Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hiv taşıyıcısı anne "kötü" anne midir?

Yanıt
Old 15-01-2007, 09:08   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Hiv taşıyıcısı anne "kötü" anne midir?

Merhaba,

İzmir'de basına yansıyan ve anne ve kızının hiv taşıyıcısı olmasına ilişkin haberleri hatırlayacaksınız.

Kadın hiv virüsünü eşinden almış ve muhtemelen doğum veya emzirme yolu ile çocuğa geçmiş duurmda.

Kadın çocuğu ayrımcılığa uğramasın diye okulda teşhisi söylememiş.

Söylemeli mi?

Sizin çocuğunuz hiv taşıyıcısı olsaydı söyler miydiniz?

Hasta hakları bildirge,yönetmelik ve diğer temel insan hakları belgelerine göre özel hayatın gizliliği esastır ve tıbbi zorunluluk olmadıkça kişinin sağlık bilgileri konu ile ilgisiz kişilerle paylaşılamaz.

---------------

Olay öğrenildiğinde ilk yapılan iş çocuğun anneden ayrılarak korumaya alınması.

Gerekçesini anlamakta zorlanıyorum.Anne hiv taşıyıcısı diye velayet hakkını kaybetmekte midir?Hiv taşıyıcısı anneler çocuklarına zarar mı vermektedir?Kısacası hiv taşıyıcısı anneler "kötü" anne midir?


----------

Son olayın gösterdiği en önemli şey hiv mağdurlarının artık daha çok kadın ve çocuk oldukları.Zaten dezavantajlı olan bu iki grup bir de hiv nedeni ile fazladan bir ayrımcılığa maruz kalmaktadır.

Yapılması gereken şey,hiv teşhisi almış olanların sosyal güvenceleri yok ise,tedavi giderlerinin devletçe karşılanması,böylece herkes kadar normal bir hayata devam etme şansının verilmesi,hiv taşıyıcılarının özel ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi ve sosyal desteğin sağlanmasıdır.

Tespit edilen hiv vakalarının özensiz ve yanlış bilgilerle haber haline getirilmesi ise terkedilmesi gereken bir alışkanlıktır.

Hiv taşıyıcılığı haber yapılarak teşhir edilmesi gereken bir olay değil,olsa olsa hepimize,doğru bilgilenme ve sosyal sorumluluk yükleyen bir durumdur.

Saygılar
Old 15-01-2007, 11:33   #2
av.sevdacan

 
Varsayılan

Hasta hakları bildirge,yönetmelik ve diğer temel insan hakları belgelerine göre özel hayatın gizliliği esastır ve tıbbi zorunluluk olmadıkça kişinin sağlık bilgileri konu ile ilgisiz kişilerle paylaşılamaz.

Bahsedilen aids hastalığı sıradan bir hastalık değil; çağın hastalığı. Buradaki tıbbi zorunluluk kavramının tartışılmasında yarar var . eğer bir kişi taşıdığı hastalıkla yaşadığı sosyal toplum açısından bir risk oluşturuyorsa bunun gereken ölçülerde payaşılması gerektiği düşüncesindeyim. Somut olayda anne, kızının dışlanmaması için bu hastalığı gizleyerek aynı ortamdaki diğer çocukların sağlık haklarına tecavüz etmiş olmuyor mu? Şöyle izah edeyim; Hiv virüsü kan yoluyla, cinsel yolla, açık yara v.s. ile bulaşan bir hastalık. Toplum olarak dışlamamalıyız ama önemli bazı noktaları da gözardı edemeyiz. çocuklar yetişkinlere oranla düşme, çarpma gibi olaylara daha sık maruz kalırlar. Buna bağlı olarak çocuklarda açık yara oluşumu daha olasıdır. Hiv virüsü taşıyan anne için bu durum ağır bir yük oluşturuyorsa da; aynı yük toplum için de ağır. Durumdan habersiz olan çocuk ile aynı ortamı paylaşan kişilerin yaşam hakları da anayasa ile korunan bir hak olduğuna göre; böyle önemli bir sağlık bilgisinin paylaşılması gerektiği kanaatindeyim. Ha bunu paylaşmaya hazır bir toplum olmadığımız gerçeği de var diğer yandan. Bunu gelişmiş tıbbi yardım desteğiyle, bulaşma tehlikesini ortadan kaldıracak aktif yardımlarla en önemlisi duyarlı gruplar oluşturmak suretiyle aşabiliriz.

Sizin çocuğunuz hiv taşıyıcısı olsaydı söyler miydiniz?

Hiv virüsü hava yoluyla yayılan bir grip virüsü gibi sıradan bir virüs olmasa da olasılıkları göz önüne alır kayıt yaptıracağım idareyle bunu paylaşırdım diye düşünüyorum. Çocuğumun ruh sağlığı bozulmasın diye başka insanların hayatlarını tehlikeye atma hakkını kendimde görmezdim sanırım. Yalnız burada şöyle bir soru geldi aklıma . ben dürüst davranıp konuyu paylaştığım idareden koruma desteği alabilecek miyim? Hiçbir okul kabul etmezse devlet sahip çıkacak mı? ya da ne bileyim böyle bir durumda en temel haklardan biri olan eğitim alma hakkı verilecek mi çocuğuma? ne tür tedbirler alınıyor ve ne yapılıyor ? mevcut durum ne bilmiyorum. bunlar da irdelenmeli.

Gerekçesini anlamakta zorlanıyorum.Anne hiv taşıyıcısı diye velayet hakkını kaybetmekte midir? Hiv taşıyıcısı anneler çocuklarına zarar mı vermektedir?Kısacası hiv taşıyıcısı anneler "kötü" anne midir?


Sanırım anneden ayrılmasındaki neden annenin kızına gereken bakım ve özeni göstermediğiyle ilgili. Bir haberde kız annesinin erkek arkadaşları tarafından elle taciz edildiğini anlatmış. Annenin bakım ve özen yoksunu olması nedeniyle velayeti alınmış olabilir ki; bu gerekçe asparagas bir haber değil gerçek ise evet anne çocuğuna zarar vermekte hiv taşıyıcısı anne olduğu için değil yaşadığı düzensiz yaşam nedeniyle velayet hakkının elinden alınması son derece yerinde bir karardır. Anne ve kötü kavramlarını aynı anda kullanmayı ar sayıyoruz ama gündemdeki haberler (17 aylık çocuğun annesi gibi) sayesinde bu iki kelimenin yan yana gelebileceğini öğrendik!!!

Son olayın gösterdiği en önemli şey hiv mağdurlarının artık daha çok kadın ve çocuk oldukları.Zaten dezavantajlı olan bu iki grup bir de hiv nedeni ile fazladan bir ayrımcılığa maruz kalmaktadır.

Yapılması geeken şey,hiv teşhisi almış olanların sosyal güvenceleri yok ise,tedavi giderlerinin devletçe karşılanması,böylece herkes kadar normal bir hayata devam etme şansının verilmesi,hiv taşıyıcılarının özel ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi ve sosyal desteğin sağlanmasıdır.

Tespit edilen hiv vakalarının özensiz ve yanlış bilgilerle haber haline getirilmesi ise terkedilmesi gereken bir alışkanlıktır.



Kesinlikle mağdur, kadın ve çocuk olunca hastalığın verdiği mağduriyetin yanında ağır bir sosyal mağduriyet beraberinde geliyor. Bu olayın haber olarak gündeme gelmesinde toplum olarak bir yarar yok. Yaşamlarını alt üst edip tecrit edilmelerinde katalizör olur, ötesi olmaz!!!

Hiv taşıyıcılığı haber yapılarak teşhir edilmesi gereken bir olay değil,olsa olsa hepimize,doğru bilgilenme ve sosyal sorumluluk yükleyen bir durumdur.

Habibe hanım, çok güzel özetlemişsiniz.

Sevgiler.
Old 15-01-2007, 11:40   #3
av.sevdacan

 
Varsayılan

ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim; yapılan araştırmalarda hiv virüsü taşıyan kişileri toplum dışladığı gibi kişinin kendi ailesi de dışlıyor deniyor.

ne kadar trajedik değil mi???
Old 15-01-2007, 13:26   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.av.sevdacan

Öncelikle konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim.

Alıntı:
Sanırım anneden ayrılmasındaki neden annenin kızına gereken bakım ve özeni göstermediğiyle ilgili. Bir haberde kız annesinin erkek arkadaşları tarafından elle taciz edildiğini anlatmış

Her aşamada "haber doğruysa" diye yazmak gerekliliği belki de en çok bu tür konularda geçerli.

Elbette anne çocuğuna zarar veriyorsa,müdahale gerekebilir.Bunda hemfikiriz.

Fakat,burada çocuğa zarar verdiği iddia edilen fiil anne tarafından oluşturulmuş değildir.Böyle bir fiil varsa,-ki bu konuda bir soruşturma yapıldığı bilgisi haberde bulunmamaktadır- taciz eden kişiler çocuğa zarar vermişlerdir.Asıl bu kısım önemlidir.

Bu haber nedeni ile,hiv taşıyıcısı kadın ve çocuk sorunlarına dikkat çekmek,giderek artan ve çocu kez taşıyıcı bile olduğunun farkında olmayan kadınları görünür hale getirerek neler yapılması gerektiğini düşünmek yararlı olacaktır.

Bir de yine haberdeki satırarasını alıntılıyorum.
Alıntı:
En son geçen bayram Buca Karakolu'na başvurdum. Kızımla sokakta kaldığımızı, ikimizin de HIV pozitif olduðumuzu söyledim. Sığınmaevinin tatilde olduğunu söyleyip baştan savdılar.."

Sığınmaevlerinin tatili olur mu?



Devam edelim,

Saygılar
Old 15-01-2007, 18:43   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yapılması gereken şey,hiv teşhisi almış olanların sosyal güvenceleri yok ise,tedavi giderlerinin devletçe karşılanması,böylece herkes kadar normal bir hayata devam etme şansının verilmesi,hiv taşıyıcılarının özel ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi ve sosyal desteğin sağlanmasıdır.

Tespit edilen hiv vakalarının özensiz ve yanlış bilgilerle haber haline getirilmesi ise terkedilmesi gereken bir alışkanlıktır.

Hiv taşıyıcılığı haber yapılarak teşhir edilmesi gereken bir olay değil,olsa olsa hepimize,doğru bilgilenme ve sosyal sorumluluk yükleyen bir durumdur.

Bunun üstüne söyleyecek pek birşey kalmamış, aslında.

Eklemek istediğim tek bir konu var. (Bu haber özelinde değil tabii. )Genel olarak AIDS gibi bulaşıcı hastalıkların sahibi olanların toplumun diğer üyelerine karşı sorumluluğunu da düşünmek gerekli. Kanla da bulaşan bir hastalık ve çocukların yara bere içinde kalmaları da çok sık rastlanan bir durum. Bu durumda bu hastanın ailesinin okul yönetimini haberdar etmesi de önemli bir sorumluluk. Bu sorumluluğun yerine getirilememesinin temel sebebi de bulaşıcı hastalık taşıyanlara karşı toplumun verdiği "hastalıklı" tepki. Bir başka yumurta-tavuk meselesi.

Saygılar.
Old 15-01-2007, 19:12   #6
asiyeöngü

 
Varsayılan

Her ne kadar kendi çocuğumun dışlanmasını istemesem de başka çocukları düşünerek okul idaresini durumdan haberdar ederdim. Ayrıca çocuğuna zararı olmadığı sürece hiç bir anne velayet hakkını kaybetmemelidir. Devletin, bulaşıcı hastalıklar söz konusu olduğunda vatandaşa dört elle sarılıp topluma yeniden kazandırılmaları için gereken iş ve kalacak yer yardımı yapması gerekmektedir.
Saygılarımla
Old 15-01-2007, 19:43   #7
nurten çakmak

 
Varsayılan Ynt: Selam

Şimdi ne demek lazım tabiki hiç bir annenin evladı hakkında kötü düşüneceğini sanmıyorum.Annenin çocuğunu ve kendisinin hıv vürüsünü taşıdığını bilerek çocuğunu okula yollaması sorumsuzluk. Ülkemizde yardım kuruluşları var. Bile bile etrafada zarar vermek olmaz. Okulda veya çevresindeki insanlara da bulaşacağını bilmiyormu acaba.Şimdi bazı testleri yapmadan nikah bile kıymıyorlar.
Old 15-01-2007, 20:23   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Çakmak,


Alıntı:
Bile bile çocuğu okula yollaması suçtur. Ben yandım başkalarıda yansın anlamına gelir. Atalarımız ne demiş İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır. Göz göre göre başkalarınıda mikrop bulaştırmaya kimsenin hakkı yok

Çocuğun okula gönderilmesi mi suçtur,yoksa hiv taşıyıcısı çocuğun uğranılan ayrımcılık nedeni ile eğitim hakkından yoksun bırakılması mı?

Olaydaki anne ,benim çocuğum hiv taşıyıcısı,gitsin başkalarına da bulaştırsın,onlarda hiv taşıyıcısı olsun mu demek istemiştir?

Aynı ortamda bulunmak ve sosyal ilişkiler ile hiv bulaşır mı?

Kan ,cinsel ilişki ve gebelik yolu dışında hivin bulaşma yolu var mı?

-----------
Ve en yakınızdaki kişinin hiv taşıyıcısı olup olmadığını bilmeniz mümkün değil.

Bir çok kadın da hiv taşıyıcısı olduğunu bilmiyor.Örneğin ,hiv virüsünü eşinden almışşa,eşi şüpheli ilişkisini kendisi ile paylaşmamışsa bunu bilmesi çoğu kez mümkün değil. Bilmediği dönemde gebe kalmış ve doğum yapmışsa,bu kişilere kasten kötüniyetli mi diyeceğiz,mağdur mu?

Unutulmasın ki hiv taşıyıcılğında kadın ve çocukların oranı hızla artmaktadır ve toplumun damgalama ve ayrımcı davranışları nedeni ile kişiler tanılarını saklamak zorunda kalmakta,bazen de bir sağlık kuruluşuna bile başvuramamaktadır.

Oysa hastalığın kendisi ile savaşılması gerek,hastalarla değil.


Saygılarımla
Old 12-02-2007, 18:45   #9
ragıp

 
Varsayılan

Bu forumda yazmak isteyen kişilerin, öncelikle " hiv virüsü taşıyan müvekkilinizle görüşür müsünüz" yada buna benzer isimle açılan forumu okumları gerekir.
Bir masanın iki tarafında oturup, nadiren el sıkışmayı gerektirecek bir ilişkiden korkan, aydın,kültürlü,tahsilli vs. insanların düşüncelerine bakalım. Sonra da, okulda birbiri ile oynayan,kavga eden, boğuşan çocuklar arasındaki ilişkilere bakalım. Sonra sosyal seviyeleri ile bilgi birikimlerini karşılaştıralım.
Bakalım ne sonuç çıkacak
Old 13-02-2007, 14:46   #10
AV. AVCI

 
Varsayılan

Öncelikle bir anne olarak sayın av. Habibe Yılmaz Kayar'ın yazdıklarını okurken dahi çocuklarım için endişelendim. Anne olmadan önce düşündüklerim ile şuanki düşüncelerimin ne kadar farklı olduğuna kendim bile şaşırıyorum. Hastalığı taşıyan çocukların toplumdan dışlanmasını istemem fakat benim gözetimim altında olmadan çocuğumun taşıyıcı bir çocukla bir saniye dahi yanlız kalmasına gönlüm razı olmaz. İki ufak çocuğum var ve annelerin çoğunun tahmin edeceği gibi yarasız beresiz bir günleri dahi geçmiyor. Yaşları gereği kendilerini bilinçli bir şekilde hastalıktan koruyacak önlemleri almaktan çok uzaklar. Kendimi olayda ki annenin yerine koyduğumda onu anlamakta zorluk çektiğimi söyleyebilirim. Sadece kendi çocuğumun ruhsal durumu bozulmasın diye başka çocukların hayatını riske atmazdım ben. Taşıyıcı anne bu virüsü taşıdığı için kötü anne değildir fakat başkalarının çocuklarının sağlığını tehlikeye attığı için kötü bir insandır bence.
Old 13-02-2007, 19:19   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kan yoluyla bulaşan bir çok hastalık bulunmaktadır.Hepatit B,Hepatit C,Sifiliz bunlardan bir kaçıdır.

Bir kaç konuya yanıt vermek gerekmektedir.

1-Çocukları okula gönderirken birlikte eğitim alacağı bütün çocuklardan bu tür taşıyıcılıkların olmadığına ilişkin rapor mu alınmalıdır? Veliler böyle bir şeyi talep edebilirler mi?

2-Bu tür taşıyıcılıkları olan çocuklar için nasıl bir okul yaşantısı düşünülmelidir?

Hepsini bir araya getirererk taşıyıcı olmayan çocuklardan izole etmek bir seçenek midir?

3-Hukukçu olarak bu yönde bir tanı almış olan çocuk için ne yapılmalıdır?



Saygılarımla
Old 13-02-2007, 19:32   #12
ragıp

 
Varsayılan

Ben olsan hiv taşıyan çocuğumu katlederdim, hiv taşıyan diğer çocukları da sabun yapardım.
Sanırım böyle bir yanıta doğru gidiliyor.
Hayat çeşitli olasılık ve değişken durmlarla devam ediyor. Çeşitli sorunlar ve buna bağlı çeşitli çözüm yolları var. Ve daha da olacak. Ancak çözüm yolları, sorunun olduğu bilim dalı ile ilgili.
Rtarfik sorununa karşı, "araba çok araba sayısı kısıtlansın mı, kısıtlanmasın mı?" diye iki seçenekli soruyla yaklaşırsanız, herkes bir seçeneği tercih eder. Ancak mühendisler,çevre bilimcileri farklı çözümler üretecektir. Altüst kavşaklar, tüneller, köprülü yollar vs.
Burada da sorun siz olsaydınız ne yapardınız? sorusu.
Hukukçular için böyle bir soruyu kabul edemem. O zaman aldığımız ya da başka meslektaşların aldığı davalara bakalım. Benim kızıma tecavüz eden birini, öldürebilirim. Ama tecavüz suçunun karşılığının idam olmasını savuamam.
Bunu idama formlarında tartıştık. Biz olsak ne yaparız değil; Hukukçu olarak ne yapılması gerektiğini tartışmakta yarar var.
Old 13-02-2007, 19:50   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Ragıp ,

Uyarınızı yerinde görüyorum ve 3.soruyu düzeltilmiş biçimde yayınlıyorum.

Teşekkürler

Saygılar
Old 15-02-2007, 15:45   #14
AV. AVCI

 
Varsayılan

Sn. Av. Habibe Yılmaz Kayar,
Öncelikle kan yoluyla bulaşan diğer bulaşıcı hastalıkların çoğunun aşısı mevcut. Çocuklar 2,5 yaşına gelene kadar bu aşıları tamamlanmış oluyor. Örneğin hepatit aşıları çocuk 1 yaşında iken tamamlanmış oluyor. Bu aşılar çocuğu hepatit hastalığına karşı koruyor. Ayrıca bu hastalıkların tedavi olanakları da mümkün. Hiv virüsünün sebep olduğu AIDS hastalığının ise tedavisi ve aşısı henüz yoktur. Bu yönüyle bence hiv virüsü diğer hastalıklardan tamamen ayrı tutulmalıdır.
Ben bir hukukçu olarak çocukların okula kayıtları yapılırken sağlık raporlarının ve aşı karnelerinin mutlaka okul yönetimlerince istenmesi gerektiğini düşünüyorum. Okul yönetimi öğrencilerinden birinin bulaşıcı bir hastalığı olduğunu bu yolla öğrendikten sonra bunu hastalık taşıyıcısı öğrenci ile birlikte öğrenim görecek diğer çocukların ailelerine mutlaka bildirmeli ve aşısı mümkün hastalıklarda diğer çocuklardan aşısı eksik olanların aşılarının yapılmasını sağlamalıdır. Aşısı ve tedavisi mümkün olmayan ve ölümcül hiv virüsü taşıyıcısı bir çocuk tespit edildiğinde yine aileler bilgilendirilmeli ve gerekiyorsa bu çocuk hastalığın bulaşma ve hastalıktan korunma konularında gerekli eğitim ve bilgilendirilmesi tam olarak yapılmış bir öğretmen ve ayrıca bir sağlık personelinin daimi gözetiminde (tabi bu çocuğa hissettirilmeden belki öğretmen yardımcısı vs. gibi bir sıfatla) çocuk okuluna devam edebilmelidir. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki hukukçu olmak herzaman mağduru savunmak değildir bence. Hasta çocuk hastalığı dolayısıyla mağdur olmuş olabilir fakat ben hukukçu olduğum için sadece onun haklarını mı savunmalıyım? Ben çocuktan bu hastalığın bulaşması mümkün olan diğer çocuklarında ileride mağdur olmasını önleyici tedbirleri tabiki talep ederim ve çocuğumu koruma şansım varken sırf bir anne kendi çocuğunun taşıdığı ölümcül hastalıktan diğer çocukların çeşitli ve ölçülü önlemlerle korunmasını tecrit olarak değerlendiriyor diye ona hak veremem. Belki uzun bir cevap oldu ama konuyla ilgisi bakımından başımdan geçen bir olayı da paylaşmak isterim. Annem ilkokul öğretmeni ve yıllar önce ben lise öğrencisi iken teneffüste bir öğrencisi birkaç arkadaşını ısırmış ve bu vesile ile ben, kardeşim ve babamda dahil de olmak üzere tüm aile kuduz şüphesi bulunması sebebiyle aşılanmak zorunda kalmıştık. Bu olay bana kendi yine çocuklarımdan da edindiğim tecrüberle birlikte hiçbir zaman bir çocuktan bir yetişkin davranış ve tavrının beklenmemesi gerektiğini öğretti. Ya hiv virüsü taşıyan ve bu taşıyıcılık sizden gizlenmiş olan bir çocuk sizin çocuğunuzu kavga ederlerken sinirlenip ısırırsa siz bir hukukçu olarak ne tavsiye edersiniz?
Old 15-02-2007, 16:34   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Sn.Avcı nın mesajına ilişkin bazı görüşlerimi belirtmek istiyorum.

Alıntı:
Öncelikle kan yoluyla bulaşan diğer bulaşıcı hastalıkların çoğunun aşısı mevcut.


Bu tam olarak doğru değil.Örneğin hepatit B için daha önce hepatit B ile karşılaşmamış olmak koşulu ile aşı mümkün iken Hepatit C nin henüz bir aşısı bulunmamaktadır

Alıntı:
Ayrıca bu hastalıkların tedavi olanakları da mümkün.

Kişi hepatit B virüsü almışsa doğrudan virüsü ortadan kaldıran bir tedavisi henüz yoktur.

Hepatit C nin de doğrudan virüsü ortadan kaldıran bir tedavisi bulunmamaktadır.

Alıntı:
Hiv virüsünün sebep olduğu AIDS hastalığının ise tedavisi ve aşısı henüz yoktur. Bu yönüyle bence hiv virüsü diğer hastalıklardan tamamen ayrı tutulmalıdır.

Hiv virüsünün aşısı yoktur.Fakat virüsün çoğalmasını dolayısı ile bağışıklık hücrelerinin belirli bir sayıda tutulması sağlayan tedavi mümkündür.Tedavi olan hiv taşıyıcıları herkes kadar kaliteli yaşam sürme olanağına sahiptir.Hiv taşıyıcı olmak AİDS olmak demek değildir.Hepatit olmanın mutlaka siroz olmak Hepatosellüler Karsinom olmak anlamına gelmediği gibi.


Alıntı:
Aşısı ve tedavisi mümkün olmayan ve ölümcül hiv virüsü

Hiv taşıyıcılığı kronik hastalıklar olarak tanımlanmaktadır ve sadece diğer bazı hastalıklar gibi tedavi edilmesse öldürücü olabilmektedir.

Alıntı:
yine aileler bilgilendirilmeli ve gerekiyorsa bu çocuk hastalığın bulaşma ve hastalıktan korunma konularında gerekli eğitim


Bu bilgi ve eğitim çalışmasının sadece vakalar ortaya çıktığında değil,her zaman yapılması gerekmektedir.Hem de beklemeden.

Hastayla değil hastalıkla savaşmak lazım.

Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? sibelniko Hukuk Sohbetleri 21 30-09-2013 08:43
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 26 28-07-2007 20:47
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? Aslı Hukuk Soruları Arşivi 6 27-12-2006 01:32
Gelin, Şu "ilk Adımı" Atalım Artık;"stajyer Avukatların Sosyal Güvenlik Sorunları&quo metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 0 05-03-2003 15:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06493306 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.