Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Çocuk ve Cinsel İstismar

Yanıt
Old 23-08-2006, 23:52   #1
Admin

 
Varsayılan Çocuk ve Cinsel İstismar

Çocuk ve Cinsel İstismar
Gülümser Gültekin AKDUMAN, Canan RUBAN, Dr.Barış AKDUMAN, Dr.İrfan KORKUSUZ
Ülkemizde, cinsel istismar terimi hukuksal boyutta birçok cinsel güdülü eylemi kapsamakta olup, suç sayılan bu tip eylemler Türk Ceza Kanununun ilgili bölümlerinde ele alınmaktadır. Cinsel istismara uğradığı iddia edilen çocuktan; doktora başvurduktan sonra alınacak bilgi son derece önemlidir. Yapılacak görüşme ön yargıdan uzak olmalı ve yönlendirici olmamalıdır. Yetersiz bilgi yasal karar verilmesini, bir başka deyişle çocuğun korunmasını engellerken yönlendirici bir görüşme ise suçsuz bir kişinin zarar görmesine yol açacaktır. Hastanın fiziksel muayenesinin yapılması, örneklerin alınması ve fotoğraf çekilmesi konusunda hem çocuğun, hem de ailesinin mutlaka aydınlatılmış onamı alınmalıdır. Çalışmada konunun önemini ve ciddiyetini vurgulayarak, bu konudaki eksiklikleri göstermek ve ilgili çevrelerin dikkatini çekmek amaçlanmıştır.
http://www.adlibilimciler.org/belgedergi/adlipsikiyatri20050109.pdf
Old 24-08-2006, 16:30   #2
Av.Elvan Akkaya

 
Rahatsiz



Çocuğa cinsel istismar
İzmir’de erkek çocukları para karşılığı cinsel ilişkiye zorlayan bir çetenin çökertilmesiyle, çocuklara yönelik cinsel istismar konusu tekrar gündeme geldi.



Tülay Sağlam NTV-MSNBC
Güncelleme: 10:18 tsi 05 Nisan 2006 Çarşamba

İSTANBUL - İzmir’de aralarında sokakta yaşayanların da bulunduğu bir grup çocuk Cumhuriyet Başsavcılığı’na, kendilerini kandıran bir şebeke tarafından çıplak fotoğraf ve görüntülerinin çekildiğini belirterek başvuruda bulundu. İzmir polisinin operasyonuyla çocuk porno çetesi çökertildi. Çete üyeleri, yaşları 12 ile 17 arasında değişen erkek çocukların çıplak fotoğraflarını çekmek ve çocukları para karşılığı zengin erkeklerle cinsel ilişkiye zorlamakla suçlanıyor. En son İzmir’de yaşanan bu olay, dikkatleri bir kez daha çocuğa cinsel istismar konusuna çekti.
Old 24-08-2006, 16:38   #3
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan Alo 183 Aİle,kadin, Çocuk Ve ÖzÜrlÜ Sosyal Hİzmet DaniŞma Hatti

ALO 183 AİLE, KADIN, ÇOCUK VE ÖZÜRLÜ SOSYAL HİZMET DANIŞMA HATTI

2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile hizmet veren Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin doğrudan ilgilendiği bir konu olan ihmal ve istismar olaylarına anında müdahale etmek gerekli psikolojik, sosyal ve yasal işlemlerin başlatılmasını sağlamak, kamuoyunu bu konuda duyarlı hale getirmek amacıyla merkezi Ankara'da olan ve Türkiye'deki tüm illerden gelen başvuruları cevaplamak üzere “ALO 183 AİLE, KADIN, ÇOCUK VE ÖZÜRLÜ SOSYAL HİZMET DANIŞMA HATTI” kurulmuş, Bakanlık Makamının 25.10.2005 tarih ve 1450 sayılı Oluru ile de Özürlüler İdaresi Başkanlığı bünyesinde hizmet vermeye başlamıştır.

Korunmaya Muhtaç Çocuk,
İhmal - İstismar Vakası,
İhmal - istismar vakaları ile, korumaya muhtaç çocuklar kapsamına alınan ihbarlar doğrultusunda meslek elemanları tarafından yerinde inceleme yapılmakta, sosyal incelemeleri hazırlanan çocuklardan acil korunma altına alınması gerekenler Acil Valilik Oluru ile korunma altına alınmakta, hemen akabinde koruma kararı çıkartılma işlemleri başlatılmaktadır.

Şiddete Uğrayan Kadın, Çocuk,
Ücretsiz Kreş,
Çalışan Çocuk İhbarı, Sokakta Yaşayan Çocuk İhbarı ;
Madde bağımlısı çocuklar ile sokakta çalışan/yaşayan çocuklara yönelik hizmet veren çocuk ve gençlik merkezleri hakkında bilgi verilmekte, ihbarların gerek bu merkezlere, gerekse İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine yapılabileceği bildirilmektedir. Acil ihbarlar meslek elemanlarınca yerinde değerlendirilmekte ve hazırlanan sosyal inceleme raporları doğrultusunda çalışmalar başlatılmaktadır. Ayrıca; bu kapsamda gönüllü çalışma talepleri çocuk ve gençlik merkezlerine yönlendirilmekte, nakdi bağış yapmak isteyen müracaatçılara SHÇEK Genel Müdürlüğü’ne ait banka hesap numarası verilmektedir.


Gönüllü Çalışma ;
Gönüllü olarak çalışma talepleri çocuk yuvaları, yetiştirme yurtlarına yönlendirilmekte, ayni bağışlar için kuruluş adres ve telefonları bildirilmektedir.
Old 06-11-2006, 17:34   #4
Av.Elvan Akkaya

 
Mutsuz Çocuk ve Cinsel Şiddet

günlerdir türk kamu oyu 17 aylık bebeğe yapılan tecavüz skandalını tartışıyor.
biz hukukçular da tabi.
peki bu ilk midir?
ne yazık ki hayır. ve son olması için neler yapılmakta meçhul...

bu ve bunun gibi daha bir çok çocuk istismarı var dünya üzerinde.
fiziki ve ruhsal yönden kendini savunamayacak olan bu çocuklar sapkınlar için bulunmaz fırsat olarak görülüyorlar.

cinsel dokunulmazlığa ve vücut bütünlüğüne karşı gerçekleştirilen bu işkencelere karşılık uygulanabilecek ceza var mıdır?
peki bizim yasalarımız bu konuda ne gibi düzenlemeler getirmiştir?

Alıntı:
Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar

Kasten yaralama

MADDE 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama

MADDE 87. - (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.

(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,


Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olamaz.

(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Eziyet

MADDE 96. - (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı,

İşlenmesi hâlinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar

Cinsel saldırı

MADDE 102. - (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

(5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocukların cinsel istismarı

MADDE 103. - (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;

a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,

Anlaşılır.

(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.


şimdi hukukçu meslektaşlarımı bu cezaların infazı hakkında görüş bildirmeye davet ediyorum.şayet infaz aşamasına gelinebilirse demir parmaklıklar arasında kalacakları asgari süre hesaplandığında TCK da belirlenen bu cezalardan çok uzak sonuçlar ortaya çıkacaktır.ceza yasalarından önce infaz yasamızda caydırıcılık açısından düzenleme yapılmalıdır.

tartışılan bu olayda henüz yargılama yapılmamıştır.suçu kimin işlediği yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. ki bu olayda kimseye ceza verilmeden dosyanın kapanması ihtimali de mevcuttur. zira bazı çevrelerce , çocukta ve eşyalarında bulunan suç delillerinin , olayın adli makamlara intikal etmesinden önce yok edildiği ihtimali üzerinde durulmaktadır. Çocukta sperm örneği bulunamazsa ve şüphelilerden alınan örneklerle uyuşma sağlanamazsa ne yazık ki beraat edebileceklerdir.

ve son olarak;
bu tür vahim olayları medyada yer aldığı süre boyunca dikkate almaktansa sürekli bir ilgi yaratmalıyız.çocuklar geleceğimiz.geleceğimize önem veriyorsak çocuklarımıza önem vermeliyiz.


saygılarımla...
Old 08-11-2006, 13:29   #5
Av.Elvan Akkaya

 
Mutsuz ben daha çocuktum...

DİKKAT 18 YAŞ ALTI İÇİN SAKINCALIDIR..
.
.
"Ben yaşamak istiyordum. Ben daha çocuktum. Neden yaptınız bunu bana.."
.
.
Arabamdan indim. Ağaçlık alana doğru yürüyorum. Yürürken çimenlerin uzunluğundan ayakkabılarımı göremiyorum. Ormanın en kuytu yerine, içimde anlam veremediğim, yüreğimi karanlıklar içinde bırakan bir kederle yürüyorum. Olay yerini koruma altıma alan polisler beni görüp selam verdikten sonra, hemen arkasını dönüp, eliyle gözyaşlarını silmeye çalışıyor. Biraz ileride Adli Tıp Savcısı ve Ağır Suçlar Amiri ve Adli Tıp Doktoru duruyor. Daktilo çıkarıldı yazılmaya başlandı.
2005 günü x Eyaleti x şehrinde x koruluğunda 4 yaşlarında bir kız çocuğunun cesedinin bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay mahalline gelindi. Olay mahallinde Adli Tıp Savcısı Operatör Doktor ve Emniyet Müdürü ve Kriminal Uzman eşliğinde inceleme başlatıldı.
.
.
Emniyet Müdürü; U.H.
"Yapmış olduğumuz tetkikte cesedin, x caddesi no 22 noda oturan A.S. isminde bir kız çocuğuna ait olduğunu, biraz ileride bulunan evinin önünden kendi rızası ile alınarak, koruluk kenarına götürüldüğünü tespit ettik. Olay yerinde bir adet X marka yarısı yenmiş çikolata bulundu. Suçun işlendiği yol güzergahında yaptığımız araştırmada, yeşillik alanda sanığa ait olan tek ayak izi bulunmakta ve bu da çocuğun yeşil alana kadar istekli yeşil alanda ise kucakta zorla getirildiğini doğrulamaktadır." (ağlamaklı bir ses tonu ile) gördüğüm bu vahşete yaşım gereği dayanamıyorum. İlgili geniş raporu makamımda yazıp göndereceğim.
.
.
Kriminal Uzman; C.A
"olay yerinde yeşil çimenlerin üzerinde dört yaşlarında, çıplak kız bedeni vardı. Yanına yaklaştığımda sol göğsü üzerinde dört ısırık olduğu, ısırıkların üçünün çanlıyken meydana getirildiği, son ısırığın ise öldükten sonra yapıldığını tespit ettim. Bütün deliller olayın zorla yapıldığını göstermektedir. Yerde bir adet X nüfusuna kayıtlı halen X Eyaletinde ikamet eden T.H şahsın iş kimlik cüzdanı bulunmuş, sanık yakalanmış, sanık üzerinde yapılan incelemede dizlerinin çimenlerden yeşil renkte olduğu, diş izlerinin röntgende çekilerek yapılan işlemden sonra ceset üzerindeki izlerle aynı olduğu tespit edilmiş ve sonunda sanık suçunu, ceza indiriminden yararlanmak için itiraf etmiştir.
.
.
Adli Tıp Doktoru C.V
makdulenin ensesinde morluk olduğu, ensesinden tutularak, olay yerine zorla getirildiği, dört yaşındaki küçük kıza hunharca tecavüz edildiği, küçük kızın cinsel organının ve midesinin sanığın cinsel organı tarafından parçalandığı, henüz daha canlıyken organlarındaki parçalanmadan dolayı yoğun miktarda kanamanın başladığı, cinsel organının açıkta olduğu ve kapanmadığı görüldü. Bu da kızın öldükten sonra da tecavüze devam edildiğini göstermektedir. (ağlayarak) Olayla ilgili detayları ekte sunacağım.
.
.
Olay yerine polisler tarafından getirilen sanığın ön ifadesi;
"Ben evde bilgisayarımda gelen maillerimi kontrol ediyordum. Bir mailde "EN GÜZEL ÇOCUK PORNO SİTELERİ BURADA. TIKLAYINIZ" yazıyordu. Açtım baktım küçük yaşta kız çocuklarının çıplak fotoğrafları vardı. ve tahrik oldum. Evimin önünde oynayan 4 Yaşındaki A.S isimli kızı kandırarak koruluğa götürdüm ve orada tecavüz ettim. Öldüğünü görünce kaçarak eve geldim."

Dokuz polis, bir savcı, bir kriminal uzman, bir adli doktor, çocuğun cesedini kaldırırken, onun yüzündeki meleksi ifadeye takılıp kalmıştı.
Ölüm uykusuna dalmış çocuğun gözleri, yarı açık ve acılar içinde yaşama veda etmişti. Sanki halen gülümsüyormuş gibi duran yüzü."Ben yaşamak istiyordum. Ben daha çocuktum. Neden yaptınız bunu bana.. Ne istediniz benim bedenimden.. Oyunlarım yarım kaldı" dercesine bakıyordu ve herkes ağlıyordu.
Sessizlik kurşun gibi ağırdı. Vuruyordu herkesi yüreğinden. Sessizlik çok şeyi anlatıyordu.
Old 08-11-2006, 13:33   #6
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan Çocuk ve Cinsel Şiddet

Çocukların Cinsel Amaçlı Kötüye Kullanılmaları (Cinsel Taciz)
Hususunda Anne ve Babalara Öğütler:
.
.
Çocuklarınızı Bu Konularda Uyarın!!!
.
Çocuklarınızın sizlere her konuda güvenmeleri ve her türlü sorunlarını sizlerle konuşabilmeleri çok önemlidir. Çevredeki yabancı şahıslara karşı çocukların daha dikkatli olmaları ve fazla güvenmemeleri yolunda eğitilerek uyarılmaları gerekmektedir. Çocuklarınızın evden çıktıktan sonra nerelere gittiği ve kimlerle oynadığını bilmelisiniz. Çocukların akşam belli bir saatte evde olmaları konusunda diğer ailelerle mutabakata varınız.
.
Aile Olarak Şu Hususları Bilmelisiniz.
.
Çocukları yakından ilgilendiren her türlü tehlike hakkında, kendilerinin bilgilendirilmeleri çok önemlidir. Buna cinsel bilgilendirme de dahildir. Polis kayıtlarında tecrübe ile sabittir ki; Çocukların cinsel tacize maruz kalmalarının önlenmesi ancak onlara bu konuda öğüt verilmesi ve bazı prensiplerin kazandırılması ile mümkündür..
.
Çocuklarınıza Hangi Öğütleri Vermelisiniz.
.
Tehlike her yerde bulunmaktadır; okul yolunda, park yakınlarında, eve dönüşte, spor sahalarının yakınlarında, arkadaşlarının evine gelip giderken... Tehlikenin bulunabileceği yerler hakkında çocuklarınızı aydınlatın.. Önce iyi ve kötü milli ve ahlaki değerlere göre telkin edilmeli, öğretilmeli, İyi fiilde bulunma aleni olarak takdir edilmeli. Kötü fiil, başkalarından misal verilerek kötülenmeli, Hataları sebebiyle devamlı azarlanmamalı.
Tanımadıkları şahıslardan para veya hediye almamaları, Yabancı şahıslarla herhangi bir yere gitmemeleri, yardım talebinde bulunan yabancılara da yardım etmemeleri, kesinlikle yabancıların arabalarına binmemeleri. Çocukların düzenli olarak takibi onlara dikkat edilmesi ve onlarla beraber olunması da cinsel tacizi önleyen unsurlar arasındadır.
Çocuklarla sürekli konuşarak bu tehlike hakkında onları uyarmanız sonucunda daha duyarlı olmalarını ve kendi kendilerini kontrol etmelerini sağlayacaksınız. yalnız kaldıklarında, tanımadıkları kimseye kapı açmamaları. Telefonda yabancı kimselere bilgi vermemeleri.
Issız parklar, yollar ve yerlerden uzak durmaları, toplu olarak oynayan çocuklardan ayrılmaları ve tek başına oynamamaları, kendilerinden küçük çocuklara da dikkat etmeleri.
Takip edildiklerini hissettiklerinde büyüklerinden yardım istemeleri ve bu durumlarda ıssız yerlere değil de kalabalığa doğru gitmeleri, Tehlikede olduklarında bağırmaları, kaçmaları ve kendilerini müdafaa etmeleri gerektiği, kendilerine zarar vermek isteyen şahıslara iyi bakıp onları teşhis etmeleri ve araçlarının plakasını almaları. Kendilerine veya arkadaşlarına bir şey yapıldığında derhal ailelerine veya polise haber vermeleri anlatılmalı.


HANGİ ÜLKEDE OLURSANIZ OLUN
ÇOCUK PORNOSU İLE İLGİLENENLERİ

POLİS İMDAT TELEFONUNA İHBAR EDİNİZ..

TÜRKİYE POLİS İMDAT TELEFONU 155

Old 16-11-2006, 11:25   #7
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Birgün Gazetesi/İnci Hekimoğlu(16.11.2006)
Paylaşmak istedim.

Türkiye 'çocuk fuhşu' ile karşı karşıya

İnci Hekimoğlu
Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği'nin İstanbul ve Diyarbakır'da yaptığı araştırma, çocuğa yönelik ticari cinsel sömürünün vardığı noktayı gözler önüne serdi. Özellikle İstanbul ve Diyarbakır'da sömürünün en belirgin örneği olarak çocuk fuhşunun öne çıktığı ve sürekli artış gösterdiği belirlendi"

Kutsal Aile"de çocuğa yönelik cinsel istismar kayıtlara ender olarak geçse de yetkili ve ilgililerin tanıklığı gerçeğin altını çiziyor. Raporda, istismarcılar ise "baba, erkek kardeşler, amca ve dayılar, üvey babalar ve erken yaşta yapılan evliliklerde eşler" olarak sıralanıyor

Medyada, "17 aylık bebeğe tecavüz" ya da "12 yaşındaki A.S., 20 kişinin tecavüzüne uğradı" başlıklarıyla yer alan, ancak buzdağının çok küçük bir noktasını yansıtan örneklerle yeni dillendirilmeye başlanan çocuk istismarı konusunda yapılan araştırmada çarpıcı verilere ulaşıldı. Yeniden Eğitim ve Sağlık Derneği'nin, ECPAT ile birlikte yaptığı çalışmanın sonuçlarını içeren "Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü" (ÇTCS) raporu, özellikle İstanbul ve Diyarbakır'da çocuk fuhşunun, sömürünün başlıca biçimi olarak ortaya çıktığını ve sürekli artış gösterdiğini ortaya koydu.

Alan araştırması 2005 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında yapılan ve geçtiğimiz ay tamamlanan rapora göre, Türkiye'de çocuklar, hem aile içinde hem de dışında, çeşitli biçimlerde ve derecelerde cinsel istismara maruz kalıyor. Çocukların karşı karşıya kaldığı cinsel istismar ise, çocukların ticari cinsel sömürüye maruz kalma riskini arttıran en önemli faktör oluyor.

Ancak aile içi şiddet yüksek olmasına rağmen, açığa çıkma oranının oldukça düşük olduğunun altı çizilen raporda şu tespitlere yer veriliyor:

"Görüşülen kişiler arasında yer alan seks işçileri, aile içinde yaşadıkları cinsel istismarın sonrasında fuhşa dahil olduklarını ifade etmektedir. Diğer çalışmalar da, aile içi şiddetin yüksek olduğunu, ancak bu yaşantıların nadiren açığa çıktığını desteklemektedir. Aile içinde uygun destek mekanizmalarının yokluğu, umutsuz koşullarda yaşayan bu çocukları evden kaçmaya itmektedir. Sokakta yaşayan ve cinsel sömürüye maruz kalan çocuklarla yapılan çeşitli araştırmalarda, aile içi şiddetin çok yaygın olduğu görülmektedir (ailede istismara maruz kalma oranları yüzde 70 ile yüzde 80 arasındadır).

Kızlar erkeklere göre aile içinde tüm istismar biçimlerine daha fazla maruz kaldıklarını belirtmektedir. Kızlara yönelik şiddet, çoğunlukla aile içindeki erkek figürler tarafından gerçekleştirilmektedir: sıklıkla baba, beraberinde erkek kardeşler, amca ve dayılar, üvey babalar ve erken yaşta yapılan evliliklerde eşler. Fiziksel istismar başlıca istismar biçimi olduğunda, cinsel istismardan daha sıklıkla bahsedilmektedir."

Aile içi cinsel istismarın Türkiye'de çok hassas bir konu olması nedeniyle açığa çıkmasını engelleyen unsurların varlığına işaret edilen raporda yer verilen tanık ifadeleri ise tabloyu belirginleştirmeye yetiyor:

"Sıklıkla açığa çıkmasa da, çocuklarla çalışan uzmanlar aile içinde cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısının yüksek olduğunu belirtmektedir. Ankara'da yapılan görüşmelerde, acil serviste çalışan doktor ve hemşireler, cinsel istismara uğrayan çocukların haftada en az iki ya da üç kez hastaneye getirildiğini, başvuru şikayeti olarak da çoğu kez aile tarafından farklı sebepler öne sürüldüğünü belirtmektedirler.

Böylece aile içi şiddetin yaygınlığı da gizlenmektedir."

Ancak bu tanıklıkların raporda yer almasa da ortaya koyduğu bir başka gerçek ise, başta doktorlar olmak üzere sağlık personelinin de sorumlulukları konusunda bilgisiz ya da isteksiz olduğu. Şiddet görmüş bir çocuğu, adli birimlere bildirmemek, çocuğun tedaviden sonra tekrar aile tarafından götürülmesine göz yummak, kadına yönelik şiddet sorunundaki, yetkili ve ilgililerin tutumlarıyla benzerlikler gösteriyor.

Nitekim raporda da '"Ailenin kutsallığı' , sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel bütün ilişkilere yansımakta ve bu kabul kurumların işleyişini de etkilemektedir." deniliyor. Bu tutumun, medyada da yaygın olduğu belirtiler raporda bir gazetenin yöneticisinin "pekçok örnek olayın kamuoyuna duyurulamadığını ve medyanın bu duruma ışık tutmaya henüz hazır olmadığını belirttiği"ne dikkat çekilirken, çocuğa yönelik ticari cinsel sömürünün artmasının nedenleri de sıralanıyor:

"Türkiye, çocuk haklarının korunmasını olumsuz yönde etkileyen ve özellikle ÇTCS olmak üzere çocukları çeşitli sömürü biçimlerine açık hale getiren ciddi sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Özelde göç etmiş çok sayıda ailenin içinde bulunduğu fevkalade istikrarsız koşullar, daha genelde aile içi şiddetin yaygınlığı ile diğer sosyal ve ekonomik zorluklar, sokakta yaşayan çocuklar sorununun büyümesine neden olmakta ve etkisiz koruma sistemini beraberinde getirmektedir.

Göç sonrası ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri olarak, özellikle büyük ve büyümekte olan kentlerde oluşan varoşlar, başka bir ifadeyle "gecekondu" bölgeleri gösterilmektedir

Varoş bölgelerine dair manzara pek iyi durumda değildir. Temel ihtiyaçlar çok kısıtlı düzeyde karşılanmakta, yoksulluk ve güç yaşam koşulları göçle tetiklenen ve medya tarafından yaratılan "imrenilen güzel yaşamlar" la çatışmaktadır. Bunun yanı sıra insanlar kendilerini "geleneksel yaşam tarzı" ile uyum sağlamaya çalıştıkları "modern yaşam tarzı" arasında sosyal bir çatışmanın içinde bulmaktadırlar. Tüm bunlar, aile içinde gerginlik yaratmakta ve çocukların uygun ve koruyucu bir çevre içinde gelişmelerini engellemektedir. Bunun sonucunda da, çocukların sömürüye maruz kalma riskleri artmaktadır."

Tanıklar
"KURUMUMUZA toplumun değişik kesimlerinden müracaatçı gelmektedir. Yaşanılan sorunlara bakıldığında ise aile içi şiddet ve cinsel istismar başvuru nedenleri arasında ön sırada yer almaktadır." (EPÎ-DEM Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi - Diyarbakır) "Akşam 7'den sonra bir kız çocuğu camı silerken düştü, merdivenlerden yuvarlandı diye geliyorsa mutlaka evde tacize uğramıştır. Çok defa karşılaştık. Tutanak farklı şekilde hazırlanıyor. Aile zarar görmesin diye."
(Doktor - Ankara)

"Bana abim tecavüz etmeye kalktı. Ben de o zaman evden kaçtım. Sokak, pavyon derken buraya geldim."
(Seks işçisi - İstanbul)

Uluslararası STK: ECPAT
ECPAT (Çocuk Fuhuşu, Çocuk Pornografisi ve Cinsel Amaçlı Çocuk Ticaretine Son) ÇTCS'nin tüm biçimlerini ortadan kaldırmak için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Merkezi Bangkok, Tayland'da bulunmaktadır ve çalışmalarına 1990 yılında Asya ülkelerinde turizmle bağlantılı çocuk fuhşuna karşı yürüttüğü bir kampanyayla başladı. I996'da, Stockholm, İsveç'te gerçekleştirilen Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüye Karşı İlk Dünya Kongresi'ne 122 hükümet temsilcisi, sivil toplum kuruluşu ve diğer hükümetler arası kurum temsilcisi katılmıştır. Bu kongrede, temsilciler çocuklara yönelik ticari cinsel sömürü sorununun varlığını kabul etmişler ve "Stockholm Deklarasyonumdan Eylem Planı" adıyla ÇTCS'ye karşı Ulusal Eylem Planları geliştirmeyi üstlenmişlerdir. Daha sonra ECPAT, bu Eylem Pla-nı'nı izlemekten sorumlu uluslararası bir ağ (network) oluşturmuştu. Bu ağ, şu anda dünya çapında 79 ülkeyi kapsayan bir boyuta ulaştı.

"YENİDEN"in çalışma alanı
YENİDEN Sağlık ve Eğitim Derneği 2002'de psikiyatrist, psikolog ve eğitimciler tarafından kurulmuş, kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütüdür. Temel ilgi alanları bağımlılık, psikolojik travma ve eğitim olup hedef grubu risk altındaki çocuklar. Derneğin amaçları ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı bireylerden oluşan bir toplumun oluşmasını sağlamak, insanların sosyal, kültürel ve psikolojik açıdan gelişmesine yardımcı olmak, bireylerin yaşam kalitesinin artmasını sağlamak, gençlerin ve yetişkinlerin ruhsal ve sosyal sorunlarla başa çıkabilmelerini sağlayacak yeni toplumsal ve kişisel beceriler kazanmasına yardımcı olmak amacıyla gerekli araştırmaları yapmak, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri sunmak, eğitim programları hazırlamak ve yürütmektir.

YENİDEN, 2002'de İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'yle işbirliği içinde İstanbul'da sokakta yaşayan çocuklara yönelik psikososyal destek programı yürütmeye başladı. Bu projeyle, ÇTCS konusunda çalışmalarını başlattı. 2006 itibariyle sokakta yaşayan, cezaevinde kalmakta olan, madde kullanan veya bu bağlamda risk altında olan çocuklara yönelik psikososyal destek programları yürüyor.

Araştırma sorumluları: Doç. Dr. Kültegin Ögel (Psikiyatrist), Abdullah Karatay (Sosyal Hizmet Uzmanı), Araştırma koordinatörü: Harika Yücel (Psikolog), İstanbul alan araştırması: Özgür Özel (Halkbilimci), Diyarbakır alan araştırması: İrfan Polat (Sosyal Hizmet Uzmanı), Literatür taraması: Özgür Özel (Halkbilimci)
Old 27-12-2006, 21:21   #8
Av. pandoranin kutusu

 
Varsayılan Bebek ve küçük yaştakiler tecavüzün cana kast olarak değerlendirilmesi Yasa Teklifi

Merhaba Arkadaşlar,
Bebek ve küçük yaşta tecavüzün cana kast olarak değerlendirilip ağır müebbet hapis cezası ile cezalandırılması için bir yasa teklifi hazırlanmış.
Bir İngiliz Atasözünde 'kanunlar yol gösteren ve tehlikeleri,fenalıkları işaret eden deniz fenerleri gibidir.' deniliyor.
Böylesine bir suça böylesine bir ceza, bence az bile.Böylesine bir tehlike böylesine fena bir kişilik yapısı. öyle bir ceza olmalı ki deniz feneri gibi açık ve seçik insanlara bu yolun çıkmaz olduğunu göstersin. Bu suçu işleyen insanda deniz feneri ile aydınlatılabilecek bir yol sözkonusu olabilirse tabi.
Yine aynı teoriye geliyoruz galiba.Klasik suç ve ceza teorisi. bence suçun vicdanlarda yarattığı infialle eşit bir ceza en uygun çözüm. Kısasa kısasçı değilim. Ancak söz konusu çocuklar olunca...
Umarım bu yasa teklifi bir an önce yasalaşır.
Şimdilik hoşçakalın.
Old 30-12-2006, 12:56   #9
yargıç isa

 
Kitap ........

Alıntı:
Böylesine bir suça böylesine bir ceza, bence az bile.

Ağır müebbet hapisten başkaca ağır bir ceza var mı? Burda sorun kanunların yaptırımı sorunu değil. İngiliz ataları gerçektende çok güzel söylemiş ama bu söz söylenirken kanunların yaptırımlarının istisnasız uygulandığı da dikkate alınarak söylendiği kanısındayım. Bence, hangi suç teşkil eden fiil işlenmiş olursa olsun, hakkıyla, istisnasız ve şartların gerektirdiği ceza evlerinde uygulanan 10 yıl ağır hapis cezası bile bir insan için çok çok ağır. Bu müebbett olursa idamdan da ağır bir ceza olur.İşte burdan sonra kanunlar insanlara ışık tutmaya başlar, gösterdiği yolda gitmemenin, haksızlığa sebebiyet vermenin cezasını keser; insanlara bir haksız fiil işlemeden önce " BİR DAKİKA" dedirttirir. Ülkemizde af gelenek haline getirlmişken, çoğu dava zaman aşımına uğratılmışken, suç işleyen içeride koğuşta arkadaşlarının yanına konuluyorken, bazı koğuşlarda hakimiyet sıfır-mahkumların borusu ötüyorken siz kanunlara ne yazarsanız yazın, bazı şeyleri değiştirmeyecektir. İnsanlar yasadan korkar hale gelmediği sürce, kanunda ne yazdığının pek bir anlam ifade etmediğini düşünüyorum. Yasada hakimiyetini yaptırımları ile korur. Yaptırımlar istisnasız uygulanmalıdır, kişi ceza evinde bir daha suç işlemeye korkacak bir şekilde topluma geri kazandırlmalıdır.

iki sene önce okuduğum bir gazete haberinden hatırladığım kadarıyla:
İki sene önce bir aileyi vahşice yok eden bir katilin geçmişi: iki-üç insan bir araya gelse yinede işleyemez diyeceğiniz bütün suçları işlemiş, bir çok kere yargılanmış,bir çok kez hapse girmiş çıkmış ve en son aftan yararlanmış, sonrada bir aileyi yok etmişti. Tekrar içeride.... (Kimbilir, belkide koğuşta arkadaşlarının yanında paşalar gibi yaşıyodur, içeride rahatı yerindedir )
Old 05-01-2007, 18:09   #10
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan ŞiDDET ŞiDDETİ DOĞURUYOR ÇÖZÜM NE?

Psikiyatrist Prof. Dr. Sedat Özkan ;
"Genellikle çocukken kötü muameleye maruz kalan çocuk yetişkinlik çağında şiddet uygulamaya yatkın oluyor. Özellikle doğrudan fiziksel şiddetten farklı olarak kendi yetişkin olmadan bedensel bütünlüğe yönelik taciz içeren muameleye maruz kalan çocuğun, hem psikolojisi hem de cinsel kimliği örselenecektir. Bu nedenle çocuğun daha sonra şiddet içerecek şekilde taciz ve tecavüze yönelme riski potansiyel olarak vardır. Dünyada araştırmalar bedensel gelişimi süren çocuklarda bu tür taciz olaylarının en fazla çocuk esirgeme yuvalarında ve yatılı okullarda olduğunu gösteriyor."

insanlık ayıbı taciz ve tecavüz haberleri hepimizi cinayet haberlerinden bile daha çok etkiler.peki bütün dünyanın en büyük sorunu olan bu durumu en azından kendi ülkemizde azaltmak hatta bitirmek için neler yapılabilir?

eğitim yeterli midir? bu durum sadece çevresel etmenlerden mi kaynaklanır , yoksa kalıtsal bir yönü de var mıdır? yani cinsel sapkınlıklar yapmış bir anne ya da babanın çocuklarında da ileride bu eğilim görülebilir mi?

bu konuda öncelikle sayın doktorlarımızı ve tabi ki site üyeleri ve ziyaretçilerini yorum yapmaya davet ediyorum.sizce çözüme giden yolda ilk adım nedir?
Old 05-01-2007, 18:29   #11
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

Çocuk istismarını önleme yöntemi başlıca üç başlık altında toplanabilir.
  1. İlk yöntem, topluma değin geniş bir yaptırıma geçmektir. Bu aktiviteler gelecekte çocuklarına istismar ve ihmalde bulunacak aileleri değiştirmeye yöneliktir. Bu seviyede; halk eğitim aktiviteleri, toplumda aile eğitim sınıfları, ve aile destek programları altında toplanabilir. İlk seviyedeki yöntemin etkisini ölçmek zordur, lakin bir şeyi daha varolmadan önce engellemeye çalışırsınız ve etkisi belirsizdir.
  2. İkinci yöntem; daha önceden çocuklarına karşı istismar ve ihmalde bulunmuş ailelere, genç ailelere, çocuklarına ilgi gereken ailelere, çocuk sahibi olan şahıslara (annesiz ya da babasız), ve düşük gelirli ailelere yöneliktir. İkinci yöntem aile ve çocuk eğitimine yönelik yüksek riskteki aileleri eğitmeyi öngörür, ve çocuklarının özürlü veyahutta üvey evlat olmalarını gözardı eder.
  3. Üçüncü yöntem ise resmi olarak ve devamlı bir şekilde çocuklarına karşı şiddet ve ihmal uygulayan ailelere yöneliktir. Bu ailelerin daha önceden engellenmeleri yasalar ve mahkemeler doğrultusunda engellenmeleri gerekir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ocuk_istismar%C4%B1
Old 05-01-2007, 18:39   #12
Av.Elvan Akkaya

 
İnceleme Ensest Hakkinda HerŞey

Aile İçi Cinsel İstismar “Ensest”


Kelimenin Latince aslı incestus olup sıfat olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelmektedir.ayrıca tanrılar karşısında da ahlaksız, uygunsuz, iffetsiz, suçlu karşılığında da kullanılmaktadır. İsim olarak ta kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir. Dilimizde karşılığı olmayan bu kelime Arapça’da fücurla karşılanmaktadır. Osmanlı – Türkçe sözlüğünde fücur; günah, zina olarak karşılık bulmaktadır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise; günahın her çeşidi olarak ifade edilmektedir.
Bu gün bu terim toplumumuzda “evlenmeleri, ahlakça ve hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları” anlamında kullanılmaktadır.
Ensest binlerce yıldan bu yana bazı istisnalar hariç bir tabu olarak görülmüştür. Tarihsel açıdan bakıldığında Peru, Mısır ve Japonya’da kraliyet ailesinin saflığını korumak için bu yolun meşru olarak kullanıldığı görülmektedir. Sofokles’in Kral Oidipus Tragedtyasında Oidipus’un istemeden babasını öldürdüğü sonra da öz annesi ile evlendiği ve Oidipus’un bu gerçeği öğrendikten sonra gözlerini kör ederek kendisini cezalandırdığı anlatılır.
Ensest geleneksel olarak biyolojik olarak akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir. Bu ilişki türü tarihte hep yasaklı bir tabu olarak görülmüştür. Klasik ensest ilişki sadece kan bağına dayanmaktadır. Yakın ilişkilerin kurulmuş olduğu ebeveyn bağının ve güvenin oluşmuş olduğu veya ebeveynlerle olan ensest ilişki uzun yıllar boyunca görülmezlikten gelmiştir. Bu nedenle son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişki dışında daha geniş anlamda cinsel içerikli davranışları da içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Ensest konusunda çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlamalarda iki temel faktör ön plana çıkmaktadır. Bazı araştırmacılar sadece çekirdek aile içindeki aile bireylerini bu kapsama alırken bazı araştırmacılar ise bakmakla yükümlü olan tüm kişileri biyolojik bağa bakmaksızın bu kapsama almaktadır.İkinci faktör ise hangi tür davranışların bu grupta değerlendirilmesi gerektiğidir. Son yıllarda geniş anlamı ile cinsel içerikli davranışların Ensest kavramı kapsamına alınması gerektiği görüşü ağır basmaktadır.


Soygeliminin baba soyundan takip edilmeye başlanması, tek eşliliğin gelişmesi, mirasta çocukların öncelik kazanması, kız ve kadınların da mirasçı olarak kabul edilmesi ile soylar dikkate alınmadan ancak çok yakın kan akrabaları arasındaki evlenmeyi yasaklayan serbest evliliğe giden aşamaya gelinmiştir.


Ensest vakalarının çoğu annelerin çocuklarındaki davranış sorunları sonucu çocuklarını bir uzmana götürmeleri sırasında araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Olayın kurbanlarının suçluluk, utanma ve dışlanma korkuları olayın bildirilmesini engellemektedir. Bu durum genellikle başka araştırmalar yapılırken rastlantı sonucunda ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ise en çok tartışılan olayın sosyo-ekonomik boyutunun olup olmadığı, sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde daha sık yaşanıp yaşanmadığı yönündedir. Ensestin sosyo-ekonomik düzeye bağlı olarak değişip değişmediği konusunda veri bulunamamıştır. Ancak yapılan araştırmalar, aile içi cinsel istismarda kişilik özelliklerinin önem kazandığını göstermektedir. Bunun yanı sıra ensest vakalarının çoğunluğunu baba ensesti oluşturmaktadır. Anne ensesti oldukça nadir görülmektedir.
Ensest konusunda düşünülen risk faktörleri (ensestin olabileceğini düşündüren belirtiler) ise;
  • Alkolik baba
  • Alışılmışın dışında şüpheci ya da bağnaz baba
  • Otoriter baba
  • Annenin olmayışı ya da ailede koruyucu güç olmayı beceremeyen anne
  • Annenin ev işlerini yapan ve anne rolünü oynayan kız çocuğu
  • Anne babanın bitmiş ya da sorunlu cinsel yaşantılarının olması
  • Babanın kendi kontrolünü sınırlayan faktörler; madde bağımlılığı, psikopataloji, sınırlı zeka
  • Küçük kızda aniden gelişen baştan çıkarıcı tavırların varlığı
  • Çocuğun insanlara yakın ilişki kurmasına izin verilmemesi,
  • Anne babanın yabancılara karşı düşmanca, paranoid tutum içine girmesi,
  • Anne veya babanın ya da her ikisinin ailesinde daha önce ensest ilişkinin varlığı,
  • Babanın puberte döneminde kızına karşı aşırı kıskançlık göstermesi
Derya KURTAY Sosyal Hizmet Uzmanı
Old 05-01-2007, 18:42   #13
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan Ensestin Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Ensestin çocuk üzerindeki etkileri; çocuğun saldırganla olan ilişkisine, seksüel aktivitelerin şekline, çocuğun işbirliğine, şiddet kullanımına, fiziksel zararın varlığına, çocuğun yaşı ve gelişim basamağına ve travma öncesi psikolojik gelişimine bağlı olarak değişmektedir. Ailenin olaya tepkisi de konu üzerinde etkileyici rol oynar.

Cinsel istismara uğramış olan çocuklarda; parmak emme, tırnak yeme, enüresis, enkopresis gibi davranışlara sık rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra fobiler ve uyku bozuklukları, kız çocuklarda erkek çocukların yanında güvensizlik ve anksiyete (kaygı) belirtileri, bulantı, kusma, karın ağrıları, baş ağrıları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Daha büyük çocuklarda; suçluluk hissi ve depresyon görülebilir. Suçluluk hissi, olayın kendisinden değil aile fertleri ile daha sonra yaşanan olaylardan kaynaklanır.

Adolesanlar; okulda akademik ve davranış sorunları, suça eğilim, konversif tablolar, panik ataklar yaşayabilirler (Panik ataklar; homoseksüel saldırı yaşayan erkek çocuklarda izlenir). Kirli ve değersiz olma hissi yaşanabilir. Adolesan kızlar; mazoistik çok eşli cinsel yaşam (bilinçsiz fantezilerine hitap ettiği için) tercih edebilirler. Ayrıca cinsel istismarın; genital hasar, hamilelik ve zührevi hastalık kapma fiziksel zararları da olabilir. Yapılan bazı araştırmalarda kadınlarda uyuşturucu bağımlılığının daha yüksek oranda cinsel istismara uğramayan kişilerde ortaya çıktığı, daha sıklıkla frigide, çok eşlilik ve depresyon görüldüğünü ortaya koymuştur.

Bunun yanı sıra cinsel istismarın, kendileri da cinsel istismara uğramış kişiler tarafından sıklıkla yapıldığı da araştırma sonuçlarında ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak cinsel istismar, bireyin ebeveyn ve cinsel olarak fonksiyonlarını etkilemektedir.

Derya KURTAY Sosyal Hizmet Uzmanı
Old 05-01-2007, 18:59   #14
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

Hazırlayan: Prof. Dr İ. Hamit Hancı, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Dr. Çağlar Özdemir, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı

1- Çocuk istismarı (çocuğa kötü muamele) nedir?
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir (ÇKM)."
2- Cinsel çocuk istismarı nedir?
Çocuğun kendisinden en az 6 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. Ensest, tecavüz, çocuğu pornografi ve fuhuş malzemesi yapmaktan; teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, cinsel ilişki ya da pornografik film seyrettirme,cinsel organları okşama, oral sekse kadar değişen eylemler cinsel istismar spektrumu içindedir.
3- Seksüel davranışların suç olması için gerekli koşullar nelerdir?
15 yaşını bitirmemiş kişiye yapılması (eylemde rıza olsa da suçtur),
Reşit olmayan kişilere yapılması,
Reşit olan kişiye zor ve şiddet kullanarak ya da tehditle yapılması,
Hile ile gerçekleştirilmesi (narkoz, eter koklatma gibi),
Akıl ya da beden hastalığından muzdarip kişiye yapılması,
15 yaşını bitiren kızın evlenme vaadiyle kızlığının bozulması,
Seksüel olayların açıkta olması.

4- Hangi yaş grubunda çocuk cinsel istismarı daha sıktır?
Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; %30'unun 2-5, %40'ının 6-10, %30'unun 11 - 17 yaş grubunda olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle olguların %70'ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır. İstismara maruz kalan çocuklarda kız/erkek oranı 3'tür. Yurt içi yayınlarda ise kız/erkek oranı birbirine yakın bulunmuştur. İstismarcıların %96'sı erkek, %80'i de çocuğun tanıdığı birisidir.

5- Çocuk istismarı tanısı nasıl konulabilir? Çocuk cinsel İstismarı tanısında fizik muayenenin yeri nedir?
* Fiziksel/genital muayene bulguları,
* Çocukla yapılan istismar tanı görüşmeleri,
* Çocukta ortaya çıkan ruhsal bulguların değerlendirilmesi sonucunda multi disipliner bir ekip tarafından tanı konulmalıdır.
Cinsel istismara bağlı olarak küçük çocuklarda sık görülen ve istismar açısından en spesifik bulgular cinsel içerikli oyun ve davranışlardır.
Genital muayene bulguları çoğunlukla normaldir ya da tanı koydurucu değildir. Genital muayene bulguları olguların ortalama %20-30'unda normal, %10-15'inde kuşkulu (fissür gibi), %40-50'sinde non spesifik (kızarıklık, ödem, sıyrık gibi) bulunmuş, ancak %15-35 (sfinkter yırtığı, perianal ekimoz, hymende kaideye inen yırtık gibi) olguda tanı koydurucu özellikte olduğu bildirilmiştir. Genital muayenenin kapsamı konusunda kuşku duyuluyorsa genel anestezi altında muayene gerekebilir. Muayene öncesinde anogenital bölgenin değişik bölgelerinden alınacak örnekler spermatozoid bulunması durumunda istismarı doğrulayacağından önemlidir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklara ilişkin lezyonlar da cinsel istismar için tanı koydurucudur. Cinsel istismara maruz kalan çocukların %70'ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır
Old 05-01-2007, 19:03   #15
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

6- Cinsel istismar tanı görüşmesi sırasında görüşmeci nelere dikkat etmelidir?
Çocuğun yaş ve gelişimine uygun (kognitif özellikler, zihinsel gelişim, sözcük haznesi) uygun sözcükler kullanılmalı, çocuğa soruları yanıtlamak için yeterince zaman tanınmalı, çocuğun duygusal tepkileri dikkatle izlenmeli ve uygun tepkilerle çocuk desteklenmelidir.


7- Çocuklar muayene sırasında neler söylerler?
Çok küçük çocuklar bile yaşadıkları önemli olayları, aradan uzun süre geçmesine karşın doğru hatırlayabilirler. Olayın anımsanması, olayın karmaşıklığına, çocuğun katılımına, duygusal etkisine, çocuğun sözcük, bilgi düzeyine göre değişir. Kişiler ve yerden çok aktiviteleri hatırlarlar. Özellikle küçük çocuklarda zaman kavramı gelişmemiştir.
Özellikle okul öncesi çocuklar farklı görüşmelerde farklı (tutarsız) ancak %90 oranında doğru bilgi verirler (parçalı hafıza). Görüşme öncesinde yapılan görüşme ve yönlendirmeler nedeniyle özel sorulara yanlış yanıtlar verebilirler. Açık uçlu sorulara erişkinler kadar (%94) doğru yanıt verirler.
8- Çocuklar yaşadıklarını neden söylemezler?

Kendilerine inanılmayacağından korkarlar.
Başlarının belaya gireceğinden korkarlar.
İstismarcının tehditlerinden korkarlar.
İstismarcıyı korumak isteyebilir, sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.
Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
Arkadaşları tarafından dışlanabileceklerinden korkarlar.
Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkarlar.
Büyüklerle (otorite figürleriyle) cinsel
konuları konuşmaktan utanırlar, korkarlar.
Gammaz olarak adlandırılmak istemezler.
Iyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmasının doğru olmadığı söylenmiştir.

9- Çocuklar sonunda nasıl söylerler?
İstismarın derecesi, sıklığı artar ve çocuğu korkutursa, Cinsel istismardan korunmayla ilgili bilgi alırsa ve kendisine yapılanın doğru olmadığını fark ederse ve söylenmesi gerektiğini öğrenirse, Çocuklar sırlarını en yakın arkadaşları ile paylaşmak isteyebilirler.
Kardeşleri kendisinin ilk istismar edildiği yaşa gelmişse onları korumak maksadıyla, Ergenliğe gelmişse hamilelikten korkar ya da istismarcının baskısından kurtulmak için, Çocuk güvenebileceği ve kendisi ile yakından ilgilenen bir yetişkinle karşılaştığı zaman, Fiziksel bir yakınması (üriner enfeksiyon vb.) sonrası doktora gittiğinde.


10- Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda görülebilen bulgular nelerdir?
Tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, Olayla ilgili kabuslar, Uykuya dalma güçlüğü (karanlık olayı çağrıştırabilir ya da kabus göreceğini düşündüğü için uyumak istemez), öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, İlkokul sonrası ve adolesanlarda flashback’ler (olay anını yaşıyormuş gibi hissetmeleri-durumu çıldırmış gibi hissettikleri şeklinde açıklarlar),
Olayı anımsatan nesnelere karşı yoğun psikolojik sıkıntı, korku reaksiyonu, Olayı anımsatan yerler, kişiler, görüntüler ve konuşmalardan kaçınma,Yineleyici oyunlar (olay sırasında yaşadığı sıkıntıyı oyun sırasında yenerler, çünkü oyunu kendileri yönlendirebilirler).
Yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar, Cinsel davranışlarda artma, masturbasyon, Yaşadıkları cinsel travmayı yeniden yaşama ve tekrarlama eğilimi: cinsel oyunlar oynama, erişkinleri ayartıcı davranışlarda bulunma gibi, Cinsel kimlik bozuklukları, Cinsel işlev bozuklukları, Cinsel istismara uğrayan çocukların %50'sinde travma sonrası stres bozukluğu görülmekte, depresyon, düşük benlik saygısı, intihar davranışları, damgalanmışlık hissi, alkol ve madde kötüye kullanımı eşlik edebilmektedir.
Borderline kişilik bozukluğu saptanan kişilerin %70-80'inde, çoğul kişilik bozukluğu saptanan kişilerin %85-95'inde çocukluk çağı cinsel istismar öyküsü pozitif bulunmuştur. Yine cinsel istismarda bulunan kişilerin de %60-95'inde öykü pozitiftir. Çok küçük çocuklar bile yaşadıkları önemli olayları, aradan uzun süre geçmesine karşın doğru hatırlayabilirler.


Prof. Dr İ. Hamit Hancı, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı
Dr. Çağlar Özdemir, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı

Old 05-08-2008, 11:26   #16
av_sibelll

 
Karar

Benim de bu konuda halen devam eden bir davam var. Bu dava da ilkokul öğretmeni ilkokul 2. sını kız öğrencileri elle cinsel organları ile oynayarak cinsel yönden istismar etmiş bulunmakta. Ancak karşı taraf bunun iftira olduğunu idda etmekte. Kız çocuklarının gelen raporlarında algılam yeteneklerinde herhangi bir bozulmaya rastlanılmadı. Ancak sırada ynına oturulan kız çocuklarından birinin cinsel organın da elle cinsel orgnınn oynanmasından dolayı bir zedelenme var.
Bu konuda ki sorum acaba bu yaştaki çocukların mastürbasyaon yapma eğilimlerinin olup olmadığı? çünkü ben buna inanmıyorum kaldı ki psikolog bu tür davranışların olmasının mümkün olduğunu ancak toplum içinde kesinlikle bu davranışta bulunulmadığını belirtti. Ailesi kesinlikle çocuklarında mastürbasyon yaparken rastlamadıklarını belirttiler. Bir öğretmen kendini aklayabilmekl için ileride büyüdüklerinde ruhsal yapılarında ciddi sorunlara yol açabilecek davranışta bulunmuş iken bir de bu yaştaki çocuklara sınıfta mastürbasyon yaptıları isnadında bulundu ve onları bir kez daha rencide ettti. Bu konuda Ankara Barosu Çocuk Hakları merkezi başkanından yardım istedim ama bu konuda hala herhangi bir cevap gelmedi. Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarımdan yardımlarını esirgememelerini rica ediyorum ve eğer davaya müdahil olarak katılmalar mümkün ise bu davaya katılmalarını bekliyorum . Saygılar.
Old 14-08-2008, 11:08   #17
av.sevdacan

 
Varsayılan

Selam,

Şu an cinsel istismara uğrayan bir çocuk için bir girişimde bulunmak üzereyiz. Baro ile görüştük ama klasik şikayet edin v.s. zamanımız kısıtlı o nedenle buraya yazmaya karar verdim.

Kısa bir özet geçeyim. Anne ölen kocasının ardından bir adamla imam nikahıyla yaşamaya başlıyor ve evde adamın iki erkek kardeşi de var. Bu kadının 5 yaşında bir kızı var.Evde hep birlikte yaşıyorlar.

Küçük kız babaannesine evdeki askerden yeni gelen en küçük kardeşin yaptıklarını anlatıyor (çok çirkin şeyler yazmıyorum) Yani cinsel istismar Bu arada ayda bir hafta düzenli olarak babaannesinde kalıyor ve bu ziyareti esnasında anlatıyor olanları.)

Pazartesi günü annesinin yanına dönme zamanı ve kesinlikle dönmemesi lazım. Dönerse aynı şeyleri yaşayacak.

En kestirme ne yapabiliriz aklıma Beyoğlu Savcısı Zeynel bey gelmişti ne yazık ki adli tatilde olduğu için kendisine ne buradan ne de telefonla ulaşabildim.

Ne yapabiliriz?

Acil görüş ve bilgilerinizi bekliyorum.

Saygılar.
Old 14-08-2008, 13:22   #18
av_sibelll

 
Karar

Öncelikle olarak eğer annesinin yanına döndüğünde bu olayı yaşayacağını düşünüyorsanız çocuğu göndermeyin ve annesine bu olayı anlatın. Eğer annesi bu konuda ısrarcı olursa anne hakkın da da şikayetçi olun. Adli tatilde olmamıza rağmen bu konuyla ilgilenen nöbetçi savcı vardır heralde. bu konuda bulunan savcılardan yardım isteyin. Hiç olmazsa karakolda bu durumu belirtin ve annesinin yanına verilmemesini sağlayın. sosyal hizmetler kurumu ile görüşün. aklıma şu an bunlar geliyo
Old 31-08-2008, 00:46   #19
skydiver26

 
Varsayılan Av.sevdacan' a

Selam...
Olay gerçekten çok üzücü...
Bence, öncelikle olayın gerçekleştiği yerde bulunan Çocuk Şube Müdürlüğüne gitmelisiniz... Orada Avukat ve Soysal Çalışmacı nezaretinde Mağdur İfade tutanağı düzenlenecektir ayrıca Sosyal çalışmacı Görüşme raporu düzenleyecektir...Anne Müşteki sıfatıyla ifade vermek isterse Olayın gerçekleştiği yerin mıntıka karakolunda ifadesi alınmalıdır...Akabinde günün Nöb C.Savcısı ile görüşülerek Çocuk Koruma Kanununun 9. Maddesine göre tedbir kararı aldırılabilir... SHÇEK' e bağlı çocuğun yaş grubuna uygun bir yurda yerleştirildikten sonra Polis şüpheliyle ilgili çalışmaları yürütürken İl Sosyal Hizmetler yaşı küçük hakkıda inceleme yaparak gerekli işlemleri yürütür...
Umarım yardımcı olabilmişimdir... Saygılar
Old 31-08-2008, 01:31   #20
skydiver26

 
Varsayılan ekleme

az önce eklemeyi unuttum...
Çocuğun yalan söyleyebileceğide unutulmamalıdır... Tabiki öncelikle çocuğun söyledikleri doğrultusunda işlem yapılmalıdır... Ancak bu konuda Sosyal Çalışmacının çok dikkatli olması gerekmektedir... Öz Anne ve Babasının ayrılması çocuğu bu tür bir yalana itebileceği akılda tutulmalıdır.... Bu vakada var demiyorum yanlış anlaşılmasın ancak olabilme ihtimali unutulmamalıdır.... Daha önce karşılaştığım bir kaç vakada bunları yaşadığım için uyarma gereği hissettim...Saygılar
Old 25-12-2010, 23:06   #21
ehlihibre

 
Varsayılan cinsel istismar internet teşhir

merhaba. kafamda netliğe kavuşturamadığım bir konuyu paylaşıp cevap bulmak istedim. olay şöyle;gerçekte 10 yaşında olan bir kız intermette online oynanan bir oyunda tanıştığı bir kişiye 25 yaşında olduğunu söyler. bu oyunda taraflar birbirlerini görmüyorlar. oyun avatarlarla oynanıyor. kız, yaşı büyük erkeğe oyundaki bir özelliği (kredi kartından yüklenen kredilerle satın alınarak açılabilen) açması karşılığında kendisine cinsel organını göstereceğini söyler. erkek de kabul eder. kız da erkek de birbirlerine msngr adreslerini vererek msngr üzerinden bağlantı kurarlar. bu bağlantı sırasında kız cinsel organını gösterir. erkek de oyunda kızın istediği özelliği açar. daha sonra kız erkeğe kendisini kandırdığını söyleyerek artık kendisi ile görüşmek istemediğini söyler.bu durum erkeğin ağrına gittiğinden kıza cinsel organının resmini çektiğini kendisi ile görüşmeye devam etmezse ve tekrar cinsel organını göstermezse resmi sosyal paylaşım sitelerinde yayınlayacağını ve hatta kızın arkadaşlarına da resmi göndereceğini söyler. bunun üzerine kız korktuğundan kabul eder ve tekrar cinsel organını gösterir. erkek bu kez daha önce çekmediği resmi bu kez çeker. kız bunun üzerine yaşının küçük olduğunu söyler. ancak erkek bir süre daha tehdit ettikten sonra vazgeçer. ve artık kızla görüşmezler.

merak edilebilir diye söylüyorum. msngr ile video görüşmesinde kız başına bere takıp kendini biraz sakladığı için erkek yaşını anlamamıştır.

şimdi bu durumda kızın yaşını ilkin gizlemesi ve cinsel organını kendi teklifi göstermesi ile nedeniyle TCK m.103/1-a anlamında cinsel istismar oluşur mu?
bu konuda yargıtay kararı var mıdır?saygılar.
Old 06-04-2011, 13:35   #22
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

son mesajı yeni okuyorum ve ister istemez dehşete kapılıyorum.

olayın kahramanı(!) hakkında açılmış bir dava var mıdır bilmiyorum ancak, çocuğun ilk seferde "kendi rızasıyla" (ikna/tehdit edilmeden) teşhir yaptığının kanıtı var mıdır??
dava var ise 10 yaşında bir çocuğun, durumun anlam ve sonuçlarını anlayabilecek olgunluğa erişip erişmediğine yönelik doktor raporu aldırılmış mıdır??

her ne kadar başına bere taktığından yaşı anlaşılmamıştır dense de 10 yaşında bir çocuğun saçları görünmeden yüzünden yaşının küçük olduğu fark edilemez mi??

syn ehlihibre merak edilebilir diye sormuş. ben de bu soruların cevabını merak ediyorum...
Old 06-04-2011, 16:47   #23
ehlihibre

 
Varsayılan

söylediğim olay bu olayda şüphelinin beyanlarına dayanıyor. onun anlatımı. henüz ortada bir dava yok. bu sebeplerle ilk teşhirin çocuğun kendi rızasıyla gerçekleştiğine dair bir kanıt yok. kendi pratiğimden batı illerinde büyüyen çocukların doğu illerindekine nazaran daha çabuk olgunlaştığını söylemem mümkün. bu itibarla 10 yaşında olan biri daha büyük yaşta (bilgisayar kamerasında göründüğü kadarıyla)görünebilir(ihtimal). ancak bu konuda mağdur da yaşını daha az söyleyerek yanıltmış olabilir.olayın tüm bu iğrençliği ve failin sapkınlığının dışında bu ihtimaller de var olup değerlendirilebilir.
Old 28-01-2013, 17:13   #24
Av.ZeynepMY

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım;
Erkek arkadaşının cinsel istismarına uğrayan 15 yaşını doldurmuş mağdure için 6284 sy kn a dayanarak koruma talep edebilir miyim? Dilekçe örneğiniz de varsa çok sevinirim,teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 134 13-08-2012 12:21
Üreme Ve Cinsel Sağlık Hakkı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 10-07-2008 22:45
Cinsel Yönelim Ayrımcılığı, TCK Tasarısında Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Haberleri 0 13-02-2004 15:36
Cinsel Taciz Nerede Başlar osebnem Hukuk Soruları Arşivi 4 20-05-2003 11:04
Cinsel Taciz UĞUR Hukuk Soruları Arşivi 1 15-02-2002 00:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10556197 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.