Borç ödendikten sonra açılacak olan menfi tespit- istirdat davası

Meslektaşlarım merhaba. Müvekkilimin şirketi adına bir takip başlatılmış. Borç da vefat eden abisinin dükkanının ödenmeyen aidatları. Müvekkil de mirasçı konumunda. Reddi miras da söz konusu değil. Murisin bu borçları için mirasçılara yönelebilirler. Ancak borçlu sıfatı direk şahısta yani müvekkilde olmalı diye düşünüyorum. Oysa ki ödeme emrinde borçlu olarak müvekkilin şirketi görünüyor. Şirkete mirasçı olarak takip başlatılmış. Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum. Şirket şahıs şirketi de değil ve mirasçı olamaz. Şahıs olarak başlatılsa ve o sebeple şirketine/dükkanına hacze gelinse olurdu ama borçlu sıfatı şirkette olamaz. Tabi müvekkil yurt dışında iken bu tebligat gelmiş, itiraz edilmemiş dolayısıyla takip kesinleşmiş ve bugün hacze gelmişler. Borcu müvekkil ödemiş ama burada borçlu sıfatında yanlışlık olduğu düşüncesi ile dava açmak niyetindeyiz. Davadan sonra ödenen tutar alınır, bu sefer alacaklı şahsen mirasçı olarak müvekkile yönelebilir o ayrı ama hukuken şu aşamada menfi tespit davası açmak mı gerekir , istirdat mı ? Açılan menfi tespit kendiliğinden istirdata dönüşür mü ve pek tabii bu davaları açmak konusunda menfaatimiz var mıdır ? Yardımlarınızı dilerim.

İİK.m.72/7-"Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir."

Menfi tespit davası borç ödeninceye (icra veznesine girinceye) kadar açılabilen bir davadır.Menfi tespit borç ödenmeden önce açılmış olsa idi ,ödendikten sonra istirdata dönüşmesi söz konusu olurdu. Borcun icra tehdidi sonucu ödenmesi (icra veznesine girmesi) halinde açılacak dava istirdat davasıdır. Diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş İİK.m.72/7-"Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." Menfi tespit davası borç ödeninceye (icra veznesine girinceye) kadar açılabilen bir davadır.Menfi tespit borç ödenmeden önce açılmış olsa idi ,ödendikten sonra istirdata dönüşmesi söz konusu olurdu. Borcun icra tehdidi sonucu ödenmesi (icra veznesine girmesi) halinde açılacak dava istirdat davasıdır. Diye düşünüyorum.

Üstadım teşekkür ederim. Diğer hususla ilgili olarak peki ne düşünüyorsunuz ? Mirasçı olarak borç sorumluluğu altında olan müvekkilin şahsı olması gerekmez mi ? Yani somut olayda olduğu gibi müvekkilin şirketini borçlu olarak göstererek bu alacağı tahsil etmeleri hukuki midir ? Açılacak istirdat davasında bu yönden haklı çıkma olasılığımız ne olur ?

Alıntı: Yazan Av. Zümer AYDIN Mirasçı olarak borç sorumluluğu altında olan müvekkilin şahsı olması gerekmez mi ? Yani somut olayda olduğu gibi müvekkilin şirketini borçlu olarak göstererek bu alacağı tahsil etmeleri hukuki midir ? Açılacak istirdat davasında bu yönden haklı çıkma olasılığımız ne olur ?

Tüzel kişiler iradi mirasçı yani vasiyet veya miras sözleşmesi ile atanmış mirasçı olabilirler. Somut olayda böyle bir söz konusu değilse ölen borçluyu aralarında kan bağı bulunan gerçek kişiler temsil edebilir. Müvekkil hem borçlu miras bırakanın yasal mirasçısı ve hem de borçla ilgisi olmayan sermaye şirketinin yasal temsilcisidir. Müvekkilin temsilcisi olduğu şirket borçtan sorumlu tüzel kişi konumunda değildir. Oysa alacaklı borçtan sorumlu olmayan şirket aleyhine icra takibine girişmiş ve müvekkil de şirket temsilcisi sıfatıyla hareket ederek borçlu olmadığı bedeli icra tehdidi karşısında ödemek zorunda kalmıştır. Bu durumda ortada aslında borçlu olmadığı halde ,icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle takip konusu paranın cebri icra tehdidi ile ödenmesi durumu söz konusu olmakla ödenen paranın faiz ,icra harç ve giderleri ile birlikte geri alınmasının talep edilebileceğini,haklı çıkma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum.