Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mahkeme İlam Zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-01-2012, 16:02   #1
keskinbalta

 
Soru Mahkeme İlam Zamanaşımı

Mahkeme İlam Zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zaman aşımı Mahkemenin kararı verdiği tarihten mi yoksa kararın tebliği tarihinden mi itibaren işlemeye başlar?
Tebliğ tarihi yada karar tarihi hangisi
Old 16-01-2012, 16:10   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan keskinbalta
Mahkeme İlam Zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zaman aşımı Mahkemenin kararı verdiği tarihten mi yoksa kararın tebliği tarihinden mi itibaren işlemeye başlar?
Tebliğ tarihi yada karar tarihi hangisi

Kesinleşme tarihi olmalı.
Old 16-01-2012, 16:13   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Kesinleşme tarihi olmalı.

Hükmün verildiği tarih.
Old 16-01-2012, 16:16   #4
keskinbalta

 
Varsayılan

Üstadım hangisi olmalı?
kesinleşmeyi düşünürsek onama ve karar düzeltme de işin içine girmiyor mu?
Old 16-01-2012, 16:23   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla ilgili karar

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3515
K. 2011/3398
T. 30.3.2011
• MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ ( İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• ZAMANAŞIMI ( Maddi Tazminat İstemi - İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı/Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• İLAMIN ZAMANAŞIMINA UĞRAMA SÜRESİ ( 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
2004/m.39/1
818/m.135/2
ÖZET : Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. İcra ve İflas Yasası'nın 39/1 ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar, dava tarihine göre 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı Şemdinli Maliye Hazinesi ve diğeri aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçeyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 6.1.2011 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, 150 adet küçükbaş hayvanına kaçakçılık suçu sebebiyle el konarak yediemine teslim edildiğini, ceza mahkemesinde delil yetersizliğinden beraat ettiğini ve hayvanların kendisine geri verilmesine karar verildiğini, bu karar tebliğ edilmediği gibi hayvanların da geri verilmediğini belirterek, hayvanlara el konulduğu tarihten itibaren senelik doğurma, çoğalma, yün ve süt gibi beklenen kar oranları hesaplanarak, yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.

Davalılar ise, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Yerel mahkemece, davacının küçükbaş hayvanlarına el konulduğu 8.5.2000 gününden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, istemin zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, kaçakçılık suçu nedeni ile yargılanan davacının küçükbaş hayvanlarına da el konulduğu; yapılan ceza yargılaması sonunda delil yetersizliği sebebiyle davacının beraetine ve 150 adet küçükbaş hayvanın kendisine geri verilmesine ilişkin Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.6.2001 gün ve 2001/56-88 Sayılı kararının, Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 23.9.2002 tarihli kararı ile onanarak kesinleşip "ilam" niteliğini kazandığı anlaşılmaktadır.

İcra ve İflas Yasası'nın 39/1. ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar 5.6.2001 gününde verildiğine göre, dava tarihi 28.1.2009 günü 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde geri verilmesine, 30.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-01-2012, 16:38   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan keskinbalta
teşekkürler

Aslında karar hukuk mantığıma yatmadı. O yüzden ilk mesajımda, "kesinleşmeden itibaren" demiştim. Kararda geçen İİK 39 uncu madde, ilamlı takipten sonraki zamanaşımını hüküm altına almıştır ki, konumuzla ilgisi yoktur.

B.K.135/2 de ise,"Borç,...bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima 10 senedir."

"Sabit olmak" ne demektir? En azından "duran" " değişmeyen" demektir, değil mi? Ya, karar bozulursa ne olacak?

Yargıtay bence, karar verildikten sonra taraflarca alınmayan ve tebliğe çıkarılmayan kararlar için böyle bir içtihat oluşturmuş. Aksi takdirde,icra takibi için kesinleşmesi gereken bir karar için, bozma, direnme,tekrar bozma aşamalarında 10 yıl geçebilecektir. O zaman da elde mahkeme kararı olmasına rağmen, alacak tahsil edilemeyecektir.

Bir başka örnek...Kararın verildiği tarihten itibaren 9 yıl 9 ay geçmiş olsun. Alacaklı vekili ilamlı takip yaptı, diyelim. Yargıtay kararı esastan bozdu ve davanın reddi gerekecektir. Eee, n'oldu şimdi?
Old 16-01-2012, 22:02   #7
tiryakim

 
Varsayılan

Zamanaşımı süresi verilen hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlar
Old 16-01-2012, 22:53   #8
Hak Hukuk

 
Varsayılan Zamanaşımı

Kararla ilgili yapılan son işlem tarihinden (karar tarihi, tebliğe çıkarma, harç yatırma, kesinleştirme vb) itibaren 10 yıllık süre hesaplanırsa, maksada uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Old 16-01-2012, 23:42   #9
keskinbalta

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Zamanaşımı süresi verilen hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlar

bununla ilgili yargıtay kararı var mı acaba?
Old 17-01-2012, 12:37   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Zamanaşımı süresi verilen hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlar
İddianızı Yargıtay kararı, doktrin vs ile desteklerseniz, en çok ben sevineceğim.
Old 17-01-2012, 15:10   #11
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
İddianızı Yargıtay kararı, doktrin vs ile desteklerseniz, en çok ben sevineceğim.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9283
Karar: 2010/11533
Karar Tarihi: 10.06.2010
 
TAZM
İNAT DAVASI - BOŞANMADAN SONRA AÇILAN BOŞANMA SEBEBİNE DAYALI MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ - YABANCI İLAMIN TENFİZİ - ZAMANAŞIMI SÜRESİ - DAVANIN SÜRESİNDE AÇILDIĞI - ZAMANAŞIMI SEBEBİYLE RED KARARI VERİLMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU
ÖZET: Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Olayda, tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.
(4721 S. K. m. 174, 178) (5718 S. K. m. 54, 58)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, boşanmadan sonra açılan boşanma sebebine dayalı manevi tazminat (TMK m. 174/2) isteğine ilişkin olup, 07.05.2007 tarihinde açılmıştır.
Boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş, 09.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz (5718 s. MÖHUK m. 58/1). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TMK m. 178). Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye'de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkündür. O halde Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği tanıma kararının kesinleşmesi tarihinden başlar (2. HD'nin 15.07.2009 tarihli 2008/8466 esas 2009/14071 karar sayılı ilamı). Tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 17-01-2012, 15:49   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9283
Karar: 2010/11533
Karar Tarihi: 10.06.2010
 
TAZM
İNAT DAVASI - BOŞANMADAN SONRA AÇILAN BOŞANMA SEBEBİNE DAYALI MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ - YABANCI İLAMIN TENFİZİ - ZAMANAŞIMI SÜRESİ - DAVANIN SÜRESİNDE AÇILDIĞI - ZAMANAŞIMI SEBEBİYLE RED KARARI VERİLMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU
ÖZET: Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Olayda, tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.
(4721 S. K. m. 174, 178) (5718 S. K. m. 54, 58)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, boşanmadan sonra açılan boşanma sebebine dayalı manevi tazminat (TMK m. 174/2) isteğine ilişkin olup, 07.05.2007 tarihinde açılmıştır.
Boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş, 09.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz (5718 s. MÖHUK m. 58/1). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TMK m. 178). Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye'de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkündür. O halde Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği tanıma kararının kesinleşmesi tarihinden başlar (2. HD'nin 15.07.2009 tarihli 2008/8466 esas 2009/14071 karar sayılı ilamı). Tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

Bu kararın konuyla alakası bulunmamaktadır.
Old 17-01-2012, 16:37   #13
tiryakim

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Bu kararın konuyla alakası bulunmamaktadır.

Meslektaşım tarafından sorulan soruya göre bu karar konu ile ilgilidir diye düşünüyorum...

Sorulan soru ;

Alıntı:
Zaman aşımı Mahkemenin kararı verdiği tarihten mi yoksa kararın tebliği tarihinden mi itibaren işlemeye başlar?

Cevap tarafımdan eklenen yargıtay kararında gizli

Alıntı:
zamanaşımı süresi ..... kararının kesinleşmesi tarihinden başlar


Teşekkürler...
Old 17-01-2012, 17:00   #14
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9283
Karar: 2010/11533
Karar Tarihi: 10.06.2010
Paylaştığınız karar, Medeni Kanun'un 178. maddesine göre söz konusu olan zamanaşımı süresine ilişkindir.

"MADDE 178. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Ancak dikkat ederseniz soruda, bir mahkeme ilamı uyarınca talepte bulunabilmek için söz konusu olan genel manadaki zamanaşımı süresi sorulmaktadır.
Old 17-01-2012, 17:15   #15
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Paylaştığınız karar, Medeni Kanun'un 178. maddesine göre söz konusu olan zamanaşımı süresine ilişkindir.

"MADDE 178. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Ancak dikkat ederseniz soruda, bir mahkeme ilamı uyarınca talepte bulunabilmek için söz konusu olan genel manadaki zamanaşımı süresi sorulmaktadır.

Üstadım soruya göre cevap verdim...Soru çok açık bir soru değil bana göre...
Teşekkürler...
Old 17-01-2012, 17:34   #16
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Üstadım soruya göre cevap verdim...Soru çok açık bir soru değil bana göre...
Teşekkürler...
Soru açık olmayabilir ancak sunduğunuz kararın, tekrar ifade etmeliyim ki soruyla ilgisi bulunmuyor. MK 178. maddede düzenlenmiş olan husus, boşanmaya bağlı olarak talep edilebilecek hakların (örneğin nafaka) boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde zamanaşımına uğrayacağıdır. Diğer bir deyişle, boşanma davasında talep edilmeyen ve/veya hükme konu olmayan, hükmedilmemiş konularda talepte bulunabilmekle ilgili bir düzenlemedir. Oysa soruda, hükmedilmiş hususlarla ilgili talepte bulunabilme hakkının tabi olduğu zamanaşımı süresinin başlangıcı sorulmaktadır.

Saygılarımla..
Old 17-04-2012, 15:45   #17
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan keskinbalta
Mahkeme İlam Zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zaman aşımı Mahkemenin kararı verdiği tarihten mi yoksa kararın tebliği tarihinden mi itibaren işlemeye başlar?
Tebliğ tarihi yada karar tarihi hangisi
"Karar tarihinden itibaren" diye düz bir yanıt verebileceğim halde iki vitesli bir yanıt vereceğim:

Birinci Durum: Yargıtay'da zamanaşımı iddiası
Hâkimin karar verdiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra karar tebliğe çıkarsa bu durumda zamanaşımı iddiası temyiz nedeni olarak Yargıtay'da ileri sürülebilir.

Hâkimin dosyadan el çekmesinden itibaren 10 yıl sonra dava zamanaşımı süresi dolduğundan Yargıtay zamanaşımı yönünden davanın reddedilmek üzere bozulmasına karar verecektir.

İkinci Durum: İcrada zamanaşımı iddiası
Hâkimin karar verdiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra tebliğe çıkarsa ve "karar aleyhine verilmiş olan taraf", bu zamanaşımına uğramış kararı temyiz etmemiş olsa bile, ilam icraya konursa ilamın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini isteyebilir. (İİK 33-33A)

Özetle, ilamın zamanaşımına uğraması için kesinleşmesi gerekmez.

Açık Teşekkür:
Öğrencileri mezun olduktan kırk yıl sonra bile kitaplarıyla ders vermeyi sürdüren Sayın Hocam Baki Kuru'ya minnet duygularımla teşekkür ederim.

Saygılarımla
Old 17-04-2012, 15:58   #18
Av. Feyza Altun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan keskinbalta
Mahkeme İlam Zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zaman aşımı Mahkemenin kararı verdiği tarihten mi yoksa kararın tebliği tarihinden mi itibaren işlemeye başlar?
Tebliğ tarihi yada karar tarihi hangisi

Eğer kesinleşmesi gerekmeden icraya konulabilir kararlardansa hüküm tarihi.
Diğerlerindense kesinleşme tarihi olmalı
Old 17-04-2012, 16:16   #19
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Peitho Minerva
Eğer kesinleşmesi gerekmeden icraya konulabilir kararlardansa hüküm tarihi.
Diğerlerindense kesinleşme tarihi olmalı
Zamanaşımı ile kesinleşme birbiri ile ilgisiz iki ayrı konudur. Bu nedenle bu iki konu ayrı ayrı incelenmelidir.

Kesinleşmeden icraya konamayacak karara örnek olarak "taşınmazın aynı ile ilgili kararlar" hakkında kesinleşmeye bakmaksızın doğrudan zamanaşımına bakabiliriz:

Taşınmazın aynı ile ilgili kararlar zamanaşımına uğramaz. Kesinleşse bile uğramaz.

Saygılarımla
Old 17-04-2012, 16:18   #20
Av. Feyza Altun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Zamanaşımı ile kesinleşme birbiri ile ilgisiz iki ayrı konudur. Bu nedenle bu iki konu ayrı ayrı incelenmelidir.

Kesinleşmeden icraya konamayacak karara örnek olarak "taşınmazın aynı ile ilgili kararlar" hakkında kesinleşmeye bakmaksızın doğrudan zamanaşımına bakabiliriz:

Taşınmazın aynı ile ilgili kararlar zamanaşımına uğramaz. Kesinleşse bile uğramaz.

Saygılarımla

Old 19-04-2012, 12:58   #21
adasakini

 
Varsayılan Menfi tespit kesinleşme

Bende kesinleşmeden icraya konabilecek kararlarda karar tarihi, icra takibi için kesinleşme şartı bulunan kararlarda ise kesinleşme tarihi olması gerektiğini düşünüyorum. Misal menfi tespit davaları ve bu davalarda hükmedilen yargılama giderleri, alacağı talep hakkı olmadan zamanaşımı süresinin başlaması fikri hukukun temel ilkesiyle uyumsuz.
Old 19-04-2012, 14:31   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan adasakini
alacağı talep hakkı olmadan zamanaşımı süresinin başlaması fikri hukukun temel ilkesiyle uyumsuz.
Bu tartışma 72 yıl önce 43 kişinin katıldığı bir İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nda yapılmış ve sonuca bağlanmış:

Aşağıda sunduğum karara göre "On yıllık süre, icraya mahsus olmayıp, dava zamanaşımından başka bir şey değildir."

Kesinleşme icraya koyma açısından önemlidir. Halbuki on yıllık süre icraya has olmayıp, dava zamanaşımından başka bir şey değildir. Dolayısıyla icradan talep hakkı doğmasa da zamanaşımı işlemeye başlar. Kaldı ki "kararın tebliğe çıkarılmasını talep hakkını" on yıl boyunca kullanmayan taraf için, zamanaşımı, sizin deyiminizle "fikri hukukun temel ilkesine" aykırı düşmez.

Kararı okumadan önce Borçlar Kanunu'nun 135.maddesini hatırlamak gerekir:
Borçlar Kanunu
MADDE 135 - Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olunmuş ise yeni müddet daima on senedir.

YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1939/15 K. 1940/70 T. 11.4.1940

• HÜKÜMLE TEBLİĞ ARASINDA ON SENELİK SÜRE GEÇMESİ ( Temyiz İncelemesi Yapılıp Yapılamayacağı )

818/m.135


ÖZET : Hükümden itibaren 10 yıllık süre geçmişse bu yöndeki iddia nedeniyle zamanaşımının kesildiğine ilişkin iddia olmadıkça hüküm esastan incelenmez. Bu iddia varsa bunun incelenmesi için hükmün bozulması gerekir. DAVA VE KARAR : Hüküm tarihi ile tebliğ veya tebellüğ tarihi arasında on sene geçtiği halde bunun temyiz tetkikatına mani olamayacağı evvelce kabul edilerek karar verilmekte iken bu kere mümasil bir hadisenin tetkiki sırasında evvelki içtihada mübayin bir ekseriyet husule geldiğinden işbu mübayin içtihatların tevhidi Temyiz Birinci Hukuk dairesi Reisliğinden 20.3.1939 tarih ve 179 sayılı müzekkere ile istenilmesine mebni 11.4.1940 tarihine müsadif perşembe günü toplanan Heyeti Umumiyeye kırk üç zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve hadise bir kerre de Birinci Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan:
Ali Himmet; Müddetinde temyiz edilmiş ise tetkikat icrası lazımdır. Temyizde böyle bir tetkikat yapılamaz.
Şefkati; Bendenizce de bu işi Temyiz Mahkemesi yapamaz.
Fevzi; Vesile odu, bizim dairede emsali işler vardır. Ekseriyetle tetkikatı temyiziye icra edilir. Temyiz hükümden sonra dermeyan edilen iddia ile mukayyet değildir, dedik. Hüküm verilmiş, tebliğ tarihine kadar on sene geçmiş, buradaki hüküm müruruzamanıdır. İcraya gitmiş, icrada on sene geçmiş ise bu başkadır.
Vehbi; Her halde bu işi istisnai olarak bir nakız sebebi yapmak icap ediyor, gibi geliyor. Çünkü hüküm tasdik edildiği takdirde kabiliyeti infaziyesi kalmamıştır. Böyle bir iş hakkında temyiz tetkikatı yapılamaz. Nakz edilebilmek için esas tetkik olunmalıdır, Halbuki hükümden sonra tebliğ tarihine kadar geçen müddetin baliğ olduğu müruruzaman haddine istinat edilerek temyizen dermeyan edilen itiraz gözönüne alınırsa böyledir.
Şemseddin; Temyizde tetkik edilmesi lazımdır. Tetkik edip kararı verirsek temyiz ilamı icraya vazedilir teşevvüşatı mucip olur.
Hulusi; Müruruzaman def'an dermeyan olunursa nazara alınır. Şu halde katileşmemiş bir ilam hakkında dava müruruzamanı cereyan eder. Tebliğ muaraza değildir ki meni muaraza davası açılabilsin. Temyiz de bir davadır. Müruruzamanın mevcudiyeti tetkikatı selbeder. Bu tebliğin müruruzamandan sonra vukuu iddia edilir. Ne tetkik edebilir, ne de nakzedebilir. Gayrimenkul işleri tebliğ ile kat olunur. Temyiz Mahkemesini men eden bir şey yoktur. Derdimizi biz halledeceğiz. Müruruzamanı ve esbabı kat'iyesini tetkip edip karar verecektir.
Gayrimenkule ve menkule müteallik hükümleri tetkik etmek icap edermi? Bunda bir hususiyet vardır.
Hüküm tarihi ile tebliğ tarihi arasında müruruzaman varsa bu da dermeyan edilmiş ise tetkik etmeyecekmiyiz?
Hulusi; Temyiz Mahkemesine bir iş gelse taraflardan biri de Temyiz Mahkemesi bu işi tetkike salahiyetli değildir, derse Temyiz Mahkemesi tetki edemezmi? Tetkike mezun bulunduğu müruruzaman hakkında tetkikatını yapması lazım geldiği kanaatındayım. Müruruzamana uğramış bir iş ise temyizin böyle bir işle iştigali abes olur.
Böyle bir işi ne nakız ve ne tasdik ederiz.
Fevzi; Hüküm verildikten sonra diğer tarafa tebliğ edilmemiş, aradan on sene geçtikten sonra diğer tarafa tebliğ ettiriyoruz ve temyiz ediliyor ve bakıyoruz hakikaten on sene geçmiştir. Arkadaşlar diyorlarki tetkikat yapmayalım. Esasa müteallik itirazlarla beraber müruruzaman da dermeyan edilmiştir. Niçin bu hükmü tetkik etmeyeceğiz? Tetkikat yapmam, diyemeyiz, çünkü mevzuatımızda böyle bir şey yoktur. Müruruzaman iddiasına karşı diğer taraf yoktur. Veyahut geldi, dediki hükümden sonra borçlu bana muayyen zamanlarda tediyatta bulundu, derse ne yaparız? Bu müruruzaman ne gbi bir müruruzamandır? Bendenizce bu hüküm müruruzamanıdır. Biz böyle bir çere de bulduk. Tarafların asliye mahkemesindeki müdafaalariyle mukayyettir. Hükümden sonra böyle bir kayıt altında değildir. Bu hadiselerde asliyede dermeyan edilmeyen bir iştir. Nasıl tetkik ederiz? Mucibi nakız bir şey varsa nakız, hiç mucibi nakız bir şey yoksa tasdik ederiz. İcraya da kor. Diğer taraf icra tetkik merciine müracaatla bu müruruzamanı dermeyan edebilir. Yoksa bunun temyizen tetkikine imkan yoktur.
Fuat Hulusi; Bu dava müruruzamanıdır. Nakız vukuundan sonra asliye mahkemesi bu işi tetkik edemez. Çünkü Temiyze gelmek suretiyle bir merhale geçirilmiştir.
Şemseddin; Temyiz tetkikatı sırasında hükümden sonra hasıl olmuş bir hakikat vardır. Temyiz hakkını istimal eden bir şahsın bizim huzurumuza getirdiği bu işi tetkik etmeyiz, diyemeyiz. Usulü muhakemede temyize arzedilmiş bir evrakta sania vücuda getirilir ve hükme müessir bulunursa tashihi kararı mucip olur diyor. Böyle olunca Temyiz Mahkemesi ayni zamanda tahkik mahkemesidir. Hali sabıka irca usulü de bunu teyit eder. Temyiz Mahkemesi derki bu tetkik ve tetebbua muhtaç bir iştir. Diğer itirazlar varit değilse de müruruzaman hakkında tahkikat ve tetkikatta bulunmak üzere sırf bu cihetten bozarak mahkemeye gönderir.
İbrahim Etem; Zannediyorum biz buna mümasil bir işi ceza işlerinde Af Kanunu münasebetiyle hal etmiştik. Biz cezada müruruzaman hakkında düşme kararın da malum maddemizle veririz. Hukukta da Fevzi Beyin beyan buyurdukları mahzurları önlemek suretiyle şöyle bir karar verilebilir. Sair cihetin tetkikine mahal olmaksızın dermeyan edilen müruruzaman hakkında tetkikat yapılmak üzere mahalline göndeririz. Yoksa müruruzamana uğrayan bir davanın esasını asla tetkik edemeyiz. Bunu tetkik etmek demek kabiliyeti infaziyesini kabul demektir.
Ali Himmet; Müruruzaman olmayan işlerden bahsettikten sonra müruruzamana uğrayan işlere geçerek, bu gibi davalar dava müruruzamana uğrayan işlere geçerek, bu gibi davalar dava müruruzamanı değildir. Çünkü bir defa görülen dava bir daha görülemez. Bu dava müruruzamanıdır. Hadisemizde olduğu gibi bir iş zımnında mahkemeye müracaat ederse Temyiz Mahkemesi şahit dinleyemez, tatbikat yapamaz. Buna imkan yoktur. Tetkiki müruruzaman hakkında icra dairesinde sebkedecek iddianın istimaına asla mani değildir. Hali sabıka ircalarda evrak üzerine tetkikat yapılır. Dava müruruzamanları mahkemelerde ve hüküm müruruzamanları da icrada dermeyan edilecek hususattandır. Bendenizce mümüruruzaman iddialarını Temyiz Mahkemesi hiç tetkik etmemek lazımdır. Hükümden sonra müruruzaman olmuş, olmamış bunu Temyiz tetkik edemez. Hakkın sukutu demek tenfiz müruruzamanı demektir.
Şefkati ; Usulün 380 nci maddesini gözönünde tutarak Temyizin bu gibi temyiz taleplerini tetkik etmesi lazımdır.
Cevat; Müruruzaman ibra, eda ve takas gibi deynin sükutu sebeplerindendir. Ve bunlar Borçlar Kanununun ( Deynin sukutu sebepleri ) fashı meyanında zikredilmişlerdir. Çünkü deyni ıskat hususunda aralarında bir fark yoktur.
Nasılki bir hüküm sadır olduktan sonra borcun eda edildiğine dair bir makbuz veya ibra olunduğuna dair bir ibaraname rabt ile temyizi dava eden mahkumunaleyhin bu def'i Temyiz Mahkemesince nazarı dikkate alınmaz ve nazarı itibara alınması icra dairesine bırakılırsa ilamın müruruzamana uğradığı hakkındaki itirazda temyizen nazara alınamaz. Bunların hepsinin illeti müşterekesi bu kabil defilerin, def'üddef'e ve binnetice muhakeme ve mürafaalara ihtiyaç göstermesinden ve Temyiz Mahkemesinin ise bunları tetkik edebilmesine imkan bulamayacağından neşet eder. Binaenaleyh Mahkemei Temyizin hükümden sonra vaki müruruzamanları tetkik edemiyeceği reyindeyim, demeleriyle:
Neticede;
Borçlar Kanununda müruruzaman borçların sukutu sebepleri arasında zikredilmekle beraber mezkur kanunun 125. ve müteakip maddelerinde davaya dahi izafe olunmuştur. Bu noktada müruruzaman tediye, takas ve saire gibi sukut sebeplerine nazaran bir fark arzeder. Şöyle ki, diğer sukut sebepleri yalnız borca taalluk etmekle davanın dinlenmesine mani değilken müruruzaman def'i davanın ve muhakemenin herhangi safhasında dermeyan edilirse evvel beevvel tetkik ve halledilmek ve def'in sıhhati tahakkuk ettiği surette artık esas hakkında muhakemeye ve tetkikata devam olunamayıp davanın düşmüş olduğuna karar verilmek lazım gelir.
Mezkur kanunun 135. maddesinin son fıkrasında borcun bir hüküm ile sabit olması hali bir senette ikrarı halinden farksız olarak beyan edilmesinden de anlaşılacağı üzere dava müruruzamanının kat'i sebeplerinden biri olan hükümle kesilmiş bulunan müruruzaman müddeti her ne olursa olsun hükümden sonra başlayan yeni müruruzaman müddeti daima on sene olmakla beraber bu dahi icraya mahsus olmayıp dava müruruzamanından başka bir şey değildir.

Tevhidi içtihada arzedilen hadiselerde temyiz edilen hükümlerin ilamları taraflara tebliğ edilinceye kadar on sene ve daha ziyade müddet geçmiş olduğu iddiası Temyiz Mahkemesine arzedilmiş bulunmaktadır. Çünkü müruruzaman iddiaya nazaran hükümden sonra vaki olmuştur. Temyiz Mahkemesinin kendisine dermeyan edilen bu müruruzaman defini nazara almayıp hüküm ilamının esasını tetkike girişmesi ve müruruzaman def'inin tetkikini ilamın tasdiki halinde icra dairesine, bozulması takdirinde mahkemeye bırakması kabul edilemez. Çünkü dava müruruzamanı davanın esası hakkında her türlü muhakemeye ve temyizen dahi tetkikat icrasına manidir.

SONUÇ : Temyiz Mahkemesi hüküm ile tebliğ arasında on sene veya daha ziyade bir müddet geçmiş olduğunu öğrenmişken ilamı tasdik yahut esasa müteallik noktalardan nakzedemez. Onun için temyiz dairesi hükümden sonra müruruzaman vaki olduğu yolundaki iddiayı hüküm ile tebliğ tarihlerine göre varit görürse ilamın esası hakkında tetkikata girişmeyip şayet diğer taraftan müruruzamanı kat eden tediye ve saire gibi tahkika muhtaç sebepler ileriye sürülürse bunlar mahkemece tahkik ve tetkik olunmak üzere ilamı bozması lazımdır. ( 11.4.1940 )

(Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası)
Old 19-04-2012, 19:53   #23
adasakini

 
Olumlu

Evet haklısınız bu konuda üstat http://www.turkhukuksitesi.com/images/icons/icon14.gif
" ... zamanaşımı süresinin başlaması fikri hukukun temel ilkesiyle..." cümlesini yazarken fikri kelimesinden sonra unuttuğum virgüle dikkat çektiğiniz içinde teşekkürler Türkçe Hocamda bu konuda çok uyarı yapardı ama işte sonuç Eklediğiniz karar güzel ve bir o kadarda ilginç fakat sözlüğümü tekrar çıkartmama sebep oldu
Old 19-04-2012, 20:07   #24
adasakini

 
Varsayılan

Ve tartışma konusuna gelecek olursak; madde 135 deki sabit olan hüküm kavramını ve yargıtayın onama veya karar düzeltme kararlarının da birer mahkeme kararı olduğunu varsayarsak kesinleşme tarihininde bu tartışmada yer alabileceğini düşünmekteyim. Hukukçu sayısı + 1 fikirYargıtay içtihatı birleştirme kararlarının şekli bağlayıcılığını elbette tartışmıyorum ama maddi bağlayıcılığı olmaması gerektiğini de kesinlikle tartışmıyorum.
Old 05-01-2016, 16:09   #25
Av.İrem1084

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

15.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/1888
Karar: 2015/69
Karar Tarihi: 13.01.2015
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – HÜKMÜN VERİLDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN ON YIL GEÇTİKTEN SONRA ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI – İLAM ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ OLSA BİLE TEMYİZ EDİLİP YARGITAY TARAFINDAN BOZULMADIKÇA DAVANIN TEKRAR ELE ALINIP ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDEDİLEMEYECEĞİ

ÖZET: Mahkemece verilen 06.09.2002 tarihli karar davacı vekiline 30.10.2013 tarihinde, davalı belediyeye ise 11.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili on yıllık süresinin geçmesi nedeniyle hükmün zamanaşımına uğradığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir. Hüküm tarihi ile taraflara tebliğ tarihi arasında on yıldan fazla süre geçmiştir. Hüküm, verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. Bu sürede zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı da kanıtlanamadığından mahkeme kararı zamanaşımına uğramıştır. Mahkeme, verilen hükmü kendiliğinden değiştiremez. İlam zamanaşımına uğramış olsa bile temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulmadıkça davayı tekrar ele alıp zamanaşımı nedeniyle reddedemez. İlamın zamanaşımına uğradığı gözetilerek yeniden hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.

(818 S. K. m. 135) (YİBK 11.04.1940 T. 1939/15 E. 1940/70 K.)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili talebiyle yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Davacı vekili davasında davacı yüklenicinin davalı belediyeden stabilizeyol çalışmasına ilişkin yapılan ihale sonucu taraflar arasında 09.07.1998 tarihli protokolün düzenlendiğini, davalı yüklenicinin işi tamamladığını, ancak iş bedelinin eksik ödenmesi sebebiyle davalı aleyhine yapmış olduğu icra takibine de itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini istemiştir. Davalı iş sahibi ise savunmasında; davacının protokol hükümlerine uymadığını, belediyeye iş yapmadığını ve iş bedeli alacağının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalı belediyenin iş bedelini ödediğini ispat edemediği, davacı şirketin almış olduğu ihale neticesinde yaptığı işlerden dolayı 12.649,00TL alacaklı olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemece verilen 06.09.2002 tarihli karar davacı vekiline 30.10.2013 tarihinde, davalı belediyeye ise 11.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili on yıllık süresinin geçmesi nedeniyle hükmün zamanaşımına uğradığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir. Hüküm tarihi ile taraflara tebliğ tarihi arasında on yıldan fazla süre geçmiştir. Zaman bakımından uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 135/2. maddesi gereğince hüküm, verildiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrar. Bu sürede zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı da kanıtlanamadığından mahkeme kararı zamanaşımına uğramıştır. 11.04.1940 tarih 1939/15 Esas ve 1940/70 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca mahkeme, verilen hükmü kendiliğinden değiştiremez. İlam zamanaşımına uğramış olsa bile temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulmadıkça davayı tekrar ele alıp zamanaşımı nedeniyle reddedemez. İlamın zamanaşımına uğradığı gözetilerek yeniden hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.01.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
Old 19-06-2018, 14:55   #26
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/7796
K. 2014/8478
T. 28.4.2014
• İLAMA BAĞLI ALACAKTA ZAMANAŞIMI ( İlam Verildiği Tarihten İtibaren On Yıl İçinde Borçluya Tebliği Edilirse Bu Tebliğ Tarihinden İtibaren Yeni Bir On Yıllık Zamanaşımı Süresinin Başlayacağı - Borçlunun Hükmü Temyiz Etmesi Halinde Hükmün Yargıtayca Onanması Sonrasında Kesinleşirse On Yıllık Zamanaşımı Süresinin Hükmün Kesinleşmesinden İtibaren Başlayacağı )
• BİR SENETTE İKRAR EDİLMİŞ VEYA BİR HÜKÜM İLE SABİT OLMUŞ BORÇ ( On Yıllık Zamanaşımına Tabi Olduğu - İlamın On Yıl İçinde Borçluya Tebliğ Edilmesi Halinde Tebliğden İtibaren Borçlu Tarafından Temyiz Edilmesi Halinde Onama Sonucu Kararın Kesinleşmesinden İtibaren On Yıllık Yeni Zamanaşımı Süresinin Başlayacağı )
2004/m. 39
818/m. 135
6098/m. 156
ÖZET : İlam verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse bu tebliğ tarihinden itibaren yeni bir on yıllık süre başlar. Borçlu bu hükmü temyiz eder ve hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşirse on yıllık zamanaşımı süresi hüküm kesinleştiği tarihten itibaren başlar.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Şikayete konu edilen Ordu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/6761 Esas ( yeni esası ) sayılı takip dosyasında Mesudiye Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/57 Esas 2002/71 Karar sayılı ilamına dayanılarak ilamlı takibe geçilmiş, borçlu İcra Mahkemesi'ne başvurusunda takip dayanağı ilamın İİK'nun 39. maddesine göre zamanaşımına uğradığından icra emrinin iptalini ve takibin geri bırakılmasını istemiş, Mahkemece takibin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, icra emrinin iptaline ve takibin geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

818 sayılı BK'nun 135/2. maddesinde ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 156. madde ) "borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir" İİK'nun 39. maddesinde ise "ilama müstenit takip son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar" hükümlerine yer verilmiştir. İlam verildiği tarihten itibaren on yıl içinde borçluya tebliğ edilirse bu tebliğ tarihinden itibaren yeni bir on yıllık süre başlar. Borçlu bu hükmü temyiz eder ve hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşirse on yıllık zamanaşımı süresi hüküm kesinleştiği tarihten itibaren başlar. ( Prof. Dr. B. Kuru İcra İflas Hukuku 3. Baskı Cilt III Sayfa 2178 )

Somut olayda takip dayanağı ilam 4.7.2000 karar tarihli olup, hükmün davalı vekilinin yokluğunda verildiği, ilamda kesinleşme şerhinin olmadığı ve İcra Mahkemesi'nce ilamın davalıya tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; ilamın verildiği Mahkemeden ilamın davalıya tebliğ edilip edilmediği sorularak yukarda açıklanan yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında değerlendirme yapılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366 ve 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve İİK'nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 28.4.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı İçtihat Bankası
Old 21-06-2018, 21:27   #27
guney1988

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım bir de şöyle bir karar var umarım işinize yarar...

MAHKEME İLAMLARI KARARIN VERİLDİĞİ GÜNDEN İTİBAREN 10 YIL GEÇMEKLE ZAMANAŞIMINA UĞRAR.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3515
K. 2011/3398
T. 30.3.2011
• MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ ( İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• ZAMANAŞIMI ( Maddi Tazminat İstemi - İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı/Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• İLAMIN ZAMANAŞIMINA UĞRAMA SÜRESİ ( 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
2004/m.39/1
818/m.135/2

ÖZET : Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. İcra ve İflas Yasası'nın 39/1 ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar, dava tarihine göre 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı Şemdinli Maliye Hazinesi ve diğeri aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçeyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 6.1.2011 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, 150 adet küçükbaş hayvanına kaçakçılık suçu sebebiyle el konarak yediemine teslim edildiğini, ceza mahkemesinde delil yetersizliğinden beraat ettiğini ve hayvanların kendisine geri verilmesine karar verildiğini, bu karar tebliğ edilmediği gibi hayvanların da geri verilmediğini belirterek, hayvanlara el konulduğu tarihten itibaren senelik doğurma, çoğalma, yün ve süt gibi beklenen kar oranları hesaplanarak, yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.

Davalılar ise, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Yerel mahkemece, davacının küçükbaş hayvanlarına el konulduğu 8.5.2000 gününden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, istemin zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, kaçakçılık suçu nedeni ile yargılanan davacının küçükbaş hayvanlarına da el konulduğu; yapılan ceza yargılaması sonunda delil yetersizliği sebebiyle davacının beraetine ve 150 adet küçükbaş hayvanın kendisine geri verilmesine ilişkin Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.6.2001 gün ve 2001/56-88 Sayılı kararının, Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 23.9.2002 tarihli kararı ile onanarak kesinleşip "ilam" niteliğini kazandığı anlaşılmaktadır.

İcra ve İflas Yasası'nın 39/1. ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar 5.6.2001 gününde verildiğine göre, dava tarihi 28.1.2009 günü 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde geri verilmesine, 30.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-06-2018, 12:22   #28
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan guney1988
Sayın Meslektaşım bir de şöyle bir karar var umarım işinize yarar...

MAHKEME İLAMLARI KARARIN VERİLDİĞİ GÜNDEN İTİBAREN 10 YIL GEÇMEKLE ZAMANAŞIMINA UĞRAR.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/3515
K. 2011/3398
T. 30.3.2011
• MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ ( İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• ZAMANAŞIMI ( Maddi Tazminat İstemi - İlamlar Kararın Verildiği Günden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı/Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
• İLAMIN ZAMANAŞIMINA UĞRAMA SÜRESİ ( 10 Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı - Davacının Asıl Alacağa Bağlı Olarak İstediği Fer'i Alacaklar da Asıl Alacağın Bağlı Olduğu Zamanaşımı Süresi İçinde İstenebileceği )
2004/m.39/1
818/m.135/2

ÖZET : Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. İcra ve İflas Yasası'nın 39/1 ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar, dava tarihine göre 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı Şemdinli Maliye Hazinesi ve diğeri aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçeyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 6.1.2011 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, 150 adet küçükbaş hayvanına kaçakçılık suçu sebebiyle el konarak yediemine teslim edildiğini, ceza mahkemesinde delil yetersizliğinden beraat ettiğini ve hayvanların kendisine geri verilmesine karar verildiğini, bu karar tebliğ edilmediği gibi hayvanların da geri verilmediğini belirterek, hayvanlara el konulduğu tarihten itibaren senelik doğurma, çoğalma, yün ve süt gibi beklenen kar oranları hesaplanarak, yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.

Davalılar ise, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Yerel mahkemece, davacının küçükbaş hayvanlarına el konulduğu 8.5.2000 gününden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, istemin zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, kaçakçılık suçu nedeni ile yargılanan davacının küçükbaş hayvanlarına da el konulduğu; yapılan ceza yargılaması sonunda delil yetersizliği sebebiyle davacının beraetine ve 150 adet küçükbaş hayvanın kendisine geri verilmesine ilişkin Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.6.2001 gün ve 2001/56-88 Sayılı kararının, Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 23.9.2002 tarihli kararı ile onanarak kesinleşip "ilam" niteliğini kazandığı anlaşılmaktadır.

İcra ve İflas Yasası'nın 39/1. ve Borçlar Yasası'nın 135/2. maddelerine göre ilamlar kararın verildiği günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 150 adet küçükbaş hayvanın davacıya geri verilmesine ilişkin "ilam" niteliği kazanan karar 5.6.2001 gününde verildiğine göre, dava tarihi 28.1.2009 günü 10 yıllık "ilam" zamanaşımı henüz geçmemiştir. Davacının, asıl alacağa bağlı olarak istediği fer'i alacaklar da asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi içinde istenebilir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde geri verilmesine, 30.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yukarıda 5 no.lu mesajda bu kararı ben paylaşmıştım.
Old 22-06-2018, 21:47   #29
guney1988

 
Varsayılan

Çok mesaj vardı kaçmış gözümden kusura bakmayın
Old 02-03-2022, 20:27   #30
Av.Hamdi Özkaya

 
Varsayılan

Arkadaşlar, ilama dayalı takibin zamanaşımına uğraması ile ilamın zamanaşımına uğraması farklı konulardır. İlama dayalı takibin zamanaşımına uğraması İİK 39/1. m., İlamın zamanaşımına uğraması İİK 33/a. m. sinde düzenlenmiştir. Şekli olan takip hukuku bakımından İİK 39/1 çok dar bir madde olup, 10 yılda takip edilmeyen ve bu sebeple iptal edilen takip yerine aynı ilamla ilgili yeni bir ilamlı takip açılabilir. Çünkü bir ilama dayalı alacağın zamanaşımını kesen icra takibi ve icra takibi işlemleri dışında daha pek çok sebep vardır. Mesela borçlunun borç ikrarı, borçlunun açtığı bir davada, ilam alacağının def'i olarak ileri sürülmesi vs.Mesela takibe koyduğunuz ilamla ilgili borçluya takip tarihinden 5 yıl sonra telefondan bir mesaj atsanız ve ilamı ve takibi ne zaman ödeyeceksin diye sorsanız, o da "durumum müsait değil en kısa zamanda ödeyeceğim dese" bu borç ikrarı olup, o güne kadar geçen 5 yıllık zamanaşımı kesilir ve tekrar bir 10 yıllık zamanaşımı başlar. Bu hususa çok dikkat etmek gerekir
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kısmen Bozma - Açılmamış Sayılma- İlam zamanaşımı mercetin Meslektaşların Soruları 3 05-01-2012 17:49
tazminat davasında zamanaşımı ve görevli mahkeme gencerx07 Meslektaşların Soruları 11 16-12-2011 20:53
ayıplı malda zamanaşımı süresi ve görevli mahkeme burcu_ Meslektaşların Soruları 7 16-10-2010 12:33
Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması-Karar ve İlam Harcı Kemosabe Meslektaşların Soruları 1 02-10-2009 15:48
Yabancı Mahkeme ilamı/ tenfiz/ zamanaşımı/ icra Av.Ufuk Bozoğlu Meslektaşların Soruları 33 04-06-2009 21:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11850691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.