Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Menfi Tespit Davası taraf sorunu?

Yanıt
Old 24-02-2011, 20:24   #1
MuratCANLI

 
Varsayılan Menfi Tespit Davası taraf sorunu?

Sevgili meslektaşlarım ilginiz ve cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.

Müvekkilim A borcundan dolayı B ye senet verir,B senedi bir başka ticari ilişkisinde kullanır ve Cye verir.A senet bedelini Bye öder.Ancak C hem B hem de A hakkında kambiyo senetlerine özgü takip başlatır.

Müvekkil takibe itiraz edemez(herhangi bir sebepten dolayı).

Şimdi de Menfi Tespit Davası açmayı düşünüyoruz.

SORU:
1.Bu davayı hangi tarafa açmalıyız?
2.Bu dava takibi durdurmauyor ancak teminatla paranın alacaklıya ödenmemesi hakkında tedbir konulabilir mi?

Saygılar.
Old 24-02-2011, 22:16   #2
Av.Suna SOYDAŞ

 
Varsayılan

C burada iyiniyetli 3.şahıstır. C'ye karşı dava açmanız halinde davanız reddedilecektir. Sadece B'ye yaptığınız ödeme sebebi ile B'ye karşı istirdat davası açabilirsiniz.
C'nin takibi ile ilgili tedbir kararı gene 3.şahıs olması sebebi ile mümkün görülmemektedir.
Old 26-02-2011, 13:35   #3
MuratCANLI

 
Varsayılan

Peki o zaman sizce ne yapmamız gerekir bu durumda?Yani müvekkil parasını ödemiş.Bir sebepten dolayı da itiraz edememiş.B nin malvarlığının da olmaması durumunda o zaman müvekkil iki defa ödemek zorunda mı kalacak?
Old 26-02-2011, 14:03   #4
y.can_hukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan MuratCANLI
Peki o zaman sizce ne yapmamız gerekir bu durumda?Yani müvekkil parasını ödemiş.Bir sebepten dolayı da itiraz edememiş.B nin malvarlığının da olmaması durumunda o zaman müvekkil iki defa ödemek zorunda mı kalacak?

Ödeme zamanında senedi geri almayan kişilerin pek tabi olarak üçüncü kişilere karşı senedin devrinden dolayı sorumlu olacağı aşikardır. Bununla birlikte en akıllıca yolun menfi tespit davası açarak hem cirantaya hemde senet alıcısına senet bedelinin ödendiğini ispatlanması olabileceği kanısındayım.Saygımlarımla
Old 26-02-2011, 14:11   #5
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/56
K. 2005/10785
T. 28.10.2005
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davalı Tarafından Takibe Konulan Çekten Dolayı Davacı Kooperatifin Borçlu Olmadığının Tespiti İstemi - Kooperatifin Çekle Bağlı Olduğu Sonucuna Varıldığı Takdirde Çekin Bedelsizliği İddiasının Davalı Son Hamile Karşı İleri Sürülüp Sürülemeyeceğinin Değerlendirilmesi Gereği )
• ÇEKİN BEDELSİZLİĞİ İDDİASI ( Kooperatifin Çekle Bağlı Olduğu Sonucuna Varıldığı Takdirde Son Hamile Karşı İleri Sürülüp Sürülemeyeceğinin Değerlendirilmesi Gereği - Davalı Tarafından Takibe Konulan Çekten Dolayı Davacı Kooperatifin Borçlu Olmadığının Tespiti İstemi )
• İLERİ TARİHLİ ÇEK KEŞİDE ETMEK ( Davalı Tarafından Takibe Konulan Çekten Dolayı Davacı Kooperatifin Borçlu Olmadığının Tespiti İstemi - Kooperatifin Çekle Bağlı Olduğu Sonucuna Varıldığı Takdirde Çekin Bedelsizliği İddiasının Davalı Son Hamile Karşı İleri Sürülüp Sürülemeyeceğinin Değerlendirilmesi Gereği )
6762/m.599,730/5
ÖZET : Dava, davalı tarafından takibe konulan çekten dolayı davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu hamiline çek kooperatifin unvanı üzerine atılı iki imza ile düzenlenmiş olup davalı tarafından bankaya ibraz edilmiştir.

Kooperatifin çekle bağlı olduğu sonucuna varıldığı takdirde, çekin bedelsizliği iddiasının davalı son hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre, davacı kooperatifin davaya konu çekten dolayı borçlu bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı F.E. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. S.K. ile davalı F.E. vekili Av. C.Ö.'nün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 13.01.2001 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda yönetim ve denetim kurullarının ibra edilmediğini, düzenlenen çeklerle kooperatifin zarara uğratıldığını, davalı F.E. tarafından takibe konulan 20.01.2001 tarih ve 11.100.000.000.-TL. miktarını havi çekin herhangi bir mal ve hizmet alımı karşılığı olmadığı ve kooperatife nakit girişi de sağlamadığını ileri sürerek, kooperatif yönünden çekin hükümsüzlüğüne, kooperatifin borçlu olmadığına, yapılan icra takibinin iptaline, % 40'dan az olmamak üzere icra tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı F.E. vekili müvekkiline kooperatif yetkilileri tarafından verilen çekin usulüne uygun olarak düzenlendiğini Kooperatif Başkanı H.S. ile Kooperatif 2. Başkanı İ.K. tarafından huzurda imzalanarak müvekkiline teslim edildiğini çekin hiçbir noksanı bulunmadığını, çekin mal ve hizmet karşılığı olmadığını kooperatif yönetimlerinin kendi aralarındaki ihtilafların müvekkilini ilgilendirmediğini ileri sürerek açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, H.S. ve İ.K. aleyhine açılan bu dava, davacı tarafından atiye bırakıldığından bu davalılar hakkında esas bakımından karar verilmesine yer olmadığına, davalı F.E. hakkında açılan davanın ise, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre kabulüne, takibe konu çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı F.E. vekili temyiz edilmiştir.

Dava, davalı F.E. tarafından takibe konulan çekten dolayı davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davaya konu çekin, kooperatifin unvanı üzerine atılı iki imza ile düzenlendiği, düzenlenme tarihinin 20.01.2001 olup, hamiline yazılı olduğu, F.E. tarafından 24.01.2001 tarihinde bankaya ibraz edildiği görülmüştür. Dosyada mevcut Ticaret Sicil Memurluğu'nun yazısına göre, 15.01.2000 tarihinden 13.01.2001 tarihine kadar olan dönemde H.S., Y.Ş. ve İ.K.'nın yetkili olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bu dönemde H.S.'nin 07.12.2001 tarihinde istifa ettiği, 11.12.2000 tarihli yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirildiği, kooperatifin 13.01.2001 tarihli olağan genel kurulu sonucu eski yönetim kurulu üyelerinin yerine yeni yönetim kurulu üyelerinin seçildiği ve bu hususun ticaret siciline tescil edilip 30.01.2001 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunduğu, davaya konu çekin ise 13.01.2001 tarihinden sonra ancak ilan tarihinden önce 20.01.2001 tarihinde düzenlendiği ve çekte eski yöneticiler H.S. ve İ.K.'nin imzasının bulunduğu, yerel mahkemece tanzim tarihinde anılan şahısların kooperatif yönetiminde olmadığı gerekçesiyle davaya konu çekten dolayı kooperatifin sorumlu olmadığına karar verildiği görülmüştür. Davalı F.E. vekili çekin 20.01.2001 tarihinde değil, daha önceki bir tarih olan 15.11.2000 ( veya Ekim 2000 ) tarihinde verildiğini, kooperatifteki yönetim değişikliklerini bilmelerinin mümkün olmadığını ileri sürdüğüne göre, mahkemece davalı F.E. vekilinin davaya konu çekin ileri tarihli olarak düzenlendiği yönündeki savunması üzerinde durulması, gösterilecek delillerin toplanması ve sonucuna göre çekin ileri tarihli düzenlenip düzenlenmediği, düzenleme tarihi itibariyle çekte imzası bulunanların kooperatif tüzel kişiliğini temsile yetkili olup olmadıkları, tescil ve ilan edilen yetki değişikliğinin davalı tarafından bilinmesinin mümkün olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerekirken, bu hususlar araştırılmadan yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

Buna göre yapılacak inceleme ve değerlendirme sonrasında kooperatifin çekle bağlı olduğu sonucuna varıldığı takdirde, TTK'nın 730/5'inci maddesi yollaması ile aynı yasanın 599. maddesindeki düzenlemeye göre çekin bedelsizliği iddiasının davalı son hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre, davacı kooperatifin davaya konu çekten dolayı borçlu bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece açıklanan hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı F.E. yararına bozulmasına karar verildi.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı F.E. yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 400,00 YTL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-02-2011, 14:16   #6
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/19-357
K. 2009/469
T. 4.11.2009
• MENFİ TESPİT DAVASI ( İspat Yükü Üzerinde Olan Davacı Son Hamilin Yani Davalının Bu Durumu Bildiği ve Bu Nedenle İyi Niyetli Hamil Sayılamayacağını İspatladığı - Davanın Kabulü Gereği )
• İYİNİYETİN İSPATI ( Menfi Tespit İstemi - İspat Yükü Üzerinde Olan Davacı Son Hamilin Yani Davalının Bu Durumu Bildiği ve Bu Nedenle İyi Niyetli Hamil Sayılamayacağını İspatladığı/Davanın Kabulü Gereği )
• CİRO SİLSİLESİNDE TESELSÜLDE BİR EKSİKLİĞİN BULUNMAMASI ( Son Hamilin Mutlaka İyi Niyetli Olduğu Sonucunu Doğurmadığı - Menfi Tespit Davası )
• İSPAT YÜKÜ ( Menfi Tespit İstemi - İspat Yükü Üzerinde Olan Davacı Son Hamilin Yani Davalının Bu Durumu Bildiği ve Bu Nedenle İyi Niyetli Hamil Sayılamayacağını İspatladığından Kabulü Gereği )
2004/m.72
6762/m.599, 730
ÖZET : Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Ciro silsilesinde teselsülde bir eksikliğin bulunmaması son hamilin mutlaka iyi niyetli olduğu sonucunu doğurmaz. Düzgün bir ciro zinciri ile çeki elinde bulunduran davalının iyi niyetli olduğunu ispat etme mükellefiyeti bulunmamakla birlikte ispat yükü üzerinde olan davacı, son hamilin yani davalının bu durumu bildiği ve bu nedenle iyi niyetli hamil sayılamayacağını ispatlamıştır. Davanın kabulüne ilişkin karar isabetlidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.01.2007 gün ve 2005/57 E., 2007/9 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 12.11.2007 gün ve 5144-9921 sayılı ilamı ile;

( ... Davacılar vekili, müvekkillerinden davacı A...İnş. Ltd. Şti. hesabından keşide olunmuş olan çeklerin yine davalı T... Ltd. Şti. kasasında iken, davacı Hüseyin ile T... Ltd. Şti.'nin ortağı olan davalı Suna tarafından çalındığını ve diğer davalıya ciro yolu ile devir olunduğunu, hamil Suat'ın çeklerin bedelsiz olduğunu bildiğini iddia ederek davalılara borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı Suna savunmasında, davaya konu çeklerin davalılardan Hüseyin ile birlikte yaşadıkları dönemde kurdukları T... Ltd. Şti. ile yine davacı Hüseyin'e ait A... Ltd. Şti.'nin finansmanı için verdiği paraya karşılık olarak düzenlenip verildiğini, diğer davalıya olan borç nedeniyle de ciro yolu ile devir ettiklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Davalı Suat savunmasında dava konusu çekleri alacaklarına karşılık olmak üzere ciro yolu ile devir aldıklarını beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalı Suna'nın çeklerin davacı şirketleri finansman ettiği ve alacağına karşılık aldığı yolundaki savunmasını kanıtlayamadığı ve davalı Suat'ın da meşru bir alacağı olduğunu ispat edemediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.

Davacılar dava dilekçesinde davaya konu ettikleri çeklerin, davalı Suna tarafından davacı T... Ltd. Şti. kasasından çalındığını iddia etmişlerdir.

Bu durumda mahkemece açıklanan iddia gözetilerek davacıya iddiasını ispat olanağı tanımak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek davalı Suna'nın alacağını kanıtlayamadığı gerekçeleriyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Öte yandan davalı Suat davaya konu çeklerin düzgün ciro silsilesine göre meşru hamilidir. Davalı çeklerin kendisine intikalinin dosyaya sunulan sözleşmeye ve dava dışı kooperatifin karar defterlerine göre üstlenilen inşaat işinin yapımı karşılığında verildiğini bildirmiştir. Hal böyle olunca adı geçenin kötü niyetli hamil olduğu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi ve icra takibini yapanın Suat olduğu gözetilmeden haksız ve kötü niyetli takip tazminatından davalı Suna'nın da sorumlu tutulması kabul şekli ile isabetsizdir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; kabul şekline göre yapılan bozmaya uyuşmuş sair yönlerden önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

Verilen direnme kararı davalılardan sadece Suat tarafından temyiz edilmiş olduğundan çeklerin Suna yönünden karşılıksız olduğu hususu kesinleşmiştir. Bu durumda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık davalı Suat'ın iyi niyetli hamil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu 730/5. maddesi uyarınca çekler hakkında da uygulanacak olan TTK. 599/1. maddesine göre “Poliçeden ( çekten ) dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defîleri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğerki hamil, poliçeyi ( çeki ) iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklindedir.

Kural olarak çeki düzgün bir ciro zinciri ile iktisap edip elinde bulunduran kişi iyi niyetli olup aksi ancak iddia eden tarafından ispat edilebilir.

Somut olayda davalı Suat çeklerin avans olarak kendisine verildiğini belirtmekle dava konusu çeklerin sebepten soyutlanmış bir ödeme vasıtası olma özelliğini ortadan kaldırmıştır.

Mahkemece yapılan incelemede Suat tarafından herhangi bir işin yapılmadığı belirlenmiş olup çekler bu nedenle karşılıksız kalmıştır. Diğer taraftan ciranta Suna'nın söz konusu çeklerden dolayı alacaklı olmadığı temyiz edilmeyen mahkeme kararıyla belirlenmiş olup, Suat'ın yapmış olduğu icra takip masraflarının ciranta Suna tarafından verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu; toplam 450.000,00. YTL bedelli çeklerin T... Ltd. ile A... Ltd. Şirketlerinin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, her iki şirket defterlerinde Suat adına açılmış bir hesabın bulunmadığı, söz konusu çeklerin Suat'a verilme nedeni olarak gösterilen T... Ltd. Şti. adına Suna ile davalı Suat arasındaki 10.11.2004 tarihli sözleşmenin her zaman hazırlanması mümkün olup; ana sözleşme bedelinden de fazla olduğu, yapılması gereken imalatların cinsine, miktarına ve boyutlarına uymadığı, Suat tarafından U... Kent Kooperatifi'nde yapılan veya yapılmakta olan herhangi bir ahşap imalatının mevcut bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Ciro silsilesinde teselsülde bir eksikliğin bulunmaması son hamilin mutlaka iyi niyetli olduğu sonucunu doğurmaz.

Düzgün bir ciro zinciri ile çeki elinde bulunduran davalının iyi niyetli olduğunu ispat etme mükellefiyeti bulunmamakla birlikte ispat yükü üzerinde olan davacı, yukarıda açıklanan nedenlerle son hamilin yani davalı Suat'ın bu durumu bildiği ve bu nedenle iyi niyetli hamil sayılamayacağını ispatlamıştır.

Bu nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davalı Suat vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 18.225. TL’nin temyiz edenden alınmasına, 04.11.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 26-02-2011, 22:30   #7
MuratCANLI

 
Varsayılan

Yanıtlarınız için teşekkür ederim meslektaşlarım,
Fakat bir noktada hala çıkmazdayız.3. kişinin iyi niyetli olmadığını ispat edemediğimiz durumda yapmamız gereken nedir?

Yasa koyucu bu tip olağan durumlar için bir yol öngörmemiş midir?Suç senedini iyi niyetle almayan borçludamıdır?

Hırsız eve girmiş evin kapısını açık görünce içeri girmiş,ev sahibini suçluyoruz.Hırsızın suçu yok mudur?
Old 26-02-2011, 23:29   #8
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Sayın MuratCanlı

Hukukta şöyle bir genel kaide vardır. Kötü ödeyen iki kere öder. Senet metninden anlaşılan bir definiz yok ise, sizin ödeme definiz sadece B' ye karşı anlam ifade eder. İyiniyetli üçüncü şahıslar ödeme definiz ile bağlı değildir. Müvekkiliniz burada ödemenin ardından senedini alması gerekli idi. Senedini görmeden ödeme yapmamalıydı. Bu durumda ilk anda B' ye başvurduğunda senedin piyasaya sürüldüğünü anladığı anda tevdi mahalli tayin ettirebilirdi. Ama senedini görmeden ödeme yapmış, yani kötü ödeme yapmış.

Bu durumda C' nin kötüniyeti ispatlanamıyorsa, haciz tehdidine karşı C' ye ödeme yapılıp B' ye rücu edilir veya B'nin ödeme yapması sağlanabilir.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
menfi tespit davası kesinleşme sorunu ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 6 12-04-2013 16:33
icra hukk mahkmsinde temyiz süresi ve menfi tespit davsında usul ve zamnaşımı sorunu asyadan Meslektaşların Soruları 1 12-06-2010 17:10
Kira tespit davasında davalı taraf sorunu gökmen17 Meslektaşların Soruları 0 25-05-2010 21:59
Menfi Tespit Davası İspat Yükü Sorunu sailor1981 Meslektaşların Soruları 10 02-06-2008 21:11
menfi tespit davası teamül iddiası ve ispat sorunu Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 2 24-02-2007 12:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05341101 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.