Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Old 17-10-2011, 09:19   #781
tiryakim

 
Olumlu İnternette 'com, gov, org' tarih olacak!

İnternette 'com, gov, org' gibi uzantılar tamamen kalkıyor. Yeni uygulama 2012'de başlayacak. İnternette çatı alan adını ilk alan kira geliri elde edecek.

Sanal alemde yıllardır
kullanılan ".com, .gov, .net, .edu, .mil, com.tr" gibi uzantılar tamamen kalkıyor. Uzantılara gerek kalmadan internette isim alınabilecek.

"Jenerik Üst Seviye Alan Adları" ismi verilen uygulama ticari alanda çok önemli sonuçları da beraberinde getirecek. Bir marka ve onun alt modelleri için ayrı ayrı alan ismi verilebilecek.

"www.istanbul" ismini alan kişi ya da kurum, İstanbul'daki pek çok ticari, siyasi, sosyal faaliyette bulunan kişi ve kurumların internet adreslerinin hakkını da almış olacak. İstanbul Üniversitesi "www.istanbul.üniversitesi" www.istanbul/üniversitesi gibi isimleri almak isterse, www.istanbul ismini elinde bulunduran kişi veya kuruma kira ödemek durumunda kalacak.

www. koc ismini elinde bulunduran kişi, www. koc/finans, www.koc.otomotiv, www.koc/ arcelik gibi isimleri satabilecek.

185 BİN DOLAR

Yeni isimler için başvurular 2012 yılı başında alınacak ve yıl sonuna kadar tahsis edilecek. Bedeli 185 bin dolar, yıllık kiralama ücreti ise 25 bin dolar olacak. İngilizce dışında Arapça, Çince, Rusça gibi diller ve alfabelerle de internet alan adı alınabilecek.

Yeni uygulamanın hayata geçmesiyle, Başbakanlığa ait "www.basbakanlik. gov.tr" internet adresi www.basbakanlik, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarlığının internet alan adı da www. basbakanlik/mit veya www.basbakanlik/ milliistihbarateskilati olacak.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, "İnternet alan adlarının uluslararası tahsisini yapan kuruluş Icann'in başlattığı uygulamayla internette jenerik üst seviye alan adları 22 uzantı ile sınırlıydı.

Bu uygulama ile sınırlama kalkacak ve girişimciler mesela şehir ve marka adları, meslek grupları gibi bir çok alanda, istedikleri herhangi bir internet alan adını alma imkânına kavuşacaklar." Yeni uygulama için başvuru sürecinin 12 Ocak'ta başlayıp 29 Mart'ta biteceğini söyleyen Acarer, "Başvurular 9-20 ay arasında olması beklenen bir süreçte değerlendirilecek" diye konuştu.

ADSL'İ EN ÇOK KULLANAN KOCAELİ OLDU

Turknet'in ADSL kullanım istatistiklerine göre, ADSL kullanım oranlarında 3 büyük şehir dışında başı çeken şehirler Kocaeli, Trabzon, Antalya, Konya, Denizli, Gaziantep ve Erzurum oldu. Marmara bölgesinde Kocaeli yüzde 26'lık oranla dikkati çekti.

Akdeniz'de ilk sırayı turizmin ağırlıklı önem teşkil ettiği bir ekonomiye sahip olan Antalya aldı. Yüzde 37 oranla ADSL kullanımının en fazla olduğu Antalya'yı yüzde 22 ile Adana ve yüzde 16 ile Mersin takip etti.

İç Anadolu'nun birincisi yüzde 44'le Konya, Ege'nin birincisi yüzde 27'yle Denizli, Karadeniz'in birincisi yüzde 18'le Trabzon, Güneydoğu Anadolu'nun birincisi Gaziantep, Doğu Anadolu'nun birincisi de yüzde 23'le Erzurum oldu.
Old 18-10-2011, 16:45   #782
tiryakim

 
Varsayılan Her üç hâkimden biri kadın

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), aşırı iş yükü altındaki yargıda görev yapan hâkim ve savcıların kadro durumu ve cinsiyetlerine göre dağılımını rakamlarla belirledi.

Kurulun ilk derece mahkemeleri ve yüksek yargıda görev yapan yargı mensuplarına dönük araştırması, yargıda kadın ağırlığının her geçen gün arttığını ortaya koydu. Rakamlara göre, kadınlar hâkimlik mesleğini savcılığa göre daha fazla tercih ediyor. Her yüz hâkimden 33'ü kadın. Savcılarda ise bu oran yüzde 8. Kurul'un istatistiklerine göre Türkiye genelinde 12 bin 47 hâkim ve savcı bulunuyor. Bu kişilerin 9 bin 119'u erkek, 2 bin 928'i kadın. Toplamda 7 bin 604 kişi hâkimlik yapıyor. Bunların 5 bin 46'sı erkek, 2 bin 558'i kadın. Rakamlar, savcılık mesleğini ise daha çok erkeklerin tercih ettiğini gösteriyor. Türkiye genelindeki 4 bin 443 savcının 4 bin 73'ü erkek, 370'i ise kadın.
Old 18-10-2011, 16:46   #783
tiryakim

 
Varsayılan Yargıtaydan ''baz istasyonu'' kararları

Yargıtayın baz istasyonlarının yerleşim alanlarında kurulup kurulmayacağına yönelik davalarda verdiği farklı kararlar kafa karıştırıyor.

Yüksek mahkeme, 2008 ve 2009'da görüştüğü davalarda, yönetmeliğe uygun olarak kurulup işletilse dahi baz istasyonlarının ''uzun zaman diliminde insan sağlığında zarara neden olacağına'' ve ''para ile ölçülebilen bir zarar olmasa da insanların psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yarattığı'' gerekçesiyle baz istasyonlarının yerleşim yerlerinden uzaklaştırılmasına karar verirken, bu yıl sonuçlandırdığı bir davada ''uzun vadede zarar verir'', ''baz istasyonu yakın mesafede'', ''görünce moralim bozuluyor'' gibi nedenlerle dava açılmasını hukuka ve yasalara uygun bulmadı.

Baz istasyonlarının yerleşim yerlerinden sökülmesi ve istasyonu işleten GSM operatöründen tazminat talebiyle açılan davaların temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından yapılıyor.

Daire, 2008 yılında temyiz incelemesini yaptığı bir davada, baz istasyonunun ''para ile ölçülebilen bir zarar olmasa da çevre binalarda oturanların psikolojisini olumsuz etkileyerek zarar vereceği'' yönünde karar vermiş ve baz istasyonunun yerleşim yerinden uzaklaştırılmasına hükmetmişti. Kararda, GSM operatörlerinin baz istasyonunun kişilere ve çevreye bir zarar vermediği, herhangi bir olumsuz sonuç yaratmadığı iddialarını kanıtlaması gerektiği vurgulanmıştı.

Yüksek mahkeme, baz istasyonunun uzun sürede kişi, çevre ve bitkilere zarar verdiğine ve bu nedenle yerleşim yerinde kullanılmasının sakıncalı olduğuna, yerleşim çevresinden daha uzakta kurulması gerektiğine karar vermişti.

Daire kararında, ''İnsanların psikolojik olarak yaşamını olumsuz biçimde etkilemekte ve bunun da insanların psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı açık olup, davacıların zarar gördüğünün kabulü gerekir'' değerlendirmesinde bulunmuştu.

-Yargıtay çatısındaki baz istasyonunu söktürdü-

Yargıtay Başkanlığı da bünyesinde çalışan bazı üye ve idari personele kanser teşhisi konulması üzerine Yargıtayın çatısında bulunan baz istasyonlarının kaldırılmasına karar vermişti.

''Cep telefonlarının daha iyi ve yüksek frekansla haberleşmesinin sağlanması amacıyla'' Yargıtay ana binasının 3 noktasına yerleştirilen sabit baz istasyonları, bazı üye ve idari personelin sağlıkları üzerinde olumsuz etki yarattığı iddiaları üzerine 26 Eylül 2007'de sökülmüştü.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2009 yılında görüştüğü bir davada da mevzuata ve yönetmeliğe uygun kurulup işletilen baz istasyonlarının bile ''uzun zaman diliminde zarara neden olacağına'' karar vererek, baz istasyonunun yerleşim yerlerinden uzak, uygun bir yere taşınmasına hükmetmişti.

-''Radyasyon, limit değer altında da olsa insan sağlığı olumsuz etkilenecektir''-

Daire bu kararında da ''baz istasyonunun yaydığı radyasyonun referans değerlerinin altında olsa bile meskun alanlarda yarattığı radyasyondan dolayı, bu alanlarda uzun süreli radyasyona maruz kalacak insanların sağlığının olumsuz yönde etkilenecektir'' ifadelerini kullanmıştı.

Dava konusu baz istasyonunun ''uzun zaman diliminde zarar doğurabileceği'' ifade edilen kararda, ''Çevredekiler için gelecek ve uzun zaman diliminde büyük endişe, psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratarak, kişilerin çalışmasını ve sağlık değerlerini olumsuz etkileyecek ve zararlı sonuç doğuracaktır. Bir istasyon, yönetmeliğe uygun çalıştırılsa dahi zarar veriyorsa, yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması mümkün değildir'' denilmişti.

Daire, yargıcın yönetmeliğe değil, yasaya, genel hukuk kurallarına ve bu bağlamda sorumluluk hukukunun ilkelerine göre karar vermek zorunda olduğuna işaret etmiş, baz istasyonunun yerleşim yerlerinden daha uzak ve uygun bir yere taşınmasının gerektiğini vurgulamıştı.

-Yargıtaydan farklı karar-

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, bu yıl temyiz incelemesini yaptığı bir davada ise yerleşim alanında kurulu baz istasyonunun sökülmesi yönünde karar veren yerel mahkeme kararını bozdu.

Daire, bozma kararında, baz istasyonlarının limit değerlere uygun bulunmadığının ispatlanması gerektiğine işaret ederek, ''Kanıtlanmayan, soyut, 'uzun vadede zarar verir', 'baz istasyonu yakın mesafede', 'görünce moralim bozuluyor' gibi nedenlerle dava açılması ve dava sonunda baz istasyonunun sökülmesine karar verilmesi hukuka ve yasalara uygun değildir'' değerlendirmesinde bulundu.

Daire, bu kararında ''limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu anlaşılan'' baz istasyonunun kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığına hükmetti
Old 20-10-2011, 13:41   #784
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Deniz Feneri soruşturmasında yeni gelişme

A.A 20 Ekim 2011

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, “Deniz Feneri e.V.” soruşturmasının şüphelilerinin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin kuruluş tarihinden önce edindikleri mallar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararını, uygulanması istemiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne gönderdi.

Başsavcıvekili Harun Kodalak'ın koordinesinde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, şüphelilerin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin kuruluş tarihinden önce edindikleri malları üzerindeki tedbirin kaldırılması yönündeki kararı üzerine harekete geçti.

Savcılar, bu kararın uygulanması istemiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşlemleri Daire Başkanlığına yazı yazdı. Yazıda, soruşturma kapsamındaki tüm şüphelilerin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin kuruluş tarihi olan 27 Şubat 1999'dan önce edindiği mallar üzerindeki tedbirin kaldırılması istendi.

Dalgalı ve Pektaş ayrıca, “tahrifat” iddialarına neden olan Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararının tam metnini de Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne göndererek, şüphelilerin ortağı oldukları şirketlerin sahip olduğu taşınmazlar üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını talep etti.
----------------------------------------------------------
Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr
Old 21-10-2011, 22:39   #785
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Deniz Feneri Soruşturmasında Bir Gelişme Daha
(Başlık tarafımdan konmuştur)

Deniz Feneri e.V soruşturması kapsamında üç aydır cezaevinde tutuklu bulunan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman dahil 6 kişi serbest bırakıldı.
Tahliye edilen Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'a yurt dışına çıkma yasağı getirildi.
Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'ın avukatları, önce Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebiyle başvuruda bulunması üzerine soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş'ın, tahliye taleplerinin reddi yönündeki mütalaalarını dikkate alan mahkeme, tahliye istemlerini reddetmişti.

Bunun üzerine, şüphelilerin avukatları, mahkemenin kararına, bir üst mahkeme olan Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde itirazda bulundu. Mahkeme, itirazı yerinde görerek, şüpheliler Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'ın tahliyesini kararlaştırdı.

Mahkemenin kararı, kesin nitelik taşıyor.

MALLARI ÜZERİNDEKİ TEDBİRİN KALDIRILMASI İSTEMİ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz gün de Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, “Deniz Feneri e.V.” soruşturmasının şüphelilerinin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin kuruluş tarihinden önce edindikleri mallar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararını, uygulanması istemiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne göndermişti.

Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr

(Verdikçe veriyor)
Old 22-10-2011, 12:30   #786
Av.Barış

 
Varsayılan

Cezaevindeki tavla yasağı yasa maddesi iptal ettirdi!


Anayasa Mahkemesi, yasak eşyanın niteliğinin belirlenmeden idari makama sınırsız ve geniş bir alanda yetki verilmesinin, ''kuralın belirliliği'' ve ''suçun yasallığı'' ilkelerine aykırı olduğuna hükmetti

Hakkari Kapalı Cezaevi'ndeki bir koğuşta tavla bulunması üzerine bir hükümlü hakkında açılan davanın taşındığı Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''cezaevine yasak eşya sokulması'' ile ilgili hükmünü, idari makama sınırsız ve geniş yetki verdiği, ayrıca yasak eşyanın niteliğini belirlemediği gerekçesiyle Anayasa'ya aykırı bularak, iptal etti.

Yüksek mahkemenin, Hakkari Sulh Ceza Mahkemesi'nin başvurusu üzerine verdiği iptal kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Yerel mahkemenin başvurusunda, Hakkari Kapalı Cezaevi'ndeki bir hükümlü hakkında, koğuşta ''zarsız tavla'' bulundurduğu gerekçesiyle TCK uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açıldığı anlatıldı. TCK'nın 297/2. maddesinin ''Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır'' hükmünü içerdiğine yer verilen başvuruda, infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanan eşyayı belirleme yetkisinin yetkili makamların takdirine bırakıldığı, idareye düzenleyici işlemle hangi eşyaların infaz kurumunda bulundurulmasının yasak olduğunu belirleme ve suç tanımlama yetkisinin verildiği ve böylece Anayasa'nın ''hukuk devleti'', ''yasama yetkisinin devredilemeyeceği'', ''suçun yasallığı'' ve ''anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı'' ilkelerine aykırılık bulunduğu öne sürüldü.

"HUKUK DEVLETİNİN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ BELİRLİLİKTİR"
Başvuruyu sonuçlandıran yüksek mahkemenin gerekçeli kararında, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin ''belirlilik'' olduğu ifade edildi.

Yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerektiğine işaret edilen kararda, ''Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir'' denildi.

Bireyin ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebileceğine ve davranışlarını belirleyeceğine dikkati çekilen kararda, ''Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar'' denildi.

Kararda, Anayasa'nın yasama yetkisinin TBMM'de olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceğine ilişkin 7. maddesine göre yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesinin olanaklı olmadığı kaydedildi. Yürütmenin düzenleme yetkisinin, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu belirtilen kararda, yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının Anayasa'nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulmasının, çerçevenin çizilmesinin, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanın bırakılmamasının şart olduğu vurgulandı.


"KURAL ANLAŞILIR VE SINIRI BELLİ OLMALI"
Anayasa'nın 38. maddesinde de ''suçun'' ve ''cezanın'' yasallığı ilkelerine yer verildiğine değinilen kararda, şöyle denildi: ''Anayasa'da öngörülen suçta ve cezada yasallık ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Anayasa'nın 38. maddesine paralel olarak TCK'nin 2. maddesinde yer alan 'suçta ve cezada kanunilik' ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.

297. maddenin (1) numaralı fıkrasında suça konu olabilecek eşyaların nitelikleri tek tek sayılmış olmasına karşın, itiraz konusu kuralda böyle bir nitelik belirlemesi yapılmadan, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanda idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirleme yetkisi tanınmıştır. Buna göre kuralda, idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirlerken hangi nitelikleri esas alacağı hususuna açık ve belirgin olarak yer verilmediğinden dolayı kural, belirli ve öngörülebilir olmadığı gibi suçun yasallığı ilkesine de uygun değildir. Kural, Anayasa'nın 2., 7., 11. ve 38. maddelerine aykırıdır, iptali gerekir.''

Anayasa Mahkemesi, yasa hükmünün iptaline oy çokluğuyla, iptal hükmünün 6 ay sonra yürürlüğe girmesine oy birliğiyle karar verdi.


KILIÇ VE KALELİ'NİN KARŞI OYLARI
İptal kararına muhalif kalan Başkan Haşim Kılıç ve üyeler Alparslan Altan, Hicabi Dursun ve Erdal Tercan'ın karşı oy yazısında, yasama organının kanun yaparken bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak, ayrıntılı kuralları saptamak yetkisi varsa da bunun her zaman mümkün olmayabildiğini ifade edildi.

Karşı oy yazısında, yasama organının, yapısı bakımından ağır işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında gerekli tedbirleri almasının güçlüğü nedeniyle sık sık değişen durumlar ve ihtiyaçlar karşısında kanunda esaslı hükümleri saptadıktan sonra ayrıntıları belirlemede kimi makamlara yetki vermesinin gerekebildiğine dikkati çekildi. Bu durumun da ''yasama yetkisinin kullanılması'' olarak nitelendiği yazıda, bundan yasama yetkisinin yürütme organına bırakıldığı gibi bir anlam çıkarmanın doğru olmayacağı belirtildi.

TCK'nın 297/2. maddesinde suçun unsurlarının ve karşılığı olan cezanın tereddüte meydan vermeyecek şekilde açıkça belirlendiği ifade edilen yazıda, düzenlemenin ''kanunsuz suç ve ceza olmaz'' ilkesine uymayan yönü olmadığı şeklinde görüş belirtildi.

Yetkili makama verilen yetkinin suçun tanımını doğrudan belirleyen bir yetki olmayıp, infaz kurumuna veya tutukevine sokulacak eşyanın belirlenmesinden ibaret sınırlı bir yetki olduğunun altı çizilen yazıda, şöyle devam edildi: ''Kurumun infaz kurumu veya tutukevi olmasına, infaz kurumunun tipine ve standardına, infaz kurumu veya tutukevinin asayiş durumu ya da tutuklu ve hükümlülerin özel durumlarına, buralarda meydana gelen isyan, açlık grevi, kaçma teşebbüsleri, intihar olayları, yaygın ve bulaşıcı hastalıklar gibi kurum, yöre veya çok spesifik alanlara ilişkin olarak yetkili merciler tarafından alınacak önlemler bu yetkinin tanınmasını gerektiren durumlardır. İnfaz kurumuna veya tutukevine sokulacak eşyaların belirlenmesi zaman itibariyle de farklılık gösterebilir. Durumun özelliği gözetilerek bir infaz kurumunda belirtilen gerekçelerle belli nitelikte eşyanın sokulması yasaklanabilirken, değişen duruma göre bu yasağın kaldırılması gerekebilir. Belirtilen durumların çeşitliliği ve değişkenliği gözetildiğinde işin niteliği gereği infaz kurumuna veya tutukevine sokulacak eşyaların yasa ile belirlenmesi mümkün değildir.''

Başkanvekili Serruh Kaleli ise karşı oy yazısında, Anayasa Mahkemesinin yerleşmiş içtihatlara göre; yasa koyucunun temel ilkeyi koyması, çerçeve belirlemesi hallerinde sık sık önlemler alınması, kaldırılması veya teknik uzmanlık isteyen alanlarda yasama organının yapısı nedeniyle ağır işlemesi ve günlük olaylara uzaklığı, hak ve hukukun doğru zamanda tecellisi ve alınacak tedbirlerin yürürlüğü için idareye ayrıntı düzenleyen yetki verilmesini, yasama yetkisinin devri olarak nitelemediğini belirtti.

Temel hak ve hürriyetlerle ilgili alanda genel esaslar gösterilmek, sınırları ve şartları belirlenmek ve bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla suç normunu tamamlayan düzenlemeler yapılabileceğinin, suç çerçevesinin bu anlamda doldurulabileceğinin doktrinde de kabul edilen bir görüş olduğunu ifade eden Kaleli, ''Yasak eşya tanımıyla korunan hukuki değerin de ceza ve tutukevinde belirlenen asgari ya da azami yaşam ve disiplin kurallarının bozulmaması suretiyle, kurum ve tutuklu ya da hükümlü güvenliğinin varlığını sürdürebilme olduğu söylenebilecektir'' dedi.

Kaleli, ''İptali istenen hükmün, tutuklu veya sanığın günün koşullarına ve tesis edilmek istenen disiplin için ihtiyaç bulunup her an gerek teknolojik gerek ekonomik veya farklı sebeplerle değişkenlik gösterebilecek, bugün için suça konu edilebilecekken, ortaya çıkan gelişmeler içinde masum, zorunlu gereksinim haline gelmiş konular üzerinde idare tekniği ve uzman görüşü ile ortaya çıkabilecek değişikliklere dayalı konu tayin etme yetkisini yetkili makama, yani idareye bıraktığı görülmektedir'' şeklinde görüş belirtti.

AA
Old 22-10-2011, 13:54   #787
tiryakim

 
Olumlu Cezaevinde tavla oynamak suç olmaktan çıktı!

TCK'nın 297. maddesinin 2 fıkrasını iptal ederek cezaevindeki yasak eşyanın kapsamının değiştiren Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesini "keyfi uygulamaların önlenmesine" dayandırdı.

TCK'nın 297. maddesinin 2 fıkrasını iptal ederek cezaevindeki yasak eşyanın kapsamının değiştiren Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesini "keyfi uygulamaların önlenmesine" dayandırdı.

Anayasa Mahkemesi, yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, sokan veya bulunduran ya da kullanan kişiye, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesine ilişkin hükmü iptal etti. Mahkemesinin cezaevlerinde yasak olan tavlayı suç olmaktan çıkartan kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Hakkari Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'ndeki mahkum E.U.'unda da bulunduğu 4. Koğuşta yapılan genel aramada "tavla" bulundu. Görevlilerce tavlaya el konuldu ve Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesiyle tavlanın koğuşta bulundurulmasının yasak olduğu gerekçesiyle sanığın infaz kurumunda yasak eşya bulundurmak suçundan cezalandırılması talep edildi. İddianamede yetkili makamlarca tavlanın "kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzeme" kapsamında değerlendirildiğini belirten Hakkari Sulh Ceza Mahkemesi, söz konusu maddeyle idareye düzenleyici işlemle hangi eşyaların infaz kurumundan bulundurulmasının yasak olduğunu belirleme ve suç tanımlama yetkisi verildiğini kaydederek, TCK'nın 297. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.

-YASALAR KEYFİ UYGULAMAYI ÖNLEMELİ-

Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, 297. maddenin 2. fıkrasının iptaline karar verdi. İptal hükmü, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
Kararın gerekçesinde, hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin belirlilik olduğuna dikkat çekilerek, "Yasal düzenlemelerin kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar" denildi.

-SUÇUN YASALLIĞI İLKESİNE AYKIRIDIR-

Kararın gerekçesinde, TCK'nın 297. maddesinin 1. fıkrasında suça konu olabilecek eşyaların niteliklerinin tek tek sayıldığını 2. fıkrasında ise böyle bir nitelik belirlemesi yapılmadan, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanda idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirleme yetkisi tanındığı belirtildi. Kararda, "İdare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirlerken hangi nitelikleri esas alacağı hususuna açık ve belirgin olarak yer verilmediğinden dolayı kural, belirli ve öngörülebilir olmadığı gibi suçun yasallığı ilkesine de uygun değildir" denildi.

-KARARLAR ÖZEL DURUMLARA GÖRE DEĞİŞEBİLİR-

Oy çokluğu ile alınan karara Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Üyeler Altan, Hicabi Dursun ve Erdal Tercan muhalif kaldı. Başkan Kılıç, Başkanvekili Serruh Kaleli, Üyeler Altan, Dursun ve Tercan karşıoy yazısında şu değerlendirmede bulundu:
"Kurumun infaz kurumu veya tutukevi olmasına, infaz kurumunun tipine ve standardına, infaz kurumu veya tutukevinin asayiş durumu ya da tutuklu ve hükümlülerin özel durumlarına, buralarda meydana gelen isyan, açlık grevi, kaçma teşebbüsleri, intihar olayları, yaygın ve bulaşıcı hastalıklar gibi kurum, yöre veya çok spesifik alanlara ilişkin olarak yetkili merciler tarafından alınacak önlemler bu yetkinin tanınmasını gerektiren durumlardır. Durumun özelliği gözetilerek bir infaz kurumunda belirtilen gerekçelerle belli nitelikte eşyanın sokulması yasaklanabilirken, değişen duruma göre bu yasağın kaldırılması gerekebilir. Belirtilen durumların çeşitliliği ve değişkenliği gözetildiğinde işin niteliği gereği infaz kurumuna veya tutukevine sokulacak eşyaların yasa ile belirlenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Anayasa'ya aykırı olmadığı ve iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz."
Başkanvekili Kaleli ise yasaklı eşyayı bir kanuni düzenlemede tek tek sayılmasının gerektiği görüşüne katılmadığını belirtti.

-TCK 297. MADDE-

"İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak' başlıklı TCK'nın 297. maddesi şöyle:
MADDE 297. - (1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir."
(ANKA)
Old 22-10-2011, 14:06   #788
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kardan Adam
Deniz Feneri Soruşturmasında Bir Gelişme Daha
(Başlık tarafımdan konmuştur)

Deniz Feneri e.V soruşturması kapsamında üç aydır cezaevinde tutuklu bulunan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman dahil 6 kişi serbest bırakıldı.
Tahliye edilen Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'a yurt dışına çıkma yasağı getirildi.
Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'ın avukatları, önce Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebiyle başvuruda bulunması üzerine soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş'ın, tahliye taleplerinin reddi yönündeki mütalaalarını dikkate alan mahkeme, tahliye istemlerini reddetmişti.

Bunun üzerine, şüphelilerin avukatları, mahkemenin kararına, bir üst mahkeme olan Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde itirazda bulundu. Mahkeme, itirazı yerinde görerek, şüpheliler Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, İzzet Kurum ve Ali Solak'ın tahliyesini kararlaştırdı.

Mahkemenin kararı, kesin nitelik taşıyor.

MALLARI ÜZERİNDEKİ TEDBİRİN KALDIRILMASI İSTEMİ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz gün de Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin, “Deniz Feneri e.V.” soruşturmasının şüphelilerinin, Deniz Feneri e.V. Derneğinin kuruluş tarihinden önce edindikleri mallar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararını, uygulanması istemiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne göndermişti.

Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr

(Verdikçe veriyor)

Adaletin hızlandığına dair ilk örnek galiba... Darısı yıllardır tutuklu bulunan diğer sanıkların başına, diyelim.
Old 23-10-2011, 16:40   #789
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Anayasa Mahkemesi, ceza davalarında temyiz harcı getiren yasayı iptal etti.

Anayasa Mahkemesi, Eskişehir Çocuk Mahkemesi'nin başvurusu üzerine 2011/54 Esas sayılı davada 20.10.2011 tarihli karar ile; 31.3.2011 günlü, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13. maddesiyle Harçlar Kanunu’nun “IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları” kısmının (b) fıkrasının iptaline, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdi.
Old 23-10-2011, 17:04   #790
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Anayasa Mahkemesi, ceza davalarında temyiz harcı getiren yasayı iptal etti.

Anayasa Mahkemesi, Eskişehir Çocuk Mahkemesi'nin başvurusu üzerine 2011/54 Esas sayılı davada 20.10.2011 tarihli karar ile; 31.3.2011 günlü, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13. maddesiyle Harçlar Kanunu’nun “IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları” kısmının (b) fıkrasının iptaline, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdi.

Üstadın cevabına ek olarak ;

Alıntı:

MADDE 13 – 492 sayılı Kanunun (1) sayılı Tarifesinin “A – Mahkeme Harçları” bölümünün “Hukuk ve ticaret davalarıyla, idarî davalarda ihtilafsız yargı konularında ve icra tetkik mercilerinde” başlığında yer alan “Hukuk” ibaresinden sonra gelmek üzere “, ceza” ibaresi eklenmiş, “IV. Temyiz ve itiraz harçları” kısmı başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı Kanunun (2) sayılı Tarifesinin “II – Maktu harçlar” bölümünün (11) numaralı bendine “miras taksim mukaveleleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “mirasçılık belgesi,” ibaresi eklenmiştir.
“IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları:
a) Yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında 90 TL
b) Yargıtay ceza dairelerine yapılacak temyiz başvurularında 40 TL
c) Danıştaya yapılacak temyiz başvurularında 90 TL
d) Yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dahil olmak üzere bölge
idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda 50 TL
e) Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu
başvurularında 50 TL
f) Bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerine yapılacak istinaf yolu
başvurularında 20 TL
g) İdarî yaptırımlar konusunda sulh ceza mahkemelerince verilen son
karara karşı itirazen yapılacak başvurularda 20 TL
h) İcra mahkemelerinin kararlarına karşı itirazen yapılacak başvurularda 20 TL”
Old 23-10-2011, 17:47   #791
Av.Barış

 
Varsayılan

bu karara en çok cmk avukatları sevinecek gibi. artık cebimizden parar vermek zorunda değiliz.
Old 23-10-2011, 18:14   #792
tiryakim

 
Olumlu Süper

Alıntı:
Yazan Av.Barış
bu karara en çok cmk avukatları sevinecek gibi. artık cebimizden parar vermek zorunda değiliz.

Kesinlikle hem CMK avukatları, hemde parasızlık yüzünden kararı temyiz edemeyen insanlar için çok yerinde bir karar...
Old 25-10-2011, 13:27   #793
tiryakim

 
Olumlu 301. madde AİHM'e takıldı!

AİHM, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci (TCK 301) maddesinde yapılan son değişiklikleri yeterli bulmadı.

Strasbourg - "Ermeni soykırımı" iddialarını destekleyen tezleriyle tanınan Prof. Dr. Taner Akçam'ın açtığı ifade özgürlüğü davasıyla ilgili kararını bu sabah açıklayan AİHM, davacı hakkında, TCK 301'de yapılan son değişikliklere rağmen, dava açılma riskinin devam ettiği sonucuna vardı. Mahkeme, bu durumun Taner Akçam gibi Ermeni sorunu konusunda araştırma yapanları "aşırı milliyetçi grupların hedefi" haline getirme riski bulunduğuna işaret etti.

BAKANLIK İZNİNE BAĞLI OLMASI YETERLİ DEĞİL
AİHM, TCK 301 temelinde açılacak ifade özgürlüğü davalarının Adalet Bakanlığı iznine bağlı olmasını da yeterli bir güvence olarak görmedi. Mevcut veya başka bir hükümetin politika değişikliğiyle yasanın yorumunun değişme riski taşıdğını belirten AİHM, Yargıtay'ın "Ermeni soykırımı" konusunda devletin resmi tezleri dışındaki her türlü görüşü mahkum etmeye devam ettiğini de hatırlattı.

Bu tespitlerden yola çıkan Strasbourg Mahkemesi,yürürlükteki TCK 301 ile "rahatsız veya şok edici" her türlü düşüncenin dava konusu olma riski taşıdığı, yasada yapılan son değişikliklerin yeterli ve kalıcı güvence oluşturmadığı ve olası politik değişikliklerin keyfi uygulamalara neden olabileceği sonucuna vardı.

TAZMİNAT TALEBİNE RET
TCK 301'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla uyumlu olmadığına kanaat getiren Mahkeme, bu nedenlerden ötürü Taner Akçam'ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, Akçam'ın 86 bin 200 euroluk tazminat talebine ise olumlu yanıt vermedi.

Karar, yürürlükteki TCK 301 hakkında AİHM'den çıkan ilk yorum olması bakımından önem taşıyor. Madde uzun süredir Avrupa Konseyi ve AB tarafından eleştirilmekteydi.
Old 28-10-2011, 09:36   #794
tiryakim

 
Varsayılan İstanbullu Avukatlara Sağlık Güvencesi

İstanbul Barosu tarafından yapılan sözleşmeye göre; avukatların yatarak tedavilerinde yapılacak ödemelerin %80’i, baro tarafından karşılanacak.

Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu ve Universal Hastaneler Grubu arasında 26 Ekim 2011 Çarşamba günü bir sözleşme imzalandı. Bu sözleşme hükümlerine göre, İstanbul Barosu Avukatlarının Çamlıca Alman Hastanesi, Taksim Alman Hastanesi, İtalyan Hastanesi, Hasanpaşa Vatan hastanesi ve Aksaray Vatan Hastanesine başvurmaları halinde yatarak tedavilerinde yapılacak ödemelerin %80’i, Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardım Dayanışma Fonu tarafından karşılanacaktır

İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada konunun ayrıntılarıyla ilgili bilgilendirme yapılacağı açıklandı.
Old 28-10-2011, 19:10   #795
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
İstanbul Barosu tarafından yapılan sözleşmeye göre; avukatların yatarak tedavilerinde yapılacak ödemelerin %80’i, baro tarafından karşılanacak.

Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu ve Universal Hastaneler Grubu arasında 26 Ekim 2011 Çarşamba günü bir sözleşme imzalandı. Bu sözleşme hükümlerine göre, İstanbul Barosu Avukatlarının Çamlıca Alman Hastanesi, Taksim Alman Hastanesi, İtalyan Hastanesi, Hasanpaşa Vatan hastanesi ve Aksaray Vatan Hastanesine başvurmaları halinde yatarak tedavilerinde yapılacak ödemelerin %80’i, Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardım Dayanışma Fonu tarafından karşılanacaktır

İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada konunun ayrıntılarıyla ilgili bilgilendirme yapılacağı açıklandı.

Normalde SGK zaten karşılamıyor muydu?
Old 29-10-2011, 23:01   #796
Av.Barış

 
Varsayılan

Yargıtay sınavında ahiret soruları!

Yargıtay'a "zabıt katibi" alımı için yapılan mülakatta fıkra gibi sorular soruldu! Bülent Ersoy'un kaç yılında ameliyatla kadın olduğundan, Atatürk'ün köpeğinin adına kadar ilginç sorularla karşılaşan adaylar, ağızlarını açmakta bile zorlandı

Ankara'da 1-12 Ağustos'ta, zabıt katipliği için başvuran adaylar mülakata tabi tutuldu. 4 kişiden oluşan komisyon üyeleri, adaylara "genel kültür" soruları sordu!

Ancak soruların niteliği herkesi şaşırttı.

İşte jürinin yanıt almaya çalıştığı sorulardan öne çıkanlar:

Zıkkım nedir?

Keops pramidinde kaç taş kullanılmıştır?

Angut ne anlama gelir?

Bülent Ersoy kaç yılında gerçekleştirilen ameliyatla kadın olmuştur?

Penguenlerin dişleri var mıdır?

Kuduz aşısını kim bulmuştur?

Uzayda tüm gezegenler aynı yönde döner, ters yönde dönen gezegen hangisidir?

Tavuğun yumurtladığı yere ne denir?

Örümcek adamın annesinin adı nedir?

Titanik gemisinde kaç yolcu vardı?

Biliyorsanız hayatta kalanların isimlerinden üçünü sayınız?

Atatürk'ün köpeğinin adı nedir?

Ulubatlı Hasan kaç ok yedi?
Old 30-10-2011, 00:12   #797
Av.Barış

 
Varsayılan

Savcı, cinsel saldırı dosyasına 8 yıl 7 ay işlem yapmamış

Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yaptığı bir denetimle yargının geç tecelli ettiği yönündeki eleştirilerin haklılığını ortaya koydu. HSYK'nın disiplin bürosu olan İkinci Dairesi, bir bölgede 25 savcı hakkında toplu ceza uyguladı. Savcılardan birinin, cinsel saldırı dosyasını 8 yıl 7 ay incelemediği ve rafta beklettiği ortaya çıktı. HSYK bu olayı sorumsuzluk olarak değerlendirdi.

HSYK Üyesi Avukat Ali Aydın, İkinci Daire olan disiplin bürosunda görev yapıyor. Ali Aydın, yaptıkları çalışmaları anlatırken, İkinci Daire'nin yargısal sorunlarını anlatmaları gerektiğini söyledi.

Kurulda disiplin bürosu olarak çalışmalar yaptıklarını anlatan Aydın, kurulun Üçüncü Dairesi'nin müfettişler vasıtasıyla yaptığı teftişlerden gelen soruşturmaların, ceza kovuşturması gerektiren dosyaların kendilerine geldiğini aktardı.

Dosyalarla ilgili ceza davası açılıp açılmayacağına karar veren daire olduklarını ifade eden Aydın, burada yaptıkları incelemede, disiplin yönünde değerlendirilmesi gerekiyorsa bunu yaptıklarını, disiplin açısından da suç değilse dosyayı kaldırdıklarını belirtti.

Yakın dönemde bir bölgede 25 savcıya toplu bir ceza uygulaması yaptıklarını hatırlatan Aydın, bu ceza uygulamasından bir örnek vererek, "Bir cinsel saldırı dosyasına 8 yıl 7 ay işlem yapılmamış. Yani 8 yıl 7 ay sonra çağıracağınız bir hanımefendiye sorulacak soruyu savcı ya da mahkemenin takdirine bırakıyoruz. Sorun büyük. Sorumsuzlukta bir o kadar daha büyük. Onlarca, yüzlerce dosya işleme tabi tutulmadan rafta bekletiliyor. Biz eğer yarın ve önümüzdeki nesiller için iyi bir gelecek bırakmak istiyorsak, topluma, tarihe karşı, ahlaki değerlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz adına bir gayret içinde olmalıyız." dedi.

Ali Aydın, meslek örgütü olan barolarda hâkim ve savcı bulunması yönündeki eleştirileri de hatırlatarak, şu bilgileri verdi: "Meslek örgütü olmak bakımından barolarda hâkim ve savcı bulunması gerektiği yönünde eleştiri ve talep var. Tabi ki avukatlık baro meslek örgütü olmasına rağmen demokratik meşruiyet, imaj ve denetlenebilir olması adına hâkim ve savcı arkadaşlarımızın baro yönetim kurulunda temsil edilmelerine prensip olarak karşı değilim. Hatta vatandaştan birilerinin orada yönetim kurulunda bulunması gerektiğine inanıyorum. Orası kamunun kaynaklarını kullanan, hazineden aldığı bir takım imkanlarla mesleki faaliyetlerini yürüten kurumdur."
Old 30-10-2011, 00:13   #798
Av.Barış

 
Varsayılan

Sorumsuzluk mu yoksa sümen altı mı merak ettim!
Old 31-10-2011, 15:24   #799
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç’ye tecavüz edilmesi ile ilgili 32 sanıklı davada, yerel mahkemenin “N.Ç’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu” yönündeki kararını onadı. Daire bu nedenle, yerel mahkemenin sanıklara en az 10 yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan ceza verilmesini yeterli buldu. Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki “rızasını alarak alıkoymak” suçunun zamanaşımından düşmesi kararlarını da onadı ve böylece ‘zorla alıkoymak’ suçundan alacakları 5-10 yıl arası hapisten de kurtardı.

Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre Yargıtay, 20 sanığa “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan verilen cezanın, suçun birden çok kişi tarafından ve muhafaza altındaki çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle yarı oranında artırılmasının “tartışılması” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. Yargıtay kararı doğrultusunda ceza artırılsa bile, N.Ç’nin rızasının olduğu yönündeki görüş, her bir sanığın en az 12.5 yıl daha az ceza almasını sağlamış oldu.

Mardin’de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç ’nin fuhuşa sürüklendiği, kendisini satan kadınlar tarafından aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkekle ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. Mahkeme sanıklara kanundaki alt sınırdan ceza vermiş, üstüne bir de iyi hal indirimi yapmıştı. Mahkemenin sanıklar hakkında “reşit olmayan kişiyi zorla alıkoyma” suçlaması yerini “rızasını alarak alıkoymaya” dönmüş ve zamanşamından düşme kararı verilmişti.

Yargıtay tecavüz eden 18 sanığa “ırza geçme”, onu sanıklara satan 2 kadın hakkındaki “ırza geçmeye iştirak” suçundan verilen cezaların yarı oranında artırılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. 3 sanık hakkındaki beraat kararı ile N.Ç’ye yanında başka kimse olmadan tecavüz eden 5 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise onadı.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19130305.asp
Old 31-10-2011, 23:58   #800
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nur Hayat BURAN
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç’ye tecavüz edilmesi ile ilgili 32 sanıklı davada, yerel mahkemenin “N.Ç’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu” yönündeki kararını onadı. Daire bu nedenle, yerel mahkemenin sanıklara en az 10 yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan ceza verilmesini yeterli buldu. Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki “rızasını alarak alıkoymak” suçunun zamanaşımından düşmesi kararlarını da onadı ve böylece ‘zorla alıkoymak’ suçundan alacakları 5-10 yıl arası hapisten de kurtardı.

Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre Yargıtay, 20 sanığa “15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak” suçundan verilen cezanın, suçun birden çok kişi tarafından ve muhafaza altındaki çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle yarı oranında artırılmasının “tartışılması” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. Yargıtay kararı doğrultusunda ceza artırılsa bile, N.Ç’nin rızasının olduğu yönündeki görüş, her bir sanığın en az 12.5 yıl daha az ceza almasını sağlamış oldu.

Mardin’de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç ’nin fuhuşa sürüklendiği, kendisini satan kadınlar tarafından aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkekle ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. Mahkeme sanıklara kanundaki alt sınırdan ceza vermiş, üstüne bir de iyi hal indirimi yapmıştı. Mahkemenin sanıklar hakkında “reşit olmayan kişiyi zorla alıkoyma” suçlaması yerini “rızasını alarak alıkoymaya” dönmüş ve zamanşamından düşme kararı verilmişti.

Yargıtay tecavüz eden 18 sanığa “ırza geçme”, onu sanıklara satan 2 kadın hakkındaki “ırza geçmeye iştirak” suçundan verilen cezaların yarı oranında artırılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. 3 sanık hakkındaki beraat kararı ile N.Ç’ye yanında başka kimse olmadan tecavüz eden 5 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise onadı.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19130305.asp

Kararı tartışmayacağım ancak daha çocuk yaştaki birinin rızasının cezaya etkili olup olmadığı yasanın özüne aykırı olduğu açıktır.

ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI Madde 103 -
(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./12.mad) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Old 01-11-2011, 21:26   #801
tiryakim

 
Varsayılan Yargıtay'dan Karamehmet ve Bilgin'e kötü haber

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, işadamı Mehmet Emin Karamehmet'in Pamukbank'tan kullandırılan kredilere ilişkin yargılandığı davadaki 3 eyleminin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğuna hükmetti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dinç Bilgin'in eyleminin de ''basit zimmet'' suçu oluşturduğuna karar verdi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, iş adamı Mehmet Emin Karamehmet’in, "Bankacılık Kanunu’na muhalefet" davasındaki üç eyleminin zincirleme "basit zimmet" suçunu oluşturduğuna hükmetti.

Karamehmet, 6 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle yeniden yargılanacak. Kurul, ayrıca Karamehmet hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.

Karamehmet’in, Pamukbank ve Etibank’tan kullandırılan bazı kredilere ilişkin yargılandığı "Bankacılık Kanunu’na muhalefet" davasıyla ilgili dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kuruluna geldi.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Karamehmet’in, Pamukbank’tan kullandırılan bazı kredilere ilişkin yargılandığı davada 11 yıl 8 ay hapis ve 471 milyon 950 bin 66 lira adli para cezasına çarptırmış, sanıklardan iş adamı Dinç Bilgin hakkındaki davanın ise zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle düşmesine karar vermişti.

Mahkeme, sanıklardan Orhan Emirdağ’ı, Pamukbank yönetim kurulu üyeliği ve genel müdürlüğü yaptığı dönemdeki bazı kredi işlemlerine ilişkin "zimmet" suçundan 10 yıl 4 ay 13 gün hapis cezasına, Osman Berkmen’i de bankanın yönetim
kurulu üyeliği yaptığı döneme ilişkin "zimmet" suçundan 9 yıl 8 ay 20 gün hapse mahkum etmişti.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Pamukbank ile Etibank arasında "back to back" kredilere ilişkin eylemin "hizmet sebebiyle emniyeti suistimal" kapsamında kaldığını, suç oluşsa bile zaman aşımı süresinin dolduğu tespitinde
bulunarak, bu konuya ilişkin Mehmet Emin Karamehmet hakkındaki davanın ortadan kaldırılmasına karar vermişti. Yerel mahkeme ayrıca, Karamehmet hakkında, bazı kredi işlemlerine ilişkin açılan davanın da zaman aşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılmasını kararlaştırmıştı.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 7. Ceza Dairesine gelmiş ve daire, Karamehmet, Emirdağ ve Berkmen hakkındaki hapis cezası kararını oy çokluğuyla esastan bozmuştu.

Karamehmet’in eylemleri "zincirleme basit zimmet"

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Karamehmet’e "nitelikli zimmet" suçundan verilen 11 yıl 8 ay hapis cezasını bozdu. Kurul, bu suçun "basit zimmet" suçuna girdiğine hükmetti.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, Pamukbank ile Etibank arasında "back to back" kredilere ilişkin eylem ile usulsüz bazı usulsüz kredi işlemlerine ilişkin davanın da zaman aşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılması kararını da bozan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Karamehmet hakkındaki bu iki eylemin de "basit zimmet" suçunu oluşturduğuna karar verdi.

Kurul, Karamehmet’e isnat edilen 3 eylemin "zincirleme basit zimmet" suçunu oluşturduğunu kararlaştırdı.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Emirdağ ve Berkmen hakkındaki eylemlerin "hizmet sebebiyle emniyeti suistimal" kapsamında kaldığı gerekçesiyle zaman aşımından düşürülmesine karar veren Yargıtay 7. Ceza Dairesinin kararını kaldırarak, bu kişiler hakkındaki eylemlerin de "basit zimmet suçunu" oluşturduğuna hükmetti.

Kurul, Mehmet Emin Karamehmet, Orhan Emirdağ ve Osman Berkmen hakkında yurt dışına çıkış yasağı da koydu.

Dinç Bilgin’in de eylemi "basit zimmet"

İş adamı Dinç Bilgin hakkında davanın zaman aşımından düşürülmesine ilişkin kararı da bozan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dinç Bilgin’in eyleminin de "basit zimmet" suçu oluşturduğuna karar verdi.

Buna göre, Dinç Bilgin de aynı davada "basit zimmet" suçlamasıyla İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar yargılanacak.
Old 02-11-2011, 09:22   #802
Av. Engin EKİCİ

 
Olumsuz

Av. Turgut KAZAN hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 yıl hapis ve meslekten men talebiyle dava açıldı.

http://www.odatv.com/n.php?n=ileri-d...rda-0111111200
Old 02-11-2011, 12:55   #803
Av.Barış

 
Varsayılan

Cesetsiz cinayet davası' İzmir'den Uşak'a gitti

İZMİR’in Torbalı İlçesi’nde, öldürüldüğü iddialarına rağmen cesedi bulunamayan avukat Mümtaz Baytekin’in, ilişkisi olduğu belirtilen Ceyda Y. , eşi Erdoğan Y. ve kırmızı bültenle aranan ağabeyi Erbay Y. ile tutuksuz sanık Dilek A. hakkında açılan davada İzmir 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi yetkisizlik kararı verdi. Kararda, davanın cinayet yeri olduğu için Uşak Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği belirtildi.

İki çocuk babası avukat Mümtaz Baytekin, 6 Kasım 2010 tarihinde, Tepeköy’deki evinden otomobili ile ayrıldı. Uşak’a gittiği belirlenen avukat Baytekin’den bir daha haber alınamadı. Mümtaz Baytekin’in otomobili Buca İlçesi’nde sokağa terkedilmiş olarak bulundu.

Cinayet Bürosu ekipleri, avukat Mümtaz Baytekin’in Uşak’a, evlenmeden önce sekreterliğini yapan Ceyda Y. ile konuşmak üzere gittiğini tespit etti. İfadelerine başvurulan Ceyda Y., eşi Erdoğan Y. ve ağabeyi Erbay Y. olaydan haberdar olmadıklarını belirtti. Bu arada avukat Baytekin’in eski sekreteri Ceyda Y. ile mesajlaştığı, bu nedenle Uşak’a gittiği saptanınca Ceyda Y., eşi Erdoğan Y. ve ağabeyinin kız arkadaşı Dilek A., gözaltına alındı.

KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYOR

Ceyda Y., avukat Baytekin’in yanında 4 yıl çalıştığını ve evlenme bahanesi ile kendisini oyalayan avukattan kurtulmak için Erdoğan Y. ile evlendiğini, ancak kendisine sürekli mesaj atmaya devam ettiğini söyledi. Evliyken de avukat Mümtaz Baytekin ile 3 kez birlikte olduklarını söyledi. Ceyda Y., olay günü Baytekin’in kendisine, "Ne halin varsa gör. Ben kendime artık yeni bir hayat kurmaya gidiyorum" diyerek son bir mesaj attığını öne sürdü.

Polis, avukat Baytekin’in kullandığı telefondan en son Kula’da sinyal alındığını tespit etti. Ceyda Y ile eşi Erdoğan Y. cinayet suçlamasıyla tutuklanırken, Dilek A., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kaçan ağabey Erbay Y. hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkartıldı.

CESETSİZ DAVA AÇILDI

Soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Kemal Biçmen, tutuklu sanıklar Ceyda ve Erdoğan Y. çiftinin, halen aranan ağabey Erbay Y ile ’tasarlayarak kasten adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, Dilek A’nın da ’suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlarından 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.

İzmir 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen iddianameyle, cesedi olmayan bir cinayet davasının görülmesinin yolu açıldı.

ÇELİŞKİLİ İFADE

Savcı Mustafa Kemal Biçmen, iddianamede öldürüldüğü iddia edilen Mümtaz Baytekin ile şüpheliler arasındaki ilişkilere, telefon görüşmelerine, mesajlara ve biraraya geldikleri tarihlere ayrıntılı olarak yer verdi.

Sanıkların suçlamaları kabul etmemesi, ortada bir ceset olmamasına rağmen, bunun öldürüldüğü iddia edilen Baytekin’in sağ ve kayıp olduğu sonucunu doğurmayacağını vurguladı. Toplanan deliller karşısında olağan yaşam deneyimi ile izah edilmesinin ciddi güçlükler içerdiğini, sanıkların çelişkili anlatımları da dikkate alındığında, birlikte hareket ederek cinayet suçunu işlediklerinin anlaşıldığını belirtti.

YETKİSİZLİK KARARI VERİLDİ

İzmir 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ’cesetsiz cinayet davasının’ ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ceyda Y. ve Erdoğan Y. ile birlikte tutuksuz sanık Dilek A. katılırken, hakkında arama kararı bulunan, yurtdışına çıktığı yönünde bilgi edinilen ve kırmızı bültenle aranan Erbay Y. gelmedi. Mahkeme heyeti, duruşmaya katılan sanıkların kimlik tespitlerini yapıp, savunmalarını almadan, yetkisizlik kararı verdi.

Mahkeme Başkanı Erdoğan Bircan, iddianamede öldüğü iddia edilen avukat Mümtaz Baytekin’in telefon kayıtlarında en son Uşak’ta olduğunun tespit edildiğini, iddia edilenlerden yola çıkarak, cinayetin işlendiği yerin Uşak olduğunu belirtti. Bu nedenle İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu davaya bakmakta yetkisiz kaldığını, davanın Uşak Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini belirtti. Beş dakika süren ’cesetsiz cinayet davasının’ dosyası, yetkili olan mahkemeye iletilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Old 03-11-2011, 16:56   #804
tiryakim

 
Varsayılan N.Ç.: Hukukçu olup hesap soracağım

Türkiye Mardinli N.Ç. ile ilgili Yargıtay’ın onadığı kararı tartışıyor.

13 yaşındaki N.Ç. 2002’de aralarında kaymakamlık yazıişleri müdürü, bir yüzbaşı, muhtar ve korucuların da bulunduğu 26 kişinin aylarca cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalmıştı.

N.Ç. yaşadıklarının ardından 2003’te yerleştirildiği Adana Kız Yetiştirme Yurdu’ndan kaçarak avukat Eren Keskin ve insan hakları aktivisti Leman Yurtsever’in yanına geldi.

Vatan'ın haberine göre; Keskin ve Yurtsever N.Ç.’nin bakımı ve davasını üstlendi. Keskin ve Yurtsever adeta N.Ç.’ye annelik yaparak büyüttü. Avukat Eren Keskin’le Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Komisyonu’nda birlikte çalışan Yurtsever, N.Ç.’nin yaşadıklarını ve yargının aldığı tartışılan son karara tepkisini anlattı:

"N.Ç. davası zorla alıkoyma suçunun zamanaşımına uğraması nedeniyle şu anda AİHM’de. Ancak Yargıtay’ın bu kararı sonrası dosyanın tamamını AİHM’e taşıyacağız. Türkiye’nin bu tip davalarda hep özür dileyip, gerekeni yapacağız dediğini biliyoruz."

"Karşısına hep bu olay çıkıyor"

“N.Ç. şu anda 21 yaşında liseyi bitirmiş bir genç kız. Kendisi ‘benim canımı çok acıttılar. Ben artık canımı acıtmalarına izin vermeyeceğim’ diyerek yaşananları takmamaya çalışıyor. Çünkü geleceğe ilişkin ne zaman bir şeyler planlasa karşısına hep bu olay çıkıyor. Bu da işkencenin bir başka biçimi. 9 yıldır sürekli olarak yüzleşmek zorunda kalıyor. Ne zaman hayatına dair bir şeyler yapmaya çalışsa televizyonlarda, gazetelerde, kamuoyunda bu olaylar yer almaya başlıyor ve onu tekrar tekrar yaralıyor. Şimdi bunun önüne geçmek için kararlı. Bu yüzden bu konuyla ilgili ne demeç veriyor, ne konuşuyor anılmak bile istemiyor.”

“N.Ç. şu anda üniversiteye hazırlanıyor ve İngilizce eğitimi alıyor. Gazetecilik ya da hukuk okumak istiyor. Kısa filmler çekmeyi hayal ediyor. ‘Gazeteci olursam benim gibi olan çocukların haberini yapmayacağım’ diyor. Hukukçu olmayı da ona bu ezayı çektirenlere cevap vermek için istiyor. 9 yıllık süreçte N.Ç. neredeyse hiç bir gece rahat uyuyamadı. Ben kendisine seninle ilgili böyle haberler çıkıyor diye anlattım. Kendisi geçiştirip bu konuya girmedi bile. Çünkü bütün bu olaylardan uzaklaşmaya çalışıyor. Zaten yaşadıkları hep aklının bir köşesinde.”

"Geceyarılarına kadar sokaklarda dolaştı"

“N.Ç. için en az yaşadıkları kadar karşısına çıkan hukuksuzlukta çok ağır bir darbe oldu. Verilen karar çok ağır geldi. Taşıyamadı.Bir ara kararla ilgili haberler ekrana çıktığında dışarı çıkıp geceyarılarına kadar sokaklarda dolaştık. Fiziksel rahatsızlıkları nedeniyle defalarca hastanelere gitti. Hala problemler yaşıyor.”

N.Ç. bu süreçte bir çok psikiyatristten destek aldı. Ancak N.Ç.’ye destek veren bir psikiyatrist anlatılanları kaldıramadığı için başka bir psikiyatristten destek aldı. N.Ç. çok ağır bir vaka olduğu için psikiyatrist de destek alarak baktı. N.Ç. bu psikiyatristten çok memnundu. Ancak asıl tedavisini bizimle birlikte oldu. Bir ara Türkiye’den ayrılıp yurtdışında yaşamayı düşündü. Ancak bunu da yendi. Belki ileride eğitimi için yurtdışına gidebilir, ancak şu anda öyle bir fikri yok.”

“Yargıyla ilgili olarak ‘ben bu adaletsizliği kendi vicdanımda zaten mahkum ettim. Benim adalete şimdiye kadar güvenim olmadı. Sonuç olumlu da olumsuz da çıksa bu adalet zaten bana yapacağını yaptı’ dedi. Son dönemde onu en çok yıkan şey yaşadıklarını kendi rızasıyla yapmıştır denmesi oldu. Şimdi bundan da kurtulmaya çalışıyor. Ona yaşamı yeniden sevdirmek çok zor. N.Ç. şu anda kendisiyle ilgili bütün haberlerin, yazıların internetten silinmesini istiyor.”

Yargıtay'dan yorumlara cevap

"Mardin’e gitmek istemiyor"

“Kendisi doğduğu Mardin’e gitmeyi pek istemiyor. Ailesiyle telefonda görüşüyor. Ailesi bizim kendisiyle ilgilendiğimizi biliyor ve bize güveniyor. Onlarında yapacağı çok şey yok. Ailesinin de Mardin’de çok zor bir hayatı var. Onlarda olay her gündeme geldiğinde yara alıyorlar.”

“Kadınlar için bizimle birlikte büroda Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Komisyonu’nda birlikte mücadele veriyor. Büroda bize yardım ediyor. Çok muhatap ettirmek istemesek bile arada bir kendisine benzer olaylara maruz kalmış kadınlarla konuşuyor, onları dinliyor ve yardım etmeye çalışıyor.”

"Kimse tanımıyor"

“Etrafındaki arkadaşları yaşadıklarını bilmiyor. Çevresindeki çok kısıtlı sayıda insan onun kim olduğunu biliyor. N.Ç. şimdi akıllı, kendi planlarını yapan ve kararlarını veren bir genç kız. Biz 3 kadının yaşadığı bir aile olduk.”
Old 07-11-2011, 22:58   #805
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Karşılıksız Çekte Hapis Cezası Kalkıyor...

Çek Mağdurlarına Bayram Müjdesi
|Hürriyet Gazetesi| |07.11.2011|
Şükrü KIZILOT

KARŞILIKSIZ çek düzenlemede hapis cezası kaldırılıyor.
Adalet Bakanlığı'nın uzun süredir üzerinde çalıştığı yasa değişikliği tasarısı son şeklini aldı.
Tasarının yasalaşması ile birlikte, karşılıksız çek düzenleme fiilini işleyen ve borcunu da ödemeyenler,
bundan böyle hapse girmeyecekler.
Şu anda hapiste olanlar da yeni düzenlemeden yararlanacak ve hürriyetlerine kavuşacaklar.

OLAY NEYDİ?
Yürürlükteki yasaya göre, karşılıksız çek düzenleyene hemen hapis cezası verilmiyor, bu fiil nedeniyle “adli para cezası” uygulanıyordu.
Örneğin 30 bin liralık karşılıksız çek için 30 bin lira da adli para cezası uygulanıyor bir anlamda borç ikiye katlanıyordu.
Cezanın ödenmemesi halinde ise karşılıksız çek düzenleyen hapse giriyordu.
Böyle olunca, ticari hayatı sarsılıyor hatta sona eriyor, borç iyice ödenemez hale geliyordu.
Şu anda “karşılıksız çek” nedeniyle hapiste veya hapse girme tehdidi altında binlerce kişi var.

YENİ DÜZENLEME
Hazırlanan tasarıda “ekonomik suça ekonomik yaptırım” ilkesi göz önüne alınarak, karşılıksız çek suç olmaktan çıkartılıyor.
Daha açık bir anlatımla, karşılıksız çek düzenleyenler, adli para cezasını ödemediklerinde haklarında hapis cezası uygulanması tümüyle
maziye karışıyor.
(Tasarının metni, gerekçeleri ve daha ayrıntılı bilgi için Av.Dr.Serkan Ağar'ın www.yaklasim.com adresindeki makalesine bakabilirsiniz).

“Peki.. Karşılıksız çek düzenlemenin hiç mi yaptırımı olmayacak?” diye merak edenler için de açıklayalım.
Bu fiilin yaptırımı olarak, hapis cezası söz konusu olmayacak, mevcut sistemde de zaten var olan “çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı” uygulanacak. Bu yaptırım 10 yıl süre ile geçerli olacak.
Tasarıya göre, idari yaptırım süreci şu şekilde işleyecek:
1. Çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılması üzerine, aldığı çek karşılıksız çıkan kişi, Cumhuriyet savcısından, “çek düzenleme
ve çek hesabı açma yasağına” karar verilmesini talep edecek.
2. Cumhuriyet savcısı, bu yasağa karar verecek. Başka bir anlatımla, olay hakime intikal etmeden savcı karar vermiş olacak.
3. Verilen karar ilgili kişiye tebliğ edilecek.
4. Hakkında yasak uygulanan kişi, bu yasağa itiraz edebilecek.
5. İtiraz başvurusunun kabulü halinde, yasak kaldırılacak ve TC Merkez Bankası'na bildirilecek.
Yukarıdaki yaptırımlar tüzel kişiler hakkında da uygulanabilecek.

ÖDEME VE YASAĞIN KALKMASI
Hakkında çek düzenleme ve karşılıksız çek hesabı açma yasağı olan kişi, karşılıksız çek bedelini faiziyle birlikte tamamen ödediğinde,
yasak kalkacak.
Mevcut çek düzenleme ve çek hesabı açma yasaklarının akıbetinin ne olacağı da tasarıya eklenen bir “geçici madde” ile çözümleniyor.
Buna göre, yeni yasanın yürürlük tarihinden önce verilen “çek düzenleme ve çek yasağına” ilişkin kayıtlar, bu yasa gereğince
silinmesini gerektiren koşullar oluşuncaya kadar, TC Merkez Bankası'nda
tutulmaya devam edecek.
Tasarı yasalaştığında, yargının iş yükü hafifleyecek ve hapiste olanlar da hürriyetine kavuşabilecek.
Çek mağdurlarına tam bir bayram müjdesi…

YAZIDA GEÇEN MAKALE İÇİN:
http://www.yaklasim.com/
Old 09-11-2011, 22:48   #806
tiryakim

 
Olumlu Yazılı yarışma sınav sonuçları açıklandı

Avukatlık mesleğinden Adlî Yargı Hâkim ve Savcı adaylığına geçmek isteyenler için yazılı yarışma sınav sonucunda mülakata katılmaya hak kazananların adı soyadı ve mülakat günü açıklandı.

İ L Â N
A D A L E T B A K A N L I Ğ I N D A N

Avukatlık mesleğinden Adlî Yargı Hâkim ve Savcı adaylığına geçmek isteyenler için yazılı yarışma sınavı 23 Ekim 2011 tarihinde yapılmış olup; sınav sonucunda mülakata katılmaya hak kazananların adı soyadı ve mülakat günü Ekli listede belirtilmiştir. (EK-1)

İlgililerin mülakatı 12-23 Aralık 2011 tarihleri arasında yapılacağından; mülakat tarihinin yakınlığı nedeniyle mülakata katılmak için gerekli olan belgeleri 17 Kasım 2011 tarihine kadar Personel Genel Müdürlüğü Hâkim Adaylığı Şube Müdürlüğüne bizzat elden getirmeleri gerekmektedir.

İlgililere önemle duyurulur.

MÜLAKATTA İSTENİLEN BELGELER

1- Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu gösteren diplomasının aslı veya noterden onanmış örneği, diplomasının düzenlenmemiş olması hâlinde daha sonra diploma ve örneği ile değiştirilmek üzere
bitirme belgesi aslı veya noterden onanmış örneği, öğrenimini yabancı ülkelerdeki bir hukuk
fakültesinde yapmış olanların, diploma aslı veya noterden onanmış örneği ile birlikte Türkiye’deki
hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarılı olduğuna dair
verilecek belge aslı,

2- Hâkimlik ve savcılık görevlerini sürekli olarak yurdun her yerinde yapmasına engel olabilecek vücut
ve akıl hastalığı veya sakatlığı, alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı şekilde konuşma ve
organlarının hareketini kontrol zorluğu çekmek gibi özürlü durumları bulunmadığını açıkça belirten tam
teşekküllü bir Devlet hastanesinden alınacak sağlık kurulu raporu,

3- Askerlik yaptığına, halen askerlik hizmetini yapıyor olduğuna veya ilişiği olmadığına ya da
ertelendiğine yahut yedeğe geçirilmiş olduğuna dair belge,

4- Başka kurum ve kuruluşa karşı mecburî hizmetle yükümlü bulunup bulunmadığına dair dilekçe
şeklinde bildirim,

5- 2 adet 6x9 ebadında Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair
Yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek nitelikte son üç
ay içerisinde çektirilmiş fotoğraf,

6- Mal bildirim belgesi,

7- Sınav sonuç belgesi (İnternet Çıktı Belgesi)

8- Arşiv araştırmasına esas olmak üzere ilgilinin fotoğrafını ve imzasını taşıyan Güvenlik Soruşturması
ve Arşiv Araştırması Formu (İki Adet ),

9- Adalet Bakanlığına verilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığından veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğünden alınacak resmi kurum sorgulu iki adet adli sicil kaydı

10- Nüfus Aile Kayıt Tablosu (1 Adet)

Sınav Sonucu için Lütfen Aşağıdaki Linke Tıklayınız

http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/...inav_sonuc.pdf
Old 10-11-2011, 11:20   #807
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan Böyle ceza mı olur?

Cezalı HES eylemcileri bayramlaşamadı
09.11.2011 13:12

ERZURUM'un Tortum İlçesi'ne bağlı Bağbaşı Beldesi'nde yaptırılacak hidroelektrik santrale (HES) tepki göstererek eylem yapan köylülerden 13'ü, Tortum Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen 'HES'in çalışma alanlarında bulunmama ve HES eylemlerine bulunanlarla ilişki kurmama' cezası nedeniyle akrabaları ve arkadaşlarıyla bayramlaşamadı.

Yaklaşık 2 aydır mahkemenin kararına uyduklarını belirten Bekir Bostancı, "Beldede yaşayanların çoğu HES eylemlerine katılmış. Bu nedenle çoğuyla bayramlaşamadık. Bayramlaşmak isteyenlere, bir dahaki bayrama randevu verdik" dedi.

Tortum'un Serdarlı, Bağbaşı ve Pehlivanlı beldelerinden geçen Ödük Çayı üzerine kurulacak HES'lerin yapımını engellemek için düzenlenen eylemlerde özellikle kadınlar ön plana çıktı. Polis, jandarma ve özel güvenlik kuvvetlerinin direnişi kırmak için yaptığı çalışmalar sırasında yer yer çatışmalar çıktı. Olaylara karıştıkları iddiasıyla 260 kişinin jandarma tarafından ifadesi alındı. HES şantiyesinde çalışanlar, hakarete uğradıkları iddiasıyla Bağbaşı'ndan 10 kişi hakkında 50 bin liralık tazminat davası açtı.

5 Eylül günü yapılan eylemde 14 kişi hakkında 250 lira para cezası ve adli takip, 26 Eylül'de ise 11 kişi hakkında 500'er lira para cezası ve adli takip kararı verildi. Belde halkından 17 yaşındaki Leyla Y. hakkında mahkeme tarafından önce HES eylemcileriyle görüşmeme ve çalışma alanına girmeme cezası verildi. İtiraz üzerine, Leyla'nın cezası 13 kişiyle görüşmeme şeklinde sınırlandırıldı. Daha sonra polis ve jandarma, vatandaşların direnişini kırdı, HES'in yapımına başlandı.

'HES'in çalışma alanlarında bulunmama ve eylemlerde bulunanlarla ilişki kurmama' cezası alan Ali Dursun (64), Nurettin Uzun (62), Mehmet Dursun (57), Bekir Bostancı (56), Muhsin Saykan (22), Kurban Bayramının ikinci günü Bağbaşı Beldesi'nde düzenlenen bayramlaşmada kedilerine uzatılan elleri geri çevirdi. Görüşme yasağı olanlar, bayramlaşmak isteyenlere "Kusura bakmayın, cezalıyım. Bayramlaşamam. İnşallah bir daha ki bayrama" dedi.

SADECE JANDARMA İLE BAŞRAMLAŞTILAR

HES eylemcilerinin avukatı Ercüment Şenol, "Görüşme yasağı olanlar bayramlaşamadılar. Kahvede bayramlaşma düzenlendi ama ne acıdır ki bir çok kişi uzatılan elleri geri çevrildi. Beldede HES çalışmaları başladı ve vatandaşlar engel olmuyorlar. Bu yüzden görüşme yasağının ve adli takip kararının kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Yaklaşık iki aydır mahkemenin verdiği karara uyduklarını belirten Bekir Bostancı, "Beldede yaşayanların çoğu HES eylemlerine katılmış. Bu nedenle çoğuyla bayramlaşamadık. Bayramlaşmak isteyenlere, bir dahaki bayrama randevu verdik. Görüşme yasağımız var ancak imza için gittiğimizde sadece jandarmalarla görüşüp bayramlaşabildik. Yakınlarımızın evine bile gidemedik" dedi.

Ahmet Dursun ise "Kardeşimin evine bile gidemedim. Kahvede bayramını kutladım. Karara uyuyoruz kimseyle görüşmüyoruz. Mahkemenin verdiği karara uyuyoruz ve cezalarımızın kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Nursima ÖZONUR/ERZURUM, (DHA)

Kaynak: http://www.dha.com.tr/cezali-hes-eyl...er_231093.html
Old 12-11-2011, 16:18   #808
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

ARAMA VE EL KOYMA İŞLEMİ SIRASINDA AVUKATA HAKARET VE TEHDİT EDEN SANIK CEZALANDIRILDI

Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi, arama ve el koyma işlemi sırasında İstanbul Barosu avukatlarından R.K’ye hakaret ve tehdit eden sanık hakkında toplam 2 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığını da kararlaştırdı. Sanık, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi ile Kayseri Barosu’nun birlikte takip ettikleri Kayseri 3. Asliye Ceza mahkemesinin 2011/228 Esas sayılı dosyasıyla görülen davada karar, 03.11.2011 tarihinde açıklandı.

Mahkeme, sanık hakkında; avukatın görevinden dolayı ve görevi esnasında hakaret ettiği sabit görülen eylemi nedeniyle TCK 125/1-3-a maddesi gereğince 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu eylemin alenen işlenmesi nedeniyle 1/6 oranında artırım yapılarak 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme, ayrıca sanığın işlediği tehdit suçu nedeniyle TCK 106/1 maddesi gereğince 1 yıl hapis cezasına ile cezalandırılmasını kararlaştırdı. Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına, sanığın CMK 100. maddesi gereğince tutuklanmasına da karar verdi.
----------------------------------------------------------
Kaynak: http://www.istanbulbarosu.org.tr
Old 15-11-2011, 22:57   #809
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan İstanbul Barosundan Yıllardır Beklenen Bir Hizmeti Gerçekleştiriyor...

ARTIK SOSYAL TESİSİMİZ VAR...

İstanbul Barosu, uzun yıllardan bu yana özlemi duyulan sosyal tesisine kavuştu. Baro Yönetim Kurulu tarafından alınan karar gereğince Kanlıca’da 3600 metrekare alan üzerine kurulu yeni tesisimiz, en kısa sürede yeni konseptiyle meslektaşlarımıza hizmet vermeye başlayacaktır.
Kanlıca, Hacı Muhittin Sokakta 40 numaralı bu mekan, sahil yolunun hemen arkasında, boğaz yoluna paralel olarak uzanan sokaktadır.
Kanlıca Vapur İskelesine 3 dakika mesafede olan ve 36 tanesi de tescilli bulunan ağaçlarıyla ormanlık bir alan içinde kalan sosyal tesisimizin içinde, 72 metrekare oturma alanlı 3 katlı bir yapı bulunmaktadır. Ayrıca, resmi makamlara başvurusu yapılmış olan eski eser vasfında 104 metrekare oturum alanlı 4 katlı bir başka yapının da inşa edilmesi mümkündür.
Tesis içinde ayrıca “yarı kapalı alan” olarak nitelendirilen ve kışın da kullanıma açık olan cafe/restaurant mevcuttur.
Tesise 50 metre mesafede 250 araçlık bir otopark bulunmaktadır.
Baromuzca satın alınan ve meslektaşlarımız için peyzaj ve dekorasyon çalışması yapılarak yeni konsaptiyle hizmete açılması planlanan bu alan, tarafımızca satın alındığı tarihe kadar maliki tarafından “TheGarden” adı altında Turistik İşletme Belgesi ile çalıştırılmaktaydı.Meslektaşlarımız, yeni tesisimizin mevcut durumunu internette “thegardenkanlica.com” adresinden bir süre daha ayrıntılı olarak görebilme imkânına sahiptirler.
01.11.2011 tarihinde Tapu Müdürlüğündeki resmi işlemleri de tamamlanan sosyal tesisimiz için maliklerine yapılan ödeme 6.007.500.- TL.dir.
Sosyal tesisimizin meslektaşlarımıza yaraşır hizmet vermesi bakımından daha modern bir anlayışla dekorasyonu ve özellikle de açık alanlarda peyzaj çalışmaları yapılması öngörülmektedir. Genç meslektaşlarımız için düğün, nikah, nişan gibi organizasyonların yapılmasına olanak verecek bir düzenleme planlanırken, aynı zamanda açık hava sinema ve maç gösterimleri ile uzun kahvaltılar ve yemek hizmetleri de düşünülmektedir. Bütün bu hizmetlerin bir yandan verimli ve tatmin edici olması sağlanırken, diğer yandan da “sosyal tesis” özelliğinin gereği olarak “ucuz” olması bakımından, işletmenin Baromuz tarafından yapılması kararı alınmıştır. Özellikle de meslektaşlarımıza “aidiyet duygusu” verecek olan bu yaklaşımın gelecekte tesisin sahiplenilmesinde önemli bir etmen olacağı düşünülmektedir.

Tesis buradan incelenebilir:
http://www.thegardenkanlica.com/
Old 16-11-2011, 21:25   #810
tiryakim

 
Varsayılan Avukatın mahkemelik sözleri!

Samsun'da Ahmet Türk'ü yumruklayan İsmail Çelik'in avukatı da hakim karşısında. Avukat, saldırıyı haklılaştırmak için söylediği "PKK'yı savunmak demokratik tepki ise, savunanlara kurşun atmak da bu vatanın evlatlarının en doğal hakkıdır" şeklindeki sözleri nedeniyle yargılanıyor.

Samsun'da geçen yıl Nisan ayında kapatılan DTP'nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk'ü, adliye binası önünde yumruklayan ve 7 bin TL cezaya çarptırılan İsmail Çelik'in avukatı Burhan Serkan Karaduman, "Suç işlemeye alenen tahrik" suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim önüne çıktı.

Avukat Karaduman savunmasında Kürtler ile PKK'yı aynı görmediğini belirterek, "Ahmet Türk'ün beyanatlarını eleştiri amacıyla bu sözleri söyledim. İnsanları suç işlemeye tahrik etmedim" dedi.

Muş'un Bulanık İlçesi'nde 2 kişinin ölümüyle ilgili dava, güvenlik nedeniyle geçen yılın Nisan ayında Samsun 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

İzleyici olarak duruşmaya katılan ve çıkışta adliye önünde açıklama yapan, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk, 28 yaşındaki İsmail Çelik'in saldırısına uğradı.

Bu olayın ardından tutuklanan Çelik'in avukatı Burhan Serkan Karaduman, geçen yıl Mayıs ayında 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmanın çıkışında "PKK'yı savunmak demokratik tepki ise, savunanlara kurşun atmak da bu vatanın evlatlarının en doğal hakkıdır" diye konuştu.

Bu sözlerin ardından Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı avukat hakkında Samsun 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne suç işlemeye alenen tahrik etmek suçundan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan avukat Karaduman halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek gibi bir kastı olmadığını söyledi.

Savunmasında Kürt halkı ile PKK'yı aynı görmediğini dile getiren Karaduman, şunları söyledi:

"Ahmet Türk, terör eylemini demokratik tepki olarak açıkladı. Ben de onu eleştiri olarak, 'bir kişi terör eylemini demokratik tepki olarak değerlendiriyorsa, bunu meşru gösterene kurşun atmak her vatan evladının hakkı olur' şeklinde bir eleştiri yaptım. Bunu da mecaz anlamda söyledim. Ben hiç bir zaman Kürtlerle PKK'lıları aynı görmedim. Ahmet Türk ve onun gibi hareket eden kişiler Kürtlerle PKK'lıları aynı kabul edip insanları çatışma ortamına sokuyorlar. Benim kesinlikle halkı suç işlemeye tahrik amacım yoktur."

Dava, karar için ileri bir tarihe ertelendi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11574006 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.