Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Beraat kararı üzerine manevi tazminat

Yanıt
Old 06-04-2007, 14:04   #1
Av.gözdegörgün

 
Varsayılan Beraat kararı üzerine manevi tazminat

müvekkilim kilitlemek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık,hakkı olmayan yere tecavüz etme suçundan yargılanmış ve beraat etmiştir.Manevi tazminat davası açabilmem için zamanaşımı süresi ne kadardır?
Old 06-04-2007, 14:20   #2
Av. BNK

 
Varsayılan

Davayı kime açacaksınız?
Tutuklu kaldığı süre için Hazineye karşı açacaksanız TCK m. 141, 142, 143'e göre kararın kesinleşmesinin ilgiliye tebliğinden itibaren 3 ay her halde de bir yıldır.

Haksız suç isnadında bulunulduğu için şikâyetçi aleyhine açacaksanız bir yıl ve her halde 10 yıldır.
Old 06-04-2007, 22:47   #3
carnerion

 
Varsayılan

Sn meslektaşım CMK 141,142 ve 143 m. lerine göre süre yukarıda belirtildiği gibidir. Ayrıca 5320 S. Yasanın ilgili maddesine bakmanızda da fayda var.

Alıntı:
KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT
Madde 6 - (1) Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ila 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
(2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 7.5.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Old 07-04-2007, 09:08   #4
Av. BNK

 
Varsayılan

Sayın Gözde Görgün olay tarihine göre benim ya da sayın carnerion'un verdiği bilgileri kullanabilirsiniz. TMK'na göre açacaksanız verdiğim süreler değişmiyor.
Old 10-04-2007, 16:13   #6
av.medine

 
Varsayılan

Sayın meslekdaşım şayet davayı müşteki tarafa açacak iseniz ; ilgili suç ile ilgili ceza zamanaaşımını dikkate almalısınız. Şayet müşteki taraf davaya müdahil olmamış ise suç tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Şayet müşteki taraf müdahil olmuş ise ceza zamanaşımındaki süredir.
Old 11-04-2007, 13:49   #7
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın Gözdegörgün;
Sinerji Mevzuat olarak küçük bir katkı da bizden naçizane. Durumun özelliğini belirtmemişsinin ama belki yargıtay görüşüne de ihtiyaç duyarsınız diye düşündük.
Kolay gelsin...

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 1986/823
Karar: 1986/1944
Karar Tarihi: 03.03.1986



(818 S. K. m. 60)

Dava: (R.H.A.) adına avukat (S.Ö.) ile (H.D.) adına avukat (Ö.D.) aralarındaki dava hakkında Fatih Asliye 3. Hukuk Hakimliğinden verilen 4.7.1985 günlü ve 983/95-985/551 sayılı hükmün dairenin 3.12.1985 gün ve 985/7976 -9866 sayılı ilamiyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği konuşuldu :

Karar: Davacı, davalının haksız şikayetiyle kişilik hakkının zarar gördüğünü, bu nedenle, 1.000.000 lira manevi tazminatın tahsilini istemiştir. Mahkeme beraat kararını zamanaşımı nedeniyle bozan ve ortadan kaldıran Yargıtay karanının verildiği 17.2.1982 gününden dava tarihi olan 20.2.1983 gününe kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin (B.K. m. 60/1) dolduğunu kabul ederek bu nedenle davayı reddetmiştir.

Dava haksız eyleme (B.K. m. 41) dayanmaktadır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için özellikle sorumluluğun hukuka aykırılık ve zarar unsurları üzerinde durulmasında yarar vardır.

1 - Bilindiği gibi hukuka aykırı eylem; hukuk düzeninin, ihlal edilen hukuki değerin korunmasına hizmet eden yazılı ya da yazılı olmayan bir buyruk ya da yasağı çiğneyen bir davranıştır. hukuka aykırılık ise fiile ilgili normatif, objektif bir değerlendirmedir.

Şikayet hakkı, Anayasamız tarafından korunan özgürlük haklarındandır. (Anayasa m.36). Kural olarak böyle bir hakkın kullanılması, hukuka uygundur. Hukuka aykırılıktan söz edebilmek için, şikayet hakkını haklı gösterecek yeterli maddi olgulara dayanılmaması veya bu hakkın kasten kötüye kullanılmış olması gerekir. Resmi makamların, şikayet hakkını ciddiye alarak soruşturmaya başlaması ve dolayısıyla ceza davasının açılması bir hukuka uygunluk karinesi olarak kabul edilmelidir. Özellikle ceza davası devam ettiği sürece, hukuka aykırılık varlığından söz etmek, gerek toplumun ihtiyaçlarına ve gerekse eşyanın tabiatına uygun düşmez. Kişi, ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanırken, bu yargılamanın, dolayısıyla şikayetin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmesi açık çelişki olur. Ceza soruşturması veya davasının sonuçlanıp kesinleşmesiyle hukuka uygunluk karinesi ortadan kalkacak ve bundan sonra hukuka aykırılık tartışabilecektir.

2 - Diğer taraftan zamanaşımı süresinin işlemiye başlaması zaranın bilinebilir olmasına bağlıdır; devam ettiği sürece, zararın tamamlanmış ve bilinebilir bir nitelikte olduğundan söz etmek olanağı yoktur. Zarar veren olay devam ettiği ve etkisini gösterdiği sürece zamanaşımı işlemeye başlamaz. Bu nedenle ceza soruşturması devam ettiği sürece, sebepsiz-haksız şikayet nedeniyle açılacak tazminat davası için zamanaşımı süresinin işlemeye başlamıyacağı kabul edilmelidir. (Becker, İsviçre medeni Kanun Şerhi-Dr. K. Reisoğlu çevirisi - sh 361). Çünkü, soruşturma devam ettiği sürece, kişinin manevi değerlerini (onur-saygınlık) koruyan kişilik hakkı artarak zarar görecektir.

Olayımızda 10.7.1981 gününde verilmiş bereat kararı; Yargıtay'da 17.21982 gününde zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmıştır. Bu karar, 22.2.1982 günü yazılarak yerel mahkemeye 16.3.1982 gününde varmıştır. O halde soruşturmanın, mahkemenin kabul ettiği gibi, 17.2.1982 gününde ortadan kalktığının kabulü gerekir. Ne var ki, tarafların irade ve işlemlerini etkileyecek bir olayın smas alınması için bunun o tarafça bilinmesi zorunludur. Kişinin öğrenmesi olanağı bulunmayan bir işlemin sonucundan sorumlu tutulması düşürülemez. aksi halde topluma güvensizlik eğemen olur; hukuk düzeni ise bunu kabul edemez.

Bu nedenle olayımızda zamanaşımının başlangıç tarihi için, ceza davasının ortadan kadırıldığının davacı tarafından öğrenildiği tarih esas alınmalıdır. Yargıtay Kararının yazıldığı veya mahkemeye geldiği tarihler gözetildiğinde bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemenin zamanaşımının işlediği tarihi belirlemede hukuki hataya düşmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, mahkeme kararı, dairemizin 3.12.1985 günlü kararıyla onandığından davacının karar düzeltme isteği kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunun 440-442 nci maddeleri gereğince davacının karar düzeltme isteminin kabul edilmesine ve 3.12.1985 günlü onama kararımızın kaldırılmasına; temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 3.3.1986 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

1- Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat alınmasına ilişkindir. Davalı, zamanaşımının gerçekleştiğini savunmuştur. Uyuşmazlık, zamanaşımına başlangıç gününün belirlenmesinde Borçlar Kanununn 60. maddesinin uygulanması gereklidir. Bu maddede "zarara ve faile ıttıla tarihi" esas alınmıştır.

Kişinin manevi varlık ve değerlerine saldırıda zarar, saldırının yapıldığının (haksız şikayette, suçlamada buunulduğu ve suçlama üzerine ceza kovuşturmasına geçildiğinin) öğrenildiği gün, manevi zarar oluşur. Haksız şikayette, suçlayanın öğrenilmesi ise duruma göre değişir.

Somut olayda, davacı kendisini suçlayanın davalı olduğunu en geç ceza mahkemesinin ilk duruşmasında, 16.12.1974 günü öğrenmiştir. Davacının suçlandığını ve suçlama üzerine ceza kovuşturmasına geçildiğini öğrenmesi ise daha önceye rastlar. Davacı zararı öğrendikten sonra "faili" de 16.12.1974 günü öğrendiğine ve bu davayı 21.2.1983'te açtığına göre zamanaşımı gerçekleşmiştir. Şu durum karşısında karar düzeltme isteği bu gerekçeyle reddedilmelidir.

2- Çoğunluk gerekçesinde zarar ve hukuka aykırılık temel olarak alınmış ve zararın "soruşturma devam ettiği sürece kişinin manevi değerlerini koruyan kişilik hakkının artarak zarar göreceğine" değinilmiştir. Oysa, manevi değerlere saldırıda zarar, devam edici nitelik taşımaz. Zarar, saldırının olağan etkileri de dikkate alınarak, saldırıya uğranıldığı zaman, her türlü kestiri de dışlanarak bilinebilir. Haksız şikayette soruşturma süresini usul yasası belirler. Soruşturmanın uzaması ya da kısa sürede sonuçlanması saldırı ve saldırganın dışında bir olaydır. Onu, yargı görevlilerinin tutumları ve öteki etkenler belirler. Kısaca söylemek gerekirse tek bir davranışla oluşan saldırı, tek bir manevi zarar oluşturur.

Öte yandan, hukuka aykırılığın bilinmesi, zamanaşımı koşullarından değildir. Hukuka aykırılık; fiil, kusur ve illiyet bağı gibi haksız eylemin bir unsurudur. Diğer unsurlar gibi hukuka aykırılığın bilinmesi zamanaşımı başlangıcında temel alınamaz. Yasa bunu açıkça belirlediği gibi subjektif kurama göre başkasına zarar veren daima haksızdır. Öyleyse saldırgan da saldırıya uğrayan da haksızlığı baştan bilebilirler. Hukukumuzda egemen olan objektif kurama göre ise hukuka aykırılık, mali ve kişilik varlıklarını doğrudan doğruya koruyan emredici davranış kuralının bozulmasıdır. Bu kuralın bozulduğu gene her iki yanca en geç zarar anında bilinebilir. Tüm bu bilinebilirlikler gözetilerek hukuka aykırılığın öğrenilmesi yasaca zamanaşımı başlangıcında esas alınmamıştır.

Dahası, Anayasa'da şikayet hakkının varlığını, yüce çoğunluk, kural olarak hakkın kullanılmasını hukuka uygun olarak kabul etmiştir. Anayasa, tüm özgürlük ve haklara açıktır. Sorun, haksızlıktır. Hakkını kullanır gibi davranıp haksızlık eden, hukuka aykırı davranmış olur. Bunun da yanında, çoğunluk şikayet hakkını ciddiye alarak soruşturma yapmanın hukuka uygunluk karinesi oluşturacağını benimsemiştir. Yargı görevlileri, kendilirine iletilen suçlama duyurusu üzerine soruşturma yapma durumundadırlar. Onların ciddiye almayarak soruşturma yapmama gibi bir seçenekleri yoktur. O nedenle hukuka uygunluk karinesi oluşacağı görüşünü kabul edimiyoruz.

Açıklandığı üzere uyuşmazlık yalnızca zamanaşımının başlangıcı noktasındadır. Davanın esastan sonuçlandırılması için ceza davasının sonucu beklenebilir. Tüm bu nedenlerden ötürü saygın çoğunluk gerekçesine ve sonucuna katılamıyoruz.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 19-09-2007, 12:27   #8
üye18087

 
Varsayılan

benim de şöyle bir sorum olcak: Bu tazminat davasının açılabilmesi için, ceza davasının kesinleşmiş olması şartı var mıdır?

Şimdiden teşekkürler...
Old 19-09-2007, 14:43   #9
Av. BNK

 
Varsayılan

Ceza davası kararı kesinleşmeden bu tazminat davasını açamazsınız
Old 15-12-2008, 12:39   #10
caner87

 
Varsayılan

Müştekinin ifadelerine göre savcılıkça iddianame adam öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilip dosyada başka bir delil olmadan yıllarca süren ceza davasında beraat kararı alınıyor.
müşteki davaya müdahil olmamış ise bu durumda tazminat davası açmanın süre koşulu suç tarihinden mi başlar yoksa kararın kesinleşmesi ile birlikte genel hükümlere göre talepte bulunabilir miyiz?
Old 15-02-2019, 12:26   #11
hülya er

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan caner87
Müştekinin ifadelerine göre savcılıkça iddianame adam öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilip dosyada başka bir delil olmadan yıllarca süren ceza davasında beraat kararı alınıyor.
müşteki davaya müdahil olmamış ise bu durumda tazminat davası açmanın süre koşulu suç tarihinden mi başlar yoksa kararın kesinleşmesi ile birlikte genel hükümlere göre talepte bulunabilir miyiz?


Sayın caner87,

10 yılı geçmiş sorunuzu soralı, artık size faydası olmayacaktır cevabın ama benim gibi bu konuyu araştırıp buraya gelenlere belki faydası olur:

CMK m.141 tazminat isteminin koşullarını içermektedir. Buna göre:

“…e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen…
Kişiler maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.”

Müştekinin davaya katılıp katılmamasının önemi yoktur.

CMK.142.maddeye göre de süre:

“Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.”

“İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.”

Davaya ağır ceza mahkemesi baksa da tazminat incelemesi hukuk mahkemelerindeki gibi olmaktadır. İspat yükü davacıdadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Beraat Kararı Ve Tazminat raman27 Meslektaşların Soruları 20 14-12-2015 11:50
Trajedi için beraat kararı Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 0 05-04-2007 08:04
Resmi araçla özel işe beraat kararı bozuldu Y£LİZ Hukuk Haberleri 0 05-03-2007 16:05
Ceza Davasında Beraat Kararından Sonra Suç duyurusunda bulunandan Tazminat istenmesi Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 3 19-02-2007 12:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04746699 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.