Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yazılı Sözleşme Olmadan Alacaklının Yerleşim Yerinde İcra Takibi Yapmak Mümkün mü?

Yanıt
Old 08-01-2018, 10:52   #1
HK1

 
Varsayılan Yazılı Sözleşme Olmadan Alacaklının Yerleşim Yerinde İcra Takibi Yapmak Mümkün mü?

Herkese Merhaba, alacaklının yerleşim yerinde takip yapılabilmesi için bir sözleşme ilişkisinin olması gerektiğini biliyoruz. Fakat bu sözleşmenin yazılı olması şart mıdır? Taraflar arasında yazılı sözleşme olmasa da sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması yeterli midir? Elinde buna ilişkin Yargıtay kararları olan varsa ve paylaşırsa çok sevinirim. İyi Çalışmalar.
Old 12-01-2018, 09:33   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Merhaba

Aramıza hoş geldiniz sayın meslektaşım,

6100 Sayılı HMK.

MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Yetki sözleşmesini düzenleyen 17. m. ; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir.

Saygılar
Old 12-01-2018, 10:47   #3
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

(...Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır...) hükmüne yer verilmiştir.

Sevgili Üstadım,
Aksini kararlaştırmak, genel yetki de devam edecek mânasına mı geliyor? Zira önceden, yetki sözleşmesi, genel yetkili mahkemenin yetkisinin devamına engel değildi..!
Saygılarımla...
Old 13-01-2018, 04:09   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Aksini kararlaştırmak, genel yetki de devam edecek mânasına mı geliyor?

Yargıtay öyle diyorsa, öyledir üstad
Old 13-01-2018, 19:35   #5
Av. Suat

 
Varsayılan

Kararlar biraz uzun ama içerikleri gayet doyurucu

Temel ilişkiyi ispat için mutlak surette yazılı belge olmasına gerek yoktur kanımca.

Alacaklının ikametinde başlatılacak olan böylesi bir takipte borçlunun yetkiye, borca ve temel ilişkiye de itirazı halinde açılacak olan itirazın iptali davasında mahkemece öncelikle ilintili takibin yetkili yerde yapılıp yapılmadığı inceleneceğinden elinizde yazılı sözleşme de yoksa HMK nın ispat hükümleri çerçevesinde temel ilişkiyi ispat edebildiğiniz müddetçe sorun olmayacaktır. İspat için - tarafların akraba olması- veya elinizde yazılı delil başlangıcı olması halinde, tanık - veya yemin vs gibi..

Yetki itirazının incelenmesi aşamasında mahkeme ister istemez esasa da girmek zorunda FAKAT ne yazık ki mahkemelerin çoğu yetki itirazının incelenmesi sırasında borçlunun temel ilişkiyi de reddetmesini gerekçe göstererek esasa hiç girmeden yetkisizlik kararı vermekteler.

T.C. YARGITAYHukuk Genel KuruluEsas: 2004/19-410Karar: 2004/471Karar Tarihi: 06.10.2004
ÖZET: İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir İcra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamaz. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır.

(2004 S. K. m. 67) (818 S. K. m. 73) (1086 S. K. m. 10)

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 3. Hukuk Mahkemesince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine (Mahkemenin yetkisizliğine) dair verilen 11.12.2002 gün ve 2002/103-923 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17.4.2003 gün ve 2003/1930-4103 sayılı ilamı ile; (". ..Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı tarafından girişilen ilamsız icra takibine karşı davalı borçlu, icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte borcun esasına da itiraz etmiştir. Bu itiraz üzerine duran takibin devamı için açılan İtirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisiz olduğuna karar verilmesi isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, İtirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, dekorasyon işi yapan davacı şirketin, davalı şirketçe işletilen İskenderun'daki H. Oteli'ne döşenecek halıları temin ve teslim ettiğini, bu iş nedeniyle düzenlediği fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için Adana 5. İcra Müdürlüğünde İcra takibi yapıldığını, ancak, davalının hem borca ve hem de icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini; para borçlarının B.K.nun 73. maddesi uyarınca alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğini, dolayısıyla para alacağına ilişkin icra takibinin alacaklının bulunduğu yer icra dairesinde yapılabileceğini, esas yönelik itirazların da yerinde olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, uyuşmazlıkta Adana İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olmadıklarını, HUMK. nun 9. ve 10. maddelerinin bu konuda açık hükümler taşıdığını; B. K. nun 73.maddesinin ancak hukuken geçerli sözleşmelerde uygulanabileceğini, taraflar arasında her hangi bir sözleşme bulunmadığını, davalının otel dekorasyonu için Adana'daki dava dışı L. Endüstriyel Dekorasyon Mobilya ve Yapı Malzemeleri Pazarlama Sanayi Ticaret A.Ş. ile anlaşma yaptığını, anlaşma çerçevesinde de halılar için bu şirkete ödemelerde bulunduğunu, davacının sözleşme ilişkisinin davalı ile değil, dava dışı L. Endüstriyel Dekorasyon Mobilya ve Yapı Malzemeleri Pazarlama Sanayi Ticaret A.Ş. ile kurulduğunu, dolayısıyla davacının bir alacağı varsa bu şirketten istemesi gerektiğini; öte yandan, malların teslim yerinin de, davalı firmanın ikametgahının bulunduğu İskenderun olduğunu, bu durumda B.K.nun 73. maddesinin olayda uygulanamayacağını, dolayısıyla İskenderun İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunarak; öncelikle, Adana İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkisizliklerine, İskenderun İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduklarına, aksi takdirde davanın esastan reddine ve haksız takip nedeniyle asgari %40 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece verilen; davalı şirketin İskenderun'da faaliyet gösterdiği, gönderildiği iddia olunan malların da İskenderun'da teslim alındığı, bu durumda davaya bakma yetkisinin HUMK.nun 10. maddesindeki özel yetki kuralı uyarınca sözleşmenin yerine getirildiği yer olan İskenderun mahkemesine ait bulunduğu, davalının ikametgahı İskenderun'da olduğundan, genel yetki kuralına göre de aynı Mahkemenin yetkili olacağı gerekçesine dayalı yetkisizlik kararı, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacı tarafından, Adana 5. İcra Müdürlüğü'nün 2001/17598 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinde, borçlu davalının hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ettiği, anılan dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Görülmekte olan davada da, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisizliği iddiası tekrarlanmış, aynı gerekçeye dayalı olarak mahkemenin de yetkisiz olduğu ileri sürülmüştür.

Hemen belirtilmelidir ki, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir İcra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamaz.

Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur; mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından, kendi yetkisine yönelik bir itirazın bulunup bulunmaması da önem taşımaz. Kısaca, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonuçlandırmakla yükümlüdür.

Somut olayda, Yerel Mahkeme, icra dairesinin yetkisiz bulunduğu yönündeki davalı itirazı hakkında herhangi bir değerlendirme yapmaksızın; sadece, kendi yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle sonuca varmıştır.

Hal böyle olunca; aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma kararına uyması gereken Yerel Mahkemenin önceki kararda direnmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.YARGITAYHUKUK GENEL KURULUE. 2004/12-260K. 2004/249T. 5.5.2004
• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( İlamsız Takip/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer - Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması )
• İLAMSIZ TAKİPTE YETKİ ( Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını ve Herhangi Bir Taahhüdün Varlığını İspatlayamaması - Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer )
• ALACAK VE HERHANGİ BİR TAAHHÜDÜN İSPAT EDİLEMEMESİ ( İlamsız İcra Takibi/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi - Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• YETKİ İTİRAZININ KALDIRILMASI İSTEMİ ( İlamsız Takip - Alacaklının Borçlunun İtirazına Uğrayan Fatura Kapsamındaki Alacağını İspatlayamaması/Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı )
• FATURA KAPSAMINDAKİ ALACAĞIN İSPATLANAMAMASI ( İlamsız Takip - Borçlunun İkametgahının Bulunduğu Yer İcra Dairesinin Yetkili Olacağı/Yetki İtirazının Kaldırılması İstemi )
818/m.1
1086/m.9, 10, 12
2004/m.50, 68
ÖZET : İstek, yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir. İstekli/alacaklı kendisine ait Gelibolu'da bulunan otelde davalı şirket elemanlarının konakladıklarını konaklama bedelinin bir bölümünün ödenmesine karşın büyük bir bölümünün ödenmemesi nedeniyle 10/3/2003 tarihinde faturaya bağladıkları alacağın 1.392.000.000 TL. olduğunu, faturayı borçluya posta yoluyla gönderdiklerini ancak, ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlunun itiraz etmesi nedeniyle, İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü'ne; gönderilmesine karar verildiğini, bu kararın ve borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını istemiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi yetki ve yetkiye itirazları düzenlemekte; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'ndaki yetki hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hükmünü içermektedir. İlamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağı, diğer söylemiyle ilamsız icrada yetki, hususunda da aynı hüküm geçerlidir. Şu durumda, ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi HUMK'nun 9. maddesi gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

Ayrıca, alacaklı tarafın, borçlunun itirazına uğrayan fatura kapsamındaki alacağa konu konaklama bedelinin davalı/borçlu gösterilen şirket işçilerine ait olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı gibi; bir an için bu işçiler davalı/borçlu şirketin işçileri kabul edilse bile konaklama ücretinin bu şirket tarafından ödeneceği konusunda herhangi bir taahhüdün varlığı, davacı tarafından ispatlanamamıştır.

Görüldüğü üzere; borçlu şirket taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğunu baştan beri reddetmiş, alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında konaklama hizmetinden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın konaklama ücretinden kaynaklandığını kabule olanak yoktur.

Bu açık durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HMUK 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gelibolu İcra Tetkik Mercii Hakimliği'nce davanın reddine dair verilen 30.06.2003 gün ve 2003/51-98 sayılı kararın incelenmesi davacı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2003 gün ve 20312-23302 sayılı ilamı ile; ( ...Takip dayanağı Gelibolu'da Dilmaç Otel'deki konaklama ücretine ilişkindir. Takip, ihtiyati hacizle başlamış ise de, daha sonra ihtiyati haciz kararı 30.6.2003 tarih 2003/131 - 300 sayılı Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla kaldırıldığından somut olayda H.U.M.K.'nun 12. maddesinin uygulama yeri yoktur. Borçlu, Gelibolu İcra Daireleri'nin yetkisine itiraz etmiş, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasıyla yetinilmesi gerekirken, dosyanın "talep halinde yetkili Ankara İcra Dairesi'ne gönderilmesine" resen karar verilmesi İ.İ.K.'nun 68. maddesine aykırı ise de alacaklı tarafça bu husus "itirazın kaldırılması" istemi ile merciiye yapılan başvuruda şikayete konu edilmiş, anılan memur kararı Mercii denetiminden geçmiş olmakla bu husustaki eksiklik sonuca etkili görülmemiştir.

Ne varki, İ.İ.K.'nun 50.maddesi göndermesi ile somut olayda uygulanması gereken H.U.M.K.'nun 10. maddesi ve ayrıca B.K.'nun 73/1. maddesi hükmüne göre ( İ.İ.K. 50.maddesi nedeniyle alacaklı ve borçlunun orada bulunma koşulu aranmaksızın ) borç, bir miktar paradan ibaret olmakla, ödeme alacaklının mukim bulunduğu yerde yapılacağından Gelibolu İcra Daireleri yetkilidir. Merciice aksine düşüncelerle alacaklı isteminin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İstek, yetki itirazının kaldırılması istemine ilişkindir.

İstekli/alacaklı kendisine ait Gelibolu'da bulunan otelde davalı şirket elemanlarının konakladıklarını konaklama bedelinin bir bölümünün ödenmesine karşın büyük bir bölümünün ödenmemesi nedeniyle 10/3/2003 tarihinde faturaya bağladıkları alacağın 1.392.000.000 TL. olduğunu, faturayı borçluya posta yoluyla gönderdiklerini ancak, ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlunun itiraz etmesi nedeniyle, İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü'ne; gönderilmesine karar verildiğini, bu kararın ve borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını istemiştir.

Karşı taraf/borçlu şirket vekili cevabında; müvekkili şirketin merkezinin Ankara olduğunu, takip talebinde de şirketin adresinin Ankara olarak gösterildiğini, icra takibinin genel kural gereğince Ankara İcra Müdürlüğünde yapılması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, özel yetki kuralının uygulanabilmesi için sözleşme bulunması gerektiğini, davacının takibi sözleşmeden kaynaklanan para borcu için yattığından bahisle Gelibolu İcra Daireleri'nin yetkili olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davacının Tedaş Müessese Müdürlüğü'nden aldığı derkenar yazıya dayanarak kendilerine alacak yönelttiğini, ibraz ettikleri belgeler gereği işi taşeron firma eliyle yaptırıp, Gelibolu'da işçi de bulundurmadıklarını, taşeron firma işçilerinin söz konusu otelde kaldıklarına dair de delil bulunmadığını, borç varsa da kendilerine ait olmadığını, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.

İcra tetkik Mercii Hakimliği; "Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalı borçlu şirketin merkezinin Ankara olduğu, icra takibinin konusunu teşkil eden ihtiyati haciz kararına karşı süresinde borçlu şirketin yetki itirazında bulunduğu, Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/131 esas, 2003/300 karar sayılı ilamı ile yetki itirazı kabul edilerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, bu bağlamda süresinde ihtiyati haciz kararına yetki itirazında bulunan tarafın aynı zamanda takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etme hakkının bulunduğu, davalı borçlu şirketin bu hakkını kullanarak hem ihtiyati haciz kararında yetki itirazında hem de takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş olması nedeniyle İcra Müdürlüğü'nün 02.04.2003 tarihli yetki itirazının kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu," gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Davacı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; "İ.İ.K.'nun 50. maddesi göndermesi ile somut olayda uygulanması gereken H.U.M.K.'nun 10. maddesi ve ayrıca B.K.'nun 73/1. maddesi hükmüne göre ( İ.İ.K. 50. maddesi nedeniyle alacaklı ve borçlunun orada bulunma koşulu aranmaksızın ) borç, bir miktar paradan ibaret olmakla, ödeme alacaklının mukim bulunduğu yerde yapılacağından Gelibolu İcra Daireleri yetkilidir. Merciice aksine düşüncelerle alacaklı isteminin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir." Gerekçesiyle bozulmuş; merci tarafından önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı/alacaklı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ilamsız takibe konu alacağın niteliği ve buna göre ilamsız takipte icra dairesinin yetkisi noktasındadır.

Öncelikle ifade etmekte yarar vardır ki, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi yetki ve yetkiye itirazları düzenlemekte; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'ndaki yetki hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hükmünü içermektedir.

İlamsız icra takibine hangi yerdeki icra dairesi tarafından bakılacağı, diğer söylemiyle ilamsız icrada yetki ,hususunda da aynı hüküm geçerlidir. Şu durumda, ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi HUMK.'nun 9. maddesi gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 10 ila 21. maddelerindeki hallerde ise icra daireleri özel yetkili olup, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetki de bunlar arasında yer almaktadır.

Diğer taraftan, ihtiyati hacizden sonraki icra takipleri, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesinde de yapılabilir.

İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyeceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir.

Böylece yetki kurallarını ana hatlarını ortaya koyduktan sonra, somut olay anılan kurallar çerçevesinde irdelenmeli, icra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı, açıklığa kavuşturulmalıdır.

Somut olayda; Davacı/alacaklı Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi'ne müracaatla borçlu anonim şirketin ödemediği konaklama bedelinin teminatı olmak üzere adı geçen şirketin Tedaş'tan olan istihkak alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını istemiş; mahkemece 14/3/2003 tarihli 2003/10-10 D. İş sayılı kararla borçlunun borca kafi miktarda menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmiştir.

Davacı/alacaklı tarafından , bu ihtiyati haciz kararına, konaklama tarihleri-ödeme tarihleri başlıklı el yazılı belgeye, Dilmaç Otel tarafından 10/3/2003 tarihinde düzenlenen açık fatura kapsamına dayanılarak 17/3/2003 tarihinde borçlu aleyhine ilamsız takibe girişilmiş ve toplam 1.728.520.000 TL.'nin ( 1.642.560.000 TL. otelde konaklama ücreti + 25.760.000 TL. ihtiyati haciz mahkeme masrafı + 60.000.000 ihtiyati haciz vekalet ücreti ) takip tarihinden itibaren % 60 reeskont faizi, icra masrafları, vekalet ücreti ile birlikte tahsili istenmiştir.

Ödeme emri borçlu şirket çalışanı imzasına 24/3/2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekili 26/3/2003 havale tarihli dilekçesi ile borcun aslına faizine ve tüm ferilerine itiraz ettiği gibi, şirketin ikametgahının Ankara'da bulunup, yetkili icra dairesinin Ankara İcra Dairesi olduğunu, bu sebeple öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca dayanak faturayı kabul etmediklerini, faturaya itiraz edildiğini bu nedenle alacaklı tarafından düzenlenmiş tek taraflı bir belge niteliğinde olduğunu ifade ile itiraz etmiştir.

Bu arada yine borçlu, alacaklının icra takibinin dayanağı olan ihtiyati haczin kaldırılması için dava açmış ve Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30/6/2003 gün ve 2003/131 Esas-2003/300 sayılı kararıyla da "ihtiyati haciz kararının 10/3/2003 tarihli faturaya dayanılarak verildiği, gerek fatura gerekse dava dilekçesinde borçlu olduğu iddia edilen şirketin adresinin Ankara olarak yazıldığı, borcun kaynağını teşkil eden konaklamaya ilişkin dosyaya her hangi bir sözleşme sunulmadığı, ihtiyati haciz kararına konu faturaya borçlu şirketin itiraz ettiği, bu bağlamda İcra İflas Kanunu'nun ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükümlerine göre ihtiyati haciz kararının genel kural çerçevesinde borçlu tarafın ikametgah mahkemesinde alınması gerektiği ve davacı borçlunun süresinde bu karara yetki yönünden itiraz etmiş olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğu" gerekçesiyle davacı borçlu şirketin yetki itirazının kabulüne, mahkemece verilmiş olan 14/3/2003 tarih, 2003/10-10 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Böylece takip dayanağı ihtiyati haciz kararı kaldırıldığından buna ilişkin yetki kuralına dayanılma olanağı kalmamıştır.

Borca dayanak alınan diğer bir belgeye fatura kapsamına gelince; İstekli/alacaklının alacağına dayanak olarak gösterdiği 10/3/2003 tarihli toplam 1.642.560.000 TL bedelli fatura davacı tarafından 10/3/2003 tarihinde posta yoluyla davalı borçluya gönderilmiş, borçlu fatura kapsamına Ankara 41.Noterliğinde düzenlenen 24/3/2003 gün, 11520 yevmiye nolu alacaklıya muhatap ihtarname ile "19/3/2003 tarihinde kendilerine tebliğ edilen söz konusu faturayı müvekkili firmanın alacaklı ile arasında herhangi bir sözleşme, yazılı teyid olmaması ve müvekkili firmada çalışan herhangi bir personelin söz konusu otelde konaklamaması sebebiyle kabul etmediklerini ve süresi içinde ihtarname ekinde faturayı iade ettiklerini, firma hakkında alınan haksız ve dayanaksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğranılan tüm zararların kendilerine rücu edileceğini ve maddi, itibar kaybından doğan manevi tazminat davası açılacağını" ifadeyle itiraz ve faturayı da iade etmiştir. Anılan bu fatura kapsamı tek başına bir hukuki ilişkinin varlığını ortaya koyacak nitelikte değildir.

Ayrıca, alacaklı tarafın, borçlunun itirazına uğrayan fatura kapsamındaki alacağa konu konaklama bedelinin davalı/borçlu gösterilen şirket işçilerine ait olduğunu gösterir bir delil bulunmadığı gibi; bir an için bu işçiler davalı/borçlu şirketin işçileri kabul edilse bile konaklama ücretinin bu şirket tarafından ödeneceği konusunda herhangi bir taahhüdün varlığı, davacı tarafından ispatlanamamıştır.

Görüldüğü üzere; borçlu şirket taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğunu baştan beri reddetmiş, alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında konaklama hizmetinden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın konaklama ücretinden kaynaklandığını kabule olanak yoktur.

Bu açık durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 73/1 ve HMUK 10.maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır.

Sonuç olarak; yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlu şirketin resmi ikamet adresi olan Ankara İcra Dairesi'dir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Merciin alacaklının talebini redde ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup , kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 5.5.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İlam vekalet ücreti - İcra takibi - Alacaklının Ölümü Av. D. Can Koçak Meslektaşların Soruları 2 14-11-2016 11:17
sözlü kira takibi-yazılı sözleşme-itiraz-tahliye istemsiz itirazın iptali AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 1 16-05-2015 11:55
müvekkilin rızası olmadan imzasını taklit etmek sureti ile icra takibi yapmak AvFikretBircan Meslektaşların Soruları 1 19-01-2011 15:20
Vergi Mükellefi Olmadan Komisyonculuk Sözleşmesi Yapmak Mümkün Mü? av_my Meslektaşların Soruları 5 06-09-2007 09:00
İcra Takibi Sırasında Alacaklının Ölümü Hoca Meslektaşların Soruları 5 08-04-2006 20:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06051612 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.