Masa Hesabını Kim Ödemeli?

Sinan Akyüz"Etekli İktidar-Erkek Hakları Kitabı" nı yazdı.Çokça da ilgi gördü.İlginç sorular sorup yanıtlıyor Akyüz.. Örneğin kadınların iş hayatına katılarak erkeklerle eşit olmaya çalıştığını ve geleneksel rolleri reddettiğini,ev işlerinde eşitlik istediğini ve fakat dışarda hesabın hep erkekler tararfından ödenmesini beklediğini ve bu alanda geleneksel rolü ve beklentisinden bir türlü vazgeçmediğini ileri sürüyor.

Ben de soruyorum? Hesabı kim,nasıl ödemeli?

Ne dersiniz?

Alçak garsonlar !!!!

Hesabı hep erkeklere uzatıyorlar....

Önce garsonları eğitmek lazım.

Saygılarımla

Bir Dost

Garsonları eğitmek lazım Sayın bir Dost, haklısınız.

Yalnız masada erkek dururken, hesabı kadına uzatan garsonon hali nicolur, onu düşünüyorum.

Saygılar

Sayın Gemici,

Çok merak ettim garson hesabı bayana uzatırsa hali ne olur ?
Kadınların, "hesabı erkek öder" diye bir anlayışı benimsediklerini sanmıyorum. Ataerkil toplum anlayışının bir getirisi olarak erkekler, böyle bir misyonu edinmişler gibi geliyor bana.... "ben kadına para ödetmem" zihniyeti. Kadın ödeyince, erkeklik gururumu inciniyor anlayamıyorum. Tabi ki genelleme yapmıyor, gözlemlerimden bahsediyorum. Kimin cebinde para varsa o ödeyebilir bence, hatta sayın bir dost, size önerim, garson hesabı getirince , hesabı karşınızdaki bayana uzatın!!!! Herşey müşterektir.
Ya hazır konu açılmışken bir sıkıntımı daha dile getirmek istiyorum arkadaşlar. Neden masada yemek siparişini erkek verir. ?? Ya da vermelidir????? Nezaket kuralları bir yana, ben kendimi komik hissediyorum; garson başımda durup bana bakarken ne istediğimi karşımdaki beye söylemek

Saygılarımla

Ben de genelleme yapmadan size bir gözlemimdem, daha doğrusu birçok gözlemimden söz edeyim; hesap geldiği zaman kadınlar çoğu zaman masa altından erkeğe parayı uzatır, erkekte hesabı öder, böylece ...., böylece nemi olur? Bende bilmiyorum, ama belki de böylece toplumumuzun şekilcilikten öteye gitmeyen bir gereksinimi tatmin edilmiş olur

Sorunuza gelince sayın Şenay, garsonun halinin nicolacağı, olayın Türkiyenin neresinde cereyan ettiğine bağlı, bazı yerde (davranışı masadaki erkeğe hakaret olarak algılandığı için) anasından doğduğuna pişman edilir, bazı yerde de sadece ters bir bakışla karşılaşır.

Alıntı: Kimin cebinde para varsa o ödeyebilir bence,

Bence de böyle olması gerekir. Bilmemiz gerken bir şey var yalnız, bu Türkiyenin gerçeklerine uymuyor. Türkiyede hesabı (lokantadaki hesaptan bahsediyorum) devamlı itibarı olan öder. İtibarlı olan da; eğer kadınla erkek söz konusu ise genellikle erkektir; yok eğer sıradan vatandaşla mevki sahibi birisi söz konusu ise, mevki sahibi kimsedir; misafirle ev sahibi söz konusu ise, itibarının sarsılmaması gereken ev sahibidir.

Açıkça söylemek gerekirse, hesabı kimin ödediği bir yerde hiç te önemli değil. Önemli olan her hesap ödemenin, karşı tarafa yüklediği (yükümlülükler)hesaplardır. Çünkü her hesap ödeyen, hesabını üstlendiği kimseyi bir ödeme borcu altına sokuyor. Hukuki bir yönü olmayan bu borç, borçlu için hukuki borçtan çok daha bağlayıcı olan namus borcu dediğimiz türden bir borçtur. Hesabı ödenen kimse, mali durumu(olanakları) ne olursa olsun, borunu ödemek ve borç altında kalmamak zorundadır.

Toplumumuzda yaygın olan bu hesap ödeme hırsı aslında içimizden gelen bir hırs değil, sadece toplumun bize yüklediği ve belirli toplumsal gerçeklerin pekiştirilmesine yarayan bir davranış. Mevki sahibi olan, itibarı olan, toplumsal tabakada kendisinden altta olan birisi için bir şey yapmıştır, diğeri buna karşılık vermek zorundadır.

Bütün bunları bilinçli olarak yapıyoruz demek istemiyorum. Çoğunu gelenek ve görenekler böyle diye, veya sadece böyle öğrendiğimiz için, farkında olmadan, yapıyoruz.

Tüm toplumsal kuralları mantıkla anlama imkanı olmasa bile, günlük yaşantımızda, farkında olmadan, her gün tekrarladığımız bazı davranışlarımızı, mantığımızın süzgecinden geçirirsek, gerçekçi bir sonuca varırız derim. İsterseniz buna, masada hesabı kimin ve hangi gelenek ve göreneğe dayanarak, veya hangi art hesaba dayanarak ödediğinden başlıyalım.

Saygılarımla

‘Centilmenlik kuralları’ değişiyor

Hesabı erkeğin ödemesi şart değil.

New York
AA
(ntvmsnbc)

3 Temmuz 2003 — Geleneksel “centilmenlik kurallarının” artık değişikliğe uğradığı ve bazı durumlarda kadın ile erkek birlikte yemeğe çıktığında “hesabı hep erkeğin ödemesinin şart olmadığı” bildirildi.

Erkekleri “otomatik para çekme makinesi” gibi gören kadınların durumlarını bir kez daha gözden geçirmelerinde yarar olduğunu vurgulayan “CNN-Para” adlı sitenin yayımladığı incelemeye göre günümüzde kurallar şöyle işliyor:
Girişimi kim başlatırsa, parayı o öder: Örneğin erkeği yemeğe kadın davet etmişse, parayı da onun ödemesi gerekiyor. Davet eden erkekse ödemeyi o yapar.
Çiftler uzun süredir çıkıyor ve parayı hep erkek ödüyorsa, artık kadının da elini çantasına atmasının zamanı gelmiş demektir.
Kadın erkekten daha zenginse ve bu biliniyorsa, ödemeyi onun yapmasında sakınca bulunmuyor. Ancak bu, parayı her zaman kadın ödeyecek anlamına da gelmiyor.
Yemek ve arkasından sinema ya da tiyatroyu içeren bir gece planlanmışsa; bu durumda biletleri kim almışsa, diğeri yemeği üstlenmeyi teklif edebilir.

Bununla birlikte 40 yaşın üstündeki çiftler söz konusu olduğunda ödemenin yine de erkek tarafından yapılmasının beklendiği haberde belirtildi. Bu durumda kadının kendini daha güvende hissettiği, erkeğin ise geleneksel rolünü üstlendiği için mutluluk duyduğu kaydedildi.

Alıntı: Alıntı yapılan mesajın sahibi: Gemici Yalnız masada erkek dururken, hesabı kadına uzatan garsonon hali nicolur, onu düşünüyorum.

Bir kez başıma geldi.. Enteresan bir deneyimdi..

Kitabı ben de okudum. Olaylar abartılmış, çarpıtılmış, kadınlar kan emici gibi gösterilmiş. Ama ticari açıdan başarılı olduğu da bir gerçek. Burada bile bahse konu olduğuna göre...
Hesabı kim ödemeli,
Duruma göre değişir bence. Kadının ödemesinde bir sakınca görmüyorum, ama erkeğin ödemesini tercih ederim. Zaten eşit çalışma koşullarını paylaşıyoruz, üstüne evle ilgili olarak daha fazla sorumluluk yüklendiğimiz gerçeği de var. Bu durumda bırakın da hesabı erkek ödesin. Zaten hesabı ödeyen zat hayatı paylaştığınız kişi ise, gereken yardımı (maddi-manevi) zaten yapıyorsunuzdur; yok eğer tavlama(!) dönemi ise keyfini sürün; zaten uzun süredir evliyseniz, hala yemeğe çıkabiliyorsanız ve hesabı da eşiniz ödemek konusunda ısrarlı ise o zaman ne mutlu size....

Işler kötüye gidiyor sayın Merhaba,

Alıntı: ‘Centilmenlik kurallari’ degisiyor

Baksanıza yaptığınız alıntılara göre, centilmenlik kuralları değişiyormuş. Centilmenlik dediğimizde akla gelen ve kasdedilenler Erkeklerdir. Centilmen, saygıdeğer erkek, nazik bey, efendi, kavalye demektir. Kısacası bu saygıdeğer nazik beylerin kuralları değişiyormuş.

Yalnız aktardıklarınızın içeriğinden başka bir şey ortaya çıkıyor, değişmekte olan aslında centilmenlerin kuralları değil, kadınlarla centilmenler arasındaki kurallar değişiyor. Kadınlar centilmenlerin kurallarını değiştiriyor.

İşin ters tarafı bu değişim biz erkeklerin fikri ve rızası alınmadan bize karşı gerçekleşiyor. Teorik ve entellektüel olarak buna çoğumuz taraftarız. Eh serde çağdaş ve demokratik olma aşkı var ne de olsa. İş pratiğe dökülünce durum biraz değişik yalnız, kendimiz böyle bir durumla karşılaşınca, hazmetmek biraz zor oluyor.

Beylik bir sözle belirtmek gerekirse dünya dönüyor. Bu dönüşe bazılarımız karşı çıkar bazılarımız destekler. Ama dünya yinede döner. Biraz da Anadolunun ücra köşelerinde dönse ne iyi olurdu diyorum.

Saygılarımla

"hesap geldiği zaman kadınlar çoğu zaman masa altından erkeğe parayı uzatır, erkekte hesabı öder, böylece ...., böylece nemi olur? Bende bilmiyorum, ama belki de böylece toplumumuzun şekilcilikten öteye gitmeyen bir gereksinimi tatmin edilmiş olur"

Kadının masanın altından para uzattığına şu kısa ömrümde rastlamadım.Masa altından mı vermeli? Elbette hayır.
Masa üstünden para verdiğini,hesabı ödediğini ve ya takviye yaptığını gören var mı?
Evet var.Niye olmasın.?
Biz çok gördük mesela.Değil mi devre arkadaşlarım.
....
Tüm site müdavimlerine iyi yıllar diler saygılar sunarım.

Üç erkek arkadaş, üçüde farklı ;

İlki, yakışıklı, uzun boylu, iyi bir iş sahibi vs.. Üç kere çıktık.. İlk çıkışımızda cüzdanını evde unutmuş.. Benim için hic sorun değil, 'hesabı erkeğin ödemesi gerekli diye düşünenlerden değilim.. hesabi ödedim.. Keyifliyim..
İkincisinde Bankamatikten para çekmeyi unuttuğu icin hesabı yine ben ödedim.. Yine hiç sorun değil. Üçüncüsünde cüzdanını arabasında unuttuğunu söyledi.
Kendimi kullanılmış ve salak yerine konmuş hissetim. Bir daha da kendisini görmedim..!

İkinci enzantirik, o koca sesiyle gittiğimiz her yerde beni utandırabilen erkek arkadaşım ise 'hesabi her zaman erkek öder' macoluğu yüzünden beni kaybetti.. Onunla da üç kere yemeğe çıktım, üçünde de menüdeki en pahalı yemeği seçmek ve üstünede tatlı yemek zorunda kaldım! Her yemek sonunda da erkeksi bir gururla hesabi ödedi!!

Üçüncü ilişkim iyi başladı.. 'Hesabı paylaşacğız' dedi. Ohh! sonunda doğru dürüst birisi ! İçin tadını kaçırıncaya kadar.. 'Geçen yemekde ben 50 bin Tl fazla ödemiştim, şimdi senin yediklerin 12 milyon530bin tutuyor artı 50bin... Kuruş hesabı yapması ilişkinin sonu oldu..

Sonunda bende bir Belçikalı ile evlendim.. İlk çıktığımız günlerde bir o ödedi, bir ben ödedim..

Ana fikir: Nedir bu Türk erkeğinin durumu !