Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

şufa davasında bilirkişi yorumu.

Yanıt
Old 17-09-2019, 16:11   #1
imsel

 
Varsayılan şufa davasında bilirkişi yorumu.

keşfe fen ve ziraat bilirkişisi götürüldü.ziraat bilirkişisi 6 hissedarın olduğu bir parselin içindeki sadece davacının alanının sınırlarının belirlendiğini ,diğer bir paydaşın payı içinde bir evin olduğu ve 60 tane farklı yaşlarda meyve ağacı olduğunu,bir tanesinin içinde de bitmemiş 3-4 yıl önce yapılmış bir inşaatın olduğunu davalı yerin uzun yılardır ve şimdi de boş olduğu tespitini yaparak fiili paylaşımın olduğu kanaatini belirtmiştir.biz davacıyız.davalı taraf fiili paylaşıma dayanıyor.buradaki kanaat hukuki midir?bunu ziraat bilirkişisi belirtebilir mi?
ayrıca mahkeme yerel bilirkişi istedi 5 tane keşifte hiçbirini dinlemedi niye çağrılmadığını sorduğumda taraf tanıkları yeterli dedi hakim.2 tane bizim, 3 tane davalı tanığı dinledi.fen bilirkişisi kendi kendine araziyi krokisini çıkardı.
sadece davacı olarak müvekkilin yeri ayrılmış.diğer 5 hissedarın yeri arsında herhangi bir sınır belirteci yok.bir hissedar 2 hissedarın paylaşıldığı söylenen yerini kullanıyor.davalı yerin sahipleri hiç gelmeden vekil aracılığı ile paylarını satıyor ve ne önce ne de şimdi kullanım var.burada fiili paylaşım iddiası ispat edilir mi? ziraat bilirkişisi yukarıdaki kanaati belirtebilir mi?saygılar
Old 17-09-2019, 18:11   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

14. Hukuk Dairesi 2016/17855 E. , 2017/5647

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacının dava konusu 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının paydaş bulunan Mustafa Durmuşoğlu'ndan 79/288 payını satın aldığını, davalı tarafından bildirim yapılmadığını öne sürerek önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, taşınmazın paydaşlar arasında fiilen paylaşıldığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın fiili taksim bulunduğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir.

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; mahallinde 07.04.2016 tarihinde yapılan keşif sırasında dinlenen tanıklar dava konusu taşınmazın fiilen paylaşıldığını belirtmiştir. Ancak fen bilirkişi keşif sonucu düzenlediği rapor ve krokisinde dava konusu taşınmazda davacı ve davalıya pay satan paydaşın fiilen kullandıkları yerleri göstermemiştir.
Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarından davacının (fiilen veya kiraya vererek) ve davalıya pay satan Mustafa Durmuşoğlu tarafından ayrı ayrı kullanıldığını söyledikleri yerleri taşınmaz üzerinde göstermelerinin istenmesi, göstermeleri halinde uzman fen bilirkişiden fiili kullanım hususunu gösterir krokili denetime elverişli rapor alınması, eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA,
Old 17-09-2019, 18:52   #3
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Cumhur Okyay
14. Hukuk Dairesi 2016/17855 E. , 2017/5647

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacının dava konusu 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının paydaş bulunan Mustafa Durmuşoğlu'ndan 79/288 payını satın aldığını, davalı tarafından bildirim yapılmadığını öne sürerek önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, taşınmazın paydaşlar arasında fiilen paylaşıldığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın fiili taksim bulunduğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz edilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir.

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; mahallinde 07.04.2016 tarihinde yapılan keşif sırasında dinlenen tanıklar dava konusu taşınmazın fiilen paylaşıldığını belirtmiştir. Ancak fen bilirkişi keşif sonucu düzenlediği rapor ve krokisinde dava konusu taşınmazda davacı ve davalıya pay satan paydaşın fiilen kullandıkları yerleri göstermemiştir.
Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarından davacının (fiilen veya kiraya vererek) ve davalıya pay satan Mustafa Durmuşoğlu tarafından ayrı ayrı kullanıldığını söyledikleri yerleri taşınmaz üzerinde göstermelerinin istenmesi, göstermeleri halinde uzman fen bilirkişiden fiili kullanım hususunu gösterir krokili denetime elverişli rapor alınması, eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA,
sayın üstadım saygılar.emeğinize sağlık.
Old 18-09-2019, 12:41   #4
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
2015/3369 E. , 2016/5484 K.

Fiili taksim savunmasının kabul edilebilmesi için imar öncesi ve sonrasında fiilen taksime uygun şekilde kullanımın devam etmesi gerekir. Mahkemece yapılan araştırmaların sonucuna göre dava konusu taşınmazda davacı tarafından fiilen kullanılan bir yer olmadığı anlaşılmıştır. Keşif sırasında fiili taksime ilişkin bir bulguya rastlanmadığı fen bilirkişi tarafından belirtildiği gibi tanıklar da dava konusu taşınmazda, davacının kullandığı bir yer olmadığını belirtmişlerdir. Bu durumda fiili taksimin gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.







YARGITAY 6.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 17.11.1997 Esas: 1997/9484 Karar: 1997/9622

Fiilen Taksim - Pay Satışı - Şuf`a Hakkının Kullanımı - Dürüstlük Kuralına Aykırılık


Özet:Müşterek mülkiyete konu taşınmazlar fiilen taksim edilip, ona göre kullanımın yıllarca sürdüğü bir durumda birisinin kendi kullanımındaki yeni pay satışı biçiminde 3. kişiye satması halinde, diğer paydaşın şuf`a hakkını kullanması dürüstlük kuralına aykırıdır.


- 743 sayılı TÜRK KANUNU MEDENİSİ ( MÜLGA ) m.2,623,628,659

Şuf`a davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip, her bir paydaş belirli bir kısmı kullanılırken, bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı, bir üçüncü şahsa satarsa, zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf`a hakkını kullanması M.K`nin 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda: Davacı vekili, davalıya 21.5.1996 tarihinde, 55.000.000 liraya satılan payın iptali ile davacı adına tescilini yasal sürede açtığı bu dava ile istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu yerin yıllar önce eski maliklerce taksim edilip, herkesin kendi yerini kullanıp tasarruf ettiklerini, davalıya da belli bir yer satıldığını bildirerek, davacının da belli bir bölümü daha önce satın alıp kullanmakta olduğunu, şuf`a hakkı kullanmasının iyiniyetle bağdaşmayacağını iddia ile davanın reddini savunmuştur.
Şuf`alı payın ilişkin olduğu taşınmaz tapuda kargir ev olarak kayıtlı olup, gerek davacı, gerekse davalı tanıklarının ifadelerinde bu evin önceki malikleri olan A. ve M. K.nin aralarında anlaşarak, doğu-batı yönünde binayı ikiye bölerek, M.nin ölümünden sonra mirasçılarının doğu bölümünü davacıya sattıkları ve davacının evin o bölümünde oturduğu, batı tarafın ise A. K. tarafından kiraya verilerek tasarruf edildiği, kira parasını A. K.nin aldığı, onun ölümü üzerine de mirasçılarının batı bölümü davalıya sattıklarını, eşit bir bölünme olmamakla birlikte ve hukuken de geçerli olmasa bile, fiilen yapılan bu paylaşma yıllardır ihtilafsız sürmüş olması nedeniyle, davacının şuf`a hakkını kullanması, yukarıdaki esaslar dahilinde M.K. 2. maddesindeki iyiniyet ilkesi ile bağdaşmayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK`nin 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.11.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-09-2019, 21:29   #5
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Hakim, ziraatçi bilirkişiye arazinin fiilen taksim edilmiş olup olmadığı konusundaki kanaat ve izlenimini sorabilir, ziraatçi bilirkişi de bu konuda beyanda bulunabilir. Bu uygulamada bir hukuka aykırılık yok
Old 19-09-2019, 14:03   #6
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Dr.Yahya DERYAL
Hakim, ziraatçi bilirkişiye arazinin fiilen taksim edilmiş olup olmadığı konusundaki kanaat ve izlenimini sorabilir, ziraatçi bilirkişi de bu konuda beyanda bulunabilir. Bu uygulamada bir hukuka aykırılık yok
sormamış üstadım.saugılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davasında ceza davasında alınan bilirkişi raporunun etkisi mskaya Meslektaşların Soruları 3 05-01-2016 09:35
şufa Davasi-bilirkişi Raporuna Itiraz- Harç Tamamlama Kararindan Harç Yatirildiktan Sonra Dönülebilir Mi? jonturk Meslektaşların Soruları 0 17-09-2014 11:51
Şufa, muvazaa ve bilirkişi raporu Av.Sezer Yiğit Meslektaşların Soruları 1 02-06-2012 16:46
Bedelde muvazaa ya dayalı Şufa davasında, satışta muvazaalıdır iddiası ileri sürülmesinin davacı menfaatine şufa bedeli açısından etkisi ne olur GÜLSÜM ÖNAL Meslektaşların Soruları 1 20-01-2012 16:20
Şufa hakkından feragat, şufa davasında fiili taksim konusu(acil) Av.Eda.P Meslektaşların Soruları 3 08-10-2007 13:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02713704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.