Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taşkın yapıda itiraz süresi

Yanıt
Old 23-04-2018, 19:46   #1
guney1988

 
Varsayılan Taşkın yapıda itiraz süresi

Merhabalar,
Komşu arsanın inşaatı müvekkile ait taşınmaza taşmıştır. Ancak her iki bina da en az 30 yıllık. 2016 da komşu taşınmaz maliki kadastro ölçümü yaptırımca durumu öğreniyor ancak herhangi birşey demiyor. Bu sene kendi binası için ruhsat çıkarması gerekince kadastroya aykırılıktan alamıyor ve müvekkile haber gönderterek muvafakatname ile arsayı bu şekilde kullanmaya devam edebilmesi için izin istiyor. Bu durumla öğrenen müvekkil kabul etmediğini bildiriyor. Komşu malik de kendi adına tescil edilmesi için dava açıyor.
Burda sormak istediğim cevap süresine az bir zaman kaldı ve ek süre talep edip cevap dilekçesiyle iyiniyet yoklugu sebebiyle ecrimisil ve yıkım için karşı dava açmayı düşünüyorum.

Ancak aklıma takılan şey, cevap için ek süre istediğimde 15 günlük itiraz süresini kaçırmış olur muyum çünkü Müvekkil bu duruma razı olmadıgını telefon görüşmesinde bildirmiştir. Bildiğim kadarıyla itiraz süresi kaçarsa arsası tecavüze uğrayan taşmaya katlanmakla yükümlü ve süreyi kaçırmadan itiraz ederse de taşkın insaat sahibi mülkiyet isteme hakkı ortadan kalkar.
Sonuç olarak itiraz süresinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren mi düşünerek mi hareket etmeliyim, ek cevap süresinde bu sürede uzar mı, yoksa ispat edemeyecek olsak da itiraz etti diyerek mi hareket etmeliyim?
Old 24-04-2018, 10:31   #2
Rahmi Ertürk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım merhabalar,
Türk Medeni Kanunu 725. maddesi uyarınnca
"Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.

Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir."

Buna göre kanımca taşkın yapıya her ne kadar itiraz hakkı kalmamış olsa da; uygun bir tazminat isteminde bulunabilirsiniz.
Old 24-04-2018, 12:02   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Taşkın inşaatla ilgili koşullar aşağıdaki kararda ayrıntılı olarak yazılmıştır. Bunlardan yararlanarak savunmanızı ve karşı davanızı hazırlayabilirsiniz.

15 günlük itiraz süresi yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatılır. Aradan 30 yıllık süreç geçtiğine göre bu aşamada itiraz hakkının kullanılmasının yararı olamaz .Esasen her dava davanın açılmasından önceki koşullara göre görüleceğinden dava dilekçesinin tebliğinden sonra 15 günlük itiraz hakkının kullanılması söz konusu olamaz. Daha önce itiraz edilmiş ise her türlü delille ispat edilebilir. İtiraz edilmesi sadece karşı tarafın iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. Fakat itiraz edilmese dahi yapı sahibinin iyiniyetli sayılamayacağı her türkü delille ispat edilebilir.

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/20401
K. 2017/3199
T. 6.6.2017

DAVA : Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.06.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... geldil, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine dair olup, davalı savunma yoluyla Türk Medeni Kanununun 725. maddesi uyarınca taşkın bölüm bakımından temliken tescil isteğinde bulunmuştur.

Davacı ..., mirasbırakanı ...'a ait 2209 ada 13 parsel sayılı taşınmaza, komşu 5 parsel sayılı taşınmaz maliki olan davalının taşkın yapı yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek davalının çekişme konusu 13 Sayılı parsele yönelik el atmasının önlenmesini ve taşkın kısmın yıkımını istemiş, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın diğer paydaşları davaya dahil edilmiştir.

Davalı, davaya konu binanın kendisi tarafından yapılmadığını, 32 yıl önce önceki malikler tarafından inşa edildiğini, öncelikle davanın reddedilmesi gerektiğini, öte yandan yıkım isteğinin binaya zarar vereceğini, bu sebeple tecavüzün saptanması halinde iyiniyetli olması sebebiyle tecavüzlü kısmın bedeli karşılığında adına tescilini, temliken tescil istemi olduğundan diğer paydaşların da davaya dahil edilmesini istemiştir.

Mahkemece, davaya konu 13 Sayılı parselin 12/01/2012 tarihli raporda ‘' A ‘' harfi ile gösterilen 47,30 m²'lik kısmının ifrazı ile davalının maliki olduğu 5 Sayılı parsel ile tevhidine ve davalı adına tesciline, depo edilen 18.920,00 TL nin davacılara payları oranında ödenmesine, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin ise reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 2209 ada 13 Sayılı parselin 27/09/1978 tarihinde davacıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiği, çekişmeli binanın inşa edildiği komşu 2209 ada 5 Sayılı parselin ise 23/06/1998 tarihinde davalı adına tescil edildiği, yapılan keşif neticesinde 5 Sayılı parsel üzerine inşa edilen binanın 47,30 m2 lik kısmın davaya konu 13 Sayılı parsele taşkın olduğu kayden sabittir.

Bilindiği üzere;taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanunun 722, 723, 724. maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş, bu sebeple 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre “ Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.”

Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.

Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle, Medeni Kanunun 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen "üst toprağa bağlıdır “ kuralına ayrıcalık getirilmiş, taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, anayapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz'ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.

Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da, aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan subjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından, iyi niyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural olarak iyiniyetin isbatı 14.2.1951 tarih 17/1 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşkın yapı malikine ait ise de, iyiniyet sav ve savunması def'i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulmalıdır.

Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan subjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce, bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır.

"Durum ve koşulların haklı göstermesi" şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması gibi hususlar anlaşılmalıdır.

Bu iki koşulun varlığı halinde, taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısımın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağıda kuşkusuzdur. Her davada hakim muhik tazminat (uygun bedel) olarak salt temlik edilecek arsanın bedelini değil, gerektiğinde taşınmazının bir kısmını terk etmek zorunda kalan malikin özverisini düşünerek, uzman bilirkişiden, dava tarihine göre devredilen arsa bedeli yanında, geride kalan kısmın uğradığı değer kaybı, varsa taşınmaz malikinin öteki zararları gibi konularda da rapor almak suretiyle, Medeni Kanunun 4, Borçlar Kanunun 42. (TBKm.50) maddeleri uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde en uygun bedeli tayin ve takdir etmeli, bu bedel karşılığında tecavüzün şekline, taşkın yapının ve taşınmazların niteliğine göre, taşılan yerin mülkiyetinin devrine veya üzerinde irtifak hakkı kurulmasına karar vermelidir.

Öte yandan, taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle, taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda, taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi, borçlardan da sorumlu tutulurlar.

Sonuç olarak taşınmazın belirli bir bölümünün TMK'nın 725.maddesi uyarınca temliken tesciline karar verilebilmesi için öncelikle, taşkın yapılanan kişinin iyiniyetli olması, taşkın kısmın yıkımının aşırı zarar doğurması ve yapı değerinin oturduğu zemin değerinden fazla olması ve ayrıca bu kısmın ana taşınmazdan imar mevzuatına göre ifraz edilebilir nitelik taşıması ve arsa malikine muhik bir tazminat ödenmesi koşullarına bağlıdır.

Somut olaya gelince; öncelikle davalının iyiniyetli olup olmadığı hususu üzerinde durulmadan salt yıkımın fahiş zarar doğuracağından bahisle temliken tescile karar verilmesi doğru değildir.

Hal böyle olunca, yukarda açıklandığı üzere yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından, iyiniyet üzerinde önemle durulması, olaylar, karineler, tüm taraf delillerinin bir arada özenle değerlendirilmesi, davalının ( yapıyı yapan önceki malikler dahil ) iyiniyetli olup olmadığının tespit edilmesi, daha sonra diğer koşulların aranması gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan sebepten ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 Sayılı Kanun'un geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
SGK' nın red kararına itiraz süresi SINIRSIZ Meslektaşların Soruları 3 09-05-2014 16:28
boşanmaya itiraz süresi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 06-08-2010 10:20
nafakaya itiraz süresi mkaraca Meslektaşların Soruları 5 14-03-2007 23:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04192305 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.