Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-04-2008, 21:20   #1
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

Değerli meslektaşlarım,

Bu forumda benim değil , ama bir meslektaşımın başından geçen (geçmekte olan) bir olayı tartışmaya açmak istiyorum:

Düşünün ki, bir tapu iptal davası açtınız, diyelim ki dava değeri de oldukça yüksek (Yahut bir icra dosyasında alacaklı vekilisiniz ve borçlunuz icra dosyasına sizin, aslında başka işleri nedeniyle yeni anlaştığı vekiliniz olduğuna dair bir beyan dilekçesi ve vekaletnameyi ekliyor) ve siz davayı kazanmak/takibi sonuçlandırmak üzeresiniz. Karar duruşmasından önce dosyanızı incelediğinizde, dosya sizi ilginç bir sürprizle karşılıyor: Bakıyorsunuz ki açtığınız davanın davalısı, sizden "Avukatım" diye söz ediyor ve size çıkarmış olduğu vekaletnameyi ekleyerek, ilgili ilgisiz takip konusunda anlaştığınızı iddia ettiği dava dosyası dışı sair işlerinden söz ediyor. Ancak böyle bir anlaşma değil, birebir görüşme dahi yok.

Siz algılama zorluğu çekmekte iken, müvekkiliniz de sizi oluşan tuhaf durum nedeniyle azlediyor.

Bu tuhaf durum, her zaman her avukatın başına gelebilecek, garip ancak çok mümkün bir durum olmakla , burada "Müvekkil-Avukat ve Yeni Müvekkil İddiasındaki Karşı Taraf" açısından ilişkilerin ve hukuksal durumlarının irdelenmesi amacıyla bu forumu açıyorum.

Düşünce ve önerileriniz?

Saygılarımla...
Old 09-04-2008, 22:06   #2
Av.Barış

 
Varsayılan

Çok zekice olduğunu söylemek zorundayım.Avukatlık kanunundaki bazı boşluklardan yararlanmak isteyen davalı ve bu tuzağa düşen davacı.Belki de ikisi anlaşıp avukatı saf dışı bırakmaya çalışmış.Ama zekice
Avukatın yasaya göre bazı istisnalar hariç işi kabul yükümlülüğü yoktur.Vekaletnamenin avukattan habersiz dosyaya girmesini anlamış değilim.
Fakat ben meslektaşımızın yerinde olsam haksız azil nedeniyle ücret davasını açardım.
Old 09-04-2008, 22:16   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan



Bana zekice değil de, daha çok haince göründü Bunun bir tuzak olduğu muhakkak ancak bu tuzağın başarısının önünde yasal engel olması gerektiğine inanıyorum, aksi halde avukatlık mesleği ifa edilemez.

Salt hasmın, avukatların onayına tabi olmayan ve avukatların bilgisi dışında noterlerde her daim çıkarılması olanaklı vekaletnameyi dosyaya sunmuş olması, avukatı anılan dosyada vekil kılmaya, resmi makamın da avukat adına çıkarılan vekaletnameyi kabulüne yeterli değildir kanısındayım. Aynı zamanda bizans oyunu peşindeki hasmın eyleminin de cezai bir yaptırımı olması gerektiğini düşünüyorum.

Ama halen bir çerçeveye oturtamadım.
Old 09-04-2008, 22:19   #4
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Cezai nitelikte mi bilemiyorum ama hukuksal sorumluluğunun dayanağı bence Borçlar Yasasının 41. maddesinin ikinci fıkrası olmalı, ahlaka aykırı bir eylemle bir başkasına zarar vermek bu davranışla çok uyumlu görünüyor.
Old 09-04-2008, 22:30   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11451

Yukarıdaki linkte daha evvel konuyu kısmen tartışmışız. Şu anda bihaber vekil tayin edilen meslektaşın ilk yapması gereken, gecikmeksizin işin reddi beyanı gibi görünüyor. Azledilmiş olsa da...
Old 09-04-2008, 23:12   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kaleme vekaletnamenin kim tarafından ibraz edildiğinin araştırılması halinde muhtemelen avukat tarafından verilmediği açıkça anlaşılacaktır. Dosya üzerinde davacı vekili karşısında aynı ismi gören kalem garipliği fark edecektir. Vekaletnamenin asil tarafından ibrazı zaten olağan bir durum değildir. Bu ancak başka bir mahkemeden havale edilerek muhabere yolu ile gönderilerek yapılabilir. Bu durum azilname ardından açılacak davada Avukat yönünden ispat kolaylığı sağlayacaktır. Ayrıca noter harçlarının muhatabı da bizzat asil olduğundan sıkıntı doğuracak bir durum oluşacağını sanmıyorum. Haksız azil nedeniyle açılacak dava rahatça kazanılacaktır.
Old 10-04-2008, 19:58   #7
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

Avukat vakaletnameyi kendisi ibraz etmediği sürece avukatlık görevini kabullenmiş sayılamaz.

Bana herkes vekaletname çıkarabilir, ben herkesle avukatlık sözleşmesi yapmam

Saygılar.
Old 10-04-2008, 22:35   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Avukat vakaletnameyi kendisi ibraz etmediği sürece avukatlık görevini kabullenmiş sayılamaz.


Aynen katılıyorum. Vekaleti avukat ibraz eder. Avukat vekalet ibraz etmedikçe yahut avukatın rızası doğrultusunda dosyaya sunulduğu sabit olmadıkça dava dosyasına vekaletin girdiği söylenemez, düşüncesindeyim. Aksi takdirde sadece menfaati zıt olan iki tarafın aynı anda avukatlığını yapma yasağı değil, vergi ve benzeri sıkıntılara da neden olunabilir.

Avukat derhal vekaleti reddedip, haksız azil nedeniyle alacağını talep etmelidir kanaatindeyim.
Old 10-04-2008, 22:50   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Ben de katılıyorum.

Vekaletnameyi yalnız ve yalnız, avukat ibraz edebilmeli. Nasıl ki asil imzalı dilekçeleri asilden başkası ibraz edildiğinde dilekçenin sahibi getirmeli beyanıyla reddediliyorsa, vekaletname de vekaletname sahibi avukat tarafından ibraz edilmedikçe, öncelikle resmi mercilerce reddedilmeli. Neden avukat işi red külfetiyle karşı karşıya kalsın ki...

Yalnız azilname gönderen müvekkilden haksız azil nedeniyle ücret talebi ikinci önemde diye düşünüyorum, öncelikle önemli olan , karşı yan avukatına vekaletname çıkarıp, aynı dosyaya o benim vekilimdir mealinde vekaletname ibraz eden ve avukatın da somut olayda mağduriyetine neden olan; davalı/borçlu/karşı yanın eylemi... Bunun suç olması gerektiğini düşünüyorum, ne dersiniz?

Saygılarımla
Old 11-04-2008, 09:25   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bunun suç olması gerektiğini düşünüyorum, ne dersiniz?

Muhteva sahteciliği nasıl olur?
Old 11-04-2008, 11:18   #11
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Düşünün ki, bir tapu iptal davası açtınız, diyelim ki dava değeri de oldukça yüksek (Yahut bir icra dosyasında alacaklı vekilisiniz ve borçlunuz icra dosyasına sizin, aslında başka işleri nedeniyle yeni anlaştığı vekiliniz olduğuna dair bir beyan dilekçesi ve vekaletnameyi ekliyor) ve siz davayı kazanmak/takibi sonuçlandırmak üzeresiniz. Karar duruşmasından önce dosyanızı incelediğinizde, dosya sizi ilginç bir sürprizle karşılıyor: Bakıyorsunuz ki açtığınız davanın davalısı, sizden "Avukatım" diye söz ediyor ve size çıkarmış olduğu vekaletnameyi ekleyerek, ilgili ilgisiz takip konusunda anlaştığınızı iddia ettiği dava dosyası dışı sair işlerinden söz ediyor. Ancak böyle bir anlaşma değil, birebir görüşme dahi yok.

Soruda koyulaştırdığım yerlere bakarak TCK 277'ye uyabilir diyorum.

Alıntı:

Yargı görevi yapanı etkileme
MADDE 277. - [1] Bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.

Alıntı:
TCK 6/d
Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar,

Old 11-04-2008, 11:58   #12
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Bence olayda avukata karşı suç isnadı vardır;zira bir tarafı temsil eden avukatın diğer karşı tarafla anlaşması ve onu temsil etmesi avukat açısından görevi kötüye kullanma suçu oluşturur ve dolayısıyla delil uydurmak suretiyle gerçeğe aykırı bir şekilde avukatın bu suçu işlediğini zikreden kişi avukata suç isnadında bulunmakta ve kendisi bu haliyle iftira suçunu işlemektedir.
Old 11-04-2008, 12:15   #13
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Ve ayrıca bu kötü niyetli kişi, avukatın kişisel ve mesleki itibarını zedelediği için güzel bir maddi ve manevi tazminat ödemeyle de mahkum edilmelidir.

Böylelikle başka kişilere de kendi durumu ders olur.
Old 11-04-2008, 12:17   #14
nizar

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım,
Vekaletname tek taraflı çıkartılabiliyor. Avukatın vekaletnamede onayı aranmadığına göre avukatın bundan dolayı azli haksızlık. Burda her evrakı dosyaya ibraz ederken havale alma sırasında bir üst yazı ile dosyaya ibraz ettiğimize göre böyle bir yazı yoksa bile ibraz edenin kimliği hususu araştırılmadığı için mahkemenin de sorumluluğu var. Bundan dolayı tek taraflı çıkartılan vekaletname ve vekilin de dosyaya kendisinin ibraz etmediği belgeden dolayı avukatın sorumluluğuna gidilmesi büyük haksızlık. Burda müvekkil ile karşı yanın avukatlık ücretinden kurtulmak için buldukları bir yöntem ve suç isnadı var. Ve avukat olarak haklı olduğundan bu işin sonuna kadar gidip hem vekalet ücretini hem de diğer meslektaşlara karşı müvekkil ve karşı taraf anlaşmalarının önüne geçmek için gitmek lazım diye düşünüyorum. Zira avukat olarak bu kadar bir işe emek verdikten sonra böyle bir isnat sonucu hem emeğinizin karşılığını alamamış hem de meslek onurunuzun zedelenmesi sonucu ortaya çıkacaktır.
Saygılarımla...
Old 11-04-2008, 14:20   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

TBB İlke Kararı:

Avukatın muvafakatı alınmadan vekaletname çıkarılabilir. Ancak avukat lehine düzenlenen vekaletnameyi kabul edip etmemekte serbesttir. Vekaletname avukat tarafından kabulü veya kullanılması ile hüküm ifade eder.(19.05.1971- 324/36)
Old 11-04-2008, 21:10   #16
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

İnanılması güç bir olay,hala inanamadım gerçek olduğuna.
Bu konunun profosyonel bir kurgu olduğunu düşünebiliyorum ancak. Ve inanamadığım için de çözemiyorum.Eğer gerçekse, bu gelişme ve kapasiteden korkmak lazım.Cezai hiçbir kalıba uygun değilse de,maddi ve manevi tazminat doğurabilecek haksız bir fiil.
Old 12-04-2008, 11:27   #17
tuval2310

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL

Düşünün ki, bir tapu iptal davası açtınız, diyelim ki dava değeri de oldukça yüksek (Yahut bir icra dosyasında alacaklı vekilisiniz ve borçlunuz icra dosyasına sizin, aslında başka işleri nedeniyle yeni anlaştığı vekiliniz olduğuna dair bir beyan dilekçesi ve vekaletnameyi ekliyor) ve siz davayı kazanmak/takibi sonuçlandırmak üzeresiniz. Karar duruşmasından önce dosyanızı incelediğinizde, dosya sizi ilginç bir sürprizle karşılıyor: Bakıyorsunuz ki açtığınız davanın davalısı, sizden "Avukatım" diye söz ediyor ve size çıkarmış olduğu vekaletnameyi ekleyerek, ilgili ilgisiz takip konusunda anlaştığınızı iddia ettiği dava dosyası dışı sair işlerinden söz ediyor.

Bana da bu kadar karmaşık bir olayı sıradan bir vatandaş yapamazmış , sayın DEMİREL'in tabiriyle 'haince' olan bu planı yardım almadan kuramazmış gibi geliyor...
Üzülerek bu işin içinde yine bir meslaktaşımızın olduğunu düşünüyorum..
Old 12-04-2008, 12:09   #18
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ve ki,bu soruyu hazırlayan meslektaşımız dahi olsa,zekasından korkarım,müthiş bir hainlik var,inanılmaz bir komplikasyon,ama kutlamak ta gerek.
Old 12-04-2008, 12:34   #19
Adalet Bakanı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Değerli meslektaşlarım,

Bu forumda benim değil , ama bir meslektaşımın başından geçen (geçmekte olan) bir olayı tartışmaya açmak istiyorum:

Düşünün ki, bir tapu iptal davası açtınız, diyelim ki dava değeri de oldukça yüksek (Yahut bir icra dosyasında alacaklı vekilisiniz ve borçlunuz icra dosyasına sizin, aslında başka işleri nedeniyle yeni anlaştığı vekiliniz olduğuna dair bir beyan dilekçesi ve vekaletnameyi ekliyor) ve siz davayı kazanmak/takibi sonuçlandırmak üzeresiniz. Karar duruşmasından önce dosyanızı incelediğinizde, dosya sizi ilginç bir sürprizle karşılıyor: Bakıyorsunuz ki açtığınız davanın davalısı, sizden "Avukatım" diye söz ediyor ve size çıkarmış olduğu vekaletnameyi ekleyerek, ilgili ilgisiz takip konusunda anlaştığınızı iddia ettiği dava dosyası dışı sair işlerinden söz ediyor. Ancak böyle bir anlaşma değil, birebir görüşme dahi yok.


Böyle bir olayın gerçek olduğuna inanmak her yönüyle çok zor. Ancak gerçek olduğunu düşünerek şunu söylemek gerekir ki kanaatimce yukarıda vurgu yapılan beyan karşısında cezai bir yaptırım mümkün değildir. Avukatın gerçekten bu dava için karşısında yer alan kişinin başka bir iş nedeniyle vekaletnamesini alması yasal olarak zaten mümkündür. Dolayısıyla ne avukata karşı suç isnadı ne de yargı görevi yapanı etkileme suçunun oluşacağını düşünmüyorum.

Fakat burada olaydaki avukatın hemen azledilmesi, tarafların birbiriyle anlaşarak avukatı devre dışı bırakma yoluna başvurduklarını açıkça göstermektedir. Yukarıda söylediğim gibi avukatın başka bir iş için karşı taraftan vekaletname alması mevcut dava için azil sebebi de olamayacağından haksız azil sebebiyle müvekkil aleyhine de dava açılarak oluşan zararın tazmini yoluna gidilmelidir. Karşı taraf bakımından ise Borçlar kanunun 41. maddesi tartışılabilir.

Tüm bunların yanında avukatın ikinci vekaletname nedeniyle işi reddetmesi gerektiği yönündeki açıklamalara da katılmıyorum. Avukat kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir(Av.K. m.37). Kanunun bu açık düzenlemesi karşısında avukatın red hakkı öncelikle kendisine bir iş teklifinin yapılmış olması ile doğar. Avukatın onayına ihtiyaç duyulmaksızın çıkartılmış olan vekaletname avukata bir iş teklif edildiğine karine oluşturmaz. Bu nedenle avukat, onayı alınmaksızın kendisine vekalatname verilmiş olması nedeniyle hatta olaydaki gibi mahkeme dosyasına ibraz edilmiş olması hasebiyle işi reddetmesi yükümlülüğü ile bağlı tutulmamalıdır.
Old 14-04-2008, 05:53   #20
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

Arkadaşlar

1- Ferda hainlik etmez, fikir jimnastiği yapar. O zaten vakaletnamenin kendisini bağlamayacağını biliyordu da olayı ceza açısından nasıl değerlendiririm alanına taşımak istedi.

Ben ce bu tür tartışmalar özellikle sürekli olarak siteyi izleyen arkadaşlar açısından hoş tartışmalar.

Bir anket yapılsın bakalım kaç kişi makaleleri, kaç kişi tartışmaları okuyor?

Bence bu tartışma yararlı bir tartışma.

2- Gelelim fikir jimnastiği konusuna:

Bize çıkarılan vekaletnamenin bizi bağlamayacağı konusunda uzlaştık sanırım.

Sorun vekaletnamenin ibrazı ve bunun nasıl açıklanacağı konusuna geldi.

Şimde ben eski kurallara göre tartışacağım, yeni hükümlerin de çok farklı olduğunu sanmıyorum.

Evrakta maddi sahtekarlık: olmayan bir evrağı üretmek veya onun üzerinde tahrifat yapmak şekli ile oluşabilir. Burada bu yok. (aldatma yeteneği vb. tartışmıyorum)

Evrakta fikri sahtekarlık ise var olmaması gereken bir evrağı üretmek, örneğin memuru kandırarak sahte evrak düzünlettirmek ile oluşabilir.

Burada bu da yok.

Adam gitmiş, vekaletname çıkarmış, kimlik gerçek, noter gerçek irade:
Kuşkulu.
İradenin gerçerk olmadığını nasıl kanıtlarız?
(ŞAHSIN GERÇEKTE VEKALETNAME ÇIKARMA İRADESİNİN OLMADIĞINI KANITLAYA BİLİRMİYİZ?) Aslında irade de gerçek.


Bence evrakta sahtekarlık yerine iftira üzerine yoğunlaşmamız gerekir.

Çünkü avukatlık yasası gereğince ferda olmayan arkadaşımızın, o vekaletnameyi alıp kullanmaması gerekir. Arkadaş da kullanmamamış; karşı taraf götürüğp vermniş.

Burada iftira suçu oluşur mu?

Bence oluşur.
İftira suçunun temel öğelerinden birisi yetkili merci e ihbardır. Bu yetkili merci yeni yasada disiplin soruşturmasını içerecek şekilde genişletilmiştir.

Ancak avukatın çıkarları çelişen tarafların vekaletini alıp kullanması da suç (veya soruştu7rma nedenidir)

Vekaletnamenin dosyaya ibrazı bu unsuru gerçekleştirir mi?
Tartışılabilir. Kast sorunu gündeme gelir. O kadar yeterli değilim.

Bana göre gelir. Arkadaş olmayan dosyalardan sözettiğini söylüyor. Burada özel bir kastın varlığından söz edilebilir.

Bence burada ferda olmayan arkadaşın zor durumda kalması bu nedenle ceza tehdidi ile karşı karşıya kalması amaçlanmıştır. (Yasayı bilmemek mazeret sayılmaz)

Ancak şu bir gerçeklik ki haksız fiili hükümlerine göre maddi ve manevi tazminat hakkı doğar.
Old 14-04-2008, 08:50   #21
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Tabii ki Ferda Hanım hainlik etmez,başkalarının olası hain planlarını fikir cimnastiği ile öyle bir zeka dehası soru ve tartışmaya dönüştürür. Yıllardır dolandırıcılığın yüzlerce,binlerce türlüsüne tanık oldum, dosyalardan, yargıtay kararlarından,gazete haberlerinden. Ama öylesine hiç rastlamadım,umarım dolandırıcılığa ait dünya standartlarını en yüksek düzeye taşıyan ve bu rekoru koruyan Türk insanı tartışma konumuzun düzeyine hiç ulaşmaz,hatta okuyan vatandaşlarımızın taktik öğrenmesinden korkmamız lazım. Avukatlara bir de bu yöntemle zarar vermesinler.

Geçen hafta bir arkadaşım müvekkilinden ücretini istemiş,müvekkil ücret ödememek için baroya
" vekaletim var ama talimatım olmadan dava açılmıştır,avukat hakkında işlem yapın" diye şikayette bulunmuş. Arkadaşım (meslektaşımız aynı zamanda müvekkilim)üzgündü,konuyu anlattı;bu müvekkilinin amacı para ödememek,bunun için sana iftira ediyor,hemen savcılığa başvuralım,ama önce kendisine bu başvuruyu yapacağımızı söyle,şikayetini geri alır dedim. Kadın,iftiradan savcılığa verileceğini anlayınca şikayetten vazgeçmiş. Burada da ihlal ettiği alana duyarlı bir tepki/davranış girdi devreye. Kadın şikayetinde haklı ve samimi olsaydı şikayetten vazgeçmezdi.

Aslında bu olayda,Borçlar Hukuku/sözleşmelerin kurulması konusu kapsamında vekalet akdinin kurulması anı ile ilgili de düşünmek gerekiyor. Noterden vekalet çıkarmak tek taraflı bir icaptır. Vekalet akdinin oluşması için bu icabın avukat tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Avukat tarafından bu icap kabul edilmediğine göre vekalet akdi de kurulmamıştır,avukattan habersiz vekaletname düzenleten kişinin vekaleti dosyaya sunması,haksızlık yapmak amaçlı ve tek taraflı icap iradesinin kamusal alanda açıklanması ise de,avukat tarafından kabulü sözkonusu olmadığı için,azledilen avukata hiçbir sorumluluk,haksız davranış yüklenemez.Vekaletnameyi kullanmadıkça veya açıkça kabul etmedikçe vekil sıfatı da doğmaz.Azleden müvekkilin ve bu azle neden olan diğer tarafın müştereken ve müteselsilen haksız fiil sorumlulukları doğar.
Old 14-04-2008, 20:38   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hainlik etmeyeceğim yönünde beyan edilen görüşler için, öncelikle mesaj sahiplerine teşekkür ederim

Yalnız tekrar belirtmek isterim ki, tartışma konusu olay benimle ilgili değil, yine kendisi de site üyemiz olan bir meslektaşımın başından geçmekte.

Burada tartışmaya açma nedenimse, Muzaffer beyin de isabetle belirttiği biçimde; karşı yanın eyleminin cezai bir müeyyidesi olması gerekliliğine olan inancım. Zira aksi halde bugün meslektaşımın başına gelen yarın benim başıma, benim başıma gelen diğer meslektaşlarımın başına gelebilir.

İftira konusunda ben de olumlu düşünmeye başladım, meslektaşımı temsil etmeye de hazırım, şahsı ve mesleğimiz adına. Somut olayda ücret problemi yok, azil öncesi vekalet ücretini zaten tahsil etmiş. Ama böyle bir durum nedeniyle azilname almak, onur ve heves kırıcı, aynı zamanda şaşırtıcı ve genel planda düşünürsek müeyyideye bağlı olması gereken bir davranış biçimi olmalı, aksi halde meslek icra edilemez hale gelebilir.

Yasal bir boşluk yoktur umarım, tartışma güzel devam ediyor. Katılan herkese teşekkür ederim.

Saygılarımla...
Old 14-04-2008, 20:53   #23
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ferda Hanım;

İftira suçunun bu olayda gerçekleşmesi zor. Çünkü iftira,masum olan bir kişiye bir eylem isnad etmek suretiyle olur. Avukatın bilgisi dışında tek yanlı irade olarak verilen vekaletname ile avukata yüklenebilecek suç teşkil eden bir eylemden sözedemeyiz,zira avukat bu icabı henüz kabul etmemiş ve vekalet ilişkisi kurulmamıştır,ki avukatın hasmın vekilliğini üstlendiği ve bu eylemle yasaya aykırı iş kabul ettiği iddia edilebilsin. Bu nedenle suç teşkil eden bir eylem tamam olmadığına göre,iftira suçu oluşmaz düşüncesindeyim. Hukuki olarak,maddi ve manevi tazminat borcu doğuracak bir haksız fiili tanımını düşünebiliyorum,hiçbir cezai kalıba ıygun bir niteleme yok gibi.
Old 14-04-2008, 22:53   #24
BaharB

 
Varsayılan

İftiradan ziyade hakaret üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesiyle hakaret suçu oluşur. Bu isnat aynı zamanda soruşturma, kovuşturma veya idari yaptırım gerektiren bir fiil veya olgu ise ve bu suçu soruşturmaya yetkili mercilere iletilmesiyle eylem tamamlanmışsa iftira suçu düşünülebilir. Burada savcılığa veya baroya bir ihbar veya şikayet söz konusu değilse iftira suçunun oluşmayacağını düşünüyorum. Hakaret suçunda ise artırım nedeni olarak, suçun kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi (TCK md.125/3-a) düşünülebilir.
Saygılarımla...
Old 15-04-2008, 00:33   #25
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

İftira eden avukat arkadaşın müvekkili değil, vekaletname çıkararark dosyaya ibraz eden karşı taraf.

Çünkü avukat çıkarları çelişen tarafların vakaletnamesini alamaz. Bunu yapan avukat soruşturma ile karşı karşıya kalır.

Burada bunu yapan, çıkarları çelişen yanların vakaletnamesini aldığını iddia eden arkadaşın müvekkili değil karşı taraftır. Bunu da sania/mizansen/oyun hazırlayarak yapmıştır.

Vekaletname çıkararak benim de avukatım demiştir. Bunu ifade etmek için de çeşitli eylemlerde bulunmuştur.

Maddi unsur açısından müvekkilin bu eylemi düzenlediği kanıtlanamaz. Ancak ortaya çıkan gelişmeler karşısında iştirakin var olduğu tartışılabilir.

Cengiz bey'in önerisini incelemedim. evden yazmıştım. gene evden yazıyorum. şu anda unsurlarını inceleme olanağım yok. Ama dikkate alınması gerekli bir düşünce.

Sonuçta iftira suçu vekaletnameyi çıkaran ve dosyaya koyan kişi açısından oluşabilir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir soruşturmanın başlamış olmasıdır.

Soruşturma yoksa iftira suçu oluşmaz.

Diye anımsıyorum
Hükümlere yeniden bakmam gerek.

Bu durumda hakaret de oluşmaz, (hakaretin unsurları da insanı küçük düşürücü bir eylem ile itham etmek ve bunun yaygınlaşmasını sağlamaktır. İcra dosyasına ilgililerden başkasının bakması yasak olduğuna göre beyanı alan icra memurunun veya herhangi bir biçimde dosyada işlem yapan memurun öğrenmesi ile ihtilat unsuru gerçekleşmiş sayılabilir mi? tARTIŞMAK GEREK) suç tasnii oluşabilir mi bir ihtimal.

unsurlarına bakmak gerek.

Ancak azil de sözkonusu olduğu düşünüldüğünde arkadaşın karşı tarafı açısından her koşulda maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

Müvekkil açısından ise (avukatlık ücreti tahsil edildiğine göre) yıpratılan isim nedeni ile kaybettiği farazi gelir kaybı maddi, çektiği üzüntü nedeni ile uğradığı acı da manevi tazminat nedeni olabilir.
Old 15-04-2008, 05:51   #26
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Muzaffer Bey ;

Vekaletname çıkarılmakla vekil sıfatı kazanılımıyor ki;vatandaşın icabı sözkonusu. Avukat vekaleti kabul etmezse ve kendisi ibraz ederek ben bu şahsın vekiliyim demezse düzenlenen vekalatname ona vekil sıfatı kazandırmaz,düzenleyen kişi açısından iftira suçu bu nedenle oluşmaz,çünkü avukat çıkarları çatışan iki yanın vekili olmamıştır. Birinin vekilidir,diğeri ise vekil etmek istemiştir.Ama kendisi vekil olmamış,vekaletname tek yanlı irade vasfını geçmemiştir. Bu şahıs bakımından da avukatı zan altında bırakmak suretiyle haksız fiil sorumluluğundan başka bir sorumluluk oluşmaz.
Old 15-04-2008, 13:37   #27
BaharB

 
Varsayılan

Kişinin, karşı taraf avukatının bilgisi dışında, onun adına vekalet çıkararak, gerçekte olmadığı halde, "karşı taraf avukatı ile çeşitli hukuki işlerinin takibi hususunda anlaştığını, vekalet ilişkisi / sözleşmesi kurduğunu ve avukatı olduğunu" dava veya icra dosyasına beyan etmesiyle oluşan eylem, hakaret suç tipine uygundur.

Burada avukata isnat edilen fiil / olgu, bir davada çıkarları çatışan her iki tarafın da vekaletini almak, avukatlık sözleşmesi yapmaktır.

İsnat edilen bu fiil / olgu, herhangi bir suç tanımına uygun olmasa veya meslek kuralı ihlali olarak değerlendirilmeyecek olsa dahi, üçüncü kişiler nezdinde avukatın onur şeref ve saygınlığını rencide eder nitelikte olduğu şüphesizdir.

İhtilat unsuruna gelindiğinde ise, dava dosyasına verilen dilekçedeki hakaretin, gıyapta hakaret olarak değerlendirilmesi ve dolayısıyla en az üç kişinin bu hakareti öğrenmesi gerektiğinin düşünülmesi yerinde olmaz. Çünkü; dosyaya verilen dilekçe, usul hukuku gereği posta ile veya duruşma sırasında elden avukata tebliğ edilecektir ve TCK 125/2 de belirtildiği gibi, hakaret fiilinin mağduru muhatap alan yazılı bir ileti ile işlenmesi halinde, hakaret yüze karşı yapılmış sayılacaktır.

Bu hakaret niteliğindeki isnat, bir suç isnadı olarak C.Savcılığı'na veya meslek kuralı ihlali olarak Baro'ya bildirilmiş olsaydı, bu makamlar soruşturmaya yetkili merciler olduğu için ve ihbar veya şikayette bulunan karşı taraf, avukatın bu fiili işlemediğini bile bile hakkında soruşturma yapılmasına neden olduğu için iftira suçu oluşacaktı. Bu durumda avukat ile karşı taraftaki kişi arasında, avukatın icabı kabul etmemesiyle vekalet ilişkisinin / sözleşmesinin hukuken kurulmamış olması, gerçeğe aykırılık unsuru bakımından tam da iftira suçunun unsurunu oluşturacaktır. Aksine vekalet ilişkisi hukuken kurulmuş olsaydı, isnat gerçeğe uygun olduğu için ne hakaret ne de iftira suçu söz konusu olacaktı.
Saygılarımla...
Old 16-04-2008, 00:50   #28
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davası birlikte açılabilir mi

Sayın Av. Hatun Olguner;

Benim bakış açımın temeli borçlunun vekaletname çıkararak alacaklı avukatını kendi avukatı gibi lanse etmek istemesidir.

Burada işlenmemiş bir fiil nedeni ile bir şahıs zan altında kalmaktadır. İftira suçunun temelini de bu durum oluşturur.

Eğer avukat vekaletnameyei kabul etmiş olsa idi iftira suçunu değil, avukatın sorumluluğunu tartışırdık.

Şahıs sağda solda benim avukatım falan demiyor. vekaletname çıkarıyor ve bunu resmi mercie ibraz ediyor. (Büyük olasılıkla konuyu bilen bir kişi örgütlemiştir.) Gidip şikayet etmiyor. Ne talep açtığını da bilmiyoruz.

Metinler tam olarak aklımda değil ama sanırım soruşturma açmaya yetkili merci e doğrudan şikayet zorunlu değil. Yanılıyor olabilirim. Soruşturmaya neden olabilecek herhangi bir merci de bu sıfata giriyor.

Dediğim gibi unsurları tam olarak anımsamıyorum.

Gene Ceza yasamıza göre bu durumla (iki tarafın avukatlığını üstlenmek) karşılaşan icra müdürlüğü bunu ilgili makamlara bildirmek zorundadır. Aksi taktirde kendisi suç işlemiş sayılır.

Şimdi sizin ifadenize yeniden dönelim.

Vekalet ilişkisi oluşmamış ki.

Zaten vekalet ilişkisi oluşmuş olursa iftira oluşmaz/tartışılamaz. Bu durumda avukatın sorumluluğu tartışılır. Diğer bir deyimle bir kimse şu suçu işledi dediğinizde ve bu ihbar aracılığı ile suç kanıtlanırsa iftira oluşabilir mi?

Olayda ise bu insan vekalet ilişkisi olmadığı halde varmış gibi bir görünüm yaratmaya uğraşmıştır. Yani sözleşmenin gerçekleşmesi için gerekli olan vekaleti kabul fiilinin varlığını ifade edecek biçimde davranarak avukatın yapmadığı bir fiili yapmış gibi göstermeye uğraşmıştır. Bu, yasa açısından ve meslek kuralları açısından suçtur. Yani burada tartışılan avukat arkadaşın vekalet sözleşmesi yapmadan (ya da avukatlık görevini üstlenmeden) avukatı olarak gösterilmesidir. İftiranın koşulları burada oluşur.

Dediğim gibi soruşturma açılmasının bir zorunluk olduğunu anımsıyorum. Yanılıyor olabilirim.

Şunu yinelemek istiyorum. Aklımda kalanlarla tartışıyorum. Bu günlerde pek kitaplara bakamıyorum. Sayın BaharB'nin beyanlarına genel olarak katılıyorum. Ama dediğim ölçülerde: Kara kaplıya bakmadım.
Old 16-04-2008, 07:34   #29
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Muzaffer Bey ;

Açıklamalarınız yeni bir fikir üretti bende,iftira suçu değil de iftiraya teşebbüs aşamasını düşünebiliriz. Çok haklı ve isabetli bir açılım yapmışsınız,iftiraya teşebbüs edildiğini düşünebiliriz. Her iki yanın vekilliğini almak görevi kötüye kullanma suçudur.(Yeni TCK m 257) Bu suçun oluşması için de,avukatın ikinci vekaleti kabul etmiş ve kullanmış olması,karşı yanın vekili sıfatı kazanmış olması ve müvekkillerin zarar görmesi şarttır. Bu olayda,avukat,karşı yanın vekilliğini kendi iradesi ve katılımı ile kazanmamış olduğundan,bu işleme katılmadığından, müvekkiller zarar da görmediğinden avukatın görevini kötüye kullandığı ( iftira suçunun temelinde varolması gereken,isnad edilen bir suçun varlığını tesbit bakımından) iddia edilemez, düşünülemez. Ancak bu görüntüyü yaratmaya çalışarak,avukatın öyle bir suçu işlediği izlenimini yaratmaya çalışmakta en fazla iftiraya teşebbüs vasfı ve aşaması görebiliriz, düşüncesindeyim. En doğrusu bu konuda bir başvuru yapmak,bu tartışmayı bir de yargılama aşamasına taşımaya çalışmak. Sanırım aynı niteleme zorluğu yargılama aşamasında da yaşanır ve ama bir sonuca ulaşılır. Sonuç elde etmek için bu süreci başlatmak faydalı olur.
Old 16-04-2008, 15:21   #30
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Bu Da Ne? Hasmım Beni Vekil Tayin Etmiş?!

Ben iftiraya teşebbüs oluşamayacağı kanısındayım

Unsurlar tamam ise iftira suçu oluşur. Yoksa başka suçlar gündeme gelir diye düşünüyorum

Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İntihara teşebbüs etmiş olmam çocuğumun velayetini nasıl etkiler? Konukxxx Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 11 13-03-2008 12:02
hizmet tespiti,işverenin vefat etmiş olması.. selimaksu Meslektaşların Soruları 1 17-10-2007 09:13
Harici Araç Satışı ve satıcının vefat etmiş olması Av.Ekin Meslektaşların Soruları 1 02-10-2007 14:41
Vefat etmiş olan AŞ ortağının mirasçıları AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 1 01-03-2007 22:25
istifa etmiş vekile kararda vekillik ücreti! nejan Meslektaşların Soruları 2 12-04-2006 13:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08442307 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.