Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kaçak araba - elkoyma - zararın tazmini - ayıplı mal - tam yargı davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-12-2015, 12:04   #31
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
İdari işlemle falan uğraşıp kafanızı ve mahkemenin kafasını karıştırmayın... Çok açık hizmet kusuru var, tazminat talebiyle idareye başvurup (idare cevap vermeyecektir) zımni retten itibaren 60 gün içinde de tam yargı davasını açılması en uygun yoldur, diye düşünüyorum..
Halit Bey bir durum da şu ki araç sahibine tebliğ edilen işlemle ilgili işlemin kaldırılması ve aracın iadesi şeklinde gümrük bölge müdürlüğüne itiraz edilmiş. Bu idari işleme itiraz, idari eyleme dayalı açılacak tam yargı davasında idareden alınacak ön karar yerine geçer mi ? Verdikleri red kararı dava açma süresini başlatır mı ?yoksa tazminat talebini ve miktarını içerir yeni bir talep mi lazım ön karar için ?
Old 30-12-2015, 13:54   #32
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Porsuk
Halit Bey bir durum da şu ki araç sahibine tebliğ edilen işlemle ilgili işlemin kaldırılması ve aracın iadesi şeklinde gümrük bölge müdürlüğüne itiraz edilmiş. Bu idari işleme itiraz, idari eyleme dayalı açılacak tam yargı davasında idareden alınacak ön karar yerine geçer mi ? Verdikleri red kararı dava açma süresini başlatır mı ?yoksa tazminat talebini ve miktarını içerir yeni bir talep mi lazım ön karar için ?


Bahsettiğiniz İYUK.11 uyarınca yapılan başvuru. Siz ise, İYUK.m.13 uyarınca tazminat talepli idareye başvurmanız gerekiyor.

Yani tazminat talebini içerir yeni bir dilekçe başvuru şartı bulunmaktadır.
Old 30-12-2015, 14:32   #33
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
Bahsettiğiniz İYUK.11 uyarınca yapılan başvuru. Siz ise, İYUK.m.13 uyarınca tazminat talepli idareye başvurmanız gerekiyor.

Yani tazminat talebini içerir yeni bir dilekçe başvuru şartı bulunmaktadır.
Ancak itiraz dilekçesinde şöyle bir ibare var . "... işlemin kaldırılması ve aracın tarafıma iadesi" buradaki iade talebi İYUK 13 hakkın yerine getirilmesini isteme yerini tutar mı ?
Old 30-12-2015, 14:51   #34
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Porsuk
Ancak itiraz dilekçesinde şöyle bir ibare var . "... işlemin kaldırılması ve aracın tarafıma iadesi" buradaki iade talebi İYUK 13 hakkın yerine getirilmesini isteme yerini tutar mı ?


bahsettiğiniz aracın tarafıma iadesi talebi idari işlemden kaynaklı bir talep .... Şöyle denebilir : ithalat rejimine aykırı olarak ithalatçı firma tarafından yurda sokulduğu, Müvekkili araç sahibinin iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu; araç hakkında gümrük müdürlüğünce mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının nedeniyle, müvekkilin zarar gördüğünü, gerekli önlemleri almayan ve kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmeyen idare yüzünden binaenaleyh idarenin hizmet kusuru bulunması nedeniyle tazminat talebinde bulunmalısınız, diye düşünüyorum,
Old 30-12-2015, 14:53   #35
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Porsuk
Ancak itiraz dilekçesinde şöyle bir ibare var . "... işlemin kaldırılması ve aracın tarafıma iadesi" buradaki iade talebi İYUK 13 hakkın yerine getirilmesini isteme yerini tutar mı ?


Risk üzerinizde o yüzden en doğru kararı siz vereceksiniz, benim ki sadece fikir yürütme...
Old 30-12-2015, 15:10   #36
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan halit pamuk
bahsettiğiniz aracın tarafıma iadesi talebi idari işlemden kaynaklı bir talep .... Şöyle denebilir : ithalat rejimine aykırı olarak ithalatçı firma tarafından yurda sokulduğu, Müvekkili araç sahibinin iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu; araç hakkında gümrük müdürlüğünce mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının nedeniyle, müvekkilin zarar gördüğünü, gerekli önlemleri almayan ve kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmeyen idare yüzünden binaenaleyh idarenin hizmet kusuru bulunması nedeniyle tazminat talebinde bulunmalısınız, diye düşünüyorum,
Ancak idari işlemden bağımsız bir eylem yok burada sanki...idari işleme bağlı icra hareketleri mi var? yoksa... siz eylem olarak hangi hareketleri nitelendiriyorsunuz?
Old 30-12-2015, 18:52   #37
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Porsuk
Ancak idari işlemden bağımsız bir eylem yok burada sanki...idari işleme bağlı icra hareketleri mi var? yoksa... siz eylem olarak hangi hareketleri nitelendiriyorsunuz?


İzmir 2. İdare Mahkemesinin 2013/1125 e sayılı kararındaki, " davacının üçüncü kişiden aldığı ....aracı 2004 model olmasına rağmen 2005 model olaerak ithal edildiğinden bahisle, yargı kararı ile mülkiyeti kamuya geçirilmesine karar verilmesi sonrasında..... kaçak eşyanın sokulmasını önleme, izleme ve izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin ..... dikat ve özeni göstermeyerek hizmet kusuru işledikleri........ 550000 tl yi....... davacıya ödenmesine.... şeklindeki kararı Danıştay 10. Dairesinin 2014/4428 e ve 2014/8071 K sayılı onamıştır.
Old 07-01-2016, 15:30   #38
km1cfo

 
Varsayılan

Merhaba, müvekkilimin aracı da galeriden piyasa değerinde sıfır olarak alınmış bir araçtı.

Ağır Ceza'daki davada da katılan olarak yer aldık.
Ağır Ceza'da karar lehimize çıktı.
Bilirkişi raporlarından araçlar üzerinde eksik vergi beyan edilmediği, hazinenin zarara uğramadığı gayet açık.
Mahkeme de bu yönde karar verdi.
Sanıklar beraat etti.
Karar henüz kesinleşmedi.

Karar kesinleşinceye kadar araçlar üzerinde satılamaz ve devredilemez tedbirine devamına, karar kesinleşince de bu tedbirin kalkmasına karar verildi.

Lakin gümrük müdürlüğü araç üzerine yakalama kararı koydu. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmiş.
Kararı tebliğ aldık. İtiraz ettik ama idare muhatabın müvekkil değil, ithalatçı firma olduğunu belirterek red kararı verdi.

Aracı kapalı olarak garajda saklıyor müvekkil henüz iade etmedi.
Tam yargı davası açmak için aracı iade etmeyi düşünüyoruz.
Tam yargı ile şansımızın daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Sorularım,

1- Aracı iade etmeden tam yargı davası açabilir miyiz? Sonuçta araç kullanılamaz durumda. Gümrüğün garajı yerine, başka bir garajda çürüyor.

2-Aracın mülkiyetinin kamuya geçişi kararının iptali istenebilir mi? Bu davayı açarken Ağır Ceza'daki kararı ve bilirkişi raporlarını da sunmayı düşünüyorum ekinde. İptal davasının olumlu sonuçlanacağına ilişkin bir umudum yok gerçi. (İsteyene kararı ve raporları gönderebilirim.)

3-İdarenin ithalatçı firmayı muhatap göstermesi yüzünden idarede açacağım davalar husumet yönünden reddedilebilir mi?

4- Aynı anda hem idari dava hem de aracın satın alındığı galeriye tüketici mahkemesinde dava açarsak bir itiraz olabilir mi taraflardan? Nasıl bir yol izlemeliyiz?


Not olarak, Danıştay'ın kararını buldum, paylaşıyorum.



ÖZET: Yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin, aracın yurt dışından ima edilerek trafik siciline tescilinin yapılması öncesinde üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek, yükümlü oldukları hizmeti kusurlu işlettikleri, aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde herhangi bir ilgisi ve kusuru bulunmayan, gümrük idaresince işlemleri tamamlanarak ithal edilen aracı satın alıp trafik siciline tescil ettirerek iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan davacının ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına yargı kararıyla, el konulması nedeniyle uğradığı zararların kusurlu sorumluluk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerektiği … tarihinde el konulan aracın, maddi değerinin tespit edilmesi amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanan …. -TL'nin davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararın tazminen ödenmesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Temyiz istemi reddedilerek hüküm onanmıştır.
(2577 S. K. m. 49) (Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 37)

İstemin Özeti: Davacının, üçüncü kişiden satın aldığı 34 AV 053 plakalı, WBDB211042A594063 şase numaralı, Mercedes Benz E 200 K Classic marka aracın, 2004 model olmasına rağmen 2005 model olarak ithal edildiğinden bahisle yargı kararı ile mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilmesi sonrasında 15.4.2013 gününde el konulması nedeniyle uğranılan zarara karşılık, aracın satın alma bedeli olan 64.000,00.-TL maddi zararın araca el konulduğu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, İzmir 2. İdare Mahkemesince Yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin, aracın yurt dışından ima edilerek trafik siciline tescilinin yapılması öncesinde üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek, yükümlü oldukları hizmeti kusurlu işlettikleri, aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde herhangi bir ilgisi ve kusuru bulunmayan, gümrük idaresince işlemleri tamamlanarak ithal edilen aracı satın alıp trafik siciline tescil ettirerek iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan davacının ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına yargı kararıyla, el konulması nedeniyle uğradığı zararların kusurlu sorumluluk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerektiği 15.04.2013 tarihinde el konulan aracın, maddi değerinin tespit edilmesi amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanan 55.000,00-TL'nin davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararın tazminen ödenmesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Vedat Kaya

Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü.

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile İzmir 2. İdare Mahkemesinin 28/05/2014 tarih ve E:2013/1125; K:2014/842 sayılı kararının ONANMASINA 23.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. S.MELEK ATALAN)
MEVZUATYÜKSEK MAHKEMEKURUM KARARI



Kolay gelsin, iyi çalışmalar.
Old 11-01-2016, 23:07   #39
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan km1cfo
Merhaba, müvekkilimin aracı da galeriden piyasa değerinde sıfır olarak alınmış bir araçtı.

Ağır Ceza'daki davada da katılan olarak yer aldık.
Ağır Ceza'da karar lehimize çıktı.
Bilirkişi raporlarından araçlar üzerinde eksik vergi beyan edilmediği, hazinenin zarara uğramadığı gayet açık.
Mahkeme de bu yönde karar verdi.
Sanıklar beraat etti.
Karar henüz kesinleşmedi.

Karar kesinleşinceye kadar araçlar üzerinde satılamaz ve devredilemez tedbirine devamına, karar kesinleşince de bu tedbirin kalkmasına karar verildi.

Lakin gümrük müdürlüğü araç üzerine yakalama kararı koydu. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmiş.
Kararı tebliğ aldık. İtiraz ettik ama idare muhatabın müvekkil değil, ithalatçı firma olduğunu belirterek red kararı verdi.

Aracı kapalı olarak garajda saklıyor müvekkil henüz iade etmedi.
Tam yargı davası açmak için aracı iade etmeyi düşünüyoruz.
Tam yargı ile şansımızın daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Sorularım,

1- Aracı iade etmeden tam yargı davası açabilir miyiz? Sonuçta araç kullanılamaz durumda. Gümrüğün garajı yerine, başka bir garajda çürüyor.

2-Aracın mülkiyetinin kamuya geçişi kararının iptali istenebilir mi? Bu davayı açarken Ağır Ceza'daki kararı ve bilirkişi raporlarını da sunmayı düşünüyorum ekinde. İptal davasının olumlu sonuçlanacağına ilişkin bir umudum yok gerçi. (İsteyene kararı ve raporları gönderebilirim.)

3-İdarenin ithalatçı firmayı muhatap göstermesi yüzünden idarede açacağım davalar husumet yönünden reddedilebilir mi?

4- Aynı anda hem idari dava hem de aracın satın alındığı galeriye tüketici mahkemesinde dava açarsak bir itiraz olabilir mi taraflardan? Nasıl bir yol izlemeliyiz?


Not olarak, Danıştay'ın kararını buldum, paylaşıyorum.



ÖZET: Yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin, aracın yurt dışından ima edilerek trafik siciline tescilinin yapılması öncesinde üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek, yükümlü oldukları hizmeti kusurlu işlettikleri, aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde herhangi bir ilgisi ve kusuru bulunmayan, gümrük idaresince işlemleri tamamlanarak ithal edilen aracı satın alıp trafik siciline tescil ettirerek iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan davacının ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına yargı kararıyla, el konulması nedeniyle uğradığı zararların kusurlu sorumluluk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerektiği … tarihinde el konulan aracın, maddi değerinin tespit edilmesi amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanan …. -TL'nin davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararın tazminen ödenmesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Temyiz istemi reddedilerek hüküm onanmıştır.
(2577 S. K. m. 49) (Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 37)

İstemin Özeti: Davacının, üçüncü kişiden satın aldığı 34 AV 053 plakalı, WBDB211042A594063 şase numaralı, Mercedes Benz E 200 K Classic marka aracın, 2004 model olmasına rağmen 2005 model olarak ithal edildiğinden bahisle yargı kararı ile mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilmesi sonrasında 15.4.2013 gününde el konulması nedeniyle uğranılan zarara karşılık, aracın satın alma bedeli olan 64.000,00.-TL maddi zararın araca el konulduğu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, İzmir 2. İdare Mahkemesince Yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin, aracın yurt dışından ima edilerek trafik siciline tescilinin yapılması öncesinde üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek, yükümlü oldukları hizmeti kusurlu işlettikleri, aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde herhangi bir ilgisi ve kusuru bulunmayan, gümrük idaresince işlemleri tamamlanarak ithal edilen aracı satın alıp trafik siciline tescil ettirerek iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan davacının ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına yargı kararıyla, el konulması nedeniyle uğradığı zararların kusurlu sorumluluk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerektiği 15.04.2013 tarihinde el konulan aracın, maddi değerinin tespit edilmesi amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanan 55.000,00-TL'nin davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararın tazminen ödenmesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Vedat Kaya

Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü.

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile İzmir 2. İdare Mahkemesinin 28/05/2014 tarih ve E:2013/1125; K:2014/842 sayılı kararının ONANMASINA 23.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. S.MELEK ATALAN)
MEVZUATYÜKSEK MAHKEMEKURUM KARARI



Kolay gelsin, iyi çalışmalar.
Merhaba Meslektaşım,
Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi kararını tebliğ almışsınız. Öncelikle idareye ön başvuru için 1 yıllık süreniz başlamıştır kanaatimce. Aracın teslim edilmesi gerektiği kanaatindeyim ayrıca. Zira resen araştırma ilkesi gereği bilirkişi incelemesi ile aracın değer tespiti yapılacak tam yargı davasında.
Ben de sayın Meslektaşımız Av. Halit Beyin katkılarıyla tam yargı davası açmaya karar verdim. Zira idari işlem mevzuata uygun bir sonuç alınması güç iptal davası ile. İdarenin sizi muhatap görmemesi iptal davası açmanıza engel değil zira İYUK gereği "menfaat ihlali" iptal davası açmak için yeterli ki sizin durumunuzda da menfaatten fazlası hak ihlali söz konusu. Ancak idari işlemin iptalini istemek faydasız bence de, karşı vekalet ücreti ödemek zorunda kalırsınız.
Ben de elimdeki dava nedeniyle mevzuyu baya araştırdım. Problemin kaynağı Bakanlar kurulu'nun İthalat Rejim Kararı. Ben bu Bakanlar kurulu kararının Danıştay'da iptalinin istenebileceği düşüncesindeyim. Bu karar distribütör firmaları korumak amacıyla çıkartılmış bir karar aslında.
Tam yargı davası açmışken galeriye karşı Tüketici Mahkemesinde dava açabilirsiniz aynı zamanda.Zira tacir olarak ayıplı maldan sorumludur.Ben bu yolu denemedim çünkü müvekkil aracın 4üncü sahibi ve galeriden değil 3üncü şahıstan almış, ithalatçı firma da batmış ortada yok.
İyi çalışmalar...
Old 04-02-2016, 17:42   #40
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Konuyla ilgili güzel değerlendirmeler yapılmış fakat son zamanlarda ben de benzer bir konuda araştırmalar yaptığımdan kanaatlerimi paylaşmak istedim. Konuyu araştırırken uygulamada neler yapıldığını da ilgililerle görüşerek öğrenmeye çalıştım. Hatta konu altında yazdığı yazıyla değerli bir tecrübesini ve aldığı kararın sonucunu paylaşan Hayrullah Bey'in çalışma arkadaşı Süleyman Bey'le de görüştüm. En nihayetinde de aşağıda fikirlere ulaştım. Tabii ki vardığım bu bilgiler teyit edilmiş ve kesin bilgiler değildir. Herhangi bir Danıştay kararında da yöntem olarak bahsi geçmemektedir. Bu nedenle de farklı fikirlerle desteklenir, geliştirilirse iyi olacaktır.

Konuyu ikiye ayırarak ele almak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü pratik etkisi bakımından izlenecek yöntem farklılaşıyor.

1- İdare tarafından verilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı. (İdari İşlem)
2- Araç yurda girerken gerekli özen gösterilmeyerek aracın hukuka aykırı olacak şekilde sokulması. (İdari Eylem)

Bizim olayımızda araç daha önce Almanya'da tescil edilmiş ve 5-10bin km'de iken sıfırlanarak yurda sokulmuş. Aracın yurda girip tescil edildiği tarih 2008. İdare aradan yıllar geçtikten sonra yaptığı araştırmalarda ithalatçi firma tarafından yurda sokulan bazı araçların esasında ikinci el olduğunu, bazılarının değerinin eksik gösterildiğini, bazılarının ise özelliklerinde farklılıklar yapıldığını tespit ediyor. İdare'nin bu durumun farkına varması yaklaşık 6 yılını alıyor. Akabinde durumu savcılığa bildiriyor. Savcılık görevsizlik kararı veriyor zira değişen mevzuat nedeniyle eylemin idari nitelikte bir yaptırım gerektirdiğini söylüyor. Bunun üzerine İdare meseleyi ele alıp 2014 Eylül'de mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı veriyor. Müvekkilin aracına yakalamalı haciz uyguluyor ve araç Ağustos 2015'de yakalanarak yeddiemin otoparkına çekiliyor.

Gümrük Kanunu 242. maddesi gereğince idari işlemin iptali ve aracın iadesi talebiyle yapılan itiraz İdarece incelenmeye alınmıştı. Fakat incelemeler uzun sürdüğü için İdare 3 kez olmak üzere cevap verme süresini 30'ar gün uzattı. Öncelikle belirtmek isterim ki İdare'nin bu yönde bir uzatım yapma yetkisinin olup olmayacağı hususu biraz tartışmalı. Zira Gümrük Kanunu'nda 30 gün içinde cevap verilmesi gerektiği belirtilmiş. Fakat İdare, İYUK m.10 altında böyle bir uzatım yapmaya yetkili olduğu düşüncesindeydi. Nacizane tavsiyem bu tip uzatımları talebin reddi ya da İdare'nin suskunluğu olarak değerlendirmekte fayda var. Zira gün sonunda İdare bir yanıt vermez ise aslında 30 günlük süre sonunda itirazın reddedildiği kabul edilmeliydi gibi bir karşı görüşle karşılaşabilirsiniz. Olayımızda ise müvekkil nihai cevabın beklenmesini talep etti. Çünkü merkezi idare ile yaptığı görüşmelerde bazı araçların aslında hukuka uygun olarak yurda girdiğini ve haklarında herhangi bir aykırılık tespiti olmadığını öğrenmişti. Kendi aracının da bu araçlardan olduğu yönündeki inancı nedeniyle dava açılmamasını istedi. Gün sonunda ise İdare, itirazı reddetti ve karar Ocak 2016'da tebliğ edildi. İYUK m.10 son cümle ve m.11 gereğince dava açma süreleri geçmiş olsa da İdare talep hakkında cevap verirse dava açma süresi yine başlıyor. Tabii m.11/3'teki; başvuru tarihine kadar geçen sürelerin de hesaba katılacağına dair hükme dikkat etmek gerekir.

Şimdi önümüzdeki alternatifler şunlar:
1- İptal davası açmak
2- Tam yargı davası açmak
3- İptal ve tam yargı davası açmak

İşte tam da burada giriş kısmına dönmekte fayda var. Bu olayda dava konusu edilebilecek iki unsur var demiştik. Hatırlatmak adına tekrar alıntılıyorum:

"1- İdare tarafından verilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı. (İdari İşlem)
2- Araç yurda girerken gerekli özen gösterilmeyerek aracın hukuka aykırı olacak şekilde sokulması. (İdari Eylem)
"

Eğer 1 numarada belirttiğimiz idari işleme karşı iptal davası ve buna bağlı olarak da tam yargı davası açmayı düşünüyorsak veya ikisini birlikte açmak istiyorsak esasında şunu söylüyoruz demektir:

"Ey İdare, senin verdiğin mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı hukuka aykırıdır. Aracım yurda girerken hiçbir hukuka aykırılık olmamıştır. Tesis ettiğin mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı hukuka aykırı olduğu için de işte tam bu nedenle bana tazminat ödemelisin. Örneğin aracı kullanamadığım için yaptığım giderleri vermelisin."

Bu tip bir davanın pratikte başarıya ulaşma şansı pek olmayabilir. Çünkü bizim olayımızda el konan araçların neredeyse %99'u ile ilgili olarak Almanya resmi makamlarından, İdareyi teyit eden yazılar gelmişti.

O halde bizim gitmemiz gereken yer 2 numaradır. Zaten Hayrullah Bey'in lehine çıkan karar da bu yoldan gelmiş. Bu yolu işletmek içinse İdare'ye başvurup eylem nedeniyle uğranılan zararın karşılanmasını istemek gerekiyor. İdare 60 gün içinde cevap vermezse ya da talebi kısmen dahi olsa reddederse yine 60 gün içinde tam yargı davası açmak gerekiyor. Burada İdare'nin ek cevap süresi isteme gibi bir imkanı olmadığı konusunda neredeyse fikir birliği olduğundan ve 13. madde de bu yönde olduğundan 60 günlük sürenin sonundan itibaren dava açma süresinin başlayacağını dikkate almak gerekir. Peki 2 numaralı yol altında ilerlerken İdare'ye hangi süreler içinde başvurmamız gerektiği konusunda nereye bakacağız? Bu noktada 13. maddedeki 1 ve 5 yıllık süreler devreye giriyor: öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl - her halükarda 5 yıl.

5 yıllık sürenin başlangıcı bakımından ise tartışma mevcut. Örneğin araba 2008 model bir araba ise 2013 yılında dava açma süresi sona ereceğinden vatandaş 2014 yılı içinde durumu öğrenirse dava açamayacak mı? Her ne kadar artık dava açılamayacağı yönünde fikirler olsa da Danıştay'ın şu kararı vatandaşın lehine:

"Olayda 20.12.1987 tarihinde apandisit ameliyatı olan ancak rahatsızlığı devam eden davacının apandisitinin alınmadığı 14.1.1993 tarihinde yapılan ameliyatla ortaya çıkmıştır. Bu haliyle ilk ameliyatta apandisitinin alınmaması sonucu uğranıldığı öne sürülüp tazmini istenilen zarar 14.1.1993 tarihinde ortaya çıkmış bulunduğundan beş yıllık sürenin 14.1.1993 tarihinden başlaması gerekir". Danıştay 10. Dairesi E.1994/1657, K.1994/6625, T.20.12.1994 (http://www.erzincan.edu.tr/birim/Huk...005_IX_2.2.pdf Erişim Tarihi:04.02.2016)

Özetle; 2 numarada belirttiğimiz İdare Eyleme karşı dava açtığımızda şunu söylemiş oluyoruz:

"Ey İdare, sen aracı yurda sokarken gerekli özeni göstermedin ve ikinci el bir aracın sıfır olarak tescilinin yapılmasına neden oldun. Ben de bu tescile güvenip aracı aldım. Senin bu hatan nedeniyle aracıma el konmuş oldu. Uğradığım zarar olan araç bedelini bana öde."

Bu yol başarıya ulaşma şansı olan yol olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü Hayrullah Bey'in aldığı karar bize bu imkanı veriyor. Tabii belirtmek gerekir ki Danıştay'ın herhangi bir açık kanun maddesine değil de hukuki altyapıya dayalı bu görüşünün Türkiye koşullarında değişmesi / değiştirilmesi son derece mümkün.

Değinmek istediğim bir diğer nokta ise ilgili vatandaş tarafından Gümrük Kanunu'nun 242. maddesi altında yapılan itirazın içeriğiyle ilgili. İtiraz salt "işlemi iptal et, el koyma kararını kaldır, aracı iade et" talepli ise burada 2 numarada belirtilen eyleme dönük bir talep-giderim istenmediğinden 2 numara altında yapılması gereken İdareye başvuru zorunluluğu henüz gerçekleşmemiş kabul edilmelidir. Buna mukabil ilk başvuruda İdare'nin aracı yurda hatalı soktuğundan bahisle ve tam da bu eylem nedeniyle bir giderim talep edilmişse İYUK m.13 altındaki İdare'ye başvurma koşulu yerine getirilmiş kabul edilmelidir. Tabii bu halde ise 60 'ar günlük sürelerin işlemeye başladığını ve uzatılamayacağını unutmamak gerekir.
Old 18-02-2016, 00:44   #41
halit pamuk

 
Varsayılan

.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5409
Karar No : 2016/99

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Diğer Davalı :

Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin_Özeti : ... Limited Şirketi adına tescilli 30/5/2007 tarih ve 8770 sayılı serbest dolaşıma giriş ade marka aracın, 3/7/2007 tarihinde davacı tarafından satın alınmasından sonra 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca yapılan adli ve idari soruşturmalar kapsamında araca 14/12/2012 tarihinde el konulduğu ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 235. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin Gebze Gümrük Müdürlüğünün 15/9/2014 tarih ve 55 sayılı kararının alındığı; ancak, aracın ithalatçı firmadan resmi gümrük belgelerine güvenilerek satın alındığı, tamamen mevzuata uygun davranıldığı, araca ait tüm motor, şasi numaraları, plaka, model ve marka bilgilerinin uyumlu olduğu, kendisinden beklenen özen ve dikkatin gösterilmesine karşın, aracın ithali sırasında gümrük görevlileri tarafından gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği, bu şekilde aslında kullanılmış ikinci el olan aracın kullanılmamış sıfır araç olarak ithalinin ve ülkeye girişinin sağlandığı, yeterli denetim, dikkat ve özen gösterilmeyerek aracın ülkeye farklı statüde girişinde ilgili kamu görevlilerinin ve idaresinin sorumluluğunun bulunduğu, aracın resmi belgelere güvenilerek satın alındığı, ithalatçı firma hakkında açılan soruşturma nedeniyle aracın 2012 yılından itibaren kullanılamadığı, bu durumdan davalı idarelerin kusurlu ve kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek aracın alış bedeli olan 168.805.-TL'nin el koyma tarihi olan 14/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tazminine karar verilmesi ve araca el konulduğu tarihten itibaren mahrum kalınan kârın ve uğranılmış bulunan zararların tespiti istemiyle açılan davada; uğranıldığı öne sürülen zararın idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürüldüğüne göre öncelikle 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi gereği davalı idarelere başvurulması gerekirken, davacı tarafından zararının giderilmesi istemiyle davalı idarelere başvuruda bulunulduğuna ilişkin dava dosyasına bilgi ve belge sunulmadığı, bakılan davanın ön koşul yerine getirilmeden açıldığı anlaşılmakla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-e maddesi uyarınca dava dilekçesinin ile na tevdii yolunda İstanbul 9. İdare Mahkemesince verilen 8/7/2015 tarih ve E:2015/1326, K:2015/1485 sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi Kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 8/7/2015 tarih ve E:2015/1326, K:2015/1485 sayılı kararının ONANMASINA 14/1/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Üye

Üye
Old 24-02-2016, 14:43   #42
Av. Suat

 
Varsayılan Vergi mahkemesi GÖREVLİYMİŞ ?.

Herkese iyi çalışmalar
Ben de 2007 model aracın 2008 model olarak sıfır gibi beyan edilerek yurda sokulması ile 2015 yılında mağdur edilen müvekkil adına İDARİ YARGIDA TAM YARGI DAVASI açtım.
KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ davada vergi mahkemeleri görevlidir şeklinde görevsizlik kararı verdi.
Karar daha tebliğ edilmedi.
Bu karar ne derece doğru.
Ortada bunca idari dava ne Danıştay kararı varken?
Old 24-02-2016, 14:49   #43
Av. Suat

 
Varsayılan görevsizlik kararının tam metni

DAVACI : B. A.
VEKİLİ : AV. SUAT TOK
Ş....

DAVALI : İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Davacıya ait ........ plakalı, BMW Marka X5 tipi, .........52464 şasi nolu aracın, Gebze Gümrük Müdürlüğünün mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 89595164-172.99 sayılı işleminin iptaline ve uğranılan 150.000 TL maddi zararın 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Kocaeli 1. İdare Mahkemesi'nce, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinde; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerle, bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaların görüm ve çözümü, vergi mahkemelerinin görevleri arasında sayılmış; 5. maddesinde ise, idare mahkemelerinin görev alanının, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki idari davaların görüm ve çözümü olduğu belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Askar Otomotiv İnş.Tur.San.ve Tic.Ltd.Şti. tarafından ithal edilen davacıya ait 81 FA 666 plakalı WBAFF41000L052464 şasi numaralı aracın 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235/4.bendi uyarınca Gebze Gümrük Müdürlüğü'nün kararı ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verildiği, aracın maliki olan davacı tarafından bu işlemin iptali ile uğranılan zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235. Maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca verilmiştir. Gümrük Kanunu'nun 235. Maddesinde ''1. Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;
...
c) Eşyanın ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olduğu halde uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi değilmiş veya belge alınmış gibi beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.
...
4. Birinci fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen eşyaya el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve eşya 177 ila 180 inci madde hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulur.
..." hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlığa konu işleme dayanak oluşturan 235. madde, '' Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar" başlığıyla düzenlenen Gümrük Kanunu'nun ikinci bölümünde yer almaktadır. Vergi kanunlarında düzenlenen vergilendirmeye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen vergi kaybından dolayı verilen idari yaptırımların yanında, vergi kanunlarıyla getirilen şekil ve usule uygun olmayan eylemler nedeniyle usulsüzlük cezası da verilebileceği kuşkusuz olup, her iki cezanın da vergi kanunlarının uygulanmasından kaynaklandığı dikkate alındığında, Gümrük Vergisi Kanununda öngörülen koşulun yerine getirilmemesi nedeniyle verilen mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemin iptali ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın çözümünün vergi mahkemesinin görev alanı içerisinde bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; 4458 sayılı Yasanın 235. maddesi uyarınca tesis edilen mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemin iptali ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü Vergi Mahkemesinin görevinde bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 Sayılı Kanun'un 15/1-a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli ve yetkili Kocaeli Vergi Mahkemesi'ne gönderilmesine 03/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Başkan
Üye
Üye
Old 24-02-2016, 14:58   #44
Av. Suat

 
Varsayılan

Bu arada davayı da İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA açmıştım.
Old 24-02-2016, 15:02   #45
km1cfo

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
DAVACI : B. A.
VEKİLİ : AV. SUAT TOK
Ş....

DAVALI : İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Davacıya ait ........ plakalı, BMW Marka X5 tipi, .........52464 şasi nolu aracın, Gebze Gümrük Müdürlüğünün mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 89595164-172.99 sayılı işleminin iptaline ve uğranılan 150.000 TL maddi zararın 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Kocaeli 1. İdare Mahkemesi'nce, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinde; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerle, bu konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaların görüm ve çözümü, vergi mahkemelerinin görevleri arasında sayılmış; 5. maddesinde ise, idare mahkemelerinin görev alanının, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki idari davaların görüm ve çözümü olduğu belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Askar Otomotiv İnş.Tur.San.ve Tic.Ltd.Şti. tarafından ithal edilen davacıya ait 81 FA 666 plakalı WBAFF41000L052464 şasi numaralı aracın 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235/4.bendi uyarınca Gebze Gümrük Müdürlüğü'nün kararı ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verildiği, aracın maliki olan davacı tarafından bu işlemin iptali ile uğranılan zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235. Maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca verilmiştir. Gümrük Kanunu'nun 235. Maddesinde ''1. Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;
...
c) Eşyanın ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olduğu halde uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi değilmiş veya belge alınmış gibi beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.
...
4. Birinci fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen eşyaya el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve eşya 177 ila 180 inci madde hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulur.
..." hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlığa konu işleme dayanak oluşturan 235. madde, '' Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar" başlığıyla düzenlenen Gümrük Kanunu'nun ikinci bölümünde yer almaktadır. Vergi kanunlarında düzenlenen vergilendirmeye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen vergi kaybından dolayı verilen idari yaptırımların yanında, vergi kanunlarıyla getirilen şekil ve usule uygun olmayan eylemler nedeniyle usulsüzlük cezası da verilebileceği kuşkusuz olup, her iki cezanın da vergi kanunlarının uygulanmasından kaynaklandığı dikkate alındığında, Gümrük Vergisi Kanununda öngörülen koşulun yerine getirilmemesi nedeniyle verilen mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemin iptali ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın çözümünün vergi mahkemesinin görev alanı içerisinde bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; 4458 sayılı Yasanın 235. maddesi uyarınca tesis edilen mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemin iptali ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü Vergi Mahkemesinin görevinde bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 Sayılı Kanun'un 15/1-a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli ve yetkili Kocaeli Vergi Mahkemesi'ne gönderilmesine 03/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Başkan
Üye
Üye


Üstad, tam da bu kararı arıyordum. Hatta postu görünce bulup paylaşacaktım. Elinize sağlık.
Benden uzun yaşayacaksınız. (:

Bu arada araçlarla ilgili yürütmeyi durdurma kararı çıktı.
İlgili karar şudur: http://m.yollayap.com/ba3u/145631889498.pdf
Old 02-03-2016, 17:01   #46
Av. Suat

 
Varsayılan yürütmeyi durdurma kararı hakkında

Sayın km1
Kararı okudum.
Karar yürütmenin durdurulması hakkında verilmiş ama mahkeme işin esası hakkında çoktan görüşünü belli etmiş gibi.
Bir de bu şekilde tam yargı davası açmayıp sadece iptal davası açarak aracını geri alabilen başka meslektaşlar var mı merak ettim.
Old 17-03-2016, 20:23   #47
halit pamuk

 
Varsayılan

Yukarıdaki Danıştay kararlarından farklı bir BİM kararı :

Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. Kurulunca, dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü :
Dava; davacının, 10.05.2011 tarihinde Hatay 5. Noterliğincee düzenlenen araç satış sözleşmesi ile satın aldığı plaka sayılı Mercedes marka otomobilin, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.09.2011 tarihli ve E:2011/199, K:2011/338 sayılı kararı ile, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca müsaderesine karar verilmesi üzerine 02.01.2012 tarihinde Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğünce araca el konulması nedeniyle uğramış olduğu 20.000,00 TL maddi zararın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun dava açma süresini düzenleyen 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde, idari işlemin bildirim tarihini izleyen günden itibaren altmış gün olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun, üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11. maddesinde, “1- İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenilebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. 3- İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” hükmü yer almıştır.
”İptal ve Tam Yargı Davaları” başlığını taşıyan 12. maddesinde ise, “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak Bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 10.05.2011 tarihinde Hatay 5. Noterliğince düzenlenen araç satış sözleşmesi ile plaka sayılı Mercedes marka otomobili satın aldığı, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.09.2011 tarihli ve E:2011/199, K:2011/338 sayılı kararı ile, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca müsaderesine karar verilmesi üzerine, davacıya ait araca 02.01.2012 tarihinde Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğünce el konulduğu, davacının, aracına el konulması nedeniyle uğramış olduğu 20.000,00 TL tutarındaki zararın tazmin edilmesi istemiyle, araca el konulduğu tarihten itibaren aradan 1 yıl 4 ay 19 gün geçtikten sonra, 21.5.2013 tarihinde kayıtlara giren 16.05.2013 tarihli dilekçe ile, davalı idareye yaptığı başvurunun, davalı idarenin 05.06.2013 tarihli ve 5117-5891 sayılı işlemi ile, aracın ithalinde idarelerinin kusuru bulunmadığından, uğranılan zararın ödenemeyeceği gerekçesiyle reddedilerek, bu işlemin tebliğ edilmesi üzerine, 02.07.2013 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile, satın aldığı araca el konulmasından dolayı uğramış olduğu 20.000,00 TL maddi zararın tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının, satın aldığı araca el konulmasından dolayı uğramış olduğu maddi zararın, el koyma işleminden kaynaklandığı, diğer bir ifadeyle, idari işlemden kaynaklandığından, dava açma süresinin 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda; yargı kararı ile, müsaderesine karar verilmesi üzerine, Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğünce el konulduğu 02.01.2012 tarihinde, davacının aracına el konulması nedeniyle uğradığı zararı öğrendiğinin kabulü gerektiğinden, araca el konulduğu 02.01.2012 tarihinden itibaren 60 gün içerisinde doğrudan dava açılması ya da 2577 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 11. maddesinde öngörülen süreç işletilerek dava açılması gerekirken açılmadığı, aradan 1 yıl 5 aya yakın bir süre geçtikten sonra yapılan başvurunun ve idarece verilen yanıtın, dava açma süresini yeniden başlatmayacağından, davacının uğramış olduğu zararın tazmini istemiyle 21.5.2013 tarihinde yaptığı başvurunun, davalı idarenin 05.06.2013 tarihli işlemi reddedilmesi üzerine, 02.07.2013 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan bu davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmamaktadır.,
Açıklanan nedenlerle; itiraz talebinin kabulü ile Ankara 13. İdare Mahkemesi'nce verilen 31/03/2014 gün ve E:2013/1030, K:2014/578 sayılı kararın BOZULMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin (1/b) bendi uyarınca davanın süre aşımı yönünden reddine, aşağıda dökümü yapılan
Old 16-05-2016, 11:07   #48
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
Herkese iyi çalışmalar
Ben de 2007 model aracın 2008 model olarak sıfır gibi beyan edilerek yurda sokulması ile 2015 yılında mağdur edilen müvekkil adına İDARİ YARGIDA TAM YARGI DAVASI açtım.
KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ davada vergi mahkemeleri görevlidir şeklinde görevsizlik kararı verdi.
Karar daha tebliğ edilmedi.
Bu karar ne derece doğru.
Ortada bunca idari dava ne Danıştay kararı varken?
Merhaba Meslektaşım,
Benim de Kocaeli İdare Mahkemesi'nde görülen dosyam aynı akıbete uğradı. Anlaşılır gibi değil. Zira araçların yurda sokulmasında ve el değiştirmesinde idarenin tedbirsizliği ve kusuru var diyerek hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası açtık. İdari işlemle ilgili davamız yok. Vergi Mahkemesi bu davanın neresinde görevli anlamış değilim. Anlayan varsa da bir zahmet izah etse ne güzel olur.
Old 16-05-2016, 11:12   #49
Porsuk

 
Varsayılan

Arkadaşlar, konu hakkında yeni karar elde eden var mı ? Gittikçe karışmaya başladı mevzu. Birbirinden farklı kararlar oldu. Danıştay denetiminden geçen kararlar hikaye oldu. Son durumu kestiremiyoruz artık. Ama kanımca DÖVLET refleksleri devreye giriyor ve toplamı büyük meblağ olacak bu tazminatlara hükmedilmeyecek gibi....bilemiyorum artık..
Old 02-08-2016, 17:42   #50
Av. Suat

 
Varsayılan Son açtığım davada idare avukatının idari merci tecavüzü savunmasına karşı cevabım.

.................
..................
3-Ayrıca davalı taraf dava açmadan önce davalı kuruma tazminat istekli olarak başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

Oysa dava öncesi davalı kuruma yaptığımız yazılı müracaatta açık olarak talebimizin ret edilmesi halinde idareye karşı her türlü maddi ve manevi tazminat davası açılacağının muhakkak olduğu da ayrıca belirtilmiş ve zararımızın giderilmesi istenmiştir. Tüm bunlara rağmen idare, taleplerimiz ile ilgili olarak tarafımızı muhatap dahi almayacağını, davaya konu olan araç ile ilgili müvekkilin idareye bu tür bir BAŞVURU HAKKININ dahi olmadığını belirterek istemimizi SIFAT YOKUĞUNDAN RET etmiştir.

İlgili RET cevabından da görüleceği üzere, idarece mağduriyetimizin giderilerek zararımızın karşılanması bir yana dursun, bu cevabında idare, tarafımızı muhatap dahi almamıştır.

Ayrıca dava öncesi ilgili kurumca tarafımıza gönderilen cevabi yazının en son kısmında, tüm bu işlemlerden mağdur edildiğimiz gibi bir iddiamızın olması halinde İDARİ YARGIDA dava açılabileceğini de ayrıca belirtmiş ve böylece tüm istemlerimize karşı kapıları kapatmış ve bundan sonrası için İDARİ YARGIYI adres göstermiştir.

Bu nedenle bu tür bir cevaptan sonra idareye başkaca başvuru veya talepte bulunmamız gerekli dahi değildir. Çünkü tarafımızı muhatap dahi almayacağını açıkça belirten ve idari yargıyı adres gösteren bir kuruma bundan sonra neden başvurulacaktır. Zira tüm bu başvuruların idarece RET EDİLECEĞİ, hatta tarafımızın muhatap dahi alınmayacağı zaten ortaya çıkmıştır. Bu halde idareye başkaca bir başvuru yapmanın, hukuki açıdan etkin ve sonuç almaya elverişli olmayacağı ortaya çıktığından, eldeki davada idareye başvuru yollarının tüketilmesine gerek dahi bulunmamaktadır. Buna rağmen bu husus yine de yerine getirilmiş ve fakat tüm taleplerimiz idarece RET edilmiştir.

Tüm bu nedenlerle davalı tarafın tüm bu başvurularımızı SIFAT YOKLUĞU gerekçesi ile ret etmesine rağmen, dava öncesinde kurumlarına bu tür bir başvuru yapılmadığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği şeklindeki savunması TİPİK BİR HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ÖRNEĞİ teşkil etmektedir. Davalı taraf iş bu davaya cevap dilekçesinde dahi konu hakkında SIFATIMIZIN olmadığını beyan etmiştir. Tüm başvurularımızı sıfat yokluğundan ret eden ve tarafımızı muhatap dahi almayıp idari yargıyı adres gösteren davalının, konu adres gösterdiği şekilde idari yargıya taşındıktan sonra dava öncesinde kuruma müracaat edilmediği şeklindeki savunması, hakkın kötüye kullanılmasıdır ve hukuk tarafından himaye görmesi mümkün değildir.


Ayrıca 4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 2
B - HUKUKİ İLİŞKİLERİN KAPSAMI
I. DÜRÜST DAVRANMA-Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2003/1-323Karar Numarası: 2003/318Karar Tarihi: 30.04.2003 sayılı kararı ve gerekse Emsal olan T.C. YARGITAY1.Hukuk Dairesi Esas: 2005/837Karar: 2005/1805Karar Tarihi: 23.02.2005 sayılı kararında Yargıtay; ………………., Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralı ( MK 2 ) buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden ( resen )göz önünde tutulması zorunludur.
Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır….

Hemen yukarıdaki emsal kararda da belirtildiği üzere uyuşmazlıkların çözümü sırasında taraflardan birinin hakkını açıkça kötüye kullandığının anlaşılması halinde bu hususun karar aşamasında mahkemece re sen nazara alması gerektiği vurgulanmaktadır.

Aynı şekilde tüm başvurularımızı sıfat yokluğundan ret eden ve tarafımızı muhatap dahi almayıp idari yargıyı adres gösteren davalının, dava öncesinde kuruma müracaat edilmediği şeklindeki savunması da tipik bir hakkın kötüye kullanılmasıdır.

Kaldı ki davalı tarafın savunması bir anlık için doğru kabul edilse dahi yapılacak olan bu başvurunun yine SIFAT yokluğundan RET edileceği açıkça ortadadır. Bu nedenle olası bu tür bir başvurunun hukuki açıdan etkin ve sonuç almaya elverişli olmayacağı ortaya çıktığından, eldeki davada idareye başvuru yollarının tüketilmesine gerek dahi bulunmamaktadır. Kaldı ki gerek ilk dava dilekçemizde ve gerekse hemen yukarıda değinilen ilk başvurumuzda, istemimizin reddi halinde tazminat davası açılacağı açık olarak belirtilmiş yani bu şart yine de yerine getirilmiştir................
.......................
Old 02-08-2016, 17:46   #51
Av. Suat

 
Varsayılan

bu tür davalardaki son durumun bizim aleyhimize ve fakat idare lehine dönmekte olduğu şeklindeki yorumlara kesinlikle hak veriyorum. Açıkça dile getirilmese de böyle bir hava var sanki...
Davam henüz bitmedi ama sonuçtan ilk günkü kadar emin olamıyorum atrık....
Old 02-08-2016, 19:38   #52
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
bu tür davalardaki son durumun bizim aleyhimize ve fakat idare lehine dönmekte olduğu şeklindeki yorumlara kesinlikle hak veriyorum. Açıkça dile getirilmese de böyle bir hava var sanki...
Davam henüz bitmedi ama sonuçtan ilk günkü kadar emin olamıyorum atrık....
Merhaba Suat Bey,
Benim de Kocaeli'nde görülen hizmet kusuruna dayalı tazminat davam önce vergi mahkemesine gönderildi.Akabinde hasım düzeltme kararı verildi.Davayı Gümrük bakanlığına açmıştım. Hasım Gebze gümrük müdürlüğüymüş. Daha sonrada süre ret kararı verildi.
Açıkçası bu kararlardan sonra ben bildiklerimi de unuttum.Davam hizmet kusuruna dayalı tazminat davası, araç yurda girerken ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verildikten sonra devir ve teslimi önlemeye yönelik gerekli dikkat ve özen gösterilmemesine dayandım. Vergi mahkemesi ile en ufak bir ilgisi yok. hasım değiştirme kararı da ilginç, zira gümrük müdürlüklerinin tüzel kişiliği yok. KHK ile bakanlık adına dava takip yetkileri var.Süre ret kararı ayrı bir hukuksuzluk. zira ben idari işlemi dava etmedim.İptal istemedim. İdari başvurumu yaptım ve hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası açtım. Mahkeme dava konusu yapmadığım idari işlemi öğrenme tarihini esas alarak süre ret kararı verdi.....
Aynı konu ile ilgili birçok Danıştay kararına ulaştım...hiçbiri birbirini tutmuyor ama tek ortak yanları var tazminata hükmedilmemesi gerektiğini belirtiyorlar.zira idarenin kusuru yokmuş gidin işlemi yapan firmaadan talep edin diye de akıl veriyorlar..fırsatını bulunca paylaşacağım...Maalesef DÖVLET refleksi işliyor...
Old 04-08-2016, 14:12   #53
Av. Suat

 
Varsayılan davanın vergi mahkemesine gitmesinden sonraki dilekçem

..........................
..........................
2-Mahkemenin görevi ve HUKUK devleti ile ilgili olarak:

ELDEKİ DAVADA VERGİ MAHKEMELERİ GÖREVLİ DEĞİLDİR.
Kamu düzeninden olan görev, her aşamada RE'SEN nazara alınmalıdır.

Mahkemeniz, eldeki olayda kamunun vergi ziyaı da sözkonusu olduğundan davada görevli olan mahkemelerin VERGİ mahkemeleri olduğu gerekçesi ile dosyayı ele almış bulunmaktadır. Bu karar bizce hatalıdır. Zira davaya konu olan olayın temelinde vergi ziyaı söz konusu olsa da bu, ilgili aracı ilk olarak ithal eden firma ile davalı kamu kurumu arasında görülecek olan davalar için geçerli olabilecekse de eldeki dava için geçerli değildir. Çünkü davaya konu ilgili aracı, kamuyu vergi ziyaına uğratacak şekilde ülkeye sokan firma ithalatçı firmadır. Müvekkilin son kullanıcı olduğu, ilk ithal olayı ile bir ilgisinin olmadığı, yani kamuyu vergi ziyaına uğratmadığı, eldeki davanın vergi uyuşmazlığından değil kamunun idari kusurundan kayanaklanan tam yargı davası olduğu nazara alındığında, son kullanıcı olan müvekkil ile davalı kurum arasında görülecek olan tamzin istekli bu gibi tam yargı davalarının hangi yönünün VERGİ MAHKEMESİNİ ilgilendirdiğini anlayabilmiş değiliz.

Ayrıca konu hakkındaki daha önceleri İDARE mahkemelerinde görülerek karara bağlanan ve danıştay onamasından geçerek kesinleşen bir çok karardan sonra, davanın görevi ile ilgili yapılan bu tür bir köklü değişiklik, dava sürelereni de geriye çekeceğinden, kişilerin süre yönünden mağduriyetler yaşanmasına neden olacaktır ve nitekim de olmaktadır. Bu da HUKUK devleti ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Zira HUKUK devletinde bireyler, hangi davranışların hangi hukuki sonuçları doğuracağını önceden bilirler, devletin uyacağı kurallar önceden belli olduğu ve yargısal denetim bulunduğu için, keyfi davranışlara karşı korunmuş olurlar. Bu durum hukuki açıdan öngörülebilirlik güvenliği olarak da adlandırılabilir
Kişi var olan ve süreki uygulanagelen hukuk kuralllarına güvenerek atacağı adımları şekillendirecektir. Bu kurallara uymadığı veya aykırı davrandığı takdirde nasıl bir yaptırımla karşılaşacağını önceden bilir ya da en azından bilebilecek durumda olur. Yani burada söz konusu olan yaptırım, uygulayıcısının keyfine göre değişen bir yaptırım olmayıp, hukukça öngörülen ve uygulayıcıyı da bağlayan bir yaptırımdır. Bu özellik, hukuk devleti ilkesinin belirleyici unsurlarından biridir.

Tüm bu açıklamalardan sonra az yukarıda da belirtildiği üzere aynı konu hakkında daha önceleri İDARE mahkemelerinde görülerek karara bağlanan ve danıştay onamasından geçerek kesinleşen bir çok karardan sonra, davanın görevi ile ilgili yapılan ve bizce hatalı olan bu tür bir köklü değişiklik, dava süreleri de dahil olmak üzere uygulanacak olan hukuk kurallarının da değişmesi anlamına geldiğinden kişilerin bir anlamda açığa düşmesine neden olmakta ve özellikle süre yönünden hak kayıplarının yaşanmasına neden olmaktadır. Bu da hemen yukarıda anılan hukuk devletinin kurallar yönünden öngörülebirlirlik ve bu bağlamda hukuki günelik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenlerle GÖREV yönünden itirazlarımızı yeniliyoruz.
Old 04-08-2016, 16:48   #54
Av. Suat

 
Varsayılan

sanın Porsuk, size aynen katılıyorum. Davanın vergi yönünü ben de anlayabilmiş değilim. Zira yukarıda da belirttiğim gibi davaya konu olan olayın temelinde vergi ziyaı söz konusu olsa da bu, ilgili aracı ilk olarak ithal eden firma ile davalı kamu kurumu arasında görülecek olan davalar için geçerli olabilecekse de eldeki dava için geçerli değildir. Çünkü davaya konu ilgili aracı, kamuyu vergi ziyaına uğratacak şekilde ülkeye sokan firma ithalatçı firmadır. Müvekkil değildir. Müvekkil sadece son kullanıcı olup mağdur konumundadır.
Ben davamı vergi mahkemesine göre süresinde açmışım ama bu kez de husumetten dolayı ret edilecek gibi geliyor bana...
Old 05-08-2016, 10:37   #55
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Suat
sanın Porsuk, size aynen katılıyorum. Davanın vergi yönünü ben de anlayabilmiş değilim. Zira yukarıda da belirttiğim gibi davaya konu olan olayın temelinde vergi ziyaı söz konusu olsa da bu, ilgili aracı ilk olarak ithal eden firma ile davalı kamu kurumu arasında görülecek olan davalar için geçerli olabilecekse de eldeki dava için geçerli değildir. Çünkü davaya konu ilgili aracı, kamuyu vergi ziyaına uğratacak şekilde ülkeye sokan firma ithalatçı firmadır. Müvekkil değildir. Müvekkil sadece son kullanıcı olup mağdur konumundadır.
Ben davamı vergi mahkemesine göre süresinde açmışım ama bu kez de husumetten dolayı ret edilecek gibi geliyor bana...
Sayın Meslektaşım, bir kısım ithalatçıların yargılandığı ceza dosyalarında beraat kararı çıktı. Zira vergi ziyaı söz konusu değil ikinci el araç sıfır diye beyan edilerek sokulmuş ve tüm vergiler ve harçlar sıfır bedeli üzerinden ödenmiş. Tek sorun İthalat Rejim Kararında "kullanılmış araçların izin alınmadan yurda sokulması" şeklindeki madde ki; araçlar kullanılmış da değil kullanılmamış olduğuna dair TSE raporları var. Bizdeki ticaret hayatı kuralları gereği satış yemiş aracın (2. el ) kullanılmış şeklinde değerlendirilmesi nedeniyle araçlar ithalat rejimine aykırı yurda sokulmuştur deniliyor.Oysa araç hakikaten kullanılmamış. sadece distribütörden alırken sıra beklemek istemeyenler için araç üretildiği ülke vatandaşının üzerine tescil ediliyor ve sıfır halde kullanılmadan Türkiye'ye sokuluyor. Operasyon da üretildiği ülkeden soruşturulduğunda araçların o ülkede tescilli olduğunun öğrenilmesi ile başlıyor. ama ilginçtir bu kadar dava ve işleme karşın aynı usulle halen araçlar yurda sokulmakta ve iyiniyetli şahıslara satılmaktadır ve bunu önlemeye yönelik hiçbir tedbir alınmamaktadır.
Old 27-10-2016, 10:57   #56
Porsuk

 
Varsayılan

Merhaba, meslektaşlarım acaba bu konuda olumlu sonuca ulaşan bir arkadaşımız var mı ? Gelişmeleri paylaşırsanız memnun olacak çok mağdur var
Old 23-12-2016, 20:08   #57
Porsuk

 
Varsayılan

Torba yasa ile Gümrük Kanununa ve kaçakçılıkla mücadele kanununa geçici madde eklenmesi suretiyle malum haldeki araçların iyiniyetli son sahiplerine ötv ve vergi kayıplarının karşılanması ile ötvnin 1/4 ü kadar extra bedelin ödenmesi karşılığı iade edilmesi yönünde çalışma var. Yılbaşından sonra yasalaşması beklemektedir.
Old 28-12-2016, 15:54   #58
Av. Suat

 
Varsayılan

Devam eden davamda en son davalı taraf ikinci cevap dilekçesi vermiş ve bu dilekçede davanın konusuz kaldığını ve bu nedenle karar verilmesine yer olmadığını ......beyan etmiştir.

Gerekçesi ise ithalatçı şirket ortaklarının davalı kuruma karşı, mülk. kam. geç. kararının iptali ile ilgili ayrı bir dava açtıkların ve bu davayı kazandıklarını, bu nedenle davalı kurumun da tüm bu araçlardaki yakalama ve mülk. kam. geç. kararlarını kaldırdığını beyan etmiştir.
Gerçekten de müvekkilin aracının kayıtlarındaki şerhler o dönem kaldırılmıştı. Tabi tüm bunlar dava açıldıktan sonraki gelişmeler...
Davada nasıl karar çıkacak bilmiyorum. Bekliyoruz.....
Old 25-05-2017, 12:53   #59
Av. Suat

 
Varsayılan

20.04.2017 tarihli karar - Tekrar Görevsizlik-
Davayı ilk olarak idare mahkemesine açmıştık.
Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya VERGİ Mah. ne gönderildi.
Buna da itiraz ettik ....detayları yukarıda ...
Bu kere Vergi Mahkemesi de aşağıdaki kararı ile itirazlarımız doğrultusunda davada VERGİ Mah. değil, İDARE Mah.nin görevli olduğu gerekçesi ile GÖREVSİZLİK KARARI VERDİ.....
Dosya şu an görevli mahkemenin belirlenmesi için İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi'ne gönderildi.

T.C.
KOCAELİ
2. VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO :...........
KARAR NO :...........

DAVACI : .............................
VEKİLİ : AV. SUAT TOK
.........................................DÜZCE

DAVALI : GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI adına
GEBZE GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : AV. ÇİĞDEM ÇİNTAN YILMAZ
Mimar Sinan Mahallesi İbn-İ Sina Caddesi No:4 Yarımca/ Körfez/KOCAELİ

DAVANIN ÖZETİ : Askar Otomotiv İnşaat Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli 10.10.2007 tarihli ve 17780 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithal edilip bilahare davacı tarafından satın alınan WBAFF41000L052464 şasi numaralı araçla ilgili olarak, Gebze Gümrük Müdürlüğü tarafından alınan 29.09.2014 tarih ve 3036586 sayılı "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" kararı sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen 150.000,00-TL maddi zararın; idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürülerek tazmini istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Kocaeli 2.Vergi Mahkemesi'nce, Kocaeli 1. İdare Mahkemesi'nin 03.02.2016 tarihli ve E:2016/176, K:2016/138 sayılı görev ret kararı üzerine Mahkememizin esasına alınan işbu dava dosyası, 2577 sayılı Kanun'un 14.maddesi yönünden incelenerek işin gereği görüşüldü;
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddesinde, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözümleyeceği; aynı Kanun'un 6. maddesinde ise, vergi mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bu konulardaki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un uygulanmasına ilişkin davaları çözümleyeceği belirtilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 43. maddesinin 1. fıkrasında ve aynı fıkranın (b) bendinde "İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verilirse dosyayı Danıştay'a veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderir." b) "Görevsizlik veya yetkisizlik sebebi ile dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştay'ca çözümlenir." hükümlerine yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Askar Otomotiv İnşaat Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli 10.10.2007 tarihli ve 17780 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithal edilip bilahare davacı tarafından satın alınan araçla ilgili olarak, Gebze Gümrük Müdürlüğü tarafından alınan 29.09.2014 tarih ve 3036586 sayılı sayılı "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" kararına istinaden uyuşmazlık konusu araca el konulması üzerine, davacı tarafından, idarenin olayda ağır hizmet kusuru olduğundan bahisle maddi tazminat istemli olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mülkiyetinin kamuya geçirilmesi kararı üzerine el konulan araç nedeniyle tazminat talepli açılan benzer bir davada Mahkememizce verilen "davanın görev yönünden reddine ve görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine" ilişkin karar üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi'nce 13/04/2017 tarihli ve E:2017/604, K:2017/608 sayılı kararla "Uyuşmazlık, yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü idarelerin aracın yurt dışından ithal edilerek trafik siciline kaydının yapılması öncesinde üzerine düşen dikkat ve özeni göstermeyerek, hizmeti kusurlu işlettikleri, davacı şirketin aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde bir ilgisi ve kusuru bulunmadığı, gümrük idaresince işlemler tamamlanarak ithal edilen aracı satın alıp trafik siciline tescil ettiren iyi niyetli 3. kişi durumunda bulunduğu, ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına el konulması nedeniyle uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülerek tazminat talebinde bulunulmasından kaynaklanmakta olup tazminat talebinin temelinde, davalı idarenin mevzuatla kendisine verilen denetim görevini gereği gibi yerine getirmemesi sonunda, idarenin kayıtlarına güvenerek tasarrufta bulunan kişilerin zarara uğramasına sebebiyet verildiği iddiasının bulunduğunun ve tazminat talebinin vergi mahkemesinin görev alanında bulunan aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemden kaynaklanmadığının anlaşılması karşısında davanın görüm ve çözümünde idare mahkemesi görevlidir." gerekçesiyle dava dosyasının idare mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda, 2576 sayılı Kanun'a göre vergi mahkemelerinin görevine girmeyen dava konusu isteme ilişkin ihtilafın görümünde ve çözümünde, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nda, benzer uyuşmazlıklarda vergi mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir hükmün de bulunmaması ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi aynı konuda verdiği bahsi geçen kararı karşısında; idare mahkemesinin görevli olduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, mahkememizin görev alanına girmeyen davanın, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a bendi uyarınca görev yönünden reddine, dava dosyasının aynı Kanun'un 43/1-b bendi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 20/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan
YUSUF ÖRNEK
101170

Üye
MURAT DOĞAN ŞENAY
182321

Üye
BEKİR ATALAY
195001
Old 09-01-2020, 15:05   #60
orhan üçyıldız

 
Varsayılan

aracın kaçak olmasından dolayı, açılan ceza davası bir buçuk sene evvel kesinleşmiş ve araç müsadere edilmiş, bu durumda idareye dava açılabilir mi veya iyiniyetli 3. kişiye ( aracı satan 4.el) karşı dava açılabilir mi, kafamı kurcalayan zamanaşımı problemi var.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haksız ihtiyati tedbir sebebi ile uğranılan zararların tazmini davası üye14072 Meslektaşların Soruları 3 24-08-2007 11:06
haksız fiil nedeni ile oluşan zararın tazmini,sorumlular ve tespit avukat 77 Meslektaşların Soruları 0 05-07-2007 11:16
iptal davası ve tam yargı davası konusunda belirsizlik GaLaxY Hukuk Soruları 3 18-06-2007 12:44
Adli Yargı Idari Yargı Tazminat Davası mustafaaladag Meslektaşların Soruları 6 21-04-2007 13:12
Sağlık kurulunun eksik raporu sonucu uğranılan zararın tazmini Av.Nursel Meslektaşların Soruları 2 26-02-2007 17:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09679103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.