmadığı tartışmasızdır. Ancak somut bir oda için doğrudan bir fiyat teklif edilmedikçe, teşhir veyahut vitrinde sergilenen mal veya hizmet olarak değerlendirilemeyecek otel odalarının, bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Sn. Dikici,
Bir binanın gerekli prosedür tamamlandıktan sonra kapısına OTEL yazılarak faaliyete başlanması otelcilik hizmetinin "herkese" verileceği hususunda açık bir icaptır. Böyle bir bina görürsem otel ihtiyacım ve cebimde param da varsa bir tüketici olarak bu otel hizmetinden faydalanmayı talep ve "haklı bir sebep olmadıkça" talebimin reddedilmemesini beklemek en doğal hakkımdır. Zaten Tüketici Kanunu da bu hakkımızı yasal güvenceye almış ve TCK da ayrımcılığı açıkça cezalandırmak suretiyle bu hakkı ayrıca koruma altına almıştır.

Öte yandan
1- Bir erkek ve bir kadın (evlilik bağı olmadan)
2- İki erkek
3- İki kadın
Müşterinin bir otel odasında kimseyi rahatsız etmeden konaklamasını engelleyen bir yasal düzenleme de çok şükür ki yoktur.

Hayat kadını olarak vesikası bulunan ya da yabancı uyruklu olup da fuhuş yaptığı sabit olup sınırdışı edilen vs. kimselerin durumlarının izlenmesi de tüm otellerin bağlantı kurmakla yükümlü oldukları emniyet birimine bağlı bir ağ sayesinde mümkündür.

O halde amaç bu gibi durumlara engel olmak değil düpedüz ahlak bekçiliği yapmaktır. Bu şekilde ahlak bekçiliğine soyunan işgüzarların sözleşme özgürlüğü bahanesinin arkasına sığınmaları gerek tüketcici kanunu ve gerekse ilgili TCK hükümleri uyarınca mümkün olmamalıdır.
Old 03-08-2010, 15:56   #56
Av.Emin

 
Varsayılan

Sn. Doğanel,
Otelin açılması ve faaliyete başlamasının icap olmadığını düşünmekteyim. Kanaatimce icaba davet olarak nitelendirmek gerekir.
"Ahlak Bekçiliği" nitelendirmenize katılmamakla birlikte, erkek müşterilerin otele kabul edilmemesi eşitlik ilkesine ve seyahat özgürlüğüne aykırılık teşkil etmekte olduğu şüphesizdir. Ancak,Ülkemizde otellerde yaşanan bir takım mefhum olaylarda göz ardı edilemez bir gerçek olduğu malumdur. Neticeten yaşanılan olaya ahlak bekçiliği olarak bakılamayacağı gibi, sözleşme özgürlüğünün arkasınada sığınılmayacaktır. Yarışan ve çatışan menfaatlerin dengelenmesi suretiyle soruna çözüm üretmenin faydalı olacağı düşüncesindeyim. Saygılarımla..
Old 04-08-2010, 11:35   #57
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

1926 yılının koşullarında ve yerleşik anlayışında Tüketici Haklarının günümüzdeki konumunda olmadığı açıktır.
Tüketici kanununda yer alan düzenleme BK 7/3'e paralel değil 7/2'ye tüketiciler bakımından satım ve hizmet sağlama sözleşmeleri kapsamında istisna getiren bir düzenlemedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özel kanun olduğu düşünüldüğünde tüketiciler yönünden bu istisnanın kayıtsız şartsız uygulanması yasa gereğidir.

Öte yandan yaklaşık 10-15 yıldır zina suç olmaktan çıkmış durumdadır. Otelde konaklamak üzere gelen kişilerden kimlik dışında evlilik cüzdanı ve benzeri bir belge istenilmesine ilişkin bir düzenleme de mevzuatta mevcut değildir. Varsa bile Anayasaya aykırılığı tartışmasız iptale muhtaç bir düzenleme olduğu açıktır. Çoğunlukla hukukun toplumsal gelişmelerin gerisinde kalması olağan olduğu halde mevcut yasal düzenlemelerin toplumsal anlayışın çok ilerisinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Buna rağmen insanların hak arama noktasındaki kayıtsızlığı ortaçağ kafasının halen hüküm sürmesine sebep olmaktadır. Yukarıda örneği verilen şahısların bir otel odasında kalmalarının engellenmesinin "ahlak bekçiliği" değil ise hangi saikle yapıldığının izahı mümkün müdür? iki veya daha fazla insan ve bir yatak üçlemesinin her bir araya gelişinde bir cinsel ilişkinin gerçekleşeceği ihtimalinin akla gelmesi hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. Kaldı ki gürültü vs. suretle kimseyi rahatsız etmeden otel odasının dört duvarı içinde yaşananlar o kişilerin özel hayatı olup, bu da Anayasal düzeyde koruma altına alınmıştır. Bu nedenlerle yaşanılan olayın düpedüz ahlak bekçiliği olduğu tartışmasız olup, anayasal düzeyde sahip olunan hakların kullanımında dahi turist ve yerli ayrımı yapılmak suretiyle ayrımcılık yapılması hukuka aykırılığı bir yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ağır bir hakarettir.
Old 04-08-2010, 11:44   #58
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Sn. Dikici,
Bir binanın gerekli prosedür tamamlandıktan sonra kapısına OTEL yazılarak faaliyete başlanması otelcilik hizmetinin "herkese" verileceği hususunda açık bir icaptır.

Sayın Doğanel,

İş yerinin salt faaliyetini gösteren tabela asması, o'nu faaliyet konusuna giren mal veya hizmetlerin tamamını herkese satmak/vermek zorunda bırakmaz kanaatindeyim. Çünkü bir çok iş yerinde de faaliyet konusuna ilişkin "Bakkal", "Kasap", "Manifaturacı" vs.gibi tabelalar olduğu halde, adı geçen yerlerde teşhir edilen (ama fiyat etiketi bulunmayan) ürünleri satmak zorunluluğu yoktur. (BK:7/2,3)

Aksi takdirde icaba davet ve icap kavramlarının bir manası kalmaz diye düşünüyorum. Bilindiği üzere Borçlar kanunu 7/3'e göre, fiyat etiketi konulmamışsa salt ürün teşhiri icap sayılmamaktadır.

Diğer yandan Tüketici kanununun özel kanun olduğu için BK'nın icaba ilişkin genel hükümlerinin uygulanamayacağını da ileri sürmek kanaatimce mümkün değildir.
Old 04-08-2010, 11:55   #59
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
1926 yılının koşullarında ve yerleşik anlayışında Tüketici Haklarının günümüzdeki konumunda olmadığı açıktır.
Tüketici kanununda yer alan düzenleme BK 7/3'e paralel değil 7/2'ye tüketiciler bakımından satım ve hizmet sağlama sözleşmeleri kapsamında istisna getiren bir düzenlemedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun özel kanun olduğu düşünüldüğünde tüketiciler yönünden bu istisnanın kayıtsız şartsız uygulanması yasa gereğidir.

Öte yandan yaklaşık 20 - 25 yıldır zina suç olmaktan çıkmış durumdadır. Otelde konaklamak üzere gelen kişilerden kimlik dışında evlilik cüzdanı ve benzeri bir belge istenilmesine ilişkin bir düzenleme de mevzuatta mevcut değildir. Varsa bile Anayasaya aykırılığı tartışmasız iptale muhtaç bir düzenleme olduğu açıktır. Çoğunlukla hukukun toplumsal gelişmelerin gerisinde kalması olağan olduğu halde mevcut yasal düzenlemelerin toplumsal anlayışın çok ilerisinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Buna rağmen insanların hak arama noktasındaki kayıtsızlığı ortaçağ kafasının halen hüküm sürmesine sebep olmaktadır. Yukarıda örneği verilen şahısların bir otel odasında kalmalarının engellenmesinin "ahlak bekçiliği" değil ise hangi saikle yapıldığının izahı mümkün müdür? iki veya daha fazla insan ve bir yatak üçlemesinin her bir araya gelişinde bir cinsel ilişkinin gerçekleşeceği ihtimalinin akla gelmesi hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür. Kaldı ki gürültü vs. suretle kimseyi rahatsız etmeden otel odasının dört duvarı içinde yaşananlar o kişilerin özel hayatı olup, bu da Anayasal düzeyde koruma altına alınmıştır. Bu nedenlerle yaşınalan olayın düpedüz ahlak bekçiliği olduğu tartışmasız olup, anayasal düzeyde sahip olunan hakların kullanımında dahi turist ve yerli ayrımı yapılmak suretiyle ayrımcılık yapılması hukuka aykırılığı bir yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ağır bir hakarettir.

Sayın Doğanel,

Aşağıda hem Tüketiciyi Koruma Kanununun 5. maddesini hem de Borçlar Kanununun 7. maddesini ekliyorum.

Bu iki maddede de "Emtia teşhirinin -kural olarak" icap olacağına vurgu vardır. Borçlar kanununda teşhir edilen üründe fiyat etiketi olması halinde kural olarak icap sayılacağı kabul edilmişken, Tüketiciyi koruma kanununda bu durum "Numunedir" veya "Satılık değildir" ibaresi konulmadığı müddetce kural olarak icap sayılacağı ve satıştan kaçınılamayacağına değinilmiştir.

O halde, BK'ya göre fiyat etiketi konulmadan ürün teşhiri icap değilken, TÜK.K.K.na göre ise "Numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi eklenerek teşhirin, icap olmayacağı ortadadır.

Tüketiciyi koruma kanunu, satıcıyı teşhir ettiği ürünü satmaya mecbur bırakmamaktadır. Sadece tüketiciyi yanıltmamak ve keyfiliği önlemek için, teşhir edilen ürünün satılık olmadığını belirtmesini istiyor.

Otel konusunun ise, bu çerçevede ele alınamayacağını düşünüyorum. Çünkü otellerde teşhir edilen bir mal veya hizmet söz konusu değildir. Salt tabela asılması veyahut otelin faaliyette olmasının "teşhir" ve dolayısıyla "icap" sayılamayacağı kuşkusuzdur.


Diğer yandan Otele gelen her müşterinin (erkek-kadın, erkek-erkek, kadın-kadın...) mutlaka "cinsel" faaliyetlerde bulunacağı yönündeki algının da son derece sağlıksız bir düşünce ürünü olacağı ve üzerinde tartışmanın bile çok doğru olmayacağı çok açıktır.

Alıntı:
Yazan Tüketiciyi Koruma Kanunu
SATIŞTAN KAÇINMA
MADDE 5.- (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / m.6 - Yürürlük m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.

Alıntı:
Yazan Borçlar Kanunu
4 - İLTİZAMSIZ İCAP VE ALENİ İCAP :

Madde 7 - İcabı dermeyan eden kimse bu baptaki hakları mahfuz olduğunu sarahaten beyan eder yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap lüzum ifade etmez.

Tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez.

Semenini göstererek emtia teşhiri, kaideten icap addolunur.
Old 04-08-2010, 12:29   #60
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim DİKİCİ
Diğer yandan Tüketici kanununun özel kanun olduğu için BK'nın icaba ilişkin genel hükümlerinin uygulanamayacağını da ileri sürmek kanaatimce mümkün değildir.
1- Bence mümkün olmanın ötesinde yoruma kapalı ve uygulanması zorunludur.
"Numunedir" veya "satılık değildir" ibarelerinin bulundurulması zorunluluğunu kanunkoyucu niye bu kadar önemser ki? Kanunkoyucunun amacı bu olsa pekala böyle bir düzenlemeyi yönetmelikle de yapabilir. Oysa burada amaç satıcının tüketiciler arasında ayrımcılık yapmasının önüne geçmektir. Emredici bir düzenleme ile satıştan kaçınılamayacağı vurgulanmıştır.

2- Otel ile tüketici arasındaki sözleşme "hizmet sağlama" yönü ağır basan atipik bir karma sözleşmedir.

4077 sayılı yasanın tanımlar maddesinde
d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti,

g) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri,


Bu kavramlar da Borçlar Kanununda karşılığı bulunmayan ve hukukumuza Tüketici mevzuatı ile birlikte sonradan girmiş kavramlardır. .



Bu durumda otelcinin sağlayıcı olduğu ve tüketici ile yaptığı sözleşmenin konusunun "hizmet" olduğu tartışmasızdır. (Bu arada araya girecek ama BK'daki hizmet sözleşmesine "iş" ya da "emek" sözleşmesi gibi bir ad verilmesi çok uygun olacaktır. )


Bu kavramlar üzerinde tartışırsak sağlayıcı olan otelcinin otelcilik hizmetini vermekten kaçınamayacağı aynı yasanın 5. maddesinde emredici bir hükümle düzenlenmiştir.

Alıntı:
SATIŞTAN KAÇINMA
MADDE 5.- (Değişik: 4822 - 6.3.2003 / m.6 - Yürürlük m.38) Üzerinde "numunedir" veya "satılık değildir" ibaresi bulunmayan bir malın; ticari bir kuruluşun vitrininde, rafında veya açıkça görülebilir herhangi bir yerinde teşhir edilmesi halinde satıcı bu malların satışından kaçınamaz.
Hizmet sağlamada da haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.

İşin Ahlak Bekçiliği boyutu ile ilgili yorumlarım şahsınıza değil "ortaya" yapılmış yorumlardır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ceza yargılamasında tanık tek başına yeterli bir delil midir? limpid Meslektaşların Soruları 9 10-01-2012 17:09
vekaletname bir sözleşme midir? Ekin EKŞİ YILMAZER Meslektaşların Soruları 31 10-07-2008 13:16
Müvekkil Müşteri midir? Av. Mesut Hukuk Sohbetleri 43 18-06-2007 05:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10634995 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.