Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), THS Kadın Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece kadın haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [Kahdem Portalı]

Annenin çocuklari kacirmasi

Konuyu Kilitleyin
Old 07-05-2020, 11:47   #1
Konuk7

 
Varsayılan Annenin çocuklari kacirmasi

Merhabalar, benim erkek arkadaşım bir boşanma davası icinde. Biz anlaşmali boşanma davası sonuçlandıktan sonra ancak karar tebliğ edilmeden once görüşmeye başladık. Eski esi öğrendiğinde son gun son yarim saat kala istinafa gitti ve ondan sonra olanlar olmaya başladı. Ara karar çıkana kadar çocukları kacirdi, icra mahkemesi itirazı kabul etmedi. Ara karardan sonra yine kacirdi, avukatının zoruyla verdi. Mahkemece karar verilmiş, temmuz ayında yazin 1 aylık kesintisiz görüşmeden once çocukların poposunu sıkıyor diye cinsel tacizle suçladı, 25 haziran duruşmasında mahkeme karar verdi inceleme istedi ama cocuklar babaya gidecek bir ay dedi. anne kacirdi, baba 11 kez icrayla gitti kapı duvar. Anne suc duyurusunda bulundu mahkemenin kararina karsilik savcı babayla görüştükten sonra kovuşturmaya gerek yok dedi. Baba suc duyurusunda bulundu anne hakim kararı bekliyorum diyerek savcıya yalan beyanda bulundu. Bır sonraki durusmaya kadar yani Eylul sonuna kadar kacirdi. Bu arada heyet babanın cinsel tacizde bulunmadigi annenin çocukları yönlendirmesi olduğu yönünde babanın davranislarinin çocukların da dile getirdiği gibi sadece çocukları sevmek oldugunu beyan etti. Anne bunu da kabul etmeyerek çocukları baska bir devlet hastanesine sürükleyerek bilimsel mütalaa aldi. Oradada cinsel taciz degil ama psikolojik açıdan gelişim icin incelenmeli diyor. Cocuklar babaya geldiklerinde once tedirgin geliyorlar sonra normale donuyorlar. anne bu arada cocuklara duygusal şiddet uyguluyor. Babaniza veririm o kadınla yasarsiniz gorurum o zamana sizi, anneniz olmam seklinde duygu somurucu ve şiddet ve tehdit uyguluyor. Anne temmuzda yine vermemek icin çocukları o heyetten bu heyete sürüklüyor. Baba icra polis dese de hiç bır sonuc alamıyor çünkü ikameti değiştirdi ama bildirmiyor. anne zengin ama herseyi annesinin ve akrabalarının üstüne yapıyor, mal kaçırıyor ve herseyi babaya yıkmaya calısıyor . Simdi ne yapmak lazım. Baba kızları icin ölüyor, Anne babaya ve kızlara şiddet uyguluyor. Anne bunla da kalmayıp babanın iş ortaklarına gizli hesaplardan e-maıl atıp cinsel tacizde bulunuyor kendı cocuklarına diyerek aynı zamanda Fetöculukle suçluyor. Bu arada anne yine asilsiz ithamlarla bana ve babaya sürekli aile koruma kanununda uzaklaştırma cikariyor. Ben de başvurdum evli ve cocuklu olmadigin icin mahkeme iki kadın arasındaki husumet dedi ve başvurumu kabul etmedi akabinde kadın yolda beni arabayla sikistirdi canıma kast etti karakola gidene kadar takip etti ve karakol önünde de hakaret ve tehdit ederek darp etti ancak uzaklaştırma öyle cikti. Simdi bu nasıl kadına karşı şiddete koruma karari, bu babayı nasıl koruma kararı. Baba erkek olduğu icin direk kaybedıyor. Bu durumda biz ne yapmalıyız? Saygılar.
Old 11-05-2020, 22:29   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Sayın konuk...
Anlaşmalı boşanma iradesinden karar kesinleşinceye kadar dönmek mümkündür...bu durumda karar istinaf edilirse bozulur ve dava çekişmeliyiz döner.. annenin çocukları kaçırması velayetin kötüye kullanılmasıdır ve velayetin babaya verilmesi sebebidir.ancak küçüklerin sokağa çıkması yasak olduğu için bu sıralar baba çocukları göremeyecektir.

Erkek arkadaşınızın eşinin suç teşkil eden eylemlerini savcılığa şikayet edebilirsiniz.
Old 12-05-2020, 09:46   #3
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Sayın Katılımcı,

-Erkek arkadaşınızın boşanma davası süren eşinin müşterek kızlarını kendisine göstermediğini ve bu kadının sizi rahatsız ettiğini bu duruma ne yapmanız gerektiğini sormaktasınız.

-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre; olayda kadın çocuğu eski eşine göstermediğinden, erkek, velayetin kendisine verilmesi davası açmış ve Hukuk Genel Kurulu "davalı annenin çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellediği, bundan dolayı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulandığı, bu suretle Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır." diyerek babanın velayeti isteme davasının kabul edilmesi yönünde karar vermiştir.

-Erkek arkadaşınız davalı eşinin çocuklarını kendisine göstermediği sebebiyle velayetin kendisine verilmesi davası açabilir. Konunuz ile ilgili olan Hukuk Genel Kurulu kararını aşağıda vermekteyiz.

Alıntı:
Anne bunla da kalmayıp babanın iş ortaklarına gizli hesaplardan e-maıl atıp cinsel tacizde bulunuyor kendı cocuklarına diyerek aynı zamanda Fetöculukle suçluyor.

-Anlattıklarınızdan davalı eşin, erkek arkadaşınızın kişilik haklarına saldırada bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda C.Savcılığına suç duyurusunda bulunabilirsiniz. C.Savcısına vereceğiniz dilekçede tüm delillerinizi ve varsa tanık isimlerini eklemeniz olayın daha hızlı sonuçlanmasını sağlayacaktır.

-Hukuki süreçlerinizde hak kaybına uğramamak için bir avukattan yardım almanızı öneriyoruz.


Alıntı:
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/2-1926
KARAR: 2015/1139

Taraflar arasındaki “velayetin değiştirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6.Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.05.2011 gün ve 2010/1024 E.-2011/663 K. sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 09.04.2012 gün ve 2011/15511 E.-2012/8921 K. sayılı ilamı ile;

(...Tarafların müşterek çocuğu 02.07.2007 doğumlu Mehmet'in velayeti boşanma kararıyla annesine verilmiş, karar 15.06.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Davalı annenin, çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellediği, bundan dolayı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulandığı, bu suretle annenin Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda velayetin davalı anneden alınarak babaya verilmesine karar verilmesi gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; velayetin değiştirilmesi isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, baba ile de şahsi ilişki tesis edildiğini, davacının iki yıldır çocuğunu ancak icra yolu ile görebildiğini, davalının velayet hakkını kötüye kullandığını, gerekli özeni göstermediğini, yaşadığı yerin çocuk büyütmeye müsait olmadığını belirterek; müşterek çocuğun velayetinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; davacı iddialarının tamamen asılsız olduğunu, müşterek çocuğun annesinin yanında mutlu ve huzurlu olduğunu, davacının nafaka borcunu dahi ödemediğini, çocuğun velayetinin annede kalmasının çocuk ve her iki taraf açısından da yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Yerel Mahkemece, davacının müşterek çocuk ile sağlıklı ilişki geliştirmeden çok, davalı ile çekişmesini devam ettirdiği, müşterek çocuğun anne yanında mutlu olduğu, bakım ve ihtiyaçlarının davalı anne tarafından karşılandığı anlaşılmış olup, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları nazara alınarak anne yanında kalmasının çocuğun gelişimi açısından daha yerinde olacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar; davacı vekilinin temyizi üzerine; Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece bozma öncesi gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, velayet kendisinde olan annenin velayet hakkını, velayetin kaldırılması veya değiştirilmesini gerektirecek derecede kötüye kullandığının kanıtlanıp kanıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar.
Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir.

Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır.

Öte yandan, ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır.

Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur.

Belirtilmelidir ki, velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.1992 gün ve 1992/2-140 E. 1992/248 K. ile 22.01.2014 gün ve 2013/2-2085 E. 2014/30 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, boşanma ile düzenlenen velayetin değiştirilebilmesi için velayet kendisine verilen tarafın ya da velayete konu çocuğun durumunda boşanma hükmünden sonra esaslı değişikliklerin olması şart olup, ayrıca esaslı değişikliğin önemli ve sürekli olması da gerekmektedir.

4721 sayılı TMK'nun konuya ilişkin 324. maddesi;

“Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.

Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.”

düzenlemesini içermektedir.

Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır.

Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlar göz önünde tutulmalıdır.

Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınmalıdır.

Yukarıda değinilen yasa hükmü ile dosya arasındaki icra dosyaları ve davalı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten dolayı uygulanan yaptırım bir arada düşünüldüğünde, davalı annenin çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellediği, bundan dolayı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulandığı, bu suretle Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda davalı annenin sekiz yaşındaki müşterek çocuğun gelişimi için önemli olmasına rağmen babası ile görüşmesini engelleyerek, velayet hakkını kötüye kullandığı hususunun kanıtlandığı ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak davacı babaya verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Hal böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 01.04.2015 gününde oy birliği ile karar verildi.
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kefile yapilan takip, asil borçlunun mal kacirmasi Av. Ergl Meslektaşların Soruları 2 21-01-2015 13:33
O..Çocuklari Av. Seda Üstün Tuğ Sinema ve Televizyon 7 10-04-2010 22:37
Şufa Davasindakİ Davali'nin Mal KaÇirmasi Ve Yanİ Davada Aleyhe Tanik Olmasi İadeİ Mu Av.Deniz Kasakolu Meslektaşların Soruları 0 11-08-2009 10:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04511094 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.