Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Sinema ve Televizyon Filmler ve diziler üzerine sohbetler

Mustafa

Yanıt
Old 29-10-2008, 17:05   #1
Av. Seda Üstün Tuğ

 
Önemli Mustafa

Bugün CUMHURİYET'imizin 85.yılı..Mustafa Kemal'in ve vatanları uğruna canlarını,gözlerini kırpmadan feda eden neredeyse bütün halkın bizlere emanet ettiği bir ülkenin bayramıdır bugün..Hakkımızdır kutlamak ve onlara şükranlarımızı sunmak.Dünya'nın önünde saygıyla eğildiği bir liderin evlatlarıyız biz..Ve dünya'nın en mükemmel vatanına,cennet memleketine sahibiz onun dehası,cesareti ve halkına güveni sayesinde..İşte bu anlamlı günde çokta anlamlı bir hediye geldi CAN DÜNDAR'dan ülkesine.Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum..Lütfen izleyin,bir kez daha gururlanın..İster istemez etkileneceksinizdir.Belgesellin güzelliğinden ziyade böyle bir şeyin düşünülmesi bile bizim bugünkü coşkumuzu artırmaya yetecektir.Bayramımız kutlu olsun ATATÜRK'ÜN EVLATLARI..Daha nice yıllara,Cumhuriyetimiz ilelebet bizler sayesinde yaşayacaktır..
Old 03-11-2008, 00:40   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Can Dündar, Nazım ve Atatürk


Can Dündar ismi, internetin forward mail dünyasında belki en sık karşılaştığımız, insan ve yaşam üzerine , çokça da sevgi üzerine yazdığı yazılarla yaş farkı gözetmeksizin pek çoğumuzun sempati duyduğu bir yazar/dı. Dürüst ve gerçekçi, çokça da duygusal olarak tanınır/dı. İnternette de yaygın biçimde tanınıyor olması dolayısıyla, kendisine duyulan sempati, kitlesel bazda güvenebilmekle özdeşti.

Mustafa adlı belgesel filmin hazırlandığını duyduğumda, açıkçası sevinmiş, "Ümitvar" olmuştum. Sponsorun çekilişi, ardından çekilme nedenine şaşırtıcı biçimde denk düşen film eleştirileri, bu ümitvarlığı, anlamsız bir yılgınlığa ve geçmesini dilediğim bir umutsuzluğa dönüştürdü, itiraf ediyorum.

İzlemeyeceğim, çocuğuma da izletmeyeceğim. Ortak olmayacağım diyelim, ya da.

Bakın sayın Dündar ne diyor, çekilen sponsorla çekilmeden bir gün önceki toplantılarında:



"Ve filmde verdiğimiz bazı bilgilerin onları yadırgattığını fark ettim.

Film, Atatürk’ün imza attığı büyük devrimi belgelemekle birlikte; özel hayatına da giriyor, sofrasından, yalnızlığından dem vuruyor, dinin toplumsal hayattan tasfiye edilmesi gereğine ilişkin radikal görüşlerine yer veriyordu"



Film, Atatürk'ün imza attığı büyük devrimi belgelemekle birlikte...?

Bu cümleden sonra gelenlerin tümü AMA bağlacı ile cümleye eklemlenir ve "Ama bağlacı" olan tüm cümlelerde "Ammaa" dan öncesi herhangi bir rakamın "0"-sıfır- ile çarpılması hükmündedir.

Yanı sıra, kendini ifade biçimi, bir savunma avukatının, suçlu müvekkilini savunması esnasında, bazı cümlelerinin üzerini özenle ve sezdirmeyerek örtmesi çabasına ne çok benziyor!

Sponsoru çekilişi nedeniyle alkışlıyorum. En az film kadar yankı yarattığı, bunu duruşuyla başarabildiği, salt çekilme nedeniyle belgesel içeriğine karşı çıktığı ve belgeselin olası neticelerine ortak olmadığı için.

Ve ilginç bir benzeşmeyi bu vesileyle anımsadım. Can Dündar'ın Nazım belgeselini okuduğumda, hani neredeyse, "Nazım da dillendirdiği kadar vatansever olsaydı, o gemiye binip gitmez, ülkesini terketmezdi" , "Nazım da bu kadar şair ruhlu olsa, yaşamına giren tüm kadınlara ihanet etmezdi" düşünme biçimine girdiğimi ve Nazım'ın şiirinden çok özel yaşamını , hem de vatanseverliğini sorguladığımı.

Yaşamda tesadüfe tesadüf edilmeyeceğini anımsayarak, bu filmi izlemeyeceğim.

Saygılarımla...
Old 03-11-2008, 01:01   #3
Gülümse

 
Varsayılan Sponsor hikayesi...

Dizilerin, filmlerin ve belgesellerin ayakta durmasına yardımcı olan en önemli ayaklardan biri sponsorlardır. Eğer yapacağınız bir iş varsa içeriği hakkında bilgi verip kendinize maddi destek sağlarsınız onlarda bu iş üzerinden kendilerine farklı bir reklam ortamı yaratır.

Can Dündar'ın kendi inandığı projesine maddi katkı sağlayacak olan sponsor arayışına girmesini işin kendi doğasında olan bir gerçek. Ama bir firmanın sporsor olup olmamasının koşulları gayet açıktır. Siz projenizi gönderirsiniz ve şirket ortakları size sponsor olmaya karar verir bunun için bir bütçe hazırlar ve karşılıklı sözleşme yapılır. Sözleşmenin koşulları yerine getirilir. Sponsor marka veya şirketin öngördüğü şekilde sponsor firmalar ilan edilir.

Bu sefer değişik bir yöntemle karşı karşıyayız. Sponsor olmayan olmamayı seçen bir şirketin ilan edilip kınanmaya açılması gerçekten düşündürücü ve komik.

Yani ben sizin kapınıza gelip benim avukatım olurmusunuz diye konuşsam ve sizin danışmanlık ücretinizi ödesem, ardından başka bir avukata vekaletimi verip onu avukat olarak tutsam gidip davayı bana değil başka avukata vermiş diye şikayet etmeniz gibi bir şey bu.

Herşeyden önce film camiası içinde bu tür bir ağlanmaya alışık olmayan yapımcılar arasında şaşkınlıkla karşılan bir tutum.

Mustafa filmine gelince... Mustafa bir sinema filmi değil, dramatik belgesel tarzında bir yapıt. Can Dündar'ı bu güne kadar kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bir tabuya dokunma cesaretini gösterdiği için tebrik etmek lazım. İster seyredin ister seyretmeyin o Can Dündar'ın yorumuyla değerlendirilmiş bir Mustafa.

Dilerim en yakın zamanda başka araştırmacılar ve yürekli insanlar çıkarlar ve onların yorumlarıyla sergilenen Mustafa veya Kemal filmleri seyretme imkanı buluruz.
Old 03-11-2008, 01:12   #4
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

"Sarı Zeybek" ile gözümüzden yaş çıkartan, boğazımızı düğümlendiren Can Dündar değişmiş, hem de çok değişmiş...
Old 03-11-2008, 08:35   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Can Dündar'ı bu güne kadar kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bir tabuya dokunma cesaretini gösterdiği için tebrik etmek lazım. İster seyredin ister seyretmeyin o Can Dündar'ın yorumuyla değerlendirilmiş bir Mustafa

tabuya dokunarak tabuta dönüştürmesi mi gerekiyordu? Tam da saldırıların bu kadar arttığı bir dönemde.
Old 04-11-2008, 10:14   #6
Atahun

 
Varsayılan

"Mustafa" yı izledikten sonra sanki Atatürk' ü sıradanlaştıran, zaaflarını (-ki sonuçta Atatürk de bir insandır ve zaaflarının olması kadar daha doğal bir şey olamaz.) ön plana çıkaran/çıkarmaya çalışan bir belgesel izlenimi edindim. Ancak, amaç ne olursa olsun ve neye hizmet ederse etsin, Atatürk' ün bu ülke için yaptıklarını asla gölgeleyemeyecektir.
Old 04-11-2008, 10:55   #7
Gülümse

 
Varsayılan

Atatürk'ün en yoğun çalıştığı ve o sırada yaptığı çalışmalar ölümünden sonra durdurulduğu için farklı bir Türkiye yaşamak zorunda kaldığımız dönemin, Mustafa filminde köşkte oturup gündüzleri uyuyan geceleri yaşayan depresif bir insan olarak anlatılması gerçekten düşündürücü.
Old 04-11-2008, 22:32   #8
Adli Tip

 
Varsayılan

Ben henüz filmi izleyemedim. İlk fırsatta izlemeyi düşünüyorum. Ben de düşüncelerimi filmi izelemeden aktarmak durumundayım bu sebeple.

Bir futbolcunun hayatının anlatıldığı bir filmde sadece maçlar gösterilebilir mi?

Atatürk'e "rakı içmiyor" diye değer veren birileri mi vardı ki?
Ya da filmde "Atatürk sanıldığı kadar büyük işler yapmamıştır" gibi bir ana fikir mi var?

Filmde Atatürk akşam erken yatıp, sabah erken kalkan; sürekli dostlarıyla hoş vakit geçiren birisi olarak gösterilse daha mı iyi olurdu? Gösterilen şeyler yalan ya da yanlış mı? Yoksa özel hayatı filme hiç konu edilmemeli miydi?

Filmi izlemediğim için tepkinin sebebini gerçekten merak ediyorum.
Old 05-11-2008, 01:08   #9
Gülümse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Bu bence demogoji ya da alınganlık olarak nitendirilebilir. Atatürk'ün Kocatepe sırtlarında yatarken çekilmiş meşhur ve güzel bir fotoğrafı vardır. Kimse bu fotoğrafa "Atatürk ne uyudu, ne de bizi uyuttu." diye yorum yapmamıştı.

Diğer yandan; malum firma da filme sponsor olmayarak ne büyük reklam yaptı değil mi?

Aslında daha film yayınlanmadan bu sponsor olayı patlak verdi. Bu filme sponsor olmadığı için vatan haini ilan edildi. Hatta bunun için ciddi imzalar toparlandı. Bir çok insana abonelikleri iptal edilmesi konusunda kampanya açıldı. Bu açıklamayı ilk yapan filmin yapımcısıydı. Buna destek verenler daha Mustafa filminin fragmanını izlemiş insanlardan oluşmuştu.

Diyorum ya bu bir tabu hakkında yapılan ilk film olmanın yanı sıra, filmine sponsor olmayan firmayı cezalandıran ilk yapımcı... Bence gerçekten Mustafa filmi ilklere imza atmayı başardı.
Old 06-11-2008, 00:01   #10
Adli Tip

 
Varsayılan

Az sonra, (00:30'da) Kanal d'de Genç Bakış programında Can Dündar konuk olacakmış. Filmi hala izleyemedim ama programı izlemek istedim. Bu forum sebebiyle/sayesinde.
Old 06-11-2008, 00:08   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Az sonra dediğiniz yarım saat sonra Yarının mesai günü olduğu düşünüldüğünde marjinal değeri yükseliyor. Ama, ama, izleyeceğiz.
Old 06-11-2008, 00:12   #12
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Az sonra dediğiniz yarım saat sonra Yarının mesai günü olduğu düşünüldüğünde marjinal değeri yükseliyor. Ama, ama, izleyeceğiz.

Tam tv'yi kapatıp, yatmak üzereyken gördüm alt yazıyı ben de.
Old 06-11-2008, 02:02   #13
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Program, "İzlemeden yorumlamanın yanlışlığı, yanı sıra, izleyip de yorumlayanların yorumlarının yanlışlığının ispatı" ekseninde sürüyor. Abbas Güçlü'nün "Filmi izlemeden önce bu olumsuz yargılar yoktu" tespiti ise, yine ön yargı ve izlenileni farklı algılama ile açıklanıyor... Atatürk Araştırma Merkezi Eski Başkanının Can Dündar'a; "Filmi izledim, çekmeden önce kütüphane arşivimizde keşke inceleme yapsa, kurumumuzda çalışmış değerli bilim adamlarımızla keşke istişare edip, çalışmış olsaydınız" sözünü, kendi adıma programın finali kabul ediyorum.
Old 06-11-2008, 03:00   #14
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Atatürk Araştırma Merkezi Eski Başkanının Can Dündar'a; "Filmi izledim, çekmeden önce kütüphane arşivimizde keşke inceleme yapsa, kurumumuzda çalışmış değerli bilim adamlarımızla keşke istişare edip, çalışmış olsaydınız" sözünü, kendi adıma programın finali kabul ediyorum.

Keşke şunu da söyleyebilseydi: "Çünkü Atatürk Araştırma Merkezi Kütüphanesinde sizin çektiğiniz filmdeki yanlışların doğrularını bulabilirdiz."
Old 06-11-2008, 17:17   #16
Sadık Toprak

 
Varsayılan Mustafa filmi

Alıntı:
Yazan Gülümse
Dizilerin, filmlerin ve belgesellerin ayakta durmasına yardımcı olan en önemli ayaklardan biri sponsorlardır. Eğer yapacağınız bir iş varsa içeriği hakkında bilgi verip kendinize maddi destek sağlarsınız onlarda bu iş üzerinden kendilerine farklı bir reklam ortamı yaratır.

Can Dündar'ın kendi inandığı projesine maddi katkı sağlayacak olan sponsor arayışına girmesini işin kendi doğasında olan bir gerçek. Ama bir firmanın sporsor olup olmamasının koşulları gayet açıktır. Siz projenizi gönderirsiniz ve şirket ortakları size sponsor olmaya karar verir bunun için bir bütçe hazırlar ve karşılıklı sözleşme yapılır. Sözleşmenin koşulları yerine getirilir. Sponsor marka veya şirketin öngördüğü şekilde sponsor firmalar ilan edilir.

Bu sefer değişik bir yöntemle karşı karşıyayız. Sponsor olmayan olmamayı seçen bir şirketin ilan edilip kınanmaya açılması gerçekten düşündürücü ve komik.

Yani ben sizin kapınıza gelip benim avukatım olurmusunuz diye konuşsam ve sizin danışmanlık ücretinizi ödesem, ardından başka bir avukata vekaletimi verip onu avukat olarak tutsam gidip davayı bana değil başka avukata vermiş diye şikayet etmeniz gibi bir şey bu.

Herşeyden önce film camiası içinde bu tür bir ağlanmaya alışık olmayan yapımcılar arasında şaşkınlıkla karşılan bir tutum.

Mustafa filmine gelince... Mustafa bir sinema filmi değil, dramatik belgesel tarzında bir yapıt. Can Dündar'ı bu güne kadar kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bir tabuya dokunma cesaretini gösterdiği için tebrik etmek lazım. İster seyredin ister seyretmeyin o Can Dündar'ın yorumuyla değerlendirilmiş bir Mustafa.

Dilerim en yakın zamanda başka araştırmacılar ve yürekli insanlar çıkarlar ve onların yorumlarıyla sergilenen Mustafa veya Kemal filmleri seyretme imkanı buluruz.


Sayın Gülümse,

İnsanların kişilikleri tektir, Psikolojik bozuklukları olanlar hariç tabii. Can Dündar'ı sponsor arayışında başvurduğu yöntemleri çok haklı olarak eleştirdiğiniz gibi, bir diğer girişimi olan Yüce Önderi özel hayatını kendine göre yansıtışını da eleştirmenizi beklerdim.

Ancak çok kişilikli olanlar farklı davranış biçimleri sergileyebilirler. Can Dündar, sponsor olayını yansıtırken sergilediği kişiliğini, Mustafa filmiyle de aynen yansıtmıştır. Farklılık arayışıdır bu. Özel olmak düşüncesidir bu. İnsanların haftalarca kendisinden bahsetmesini, ismininin sıkça telaffuz edilmesini bekleyişin ta kendisidir bu. Şöhret olmak beklentisidir bu. Küçüklük kompleksinin yansımasıdır bu.

Nitekim, kendisi de bu beklentisini dile getirmiş, çok tartışılacak bir filim diye önceden filminin tanıtımını da yine kendisi yapmıştır. Çok önem verdiği bir beklentidir bu. Bir tabuya dokunma cesareti gösterdiği düşüncesiyle tebriğe layık gördüğünüz Can Dündar'ın, esasen sürekli ve gereksiz tartışmalar, hatta çatışmalar içinde olan toplumumuza tartışmanın dışında ne kazandırdığını sorabilirmiyim.

Benim, sizin özel hayatlarımızın dokunulmazlığı var da, sizden veya benden izin almadan kimsenin özel hayatlarımızı belgesel de olsa filim konusu yapma hakkı yokken, özel hayatın gizliliği kanunla güvence altına alınmışken, sadece Türk milletine değil, tüm Dünya'ya maal olmuş yüce bir insan, Atatürk'ün özel hayatının, Can Dündar'ın "yorumu"na göre filme alınmasının hukuki yanını da anlamış değilim. Ata'nın saçının telini dahi kullanılarak şöhret olmaya çalışmasını asla kabul etmiyoru.

Saygılarımla.
Old 07-11-2008, 00:30   #17
Av.H.YALÇIN

 
Varsayılan

Belgesel çekimi sırasında "indirin o haçlı bayrağını ordan" diye kükreyen, bilgi sahibi olmadan şoven tavırlarla direk tepki veren, bağırmayı fikir beyanı zanneden bir toplumda birden parlayan bu eleştiri tufanı beni şaşırtmadı. Atatürk'ün tuvalete gittiği bir sahne olsaydı daha neler olurdu kimbilir. Sırf bu ağır eleştiriler nedeniyle gidip izleyeceğim. Bazen söylenenler tamamen aleyhe olsa bile bir fikir veriyor.. Bu öyle bir durum. Düne kadar başlara tac edilen duygusal, sevgi dolu Can Dündar'ın bir anda nasıl linç edildiğini görmek de şaşırtmadı doğrusu. İzleyeceğim de o vakte kadar çoktan gündem değişmiş olacağı için sanırım yeni bir şey yazmayacağım. İçinde yaşadığım toplumu bunu söyleyecek kadar tanıyorum artık. Ve üzgünüm. Kendisi yasayla hakaretten korunuyor mu bilemem ama bunlara çanak tutan ve Atatürk'ün ikinci hatası diyebileceğim bir hanım var ki, her fırsatta gündeme gelebilmek ve kendisi için birşeyler talep edebilmek için bu konuyu da iyi kullandı doğrusu. Ruhun şad olsun büyük Atatürk. Biz seni biliyoruz, seviyoruz, tanıyoruz. Ne cismine tapanlardanız, ne ismini putlaştıranlardan, ne de diğerleri. Ne dediğini anlayan, bilen, hayatında yaşayan bizler varız.
Adını "günaydın yerine" yerli yersiz kullanmayan, her türlü konuda referans olarak ortaya atmayan, şovlara destek vermeyen ama özgür, adil, insancıl, barışçı ve kendi kendine yetebilecek bir ülke hayalini taşıyan insanlar da var. Okuyan, sorgulayan, araştıran, ekonominin her şey olduğunu fark etmiş bilinçli insanlar. Dileğim sayılarının çoğalmasıdır
Old 08-11-2008, 16:51   #18
BaharB

 
Varsayılan

İfade özgürlüğünün önündeki toplumsal engeller, kimi zaman yasal engellerden daha etkili olabiliyor. Düşüncenizi ifade ettiğinizde, kötü niyetli olmak, alttan mesaj vermek, kimi ideolojilere hizmet etmek, büyük bir komplonun unsuru olmak gibi vatan hainliği mertebesinde isnatlara maruz kalmak, insanlarda en hafifinden bıkkınlık yaratıyor. Neticede konuşmayan, tartışmayan, bu kültürü geliştiremeyen bir toplum ve bireyler olarak dünya medeniyetini geriden takip etmek zorunda kalıyoruz.

"Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz" diyerek halkına yol gösteren bir önderin, 20. yüzyılın en başarılı sosyal modernizasyon programının mimarının, dünya medeniyeti ailesinin yıllar önce terk ettiği yöntemlerle savunulabileceğini düşünmek, benim düşünceme göre önemli bir yanılgıdır.
Old 08-11-2008, 17:12   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Ben izlemeyi düşünmüyordum. Ancak bu kadar çok tepki aldığına göre tarihi bir olaya şahit olmak isterim. İlk fırsatta izleyeceğim.
Old 08-11-2008, 19:24   #20
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.YALÇIN
Okuyan, sorgulayan, araştıran, ekonominin her şey olduğunu fark etmiş bilinçli insanlar. Dileğim sayılarının çoğalmasıdır

Bu temenninizin genele şamil olduğundan yazık ki endişemiz yok denecek kadar az.



Alıntı:

bilgi sahibi olmadan şoven tavırlarla direk tepki veren

Bu eleştirinizde de yerden göğe haklısınız. Ama eleştinizin somut durumda neden haksız olduğunun yanıtını da yine siz vermişsiniz:


Alıntı:

...bazen söylenenler tamamen aleyhe olsa bile bir fikir veriyor.. Bu öyle bir durum.



Bu belgeseli yerinde ve belgesel öznesini de olduğu yere yakın göstermede gösterilen "bilinçli-ya da bilinçsiz- gafleti mazur kılmak adına klişe tek bir söylem var:

"Tabularınızı yıkın, insanı insan kimliği, zaaflarıyla kabul edin"

Tamam, kabul... Atatürk'ün içki ve sigara içtiğini, özel yaşamında rutin ve sakin ve de mutlu bir yaşam sürmediğini, zafer ve devrimleri esnasında da kalabalığın içindeki yalnız olmadığını yeni öğrenmiyoruz ki? Yeni öğrendiklerimiz, yıllardır uğruna mücadele verilen "Toprağın kutsallığı" kavramını Ata'dan yanlış öğrendiğimiz, aslında onun bir kısım düşüncesinin de farklı olduğu yönünde. Anısına çocukluğumuzda şiir okuduğumuz anma törenlerinde bizlere hediye edilmesi vesilesiyle içeriğine vakıf olduğumuz -Sağolsun Baş Öğretmen'in mirası öğretmenlerimize!- Nutuk'a aykırı düşen düşünceleriyle karşılaşmamız....

Siz hiç kalabalıkta yalnız kalmadınız, hiç içki içmediniz mi? Hiç karamsarlığın yılgınlığına kapılıp da, tamami, artık her şey bitti, demediniz mi? Yaşanan insana dair süreçler, sizin kim olduğunuz , bugüne dek nelere imza attığınız gerçeğini değiştirdi mi?

Oysa filmde özel yaşamın dışına odaklanamıyoruz, izin verilmiyor... Olan, gerçeğin takdiminden ziyade, bir parçanın büyük puntolarla dışa vurumu ve satır altı cümlelerin zihinlerimize diktesiyle, bir toplumun Önder'inin sıradanlaştırılma ve "Çok tartışılır olma" çabasından ibarettir.

Haksız mıyım? Bakın bugün siz, ben, diğerleri, (ve gelecekte pek çok kişi), hepimiz ; Ata'nın özelini tartışıyoruz!

Filmin en büyük başarısı, Mustafa Kemal Atatürk'ün özelini, "Mustafa" tahtında -Yahu işte bizden biri, sizin bizim Mustafa!- tartışılır hale getirmekten ibarettir.

Biz tepki gösterenler mi, korkarım biz de alışırız, alışırız...

Saygılarımla...
Old 09-11-2008, 23:37   #21
Adli Tip

 
Varsayılan

Bugün herkes maç seyrederken ben de filmi izledim.
Filmi izlemeden eleştirenler varken, ben de izlemeden eleştirenleri eleştirdim, izlemeden destekledim, bu yüzden kendimi de eleştirdim...
Film gerçekten düşünmeye sevkediyor...

Gösrel bir showla ilgili olarak şunları söylemek isterim: Müzikler iyiydi. Özellikle ilk sahnelerdeki müziklere bayıldım.
Çok başarılı görüntüler de vardı, bilgisayar desteğiyle yapılmış.

Duygu yoğunluğu yaşatan/artıran sahneler, özellikle filmin konusu dikkate alındığında çok azdı.

Film, "Mustafa'yı" anlatıyor diye lansedilmiş olsa şapkayı öne alıp düşünmeye sevkediyor...
Old 10-11-2008, 21:46   #22
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Can Dündar, Nazım ve Atatürk


Can Dündar ismi, internetin forward mail dünyasında belki en sık karşılaştığımız, insan ve yaşam üzerine , çokça da sevgi üzerine yazdığı yazılarla yaş farkı gözetmeksizin pek çoğumuzun sempati duyduğu bir yazar/dı. Dürüst ve gerçekçi, çokça da duygusal olarak tanınır/dı. İnternette de yaygın biçimde tanınıyor olması dolayısıyla, kendisine duyulan sempati, kitlesel bazda güvenebilmekle özdeşti.

Mustafa adlı belgesel filmin hazırlandığını duyduğumda, açıkçası sevinmiş, "Ümitvar" olmuştum. Sponsorun çekilişi, ardından çekilme nedenine şaşırtıcı biçimde denk düşen film eleştirileri, bu ümitvarlığı, anlamsız bir yılgınlığa ve geçmesini dilediğim bir umutsuzluğa dönüştürdü, itiraf ediyorum.

İzlemeyeceğim, çocuğuma da izletmeyeceğim. Ortak olmayacağım diyelim, ya da.

Bakın sayın Dündar ne diyor, çekilen sponsorla çekilmeden bir gün önceki toplantılarında:



"Ve filmde verdiğimiz bazı bilgilerin onları yadırgattığını fark ettim.

Film, Atatürk’ün imza attığı büyük devrimi belgelemekle birlikte; özel hayatına da giriyor, sofrasından, yalnızlığından dem vuruyor, dinin toplumsal hayattan tasfiye edilmesi gereğine ilişkin radikal görüşlerine yer veriyordu"



Film, Atatürk'ün imza attığı büyük devrimi belgelemekle birlikte...?

Bu cümleden sonra gelenlerin tümü AMA bağlacı ile cümleye eklemlenir ve "Ama bağlacı" olan tüm cümlelerde "Ammaa" dan öncesi herhangi bir rakamın "0"-sıfır- ile çarpılması hükmündedir.

Yanı sıra, kendini ifade biçimi, bir savunma avukatının, suçlu müvekkilini savunması esnasında, bazı cümlelerinin üzerini özenle ve sezdirmeyerek örtmesi çabasına ne çok benziyor!

Sponsoru çekilişi nedeniyle alkışlıyorum. En az film kadar yankı yarattığı, bunu duruşuyla başarabildiği, salt çekilme nedeniyle belgesel içeriğine karşı çıktığı ve belgeselin olası neticelerine ortak olmadığı için.

Ve ilginç bir benzeşmeyi bu vesileyle anımsadım. Can Dündar'ın Nazım belgeselini okuduğumda, hani neredeyse, "Nazım da dillendirdiği kadar vatansever olsaydı, o gemiye binip gitmez, ülkesini terketmezdi" , "Nazım da bu kadar şair ruhlu olsa, yaşamına giren tüm kadınlara ihanet etmezdi" düşünme biçimine girdiğimi ve Nazım'ın şiirinden çok özel yaşamını , hem de vatanseverliğini sorguladığımı.

Yaşamda tesadüfe tesadüf edilmeyeceğini anımsayarak, bu filmi izlemeyeceğim.

Saygılarımla...

Bir süredir bir takım sağlık sorunları , yolculuklar ve benzeri bir sebepler yüzünden zaman darlığı yaşadığım için bu taraflara bakamadım .

Ama "Mustafa" belgeselini (film değil) sponsor tartışmaları zamanında kulaklarımı tıkayarak 30 ekim günü seyrettim. Bir salon dolusu gerçekten büyük bir kalabalıkla birlikte üstelik.

Belgesel ara verdiğinde, herkeste derin bir sukunet vardı.

Sona erdiğinde ise, salon ayağa kalktı ve dakikalarca alkışladı. Alkışladık. Ağlıyorduk. Seyirciler gece 21 seansına gelen bizim gibi genelde ikili üçlü gruplardı. Sandığınız gibi bir ekip halinde değildiler.

Biz iki kişiydik. Çıktık ilk oturma yerine oturduk ve yaşamını seyrettiğimiz bu olağanüstü insanın "içimizden biri" olmasının bizi nasıl etkilediğini konuştuk.

belgeseldeki gerçek el yazılarında bu büyük insanın "duygularını, acılarını, ülkülerini kendisiyle nasıl konuştuğunu" düşündük..içimiz titredi.

ertesi gün bana bir mail geldi,
Yılmaz Özdil tarafından ele alındığını sonradan basından öğrendiğim bu yazıyı bana gönderen mail başlığı şöyle idi;
"bu filme gitmeyinnn!"
gitmeyin çünkü;
kadın düşkünü, içki düşkünü, karanlıktan korkan, kısa boylu tanıtılan, bu kimik bizim ATAMIZ değil!
büyük bir öfke ile bana yollayan meslekdaşıma yöneldim,
"kimdir bu yazıları yazan?? kimdir bu insanlar ki, bir ikon yaratıp ona ibadet etmeye çalışan? kimdir bu insanlar??"
cevap geldi,
"çok şaşırdım! herkes bu film hakkında ( film değil belgesel) aynı şeyi düşünürken, sen nasıl olur da böyle düşünebildin??" diye.
Sordum; "sen seyrettin mi???"
cevap "HAYIR ve asla seyretmeyeceğim!"
"seni ziyarete geleceğim " dedim. (henüz gidemedim)

Bana çok acı geldi, aynı tornadan çıkarılmış kalıplara dökülen adına sevgi denilen bu ÖNYARGI..

Özellikle de "hukuk kıstaslarını" edinmiş meslekdaşlarımdan gelen bu önyargı.

Mustafa belgeseli, İsminden de anlaşılacağı üzere, bize ATATÜRK'ü getiren insanın adı.

Bu insanı "ATATÜRK" yapan özelliklerinin içindeki, duyguyu, acıyı, ülküsü uğrunda vazgeçtiği değerlerini, devrimci kimliğinin içindeki insan sevgisini, kaygılarını,mutsuzluğunu ve daha bir çok şeyi
"izin verildiği ölçüde kendi ağzından ve en yakınlarındakinin ağızlarından" duymak, anlamak, beni bu insana bir kez daha ve çok daha hayran bıraktı. derinden etkiledi.

Belgesel'in adı MUSTAFA idi. Onun hangi savaşı nasıl kazandığından çok, hangi savaşta ne hissettiğini anlatıyordu. Harf devrimini yapması, kıyafet devrimini yapması, hilafeti kaldırması, tekke zaviyeyi kaldırması cephedeki savaştan daha ağır savaştı ve hep savaşan bir insan vardı. Ülküsünün peşinden kendisi koşarken "yalnız"dı.
"beynim o kadar çok hızlı düşünüyor ki,bedenim buna yetişmiyor.." derken "yorgundu".

Eksikti evet, daha çok şey bilmek istiyorduk.Sıkça kullandığı bir cümleyi ben bu belgeselde hissettim "beni hatırlayınız.."
Ama O'nu hatırlamak, O'nu hissetmek anlamına gelmiyor ne yazık ki..

Ben bu belgeselden çıktığımda , şimdi popülizme pazar yapılan o yakıştırmalardan hiç birini hissetmiyordum.
ve "hissettiğim insan için" ağlıyordum.
Seyrettiğim belgesel "sarızeybek" değildi. Sarızeybekten içeri girmişti.
Bu yüzden, polülizm pazarında yapılan tüm söylemlere açıkça öfke duyuyorum.

O'nun bir sevgilisi olduğunu bilmek, O'nun kaygıları olduğunu bilmek,O'nun ülküsü uğruna vazgeçmek zorunda kaldığı değerleri hissetmek; içimdeki ATATÜK'e daha büyük bir saygı uyandırdı.

Lütfen,
Bu belgeseli bütün "önyargılarınızı kapıda bırakarak" izleyin. Ve izlediğiniz karelerin Atatürk'ün "MUSTAFA" olan yanı olduğunu hissedin...

Ne kadar "eksik" olsa da; Can Dündar'a teşekkür ediyorum. Bir tabuyu yıkıp Atatürk'ü sevmenin ona saygı duruşunda bulunmak eyleminin yetmeyeceğini hissettirdiği için.

saygılarımla.

(dip not olarak; kendi düşünceme göre bu belgesel ilköğretim çocuklarının algılama çizgisinde değil.Bu bir kahramanlık belgeseli değil çünkü, ancak yetişkin çağa gelmiş insanların kendi duygu tecrübeleri ile "hissedebileceği" bir belgesel.)

(ikinci Dip not; Sevgili Şehper; Nazım'ın şiirini yazan Nazım'ın kendisidir. Onun özel yaşamı bu şiirlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur, belki de o mavi gözlü dev minnacık bir kadına "aşık" olmasaydı, ne o terkedişleri ne de o korkuları yaşayacaktı ve bize de şiirleri kalmıyacaktı. Ben Nazımın aşklarını "ihanet" olarak algılamadım. O gemiye binip gitmesini de hiç bir zaman "vatanı terketmesi" olarak algılamadım.
Hangi aşkta, hangi terkedişte hangi şiiri yazdığını öğrendikçe daha çok sevdim. Yani özel yaşamı ile şiiri bir bütündü O'nun da..
Hepimiz bazen aşık oluruz, bazen terkederiz değerlerimizi ve bazen de tutsağı olarak yaşarız..)
Old 15-09-2009, 09:39   #23
üye25928

 
Varsayılan

Dün Yunanistan'ın en tirajlı gazetelerinden birisi, bu filmin dvd'sini ücretsiz olarak okurlarına hediye etmiş. Cumhuriyetin kurucusu ve modern Türkiye'nin mimarı Atatürk'ün hayatı diye reklam yapmışlar.

Ben filmi sinemada izleme imkanı yakalamıştım. Beni gerçekten duygulandıran bu ülkeyi ne şartlar altında kurtardığını apaçık anlatan bir film olarak düşündüm hep.

Hiç unutamadığım bir çok sahneler var, o sahnelerde çoğu kişi Atatürk'ün güçten yoksun, çaresiz bırakıldığı temasını anlamış olabilir, bence tam aksine Ulu Önder'in ne şartlar ne zorluklar altında bu ülkeyi kurtardığını daha açık bir şekilde yansıtmış. Biz geçmişten beri Atatürk hakkında tabularla çevrelenmiş bir toplumuz doğal olarak Mustafa filmi bu tabuları yıkmaya çalışan ilk filmdi bence gayet hoş ve güzeldi.

Özellikle Günümüzde bir kısım insanlar, Atatürk'ün özel hayatı hakkında ileri geri konuşuyor, tabii Atatürk'ün özel hayatını pek bilmediğimiz için de meydanı boş buluyorlardı, bu film bu noktadaki eksiklikleri doldurma konusunda bir nebze işe yaradı. Çünkü Atatürk'ün özel hayatı hakkında asılsız ve yakışmayan şeyler düşünen kesimlere gerçekleri gösterdi.

Can Dündar hep taktir edeceğim bir başarıya imza attı. Çünkü toplumumuzda bir kesim, ki bu kesim genelde çoğunluk olarak da nitelendirilebilir, Atatürk'ün yaptığı büyük işleri, devrimleri kahramanlıklarını unutulmayan ve hatırlatılması istenen anıların yayınlanmasını istiyordu, diğer kesim zaten Atatürk'ü pek sevmeyen, onun hakkında ileri geri konuşan bir kesimdi, onlar tatmin olmadı. Can Dündar hep bahsettiği gibi bu filmde Atatürk'ü bir annesinin gözünden Mustafa olarak ele almaya çalıştı ben de bunu çok istiyordum. Zaten Atatürk'ün ne kadar büyük bir lider olduğu su götürmez bir gerçek bunları tartışmaya gerek yok ama bizim bilemediğimiz farklı bir bakış açısı benim çok hoşuma gitti.

Film hakkında yapılan bir çok eleştiriye de katılmıyorum, tabii ki Atatürk hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanların izlemesi sakıncalı olabilir, Atatürk'ü yanlış gösterdiği sanılabilir ama Atatürk hakkında okumaktan gerçekten zevk alan ve bir çok anısını bilen ben bunu filmi çok beğendim.

Ek olarak da Yunan gazetesini tebrik etmek lazım, bizim halkımızdan daha duyarlı çıktı!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mustafa abi Efe32 Site Lokali 0 12-09-2008 03:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07557607 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.