Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

bilirkişi ücreti kesin süre

Yanıt
Old 11-06-2018, 14:21   #1
avmhy

 
Varsayılan bilirkişi ücreti kesin süre

" bilirkişiye emek ve mesaisine karşılık olmak üzere 400,00-TL ücret takdirine, bilirkişi ücretinin bir aylık kesin süre içerisinde davalı karşı davacı tarafça mahkememiz veznesine yatırılmasına; (kesin sürenin sonuçlarının hatırlatılmasına, hatırlatıldı)"

şeklindeki ara karara rağmen süresinde yatırılamayan ücreti duruşmadan önce yatırdık.

yarın duruşması var olası sonuçlar ve çözüm önerileriniz nedir arkadaşlar.
İlk kez başıma geliyor sgk nın davacı olduğu bir dosyamda davacı taraf geç yatırmış ama dosya bilirkişiye gitmişti.

Mevcut ara karara göre lehimize olabilecek bir yargıtay kararı var mıdır?
Old 11-06-2018, 15:28   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmamasının sonuçları açıkça yazılmadığı için bu kesin süre sonuç doğurmaz. bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmaması halinde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına ve mevcut delili durumuna göre karar verileceğinin ihtarına demek suretiyle kesin süreye uymamanın sonuçları hatırlatılmadığı için süre geçersizdir...
Old 12-06-2018, 08:33   #3
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hakimin tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak;hakim sürenin kesin olduğuna karar verirse,tanıdığı sürede yapılacak işlerin ne olduğunu hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklamalı,kesin süreye uymamanın sonuçlarını anlatmalı ve uyulmaması durumunda davanın reddedileceği(mevcut delil durumuna göre karar verileceği)açıkça belirtilerek ilgili taraf uyarılmalıdır."Kesin sürenin sonuçları ihtar edildi" şeklindeki uyarı yeterli ve geçerli olmayıp,bu sonucun ne olduğu,davanın reddedileceği v.s. doğacak hukuki netice açıkça anlatılmalıdır. Uyarı " kesin sürenin sonuçları anlatıldı" denmekle yetinilerek yapıldığına göre ara kararı geçersizdir,HMUK 163.maddesinde öngörülen kesin süre sonuçlarını doğurmayacağı ortadadır.HÜKMÜN BOZULMASINA.
18.HD 2001/11434-11449 11.12.2001
Old 13-06-2018, 10:43   #4
avmhy

 
Varsayılan

Dun durusmada uzerinde uzlastigimiz sekilde beyanda bulunmama ragmen talebim red edildi. Hakime hanim soyle bir aciklama yapti. Avukat kisi ici n bu aciklikta kesin sure verilmesine gerek yokmuş. Yargitay da bu sekilde dusunuyormus. Benim sahsi fikrim davayi uzatmaya yonelik bir acik bir emare yok ise kesin sure hakkikatin ortaya cikmasina fayda saglamamaktadir. Yeri geliyor uc celse bes celse bosune gidip geldigimiz oluyor durusmalara. Bilirkisilerden kurumlardan hakimlerden kaynakli davalar uzuyor. Hal boyle iken usul kurallarinin hak arayan aleyhine kullanilmasi adil degil.
Old 13-06-2018, 12:32   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

mrb.

aleyhinize bir karar çıkarsa istinaf edersiniz...Büyük ihtimalle bozulur... Keşke yukarıdaki kararı hakime gösterseydiniz...yargıtayın ne düşündüğünü görürdü...
Old 16-06-2018, 23:41   #6
imsel

 
Varsayılan

iyi bayramlar.
bizimde bir iş davasında aynı durum başımıza geldi.bilirkişi ücretini gider avansında yatırmıştık.dosya takoğraf incelemesi için bilirkişiye gitti geldi.30/04/2018 tarihli duruşmada dosyanın hesap bilirkişisine gitmesine ve dosyada gider avansı yoksa tamamlamamıza 2 haftalık kesin sürede yatırılmazsa bilirkişi deliline başvurmadan vazgeçmemizin sayılacağı ihtarı yapılmış.ben de önceki bilirkişi ücretini düşündüğümden sanırım ücreti yatırmayı unuttum.ayrıca müvekkil bayrama kadar başka ilde çalışıyordu.bayramdan önce haberim oldu yatırmadığımızdan.hakime gittim hakim yatırın bilirkişiye gönderelim dedi.parayı yatırdım. ama bilirkişi başka ilçedeymiş.kalemdeki memur bilirkişiye göndermiyoruz bilirkişi gelip alıyor dedi.henüz dosya bilirkişiye gitmedi.22 haziranda duruşma var.iş davası olunca belirsiz alacak olarak açmıştım.bilirkişi hesabı olmaz ise alacağımız hesaplanamayacak.amacımız davayı uzatmak değildi tabii.işçi taraf olarak bir an önce alacağımıza kavuşmak istiyoruz.sadece gözümüzden kaçtı.bir yol bulunabilir mi?eğer hakim duruşmada bilirkişiye gönderilmesine karar verirse tekrar davalı karşı taraf karşı çıkarsa kendim belli bir miktar hesaplayıp müddeabihi ıslah etsem olur mu?saygılar.
Old 17-06-2018, 12:13   #7
AHMET01

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım İmsel,

Hakim size yatrın dediğine göre yardımcı olacaktır. Duruşmada ilk etapta olaya fazla değinmeden bilirkişi ücretini yatırdık. dosyanın hesap bilirkişisine verilmesini talep ediyoruz deyin.Hakimin göndereceğini düşünüyorum.Karşı taraf itiraz etse de dikkata almayacağını düşünüyorum.Çünkü sağlıklı bir karar için bu hesabın yapılması gerekmektedir. Belirttiğiniz gibi davayı geciktirme kastı yok. Citti bir gecikme de zaten oluşmayacaktır. Buna rağmen göndermezse o zaman hakimin mevcut ücreti takdir etmesi gerekir. Sizi tatmin etmezse istinafa taşırsınız. Kolay gelsin.
Old 17-06-2018, 12:54   #8
AHMET01

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım avmhy,

Ben ihtaratın sonucunun avukatlara belirtilmesine gerek olmadığı yönündeki hakimin tespitine katılmıyorum. Öyle asıl taraflar var ki adeta avukat gibi bilgili. O zaman bunlara da bildirmeye gerek yok. Karşıdaki tarafın Avukat olsun veya Asıl taraf olsun sonuçları bildiğini veya bilmediğini nereden bileceğiz. Genç meslektaş avukat yeni olduğundan sonuçları bilmiyor da olabilir. Kaldı ki Meslektaşımız Av. Hatun OLGUNER'in sunduğu içtihatta böyle bir ayrım da yapılmamış. Siz bu doğrultuda dosyaya bir beyan sunarak tekrar talepte bulunun. Elinizi kuvvetlendirmiş olursunuz. Kolay Gelsin.
Old 18-06-2018, 12:26   #9
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AHMET01
Sayın Meslektaşım avmhy,

Ben ihtaratın sonucunun avukatlara belirtilmesine gerek olmadığı yönündeki hakimin tespitine katılmıyorum. Öyle asıl taraflar var ki adeta avukat gibi bilgili. O zaman bunlara da bildirmeye gerek yok. Karşıdaki tarafın Avukat olsun veya Asıl taraf olsun sonuçları bildiğini veya bilmediğini nereden bileceğiz. Genç meslektaş avukat yeni olduğundan sonuçları bilmiyor da olabilir. Kaldı ki Meslektaşımız Av. Hatun OLGUNER'in sunduğu içtihatta böyle bir ayrım da yapılmamış. Siz bu doğrultuda dosyaya bir beyan sunarak tekrar talepte bulunun. Elinizi kuvvetlendirmiş olursunuz. Kolay Gelsin.
sayın ahmet bey cevabınıza teşekkür ederim.
bizim eksiğimiz 2 bilirkişiye gitmesinden ve ilk başta delil avansı olarak 1 bilirkişi ücreti yatırmamızdan kaynaklandı."dosyanın uzman bilirkişiye tevdii edilerek işçilik alacakları konusunda rapor tanzimi istenilmesine,bilirkişi ücreti olarak 350 tl ücret takdirine,ücretin dava dilekçesi ile alnınan gider avasından karşılanmasına,davacı vekiline eksik avans tutarı var ise mahkememiz veznesine yatıması hususunda 2 haftlaık kesin süre verilmesine,verilen süre içinde yatırılmaması halinde bilirkişi delileine dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına ihtarat yapıldı" şeklinde ara karar var.biz 447 tl gider avası yatırmışız.birinci bilirkişiye 250 tl ücret takdiri var.mahkeme veznesi dosyada hiç gider avansı yok dedi.gerçekten bitmiş olabilir mi?eğer varsa bu konuda mahkemenin tarafımızı uyarması filan şeklinde bir yol ile çıkış yolu bulabilir miyim?şimdi bu şekilde dosya bilirkişiye gider ve sonra karşı yan istinaf sebebi yaparsa (çünkü yargıtaya göre hakimde kendi süresiyle bağlı)dosya istinafta bozulursa.
kendim bir şekilde hesaplayıp ıslah etsem diyorum olur mu?saygılar.
Old 18-06-2018, 14:50   #10
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
Hakimin tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak;hakim sürenin kesin olduğuna karar verirse,tanıdığı sürede yapılacak işlerin ne olduğunu hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklamalı,kesin süreye uymamanın sonuçlarını anlatmalı ve uyulmaması durumunda davanın reddedileceği(mevcut delil durumuna göre karar verileceği)açıkça belirtilerek ilgili taraf uyarılmalıdır."Kesin sürenin sonuçları ihtar edildi" şeklindeki uyarı yeterli ve geçerli olmayıp,bu sonucun ne olduğu,davanın reddedileceği v.s. doğacak hukuki netice açıkça anlatılmalıdır. Uyarı " kesin sürenin sonuçları anlatıldı" denmekle yetinilerek yapıldığına göre ara kararı geçersizdir,HMUK 163.maddesinde öngörülen kesin süre sonuçlarını doğurmayacağı ortadadır.HÜKMÜN BOZULMASINA.
18.HD 2001/11434-11449 11.12.2001
sayın hatun olguner hanım bu içtihadın tümü var mıdır?saygılar.
Old 18-06-2018, 15:09   #11
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

sayın imsel...

maalesef tamamı yok...

bu karar 2007 yılında paylaştığım ve mesleki hukuk rehberinde yayınlanan yargı içtihatlarındandır...
Old 18-06-2018, 17:07   #12
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

18. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/11434
K. 2001/11449
T. 11.12.2001
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Hakimin Davacılara Verilen Kesin Süreye Uyulmadığı Gerekçesiyle Davayı Reddetmesi )
• KESİN SÜRE ( Hakimin Tayin Ettiği Sürelerin Kural Olarak Kesin Olmaması )
• HAKİMİN TAYİN ETTİĞİ SÜRELER ( Süreler Kesin Olmamakla Birlikte Bu Sürede Yapılacak İşlerin Ne Olduğu Hiçbir Şüpheye Yer Vermeyecek Biçimde Hakim Tarafından Açıklanmasının Gerekmesi )
1086/m.163
ÖZET : Hakim'in tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak; hakim sürenin kesin olduğuna karar verirse, tanıdığı sürede yapılacak işlerin ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde açıklamalı, kesin süreye uymamanın sonuçları anlatılmalı ve uyulmaması durumunda davanın reddedileceği açıkça belirtilerek ilgili taraf uyarılmalıdır.

DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davacılara ait olup S Sokak; 11 ada 12 parselde tapuda kayıtlı taşınmazın davalı Bakanlık tarafından kamulaştırıldığını, takdir olunan değerin gerçek değeri yansıtmadığını açıklayarak, bu değerin 45.013.320.000 TL sına çıkarılmasını istemiş, davalı vekili de açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, komisyonun takdir ettiği bedelin yerinde olduğunu savunmuş, mahkeme, davacılar vekiline verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiş, karar davacılar vekilince temyiz olunmuştur.Kesin süre; davayı uzatmak ve sonucunu geciktirmek amacında olan tarafın, bu davranışını önlemek için getirilmiş olan bir tedbirdir. Hakim'in tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak, Hakim kendisinin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir ( HUMK. madde 163 ). Eğer Hakim sürenin kesin olduğuna karar vermiş ise, tanıdığı süre içinde yapılması istenilen işlerin ne olduğunu, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklaması ve kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucu açık olarak anlatması, uyulmaması durumunda davanın reddedileceği yine açıkça bildirilmek suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir.

Somut olayda mahkeme, 26.6.2001 günü saat 10.30'dan itibaren mimar B____, ayrıca bir inşaat mühendisi ve bir mülk bilirkişi eşliğinde keşif yapılmasına, keşif avansı olarak mühendis bilirkişiler için ellişer milyon, fen bilirkişi için onbeşmilyon, mülk bilirkişi için onmilyon olmak üzere, mahkeme heyeti yolluğunun da yatırılması için 11.6.2001 günü saat 17.00'ye kadar davacı tarafa kesin süre verilmesine ( kesin sürenin sonuçları ihtar edildi ) şeklinde karar vermiş, duruşmayı 5.7.2001 gününe ertelemiş, böylece sürenin kesin olduğunu da belirlemiştir.

Ancak, bu ara kararda belirlenen sürede işlemin yapılmaması halinde doğacak hukuki netice gösterilmemiş, davanın bu nedenle reddedileceği konusunda davacı uyarılmamış sadece ( kesin sürenin sonuçları ihtar edildi ) denmekle yetinilmiştir.

Mahkemenin bu nitelikteki ara kararının yukarıda anlatılan özellikleri taşımadığı ve bu nedenle de HUMK.nun 163. maddesinde öngörülen kesin süre sonuçlarını doğurmayacağı ortadadır.

Ayrıca davacılar vekili, istenen masrafları keşif gününden önce 22.6.2001 günü yatırmış olmasına rağmen tayin olunan günde keşif yapılmamış, bu masraflar belirlenen kesin süre içinde yatırılmadığı için keşfe gidilemediğine dair bir zabıt tanzim olunmuştur.

Keşif giderleri keşif gününden önce 22.6.2001 günü yatırıldığına göre 26.6.2001 günü yapılması kararlaştırılan keşfin yapılması imkansız hale gelmemiş, böylece kesin süreden beklenen amacın elde edilmesini önieyen bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Bu durumda davacının kesin süreye uymayarak davayı uzatmak gibi bir amacının olmadığı da tartışılmayacak kadar açıktır.

O halde, kararlaştırılan keşif gününden önce masrafların yatırılmış olması da dikkate alınarak keşfin yapılıp sonucuna göre davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken davacının HUMK.nun 163. maddesi uyarınca verilen kesin süreye uymadığından söz edilerek davanın reddedilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-06-2018, 22:38   #13
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Bülent AKÇADAĞ
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/11434
K. 2001/11449
T. 11.12.2001
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Hakimin Davacılara Verilen Kesin Süreye Uyulmadığı Gerekçesiyle Davayı Reddetmesi )
• KESİN SÜRE ( Hakimin Tayin Ettiği Sürelerin Kural Olarak Kesin Olmaması )
• HAKİMİN TAYİN ETTİĞİ SÜRELER ( Süreler Kesin Olmamakla Birlikte Bu Sürede Yapılacak İşlerin Ne Olduğu Hiçbir Şüpheye Yer Vermeyecek Biçimde Hakim Tarafından Açıklanmasının Gerekmesi )
1086/m.163
ÖZET : Hakim'in tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak; hakim sürenin kesin olduğuna karar verirse, tanıdığı sürede yapılacak işlerin ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde açıklamalı, kesin süreye uymamanın sonuçları anlatılmalı ve uyulmaması durumunda davanın reddedileceği açıkça belirtilerek ilgili taraf uyarılmalıdır.

DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davacılara ait olup S Sokak; 11 ada 12 parselde tapuda kayıtlı taşınmazın davalı Bakanlık tarafından kamulaştırıldığını, takdir olunan değerin gerçek değeri yansıtmadığını açıklayarak, bu değerin 45.013.320.000 TL sına çıkarılmasını istemiş, davalı vekili de açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, komisyonun takdir ettiği bedelin yerinde olduğunu savunmuş, mahkeme, davacılar vekiline verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiş, karar davacılar vekilince temyiz olunmuştur.Kesin süre; davayı uzatmak ve sonucunu geciktirmek amacında olan tarafın, bu davranışını önlemek için getirilmiş olan bir tedbirdir. Hakim'in tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak, Hakim kendisinin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir ( HUMK. madde 163 ). Eğer Hakim sürenin kesin olduğuna karar vermiş ise, tanıdığı süre içinde yapılması istenilen işlerin ne olduğunu, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklaması ve kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucu açık olarak anlatması, uyulmaması durumunda davanın reddedileceği yine açıkça bildirilmek suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir.

Somut olayda mahkeme, 26.6.2001 günü saat 10.30'dan itibaren mimar B____, ayrıca bir inşaat mühendisi ve bir mülk bilirkişi eşliğinde keşif yapılmasına, keşif avansı olarak mühendis bilirkişiler için ellişer milyon, fen bilirkişi için onbeşmilyon, mülk bilirkişi için onmilyon olmak üzere, mahkeme heyeti yolluğunun da yatırılması için 11.6.2001 günü saat 17.00'ye kadar davacı tarafa kesin süre verilmesine ( kesin sürenin sonuçları ihtar edildi ) şeklinde karar vermiş, duruşmayı 5.7.2001 gününe ertelemiş, böylece sürenin kesin olduğunu da belirlemiştir.

Ancak, bu ara kararda belirlenen sürede işlemin yapılmaması halinde doğacak hukuki netice gösterilmemiş, davanın bu nedenle reddedileceği konusunda davacı uyarılmamış sadece ( kesin sürenin sonuçları ihtar edildi ) denmekle yetinilmiştir.

Mahkemenin bu nitelikteki ara kararının yukarıda anlatılan özellikleri taşımadığı ve bu nedenle de HUMK.nun 163. maddesinde öngörülen kesin süre sonuçlarını doğurmayacağı ortadadır.

Ayrıca davacılar vekili, istenen masrafları keşif gününden önce 22.6.2001 günü yatırmış olmasına rağmen tayin olunan günde keşif yapılmamış, bu masraflar belirlenen kesin süre içinde yatırılmadığı için keşfe gidilemediğine dair bir zabıt tanzim olunmuştur.

Keşif giderleri keşif gününden önce 22.6.2001 günü yatırıldığına göre 26.6.2001 günü yapılması kararlaştırılan keşfin yapılması imkansız hale gelmemiş, böylece kesin süreden beklenen amacın elde edilmesini önieyen bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Bu durumda davacının kesin süreye uymayarak davayı uzatmak gibi bir amacının olmadığı da tartışılmayacak kadar açıktır.

O halde, kararlaştırılan keşif gününden önce masrafların yatırılmış olması da dikkate alınarak keşfin yapılıp sonucuna göre davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken davacının HUMK.nun 163. maddesi uyarınca verilen kesin süreye uymadığından söz edilerek davanın reddedilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
üstadım karara teşekkür ediyorum.yalnız bizim eksikliğimiz delil avansında.gerçekten davayı uzatma amacımız yok çünkü işçi tarfıyız ve alacağımıza bir an önce kavuşmak istiyoruz.yalnız hakim 350 tl bilirkişi ücreti takdirine karar verirken zamanında yatırılz ise "davacının bilirkişi deliline dayanmasından vazgeçtiğinin kabulüne" şeklinde ara karar veriyor ve bunu "ihtar edildi" diye düşüyor.bu durumda eksikliğin hukuki sonucu açıklanmış olmuyor mu?ama biz eksik delil avansını geçen hafta yatırdık.22 haziranda duruşma var ve dosya bilirkişiye henüz tevdii edilmedi.yalnız hakim tevdii konusunda kaleme talimat verdi.bilirkişi başka ilçeden gelip alıyormuş.kalem göndermiyormuş.
Old 19-06-2018, 11:36   #14
AHMET01

 
Varsayılan

Sayın İmsel,

Meslektaşımız Av. Bülent AKÇADAĞ'ın tam metnini sunduğu karardan yararlanabilirsiniz. İlgili kararda yatırılan masraf davayı geciktirme amacı taşımıyorsa ve keşif gününden önce yatırılmış olması nedeniyle böyle bir sebebin oluşmayacağı da açıkça ortada olduğuna göre dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiği yönünde bir sonucun kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Bence olayı fazla karıştırmadan duruşma sonucunu bekleyin.Hakim bilirkişiye göndermezse veya karşı taraf itiraz ederse dosyanın esası hakkında yazılı beyanda bulunacağım deyip ve sayın Meslektaşların beyanları ve sundukları içtihatlar doğrultusunda talepte bulunursanız daha iyi olur diye düşünüyorum. Zira Hakim zaten size olumsuz bir cevap vermemiş, tam tersine talebinize olumlu cevap vermiş. Miktarın ıslahına gelince tabiki yapabilirsiniz. Fakat şu aşamada gerek yok diye düşünüyorum. Islah konusunda diğer meslektaşların görüşlerini de almanızda yarar var. Kolay gelsin.
Old 19-06-2018, 13:35   #15
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Gider avansı- Delil Avansı

Sayın İmsel;

"...Öncelikle dava usulden reddedilmeyip, ancak HMK m.324 kapsamına o delile sayanmış olmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilebilir. HMK m.324 de ancak usulüne uygun bir ihtarat yapıldığı durumlarda uygulanabilir. İhtaratın usulüne uygun olmadığından yürürseniz sizin için daha kolay olur.
Genelde hakimler tarafından yapılan "eksik avansın 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına, aksi halde bu delile dayanmış olmaktan vazgeçilmiş sayılacağına" diye belirtiliyor. Bu ihtarat geçersiz sayılacaktır. Nitekim Yargıtay kararlarına göre bunun usulüne uygun olması için "eksik avansın tamamlanması" yeterli olmayıp açıkça eksik olan miktarın belirtilmesi gerekir. Açıkça dosyada eksik avans miktarı belirtilmemişse ihtar geçersiz sayılacaktır.
Diğer bir geçersizliğe dayanabileceğiniz husus da iki taraf da bilirkişi deliline dayanmışsa yalnız davacıdan avansın istenmesi geçersiz olur. İki taraftan da yarı yarıya istenmesi gerekir. Eğer davalı dilekçesinde bilirkişi deliline dayanmışsa yapılan ihtar yine geçersiz sayılacaktır...

(...) Yargıtay kararlarında çok fazla değinildiği üzere bilirkişi ücreti gider avansı kapsamında olmayıp, delil avansı olarak nitelendirilir. Bu sebeple delil avansının yatırılmadığı durumda dava reddedilemez, ancak o delile dayanmış olmaktan vazgeçilmiş sayıldığına karar verilir. Eğer ihtarı davanın reddine ilişkin yapmışsa da geçersiz sayılır. İhtar usulüne uygunsa son çare olarak ıslah ile tekrar bilirkişi deliline dayanabilirsiniz.(...)(Kaynak: Av. Özgür Yaşasın'ın aynı konudaki soruya yanıtlarıdır)
Old 19-06-2018, 14:14   #16
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Ara karardan rücu talebi

Alıntı:
Yazan avmhy
Dun durusmada uzerinde uzlastigimiz sekilde beyanda bulunmama ragmen talebim red edildi. Hakime hanim soyle bir aciklama yapti. Avukat kisi ici n bu aciklikta kesin sure verilmesine gerek yokmuş. Yargitay da bu sekilde dusunuyormus. Benim sahsi fikrim davayi uzatmaya yonelik bir acik bir emare yok ise kesin sure hakkikatin ortaya cikmasina fayda saglamamaktadir. Yeri geliyor uc celse bes celse bosune gidip geldigimiz oluyor durusmalara. Bilirkisilerden kurumlardan hakimlerden kaynakli davalar uzuyor. Hal boyle iken usul kurallarinin hak arayan aleyhine kullanilmasi adil degil.


Sayın avmhy;
Yargılamanın daha fazla uzamaması için, aşağıdaki kararları sunarak ara karardan rücu istemenizi öneririm; yoksa dosyanın bozulması yüksek ihtimal;



Kesin süreye ilişkin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda ödeneceği kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile yapılacak işlemler için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
16. Hukuk Dairesi 2017/4345 E. , 2017/6516 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 123 ada 139, 141 ada 41, 42, 43 ve 143 ada 12 parsel sayılı 3.710.94, 18.233.83, 12.960.69, 14.977.26 ve 6.723,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın, gider avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114 ve 120. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Gider avansı uygulaması, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile usul hukukumuza girmiştir. Hal böyle olunca 1086 sayılı HUMK'nın yürürlüğü döneminde usul hukukumuzda yer almayan gider avansına ilişkin düzenlemenin, yeni usul kanunumuzun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihi itibariyle tahkikat aşamasına geçilmiş dosyalar bakımından uygulanma olanağı yoktur. HGK'nın 12.12.2012 tarih 2012/9-1170-1172 Esas ve Karar sayılı kararında da, uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı HUMK'nın zamanında açılmış ve tahkikat aşamasına geçilmiş bulunması halinde gider avansı istenemeyeceği; koşullarının bulunması halinde sadece HMK'nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği belirtilmiştir. Öncelikle gider avansı ve delil avansının amacı, hangi durumda istenileceği ve süresinde yerine getirilmemesinin müeyyidesinin ne olduğu hususlarına kısaca değinmekte fayda vardır. Gider avansı, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-g maddesinde “dava şartı” olarak düzenlenmiş olup, 120. maddesinde ise eksik gider avansının tamamlanmasından söz edilmiştir. Gider avansı, yargılamanın devamı süresinde muhtemel giderlerin önceden karşılanması ve yargılamanın uzamasına yol açılmaması amacıyla yapılan bir düzenlemedir. Gider avansına ve eksik gider avansının tamamlanmasına karar verilebilmesi için, herhangi bir delilin toplanmasına karar verilmiş olmasına gerek yoktur. Gider avansının dava açarken yatırılmamış olması halinde Yasa'nın 115. maddesi; eksik gider avansının tamamlanmaması halinde ise Yasa'nın 120/2. maddesi uyarınca tarafa iki hafta kesin süre verilir. Kesin süre verilirken, hangi
madde uyarınca verildiği, istenen avansın “gider avansı” ya da “eksik gider avansı” ve müeyyidesinin ise “davanın usulden reddine karar verilmesi” olduğu kararda yer almalı ve ihtar bu çerçevede yapılmalıdır. Delil avansı ise; somutlaştırılmış, toplanmasına karar verilmiş bir delilin toplanması için gerekli olan masraflardır. Delil avansı hususunda kesin süre verilebilmesi için, delilin toplanmasına karar verilmek suretiyle toplanacak delilin somutlaştırılmış olması (örneğin keşif tarihinin ve keşfin nasıl yapılacağının ara kararda yer alması) ve dosyanın öngörülen delil için gerekli ön hazırlığı içermiş olması (örneğin keşif kararı verilecekse, keşifte uygulanacak ve uygulanması gereken tüm bilgi ve belgelerin toplanmış olması) gerekir. Ayrıca delil avansının, ispat külfeti kendisine düşen taraftan istenebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Verilecek kesin süreye ilişkin ara kararda, masraf farklı kalemlerin toplamından oluşacaksa her bir kalemin nelerden ibaret bulunduğu, istenen avansın 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesi uyarınca istenen delil avansı ve müeyyidesinin ise “o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmak” olduğu hususlarının yer alması; ihtarların da buna uygun yapılması zorunludur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; gerek 6100 sayılı HMK'nın 120 maddesi, gerekse; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 45. maddesindeki düzenlemelere göre; tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeni ile dava dilekçesinde tanık, bilirkişi ve keşif deliline dayanmış olan davacı taraf yönünden HMK’nun 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Uygulanacak yasa hükmü 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesidir. Bu nedenle; 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan bu dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK’nın 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Diğer yönden kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir. Kesin süreye ilişkin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda ödeneceği kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile yapılacak işlemler için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece 18.01.2012 tarihli duruşmada, belirtilen ilkelere uygun bir ara karar kurulmamış, delil avansının hangi işlemler için ve ne miktarda istendiği açıkça belirtilmemiştir. Yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak sadece HMK’nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak yazılı şekilde gider avansı istenmesi yerinde olmadığı gibi yöntemince belirlenmeyen kesin süreye uyulmaması nedeni ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ***********

4. Hukuk Dairesi 2016/15642 E. , 2017/161 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/03/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 16/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 24/03/2006 tarihinde açma ve faydalanma kapsamında tutulan suç tutanağına göre oluşan 2.149,28 TL zararın tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi ücretinin kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
01/10/2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 120. maddesi “Davacı, yargılama harçları ile her yı çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir. Bu maddede öngörülen gider avansı, HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartları arasında yer almaktadır. Dava şartlarının eksik olması ve tamamlanmaması durumunda ise, aynı Yasa'nın 115. maddesi uyarınca usulden ret kararı verilmesi öngörülmüştür.
HMK'nın 448. maddesi uyarınca, yasa hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanması gerekir. Eldeki dava, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, gider avansına ilişkin HMK'nın 120. maddesi ile yerine getirilmemesinin sonuçlarını düzenleyen HMK'nın 115. maddesi burada uygulanamaz.
Eldeki dosyada, davanın açıldığı tarihteki kanun hükümleri uyarınca, harç ve masrafı alındıktan sonra esasa kaydedilerek karar gününe kadar yargılamasının yapıldığı, mahkemece delillerin büyük bir kısmının toplandığı anlaşılmaktadır. Bu aşamadan sonra ancak HMK’nın 324. maddesinde öngörülen delil avansı istenebilir. Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin delil avansı içinde değerlendirilmesi, bu avansın da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Delil avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın usülden reddine neden teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Mahkemece, 03/03/2015 tarihli celsede davacı vekili hazır bulunduğu halde ara kararla, davacı tarafa keşif giderleri için ihtaratlı tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, ihtaratta ''keşif giderinin verilen iki haftalık kesin süre içerinde yatırılmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği'' şeklinde usül ve yasaya uygun olmayan biçimde şerh düşülmesi doğru olmamıştır.
Şu durumda, davacıya delil avansını yatırması için HMK'nın 324. maddesine uygun ihtaratlı kesin süre verilmesi, ihtaratın gereğinin yerine getirilmemesinin yasal sonuçlarının da hatırlatılması ile yeni bir meşruhatlı tebligat yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının öteki temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 12/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ***********
Old 19-06-2018, 14:16   #17
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

ÖZET : Davanın reddine dayanak aldığı davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında bilirkişi ücretinin genel gider avansında mevcut ise gider avansından karşılanmasına, yok ise veya yetersiz ise eksik miktar belirlenip açık şekilde yazılıp davacı vekiline yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine şeklinde tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmaması doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.
17. Hukuk Dairesi 2016/13614 E. , 2017/6158 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkile ait davalı atarafından kullanılmakta olan ticari taksinin yapmış olduğu kaza sebebi ile hasarlandığını, aracın perte ayrılmış olduğunu, araçta oluşan değer kaybı 8.000,00 TL iş ve güçten kalma sebebiyle, 10.000,00 TL, kazadan sonraki yıllarda kasko primlerinin yükselmesi nedeniyle 10.000,00 TL, 20/06/2013 tarihinde alınan yeni arabanın taksi durağında çalışabilmesi için boya, kaplama vs 1.500,00 TL masraf olmak üzere toplamda 29.500,00 TL zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil kısaca davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dosyanın davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için bir hukukçu ve bir mali müşavir bilirkişiye tevdinin sağlanılması için toplam 570 TL masrafı yatırması için davacı ve davalı vekilinin hazır bulunduğu celsede davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen söz konusu gider avansının yatırılmadığı, bunun sonuçlarının da açık bir şekilde ihtar edilmiş olduğu, davalı vekilinin de bilirkişi incelemesi deliline dayanmak istemediği imzalı beyanından anlaşılmış olmasına, davacının dava dilekçesi ile talep ettiği hususların da bilirkişi incelemesi yapılmadan tespit edilip edilmeyeceğinin belirlenememesine göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324. maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Anılan madde gerekçesinde de: "Harç ve avans ödenmesi" başlıklı 125. (120.) maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde "Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir.
İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Öte yandan, 6100 Sayılı HMK'nin 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek
şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde:
Yerel mahkemece, 23.02.2016 tarihli duruşmada, dosyada davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi yönünden rapor aldırılmasına teknik bilirkişiler için ayrı ayrı 250 şer TL ücret taktiri ile 500 TL teknik bilirkişi ücreti,50 TL dosya gönderme ücreti ile 20 TL rapor tebliği ücretinden oluşan toplamda 570 TL'nin HMK 120 maddesi uyarınca iki haftalık kesin mehil içerisinde davacı vekilince karşılanamasına aksi halde dosyanın bilirkişiye tevdiinden vazgeçilerek mevcut delil durumuna göre karar verileceğinden ihtarına (ihtarat yapıldı) karar verilmiş, davacı vekili belirtilen miktarı verilen iki haftalık kesin süreden sonra 04.04.2016 tarihinde mahkeme veznesine 570 TL yatırmış, takip eden 13.05.2016 tarihli duruşmada da mahkemece bilirkişi ücreti iki haftalık kesin süreden sonra yatırıldığından bahisle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden dava açılırken gider avansının yatırıldığı ve kullanılmayan gider avansının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında bilirkişi ücretinin genel gider avansında mevcut ise gider avansından karşılanmasına, yok ise veya yetersiz ise eksik miktar belirlenip açık şekilde yazılıp davacı vekiline yatırması üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine şeklinde tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olmaması doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.
Bu durumda mahkemece, usulünce olmayan kesin süre verilerek bilirkişi ücreti iki haftalık kesin süreden sonra yatırıldığından bahisle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmesi doğru görülmeyip kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** *********
Old 19-06-2018, 14:17   #18
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/5852

K. 2015/2020

T. 2.3.2015

* BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN KESİN SÜRE GEÇTİKTEN SONRA YATIRILMASI ( Delil İkamesi Avansı Dava Şartı Olmadığından Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği - Son Celseden Önce Bilirkişi Ücreti Yatırıldığı/Davanın Uzamasına Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )

* DELİL İKAME AVANSININ DAVA ŞARTI OLMAMASI ( Taraflardan Birinin Delil İkame Avans Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesi Halinde Diğer Tarafın Bu Avansı Yatırabileceği/Aksi Halde Bu Delilin İkamesinden Vazgeçilmiş Sayılacağı - Avans Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )

* KİRA BEDELİNİN TESPİTİ İSTEMİ ( Gider Avansının İkmal Edilmesi Hususunda Davacıya Kesin Süre Verilmiş İse de Talep Edilen Giderin Bilirkişi Ücret Gideri Olduğu/Depo Edilmesi İstenen Avansın Delil İkame Gideri Olduğu - Kesin Süre Geçtikten Sonra Bilirkişi Ücretinin Yatırıldığı/Son Celseden Önce Bilirkişi Ücreti Yatırıldığına Göre Davanın Uzamasına da Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )

* GİDER AVANSININ DAVA ŞARTI OLARAK DÜZENLENMESİ ( Gider Avansının Davacının Dava Dilekçesine Göre Hesaplanıp Alınan Avans Olduğu - Delil İkamesi Avansı Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )

6098/m. 344

6100/m. 115, 324

ÖZET : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

Gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Taraflardan biri delil ikame avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde davanın reddine karar verilemez. Avansı yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu ara karardan anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişi ücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacıya bilirkişi ücreti olarak 300,00 TL'yi iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması, yatırmaması halinde mevcut deliller ışığında karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı tarafından masrafın süresinde yatırılmadığı belirtilerek, delil ikame giderinin yatırılmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Ayrıca HMK. 324.maddesinde delil ikame avansı düzenlenmiştir. HMK.nın 324.maddesinin 2.fıkrasına göre, taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde HMK.nun 115/2. maddesi gereğince davanın reddine karar verilemez. Mahkemece avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Somut olayda mahkemece gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu mahkemenin 13.11.2013 tarihli ara kararından anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın 6100 Sayılı HMK.nun 324.maddesi gereği delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra 9.1.2014 tarihinde 300,00 TL bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişi ücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak HMK 324 uyarınca işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 19-06-2018, 14:22   #19
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

16. Hukuk Dairesi 2016/7802 E. , 2017/2614 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., temyize konu 159 ada ... parsel sayılı taşınmaz kendi fiili kullanımında bulunduğu halde kullanım kadastrosu sırasında kullanıcısız olarak gösterildiği iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kesin süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın keşif masrafını yatırmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mahkemece, keşif yapılmasına ilişkin ara karar kurulmadan evvel tarafların diğer delillerinin toplanarak dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi gerekir. Somut olayda, temyize konu çekişmeli 159 ada ... parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağı ve tapu kaydı dahi getirtilmemiştir. Ayrıca, verilen kesin süreye riayet etmeyen taraf aleyhine karar verilebilmesi için ara kararda keşif harcı ile yerel bilirkişi adayları, tanık ve teknik bilirkişilere verilecek ücretler, vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için uygun bir sürenin bulunması gerekmektedir. Mahkemece, davacı tarafa kesin sürenin verildiği ....05.2015 tarihli celsede, belirtilen hususlar eksiksiz olarak yerine getirilmemiş, keşif masraflarının neye ilişkin olduğu ve miktarı açıklanmamış, taraf tanıklarının taraflarca hazır edilmelerine dair ara karar kurulmuş ve kesin sürenin sonucu açık olarak ihtar edilmesi gerekirken, bu husus tutanağa yansıtılmadan, “kesin sürenin sonucu hatırlatıldı” ifadesine yer verilmiştir. O halde, mahkemece hükme esas alınan keşif ara kararının yasaya uygun düzenlenmediği ve usulüne uygun şekilde kesin süre verilmediği anlaşıldığından, davanın reddine ilişkin karar isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, ....04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi
************************************************** ***********

16. Hukuk Dairesi 2016/10671 E. , 2017/2215 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Daha önce tescil harici bırakılan yerlerde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici .... maddesine istinaden yapılan kadastro sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 108 ada ... parsel sayılı ....502,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağında ... yılı aşkın süredir ...'un kullanımında olduğu belirtilmek suretiyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın reddine, çekişmeli 108 ada ... parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 27.01.2016 tarihli duruşmada verilen kesin süre içerisinde davacının keşif için gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığından bahisle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Mahkemece daha önce de keşif kararı verilmiş, bu karar uyarınca davacı tarafça önceden yatırılan gider avansından keşif ücreti karşılanmış ve taşınmaz başında ....01.2014 gününde keşif yapılmıştır. Ancak, mahkemece yargılama sırasında yapılan keşif ve sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılmasına re'sen karar verilmiş ve davacı tarafa keşif masraflarını yatırması için kesin süre verilmişse de mahkemece dosya tamamen keşfe hazır hale getirilmeden ilk keşfin yapılması ve sonrasında ilk keşfin yeterli görülmeyerek re'sen keşfe karar verilmesinde davacı tarafa atfedilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Davacı taraf yapılan ilk keşfin giderlerini gider avansı içerisinde keşif ücretini de yatırmak suretiyle görevini yerine getirmiş bulunmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesinde; taraflardan her birinin dava harcını, dinlenmesini talep ettiği tanık ve bilirkişi ücretini ve diğer yargılama giderlerini karşılamak zorunda olduğu, davacının hakim tarafından belirlenecek süre içinde gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığı takdirde, onunla ilgili delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, bu Kanun gereğince re'sen yapılması gereken soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderlerin, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanacağı hükmü düzenlenmiştir. Hal böyle olunca; davacının, mahkemece dosya tamamen keşfe hazır hale getirilmeden yapılan ilk keşfin yapılması ve sonrasında ilk keşfin yeterli görülmeyerek re'sen keşfe karar verilmesinde atfedilebilecek bir kusuru bulunmamasına göre, 27.01.2016 tarihli duruşma ara kararıyla hüküm altına alınan keşif giderlerinin gerektiğinde ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden karşılanmak üzere keşif ara kararı verilmesi gerekirken, davacı taraftan yeniden keşif ücreti istenilmesi isabetsiz olup, davacı ... ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine,
06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(Kaynak Av. Ali Güler)
Old 19-06-2018, 14:28   #20
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/1716
K. 2017/1397
T. 29.3.2017
6100/m.27,197,218/1,266/1,178/4,288/1-2
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili ile davalı vekili Avukat geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, Yap-İşlet-Devret modeli ile yükümlenilen Hamzabeyli Gümrük Kapısı Hizmet Binaları, Ticari Tesisler ile mütemmimlerinin yapımı, işletmesi ve devri konulu sözleşmeden kaynaklanmakta olup dava, inşaat yapım maliyeti ile işletme bitim tarihinin 29.10.2015 olarak tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı cevabında; sözleşmede işletmeye alınması süresinin ayrıntılı olarak düzenlendiğini, iddiaların sözleşmeye ve yasal düzenlemeye aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ıslah da değerlendirilerek işletme süresi bitim tarihinin 03.04.2016, maliyet bedelinin 10.233.594,91 TL olduğuna yönelik verilen tespit kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında; davacı tarafın evrak üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesini istemesi, davalı vekilinin ise gerekirse bilirkişi kuruluna yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle rapor tanzim edilmesini talep etmesi nedeni ile davaya konu yapılan sözleşme süresinin bitim tarihinin yakın olması ve tespitin aciliyeti gerekçesi ile HMK 278/4. maddesi uyarınca 17.03.2015 tarihli celsede; resen seçilecek 3 kişilik bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, gerekirse yerinde inceleme yapma yetkisi de verilmek suretiyle yerinde de inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi yönünde ara kararı verilmiştir. Ara kararının icrası için mahkemece talimat yazısı yazılmamış, bilirkişiler bu ara kararı uyarınca taraflara, özellikle davalıya haber vermeden, mahallinde davacı tarafından yer gösterilmesi ve yapılan ölçüme dayalı olarak ve hakim nezareti olmadan yaptıkları inceleme sonucuna göre 29.09.2015 tarihli raporlarını düzenleyip mahkemeye sunmuşlar ve mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Davacının talepleri teknik incelemeyi gerektirmektedir. Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur (HMK 288/1). Keşif kararı, mahkemece, taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınır (HMK 288/2). Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (HMK 266/1). Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudanlık ilkesinin bir sonucudur. HMK'nın 218/1. maddesinde “Mahkemeye getirilmesi zor veya sakıncalı olan belgeler, hâkim veya görevlendireceği bilirkişi tarafından yerinde incelenir ya da bu belgelerin mahkemeye sunulmuş örnekleri asıllarıyla karşılaştırılır. İnceleme sonunda bir tutanak düzenlenir ve gerekli görülürse uygun teknik araçlarla belgenin aslı kaydedilir.” HMK 197. maddesinde de “kanunda belirtilen hâller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğu kadar birlikte ve aynı duruşmada incelenir... (2) Başka yerde bulunan ve mahkemeye getirilemeyen deliller, o yerde istinabe yoluyla toplanabilir. (3) Delillerin incelenmesi veya beyanların dinlenmesi sırasında taraflar, istinabe olunan mahkemede hazır bulunabilir ve delillerle ilgili açıklama haklarını kullanabilirler. Bu hususu sağlamak için, taraflara incelemenin yapılacağı tarih ve yer bildirilir. Bu davet üzerine taraflar istinabe olunan mahkemede hazır bulunmasalar dahi deliller incelenir veya beyanlar dinlenir.
Bu yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece hükme dayanak alınan rapor usul hükümlerine aykırı olarak yapılan inceleme sonucu alınmıştır. Mahkemece yargı çevresi dışında bulunan Hamzabeyli'de bulunan gümrük kapısı ile ilgili yapılan işlerin tespiti için işin yapıldığı yer mahkemesine talimat yazıp isterlerse taraflara da günü bildirmek suretiyle hakim gözetiminde keşif yaptırması ve bilirkişi raporu aldırması gerekirken, bu yola başvurmadan bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi vermesi delillerin mahkeme huzurunda toplanacağına dair HMK'nın 197. maddesine aykırı olmuştur. Hakimin doğrudan inceleme yaptırma yetkisi bulunmadığı gibi hakimlik yetkisinin bilirkişilere devri de mümkün bulunmamaktadır. HMK 278/4. maddesi yanlış yorumlanarak ve HMK 288/1. madde hükümlerine aykırı olarak istinabe yolu ile keşif yapılmadan bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek karar verilmesi HMK 27. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil edeceğinden doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece talimat yoluyla mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişiler marifeti ile keşif ve bilirkişi incelemesi de yaptırılarak alınacak rapor ve dosya kapsamındaki delillere göre sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek ve davalı tarafın yokluğunda yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre karar verilmesi aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** *********

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/12819
K. 2017/9694
T. 3.7.2017
6100/m.323,324
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkili aleyhine başlatılan işçilik alacaklarına dair ilama dayalı takipte, fazla faiz talep edildiğini, hangi bankanın hangi döneme dair hangi faiz oranlarının uygulandığının belli olmadığını ileri sürerek icra emrinin iptalini istemiştir.
Mahkemece, borçlu vekiline tensip tutanağı ile bilirkişi ücretinin yatırılması için kesin süre verildiği, kesin süreye rağmen yatırılmadığı, davanın hallinin bilirkişi incelemesi gerektirdiği, ancak şikayetin ispatlanmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine verilmesi üzerine; hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılması için gerekli olduğu belirtilerek 05.08.2014 tarihli tensip zaptının 13. bendi ile borçlu tarafça yatırılması istenen avans, delil avansı niteliğindedir. Şikayet başvurusu yapılırken, borçlu tarafça dosyaya 140 TL avans yatırıldığı görülmektedir. Delil avansıniteliğinde olan bilirkişi ücreti için, dosyada bulunan avans miktarı gözönünde bulundurularak eksik kalan miktar yönünden borçlu tarafa süre verilmesi, eksikliğin bu şekilde giderilmesi gerekirken dosyada bulunan avans miktarı dikkate alınmadan belirlenen miktar için borçlu tarafa süre verilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK'nun 366. ve 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ******

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/21186
K. 2017/12077
T. 18.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen faturalarda haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.218,56 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, istirdadı istenilen bedelin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı vekiline bilirkişi incelemesi yapılması için gereken delil avansını yatırmak için 2 haftalık kesin süre verildiği, ispat yükü davacıda olmasına karşın verilen kesin süre içerisinde davacı tarafçabelirtilen eksikliğin giderilmediği, bu haliyle yapılacak eksik inceleme ile karar verilmesinin mümkün olmadığı ve mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
1-) HMK'nın 324.madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Açıklana yasal düzenlemeye göre, taraflardan her biri ikamesini takip ettiği delil için, mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır Verilen kesin süre içinde delil avansının yatırılmamış olmasının sonucu, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmaktır.Talep edilen delillerin ikamesi konusunda verilen ara kararların ve kesin sürenin taraflarda duraksamaya neden olmayacak açıklıkta olması gerekir. Hangi işlemler için ve ne miktar avans talep edildiği buna dair ara kararda gösterilmemiş ise, verilen kesin süre sonuç doğurmaz.
Somut olayda mahkemece, 26.11.2014 tarihli ara kararda, bilirkişi incelemesi için eksik kalan delil avansının yatırılması için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş olmakla birlikte, söz konusu ara kararda bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken masrafın toplam miktarı açıkça ve net olarak gösterilip bildirilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça dava açılırken yatırılan gider avansı ile karşılanamayan eksik delil avansının ne kadar olduğunun ara kararında açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Buna göre, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde; yerel mahkemece, 26.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekiline, bilirkişi incelemesi için ne miktar avansı yatırılacağı açıkça belirtilmeden, 300,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın başında yatırılan gider avansından karşılanamayan eksik kısmının yatırılması yönünde kesin mehil verilmesine dair ara kararı geçersiz olup, kesin mehilin sonuçlarını doğurmaz. (B.K..HGK.'nun 12.12.2012 tarih ve 2012/1202 E-1218 K sayılı kararı).
O halde mahkemece, eksik delil avansının verilen kesin süre içerinde tamamlanmadığı ve bu kapsamda davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın usulden reddine dair karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

************************************************** *********

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/21186
K. 2017/12077
T. 18.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen faturalarda haksız olarak kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.218,56 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, istirdadı istenilen bedelin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı vekiline bilirkişi incelemesi yapılması için gereken delil avansını yatırmak için 2 haftalık kesin süre verildiği, ispat yükü davacıda olmasına karşın verilen kesin süre içerisinde davacı tarafçabelirtilen eksikliğin giderilmediği, bu haliyle yapılacak eksik inceleme ile karar verilmesinin mümkün olmadığı ve mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
1-) HMK'nın 324.madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Açıklana yasal düzenlemeye göre, taraflardan her biri ikamesini takip ettiği delil için, mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır Verilen kesin süre içinde delil avansının yatırılmamış olmasının sonucu, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılmaktır.Talep edilen delillerin ikamesi konusunda verilen ara kararların ve kesin sürenin taraflarda duraksamaya neden olmayacak açıklıkta olması gerekir. Hangi işlemler için ve ne miktar avans talep edildiği buna dair ara kararda gösterilmemiş ise, verilen kesin süre sonuç doğurmaz.
Somut olayda mahkemece, 26.11.2014 tarihli ara kararda, bilirkişi incelemesi için eksik kalan delil avansının yatırılması için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş olmakla birlikte, söz konusu ara kararda bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken masrafın toplam miktarı açıkça ve net olarak gösterilip bildirilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafça dava açılırken yatırılan gider avansı ile karşılanamayan eksik delil avansının ne kadar olduğunun ara kararında açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Buna göre, yukarda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde; yerel mahkemece, 26.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekiline, bilirkişi incelemesi için ne miktar avansı yatırılacağı açıkça belirtilmeden, 300,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın başında yatırılan gider avansından karşılanamayan eksik kısmının yatırılması yönünde kesin mehil verilmesine dair ara kararı geçersiz olup, kesin mehilin sonuçlarını doğurmaz. (B.K..HGK.'nun 12.12.2012 tarih ve 2012/1202 E-1218 K sayılı kararı).
O halde mahkemece, eksik delil avansının verilen kesin süre içerinde tamamlanmadığı ve bu kapsamda davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın usulden reddine dair karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Old 19-06-2018, 14:31   #21
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/2268
K. 2017/4545
T. 20.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 03/12/2015 tarih ve 2014/134-2015/336 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin TPE nezdinde tescilli 2013/02978 Sayılı ve 2013/06442 Sayılı tasarımlarının bulunduğunu, davalının ise izinsiz olarak bu tasarımlara 2014 kataloğunda yer verdiğini ve müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz eylemlerini gerçekleştirdiğini ileri sürerek 554 Sayılı KHK 49/B maddesi uyarınca davalının müvekkili şirketin tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine, üretimde kullanılan araçlara el konulmasına, el konulan ürünlerin imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkiline ait ürünlerin davacıya ait ürünlerden farklı olduğunu, numune olarak üretilen ürünleri bu aşamada satışa arz etmekten vazgeçtiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının eylemlerinin davacı tasarımına tecavüz niteliğinde olup olmadığının tespiti için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiği ancak davacı vekiline bilirkişi, tebligat ve dosyanın posta gidiş dönüşü masrafı için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen talimat giderinin karşılanmadığı, 28.05.2015 tarihli oturumda, dava dosyasında bulunan gider avansı miktarına göre bu miktarın mahsubu ile bilirkişi incelemesi yapılması için eksik kalan 1.300,00 TL talimat gideri bulunduğu anlaşılmakla, eksik talimat bilirkişi ücretini karşılaması için davacı vekiline verilen iki hafta kesin süre içinde yine ara karar gereğinin yerine getirilmediği, tasarım hakkına tecavüz eylemlerinin tespit ve değerlendirilmesinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, ancak kesin sürenin sonuçları gereğince davacı vekilinin bilirkişi inceleme deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, mevcut haliyle davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tasarım hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi istemine dair olup, mahkemece, davalının eylemlerinin tecavüz niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi raporu alınması gerektiği ancak davacı tarafın iki haftalık kesin süre içinde bilirkişi ücretini ödemediği ve dosyadaki mevcut delillerle de iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekiline verilen kesin mehil 6100 Sayılı HMK'nın 324. maddesinde yazılı olan bilirkişi ücretine dair delil avansının yatırılmasına ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin mehilin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden usulüne uygun kesin mehil verildiğinden bahsedilemez. Bu itibarla, mahkemece davacı tarafa gönderilen ihtaratta delil avansı olan bilirkişi ücretinin kesin süre içinde yatırılmaması halinde 6100 Sayılı HMK'nın 324/2. maddesi uyarınca ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına dair sonuçları hatırlatılmadan yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının istemi halinde temyiz edene iadesine, 20/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ********

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/663
K. 2017/6979
T. 20.6.2017
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen maddi tazminat talebi yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili 23/10/2007 tarihinde sürücü ... yönetimindeki... plaka sayılı olan ve davalı her iki şirkete ait aracın, müvekkillerinin oğlu/kardeşi olan ...'a çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 3.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacıların uğradığı manevi zarar sebebiyle anne ... için 10.000 TL ve kardeşler için ayrı ayrı 3.000'er TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... Ltd Şti ve ... San. Tic.AŞ den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile; maddi tazminata dair taleplerin reddine, her bir davacı için 2.500,00 er TL manevi tazminatın haksız fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-)6100 Sayılı HMK.'nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK.'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL'ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan tarihten sonra verildiğinden davacı kardeşler ...,...,...,...,...,... ve ... için reddedilen 500,00 er TL manevi tazminat miktarları yönünden ayrı ayrı kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz dilekçesinin bu davacılar yönünden reddedilen manevi tazminat yönünden miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre,davalılar ... ...AŞ ve ... vekillerinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-)Davacılar vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazları yönünden;
Dava, trafik kazası sonucunda ölüm sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde;(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder... Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir.
Öte yandan, mülga 1086 Sayılı HUMK'nun 163. maddesiyle 6100 Sayılı HMK'nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye dair ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin usulüne uygun şekilde verilmesi ve amacına uygun olarak kullanılması gerekir.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, hakimin verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir. (YHGK.nun 12.12.2012 gün 2012/9-1170 E.2012/1172 K.)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Dosya kapsamına göre Mahkemece 05.03.2013 tarihinde yapılan duruşmada verilen ara karar ile aktüer raporu alınması için davacılar vekilince 180,00 TL bilirkişiücreti ve posta masraflarının karşılanmasına karar verilmiş, 28.05.2013 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile ise davacılar vekilince 300,00 TL gider avansı yatırılmasına ve talimat gidiş geliş, tebligat ve posta giderleri ile 180,00 TL bilirkişi ücretinin buradan karşılanmasına karar verilerek bu konuda davacılar vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş ancak kesin süreye uymamanın sonuçları açısından Kanun'un öngördüğü şekilde usulüne uygun bir ihtarat yapılmamıştır.
17.12.2013 tarihli celsede Mahkemece,kesin süre içerisinde ücretin yatırılmamış olması sebebiyle davacı tarafın bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına ve hesap bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
28.05.2013 tarihli celsede 300,00 TL gider avansının mahkeme veznesine depo edilmesi için usulüne uygun şekilde ihtaratlı kesin süreverilmediği gözetilerek bu konuda davacılar vekiline (yukarıda açıklandığı üzere) usulüne uygun şekilde kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın maddi tazminat yönünden usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davalı Güvence Hesabı hakkındaki dava reddedilmiş olmasına rağmen gerekçede bu hususa değinilmemiş olması ve hüküm fıkrasında davalı Güvence Hesabının diğer davalılarla birlikte harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... için reddedilen manevi tazminata dair temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması sebebiyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalılar ... Alışveriş Hizm.Gıda San Ve Tic. AŞ ve ... vekillerinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacılara ve davalı ...'na iadesine, aşağıda dökümü yazılı 682,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... Alışveriş Hizm.Gıda San Ve Tic AŞ ve ...'dan alınmasına 20.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Kaynak: Av. Mehmet Kaya)

************************************************** ********

T.C.YARGITAY6. HUKUK DAİRESİE. 2014/5852K. 2015/2020T. 2.3.2015• BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN KESİN SÜRE GEÇTİKTEN SONRA YATIRILMASI ( Delil İkamesi Avansı Dava Şartı Olmadığından Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği - Son Celseden Önce Bilirkişi Ücreti Yatırıldığı/Davanın Uzamasına Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )• DELİL İKAME AVANSININ DAVA ŞARTI OLMAMASI ( Taraflardan Birinin Delil İkame Avans Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesi Halinde Diğer Tarafın Bu Avansı Yatırabileceği/Aksi Halde Bu Delilin İkamesinden Vazgeçilmiş Sayılacağı - Avans Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )• KİRA BEDELİNİN TESPİTİ İSTEMİ ( Gider Avansının İkmal Edilmesi Hususunda Davacıya Kesin Süre Verilmiş İse de Talep Edilen Giderin Bilirkişi Ücret Gideri Olduğu/Depo Edilmesi İstenen Avansın Delil İkame Gideri Olduğu - Kesin Süre Geçtikten Sonra Bilirkişi Ücretinin Yatırıldığı/Son Celseden Önce BilirkişiÜcreti Yatırıldığına Göre Davanın Uzamasına da Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )• GİDER AVANSININ DAVA ŞARTI OLARAK DÜZENLENMESİ ( Gider Avansının Davacının Dava Dilekçesine Göre Hesaplanıp Alınan Avans Olduğu - Delil İkamesi Avansı Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )6098/m. 3446100/m. 115, 324/2

ÖZET : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

Gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Taraflardan biri delil ikame avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde davanın reddine karar verilemez. Avansı yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu ara karardan anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişiücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacıya bilirkişiücreti olarak 300,00 TL'yi iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması, yatırmaması halinde mevcut deliller ışığında karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı tarafından masrafın süresinde yatırılmadığı belirtilerek, delil ikame giderinin yatırılmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Ayrıca HMK. 324.maddesinde delil ikame avansı düzenlenmiştir. HMK.nın 324.maddesinin 2.fıkrasına göre, taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde HMK.nun 115/2. maddesi gereğince davanın reddine karar verilemez. Mahkemece avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Somut olayda mahkemece gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu mahkemenin 13.11.2013 tarihli ara kararından anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın 6100 Sayılı HMK.nun 324.maddesi gereği delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra 9.1.2014 tarihinde 300,00 TL bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişiücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak HMK 324 uyarınca işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6100 Sayılı HMK ' nun 281. Maddesine Göre Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Kesin Süre midir ? tiryakim Meslektaşların Soruları 8 01-11-2015 07:21
Haksız İcra Takibi Nedeniyle Manevi Tazminat - Bilirkişi Raporu - Kesin Süre Av.A.Bilgili Meslektaşların Soruları 12 03-08-2015 23:56
delil listesi - kesin süre - kesin sürenin tarafın yokluğunda verilmesi ve tebliği serdarserdar Meslektaşların Soruları 4 04-03-2010 14:07
Kesin Süre Tanık ücreti Tebligat Masrafı ARN Meslektaşların Soruları 8 23-01-2010 19:27
Kesin süre ve ihtarata rağmen yeniden süre verilmesi mümkün mü? myilmaz Meslektaşların Soruları 6 01-05-2009 21:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08826303 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.