Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Gelinlik ve Otostop, şüpheli Lehine Hafifletici Sebep Sayılacak Mı?

Yanıt
Old 14-04-2008, 20:44   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Gelinlik ve Otostop, şüpheli Lehine Hafifletici Sebep Sayılacak Mı?

İtalyan sanatçı Pippa Bacca katledildi.

Pippa Bacca son yolculuğuna uğurlandı.

................

................

Şüpheli hakkında kamu davası açılacak.

Otostop, şüpheli lehine hafifletici sebep sayılacak mı?

Birlikte izleyeceğiz.

..............

..............
Old 15-04-2008, 16:36   #2
uye23620

 
Varsayılan

Otostop, şüpheli lehine hafifletici sebep sayılacak mı?

Bu nasıl soru anlayamadım?

Bunun bir espirisi varmı?
Old 15-04-2008, 19:41   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.av.metinseker

Alıntı:
Bu nasıl soru anlayamadım?

Bunun bir espirisi varmı?

Hayır,burada bir espri yok,bir trajedi var.

Biz kadınlar,kadına yönelik öldürme/tecavüz iddiası ile yapılan yargılamalarda görüyoruz ki;

Cinsel saldırı sırasında odada çocukları uyuyor diye kadının bağırmaması; şüphelinin beraat gerekçesi olmaktadır.

Kendisine tecavüz girişiminde bulunan eşine karşı kendisini savunurken ,eşin yataktan düşmesi haksız tahrik sayılmaktadır.

İnsan ticareti suçlaması sabit olan sanıkların,kadına cinsel saldırıda bulunması eylemi ,mağdurun "ülkemize ne niyetle geldikleri belli olan Rus kadını" olması sebebiyle cezasızlıkla sonuçlanmaktadır.

Örnekler sayılamayacak kadar çok.Otoparkta başka bir erkekle cilveli konuştu diye öldürme eyleminde de haksız tahrik uygulanmıştı.

Beyaz tayt giydi diye öldürülen .....

Bu olayın kovuşturmasında da,Pippa Bacca 'nın gelinlikle ve otostop yaparak yolculuk yapması haksız tahrik sebebi sayılacak mıdır?

Bekleyip,izleyip göreceğiz.
Old 15-04-2008, 19:59   #4
uye23620

 
Varsayılan

hiç bu yönünü düşünmemiştim. daha doğrusu düşünmek istemedim.
Old 15-04-2008, 22:51   #5
ebrus

 
Varsayılan

Çok üzülerek ve bütün samimiyetimle söylüyorum ki pippa baccanın kaybolduğuna ilişkin ilk haberi seyrettiğimde ne düşündü isem maalesef genç kadının başına o geldi. Çünkü kadın olmanın sonuçlarından biri de ne acıdır ki bu. Sevgili meslektaşım Habibe hanımın sorusunu hem çok mantıklı hem de yine ne acıdır ki yaşadığımız ülkeye çok uygun buldum ve hiç şaşırmadım. Çünkü bu soruyu bende düşünmüştüm. Dilerim bu sorunun cevabı 'evet' olmaz.
Old 15-04-2008, 23:01   #6
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Bu kez olmayacaktır. Çünkü olay çok "patırdı" çıkardı. Bir kadına yapılan tecavüz "barış"a yapıldı vurgulaması ile oturdu gündeme. Pippa Rus, Ukraynalı, Adanalı, Karslı, İzmirli herhangi bir kadın değil.

Pippa'nın ölümü barışı sağlar mı sağlamaz mı bilemem ama verilecek karar "örnek karar" olarak başka tecavüz mağdurlarının(durmayıp devam edecek çünkü)davalarında işe yarayacaktır.
Old 16-04-2008, 11:57   #7
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Otostop, şüpheli lehine hafifletici sebep sayılacak mı?
Ne yani, otostop usulü yolculuk yapmak öldürülme ihtimaline karşı "tedbirsizlikve dikkatsizlik", gelinlik giymek de; "tecavüze davet" mi sayılacak?
Umarım kimsenin kemikleri sızlamaz.
Old 16-04-2008, 15:34   #8
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Ben de İtalyan sanatçı' nın Türkiye'ye geldiğine ilişkin haberi izlediğim anda aklıma ilk olarak Müjde Ar'ın " Arabesk " filmi gelmiş ve kaçınılmaz sonu tahmin etmiştim.

Türk Hakimlerinin gelenekçi toplumsal yapıdan kaynaklanan gerçekleri , subjektif değer yargılarını ,bakış açılarını bir kenara bırakarak; mağdurun bu yolculuktaki amacını da gözönünde bulundurarak evrensel hukuk değerlerine bağlı bir karar vereceklerini umut ediyorum.

Tüm dünyanın gözünün üzerimizde olacağı bu dava ile bir kez daha çok utanmak istemiyoruz.
Old 16-04-2008, 16:00   #9
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Öncelikle böyle bir hafifletici sebep olamaz.İkincisi, Haksız tahrikten de bahsediliyor ama buna inanamıyorum.Karşı tarafın "haksız" bir fiili olacak, suç da ona karşılık işlenecek, haksız tahrikle ne ilgisi var?!Bunu söyleyen hukukçular da var inanmak çok zor.

Bir diğer eklemek istediğim husus ise, bu somut olayın toplumsal bir mahcubiyet doğurması ve en üst düzey yöneticisinden medyasına kadar herkesin bir "bizi mazur görün" psikolojisine girmesidir. Ben bu olaydan şahsım adına salt şüpheli ile aynı tabiyette olduğum için mahcubiyet duymuyorum.Bir insan olarak utanırım ama bunu bir "Türk"'ün yapmış olması nedeniyle utanan kişilerin de şüpheliyle bir şekilde yakınlıkları yoksa utanç duygusuna kapılmasını da anlamıyorum.

Bu olay herhangi bir Türk kadının da başına gelebilirdi, bu kez aynı infiali bekleyebilecek miydik?Olay belki gazetelerin 3. sayfasında haber bile olmayacaktı.Cinsel şiddetin hiçbir özrü veya gerekçesi olamaz, bir acizlik ve patolojik ruh halinin göstergesidir.Cinsel şiddete büyük oranda kadınların maruz kalması ise sadece ülkemizin değil insanlığın sorunudur.Bu olaydan, yine belirtiyorum ki salt insan olduğum için çok fazla utanıyorum.Ama sadece Pippa olduğu için değil adı, uyruğu, yaşı ne olursa olsun toplumsal çarpık bilincin "zayıf" olarak addettiği insanlar üzerinde uyguladığı cinsel başta olmak üzere her türlü şiddetin karşısında olduğum için mahcubiyet duyuyorum.

Ve son olarak, "medyatik" olaylara gösterilen ani tepkilerin ve bulunan suni çözümleri de asıl ve genel sorunların çözülmesi noktasında hiçbir şekilde olumlu bir adım olarak da algılamıyorum.
Old 16-04-2008, 16:23   #10
üye8180

 
Varsayılan

Bence olayı, pippa'nın başına geldi diye medyatik olarak adlandırıp, herkesin başına gelebilirdi şeklinde değerlendirmek ve olaya gereken tepkiyi ortaya koymamak, tartışmamak bir bakıma örtbas etme çabasıdır.

Otostop yapan kadına iyi gözle bakılmadığını, bir ' aranma' yakıştırması yapıldığını niye itiraf edemiyoruz ? Meslektaşımız, ' otostop yapması, tecavüz edilerek öldürülmesi suçunda hafifletici hal sayılabilecek mi diye bunu kastetmiş olamaz mı?
Old 16-04-2008, 16:40   #11
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Siz o mesajdan "onu" anlıyorsanız söyleyecek fazla bir şey kalmıyor.Ama yine de açıklamaya çalışayım.Öncelikle olayın "medyatik" olarak nitelendirilmesi hiçbir şekilde küçümseme veya örtbas etme çabası değildir.Ne var ki şu ana kadar benzer şekilde toplumda infial uyandıran olaylara gösterilen yapay ve anlık tepkilerin , toplumsal hafızamızın zayıflığına ve medyanın gündemi değiştirmekteki ustalığına nasıl yenik düştüğünü ve asıl sorunun çözümüne zerre kadar fayda sağlamadığını çok kez gözlemledik.Bu itibarla, münferit bir olaya gereken tepkinin koyulması ile tartışmanın bilinçli olarak farklı mecralara kanalize edilmesi farklı şeylerdir. Anlık tepki doğaldır, ama yönlendirilen saik somut olaydan yola çıkarak makro çözümlerin üretilmesi çabasına destek olmaktan ziyade günlük çözümler üretmeye yönelik olduğu derecede etkisizleşecektir.Buna ilavaten, olayda asıl tartışılması gereken "kadına" uygulanan cinsel şiddetin sebep ve sonuçlarından daha çok "ulusal gurur" gibi ilgi çeken olgular olunca ,diğer deyişle daha çok tiraj getirecek ama esas mevzuun temelinden uzaklaşan noktalar olduğunda gerçek hadisenin kimler tarafından "örtbas" edildiği apaçık görülüyor.Bu nedenle düşüncenize katılmak mümkün değil.

Dahası, ben önceki mesajımda olaydaki somut gerçeklerin hafifletici sebep ve/veya haksız tahrik olarak nitelendirilme olasılığının ne kadar hukuk dışı olduğunu okuyabiliyorum.Yine, "itiraf edilmesi gereken" bir şey varsa, bunun aksinin iddia edildiğini de aynı mesajda göremiyorum.Ama, olaya milli duyguların dahli ve "rezil olduk elaleme" hissiyatının pompalanmasının asıl sorunun yanından bile geçmeyen argümanlar olduğunu biliyorum. Benzer durumdaki bir kadını, toplumsal bakışın "Aranma" , "kötü gözle bakma" gibi fiillerle özdeşleştirmesi ve bu zihniyetin yargılamada "hafifletici sebep" olarak vucut bulması ihtimallerinin tartışılması elbette ki gereklidir.Ama Şiddetin önlenmesi ve daha sonrasında cezalandırılması politikası bir bütün olarak algılandığında, bu politikanın aksayan tüm yanlarının gerek idari, gerek yargısal gerekse de toplumsal açıdan değerlendirilmesi de bir o kadar gereklidir.

Bugün İtalyanca ve büyük puntolarla "özür dileriz" şeklinde manşetler atan gazetelerin, yarın yabancı kadınların fotoğraflarının altında "türk erkeği çok çekici" vb. şeklinde asparagas haberler yapptığını da biz gözlemliyoruz.Bu nedenle gelin aramızda tartışmak yerine, bu çarpık ve seksist psikolojinin temellerini atan ve bunu devamlı önümüze sunan, yine münferit bir olayı salt rating kayıgısıyla asıl mecrasından bilinçli olarak farklı noktalara taşıyan odaklarla tartışalım.
Old 16-04-2008, 17:19   #12
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Kayar, sorunuz ciddi mi, sanırım şaka yapıyorsunuz, mahkemelerin de sizin kadar hukuki bilgisi vardır diye düşünüyorum, lütfen yargıya önyargılı yaklaşıp, vatandaşların yargıya güvenini gereksiz yere zedelemeyelim, haksız tahrik kuralları onlarca yıllık birikim sonucu oluşmuş ve evrensel kurallara uygundur, hakimlerin kadın düşmanı olduğunu mu iddia ediyorsunuz bilmiyorum,hakim karar verirken soyut hukuk normunu somut olaya uygular ve adil karar vermeye çalışır,ideolojik yaklaşım ve de bir görüşe körü körüne angaje olup, sadece bu görüş doğrultusunda dogmatik olarak karar vermek de eleştirmek de doğru değildir, gelelim sorunuza(ciddi olduğunu sanmıyorum)gelinlik giyip otostop yapmak haksız hareket değildir, sanırım abartıp kendinizce beğenmediğiniz bazı kararlara dikkat çekmek istediniz,eleştirdiğiniz kararları veren hakimler kadın düşmanı ve adaletsiz değildirler, bu kararları veren hakimler de en az sizin kadar hukuk kurallarını bilirler, mahkeme kararları tabi ki eleştirilir, ama bunun da uygun bir üslubunun olması gerekir, insanları mahkemelere önyargıya yönlendirecek üsluptan kaçınmak gerekir, böyle gayriciddi üslupla bu eleştiri yapılmaz, daha bilimsel, ayakları yere basan biçimde eleştiri yapılmalıdır, haksız tahrik somut olaya göre belirlenir, böyle entel dantel, dogmatik, ayağı yere basmayan, ciddi olmayan yazılar ve yorumlarla yapılan eleştirileri kimse de ciddiye almaz. Saygılarımla
Old 16-04-2008, 18:25   #13
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Şenoğlu siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? Burası Türkiye ve Sayın Kayar hiç haksız değil. Yaşam bunun örnekleriyle dolu. Saygılar

Not(Uyarımı bağışlayacağınızı umarak): "sanırım" sözcüğü en sevdiğiniz sözcük mü? Sayın, kısacık bir metinde kaç tane kullanmışsınız?Bu kadar çok kullanılması (sözcüğün etimolojik özelliğinden dolayı) "soru işareti"yle kullanılmasını gerektirir ve kullanan kişinin sözcüklerinden emin olmadığını gösterir.Tekrar saygılar.
Old 16-04-2008, 19:10   #14
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Kadının tecavüz edilip öldürülmesi kendi ülkesinde veya yabancı bir ülkede farketmez bir insan olarak üzücü ve utanç verici bir olaydır. Bu konuda hemfikiriz.

Fakat AB' ne girmeyi, turizmden her yıl çok büyük bir gelir sağlayan ve bu geliri arttırmayı, marka olmayı hedefleyen bir ülke olarak ; kadınların tek başına veya gruplar halinde tatilini geçirmek için tercih ettiği ülkemizdeki barların şehir dışına çıkarılması, içki yasağı, terör olayları nasıl daha önce turizmin baltalanması için kullanıldı ise ,aynı şekilde bu olay da turizmdeki rakibimiz ülkelerce elbette kullanılacaktır. Bu anlamda da 'konunun - ayrıca - ilgi çekmesi ' kaçınılmazdır.

Bu nedenle olayın yaratacağı güvenilirliği olmayan - tehlikeli ülke imajı , olayı gerek insani duyarlık , gerekse ulusal çıkarlarımız açısından üzüntü ve utanç verici bir durum olarak değerlendirmemize neden olmaktadır.

Ülkemize gelen yabancılara gösterdiğimiz misafirperverlikle haklı bir üne sahip bir ulus olmamızın , yaşanan olayı fazla 'ulusal gurur yapmamızda ' payı olabilir mi ?

Evsahibi olmak yabancılara karşı gerek kişisel, gerek ulusal anlamda ekstra yükümlük, sorumluluk ve mahcubiyet duygusu hissetmemize neden olamaz mı ?
Old 16-04-2008, 21:20   #15
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Kanat, eleştirinizde haklılık payı var, acele bir yazı oldu sanırım!)))bu nedenle de bazı sözcükler gereksiz tekrarlanmış, uyarınız için teşekkür ederim, yazımda düzeltmeleri yaptım. Saygılarımla
Old 16-04-2008, 21:43   #16
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Üslup olması gerekeni teyit ettirmekten başka bir anlam taşımamaktadır.

Ben sayın meslektaşıma özverisi için tekrar teşekkür ediyorum...

Saygılarımla.
Old 16-04-2008, 22:25   #17
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
... bu kararları veren hakimler de en az sizin kadar hukuk kurallarını bilirler, mahkeme kararları tabi ki eleştirilir, ama bunun da uygun bir üslubunun olması gerekir, .... gayriciddi üslupla bu eleştiri yapılmaz, daha bilimsel, ayakları yere basan biçimde eleştiri yapılmalıdır,



Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
böyle entel dantel, dogmatik, ayağı yere basmayan, ciddi olmayan yazılar ve yorumlarla yapılan eleştirileri kimse de ciddiye almaz.

Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU;

Mesajınızın yukarıda alıntı yaptığım 1. kısmında belirttiğiniz haklı ilkeler için teşekkürler. Lakin aynı mesaj içerisinde sergilediğiniz eleştiri tarzınızla kendinizle biranda ve birebir çelişmektesiniz. Eleştirdiğiniz mesaj bir mahkeme kararı değildir ancak bir hukukçunun -avukatın- eleştirisidir.

Saygılarımla,
Old 16-04-2008, 22:25   #18
üye18721

 
Varsayılan

Haksız tahrik adı altında cezada hafifletici bir neden olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Old 16-04-2008, 23:14   #19
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Gelinlikle otostop yapan kadın"

Tüm gelişmemiş ülkeler için, tacize davetiye anlamına gelme olasılığı yüksek bir çerçeve.

Ülkemiz adına utanç verici, daha da utanç verici olanı, bu ülkede yaşayan bizlere çok da şaşırtıcı gelmemesi!

Yüksek sesle gülmenin, kahkahanın kadına yakıştırılmadığı, mini eteğin tacize davetiye sayıldığı, her türlü dikkat çekiciliğin dikkat çektiği ve dikkat çekici biçimde takibe alındığı, takibe alınmanın olağan karşılandığı, yer yer tahrik algılandığı ülkemizde, gelinlikle otostop yapan kadın imajı, gelişmemiş maskülen bakışların ne kadar da dikkatini çekici...

Bir iyiniyet elçisinin, kötüniyet uğruna yokedilişini, hangi insani değer açıklayabilir, dahası bağışlatabilir...

Sayın Kayar'ın endişesi dikkat çekici (!)
Old 16-04-2008, 23:45   #20
üye18721

 
Varsayılan

Tecavüze karşı blucin

Aslı ÇAKIR Şubatın 11'inde gazetelerde yayınlanan bir haberde şöyle yazıyordu: "İtalyan Yargıtayı, kot pantolonlu kadınların tecavüze uğradıklarını iddia edemeyeceklerine hükmetti."
Olay özetle şöyleydi... 18 yaşındaki Rosa adlı genç kadın, 45 yaşındaki direksiyon öğretmeninin kendisine tecavüz ettiğini iddia etmişti. Öğretmen ise her zamanki gibi, "Kendi isteğiyle birlikte olduk," diyordu. Neticede Potenza mahkemesi adama 2 yıl 10 ay ceza vermişti.
Vaka Yargıtay'a yansıdığında ise başta kadın milletvekilleri ve feministler olmak üzere birçok çevreyi hayerete düşüren ve protestolara yol açan bir karar yayınlanıyordu.
"Jean türü pantolonu çıkarmak çok zordur," deniyordu tamamı erkek üyelerden oluşan Yargıtay'ın kararında: "Eğer kadın izin vermedikçe ya da yardımcı olmadıkça kot pantolon kolay kolay çıkmaz. Bu nedenle direksiyon öğretmenini suçlu bulmak doğru değildir."
Aslına bakılırsa bu ilk olay değildi. İtalya'da ilk defa olmuyordu. 30 yıl önce bir kadın tecavüze uğradığı iddiasıyla makemeye başvurmuş ancak kot pantolon giydiği için dava erkeğin beraatiyle sonuçlanmıştı. İşte kadın örgütleri bu olayı hatırlatıyor ve "Adaletimiz 30 yıl öncesine gitmiştir," diyorlardı. Kadın vekiller Meclis'te gösteri yapıyor ve karar geri alınana dek blucinlerimizi üzeriminden çıkarmayacağız diyorlardı. Aşırı sağcı Ulusal İttifak Partisi'nin üyesi Alessandra Mussolini de onlara katılıyordu.

Çıkar mı, çıkmaz mı?
Soru apaçıktı: Blucinli kadına tecavüz edilebilir mi, edilemez mi?
Önce biraz geriye gidelim.
Örneğin 1980'li yıllarda "streç" modeli, daracık kot pantolonlar modaydı. Bu pantolonlar özellikle kalçaya tam otururdu ve paçaları da çok dardı. Ayakkabı hatta kalın bir çorap bile paçaların bilekten geçmesine izin vermezdi. Kadınlar yatağa uzanıp fermuarlarını ancak öyle çekebilirlerdi. Hatta öyle durumlar olurdu ki pantolonu çıkarabilmek için bir arkadaştan yardım istenirdi.
Bu manzaralar ilk bakışta insana, "İtalyan Yargıtayı çok da haksız değilmiş," dedirtiyor. Ama uzun yıllar Türk filmlerindeki tecavüz sahnelerinin bir numaralı oyuncusu olan Coşkun Göğel bu fikre hiç katılmıyor. Bakın Sabah gazetesine verdiği demeçte ne diyor:
"Benim rol aldığım filmlerde, tecavüz sahnesi çekileceği zaman, isterse çelikten olsun, o giysinin çıkarılması gerekirdi. Kot pantolonlu olsun, külotlu olsun hiç farketmezdi, bir şekilde bu işi becerirdim. Benim için pantolon değil, icraat önemliydi. Kafama taktığımı yapardım. Bence gözü dönmüş adam için böyle şeyler engel olamaz. Hatta zorluk daha da tahrik eder."
Tabii Göğel'e, "İyi de onlar filmdi, rol icabıydı, biz ise gerçek yaşamdan söz ediyoruz," diye itiraz edilebilir. Çünkü neticede kadın ne kadar karşı koyarsa koysun sahnenin sonunda tecavüze uğraması gerektiğini biliyordu.
Ama gerçek hayatta öyle mi? Kadın sahnenin böyle bitmesini istemez ve elinden gelen her şeyi yaparak kurban olmamaya çalışmaz mı? Giydiği kot da ona yardımcı olmaz mı?

Birçok yolu var
Eski sabıkalılardan, yazar Mehmet Kartal cezaevine tecavüz suçundan gelen arkadaşlarından öğrendiklerini bakın nasıl anlatıyor:
"Kot pantolonun arka cebindeki cüzdanı çalmak için cebe jiletle bir kesik atılır ve cüzdan kayıp elinize gelir. Aynı şekilde jiletle kot pantolon da çıkarılabilir. Özetle adam bacakla gövdenin birleştiği yerden, kadının bedenine zarar vermeden yere paralel bir çizik atar. Bunu öyle bir biçimde yapar ki orayı anında yırtabilirsiniz. Böylece bacakların arası açıkta kalır ayrıca da bacaklar ayrılabilir hale gelir ve tecavüz gerçekleşir."
Tabii bu işin "zor" şekli. Tecavüze yeltenenler birçok başka yöntem kullanıyor. Kartal bunları şöyle anlatıyor: "Tecavüzcü kadını tehdit eder. 'Yüzüne jilet atarım, oranı buranı parçalarım, sana zarar veririm,' der. Korkutur. Kadın kolay kolay karşı koyamaz böyle bir durumda. Tabii bayıltabilir de ya da kadının kendisi şoka girebilir. Böylece pantolonu rahatça çıkarılır."
Kartal'a göre tecavüz şartlara bağlı: "Issız bir yerde dahi olsa eğer tehdit, jilet ya da bayılma yoksa tek kişinin dar paçalı ve tamamiyle yapışmış bir kotu çıkarması çok zordur. En azından birinin kadını o sırada tutuyor olması gerekir."

Debelendikçe kolaylaşıyor
Peki ya kadınlar ne diyor? İşte mesleği gereği defilelerde sürekli dar blucinler giyen Aysun Kayacı'nın söyledikleri:
"Bazen defilelerde üzerimize bir iki beden küçük gelen jean'ler bile giymek zorunda kalabiliyoruz. Onları çıkarmak çok zordur. Ancak işin içinde olduğumuz için kolay çıkarıyoruz. Ne yapıyoruz? Dar jean'in altına mutlaka ince çorap giyiyoruz. Yoksa çıkmaz. Çünkü terleyince dar pantolon tene yapışıyor ve öldür Allah çıkmıyor. İnce çorap sayesinde kayıp çıkıveriyor."
Kayacı ilginç bir başka noktanın da altını çiziyor. Kot pantolonlar sanıldığından daha dayanıksız ona göre: "Çok çabuk patlayabiliyor kotlar. Ne kadar kalın kumaştan olursa olsunlar. Zaten o durumda da hemen çıkıyor. Yırtılamaz diye bir şey yok. Tabii dansöz gibi kalçanızı kıvırarak da çıkarabilirsiniz dar pantolonu. Yani debelendikçe daha rahat çıkabilir."

"Üzüldük!"
Blucin firmalarının yetkilileri ise İtalyan Yargıtayı'ının kararı karşısında üzüldüklerini söylüyorlar. Örneğin Little Big Reklam Müdürü Oğuz Öztürk, "Karar çok saçma," diyor, "Kafasına koyan adam en dar jean'i bile çıkarabilir. Tamam çok dar kalıplı olan 'Pioneer' modelimizin çıkarılması gerçekten zor ama imkansız değil. Mesela 'Chino' modelimiz bol kesimli yani çok kolay çıkarılıyor. Model, kumaşın kalınlığı ve sertliği de önemli ama dediğim gibi olsa olsa çıkarılış süresi değişir."
Özetle şunu söylemek mümkün: Bazı durumlarda (dar ve kalın kumaş, çok dar paça, güçlü ve paniğe kapılmamış bir kadın, çelimsiz bir erkek gibi) gerçekten de kot giymiş bir kadına tecavüz edilmesi hiç de kolay değil. Ancak bu özel şartlardan hareketle bir genellemeye varmak ve "Kot giymiş kadın, kendisi arzu etmezse tecavüze uğramaz," demek pek de doğru bir kararmış gibi görünmüyor.

Ne diyorlar?

* Canan Mutluer (Manken)
Dar kot ilk giyildiği zaman zor çıkıyor. Kumaşın kolası hala üzerinde oluyor. Ama birkaç kez giydikten sonra esneyip, vücudun formunu aldığı için çok çabuk çıkarılabiliyor.
* Mavi Jeans ürün yetkilileri
Bir kot pantolon alıyorsunuz ve ilk giydiğinizde belki daha düğmelerini kapatamıyorsunuz. Ama birkaç giyişten sonra darlık bakımından aynı gözükse de çok daha rahat giyilir ve çıkarılır kot pantolonlar. Çünkü "denim" türü kumaşım en önemli özelliği budur, esner ve insan vücudunun şeklini alır. Herhalde İtalyan Yargıtayı çok somut verilere dayanarak vermemiş bu kararı.
Old 16-04-2008, 23:54   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Şenoğlu


* Ben ,mesajınızı hiç de acele yazmadığınızı, yazdıklarınızın içeriğini ve üslubunu fazlasıyla düşünerek, inanarak yazdığınızı düşünüyorum.Lütfen ,yanlışlık oldu,acele oldu diye düzeltme yapmayın..
.
Bence tarihi bir mesaj yazdınız.

Siz şaka yapmıyorsunuz.

Alıntı:
Sayın Kayar, sorunuz ciddi mi, sanırım şaka yapıyorsunuz


*. Anayasa Mahkemesi de şaka yapmıyor.

Anayasa Mahkemesi de 6.Uyum Paketi ile yasadan çıkartılan fakat yıllarca uygulamada kalan TCK 462.maddesinin Anayasaya aykırı olmadığına karar verirken şaka yapmıyordu.

765 sayılı "Türk Ceza Kanunu"nun 462. maddesindeki “ Yukarda geçen iki fasılda beyan olunan fiiller, zinayı icra halinde veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunduğu esnada meşhuden yakalanan veya zina yapmak veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunmak üzere yahut henüz zina yapmış veya gayrimeşru cinsi münasebette bulunmuş olduğunda zevahire göre şüphe edilmeyecek surette görünen bir koca veya karı yahut kız kardeş veya füruğdan biri yahut bunların müşterek faili veya her ikisi aleyhinde karı veya koca yahut usulden biri veya erkek veya kız kardeş tarafından işlenmiş olursa fiilin muayyen olan cezası sekizde bire indirilir ve ağır hapis cezası hapis cezasına tahvil olunur.

Müebbet ağır hapis cezası yerine dört seneden sekiz seneye ve idam cezası yerine de beş seneden on seneye kadar hapis cezası verilir." düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığına oyçokluğu ile karar veren Anayasa Mahkemesi de şaka yapmıyordu.(Esas Sayısı: 1997/45 Karar Sayısı: 1998/48 Karar Günü: 16.7.1998- Resmi Gazete Tarihi: 22 Kasım 2003- Resmi Gazete Sayısı: 25297)


*Yargıtay’da şaka yapmıyor;

Kadının '(maktulenin) ...cinsel birleşme talebini reddetmesi haksız tahrik teşkil etmiyor ise de...aksi kanıtlanamayan savunmaya göre olay gecesi cinsel ilişki teklif ettiği eşi olan maktülenin, kendisini iteklemesi, yataktan düşürmesi ve hakaret etmesinin sanık lehine haksız tahrik teşkil ettiği cihetle tebliğnamenin bu yöndeki bozma isteyen düşüncesi benimsenmemiştir' diye açıklama yapan Yargıtay şaka yapmıyordu.http://www.haber.gen.tr/haberadres/h...es.asp?57CA2AB

*Mahkemeler ve yargıçlar de şaka yapmıyor.

Diyarbakır'da görülen 59 namus cinayeti davasının
46'sında mahkemeler, cinayetlerin "ağır tahrik" altında işlendiğini kabul ettiklerinde,yargıçlar da şaka yapmıyordu.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6039


Avukatlar da şaka yapmıyor.

Haksız tahrik konusunda şaka yapmayanlar sadece yargıçlar değil.
Güldünya Tören davasında sanıklar vekili Yargıtay 1.Ceza Dairesinde yapmış olduğu savunmada Güldünya’nın eylemi aile şerefini lekelemiş, namusunu iki paralık etmiştir" diyerek sanıklar hakkında "haksız tahrik" hükümlerinin uygulanması gerektiğini söylerken de şaka yapılmıyordu.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3165
Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde, "töre" bahanesiyle öldürülen G.G. davasında sanık avukatı "Burada bazı kişiler namuslarını candan öte görürler. Bu, vatan aşkı gibi, Allah aşkı gibidir. Bu kadının öldürülmesi basit bir cinayet değildir. Öldürülen Gülistan Gümüş masum değildir derken şaka yapmıyordu.
http://www.bianet.org/index_root.htm

"Gelinlik ve Otostop, Şüpheli Lehine Hafifletici Sebep Sayılacak Mı?" sorusu çok ciddiydi.

Bunlara tanık olmuş bir yurttaş/kadın/avukat olarak ben neden şaka yapayım?
Old 17-04-2008, 00:01   #22
üye18721

 
Varsayılan

Biz kadınlar nereye kadar dikkatli olacağız; hemen her davranışın davetkar olarak sayılabileceği bir ortamda...
Fazla gülme!,konuşmalarına dikkat et! Başına gelecek olayların müsebbibi sensin! şeklindeki yaklaşımlara bir dur! demenin zamanı geldi,geçiyor...
Old 19-04-2008, 17:40   #23
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Kayar, cinsel istismar davalarında haksız tahrik kuralı uygulanmaz, daha önceki yazımda bunu belirtmeyi unutmuşum(bu nedenle sorunuz şaka mı demiştim). Ben tarihi bir açıklama da yapmadım, naçizane görüşlerimi belirtmek istedim, sizin eleştirdiğiniz yukarıda belirttiğiniz kararları beğenmeyebilirsiniz, ama eleştirileri lütfen bir görüşe angaje olmadan yapalım, hukukçu, hukuk kuralları ile bağlıdır, herhangibir görüşe ya da ideolojiye göre karar vermez ya da değerlendirme yapmaz, yargıç tarafsız ve bağımsız olmalıdır, yargıcın tarafsızlığı kavramı çok boyutlu bir kavramdır, yargıç davanın taraflarına, siyasi düşüncesine, ideolojik anlayışına,başka yargıca, yürütmeye, kendine karşı da tarafsız olmalıdır, sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir, feminist ve kadın örgütlerinin memnuniyetine göre ve belli gurupları memnun etmek için de karar vermez, hukuka, kanuna, delilere ve vicdani kanaatine göre karar verir. Saygılarımla
Old 19-04-2008, 23:22   #24
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Evet, yargıç bağımsız olmalıdır, siyasi görüşlerine göre değil hukuk kurallarına göre,vicdani kanısına göre karar vermelidir. Bu konuda uzlaşmazlık olduğunu sanmıyorum. Ama tüm bunlar olması gerekenler, ya olanlar?
Olanları görmezlikten mi gelmeliyiz, eleştirmezsek nasıl gelişme bekleyebiliriz?
Kadının tanınmayan haklarının tanınması için savaşım içine girmek zaten bir hukuk savaşımı değil midir, bunun ideolojik yönü nedir?
Bugüne dek verilen kararlarda haksız bir eylem olmadığı halde bir kısım insanca ahlaka veya feodal düzene aykırı geldiği için haksız sayılan eylemler nedeniyle indirim yapılması, bugün bu soruyu sormak için yeterli değil midir?
Son sorum endişe duyma ve sorgulama hakkımız yok mudur?
Old 20-04-2008, 12:14   #25
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Şenoğlu, saygısızlık etmek veya forum kurallarını ihlal etmek istemiyorum.Ama "feminist ve kadın örgütlerinin memnuniyetine göre ve belli grupları memnun etmek için de karar vermez, hukuka, kanuna, delilere ve vicdani kanaatine göre karar verir." düşünceniz üzerine bir kaç söz söyleme hakkımın doğduğunu düşünüyorum.

Hukukçu değilim. Kadın açısından ülke gerçeklerini bilen, izleyen ve yaşayan kadınlardanım.Yasaları oluşturan, uygulayan kesimlerin toplumsal cinsiyetçiliği bilinen konu.Sözünü ettiğiniz kesimler bu alanlardaki eksiklikleri saptamak, çağın gerçekliğine uygun olup olmadığını tartışmak. aksayan yönleri bulup uyarmak vs gibi noktaları gün ışığına çıkarmakla ilgilenirler.

Kadının toplumsal, geleneksel, dinsel adına ne derseniz deyin uymakla yükümlü olduğu yanlış inanışlar vardır.İster istemez hukuk da bunun parçası olmaktadır. İşte o zaman ben ve benim gibiler ortaya çıkarız , uyarılarda bulunuruz. En acıtıcı olanı yasalarda olup da yukarıda saydığım inançlar nedeniyle uygulanmamasıdır(Sayın Yücel'e katılıyorum)Şimdi hatırlayamadığım bir konuda yine THS'de bir yargıca "yasayı gerçek anlamında uyguladığı" için teşekkür kampanyası düzenlenmişti. Yani her zaman eleştirmiyor takdir de ediyoruz.

İçinde yaşadığımız bu ülkede soymak için girdiği evde bir de kadın varsa tecavüz etmekten çekinmeyen hırsızlar(Dün 94 yaşındaki bir kadına tecavüz edildi), "Ağız'a parmak sokmanın, kişiler giyinik olduğu için tecavüz sayılmayacağını" savunan avukatlar( ki avukatın görevi diye mazur görebilirim)var. Yargıçlara güveniyorum, bunun devam etmesini de istiyorum. Eğer bir yargıç avukatın bu savunmasını kabul eder de indirim uygularsa, kadın olarak susmamı nasıl bekleyebilirsiniz?

Daha yazacak çok şey var, sabrınızı zorlamak istemiyorum. Saygılar.
Old 20-04-2008, 21:14   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Şenoğlu

*Sizden farklı düşünmek , hukuk kuralları dışında olmak değildir.

Yasal sınırlar içinde , site kurallarına ve ayrıca nezaket kurallarına uygun biçimde ,eleştiri ve görüşlerimi belirttiğimde,sizin de, aynı kurala bağlı kalarak yanıt yazmanızı,düşünce ve ifade özgürlüğüme saygı göstermenizi rica ediyorum.

Alıntı:
yargıç tarafsız ve bağımsız olmalıdır, yargıcın tarafsızlığı kavramı çok boyutlu bir kavramdır, yargıç davanın taraflarına, siyasi düşüncesine, ideolojik anlayışına,başka yargıca, yürütmeye, kendine karşı da tarafsız olmalıdır, sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir

Bu görüşünüze katılıyor ,hatta ben de bir de ek yapmak istiyorum;

Görüş bildirenler,eleştirenler kadının insan haklarını savunan feministler olduğunda da aynı tarafsızlık ve bağımsızlık korumalıdır.

Çünkü feministler, adalet istiyor………

Çünkü feministler ,adalete ve insan haklarına katkıda bulunuyor.

İnsan haklarından kadınların da tam ve eksiksiz yararlanması için çalışıyorlar.

Sizin "entel,dantel" dediğiniz feministler, dünyada ve Türkiye'de kadınların bulunduğu eşitsiz ve ayrımcı durumu ilk gözlemleyen kişilerdir.İlk kez kadına yönelik şiddete dikkat çeken ve ilk sığınmaevi projesini tüm zorluklara karşın hayata geçirenlerdir.Dayağa karşı ilk yürüyüş,tam 20 yıl önce yine feminist kadınlar tarafından yapıldı.

Bu gün yürürlükte olan TCK, henüz tasarı halindeyken,feministler TCK Kadın Platformunu oluşturdu ve kadının insan haklarını dile getiren ve evrensel hukuk kuralları ile uyumlu TCK önerilerini hazırladılar.Önerilerin pek çoğu yasalaştı

Hatırlayalım;

Kadınların insan haklarını savunan feministlerin çabaları ile;
TCK da;
-Cinsel saldırı suçları "topluma" , "aileye", "edep törelerine" karşı suçlar olarak değil, "kişilere karşı suçlar" olarak tanımlanıyor;

-Cinsel saldırı suçları "ırza geçme", "ırza tasaddi" gibi suçun tanımını yapmayan ve cinsel saldırıları erkeklerin ve toplumun "namusu" üzerinden tanımlayan ifadeler yerine, "cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar" adı altında kişinin "vücut dokunulmazlığına karşı suçlar" olarak tanımlanıyor;

-Cinsel tecavüz, cinsel saldırı ve cinsel taciz tanımları, cinsel saldırının gerçekleşebileceği bütün şekilleri kapsayabilecek şekilde genişletildi ve bu suçlara daha ağır cezalar öngörülüyor; işkence
sırasında cinsel saldırı ve cinsel saldırının mağdurun beden veya ruh sağlığına zarar vermesi ağırlaştırıcı neden kabul ediliyor;

-Evlilik içi tecavüz ve cinsel saldırı açıkça suç olarak tanımlanıyor ve diğer cinsel saldırılara öngörülen cezaya tabi tutuluyor;

-İşyerinde cinsel taciz açıkça suç kabul ediliyor ve cezalandırılıyor;

-Yetkili savcı ve hakim kararı olmaksızın genital muayene yapan ve yaptırana ceza öngörülüyor.

-Eski TCK'da "toplumun haya duygularını zedeleyebilecek hareketler" gibi muğlak bir şekilde tanımlanan "hayasızca hareketler" maddesi teşhircilikle sınırlanıyor;

-Aile içi şiddet, işkencenin bir alt türü olan "eziyet" kapsamına alınarak ağır cezalar öngörülüyor.

-Çocukların cinsel istismarı ayrı bir suç olarak tanımlanıyor ve daha ağır cezalara tabii tutuluyor;

-Çocukların cinsel istismarında veya cinsel saldırılarda "rıza"nın varolabileceğini varsayan tanımlamalar kaldırıldı;

-Eski TCK'da tecavüzcüyle evlendirmede cezanın ertelenmesini öngören madde kaldırıldı;

-Eski TCK'da evlenmek amacıyla kaçırma ve alıkoyma suçlarında cezanın iptalini öngören madde kaldırıldı;

-Töre cinayetleri nitelikli insan öldürme kapsamına alındı;

-Irz, haya, edep gibi zamana göre değişen, göreceli ve kadınların hak özgürlüklerini kısıtlamak için yorumlanan ve çağdaş hukukta yeri olmayan kavramlar kaldırıldı;

-Evli-bekar, bakire-bakire olmayan kadınlar arasında ayırımcılık yapan düzenlemeler kaldırıldı;

-Evlilik dışı yeni doğmuş çocuğunu öldüren anneye ceza indirimi öngören madde kaldırıldı.

*Daha güzel ve eşitikçi,insan onuruna yaraşır bir dünyanın olabilme ihtimalini, gerçeğe dönüştürmekte emeği geçen tüm feminist hukukçu ve aktivistleri buradan saygı ile selamlıyorum.

Sonuç: Adalet isteyenleri , feminist oldukları için aşağılamak,entel,dantel gibi sözlerle küçümsemek,değersizleştirmeye niyetlenmek,tarafsızlığa açıkça aykırı bir durumdur.

Adalet uygulayıcıları ,adalet talep eden feminizm korkusundan da kendilerini korumalıdır.
Old 20-04-2008, 22:18   #27
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Kayar, ben düşünce ve ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun vazgeçilmezleri olduğuna inanırım, sizin de ifade özgürlüğünüze tabi ki saygılıyım, ama sizin konuya giriş tarzınız bir kere önyargılı, "Otostop, şüpheli lehine hafifletici sebep sayılacak mı? Birlikte izleyeceğiz." şeklindeki üslubunuz ne hukuki ne de uygun bir üslup. Daha önce de belirttim, cinsel istismar suçlarında haksız tahrik indirimi uygulanmaz, sizin de bunu hukukçu olarak bildiğinizden eminim, Pippa'yı katleden kişi,muhtemelen ağırlaştırılmış müebbed hapis cezası alacaktır ve otostop yapmak da hafifletici neden sayılmayacaktır, bunu siz de biliyorsunuz, o halde neden böyle bir soru sordunuz, anlamakta güçlük çekiyorum, eğer kastınız TCK'nın takdiri indirim nedenini düzenleyen 62. madde ise, bu mağdurdan kaynaklanan nedenle uygulanmaz, sanığın duruşmadaki hal ve tavırları, olaydan sonraki davranışları gibi yargıcın, "sanık" hakkındaki duruşmadan edindiği gözlemlerine dayanır ve yargıcın tamamen takdirine bırakılmış bir indirim nedenidir. Olay tabi ki çok vahim olup üzücüdür, her ülkede böyle olaylar olabilir, bunun da cezası vardır ve sanığın suçu kanıtlandığında gereken ceza da verilecektir. Kadın hakları demokratik bir toplumun vazgeçilmezlerindendir, benim kadın haklarının tam olarak gerçekleştirilmesi için çalışanların faaliyetlerini değersizleştirmek gibi kastım yok, böyle olması da olanaklı değildir, ama sizin üslubunuz beni biraz şaşırttı, benim feministlere karşı önyargım yok, ama sizin mahkemelere karşı sanırım önyargınız var, belki de mahkeme hakimlerinin çoğunun erkek olmasındandır, tabi bunu bilemem, ancak belki de önyargılı yaklaştığınız erkekler, kadın haklarının geliştirilmesi için yasaları hazırlayanlardır ve uygulayanlardır, eleştirdiğiniz kararlar acaba erkekler aleyhine verilseydi bu kadar duyarlı olup eleştirir miydiniz, bu konuda da kuşkuluyum, bir yargıç insan haklarına saygılıdır ve bu hakları korumak için yasal yetkisini kullanır ve ayrıca bu da görevidir, ancak davada taraf kadın mı erkek mi bakılmaz, tarafsızlık bunu gerektirir, somut olaya, delillere, mevzuata bakılır, ona göre karar verilir, eğer bir olayda tahrik varsa uygulanır, tahriki yapanın kadın ya da erkek olması sonucu değiştirmez ve değiştirmemelidir. Saygılarımla
Old 20-04-2008, 22:59   #28
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Şenoğlu, eleştiriden önce özeleştiri yapmanız gerekmez mi? Bakınız yazdıklarınız yukarıda hala duruyor: "... böyle entel dantel, dogmatik, ayağı yere basmayan, ciddi olmayan yazılar ve yorumlarla yapılan eleştirileri kimse de ciddiye almaz."
Old 20-04-2008, 23:05   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
benim feministlere karşı önyargım yok,ama sizin mahkemelere karşı sanırım önyargınız var,

Alıntı:
belki de mahkeme hakimlerinin çoğunun erkek olmasındandır, tabi bunu bilemem,


Alıntı:
ancak belki de önyargılı yaklaştığınız erkekler[/b]
,

Alıntı:
eleştirdiğiniz kararlar acaba erkekler aleyhine verilseydi bu kadar duyarlı olup eleştirir miydiniz,bu konuda da kuşkuluyum


Sn.Şenoğlu,

Şahsımla değil de ,konuyla ilgili yazışmanız sanırım daha uygun olacak.Çünkü böyle yazışmaya devam ederseniz,korkarım bir sonraki mesajda benim avukat olmamdan dahi kuşku duyacaksınız

Sandıklarınızı,belkilerinizi ,bilemediklerinizi,
ancaklarınızı,acabalarınızı ve kuşkularınızı netleşip ,son kararınızla yazmanız dileği ile.
Old 21-04-2008, 00:07   #30
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
hukukçu, hukuk kuralları ile bağlıdır, herhangibir görüşe ya da ideolojiye göre karar vermez ya da değerlendirme yapmaz, yargıç tarafsız ve bağımsız olmalıdır, yargıcın tarafsızlığı kavramı çok boyutlu bir kavramdır, yargıç davanın taraflarına, siyasi düşüncesine, ideolojik anlayışına,başka yargıca, yürütmeye, kendine karşı da tarafsız olmalıdır, sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir,

Sayın Şenoğlu,

Sizinle aynı fikirdeyim. Yargıç belirttiğiniz gibi olmalıdır. Anlıyamadığım tek şey, neden cümlelerinizi...lıdır, ...lidir ekleri ile bitirdiğiniz. Neden ‘Yargıç bağımsız olmalıdır’, ‘yargıç kendine karşı da tarafsız olmalıdır’, ‘sadece delillere ve hukuka göre karar vermelidir’ yerine ‘Yargıç bağımsızdır’, yargıç kendine karşı da tarafsızdır, yargıç sadece delillere ve hukuka göre karar verir’ demiyorsunuz?

Sizin hangi gerekçeye dayanarak ‘bağımsızdır’, tarafsızdır’’ ‘karar verir’ diye yazmadığınızı bilemiyeceğim. Ben bağımsız olmalıdır, karar vermelidir, tarafsız olmalıdır da kalacağım. Çok basit bir gerekçeyle: Hakimler de insandır! İnsan oluşlarının yanında bir de içinde yetiştikleri toplumun ürünüdürler, o toplum onları sosyalize etmiştir. Kendilerinden beklenilene uygun hareket edeni de etmiyeni de vardır. Hakimlerin büyük bir çoğunluğu kendilerinden beklenen şekilde davransa ve karar verse bile bu özellikler tüm hakimlerde vardır diyemeyiz. Böyle olunca da 'olmalıdır', 'yapmalıdır' demek daha uygun gibime geliyor. Bir temenni, bir özlem ama bir tespit değil.

Tüm hakimlerin kendilerinden beklenen özelliklere sahip olmadıklarının ve olamıyacaklarının en iyi kanıtı, bağımısız olan ve kendilerinden kendi vicdanlarına ve yasaya uygun karar vermeleri beklenen hakimlerin verdikleri kararların bir üst mahkeme tarafından kontrol edilmeleridir. Bir alt mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olup olmadığını inceliyen bir üst mahkemenin varlığını başka türlü nasıl değerlendirirsiniz? Her hakim alıntıda belirtilen özelliklere sahip olmuş olsaydı kararlarının yeniden gözden geçirilmesine gerek olmazdı. Bir hakim hakkında rüşvet almaktan dolayı yapılan soruşturmalara ise hiç ama hiç gerek kalmazdı.

Bir devletin yargı organlarının verdikleri kararların, dolaylı da olsa, uluslararası bir merci tarafından kontrolü anlamına gelen Insan Hakları Mahkemelerini anmaya gerek var mı acaba?

Alman Mahkemeleri’nin Hitler Rejimi mahkemelerinin ve eski Doğu Almanya mahkemelerinin birçok kararlarını bozmaları ve o kararları veren hakimleri bir ideolojiye hizmetten dolayı cezalandırmaları, hukukun ve hukukçunun ideolojiye kurban edilmesinin en iyi örneklerindendir. Bu hukukçulara isnat edilen suçlama, sadece vicdanlarına ve hukuka dayanarak karar vermek zorunda olan hakimlerin kendilerinden bir hukukçu olarak beklenileni değil de, rejimin beklentilerini yerine getiren maşa oldukları yönünde idi.

Yaşanılan olayları değerlendirerek belirli bir durumda bir kaygıyı dile getirmek(Sayın Kayar’ın yaptığı) belirli bir sistemi kötülemekten ziyade o sistemin kendisini positif bir yönde geliştirmesi için yapılan bir uyarı olarak görülmelidir.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
şüpheli ifade tutanağındaki sorular su. Meslektaşların Soruları 15 18-10-2011 14:58
Haksız tahrik Disiplin Hukukunda içtihat yolu ile girmiş bir hafifletici sebebidir üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 0 05-09-2007 14:19
Birlikte yaşayan çift evli sayılacak özge_law Hukuk Haberleri 7 14-08-2007 20:29
Patron dayağı iş kazası sayılacak... suskun_juliette Hukuk Haberleri 0 03-02-2007 18:10
Hayalî ihracat ‘nitelikli dolandırıcılık’ sayılacak obaykan Hukuk Haberleri 0 05-09-2006 14:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09286904 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.