Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Old 29-02-2012, 22:59   #901
tiryakim

 
Varsayılan Yargı mensupları hakkındaki şikayetlerde artış

Yargı mensupları hakkında 2004 yılında 3 bin 148 şikayet sonuçlandırılırken geçen yıl bu sayı 6 bini geçti.

Artışa rağmen hakim ve savcılar hakkındaki şikayetlerin yüzde 80’inin HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) tarafından “ işleme koymama“ kararıyla sonuçlandırılması dikkat çekti. Yetkinin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nde olduğu 2009 yılında bu oran yüzde 44’tü.

HSYK işleme koymuyor

HSYK’nın, hakim ve savcılar hakkındaki şikayetlerin çok büyük bir bölümü ile ilgli “işleme koymama” kararı vermesi ise dikkat çekti. Buna göre 2009’da şikayetlerle ilgili inceleme yapma yetkisini elinde bulunduran Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 5 bin 381 şikayetin 2 bin 366’sı (yüzde 43.96) hakkında işleme konulmama kararı verirken, yeni düzenlemeye göre şikayetleri inceleme yetkisi verilen HSYK 3. Dairesi 6 bin 147 şikayetin 4 bin 850’sini (yüzde 78.90) işleme koymadı.
Old 02-03-2012, 13:33   #902
tiryakim

 
Varsayılan Danıştay, idareye kefil oldu!

Karakullukçu, kamu görevlilerinin yargılanmasına engel olan 'soruşturma izni' şartını savundu, "Yetkili makam suç işleyeni korumaz. Hiçbir endişem yok. Zamanaşımı varsa var" dedi.

ANKARA - Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılmasında engel taşıdığı için hep eleştiri konusu olan ‘soruşturma için amirden izin alma’ şartını savundu. Suç işleyen görevli için izin vermeyecek bir makam olmadığını savunan Karakullukçu, Hrant Dink örneğinin hatırlatılması ve uygulamanın zamanaşımına yol açtığının belirtilmesi üzerine ise “Zamanaşımı varsa var, ne yapayım” çıkışında bulundu.

‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’
Danıştay’ın yeni binasına taşınması nedeniyle Danıştay Başkanı Karakullukçu dün bir basın toplantısı düzenledi. Danıştay’ın iş yükünde azalma olduğunu belirten Karakullukçu, ellerindeki dosyaların yüzde 70’ine yakınının karara bağlandığını anlatırken, şöyle konuştu: “Hep söylüyoruz, geciken adalet adalet değildir. İkincisi, şeriatın kestiği parmak acımaz. Ama parmağı doğru yerden keseceksiniz. Fiziki ortamımız da oldu. Görevini yapmayan kusura bakmasın.”
Danıştay Başkanı, kamu görevlilerinin görevlerinden dolayı suçlarda yargılanabilmeleri için idarenin iznine bağlanmasıyla ilgili olarak da, şunları söyledi: “Hangi yönetim, hangi siyasal düşünce olursa olsun, suçu gizleyeceği, suç işleyeni koruyacağı veya suçu kapatacağı endişesini taşımıyorum. Varsa zaten sistem buna izin vermez. Siz barajın önünü çaputla tıkayamazsınız. Bir şekilde patlak verir. Benim böyle bir endişem yok. Hukuk devletiyiz. Bir taraftan patlak verir. Hiçbir endişe duymuyorum”
İzin sisteminin zaman aşımına neden olduğunun hatırlatılması üzerine de Karakullukçu, şöyle dedi: “Zamanaşımı kanunla gelmiş bir şeydir. Zamanaşımı varsa vardır. Zamanında yapılacak o zaman. ‘Zamanaşımına uğruyor’ diyor bir arkadaş, ne yapayım! İzin sistemini kaldırırsanız, ondan sonra şikayet edin bizi, çağırsın ifade verelim. Bunlarla mı uğraşalım.”

Muhalefetten tepki
Danıştay Başkanı’nın sözlerine muhalefetin hukukçu vekillerinden ise şu eleştiriler geldi:
Turgut Dibek (CHP Kırklareli Milletvekili): Hatırlarsanız Karakullukçu seçildiğinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ‘Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor’’ demişti, arkadaşıymış. Bizim en büyük endişemiz bu yapıydı. ‘Yargı dizayn edilecek, iktidar kendi kadrolarını kuracak. İktidardan farklı düşünen başkanlar olmayacak’ demiştik. Öyle oldu. Ne yazık ki haklı çıktık.
Dilek Akagün Yılmaz (CHP Uşak Milletvekili): İzin mekanizması doğru bir mekanizma değildir. Defalarca pek çok ülkede böyle biruyulgulama olmadığını söyledik. Bunu söyleyen Karakullukçu’nun hukukçu yönü tartışmalı olur.


DDK: İzin kaldırılsın
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Hrant Dink raporunda, kamu görevlilerinin yargılanmasında yaşanan aksaklıklara değinilmişti. Memurların yargılanmasında sistematik ve geleneksel hataların yapıldığı belirtilen raporda, “Memurlar hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin alınması şartının uygulama biçimi ve kapsamının genişliği adalet duygusunu zedelemektedir. Soruşturma usulü genel hükümlere benzer bir duruma getirilmelidir” denilmişti.


‘Yeni binamızda böcek olmayacak’
Danıştay’ın son teknolojiyle donatılmış yeni binasının açılışı yapıldı. Başkan Karakullukçu Danıştay’daki dinleme skandalıyla ilgili ,“Yeni binamızda böcek olmayacak dedim. Şimdi Tarım Bakanlığı’na da yakınız, bol bol ilaç var, ilaç sıkıntısı da yok. Soruşturma kapsamında bazı personelin ifadesi alındı” dedi. Danıştay üyelerine performans kriteri uygulandığını ifade eden Karakullukçu, “Çalışmayan disiplin kurullarına gönderilir. Üç ayda bir dosyanın içinden çıkamayan hakim bana lazım değil. İyi çalışana da ödül var. Örneğin şeker veriyoruz, çikolata veriyoruz” diye koknuştu. (RADİKAL)
Old 03-03-2012, 13:35   #903
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Emekli hakimin avukatlık başvurusu reddedildi.

"Hakim olabilirsin ama avukat olmazsın"
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20048580.asp
Gazete, çarpıcı olsun diye "Avukatların müthiş intikamı diye" celallendirmiş ama, kararın gerekçesi merak edilmeyecek gibi değil. (Yasanın 5/c.maddesi en yakın dayanak gibi duruyor)
diye düşünmüştüm, haberin devamında zaten gerekçe varmış
)
Old 03-03-2012, 13:42   #904
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.Sancar KARACA
Emekli hakimin avukatlık başvurusu reddedildi.

"Hakim olabilirsin ama avukat olmazsın"
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20048580.asp
Kararın gerekçesi merak edilmeyecek gibi değil. (Yasanın 5/c.maddesi en yakın dayanak gibi duruyor)
Bakalım başvurucunun Türkiye Barolar Birliği'ne yapacağı muhtemel itirazın sonucu ve gerekçesi ne olacak?
Old 03-03-2012, 14:13   #905
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan Olumlu bir red

Bu haberi gördüğümde, hemen THS'ye girip yorumları gözlemleyeyim diye düşündüm.

Fazla duyulmadı sanırım daha bu haber. Ancak emekli bir hakimin baro levhasına yazılması talebi reddedilmiş. Hem de red gerekçesi oldukça detaylı.

Bence bu emekli hakim meslektaşımız için yeterli bir cevap olmuştur.

Bu hususta itirazını sunsa ve kabul olsa dahi, mesaj gereken yere ulaştı diye düşünüyorum.
Old 05-03-2012, 11:18   #906
Av.Barış

 
Varsayılan

Avukatların müthiş intikamı
Hakimlik mesleğinden geçen yıl emekliye ayrılan ve son olarak Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yapan İbrahim Kozan'ın avukatlık başvurusu, Ankara Barosu tarafından reddedildi.
Güncelleme:03 Mart 2012 14:20
Baro, Kozan'ın başvurusunu reddederken, “avukatların, hakimlik yaptığı dönemde hakkında birçok şikayette bulunmuş olmasını” dikkate aldı.

Ankara 2 No'lu DGM Üyeliği ve 7. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliğinin ardından yıllarca Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini yürüten İbrahim Kozan, geçen yıl emekliye ayrıldı. Kozan, baro levhasına yazılarak, avukatlık yapabilmek için Ankara Barosuna başvurdu.

Baro da prosedür gereği Avukat Hakları Merkezinden Kozan hakkındaki araştırma ve kanaatlerini sordu.

Avukat Hakları Merkezi Üyesi Avukat Doğan Erkan, Kozan ile ilgili raporunu hazırlayarak, Ankara Barosu Yönetim Kurulu'na sundu.

Kozan'ın tutum ve davranışlarıyla ilgili olarak avukatların daha önceki şikayetleri özetlenen raporda, Kozan ile ilgili “neredeyse rekor kıracak biçimde” şikayet bulunduğu ifade edildi.

Raporda, Kozan'ın, “avukatın diğer yargılama makamlarıyla eşitliğini içselleştiremediği, avukatlığa ve avukatlara saygı duymadığı, onlara nezaket sınırlarının dışında söz ve eylemlerde bulunduğu, bir avukata basit müessir fiil uyguladığı, bu davranışlarının kendi meslektaşlarınca dahi yadırgandığı, hakkında birçok şikayet ve tutanak bulunduğu” ifadelerine yer verildi.

Avukatlık Kanunu'ndaki, varlığı halinde mesleğe kabul isteminin reddedilebileceğini düzenleyen “Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak” maddesiyle Türkiye Barolar Birliği (TBB) Meslek Kuralları arasında yer alan “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır” ve “Avukat, TBB tarafından kabul olunan mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorundadır” ilkelerine dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi:

“Önerimiz odur ki savunma mesleğinin kutsallığına ilişkin retorikle ilgisi olmayan, hatta bunu tanımayan bazı emekli hakim ve savcıların (ilgilide olduğu gibi), emeklilikten sonra avukatlığı bir ikbal kapısı olarak kullanmalarına cevaz verilmemeli, ilgilinin baro levhasına yazılma isteminin reddine karar verilerek, mesleğin saygınlığı açısından, benzer durumdaki yargılama makamı üyelerine de emsal olacak bir 'hatırlatma' yapılmalıdır.”

Baronun kararı

Başvuru, Ankara Barosu Yönetim Kurulu'nca 29 Şubat Çarşamba günü karara bağlandı.

Yönetim Kurulu, Kozan'ın başvurusunu oy birliğiyle reddetti.

Ret gerekçesi olarak ise Avukatlık Kanunu'nun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5. maddesinin (c) bendinde yer alan “Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak” hali gösterildi.

Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Erol Aras, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu tür bir başvuruyu reddetmenin kendileri için de üzücü olduğunu ifade ederek, “Bununla birlikte Avukat Hakları Merkezinin raporu doğrultusunda, baro levhasına yazılmasına onay vermemiz mümkün değildi. Hakimlik yaptığı dönemde kendisinden şikayetçi olan birçok avukat vardı. Yönetim Kurulu'nda uzun uzun tartıştık ve avukatlara karşı tavır ve davranışları nedeniyle başvurusunu oy birliğiyle reddettik” dedi.

Kozan'ın, Ankara Barosunun bu kararına karşı TBB nezdinde itiraz etme hakkı bulunuyor.
AA
Old 05-03-2012, 16:10   #907
Av.Barış

 
Varsayılan

"Cennetten size yer vereceğiz" diyerek dolandırdılar

Antalya, Hatay, Kırıkkale, Çankırı ve Ankara’da vatandaşları cennetten yer vereceklerini söyleyerek dolandırdığı öne sürülen 3’ü kadın 6 kişi gözaltına alındı.

Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, dini inançları kullanarak dolandırıcılık yaptığı öne sürülen zanlılara yönelik iki aylık teknik ve fiziki takibin ardından operasyon düzenledi.

Antalya, Hatay, Kırıkkale, Çankırı ve Ankara’da eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda, örgütün lideri olduğu öne sürülen F.K. ile eşi N.K, doktor olduğu öğrenilen A.C.Y. ile A.Y, U.T. ile F.Y. gözaltına alındı.

F.K’nin, önceki hayatında Veysel Karani olduğunu söyleyerek vatandaşları "Cennetten size yer vereceğiz" vaadiyle dolandırdığı öne sürüldü.



Zanlıların 2 yılda 11 kişiyi 5-6 milyon lira dolandırdığı iddia edildi.

Zanlıların dolandırıcılık yaparken hipnoz yöntemini de kullandığı, örgütün dolandırdığı kişiler arasında hakim, avukat ve öğretmenlerin de bulunduğu öğrenildi.

Zanlıların dini inançları kullanarak dolandıramayacağını düşündüğü kişileri de Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Kanun’u kullanarak dolandırdığı öne sürüldü. Zanlıların, "Varlık barışı ile Türkiye’ye getirdiğimiz parayı harcını ödeyemediğimiz için Merkez Bankasından alamadık" diyerek vatandaşlardan faiz karşılığında para aldığı iddia edildi.

Zanlılar, sorgularının ardından "örgütlü nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla adliyeye sevk edildi.
Old 05-03-2012, 16:15   #908
üye7160

 
Varsayılan

[quote=Av.Barış]"Cennetten size yer vereceğiz" diyerek dolandırdılar.

Acı olan ise bunlara aldanan insanlar arasında eğitimli kariyer sahibi insanların da olması..Demek ki cehalet okulla giderilmiyor.Dinine gerçekten bağlı insanların ise buna inanabilmesini aklım almıyor.Ne yazık
Old 05-03-2012, 17:22   #909
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
"Cennetten size yer vereceğiz" diyerek dolandırdılar.

Acı olan ise bunlara aldanan insanlar arasında eğitimli kariyer sahibi insanların da olması..Demek ki cehalet okulla giderilmiyor.Dinine gerçekten bağlı insanların ise buna inanabilmesini aklım almıyor.Ne yazık
Duruşma sıramın gelmesini beklerken şahit oldum ben de böyle bir konuyla ilgi yargılamaya.. Muhasebecilikle iştigal eden ve gayet vizyon sahibi biri olduğu izlenimini veren şahıs şikayetçi, habere konu şahısların muadilleri olan sakallı ve güvensiz şahıslar da sanıktı. Heyet, cumhuriyet savcısı, ben ve salondaki herkes şaşkındı, sadece şaşkın.
Old 05-03-2012, 19:26   #910
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
"Cennetten size yer vereceğiz" diyerek dolandırdılar

Antalya, Hatay, Kırıkkale, Çankırı ve Ankara’da vatandaşları cennetten yer vereceklerini söyleyerek dolandırdığı öne sürülen 3’ü kadın 6 kişi gözaltına alındı.

Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, dini inançları kullanarak dolandırıcılık yaptığı öne sürülen zanlılara yönelik iki aylık teknik ve fiziki takibin ardından operasyon düzenledi.

Antalya, Hatay, Kırıkkale, Çankırı ve Ankara’da eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda, örgütün lideri olduğu öne sürülen F.K. ile eşi N.K, doktor olduğu öğrenilen A.C.Y. ile A.Y, U.T. ile F.Y. gözaltına alındı.

F.K’nin, önceki hayatında Veysel Karani olduğunu söyleyerek vatandaşları "Cennetten size yer vereceğiz" vaadiyle dolandırdığı öne sürüldü.



Zanlıların 2 yılda 11 kişiyi 5-6 milyon lira dolandırdığı iddia edildi.

Zanlıların dolandırıcılık yaparken hipnoz yöntemini de kullandığı, örgütün dolandırdığı kişiler arasında hakim, avukat ve öğretmenlerin de bulunduğu öğrenildi.

Ne buyurmuş Anayasa 24. cü maddesinde? Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.demiş. Bu din ve inanç kavramının içine 'kendisine cennette hurisi bol bir parsel ayırmakta'girebilmeli.

Tek isteğim, cennetteki yerlerini şimdiden ayırmış olan, hakim, avukat, savcı, genel müdür, müdür, CEO meo türünden kişilerle başımın derde girmemesi. Dolandırıcı nasıl olsa dolandırıcıdır. Birilerini dolandırdığında 'Ne olacak dolandırıcı işte, başka ne beklenir ki dolandırıcıdan' der geçersiniz, yahutta cezalandırılması için şikayet edersiniz. Asıl korkulacak olan aldığı eğitime rağmen dolandırıcının tuzağına düşen 'eksik akıllı' aklı selim fukaralarıdır. Not: son cümle sadece ve sadece haberdeki dolandırıcılar ve dolandırılanlar için geçerlidir.

Saygılarımla
Old 05-03-2012, 19:32   #911
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Tek isteğim, cennetteki yerlerini şimdiden ayırmış olan, hakim, avukat, savcı, genel müdür, müdür CEO meo türünden kişilerle başımın derde girmemesi.

Saygılarımla

Nerede? Bu dünyada mı; öteki dünyada mı?
Old 05-03-2012, 20:41   #912
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Nerede? Bu dünyada mı; öteki dünyada mı?

Bu dünyayı kast ediyorum. Öteki dünyada nasıl olsa bir araya gelemiyeceğiz muhteremlerle; onlar parayı basıp yerlerini ayırtmışlar nasıl olsa orada, benim yer ayırtacak param olmadığı için başka yerlere tayinim çıkar, herhalde.

Saygılarımla
Old 06-03-2012, 12:19   #913
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Bu dünyayı kast ediyorum. Öteki dünyada nasıl olsa bir araya gelemiyeceğiz muhteremlerle; onlar parayı basıp yerlerini ayırtmışlar nasıl olsa orada, benim yer ayırtacak param olmadığı için başka yerlere tayinim çıkar, herhalde.

Saygılarımla



O zaman, yine beraber olacağız. Kavili de garanti bizimle olur. Oturarak mı, ayakta mı tartışması da devam eder.
Old 06-03-2012, 16:06   #914
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin


O zaman, yine beraber olacağız. Kavili de garanti bizimle olur. Oturarak mı, ayakta mı tartışması da devam eder.
Bana da yer açın ama mümkünse KAVİLİ'YE en uzak bölümde olsun.
Öteki tarafta da olsa huzur da lâzım insana.
Old 06-03-2012, 16:33   #915
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.Sancar KARACA
Bana da yer açın ama mümkünse KAVİLİ'YE en uzak bölümde olsun.
Öteki tarafta da olsa huzur da lâzım insana.

Üstad ben Kavili'yi boşuna istemiyorum. Nasılsa orada da maraza çıkarır ve hepimizi kovmak zorunda kalırlar, diye düşündüm.
Old 08-03-2012, 17:05   #916
tiryakim

 
Varsayılan Sivas'ta zamanaşımına 5 gün kaldı

19 yıl önce 35 kişinin yakılarak katledildiği Sivas olayları nedeniyle açılan davada, zamanaşımı için sadece 5 gün kaldı. 13 Mart’taki duruşmada mahkeme, “İnsanlık suçu” demezse yıllardır süren dava düşecek.

Bundan 19 yıl önce Sivas’ta ülke tarihine kara bir leke olarak geçecek bir katliam yaşandı.

Aralarında yazar Aziz Nesin’in de bulunduğu onlarca yazar, şair ve sanatçı, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için kente gitti.

3 Temmuz günü kentin çeşitli bölgelerinde toplanan binlerce kişi, protesto için bir araya geldi.

Sloganlarla etkinliklere katılanların kaldığı Madımak Oteli’ne yürüyen öfkeli kalabalık, taşladıkları oteli daha sonra ateşe verdi.

Onlarca kişi, güvenlik güçlerinin engel olmadığı protestocuların yaktığı otelde sıkışıp kaldı. Saatler geçmesine rağmen, kalabalığa müdahale edil(e)miyor, oteldekiler bir türlü kurtarıl(a)mıyordu.

Madımak’ı saran alevler, aralarında halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, yazar Asım Bezirci ile karikatürist Asaf Koçak’ın da yer aldığı 35 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Olaylara katılan iki gösterici de yaktıkları ateşin kurbanı oldu.


Aralarında yazar Aziz Nesin ve sanatçı Arif Sağ’ın da bulunduğu 51 kişi ise katliamdan sağ olarak kurtulmayı başardı. Yaralanan Aziz Nesin’e yönelik linç girişimi de son anda engellendi.



ZAMANAŞIMI RİSKİ
Olayların ardından 1993 yılında dava açıldı. 19 yıldır bir türlü bitirilemeyen Sivas katliamı davasında kritik bir aşamaya gelindi.


Zira, Ankara 11. Ceza Mahkemesi’nde 13 Mart’ta görülecek duruşmada, dosya zamanaşımı nedeniyle bir daha açılmamak üzere kapanabilir.

Katliamın gerçekleşmesinin ardından kaçan 15 sanık, halen kırmızı bültenle aranıyor.

Bir önceki duruşmada Savcı Hakan Yüksel, “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak”le suçlanan firari sanıklar için zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğunu savunmuştu.

Bu sürenin de 2008 yılında dolduğunu söyleyen Savcı, davanın düşürülmesini istemişti.

'İNSANLIK SUÇU'
Talebe tepki gösteren mağdur avukatları, Sivas katliamının “insanlık suçu” olduğunu belirterek, davanın zamanaşımı kapsamına girmediğini söylüyorlar.


Eğer mahkeme, 35 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı “insanlık suçu” olarak nitelendirmezse dava 19 yıl sonra kapanacak.

Bu arada, CHP ve BDP’nin davanın zamanaşımına uğramasını önlemek için verdiği önergeler de TBMM’de reddedildi.

SKANDAL ÜSTÜNE SKANDAL

Sivas katliamının üzerinden geçen yıllar boyunca “bu kadarı da olmaz” dedirten birçok olay yaşandı. Ölenlerin yakınlarının acısı, her gün bir yenisi eklenen skandallarla daha da arttı.

İNSANLARIN YAKILDIĞI YERDE KEBAP YEDİLER

Sivas katliamının acısı henüz tazeyken, Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açıldı.

Yıllar boyunca bu restorana gelenler, 37 kişinin yanarak can verdiği bu mekânda kebap yemeyi sürdürdü.

Bu duruma tepki gösterenlerin sesi, 2010 yılına gelindiğinde ancak duyuldu. Ve yıllar sonra kebapçı kapatılarak, Madımak Oteli kamulaştırıldı.

KURBAN İLE KATLİAMCI YANYANA

Tüm taleplere rağmen müze yerine bilim ve kültür merkezine dönüştürülen Madımak’ta tartışma yaratan bir olay daha yaşandı.

“Anı köşesi” adı verilen panoya katliamda ölenlerin isimlerinin yanı başına, iki saldırganın da adı yazıldı. Bu karar, katliamda ölenlerin ailelerinin yüreklerini bir kez daha yaktı.

SİVAS’TAN AYRILMAMIŞ BİLE

Dava bir yandan sürerken, firari sanıklar hakkında da ilginç gelişmeler yaşandı.

Yargılandığı sırada firar eden 9 sanık içinde yer alan Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak’la ilgili çarpıcı bir gerçek yıllar sonra gün yüzüne çıktı.

Her yerde aranan katliamın kilit ismi Cafer Erçakmak’ın uzun yıllar kentte yaşadığı, geçen sene ölümünün ardından gizlice gömülmesiyle ortaya çıktı.

GÖRÜLMEMİŞ DNA TESTİ!

Cafer Erçakmak’la ilgili bir skandal da kimlik tespiti sırasında geldi. Adli Tıp, Erçakmak’tan alınan DNA örneklerini, kan bağı bulunmayan eşiyle karşılaştırdı. Daha sonra yapılan testlerde ölen kişinin yüzde 99.99 ihtimalle Cafer Erçakmak olduğu kaydedildi.

HER ŞEY RESMİ

Katliam sanığı İhsan Çakmak’ın ise firari olarak arandığı yıllarda evlendiği, askerlik yaptığı, ehliyet aldığı ve çocuğunu da nüfusuna kaydettirdiği belirlendi.

MADIMAK’I YAKIP, DÜĞÜN YAPMIŞ

Bir diğer sanık Yılmaz Bağ’ın da katliamdan sadece iki hafta sonra, Kangal ilçesinde düğün yaparak evlendiği tespit edildi.

SOLUĞU ALMANYA’DA ALDILAR

1994 yılında tutuksuz yargılanmak için serbest bırakılan sanıklardan birçoğu ortadan kayboldu.

Yıllarca her yerde aranan bu sanıklardan 9’unun, 1993 yılında 5 Türk’ün yakıldığı Solingen faciasının meydana geldiği Almanya’ya kaçması dikkat çekti.

Alman makamları, Türkiye’nin iade talebini “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”nı gerekçe göstererek reddetti.

Almanya Büyükelçiliği’yle bir kez daha temasa geçildi.

Avukat Şanal Saruhan, Alman yetkililerin konuyu bir kez daha değerlendireceklerini söylediğini aktardı.

Avukat Saruhan, “Ceza yasamızda sadece örgütlü suçlarda ağırlaştırılmış hapis cezası alanların ömür boyu cezaevinde kaldığını söyledik. Davanın bu kapsama girmediğini kendilerine ifade ettik. İnceleyeceklerini belirttiler” dedi.

AVRUPA'DA GEZERKEN

Almanya, katliam sanıklarını Türkiye'ye vermezken, bir diğer sanık Vahit Kaynar da geçen yılın Eylül ayında Avrupa’da yakalandı.

Almanya-Polonya sınırında yakayı ele veren
Kaynar,Ankara’nın talebine rağmen iade edilmedi.

DAVA SÜRECİ

Sivas katliamı davası, 21 Ekim 1993’te başladı. 125 sanık, Ankara 1 Nolu DGM’de ilk kez hakim karşısına çıktı.

Davada ilk karar da 26 Aralık 1994’te çıktı. 85 sanık 2-15 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıklar ise beraat etti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1997 yılında müdahil avukatlarının temyiz ettiği davayı bozdu. Yeniden yargılama sonucunda 33 sanık hakkında idam cezası verildi.

Ancak bu karar, bir yıl sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yeniden bozuldu. Sanık sayısı da 125’ten 33’e indi.

2000 yılında kararını açıklayan Ankara 1 Nolu DGM, 33 sanık için “idam” dedi. 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık 5 yıl hapis cezası aldı.

33 sanık hakkında verilen idam kararı ise 2002 yılında müebbet hapis cezasına çevrildi.

Katliamla ilgili davada şimdi tüm gözler, 13 Mart'ta Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmaya çevrildi.

http://www.hukukihaber.net/gundem/si...di-h21784.html
Old 08-03-2012, 17:07   #917
tiryakim

 
Varsayılan Yargıtay, Düğenci'nin cezasını onadı

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Madımak Oteli'nin yakılması ve 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylara ilişkin davanın sanıklarından Bülent Düğenci'ye geçen yıl “anayasal düzeni cebren değiştirmeye kalkışmak” suçundan verilen müebbet hapis cezasını onadı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilamında, “sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı cebir ve şiddet kullanarak değiştirme amacına yönelik vahamet arz eden olaylar gerçekleştirdiği ifade edildi.
İlamda, şunlar kaydedildi:
“Sanığın sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafinin temyiz dilekçesi ile sanık müdafiinin duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdüğü, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle resen de temyize tabi olan hükmün onanmasına oy birliğiyle karar verildi.”

Düğenci hakkındaki davanın geçmişi

Düğenci, Sivas'ta 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin dava kapsamında tutuklu yargılanırken 25 Mart 1994'te tahliye edilmişti.
Ankara 1 Nolu DGM, yargılama sonucunda Düğenci'yi, 765 sayılı TCK'nın, “birden fazla kişiyi öldürmek” suçunu düzenleyen 450/4. maddesine göre 15 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.
Düğenci, bu kararın ardından firar ederken, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahkeme kararını, Düğenci'nin de aralarında yer aldığı sanıklar hakkında, “anayasal düzeni cebren değiştirmeye kalkışmak” suçuna ilişkin 146/1. maddesinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozmuştu.
Bozma kararının ardından Ankara 1 Nolu DGM'de tekrar görülen davada, firari sanık Düğenci'nin dosyası ayrılmıştı.
Düğenci, Ekim 2006'da yakalandıktan sonra Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde bir kez daha hakim karşısına çıkmış ve “anayasal düzeni cebren değiştirmeye kalkışmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kararı da evrak eksiği nedeniyle bozmuştu.
Bozma kararının ardından tekrar görülen davada Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Düğenci'yi, 19 Nisan 2011'de, lehine olan 765 Sayılı TCK'nın “anayasal düzeni cebren değiştirmeye kalkışmak” suçuna ilişkin 146/1. ve takdiri indirime ilişkin 59/1. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.
Old 12-03-2012, 10:30   #918
Avst

 
Varsayılan Türkçe eğitim alan mahkemede Kürtçe savunma yapamaz

KCK sanıklarının Kürtçe savunma ısrarı sürerken, Yargıtay’dan aleyhe yeni bir içtihat daha çıktı.

Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, sanığa, “Türkçe yeterli eğitimi var” diye Kürtçe savunma hakkı vermedi. Kararda, “Türk vatandaşı olup, Türkiye’de doğan, Türkçe dilinde yeterli eğitim gören sanık Türkçe’den başka dilde savunma yapamaz. Bu savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilemez” dendi.

Diyarbakır’da, bir derginin sorumlu müdürlüğünü üstlenen E.S., silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan yargılandı. Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın Kürtçe savunma talebini kabul etmeyip, 17 Mayıs 2011’de mahkumiyete hükmetti. Sanık avukatı kararı Yargıtay’da temyiz etti. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi bu temyiz talebini reddetti. Kürtçe savunma hakkı verilmemesini, savunma hakkının kısıtlanması saymayan Daire, mahkumiyet kararını yerinde buldu ve oybirliği ile düzelterek onadı. Kürtçe yerine “Türkçe’den başka dil” ifadesi kullanılan karar özetle şöyle: “Türk vatandaşı olup Türkiye’de doğan, Türkçe dilinde yeterli eğitim gören ve Türkçe dilinde yayınlanan dava konusu derginin sorumlu müdürlüğünü üstlenen sanığın, uyarı ve mehillere karşın Türkçe’den başka bir dilde savunma yapma konusundaki ısrarı üzerine, mahkemece yapılan uygulama savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilmemiştir. Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık avukatının diğer temyiz itirazları reddedilmiştir.”

HÜRRİYET
Old 12-03-2012, 10:34   #919
Avst

 
Varsayılan KİmlİĞİnİ Çaldirdi Ve Hayati Karardi

Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesi Mezbahanesi'nde çalıştığı sırada nüfus cüzdanını çaldıran 33 yaşındaki Hüseyin Kaya, dolandırıcıların adına açtığı şirketin karşılıksız çekleri nedeniyle hakkında 100'den fazla dava açıldı. Halen 72 ayrı dosyadan yargılanan Kaya, karşılıksız çekler yüzünden 200 gün hapis yattı. Yargılandığı dosyalardan yaklaşık 10 milyon TL. borcu olduğunu belirtti. Nüfus cüzdanının çalınmasından 4 ay sonra bir gün postacının kapısını çaldığını belirten Kaya, Postacı kapımı çaldı ve o günden sonra hayatım alt üst oldu. Postacının getirdiği evrakta 'Karşılıksız çek vermekten' hakkımda icra takibi başlatılmıştı. Bir anda şaşkına döndüm. O günden beri hayatım mahkemelerde geçmeye başladı diye konuştu. Felat BOZARSLAN-Bayram BULUT DİYARBAKIR(DHA)

HÜRRİYET - http://webtv.hurriyet.com.tr/2/29463...i-karardi.aspx
Old 12-03-2012, 12:18   #920
tiryakim

 
Olumlu Hakim - savcıya ayrı kapı

AB Komisyonu, Türk yargı sistemini uzmanlara inceletti. Raporda 'Savcı ve hakim için ayrı kapı' ve 'savcı ile avukatın salonda eşit yükseklikte olması' önerileri yer aldı. Uzmanlar 'Acil reform' çağrısı yaparak kutuplaşma uyarısı yaptı

AB Komisyonu, Virginia Üniversitesi'nden Prof. Thomas Giegerich ile İtalyan Hakim Luca Perilli'ye Türk yargısını inceletti. Prof. Giegerich'in 'Yargının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve İdaresi' başlıklı raporunda öne çıkan başlıklar şöyle:


- DERİN GÜVENSİZLİK: Ziyaretim sırasında hükümetin, bazı barolara ve akademik çevrelerin bir bölümüne karşı derin bir güvensizlik olduğunu sezinledim. Türkiye'deki siyasi kutuplaşma aşikardır. Hükümetin güven inşası konusunda yoğun çaba sergilemesi gerekiyor.


- ERGENEKON VE BALYOZ: Ergenekon ve Balyoz darbe davaları kapsamında yürütülen cezai soruşturmalarda adaletin yerini bulmasının yanında, adaletin tezahür ettiğine de güven duyulması toplumun bütün kesimleri için çok önemlidir.


- GAZETECİ ALGISI: Özellikle gazetecilerin darbe planlarında yer aldıkları iddiasıyla kovuşturuldukları durumlarda bu soruşturmaların hükümete yönelik eleştirileri susturma aracı gibi kullanıldığı izlenimi yaratmaktan kesinlikle kaçınılmalıdır.


- ACİL REFORM UYARISI: Türk yargısının reformu, siyasi manevralardan daha önemli ve acildir. Bu yüzden, herhangi bir siyasi kampın yargıyı 'ele geçirmesi' ve kendi taraftarı halinde getirmesi şeklinde yorumlanabilecek her türlü hareketten kaçınılmalıdır.


- KÖŞK'ÜN ROLÜ AZALTILSIN: Cumhurbaşkanının atama sürecindeki baskın rolünün azaltılmasını öneriyorum. Bu, özellikle, yaptığı tercihin, siyaset dışı bir kurum tarafından hazırlanan aday listesi ile sınırlı olmayan dört sandalye açısından önemlidir.



İDDİA MAKAMIYLA SAVUNMANIN YERİ EŞİTLENMELİ
İtalyan Hakim Luca Perilli de, 'Türk Yargısının Etkinliği ve Ceza Adaleti Sistemi' başlıklı raporunda özellikle mahkeme salonunda 'eşitlik' önerisi getirdi. Avukatların koltukta, savcının kürsüde oturmasını eleştiren Perilli, 'İddia makamıyla savunmanın yeri eşitlenmeli' dedi. Perilli, raporunda, adliyelerde savcı odalarıyla hakim odalarının ayrı yerlerde bulunması gerektiğini belirtti ve 'Duruşma salonuna da ayrı kapılardan girip çıkmalıdırlar' dedi.

Perilli uzun tutukluluk ve çocuk suçlu konusuna da şöyle değindi: 'Tutukluluk halinin söz konusu olduğu davalara özel önem verilmeli. CMK'da öngörülen maksimum tutukluluk sürelerine bakılmaksızın yargılama öncesi tutukluluk hiçbir şekilde makul süreyi aşmamalıdır. Çocuk mahkemelerinin ve tutukevlerinin sayısı yeterli değildir. Çocuk mahkemelerinde ortalama yargılama süresi çok uzun.

http://www.hukukihaber.net/gundem/ha...pi-h21787.html
Old 12-03-2012, 12:19   #921
tiryakim

 
Olumlu Üniversitelere 'taciz' dosyası yağıyor!

HSYK'nın 'istismar dosyasına üniversite hastanesi de bakabilir' kararı, talebi patlattı. Mahkemelerden 'Çocuk İzleme Merkezlerine' dosya yağıyor...

ADLİ Tıp'ta yaşanan 'cinsel istismar dosyası' yoğunluğunun azaltılması için devreye sokulan üniversite hastanelerine de dosya yağmaya başladı... Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığı, 05 Aralık 2011'de HSYK'dan, üniversite hastanelerinde kurulan 'Çocuk İzleme Merkezleri'nde soruşturma işlemlerinin yapılması yönünde bir talepte bulundu. Yazıda fakültede aynalı muayene odası, gerekli cihazlar, Çocuk Koruma Birimi bulunduğu belirtildi. Uzmanlar tarafından tüm adli amaçlı muayenelerin yapıldığı vurgulandı.



HSYK OLUR VERDİ

Hizmetin İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Marmara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı gibi birçok yerde de verildiği kaydedildi.


HSYK, talebi karara bağlayarak Cumhuriyet Başsavcılığı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı'na gönderdi. HSYK'nın 11 Şubat 2012 tarihli kararında şu ifadelere yer verildi: 'Genelgenin ilgili bölümünün referans alınmak suretiyle takdir ve değerlendirmesi Cumhuriyet başsavcılığına ait olmak üzere, üniversitelerde kurulan ve Sağlık Bakanlığı tarafından, 'Sağlık Bakanlığı Çocuk İzleme Merkezleri'nin işleyişine dair usül ve esaslar dikkate alınarak tamamlanmış; çocuk koruma birimleri veya merkezlerinde de soruşturma işlemlerinin yapılmasının uygun olacağı tüm teşkilata duyurulmasına karar verilmiştir'. Karar sonrası üniversitelere dosya yağmaya başladı.



SAYI ÜÇE KATLANDI

HSYK'nın yazısının ardından Marmara Üniversitesi'nin Çocuk Koruma Birimi haftada 15 dosyaya bakmaya başladı. Merkezin Müdür Yardımcısı Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Akif İnanıcı, 'Kurumumuz geçtiğimiz yılın sonlarında faal olarak hizmet vermeye başladı. Önceden günde bir vakaya bakıyorduk. Şimdi bu sayı üçe çıkmış durumda. Haftada 5 olan dosya sayımız HSYK kararı sonrası 15 dosyaya çıktı. En erken randevu tarihimizi üç hafta sonraya veriyoruz. Önümüzdeki günlerde bu sayı daha da artacak. Onun için ikinci bir ekibi kurmaya çalışıyoruz' diye konuştu.



RANDEVU BİR AY SONRAYA

Dosya artışının yaşandığı bir başka birim Kocaeli Tıp Fakültesi Hastanesi. Burada da en erken randevunun bir ay sonraya verildiği öğrenildi. Aynı zamanda Adli Tıp Uzmanları Dernek Başkanı da olan Prof. Dr. Ümit Biçer 'Daha önce Yargıtay'la bir toplantı yapmıştık. Sorunlarımızı onlara anlatmıştık. Tıp fakültelelerinde kurulan Çocuk Koruma Birimleri'nin aktif hale getirilmesi için taleplerimiz olmuştu. Aynı şekilde HSYK'ya da müracaat oldu. Geçtiğimiz ay çıkan kararın ardından dosya sayılarında artış oldu. Bizim üniversiteye ayda 40-50 dosya geleceğini tahmin ediyoruz. Şu anda en erken randevu bir ay sonraya veriliyor. Sadece Kocaeli değil çevre illerden de dosyalar geleceğini düşünüyoruz' diye konuştu.

http://www.hukukihaber.net/gundem/un...or-h21846.html
Old 15-03-2012, 12:46   #923
Av.Barış

 
Varsayılan

Tarihe geçecek dava
ANKA15.03.2012
Erzurum'da iki kişiyi öldüren katil ayı, hukuk tartışmasına neden oldu. 253 bin liralık tazminat davası açan ölenlerin yakınları, PKK saldırısını örnek gösterirken, bakanlık avukatı ise "Vahşi hayvanın verdiği zarardan devlet sorumlu tutulamaz" dedi
Erzurum'un İspir ilçesinde iki kişinin ölümüne neden olan ayı kış uykusuna yatarken; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı'na açılan tazminat davası sıradışı bir hukuk tartışmasına dönüştü. İspir ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde, ağustos ayında, ayı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Ömer Yılmaz ile Miyese Yılmaz'ın avukatı Sadullah Kara, yaklaşık 4 ay önce İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhinde 253 bin liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı. Her iki bakanlık adına Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne savunmasını sunan Avukat Filiz Kars, "Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamamasından dolayı idarenin tazmin yükümlülüğü kalkar" ifadesini kullandı. Benzer konularda Mersin ve Trabzon İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararları örnek gösteren Hazine Avukatı Kars, Borçlar Kanunu'nun 62. Maddesi gereğince "Saldırı fiili bir insan davranışı olmalıdır. Saldırının kaynağı bir hayvan (ayı) olduğu takdirde; öldürmesi, tahrip edilmesi meşru savunmadan çok bir zaruret hali teşkil eder. Ancak saldırıda bulunan hayvan saldırı aracı olarak kullanılmaktaysa, ortada bir meşru savunma vardır. Doğada vahşi hayvanların verdikleri zarardan kimse sorumlu değildir" dedi.

TEK TEK KONTROL OLAMAZ
Doğada bir arının, yılanın, ayının veya bir başka zararlı hayvanın herhangi bir ürüne başka bir hayvana veya dava konusu olayda olduğu gibi bir insana zarar vermesi halinde izlenecek yolun belli olduğunu anlatan avukat Filiz Kars, savunmasını şöyle sürdürdü: "Örneğin bir arının veya bir yılanın sokması sonucu yaşamını kaybeden bir insandan dolayı kimin sorumlu tutulacağı evrensel hukuk kural ve kavramlarında açıktır. Doğadaki vahşi hayvanların verdikleri zarardan kimse sorumlu tutulamaz. Bakanlıkların, yaban hayvanlarının ve bunların yaşam alanlarını korumayla ilgili görevleri vardır. Ancak, doğal ortamda yaşayan bütün hayvanları özellikle yaban hayvanlarını tek tek kontrol altında tutmanın ve herhangi bir kuruma böyle bir sorumluluk vermenin imkânı yoktur. Meydana gelen zarar ile bakanlıkların eylem ve işlemleri arasında nedensellik bağının bulunmadığı açıktır." Ölen Ömer Yılmaz ile Miyese Yılmaz'ın yakınlarının avukatı Sadullah Kara ise, terör örgütü PKK'nın yaptığı katliamlarda öldürülenlere tazminat ödendiğine dikkat çekerek, "Bu konuda idare mahkemelerinde açılmış ve kabul edilmiş binlerce dosya mevcuttur. Bu, doğru ve sosyal devlet olmanın bir gereğidir. Nasıl ki yapılan saldırılarda ölenlerin PKK ile özel husumeti yoksa bizim olayımızda da devletin korumaya aldığı ayılarla müvekkillerimin murislerinin bir husumeti bulunmamaktadır" dedi. Avukat Kara, hukuksal gerekçelerini şöyle sıraladı: "Vahşi hayvanlar birçok ülkede çevreye ve insanlara zarar vermemeleri için etrafları korumalı çitlerle çevrilmiş ve gerekli diğer tedbirler de alınmıştır. Vahşi hayvanlardan insanları koruyan tedbirleri almayan ve bu hayvanların vurulmasına yasak koyan davalı idareler müvekkillerimin murisinin (miras bırakanın) ölümünden sorumludurlar."

PENÇELERİYLE ÖLDÜRMÜŞTÜ
İspir'e 25 kilometre uzaklıktaki Yeşilyurt köyünde, 31 Ağustos'ta dut toplayan 54 yaşındaki İspir Halk Eğitim Merkezi Müdürü Ömer Yılmaz (fotoğraftaki), aniden karşısına çıkan ayının pençe darbeleri sonucu öldü. Aynı gün, kısa süre sonra 500 metre ötedeki Koptur Mevkisi'nde 4 çocuk annesi 60 yaşındaki Miyese Yılmaz da ayı saldırısı sonucu öldü. Olay sonrası katil ayı için arama emri çıkarılmış, uzman ekiplerin tüm çabalarına karşın, kayıplara karışan ayı bulunamamıştı.
Old 18-03-2012, 15:16   #924
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Olay sonrası katil ayı için arama emri çıkarılmış, uzman ekiplerin tüm
çabalarına karşın, kayıplara karışan ayı bulunamamıştı.

O zaman yargılama gıyabında yapılır
Old 19-03-2012, 16:59   #925
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

ANAYASA MAHKEMESİ TCK’NIN 267/7. MADDESİ’NİN İPTALİNE KARAR VERDİ


17.03.2012 gün ve 28236 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2010/115e 2011/154 k sayılı karar ile 5237 sayılı Türk Ceza K. 267. maddesinin 7 numaralı fıkrasının iptaline, iptal hükmünün kararın Resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=karar&id=10000189
Old 21-03-2012, 13:05   #926
Avst

 
Varsayılan Mahkeme katibi Rüşvet ağını itiraf etti

İstanbul polisinin geçen yıl haziranda sahte belgeler düzenleyen bir çeteye yönelik yaptığı operasyon, özel yetkili mahkemeleri de kapsayan yargıdaki rüşvet skandalını ortaya çıkarttı. Çete soruşturmasında polisin yakaladığı adliye zabıt kâtibi B.K’nın itirafları ile bazı hâkim, savcı ve adliye çalışanlarının rüşvet ağına karıştıkları tespit edildi. Etkin pişmanlıktan yararlanan B.K, yanında çalıştığı savcı M.Ü.’nün 50 bin liradan dosyalara baktığını ileri sürdü. Olayla ilgili soruşturma açıldı.
Kaynak: Vatan Gazetesi İnternet sayfası
Haberin Devamı ve Bağlantısı: http://haber.gazetevatan.com/mahkeme...8106/1/Manset#
Old 21-03-2012, 16:42   #927
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avst
İstanbul polisinin geçen yıl haziranda sahte belgeler düzenleyen bir çeteye yönelik yaptığı operasyon, özel yetkili mahkemeleri de kapsayan yargıdaki rüşvet skandalını ortaya çıkarttı. Çete soruşturmasında polisin yakaladığı adliye zabıt kâtibi B.K’nın itirafları ile bazı hâkim, savcı ve adliye çalışanlarının rüşvet ağına karıştıkları tespit edildi. Etkin pişmanlıktan yararlanan B.K, yanında çalıştığı savcı M.Ü.’nün 50 bin liradan dosyalara baktığını ileri sürdü. Olayla ilgili soruşturma açıldı.
Kaynak: Vatan Gazetesi İnternet sayfası
Haberin Devamı ve Bağlantısı: http://haber.gazetevatan.com/mahkeme...8106/1/Manset#

bize bilmediğimiz birşey söyleyin
Old 25-03-2012, 14:02   #928
Av.Barış

 
Varsayılan

25 Mart 2012 - 02:30 Milliyet.com.tr » Gündem Ana Sayfa » Haber
Profesörün ‘mobbing’ zaferi
Yozgat Bozok Üniversitesi’nde yolsuzlukları açığa çıkardığı için kurumla ilişkisi kesilen eski Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar, kendisine mobbing uygulandığı gerekçesiyle açtığı davadan 20 bin liralık rekor tazminat kazandı

Yozgat Bozok Üniversitesi’ndeki yolsuzlukları açığa çıkararak, savcılığın 27 sanık hakkında dava açması sürecini başlatan eski Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Acar’ın duyarlılığı, konumunu ve unvanını kaybetmesine yol açtı. Dönemin rektörü, hakkında 9 ayrı soruşturma açarak, yolsuzluk dosyasında yargılananları bu soruşturmalarda muhakkik olarak tayin etti. Rektör, daha sonra da Acar’ın profesörlük ünvanını alarak, üniversiteyle ilişiğini kesti. Buna karşılık mobbing davası açan Acar, rektörü rekor bir tazminata mahkzm ettirdi. Mahkeme, talep ettiği 20 bin liralık tazminatın bütününün Acar’a ödenmesine hükmetti.
30 Mart 2009’da Bozok Üniversitesi Rektörlüğü tarafından profesör olarak atanan, 2 ay sonra da Tıp Fakültesi Dekanlığı’na getirilen Prof. Dr. Hasan Acar, kısa sürede başarılı işlere imza attı. Dekanlığı sürerken, üniversitedeki usulsüz bazı işlemlerden kuşkulanan Acar, dönemin rektörü Prof. Dr. İnci Varinli’ye duyumlarını ve tanıklık ettiği yolsuzlukları anlattığı bir yazı gönderdi. Varinli’den “işiyle ilgilenmesi” tavsiyesi ve “üniversitenin bütün personeline güvendiği” yanıtını alan Acar, iddialarının takipçisi oldu.

9 ayrı soruşturma
Yozgat Başsavcılığı’na başvuran Acar, üniversiteye yapılan alımlarda sadece belli firmalar lehine hareket edildiğini ve devletin zarara sokulduğunu belirterek, Bozok Üniversitesi’nde görevli bazı bürokratlar ve işadamları hakkında suç duyurusunda bulundu. Açılan soruşturmada çok sayıda şüpheli tutuklandı. Yozgat Başsavcılığı da iddiaları ciddi bularak, 27 sanık hakkında Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
Ancak bu dava, Acar’ın üniversitedeki sonu oldu. Rektör Varinli, Acar hakkında ardı ardına idari soruşturmalar başlattı. Hakkında 9 ayrı soruşturma başlatılan Acar’a yöneltilen bazı suçlamalar şu şekilde:
- Genel cerrah olan ve özellikle sağlıklı beslenme konusunda çok sayıda çalışması olan Acar’ın, Yozgat’taki bir fırıncıya bol kepekli ekmek üretmesini tavsiye etmesi, fırıncının tavsiyede bulunanın Acar olduğunu belirterek satış yapması.
- Yozgat’ta açılan balıkçının, Acar’ın balığın faydalarına yönelik beyanlarını levha haline getirmesi.
- Acar’ın, bir yakınının ve yakınının annesinin ameliyatlarını Ankara’da yapması.
- Ankara’da doktorların katıldığı bir kokteyle gitmesi.
- 6 ayrı hastalığı bulunan Şeyma adlı bebekle özel olarak ilgilenmesi, bu konunun basına yansıması.
- Başhekime hakaret.

İlişiği kesildi
Rektörlüğün suçlu bulduğu Acar’ın profesörlük ünvanı geri alındı, üniversiteyle de ilişiği kesildi. Acar, YÖK’e ve idare mahkemesine ayrı ayrı başvurular yaptı. Verilen 8 ceza YÖK ve mahkemeler tarafından iptal edildi; sadece bir “kınama” cezası yargıya taşınmadığından kesinleşti. İlişiğinin kesilmesi işleminin iptali için de dava açan Acar, Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne de Varinli’nin kendisine mobbing uyguladığı gerekçesiyle tazminat davası açtı. Mahkeme, Acar’ın talep ettiği 20 bin liralık tazminatın tamamının Varinli tarafından ödenmesi gerektiğine karar verdi.

‘Neden daha önce açmadın?’
Kararda, Acar’ın hastanede aldığı görevler ve Yozgat’taki yolsuzluk davasıyla ilgili süreç özetlendikten sonra, 2 rektör yardımcısı, genel sekreter, başhekim, 4 daire başkanı ve 3 şube müdürünün de aralarında bulunduğu sanıklar hakkındaki davanın sürdüğü kaydedildi. Varinli’nin buna karşılık, tutuklanan personel hakkında bile soruşturma açmadığına işaret edilen kararda, Acar’ın bu süreçte dekanlık görevinden Yozgat’ın diğer ucundaki meslek yüksekokuluna sürüldüğü, aşağılayıcı, suçlayıcı yazılarla taciz edildiği belirtildi. Acar’ın tehdit mesajları da aldığına işaret edilen kararda, yaşadıklarının etkisiyle Ankara Belediye Hastanesi’nden Depresif Reaksiyon tanısıyla 30 gün rapor aldığı vurgulandı. Acar’ın tanıklarının anlatımlarına da yer verilen kararda şöyle denildi: “O dönemde rektör olan davalının davacı aleyhine soruşturmalar başlattığı anlaşılmaktadır. Tanıkların beyanından, yolsuzluk şikâyeti yapılana kadar soruşturma başlatmayan rektörün daha sonra üst üste soruşturmalar başlattığı, yetkilerini suistimal ederek, soruşturma baskısıyla davacıyı yıldırmaya çalıştığı, manen yıpratmak maksadıyla hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Soruşturma konuları da mahkememizce ciddi bulunmamıştır.”



Mobbing nedir?
Latince bir kavram olan “mobbing”, psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamına geliyor. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulaması mobbing olarak niteleniyor. Türk yasalarında kavram olarak kullanılmadığından mobbing cezaları, manevi zarara uğratma adı altında verilebiliyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08500600 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.